İçeriğe atla

Plaza Anlaşması

Plaza Anlaşması (Japonca:プラザ合意), 22 Eylül 1985 tarihinde Fransa, Batı Almanya, Japonya, ABD ve Birleşik Krallık'ın New York'ta bulunan Plaza Otel'de para piyasalarına müdahale ederek Japon yeni ve Alman Markı karşısında ABD dolarını değer kaybettirilmesi için yaptıkları antlaşmadır. ABD doları, anlaşma zamanından piyasaya tekrar müdahale edileceği Louvre Anlaşması'na kadar önemli ölçüde değer kaybetti. Anlaşmasının ana amacı, para kontrolünü zorlayarak Amerikan ve Avrupa mallarının ihracatta Japon malları karşısında rekabet gücünü sağlamaktı.

Bazı yorumcular, anlaşmanın Japonya'da ekonomik bir balona neden olduğuna, dolayısıyla da 1990'ların başından günümüze kadar hissedilen ve Kayıp Onyıl olarak adlandırılan büyük ekonomik krize sebep olduğuna inanmaktadır.[1][2] Buna karşın Alman markının değer kazanmasının Almanya'da balon ekonomiye ve stagflasyona sebep olmadığı neden gösterilerek bu sav eleştirilmiştir.[3]

Arka plan

1980'den 1985'e kadar dolar, zamanın ABD'den sonraki dört büyük ekonomisinin para birimleri olan Japon yeni, Deutsche Mark, Fransız frangı ve İngiliz sterlini karşısında yaklaşık % 50 değer kazandı. Mart 1985'teki G7 zirvesinden hemen önce, dolar, pound karşısında en yüksek değerleme ulaştı. Bu, Amerikan endüstrisi için önemli zorluklara neden oldu, ancak ilk başta lobicilik faaliyetleri hükûmet tarafından büyük ölçüde göz ardı edildi. Finans sektörü yükselen dolardan kar elde etti ve değer kaybı Reagan yönetiminin enflasyonu düşürme planlarına ters düşebilirdi.

Üreticilerin, hizmet sağlayıcıların ve çiftçilerin geniş bir ittifak oluşturması dış rekabete karşı koruma isteyenlerin daha yüksek sesle kampanya yürütmesine olanak tanıdı. 1985'e gelindiğinde, kampanyalar, Kongre'nin korumacı yasaları çıkarmayı düşünmeye başlamasına neden oldu. Ticaret kısıtlamaları olasılığı, Beyaz Saray'ı Plaza Anlaşması'na götüren müzakereleri başlatmaya teşvik etti.

Paul Volcker yönetimindeki ABD Federal Rezerv Sistemi, faiz oranlarını yükselterek 1970'lerdeki stagflasyon krizini durdurmuştu. Artan faiz oranı, iç para politikasını yeterince kontrol etti ve enflasyonu durdurdu. 1975'e gelindiğinde, Nixon, OPEC'in önde gelen ülkelerini sadece ABD doları cinsinden petrol ticareti yapması karşılığında onları askeri destek verme taahhüdüyle ikna etti. Dolar için uluslararası talebin bu ani akışı, dolara 1970'lerde ihtiyaç duyduğu infüzyonu sağladı. Bununla birlikte, güçlü bir dolar iki ucu keskin bir kılıçtır ve bir yandan yerli tüketicilere, şirketlere ve ABD hükûmetine daha fazla harcama gücü veren ve diğer yandan ABD ihracatını engelleyen Triffin ikilemine neden olur. Bu süreçte ABD otomobil endüstrisi toparlanamadı.

Etkiler

Devalüasyon, ulusal para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin azaltılması anlamına gelmektedir. ABD dolarının diğer para birimleri karşısında aşırı değerlenmesi, ABD mallarının uluslararası piyasalarda daha değerli hale gelmesine yol açmıştır. Dolayısıyla ABD ihracatı da olumsuz etkilenmiştir. Plaza Anlaşması, ABD-Japonya ticaret açığının azaltılmasına yardımcı olamadı, ancak ABD ihracatını daha rekabetçi hale getirerek ABD'nin diğer ülkelerle olan açığını azalttı.[4]

Doların yen karşısında döviz kuru değeri 1985'ten 1987'ye % 51 düştü. Bu devalüasyonun ana sebebi, katılan merkez bankalarının harcadığı 10 milyar dolardan kaynaklanıyordu. Para birimi spekülasyonu, koordine edilen müdahalelerin sona ermesinden sonra doların düşüşünü sürdürmesine neden oldu. Sırasıyla 1994 ve 2001'deki Meksika ve Arjantin mali krizleri gibi bazı benzer mali krizlerden farklı olarak, bu devalüasyon, büyük ölçüde önceden ilan edilmiş bir şekilde düzenli bir şekilde planlanmıştı. Anlaşma, Kara Pazartesi (1987) olarak adlandırılan borsanın çöküşüne neden olsa da doların düşüşü, ABD'deki büyük federal bütçe ve ticaret açıklarına da atfediliyordu.

Plaza Anlaşması, ABD'nin Batı Avrupa ülkeleriyle olan ticaret açığını azaltmada başarılı oldu, ancak Japonya ile ticaret açığını hafifletmede büyük ölçüde yerine getiremedi. Bu açık, özellikle ticaret koşulları olmak üzere para politikasına duyarsız yapısal koşullardan kaynaklanıyordu. Amerika Birleşik Devletleri'nin mamul malları ihracat pazarında daha rekabetçi hale geldi, ancak Japonya'nın ithalata yönelik yapısal kısıtlamaları nedeniyle Japon iç pazarında büyük ölçüde başarılı olamadı. ABD dolarının sürekli düşüşüne 1987'deki Louvre Anlaşması'yla dur denildi.

Plaza Anlaşmasının imzalanması, Japonya'nın uluslararası para sistemini yönetmede gerçek bir oyuncu olarak ortaya çıkışını yansıtması açısından önemliydi. Bununla birlikte, güçlenen yen, 1980'lerin sonunda Japon varlık fiyatı balonuna yol açan genişlemeci para politikaları için bir teşvik yarattı ve bu durum Japonya ekonomisinin durgunluk dönemine girmesine neden oldu.[5] Böylece, Plaza Anlaşması olarak bilinen Japonya'da deflasyon ve düşük büyüme uzun süren dönemine girdi. Bu döneme Kayıp Onyıl olarak adlandırılmaktadır. Anlaşmanın etkileri hala ağır hissedilmektedir.

Kaynakça

  1. ^ "China seeks to learn from mistakes of 1985 Plaza Accord". The Japan Times. 9 Eylül 2006. 29 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Eylül 2011. 
  2. ^ Archived at Ghostarchive and the Wayback Machine: Fukuda, Yasuo (14 Mayıs 2019). "China raises tariffs in response to U.S. measures / Lessons on Japan-U.S. trade deal in the 1980s". World Insight with Tian Wei. Tian Wei tarafından görüşme yapıldı. Tian Wei. CGTN. Etkinlik zamanı: 28:23–32:29. Erişim tarihi: 8 Nisan 2021YouTube vasıtasıyla. 
  3. ^ Shen, Simon. "Did the Plaza Accord 'conspiracy' doom Japan, and is China next?". EJ Insight. Hong Kong Economic Journal. 12 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2021. 
  4. ^ Hargrave, Marshall (22 Ağustos 2019). "Plaza Accord". Investopedia. 30 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Nisan 2021. 
  5. ^ Fukuda, Yasuo (14 Mayıs 2019). "China raises tariffs in response to U.S. measures / Lessons on Japan-U.S. trade deal in the 1980s". World Insight with Tian Wei. Tian Wei tarafından görüşme yapıldı. Tian Wei. CGTN. Etkinlik zamanı: 28:23–32:29. Erişim tarihi: 8 Nisan 2021YouTube vasıtasıyla. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Enflasyon</span> mal ve hizmetlerin zaman içinde değerinin artması, hayat pahalılığı

Enflasyon veya parasal şişkinlik, ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki genel artıştır. Bu genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılarak ölçülür. Genel fiyat seviyesi yükseldiğinde, her bir para birimi daha az mal ve hizmet satın alır; sonuç olarak, enflasyon paranın satın alma gücünde bir azalmaya karşılık gelir. TÜFE enflasyonunun tersi, mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyesinde bir düşüş olan deflasyondur. Enflasyonun yaygın ölçüsü, genel bir fiyat endeksindekinin yıllık olarak yüzde değişimi olan enflasyon oranıdır. Hanelerin karşılaştığı fiyatların hepsi aynı oranda artmadığından, bu amaçla genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Döviz</span> mal veya hizmetler için genel olarak kabul edilen takas aracı

Döviz, dar anlamda yabancı parayı temsil eden belgeler. Türkçede yabancı ülkelerin paralarına da döviz denmektedir. Herhangi bir ülkenin parasının, başka bir ülkenin parasına dönüştürülmesiyle ilgili işlemlere de döviz işlemi veya kambiyo işlemi denir. Döviz kelimesi Türkçeye Fransızcadaki deviseden geçmiştir. Genel olarak döviz dendiğinde milletlerarası ödemelerde kullanılan ödeme araçlarının tamamı ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Devalüasyon</span> makroekonomide ve modern para politikasında bir terim

Devalüasyon ya da değer düşürümü, sabit kur sistemlerinde ödemeler dengesi açık veren ülkenin ulusal parasının dış satın alma gücünün, hükûmetçe alınan bir kararla düşürülmesidir. Başka bir deyişle devalüasyon, bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Amerikan doları</span> Amerika Birleşik Devletlerinin para birimi

Amerikan doları veya Birleşik Devletler doları, 1792 Para Yasası ile yürürlüğe girmiş, Amerika Birleşik Devletleri'nin resmî para birimidir. Dünya ticareti üzerinde en yaygın kullanılan para birimi olmasıyla da bilinir. Serbest dalgalanan bir para birimidir.

Bretton Woods sistemi, II. Dünya Savaşı sırasında Temmuz 1944'te ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans konferansında ortaya çıkan iktisadi sistemdir. Bu konferansa 44 ülkenin temsilcileri katılmıştır ve bu konferansa gelen devletlerin yarısından fazlası az gelişmekte olan ülkelerdir. Ayrıca Romanya dışındaki sosyalist ülkeler fona üye olmamış ve sistemin dışında kalmışlardır. Aynı zamanda Bretton Woods sisteminin kurulma sebeplerinden biri olan 1929 yılında yaşanan ekonomik buhran ve hemen ardından gelen dünya savaşı ile ekonomisi dibe vuran ülkeler, uluslararası alanda yaşanan para değişiminin duraksama noktasına gelişi ve savaş sebebiyle ülkeler arası alım satım ticaretinin durması, uluslararası alanda tekrar parasal döngünün düzelmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için böyle bir sistemin kurulması amaçlandı.

<span class="mw-page-title-main">Bretton Woods</span>

Bretton Woods, Küçük bir ABD eyaleti olan New Hampshire'deki bir Carroll kasabasının bir bölgesi. 1944 yılında burada yapılan Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı ardından imzalanan Bretton Woods Anlaşması ve adı bu anlaşma ile ortaya çıkan Bretton Woods sistemi ile ünlenmiştir. Anlaşma buradaki, 1905 yılında kurulmuş olan Mount Washington Oteli'nde imzalanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bretton Woods Anlaşması</span>

Bretton Woods Anlaşması, Temmuz 1944'te ABD'nin New Hampshire eyaletinin küçük bir beldesi olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler para ve finans konferansında imzalanan "Uluslararası Para Anlaşması"nın bir diğer adıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında kambiyo kurlarının dünya ticaretini geliştirici bir sisteme göre saptanması için yeni yöntemler aranmış ve bu çalışmalar sonucunda Bretton Woods Anlaşması ile uluslararası ödemelerde kullanılacak yeni bir sistem geliştirilmiştir. Doğu Bloku ülkeleri dışındaki 44 ülkeden 730 delegenin katıldığı bu anlaşma ile katılan ülke paraları için sabit kur esası benimsenmiş ve anlaşmaya katılan her ülkenin parasının değerinin, dolar esas alınarak saptanması kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Buhran</span> dünya çapında ekonomik bunalım (1929–1939)

Büyük Buhran, Büyük Depresyon veya 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, 1929'da başlayan ve 1930'lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhrana verilen isimdir. Buhran, Kuzey Amerika ve Avrupa'yı merkez almasına rağmen, dünyanın geri kalanında da yıkıcı etkiler yaratmıştır.

İran Petrol Borsası, İran'ın Kiş adasında 17 Şubat 2008'de faaliyete başlayan petrol borsası.

<span class="mw-page-title-main">1997 Asya mali krizi</span> Temmuz 1997nin ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan ve Taylandda başlayan bir domino etkisi ile tüm Asyayı sarmış ekonomik kriz

Doğu Asya Mali Krizi Temmuz 1997'nin ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan ve Tayland'da başlayan bir domino etkisi ile tüm Asya'yı sarmış ve Güneydoğu Asya krizi adını almış finans krizidir. Asya Kaplanları olarak bilinen birçok Doğu Asya ülkesinin para birimleri, borsaları ve diğer kıymetleri ekonomik krizden etkilenmiştir. Yerel olarak IMF Krizi olarak da bilinir ama bu isim tartışmalıdır. Krizin varlığı ve sonuçları üzerinde görüş birliği olsa da nedenleri, kapsamı ve çözümleri tartışmalıdır. Uluslararası fon akımlarının yön değiştirmesine sebep olan ekonomik bir krizdir.

Kanada doları, Kanada'da kullanılan para birimidir. Yalnızca $ işaretiyle veya diğer dolar para birimlerinden ayırmak için CA$, Can$ veya C$ ile gösterilmektedir. Bir Kanada doları, 100 sentten oluşmaktadır. Uluslararası kodu CAD olup, Kanada'daki yıllık enflasyon oranı 2012 yılında %1,06'dır. Kanada dolarını rezerv para birimi olarak kullanan bankalar da bulunmaktadır. Kanada ihracatının %84'ünü ABD'ye ithalatın %56'sı ABD ile yapıldığından Kanada için en önemli olan çapraz kur Amerikan dolarıyla olandır. Küresel mali kriz nedeniyle Kanada doları ABD doları karşısında değer kaybetmektedir.

<span class="mw-page-title-main">San Francisco Barış Antlaşması</span> Müttefikler ve Japonya arasındaki barış antlaşması

San Francisco Barış Antlaşması, II. Dünya Savaşı'nın ardından Müttefik Kuvvetler ile Japonya arasında 8 Eylül 1951’de San Francisco, Kaliforniya’da imzalanan antlaşma. 49 ülke arasında imzalanmış ve 28 Nisan 1952 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Antlaşmayla II. Dünya Savaşı resmen sona ermiş, Japonya’nın emperyalist bir güç olarak konumu lağvedilmiştir. Ayrıca antlaşmayla Japonya’nın elindeki müttefik savaş esirlerinin maruz kaldıkları insan hakları ihlallerinden dolayı tazmin edilmeleri karara bağlanmıştır. Bu antlaşmayla beraber Japonya’nın ABD ile ikili ilişkileri yeni bir aşamaya geçmiş ve modern Japonya tarihi bu doğrultuda şekillenmiştir.

Türkiye'de finansal krizler ya da ekonomik krizler makro ekonomik yapının bozulmasıyla ortaya çıkan buhran dönemleridir. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonrası yaşanan başlıca krizler; 1946, 1958, 1960, 1974, 1980, 1982, 1990, 1994, 2000-2001, 2008-2012 ve 2018-2023 krizleridir.

Çin'de küreselleşme, Çin toplumunun benimsediği yabancı ekonomik, sosyal ve kültürel etkileri ve bu işlemin tarihiyle ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de enflasyon</span> Türkiyenin kuruluşundan bugüne kadar olan enflasyon ve enflasyona etki eden olaylar

Türkiye'de enflasyon, Türkiye ekonomi tarihinde sürekli yapısal problemlerden birisidir. Yakın dönem Türkiye tarihinde yıllık enflasyonda 1971'den başlayarak 34 yıl süren çift haneli verilerin görüldüğü enflasyonist bir süreç yaşandı. 2000'li yıllarda tek haneli oranlara düşse de 2010'lu yılların sonunda döviz kuru ve pahalılık nedeniyle enflasyon yeniden ciddi problemlerden biri halinde geldi.

Türkiye'de devalüasyon, Türkiye ekonomi tarihinde çok sayıda gerçekleştirilen ve cari dengeyi sağlayabilmek amacıyla yapılan ekonomik müdahalelerden biridir. Devalüasyon yoluyla ülkenin dış satın alma gücü düşürülerek diğer ülke dövizleri karşısında Türk lirasına değer kaybettirilmiştir.

Louvre Anlaşması, uluslararası para piyasalarını istikrara kavuşturmayı ve 1985'teki Plaza Anlaşması'ını takiben doların devam eden düşüşünü durdurmayı amaçlayan, 22 Şubat 1987'de Paris'te imzalanan bir anlaşmadır. Plaza Anlaşması ile Louvre Anlaşması, iki aşırı uluslararası para rejiminin arasında rasyonel bir uzlaşma çözümü olarak kabul edildi: mükemmel esnek ve mükemmel sabit döviz kurları.

<span class="mw-page-title-main">Azerbaycan-Japonya ilişkileri</span>

Azerbaycan-Japonya ilişkileri, Azerbaycan ile Japonya arasında sürdürülen uluslararası politikaları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Çin-Japonya ilişkileri</span>

Çin-Japonya ilişkileri, Çin ile Japonya arasındaki ikili ilişkilerdir. İki ülke birbirinden coğrafî olarak Doğu Çin Denizi tarafından bölünmektedir. Tarih boyunca Japon dili, mimarisi, kültürü, mutfağı, dini, felsefesi ve hukuku derin bir Çinlileşme geçirdi. 19. yüzyılın ortasındaki Perry keşif seferi ile Japonya'nın Batı dünyası ile ticarî ilişkilere girmeye zorlanmasının ardından Japonya, 1868 yılı Meiji Restorasyonu boyunca kendisini etkin bir Batılılaşma sürecinden geçirtti ve Çing Hanedanı yönetimi altındaki Çin'i çağdışı bir medeniyet olarak algılamaya başladı. Bu dönemde, gerek I. ve II. Afyon Savaşı, gerekse Sekiz Devlet İttifakı'nın Boxer Ayaklanması'nı bastırmakta oynadığı rolden dolayı Çin, kendisini yabancı kuvvetlere karşı savunamaz hâle geldi. Japonya, Çin'in bu zayıflıklarından istifade önce Birinci Çin-Japon Savaşı, sonra da İkinci Çin-Japon Savaşı'nda Çin'e karşı istilâ yürüttü.

<span class="mw-page-title-main">Çin-Güney Kore ilişkileri</span>

Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile Kore Cumhuriyeti arasındaki diplomatik ilişkiler 1992 yılında resmen kuruldu. Bundan önce, ÇHC, yalnızca Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni, Güney Kore ise yalnızca Çin Cumhuriyeti'ni (Tayvan) tanırdı. Güney Kore, Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkiler kurmuş en son Asya ülkesidir. Son senelerde Çin ile Güney Kore, farklı alanlarda aralarındaki stratejik ve kooperatif ortaklıklarını arttırmaya ve üst düzey bir ilişki kurmaya çaba göstermiştir. Bilhassa ticaret, turizm ve çok kültürlülük, bu iki ülke arasındaki kooperatif ortaklığı güçlendirmekteki en önemli etkenleri teşkil etmiştir. Buna rağmen, tarihî, siyasî ve kültürel anlaşmazlıklar, Güney Kore ile Çin arasındaki ilişkiyi şekillendirmeye devam etmektedir.