İçeriğe atla

Plaka zırh

II. Zygmunt August'un sahip olduğu; hem insan hem de at için kullanılan bütün plaka zırh.

Plaka zırh veya levha zırh, demir veya çelikten dövülen, tarihî bir kişisel zırh çeşidi. Roma dönemindeki lorica segmentata gibi erken dönem örnekleri bulunsa da; bütün plaka zırh, Avrupa'da Geç Dönem Orta Çağ zamanı, özellikle 13. yüzyıldan beri zincir zırh üzerine giyilen levha ceketler sonucu, Yüz Yıl Savaşı bağlamında gelişmiştir.

Avrupa'da; İtalya Savaşları ve Burgonya Savaşları'nın muharebe alanlarında giyilen Gotik plaka zırh ile plaka zırhın kullanımı, 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılda zirveye ulaştı. Dönemin en ağır zırhlı askerî birlikleri; içinde jandarmaların ve erken dönem zırhlı süvarilerinin de bulunduğu ağır süvarilerdir. Bunun yanında İsviçreli paralı askerler ve landsknechtler, bacaklarının altını korunmasız bırakan "üç çeyreklik" daha hafif plaka zırhlar giymişlerdir. Plaka zırh, 17. yüzyılda kullanılmamaya başlamıştır, yine de Avrupa din savaşları boyunca soylular ve zırhlı süvariler arasında yaygın kalmıştır. 1650'den sonra plaka zırh, Dragonların kullandığı basit göğüs plakaları (gövde zırhı) haline gelmiştir. Bunun nedeni, hatırı sayılır ölçüde bir uzaklıktan zırhı delebilen, bu sayede bütün plaka zırhın masraf/fayda oranını büyük ölçüde düşüren çakmaklı tüfeğin gelişimidir. 18. yüzyılın sonlarına doğru, şarapnel tesirli top mermilerinin gelişimiyle birlikte piyadeler için göğüs plakası yeniden önem kazandı. Modern dönemde ise, II. Dünya Savaşı zamanında şarapnel yelekleri içine dikilen çelik plaka kullanımı vardır. Bunun yerini 1950'den sonra kullanılan lifli polimer gibi daha modern malzemeler almıştır. Plaka zırhların, Avrupalı askerlerin hareket kabiliyetini ciddi bir biçimde olumsuz etkilediği düşüncesi, genel bir yanlış kanıdır. Aslında plaka zırh, modern bir itfaiyecinin giydiği oksijen giysisinden daha hafiftir ve ağırlık olarak daha dengeli dağılmıştır.[1]

Erken tarihi

Tunçtan yapılmış gövde zırhı, İtalya, MÖ 350-300

Göğsu ve bacakları koruyan kısmi plaka zırh, Antik Yunanistan'da ve Antik Roma'da kullanılmıştır, ancak Roma İmparatorluğu'nun yıkılışıyla birlikte bu zırh, yüksek masraf ve işçilik istediği için kullanılmamaya başlanmıştır. Tek parça plaka şeklindeki zırhlar, 13. yüzyılın sonlarından itibaren, kaval kemiği ve eklemleri korumak için kullanılmaya başlanmıştır ve genel olarak bir zincir zırh üzerine giyilmeye başlanmıştır.

Ortaçağ'ın son dönemleri

Fransa kralı II. Henri için 1555 tarihinde hazırlanan dekoratif gofrajlı bir plaka zırh.

14. yüzyılın sonlarında, daha büyük ve bir bütün halindeki plaka zırhlar geliştirilmeye başlamıştır. 16. yüzyılın başlarında, pek çoğu bir işçilik ve tasarım şaheseri olan Nürnberg isimli bütün zırhlar üretebilmek için kask ve boyunluk tasarımları yapılmıştır.[2]

Zırh yapımıyla ilgili tekniklerde Avrupalı liderler kuzeyli İtalyanlar ve güneyli Almanlardı. Bunun sonucu olarak Milano'dan çıkan Milano zırh tarzı ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan çıkan Gotik tarzı gibi çeşitler ortaya çıkmıştır. Ayrıca İngiltere de kendine has bir tarzı olan Greenwich' zırhını üretmiştir. Osmanlı Devleti de, büyük miktarda zincir zırh ile birleştirerek, plaka zırhı geniş ölçüde kullanmıştır. Yeniçeri müfrezesi gibi hücum kıtaları tarafından çokça kullanılmıştır.

Rönesans döneminde, kraliyet için ayrıntılı bir şekilde dekore edilmiş plaka zırhlar üretilmiştir. Fransa kralı II. Henri için çivitleme, varaklama ve gümüşleme gibi tekniklerle yapılan gofrajlı plaka zırh, bu dönemin en ünlü zırhlarından biridir.[3]

Silah teknolojisi üzerinde etkileri

15. yüzyıl yakın dövüş tasviri. Göğüslük zırhın bir kılıç tarafından delindiği görülmektedir.

Plaka zırha kılıç ile yapılan savurma hamleleri neredeyse hiç zarar veremez. Ayrıca, giyen kişiyi kargı veya mızrak ile yapılan batırma hamlelerine karşı üstün bir koruma sağlarken, topuz gibi kör silah yaralanmalarına karşı da makul ölçüde bir koruma sağlar.

Plaka zırhın evrimi, hücum silahlarının belli bir yöne doğru gelişimini tetikledi. Bu zırh, kesiklere ve savurma hamlelerine karşı etkiliyken, uzun konik uçlu kılıçlarla veya uzun saplı baltalı kargı veya mızraklı balta gibi silahlarla yapılan delme veya saplamaya hamlelerine karşı zayıftır. Ok veya kısa okun bu zırh üzerindeki etkileri tartışmalıdır. Uzun yay ve tatar yayı gibi silahlar, yeterice yakın mesafeden plaka zırhı delebilecek atışlar yapabilir,[4] bilhassa Visbyl Muharebesi'nde bunun örnekleri görülmüştür,[5] yine de tarihçi Jean Froissart'ya göre 1356 yılındaki Poitiers Muharebesi'nde atılan okların, İngilizler tarafından kullanılan okların bodkin uçlu olmasından dolayı plaka zırhlara karşı çok da etkili olmadığını öne sürmüştür, başarılı atışlar olduysa bile, plaka zırhın zayıf olan yan taraflarından girdiği içindir. 14. yüzyıl plaka zırhlarının evrimi, çubuklu silahların gelişimini tetiklemiştir. Plakayı delmesi için indirilen darbenin enerjisini küçük bir alanda toplayacak şekilde tasarlanmışlardır. Zırh üzerine vurularak darp yaralarına yol açmak için gürz, savaş çekici ve çekiç başlı çubuklu silahlar kullanılmıştır.

Oluklu plakalar dekoratif amacının yanı sıra, savurmalara veya darp etkisine karşı zırhın bükülmemesini sağlar. Ancak bunun karşılığında, delici hamleleri daha kolay yakalaması gibi bir dezavantajı vardır. Alman Eskrim Okulu'nda öğretilen zırh tekniklerine göre; bu zırh, saldıran kişinin zırhın zayıf noktalarına odaklanmasına neden olduğu için, zırhsız yapılan kılıç dövüşü tekniğiyle zırhlı yapılanın arasında çok büyük fark vardır. Plaka zırhın zayıf noktaları nedeniyle pek çok savaşçı, plaka zırhının altına bir de zincir gömlek giyer. Sonradan, bütün haldeki zincir gömlekler, zırh ceketlerin içine dikilen gousset ismindeki zincir yamalarıyla değiştirilmiştir. Plaka zırh için yapılan ileri oluşumlardan biri de besagew isimli; koltuk altını, dirseği ve dizi kaplayan, eklemin içini koruyan yuvarlak plakalardan oluşan bir yapıdır.

Rönesans dönemi

I. Maximilian'ın oğlu V. Karl'ın, Tiziano Vecellio tarafından Rönesans dönemi zırhı üzerindeyken çizilen resmi.

Rönesans dönemi Maximilian zırhı, 15. yüzyıla ait beyaz zırhın karşıtı olarak, plili ve dekoratif oyma baskılı ifade edilir. Ayrıca bu dönemde, 15. yüzyıl tarzı kaskların karşıtı olarak, kapalı miğferler kullanılmıştır.

Rönesans dönemi plaka zırh takımı: miğfer, boyunluk zırh (veya bevor), omuzluk zırh (veya kolçak), dirseklik zırh, ön kol zırhı, zırh eldiven, gövde zırhı, kalçalık zırh, tasset, but zırhı, zincir etek, uyluk zırhı, dizlik zırh, dizçek ve sabaton parçalarından oluşmaktaydı. Tavlanmış çelikten yapılan bütün bir plaka zırh takımının, 20 kg civarında bir ağırlığı vardı.[6] Zırhın ağırlığının beden üzerinde dengeli dağılmasından dolayı, bu tür bir zırhı giyen kişi; çevikliğinden bir şey kaybetmemekte, serbestçe hareket edebilmekte, zıplamakta ve koşabilmektedir.

Piyade zırhı

16. yüzyıl paralı askerleri arasında yaygın olan, indirgenmiş plaka zırh şeklindeki piyade zırhı; göğüs plakası, burgonet, morion, zırh eldiveni gibi parçalardan meydana gelir. Ayrıca pek çok kaynağa göre küçük bir piyade birliği için, bir plaka zırh takımının fiyatı karşılığında, mühimmat zırh karşılanabilmekteydi. Toplu üretilen mühimmat zırhı, genelde şövalye zırhlarından daha ağır ve daha kalitesizdir.[7]

Atlı mızrak dövüşü zırhı

Saksonyalı John'un Stechzeug zırhı (1500 yılları)

Atlı mızrak dövüşü alanında özelleştirilmiş zırh, 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılda geliştirilmiştir. Normal bir zırhtan çok daha ağır olan bu zırh, 50 kg kadar ağır olabilmekteydi. Zaten ayakta dövüş için tasarlanmayan bu zırh, serbestçe harekete izin vermiyordu. O dönemin savaş atlarının taşıyabildiği maksimum ağırlık, sınırlayıcı tek faktördü.

Orta Çağ atlı mızrak dövüşünün kökeni, Yüksek Ortaçağ dönemindeki ağır süvariler üzerindeki askeri taktiklere dayanır. Bu taktikler, 14. yüzyılda kullanılmaz olmuştur ve 15. yüzyıldan beri atlı mızrak dövüşü, savaşla doğrudan ilgisi olmayan bir spor (Hastilude) haline gelmiştir. 1490'larda imparator I. Maximialian, bu sporu mükemmelleştirmek adına pek çok çaba sarf etmiştir ki kendisi de bu yüzden "Son Şövalye" lakabını almıştır. Rennen ve Stechen, 15. yüzyılda geliştirilen ve 16. yüzyıla kadar yapılan, sportif atlı mızrak dövüşünün iki tarzıdır. Bu iki atlı mızrak dövüşü stili için kullanılan zırhlar, Rennzeug ve Stechzeug olarak bilinir. Stechzeug, ata binen kişinin hareketlerini neredeyse tamamen önleyecek derecede, aşırı ağır bir zırh olarak geliştirilmiştir. Bu zırhın, tasarlanan en son biçimleri, fonksiyonel bir zırh takımından çok, at zırhıyla bütünleştirilmiş zırh şeklinde bir kabini andırır. 16. yüzyıl Almanya'sının son dönemlerindeki bu gibi sportif atlı mızrak dövüşü teçhizatı, özellikle Mark Twain'in A Connecticut Yankee in King Arthur's Court eseriyle yaygınlaşan, Orta Çağ zırhlarının çok ağır ve hantal olduğu gibi modern yanlış anlamalara yol açmıştır.[8][9]Stechzeug zırhı aşırı ağır bir miğfere sahiptir. Stechen dövüşündeki amaç, mızrak ile rakibin miğferine vurarak, miğferin üst kısmını çıkarmaktır. Darbeyle üst kısmı çıkan bir miğfer tasarımı, miğferin çok ağır olmasına sebep olmuştur.

Rennen dövüşlerinin, Stechen ile karşılaştırıldığında, nispeten daha hafif temasla yapıldığı görülür. Buradaki hedef, rakibin kalkanına vurmaya çalışmaktır. Bu alanda üretilen Rennzeug zırhı; ağır zırhlı "tamamen temas"ın bulunduğu Stechen dövüşüne göre daha çok beceriye dayalı bir atlı mızrak dövüşü isteyen Maximilian'ın talebi üzerine geliştirilmiştir. Rennzeug zırhında, kalkan yay mekanizmalarıyla ön kol bölgesine oturtulmuştur ve gelen bir mızrak darbesi üzerine, yere düşmektedir.

Erken Modern dönem

Ateş eden cuirassierler, 17. yüzyılın erken dönemi.

Plaka zırh, 17. yüzyıl sonu piyade birlikleri ve cuirassierler, dragonlar, demi-lancerlar ve Polonyalı Hussarlar gibi atlı birlikler tarafından sıkça kullanılmaktaydı. 16. yüzyıl piyade zırhı, 1600'lerden itibaren Savoyard tipi üç çeyreklik zırha dönüştü.

Bütün plaka zırhın üretimi pahalıydı ve bu yüzden toplumun üst sınıfına özgü bir zırh olarak kaldı. Plaka zırh, ucuz misket tüfeklerinin kullanıma girmesi nedeniyle savaş meydanında işe yararlılığı son bulsa da; bolca dekore edilmiş zırh takımları, 18. yüzyıl soyluları ve generalleri arasında moda olarak kalmaya devam etti.

18. yüzyılda inişe geçişi

Kaliteli ve ağır zırhlar dışındaki tüm zırhları delebilen güçlü ateşli silahların icadıyla birlikte plaka zırhların modası geçmiştir. Ateşli silahların artan gücü ve elde edilebilirliği, ayrıca büyük ve devlet destekli orduların doğası gereği, daha ucuz ve hareket kabiliyeti yüksek askerler için büyük miktarda plaka zırh ıskartaya çıktı. Bacak koruması, zırh takımlarının ilk giden parçasıydı, yerine uzun deri botlar geçti. 18. yüzyılın başlamasıyla birlikte; savaş alanında sadece mareşaller, kumandanlar ve kraliyet hanedanı; pratik yararlarından çok, statü ve rütbe göstergesi olarak zırh takımı giyiyordu. Kraliyetin 18. yüzyılın ilk yarısında zırhlarıyl görünmeleri bir moda olarak kaldı, ancak bu gelenek bile yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Böylece, Veliaht Prens II. Friedrich'in 139'da çizilen bir resmi, onu bir zırh takımı içinde gösterirken, daha sonra 1760'larda çizilen başka bir resmi, onu Yedi Yıl Savaşı'nda muzaffer bir kumandan olarak üniforma giyerken ve üç köşeli şapka takarken tasvir eder.

Ancak beden zırhı 18. yüzyıl boyunca özellikle cuirassierler gibi süvari birlikleri tarafından kullanıldı. Zırhta, giyen kişiyi uzaktan gelen mermilere karşı koruyan, gövdenin ön ve arkasını kapatan iki plaka bulunurdu. Bu zırha, sarkık şapkanın altına takılan bir kask eşlik ederdi.

Japonya'da plaka zırh

16. yüzyıl Japonya'sına ait, batılı tarzda bit göğüslük zırha sahip, samuray zırh takımı.

4. ve 5. yüzyıl boyu, Kofun dönemi Japonya'sında, ileri derecede gelişmiş kasklar ve tanko isimli gövde zırhları yapılmaktaydı.[10] Japonya'da plaka zırh ise Nara dönemi'nde (646-793) yapılmaktaydı. Hem plaka zırh hem de lamellar zırh, mezar tümseklerinde bulunmuştur. Ayrıca, bütün zırh giymiş bir savaşçıyı temsil eden, haniva isimli kilden yapılmış figürler de bulunmuştur.[10]

Japonya'da Sengoku dönemi (15. ve 16. yüzyıllar) yapılan savaşlarda, devamlı büyüyen piyade birlikleri (aşigaru) için büyük miktarda zırh üretimi gerekiyordu. Basit kalitede (okaşi)[11] göğüs zırhları (dou veya dō) ve kasklar (kabuto) topluca üretilmiştir.

1543'te, Tanegaşima isimli çakmaklı tüfekler, Portekizliler tarafından Japonya'ya getirildi.[12] Japonlar, Portekizlilerden elde ettikleri çakmaklı tüfekleri üretmeye başladılar ve çatışmalarda kullanılan bu ateşli silahlar, samurayların yüzyıllardır giydiği lamellar zırhın, gitgide kullanılmamasına neden oldu. Japon zırh ustaları, Avrupa tarzını örnek alarak, zırhlarında saf demirden plakalar kullanmaya başladılar[13] ve nihayetinde plaka zırh, samuray savaşçıları için bir standart oldu.[14][15] Eski tarzdaki lamellar zırhlardan farklı olan, yeni nesil Japon plaka zırhlarına tosei gusoku (Türkçe: yeni zırhlar) denildi.[16] Japon zırh ustaları, tameşi gusoku (Türkçe: mermiyle denenmiş) ismini verdikleri kurşun geçirmez demir ve çelik plakalar tasarladılar. Bu yüzden 1500lerin sonlarında, ateşli silahların sık kullanılmasına karşılık zırh giymeye devam edildi.[17][18]

17. yüzyıl Japonya'sında zırh kullanımı bir sona ulaştı ama yine de samuraylar, 1860'ların sonuna kadar plaka zırh kullanmaya devam ettiler. Samuray zırhının son kullanılışı 1877'deki Satsuma Ayaklanması'na denk gelir.[19]

20. yüzyıl ve modern gövde zırhları

I. Dünya Savaşı, ateş testi sonrası Fransız göğüslük zırhı.
Özellikle bıçaklı saldırılara karşı kullanılan koruyucu yelek.

Amerikan İç Savaşı sırasında tekrar ortaya çıkan gövde zırhları, karışık bir başarı yakalamıştır. Yine de, zamanının zırhlı yelekleri pahalıydı ve bu yüzden dağıtılan bir teçhizat değildi, bireysel olarak askerler tarafından satın alınıyordu. Bu durum; zırhın etkisinin, büyük bir oranda onu yapan kişye bağlı olduğu anlamına gelir. Plaka zırh, Avustralyalı haydut Ned Kelly ve çetesi tarafından başarılı bir şekilde kullanılmıştır ve bu onlara, polisle girdiği silahlı çatışmalarda bir üstünlük sağlamıştır. Napolyon'un ve Fransız, Alman ve Britanya imparatorlukları tarafından cuirassier isimli ağır süvariler için süvari zırhı; 19. yüzyıl'dan, Fransız cuirassierlerin zırhlarıyla birlikte Paris dışına düşmanlarıyla karşılaşmak için gittiği, I. Dünya Savaşı'na kadar aktif olarak kullanılmıştır. Savaş sırasında iki taraf da şarapnel zırhıyla deneyler yapmıştır ve bazı askerler kendilerinin sahip olduğu zırhları kullanmışlardır. Bu işe özel, American Brewster Body Shield gibi balistik zırhlar, geniş çapta üretilmemiştir.

1916'da Fransız ordusundan General Adrian, ordulara hafif ve giyilmesi kolay, karın bölgesini koruyan bir zırh sağlamıştır. Bu zırh, dikdörtgen metal bir levhanın, eğri şeklinde bükülerek karın bölgesine bir nebze uygun hale getirilmesiyle oluşturulmuştur. Kalça ve kasık korumaları bu zırha ek olarak takılmıştır. General Adrian ayrıca, karın bölgesinin korumasına katılan ve boyunluk zırh ile tamamlanan bir göğüs plakası planlamıştır. 2.5 kilogram ağırlığındaki bu zırhlardan aşağı yukarı üç yüz tane yapılıp üzerinde deneyler uygulanmıştır.[20]

Plaka zırh II. Dünya Savaşı sırasında kısa bir süreliğine yeniden ortaya çıktı. Tabanca ve hafif makineli silah mermilerini geçirmeyen göğüs plakaları, bazı seçkin Sovyet Muhafızları piyade birliği tarafından giyilmekteydi. Japonya ve ABD tarafından birkaç zırh prototipi yapılmıştır ancak masrafları ve metale olan aşırı ihtiyaç nedeniyle hiçbiri seri üretime geçmemiştir. Kore Savaşı'nda gövde zırhı, ABD piyadelerine yeniden tanıtıldı ve Vietnam Savaşı'yla daha büyük bir boyut kazandı. Günümüzde Irak'taki modern ABD birlikleri her zaman kevlar kasklar takmakta ve zırhlı yelekler giymektedirler. Zırhlı yelekler sıklıkla seramik plakalar ile güçlendirilmiştir. ABD Hava Kuvvetleri plaka zırh formunda şarapnel yelekleri kullanmıştır. 1970'lerde aramid (kevlar veya twaron) gövde zırhlarının ortaya çıkışıyla birlikte metal (özellikle titanyum) levhalar, kurşun geçirmez yelek olarak kullanıma geri döndü. Daha hafif seramik plakalar, halâ birinci dünya askeriyelerinin tercihidir, ancak daha ucuz bir seçenek isteyenler tarafından titanyum ve balistik çelik de kullanılmaktadır.

Yapı maddeleri

Japon yapımı demirden kask ve yaldızlı tunç dekorasyonuna sahip zırh. 5. yüzyıl, Kofun dönemine ait. Tokyo Ulusal Müzesi'nde bulunmaktadır.

Günümüzdeki en eski plaka zırh tunçtan yapılmış ve Antik Yunan ordusunda özellikle seçkin askerler tarafından kullanılmıştır. Tunç, işlemesi ve dövmesi kolay olan bir maddedir, ancak tuncu oluşturmak için gereken bakır ve kalay madenleri birbirine yakın olmadığı için elde edilebilirliği daha düşüktür. Bunun karşılık zırh görevi için uygun olan demir, sağlamlığı ve elde edilebilirliği sebebiyle Avrupa ve Orta Doğu'nun ileri askerî birliklerinde kullanımı gittikçe artmıştır.

Çeliğin yapım yöntemi gitgide mükemmelleştirilmiştir ve çelik, seri üretilen zırhlar dışında demirin yerini almıştır. Çelik, ateşli silahların bulunmasıyla gittikçe daha güçlü ve kalın yapıldı, ancak neticede ateşli silahlar için gereken koruma zor bir hale geldi ve çelik zırh, pek çok birlik için pahalı bir seçenek haline geldi.

20. yüzyılda titanyum ve aşırı sertleştirilmiş "balistik çelik" kullanıma girdi. Daha sonra ise alüminyum oksit ve silisyum karbür ile yapılan seramik plakalar korunma amaçlı giysilerde kullanıldı.

Ayrıca bakınız

Konuyla ilgili yayınlar

  • R. E. Oakeshott, European weapons and armour: From the Renaissance to the industrial revolution (1980). (İngilizce)

Kaynakça

  1. ^ Breiding, Dirk. "Department of Arms and Armor, The Metropolitan Museum of Art". metmuseum.org. 28 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2012. 
  2. ^ "Middle Ages: Armor". Middle Ages: Armor. MiddleAges.Net. 2 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2011. 
  3. ^ "Heilbrunn Timeline of History: The Decoration of European Armor". Metropolitan Museum of Art. 24 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Kasım 2011. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2012. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 8 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Temmuz 2012. 
  6. ^ James, Lawrence (2003). Warrior Race: A History of the British at War. St. Martin's Press. s. 119. ISBN 0-312-30737-3. 
  7. ^ Wise, Terence (1983). The Wars of the Roses. Osprey Publishing. ISBN 0-85045-520-0. 
  8. ^ Ellis, John (1978). Cavalry: The History of Mounted Warfare. Putnam. 
  9. ^ Woosnam-Savage, Robert C. (2002). Brassey's Book of Body Armor. Potomac Books, Incorporated. ISBN 1-57488-465-4. 
  10. ^ a b Oriental Armour, H. Russell Robinson, Courier Dover Publications, 2002, 167. sayfa 14 Mart 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  11. ^ The Watanabe Art Museum Samurai Armour Collection, Volume I, Kabuto & Mengu, Trevor Absolon, 130. sayfa 21 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  12. ^ Tanegashima: the arrival of Europe in Japan, Olof G. Lidin, Nordic Institute of Asian Studies, NIAS Press, 2002 25 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  13. ^ "The Grove encyclopedia of decorative arts, Volume 1, Gordon Campbell, Oxford University Press US, 2006, 36. sayfa". 11 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2012. 
  14. ^ The Hutchinson dictionary of ancient & medieval warfare, Matthew Bennett, Taylor & Francis, 1998, page 145 19 Haziran 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  15. ^ Samurai: The Weapons and Spirit of the Japanese Warrior, Clive Sinclaire, Globe Pequot, 2004, page 49 24 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  16. ^ Samurai: The Weapons and Spirit of the Japanese Warrior, Clive Sinclaire, Globe Pequot, 2004, 32. sayfa 24 Ocak 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  17. ^ "The Watanabe Art Museum Samurai Armour Collection, Volume I, Kabuto & Mengu, Trevor Absolon, Trevor Absolon, 16. sayfa". 14 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2012. 
  18. ^ The Watanabe Art Museum Samurai Armour Collection, Volume I, Kabuto & Mengu, Trevor Absolon, 78. sayfa 25 Şubat 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  19. ^ Samurai: The Weapons and Spirit of the Japanese Warrior, Clive Sinclaire, Globe Pequot, 2004, 58. sayfa 26 Haziran 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  20. ^ Helmets and body armor in modern warfare (Google eBook), Bashford Dean, Metropolitan Museum of Art (New York, N.Y.), Yale University Press, 1920, 107.-111. sayfalar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tank</span> Ateş gücü ve mobilitesi yüksek, ağır zırhlı araç

Tank; ana görevi doğrudan ateş gücü kullanımıyla düşman kuvvetlerine saldırmak olan, paletli ve zırhlı savaş aracı veya bu araçlardan oluşan birlikleri kapsayan askeri sınıf. Tankı diğer savaş araçlarından ayıran özellikleri ağır bir zırha, yüksek ateş gücüne ve her türlü arazide hızlı gidecek şekilde tasarlanmış sürüş takımlarına sahip olmasıdır. Her ne kadar masraflı ve lojistik açıdan çaba gerektiren araçlar olsa da, yer hedeflerine saldırma yeteneği ve piyadelerin moralini çökertmesi nedeniyle modern orduların vazgeçilmez unsurlarındandır.

Orta Çağ'da savaş, genellikle Orta Çağ Avrupası'nda kullanılan savaş tarzını anlatmak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Şövalye</span>

Şövalye Orta Çağ Avrupa'sında seçkin ve profesyonel bir süvari sınıfı. Şövalyelik günümüzde, bazı ülkelerde önemli bir hizmet nedeniyle verilen bir unvana dönüşmüştür ve geleneksel olarak devam ettirilmektedir. Avrupa dillerinin çoğunda şövalye için kullanılan chevalier, caballero, cavaliere ve Ritter gibi sözcüklerse genel olarak atlar ve binicilik ile ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Sipahi</span> askeri sınıf

Sipahi, Osmanlı ordusunun ağır süvari sınıfı askeri. Tımar sahibi olan tımarlı sipahiler ve Kapıkulu Ocağı'na bağlı kapıkulu sipahileri olmak üzere ikiye ayrılır. "

<span class="mw-page-title-main">Süvari</span> At sırtında savaşan birlikler

Süvari, tekil bir atlı asker veya bu atlı askerlerin oluşturduğu birlikleri kapsayan askerî sınıf. Geçmişte daha çok ani baskınlarda ve vurucu saldırılarda kullanılırdı. Sözcüğün kökeni Farsça سوار suvâr = at kelimesinden gelir.

<span class="mw-page-title-main">Miğfer</span>

Miğfer veya tolga, savaş için tasarlanmış özel bir kask türüdür. Savaş koşullarında başı mermi, darbe, patlamalardan ve Şarapnellerden korur. Gelişmiş modellerinde kulaklık ve mikrofon gibi teçhizatlar bulunabilir. Kurşun geçirmez yelek ve vücut zırhı ile beraber bir savaş üniforması oluşturur. Çoğu miğfer kurşunlara karşı tam bir koruma sağlayamamaktadır. Kurşun, bazı miğferleri delemesede, kişi sarsıntıdan ve itme kuvvetinden dolayı ölebilir.

Orta Dünya savaş aletleri J. R. R. Tolkien'in Orta Dünya evreninden Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion'da bahsettiği silahları ve zırhları içerir.

<span class="mw-page-title-main">Kurşun geçirmez yelek</span>

Çelik yelek, kurşun geçirmez yelek ya da balistik yelek, ateşli silahlardan çıkan kurşunların etkisini azaltmak ve patlama sonucunda oluşabilecek şarapnellerden korunmak amacıyla Jan Szczepanik ve Kazimierz Żegleń adlı iki Polonyalı tarafından 1901 yılında icat edildi.

<span class="mw-page-title-main">Zincir zırh</span> Zırh biçimi

Zincir zırh ya da örme zırh, küçük metal halkaların birbirine bağlanarak örgü şekli verilmesiyle oluşmuş bir çeşit zırhtır.

<span class="mw-page-title-main">Pickelhaube</span>

Pickelhaube, ya da Pickelhelm, 19. ve 20. yüzyıllarda Prusya ve Alman İmparatorluğu ordusu subayları, polis ve itfaiye memurları tarafından giyilen bir çivili deri veya metal bir kasktır. Her ne kadar çoğu kişi bu miğferleri 1842-1843 yılları arası benimseyen Prusya ile ilişkilendirse bile o zamanlarda Pickelhaube çoğu ülkenin miğfer seçimi olmuştur. Bu günlerde İsveç, Şili ve Kolombiya hala bu kaskları tören giyiminde kullanmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Stahlhelm</span>

Stahlhelm, Almanca "çelik miğfer" anlamındadır. Alman İmparatorluk Ordusu, 1916'da, I. Dünya Savaşı sırasında geleneksel haşlanmış deriden yapılan Pickelhaube'yi Stahlhelm ile değiştirmeye başladı. Stahlhelm terimi, hem genel bir çelik miğferi, hem de daha belirgin şekilde Alman tasarımına atıfta bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çiçak</span> Osmanlı ordusunda kullanılan bir savaş teçhizatı

Çiçak ya da diğer bilinen adıyla Istakoz kuyruklu çömlek miğferi, süvari ve subaylar tarafından kullanılan bir tür savaş miğferiydi. Orijinal şekli Osmanlı İmparatorluğu'na dayanan miğfer, 1600'lerden itibaren Avrupa'nın büyük bir kısmında yaygın hale gelmiş ve özellikle süvariler ve subaylar tarafından kullanılmıştır. 17. yüzyılın sonlarında ise Avrupa'daki kullanımı zamanla azalmış; ancak Avusturya ağır süvarileri 1780'lerin sonlarına kadar bazı seferlerde miğferi kullanmaya devam etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Silah kalkanı</span> Zırh parçası

Silah kalkanı, bir makineli silah veya top gibi mürettebat tarafından sunulan bir silah üzerine monte edilen veya daha nadiren bir piyade tüfeği ile kullanılmak üzere tasarlanmış düz bir zırh parçası.

<span class="mw-page-title-main">Araç zırhı</span>

Araç zırhı, tanklar, uçaklar ve gemiler gibi zırhlı savaş araçlarında araç mürettebatını şarapnel, mermi, füze veya top mermisi gibi düşman atışlarından korumak için kullanılan zırh türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Güney Kolhis Savaşı</span> antik dünyada yaşanan bir savaş

Güney Kolhis Savaşı veya On Binlerin Savaşı, seçkin ve zırhlı Yunan mızraklı piyadeleri ile Kolhis halklarının çatıştığı, Güney Kolhis'te gerçekleşen savaştır. Ksenofon, Anabasis'te bu savaşı isimlendirmediği için, savaş yaşandığı bölgenin adıyla anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Vücut zırhı</span>

Vücut zırhı ya da basitçe zırh veya cebe, vücudu saldırılara karşı korumak için giyilen koruyucu giysidir. Zırh savaşçılar tarafından giyilebileceği gibi binekleri de koruyabilirdi. Zırhlar bu vazifeyi silahların veya fırlatılan cisimlerin etkisini saptırarak veya emerek yerine getirir.

<span class="mw-page-title-main">Seramik zırh</span>

Seramik zırhlar, patlama parçalarının tutulması ve mermilerin nüfuz etmesini engellemek için kullanılır. Hafiflik avantajı ile birlikte yüksek sertlik ve basınç dayanımı ile mermi direnci için geliştirilmişlerdir. Seramik zırh, zırhlı araçlarda ve kişisel zırhlarda kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hippika gymnasia</span> Kaya Ailesi (Elazığ-palu)

Hippika gymnasia, Roma İmparatorluğu süvarileri tarafından hem becerilerini geliştirmek hem de uzmanlıklarını sergilemek için gerçekleştirilen ritüel turnuvalardı. Bu turnuvalar kalelerin dışında bulunan geçit töreni alanlarında yapılırlardı. Turnuvalar ; süvarilerin manevra yapmalarını, cirit ve mızrak gibi silahları kullanmalarını içeriyorlardı. Biniciler ve binekleri, klasik mitolojiden görüntülerle süslenmiş, özellikle teşhir amacıyla yapılmış son derece ayrıntılı zırhlar ve miğferler giyiyorlardı. Bu tür turnuvalar; binicilerin becerilerini geliştirmek, birlik ruhu oluşturmaya yardımcı olmak, ileri gelenleri ve fethedilen halkları etkilemek gibi çeşitli amaçlara hizmet etti.

<span class="mw-page-title-main">Miken uygarlığı askeriyesi</span>

Geç Tunç Çağı'nda Miken uygarlığı'ının askeri yapısı, gün ışığına çıkarılan sayısız silah ve Yunan Linear B kayıtlarında yer alan çağdaş sanatta savaşçı ve savaş tasvirlerinde görülmektedir. Mikenliler, askeriye ve lojistiğin doğrudan saray merkezlerinden denetlendiği bir altyapının geliştirilmesine önem verdi. Bu durum daha sonraki Antik Yunan geleneğine ve özellikle Miken dönemi savaşçı kahramanların doğasına odaklanan Homeros'un destanlarına ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Japon zırhı</span>

Japon zırhı, Japonya'da özellikle samuraylar ve askerler tarafından kullanılan zırh türüdür. Bilim adamları, Japon zırhının ilk olarak 4. yüzyılda mezarlarda zırh ve temel miğferlerin keşfiyle ortaya çıktığı konusunda hemfikirdir. Kore üzerinden Çin'den geldikleri düşünülmektedir. Heian döneminde, benzersiz Japon samuray zırhı ō-yoroi ve dō-maru ortaya çıktı. Japon zırhı, dō olarak bilinen samuraylar tarafından giyilen, deri kayışlar ve hava koşullarına dayanıklı cila kullanılarak daha tanıdık vücut zırhı stiline dönüştü. Deri veya demir pullar da samuray zırhlarını inşa etmek için kullanıldı, deri ve nihayetinde bu zırhların bireysel pullarını birleştirmek için ipek dantel kullanıldı. 16. yüzyılda Japonya, Nanban ticareti olarak bilinecek olan dönemde Avrupa ile ticarete başladı. Bu, fitilli tüfeklerin ilk kez ithal edilişiydi ve yurtiçinde seri üretime geçtiğinden, samurayların daha hafif ve daha koruyucu zırhlara ihtiyacı vardı. Sonuç olarak, modern zırh anlamına gelen tosei-gusoku adı verilen yeni bir zırh tarzı ortaya çıktı. Edo döneminde ise samuraylar statülerinin bir sembolü olarak hem plaka hem de katmanlı zırh kullanmaya devam etti.