İçeriğe atla

Piyelonefrit

Piyelonefrit
UzmanlıkÜRoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Piyelonefrit böbreğin (Eski Yunanca nefros) piyelumuna (pelvisine) ulaşmış bir yükselen idrar yolu enfeksiyonudur. Eğer enfeksiyon ciddi ise "ürosepsis" terimi ile eşanlamlı olarak kullanılır (sepsis, enfeksiyon nedeniyle meydana gelen bir sistemik enflamasyon tepki sendromudur). Tedavisi için antibiyotik, ayrıca hastalığın temel nedeninin giderilmesi gerekir. Nefritin bir türüdür. Piyelit olarak da adlandırılabilir.[1]

Belirti ve işaretler

Piyelonefrit olduğu zaman görülen diğer şikayetler, başlıca işeme sırasında acı (dizüri), abdominal ağrı (enfeksiyonlu taraftan yayılır) ve mesane ve etkilenmiş böbrek tarafında duyarlılıktır ("renal taraf duyarlılıgı" terimi de kullanılır). Çoğu vakada ayrıca sistemik semptomlar da bulunur, ateş, havale, başağrısı ve kusma gibi. Ciddi vakalarda, sayıklama da olabilir.[1]

Tanı

Böbrek boyutunun azalması ve fokal kortikal incelmenin eşlik ettiği kronik piyelonefrit. ABD görüntüsünde böbrek uzunluğunun ölçümü '+' ve kesikli çizgiyle gösterilmiştir. Bağlam için bkz.: Böbrek ultrasonografisi

Tipik semptomlara sahip hastaların idrarında nitrit ve lökositlerin bulunması piyelonefrit tanısı için yeterlidir ve tedavi için de yol göstericidir. Kesin tanı, idrar kültürü ile yapılır; eğer enfeksiyonun nereden kaynaklandığı konusunda şüphe varsa kan kültürü de gerekebilir.[1]

Eğer böbrek taşı olabileceğinden şüphe ediliyorsa (örneğin kolik ağrıdan dolayı veya idrarda aşırı miktarda kan bulunursa), böbrek, üreter ve mesanenin röntgenle incelenmesi, X-ışını geçirmeyen taşların varlığını tespit etmek için kullanılabilir.[1]

Yükselen idrar yolu enfeksiyonlarının tekrarlanması halinde anatomik bir anormallik (vezikoüreter reflü (mesanedeki idrarın üretere geri akması) veya polikistik böbrek hastalığı) olasılığının dışlanması gerekebilir. Bu durumda yapılan incelemelere ultrason veya işeme sistoüretrografisidir.[1]

Nedenleri

"Toplum kökenli" piyelonefrit vakalarının çoğu, idrar yoluna giren bağırsak organizmalarından kaynaklanır. Yaygın görülen organizmalar E. coli (70-80%) ve Enterococcus faecalis'tir. Hastaneden edinilen enfeksiyonlar koliform ve enterkoklardan dolayı olabileceği gibi toplulukta alışılagelmemiş başka organizmalardan (Klebsiella türleri, Pseudomonas aeruginosa) da dolayı olabilir. Çoğu piyelonefrit vakası aşağı idrar yolu enfeksiyonu olarak başlarlar, başlıca kistit ve prostatit olmak üzere.[1]

Aşağıdaki durumlarda risk artar:[1][2]

  • Mekanik: böbrekler ve idrar yolunda yapısal anormallikler, özellikle küçük çocuklarda vesikoüretral reflü (VUR), böbrek taşları, idrar yolu sondası, idrar yolunda stent veya drenaj uygulamaları (örneğin nefrostomi), gebelik, nöropatik mesane (örneğin omurilik zararı, spina bifida veya çoklu skleroz) ve prostat hastalıkları (örneğin erkeklerde selim prostatik hiperplazi).
  • Bünyesel: diyabet mellitus, immün yetmezlik durumları.
  • Davranışsal: son bir yıl içinde yeni bir cinsel eş edinmiş olmak, spermisit kullanımı.
  • Aile hikâyesi (sık idrar yolu enfeksiyonu olan başka aile fertleri olması).

Patoloji

Akut piyelonefrit renal pelvisin (böbrek toplama sisteminin) ve böbreğin eksudatif purulent lokalize enflamasyonudur. Renal parenkimde interstitium abseler görülür (cerahatli (süpüratif) nekroz), bunlar içinde irin (nötrfiller, fibrin, hücre debrisi ve hematoksilinofiller) vardır. Tübüller eksüdadan zarar görmüş olur ve içlerinde nötrofil grupları görünebilir. Erken aşamalarda glomerler ve damarlar normaldir.[3] Patolojik muayenede coğu zaman renal pelvis ve renal korteksten yayılan kanama ve süpürasyon (cerahat akması) görülür. Kronik enfeksiyon sonucunda fibroz ve yara izi (skarlaşma) meydana gelir.

Tedavi

Hemen tüm piyelonefrit vakaları bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklandığından, tedavinin merkezinde antibiyotik yer alır. Hafif vakalar ağızdan antibiyotikler tedavi edilebilir ama genelde tedavinin ilk safhalarında intravenöz (damardan) antibiyotik alınması gerekir. Kullanılan antibiyotik yerel uygulamalara göre değişir ve fluorkinonlar (örneğin Siprofloksasin), beta-laktam antibiyotikler (amoksisilin veya bir sefalosporin türevi), trimetoprim (veya kotrimazol) veya nitrofurantoin içerebilir. Aminoglükozitlerden toksik olmalarından dolayı kaçınılır ama kısa süreli olarak diğer antibiyotiklere eklenebilir.[1]

Yüksek ateşli ve lökositozlu tüm akut vakalar hastaneye alınmalı ve derhal damardan sıvı ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Damardan Siproflaksin (400 mg/12 saat) genelde tercih edilen ilk tedavidir. Buna alternatif olarak damardan ampisilin (her 6 saatte 2 g) artı gentamisin (her 8 saatte 1 mg/kg) de çok etkilidir. Eğer hasta gebeyse siproflaksin kontraendikedir, dolayısıyla ampsilin/gentamisin birleşimi tercih edilir. Antibiyotik tedavisi sırasında akyuvar ve ateş yakından izlenir. Hastanın ateşi 24 ila 48 saat boyunca düşmüş olana kadar damardan antibiyotikler devam eder, ardından eşdeğer antibiyotikler ağızdan alınır, toplam 2 haftalık bir tedavi süresi için.[4]

Tekrarlayan enfeksiyonlarda ek incelemlerle altta yatan anormalliklere rastlanabilir. Ender olarak cerrahi müdahale ile tekrarlama olasılığını azaltır. Eğer bir anormallik görülemezse, korunma amaçlı olarak uzun süreli antibiyotik tedavisinin (ya her gün ya da sadece cinsel ilişki ardından) yararlı olduğuna dair bulgular vardır[5] Mütekerrir idrar yolu enfeksiyonu riski olan çocuklarda, uzun süreli antibiyotik tedavisinin olumlu bir etkisi olduğuna dair yeterli çalışmalar yapılmamış olduğu gösterilmiştir, tıbbi literatürün bir meta analizi sonucunda.[6] Yaban mersini (Cranberry) suyu içmenin koruyucu etkisi olduğu araştırılmıştır. Yapılan çeşitli araştırmaların sonuçlarının hepsi değilse de çoğu yararlı olduğunu bulmuştur.[7]

Bazı araştırmacılar, başka besinsel yaklaşımlarla idrar yolu iltihaplarının tekerrürü engelleyebilir. Daha çok sıvı almak, yaban mersini suyu, likapa (blueberry) suyu ve içinde probiyotik bakteriler bulunan fermante olmuş süt ürünleri almanın bakterilerin idrar yolu epiteline bağlanmasına engel olduğu gösterilmiştir.[8]

Epidemiyoloji

Piyelonefrit oldukça yaygındır, 10.000 nüfusta kadınlarda 12-13 vaka erkeklerde de 3-4 vaka ile karşılaşılır. Genç kadınlarda ensidans daha yüksektir, bu yaş grubunun cinsel olarak daha aktif olmasından dolayı. Bebekler ve yaşlılarda da risk daha yüksektir, hormon durumu ve anatomik bozulmalardan dolayı.[9]

Ayrıca bakınız

  • Piyelonefroz

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h Ramakrishnan K, Scheid DC (2005). "Diagnosis and management of acute pyelonephritis in adults". Am Fam Physician. 71 (5). ss. 933-42. PMID 15768623. 9 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2008. 
  2. ^ Scholes D, Hooton TM, Roberts PL, Gupta K, Stapleton AE, Stamm WE (2005). "Risk factors associated with acute pyelonephritis in healthy women". Ann. Intern. Med. 142 (1). ss. 20-7. PMID 15630106. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Eylül 2008. 
  4. ^ The Washington Manual: Infectious Diseases Subspecialty Consult, edited by R. Starlin, et al (2005)
  5. ^ Schooff M, Hill K (2005). "Antibiotics for recurrent urinary tract infections". American family physician. 71 (7). ss. 1301-2. PMID 15832532. 
  6. ^ Williams GJ, Wei L, Lee A, Craig JC (2006). "Long-term antibiotics for preventing recurrent urinary tract infection in children". Cochrane database of systematic reviews (Online). Cilt 3. ss. CD001534. doi:10.1002/14651858.CD001534.pub2. PMID 16855971. 
  7. ^ Raz R, Chazan B, Dan M (2004). "Cranberry juice and urinary tract infection". Clin. Infect. Dis. 38 (10). ss. 1413-9. doi:10.1086/386328. PMID 15156480. 
  8. ^ Krause, Marie V.; Mahan, L. Kathleen; Escott-Stump, Sylvia (2004). Krause's food, nutrition, and diet therapy. Philadelphia: W.B. Saunders. s. 969. ISBN 0-7216-9784-4. 
  9. ^ Czaja CA, Scholes D, Hooton TM, Stamm WE (2007). "Population-based epidemiologic analysis of acute pyelonephritis". Clin. Infect. Dis. 45 (3). ss. 273-80. doi:10.1086/519268. PMID 17599303. 

Dış bağlantılar

Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Menenjit</span> beyni veya omuriliği saran zarların iltihaplanma durumu

Menenjit beyni ve omuriliği kaplayan koruyucu zarlarda oluşan akut enflamasyondur(iltihaplanma). Enflamasyon; bakteri, virüs veya diğer mikroorganizmaların enfeksiyonu sonucu ve az da olsa ilaçlar tarafından olabilir. Menenjitte enflamasyonun beyin ve omuriliğe yakınlığı hayatî bir risk taşıyabilir. Bu halde durum acil vaka olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Nezle</span> Soğuk almaktan ileri gelen, burun akması, aksırma ile beliren hastalık, ingin, tumağı, dumağı, çaputlama

Nezle ya da soğuk algınlığı, üst solunum sisteminde oluşarak kolay şekilde yayılan ve en çok burnu etkileyen bir bulaşıcı hastalıktır. Nazofarenjit, rinofarenjit veya akut koriza olarak da bilinen nezlenin semptomları arasında öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı (rinore) ve ateş yer alır. Semptomlar genellikle yedi ila on gün içinde ortadan kaybolur. Bununla birlikte, bazı semptomlar üç haftaya kadar sürebilir. İki yüzden fazla virüs nezleye sebep olabilmektedir. Nezlenin en yaygın nedeni rinovirüslerdir.

<span class="mw-page-title-main">Farenjit</span>

Farenjit, Pharyngitis yutağın (farenks) iltihaplanmasına (enflamasyon) yani yutak ve boğaz iltihaplanma verilen bir hastalıktır. Yutağın bazen mikrobik, bazen metabolik, bazen de çalışılan ortamın ısısına, tozuna bağlı olarak reaksiyon göstermesi olan farenjit sıklıkla boğaz ağrısı veya boğaz yangısı olarak anılır. Bademciklerin enfeksiyonu, tonsilit, de eş zamanlı olarak görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Boşaltım sistemi</span>

İdrar yolu veya böbrek sistemi olarak da bilinen insan idrar sistemi böbrekler, üreterler, mesane ve üretradan oluşur. Üriner sistemin amacı vücuttan atıkları uzaklaştırmak, kan hacmini ve kan basıncını düzenlemek, elektrolit ve metabolit seviyelerini kontrol etmek ve kan pH'ını düzenlemektir. İdrar yolu, idrarın nihai olarak uzaklaştırılması için vücudun drenaj sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">İdrar kesesi</span> idrarın depolandığı organ

İdrar kesesi, sidik torbası veya mesane, insan'da ve diğer omurgalılarda, işeme ile idrar dışarı atılmadan önce böbreklerdeki idrarı depolayan organ’dır. İnsanlarda mesane, pelvik taban üzerinde oturan ve genişleyebilen bir organdır. İdrar mesaneye üreter yoluyla girer ve üretra yoluyla çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Gastroenterit</span> mide ve/veya ince bağırsak iltihabı ile karakterize tıbbi durum

Gastroenterit veya mide-bağırsak iltihabı (gastroenteritis), mide ("gastro"-) ve ince bağırsak’ı ("entero"-) içeren mide bağırsak kanalı’nın iltihabı ("-itis") ile karakterize olan ve ishal, kusma, karın ağrısı ile krampa sebep olan bir tıbbi durumdur. Mide iltihabından gastro, mide mikrobu ve mide virüsü olarak da bahsedilmiştir. Grip ile ilgisi olmamasına rağmen mide gribi ve gastrik grip olarak da adlandırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İdrar yolu enfeksiyonu</span> i̇drar yolunun bir kısmını etkileyen enfeksiyon

İdrar yolu enfeksiyonu (İYE), idrar yolunun bir bölümünü etkileyen bir enfeksiyondur. Alt idrar yollarını etkilediğinde mesane enfeksiyonu (sistit), üst idrar yollarını etkilediğinde ise böbrek enfeksiyonu (piyelonefrit) olarak bilinir. Alt idrar yolu enfeksiyonu belirtileri arasında idrar yaparken ağrı, sık idrara çıkma ve mesanenin boş olmasına rağmen idrar yapma ihtiyacı hissetme yer alır. Böbrek enfeksiyonu semptomları arasında genellikle alt İYE belirtilerine ek olarak ateş ve ağrı yer alır. Nadiren idrar kanlı görünebilir. Çok yaşlılarda ve çok gençlerde belirtiler belirsiz veya spesifik olmayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Akut böbrek yetmezliği</span>

Akut böbrek yetmezliği (ARF) böbreğin hasar göremesi sonucu meydana gelen böbrek fonsiyonlarının aniden kaybı olayıdır. Bu durumda normalde böbreklerin çıkardığı azotlu ve azotsuz atıklar vücutta tutulur. İşlev bozukluğunun ağırlığı ve süresine bağlı olarak bu birikinti, metabolik asidoz ve hiperkalemi gibi metabolik bozulmalarla birlikte vücudun sıvı dengesini değiştirir ve diğer organ sistemlerini de etkiler.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

<span class="mw-page-title-main">Paromomisin</span> kimyasal bileşik

Paramomisin; amebiasis, giardiasis, leishmaniasis ve tenya gibi bir dizi parazit enfeksiyonunu tedavi etmek için kullanılan bir antimikrobiyaldir. Hamilelik sırasında, amebiasis ve giardiasis enfeksiyonlarında ilk basamak tedavi seçeneğidir. Onun haricinde genelde ikinci basamak tedavi seçeneğidir. Ağız yoluyla, cilde uygulanarak veya kas içi enjeksiyon yoluyla kullanılır. Ağız yoluyla kullanımda iştah kaybı, kusma, karın ağrısı ve ishal sık görülen yan etkilerindendir. Cilde uygulandığında kaşıntı, kızarıklık ve kabarcıklar yan etkilerindendir. Enjeksiyon ile alındığında ateş, karaciğer problemleri veya işitme kaybı olabilir. Emziren anneler için güvenli görülür.

<span class="mw-page-title-main">Streptokok farenjiti</span> Tıbbi durum

Streptokok farenjiti ya da strep boğaz ağrısı “grup A streptokok” denilen bakteriden kaynaklanan bir hastalıktır. Streptokok farenjiti boğazı ve bademcikleri etkiler. Bademcikler, ağzın arka tarafında, boğazda yer alan iki bezedir. Streptokok farenjiti ses tellerini de (larenks) etkileyebilir. Yaygın semptomları arasında ateş, boğaz ağrısı ve boyundaki bezelerde şişik yer alır. Streptokok farenjiti çocuklardaki boğaz ağrılarının %37'sinin nedenidir.

Nefrit ya da nefritis böbreklerde oluşan, glomeruluslar ve tubulleri ya da glomerüller ve tübülleri çevreleyen interstisyel dokuyu kapsayabilen yangıdır.

İntersitisyel nefrit (veya tübülo-intersitisyel nefrit) böbrek tübüllerini çevreleyen intersitisyumunu etkileyen bir nefrit türüdür. Bu hastalık akut, yani aniden veya kronik, yani yavaş seyirli olarak gelişip devam eden ve böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan tablolar halinde ortaya çıkabilir.

Tıbbi anlamda 'komplikasyon' terimi, bir rahatsızlığın, hastalığın veya tıbbi tedavi işleminin ön görülebilen istenmeyen etkileridir. Komplikasyonlar bir hastalığın gidişatını kötü yönde etkiler. Komplikasyonlar mevcut hastalığın ağırlaşması veya diğer organ sistemlerini etkileyen yeni şikayet ve bulguların ortaya çıkması olarak görülebilir. Altta yatan hastalıkla birlikte komplikasyonlar yeni hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilirler. Ayrıca uygulanan tedavilere de bağlı komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Karın ağrısı</span> mide ağrıları

Karın ağrısı, ciddi ve ciddi olmayan tıbbi durumlarla ilişkili olabilen bir semptomdur.

<span class="mw-page-title-main">Hidronefroz</span> İdrar yollarındaki sıvı akışının durması sonucu oluşan tablo

Hidronefroz (hydronephrosis) ve obstrüktif üropati, idrar yollarındaki sıvı akışının durması sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Sıvı akışının bozulmasındaki en büyük etken idrar yollarının tıkanmasıdır; bu nedenle, “obstrüktif üropati” olarak nitelendirilirler. Uzun süren tıkanmalarda böbrek dokusuna yüklenen sıvı basıncı atrofiye neden olur (basınç atrofisi).

Konjenital (doğumsal) böbrek anomalileri, üriner sistemdeki konjenital anomalilerinin önemli bir bölümüdür. Üriner sistemin konjenital anomalilerindeki kalıtımsal nitelikler tam olarak çözümlenememiştir. Olguların yaklaşık 1/5'i kalıtsaldır ve büyük çoğunluğu otosomal dominant yolla aktarılır; otosomal resesif kalıtım oldukça seyrektir. Çoğu olgudaki nedenin gebelikte yaşanan sorunlar olduğu varsayılmaktadır. Böbrek anomalileri, doğumsal üriner sistem anomalilerinin sıkça karşılaşılan sorunlardan biridir; yaklaşık 10 çocuktan 1'i bu tür bir anomali (kusur) ile doğar. Böbrek anomalilerin çoğu yapısal bozukluklar gösterirken bir bölümü de metabolik sorunlarla ortaya çıkar.

Ren arcuatus (Latince), renal füzyon veya süper böbrek olarak da bilinen at nalı böbrek, erkeklerde daha sık görülen, genellikle asemptomatik olan ve genellikle tesadüfen teşhis edilen yaklaşık 500 kişiden 1'ini etkileyen doğuştan gelen bir hastalıktır. Bu bozuklukta, hastanın böbrekleri, anne karnındaki gelişim sırasında at nalı şeklinde kaynaşarak birleşir. Kaynaşmış kısım at nalı böbreğin kıstağıdır. Anormal anatomi böbrek drenajını etkileyerek böbrek taşı ve idrar yolu enfeksiyonlarının sıklığının artmasına ve ayrıca böbrek kanseri riskinin artmasına neden olabilir.

Kan dolaşımı enfeksiyonları, enfeksiyonlar bakteriyelolduğunda bakteriyemileri ve enfeksiyonlar mantar olduğunda fungemileri içeren septisemi, kan'da oluşan enfeksiyonlardır. Kan normalde steril bir ortamdır bu nedenle kandaki mikrop'ların bulunması daima anormal bir durumdur. Kan dolaşımı enfeksiyonu, konakçının bakterilere verdiği tepki olan sepsis'ten farklıdır.

Sinoksasin, hem markalı bir ilaç hem de jenerik olarak Birleşik Krallık'ta ve Amerika Birleşik Devletleri'nde durdurulan bir kinolon antibiyotiktir. Sinoksasinin pazarlama izni AB genelinde askıya alınmıştır.