İçeriğe atla

Phillips eğrisi

Phillips eğrisi, bir ekonomide enflasyonla işsizlik oranı arasındaki tarihsel ters yönlü ilişkiyi aktaran tek-denklemli emprik eğridir.

1958 yılında İngiliz istatistikçi ve ekonomist William Phillips tarafından bulunmuştur.

Denklem ücretlerin tam rekabet koşullarından bağımsız saptandığını varsayar. Philips eğrisine göre işsizlik oranının düşük olduğu ekonomilerde enflasyon artar. İstihdam artışı ya da yüksek ücretler piyasada likidite bolluğuna neden olacağı için kısa dönemde enflasyonist etkiler oluşur. İktisatçılar kısa dönem için işsizlik ve enflasyon arasında bir seçim yapmak zorundadır. Orta ve uzun dönemde konjonktür seyrine ve uygulanacak para ve maliye politikalarına göre enflasyon olağan sayılabilecek düzeylere çekilebileceği gibi kontrolden de çıkabilir. Philips eğrisi uzun dönemde güvenilir analiz yapma imkânı sağlamaz.

Uzun dönemde işsizlik ancak enflasyon hızlandırılarak düşürülebilir.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Makroekonomi</span> Bir bölge veya bir ülkenin toplam gider, gelirlerinin ve gelecek öngörüsünü yapmak ve irdelemek

Makroekonomi, ekonomi biliminin; toplam tüketim, toplam üretim, toplam tasarruf, toplam yatırım, toplam gelir ve istihdam gibi toplam büyüklüklerini inceleyen ve bunlar ile ilgili çözümleme ve çıkarımlar yapan alt dalı. Mikroekonomiden farklı olarak, ekonomiyi bir bütün olarak ele alarak, makro denge çözümlemeleri üzerinde çalışır. İşsizlik, enflasyon, toplam üretim ve tüketim, gelir dağılımı makroekonominin ana konuları olarak sayılabilir. Kurucusu John Maynard Keynes'dir. Keynes 1930 yılına kadar temel ekonomik karar birimleri seviyesinden bakılan ekonomi bilimine yeni bir boyut kazandırmış, toplam talep kavramını gündeme getirerek işsizlik ve toplam üretim konularını bununla açıklamaya çalışmıştır. Modern makroekonomideki düşünce okullarından bazıları şunlardır:

<span class="mw-page-title-main">Enflasyon</span> mal ve hizmetlerin zaman içinde değerinin artması, hayat pahalılığı

Enflasyon veya parasal şişkinlik, ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki genel artıştır. Bu genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılarak ölçülür. Genel fiyat seviyesi yükseldiğinde, her bir para birimi daha az mal ve hizmet satın alır; sonuç olarak, enflasyon paranın satın alma gücünde bir azalmaya karşılık gelir. TÜFE enflasyonunun tersi, mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyesinde bir düşüş olan deflasyondur. Enflasyonun yaygın ölçüsü, genel bir fiyat endeksindekinin yıllık olarak yüzde değişimi olan enflasyon oranıdır. Hanelerin karşılaştığı fiyatların hepsi aynı oranda artmadığından, bu amaçla genellikle tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Gelir dağılımı</span>

Gelir dağılımı, bir ekonomide ortaya çıkan gelirin, oyunculara nasıl paylaştırıldığını gösteren ekonomik göstergedir. Ülkeler düzeyinde, gelirin sosyal sınıflar arasındaki dağılımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Deflasyon</span>

Deflasyon ya da para kısıtlaması, genel olarak piyasada fiyatların belirli bir zaman aralığında sürekli düşüş göstermesi durumudur. Enflasyonun tersidir. Bunun yanında enflasyon durumundan fiyat yükselişini durdurmayı ya da yavaşlatmayı veya enflasyon eğilimi karşısında fiyatları düşürmeyi öngören iktisat siyasetidir.

<span class="mw-page-title-main">Hiperenflasyon</span> Hızla artan enflasyon

Hiperenflasyon, enflasyonun yılda yüzde 200 sınırını aştığı anlardaki halidir. Dörtnala enflasyon olarak da adlandırılır. Paranın değerini yitirdiği en şiddetli enflasyon biçimidir.

<span class="mw-page-title-main">İşsizlik</span>

İşsizlik, herhangi bir ekonomik toplumda çalışmak istediği halde iş bulamayan yetişkinlerin bulunması durumu. İş bulamayan kimseye işsiz denir. Ekonomide genellikle 16 yaş ve üzeri kimseler işsiz grubuna dahil edilirler. Başlıca işsizlik türlerinden bazıları yapısal işsizlik, friksiyonel işsizlik, döngüsel işsizlik, gönülsüz işsizlik ve klasik işsizliktir. Yapısal argümanlar, yıkıcı teknolojiler ve küreselleşmeyle ilgili nedenleri ve çözümleri vurguluyor. BM Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, 2018 yılında dünya çapında 172 milyon insan işsizdi.

<span class="mw-page-title-main">Kırgızistan ekonomisi</span>

1998 Rusya Krizi'nin olumsuz yansımaları giderek azalmakla birlikte hâlen yaşanmaktadır. Halkın % 23'ünün uluslararası standartlara göre yoksulluk sınırları altında yaşadığı uluslararası kuruluş raporlarında belirtilmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler sosyal yaşamı da etkilemektedir. Ekonomideki sıkıntıların kısa vadede giderilmesi beklenmemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Devalüasyon</span> makroekonomide ve modern para politikasında bir terim

Devalüasyon ya da değer düşürümü, sabit kur sistemlerinde ödemeler dengesi açık veren ülkenin ulusal parasının dış satın alma gücünün, hükûmetçe alınan bir kararla düşürülmesidir. Başka bir deyişle devalüasyon, bir devletin resmi para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Stagflasyon</span>

Stagflasyon, stagnasyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumdur. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselmektedir. 1970 yılında İngilizcede stagnation ile inflation kelimelerinin birleşmesinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Parasalcılık</span>

Parasalcılık veya monetarizm, 1976 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Amerikalı iktisatçı Milton Friedman tarafından geliştirilmiş bir teoridir.

Makroekonomide, para arzı veya para stoğu, belirli bir zaman aralığında ekonomi genelinde dönen toplam paranın değeridir. Para arzı M1 ve M2 denen 2 araçla ölçülür. M1 ekonomideki nakit para, vadesiz mevduat ve çeklerin toplamıdır. M2 ise M1'e ek olarak tasarruf ve kısa dönem vadeli mevduatların toplamıdır. Eğer bir ekonomide para arzı çok artarsa faiz oranı düşerken enflasyon oranının yükseldiği görülür. Aksi takdirde ekonomide para arzının azalması durumunda ise faiz oranlarının yükseldiği, fiyatların ve üretimin azaldığı görülür. Bu durum işsizliğe ve üretim kapasitesinin yetersiz kullanılmasına yol açar.

<span class="mw-page-title-main">Sefe değişeni</span> Bir değişen yıldız türü

Sefe değişeni veya Sefe (Cepheid), saltık aydınlatma gücü ile değişim süreleri arasında yüksek ilinti bulunan, özel bir değişken yıldızlar sınıfının üyelerine verilen addır. Türlerinin örneği olan Delta Sefe 1784 yılında John Goodricke tarafından gözlemlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Para politikası</span>

Para politikası, hükûmetin, merkez bankasının ya da para otoritesinin, ekonomiye, para arzı yönetimi ya da döviz piyasası işlemlerini kullanmak yoluyla yön vermesidir. Para teorisi, ekonomi için en uygun (optimal) para politikasının belirlenmesini sağlar.

Keynesyen iktisat veya Keynesçilik, adını İngiliz ekonomist John Maynard Keynes'ten alır), toplam talebin ekonomik çıktı ve enflasyonu nasıl güçlü bir şekilde etkilediğine dair çeşitli makroekonomik teori ve modellerdir. Keynesyen görüşe göre, toplam talep ekonominin üretken kapasitesine eşit olmak zorunda değildir. Bunun yerine, üretimi, istihdamı ve enflasyonu etkileyen - bazen düzensiz davranan - bir dizi faktörden etkilenir.

Algol değişenleri veya Algol türü ikililer örten çift yıldızların ışık eğrisi biçimlerine göre yapılan sınıflamanın bir grubunu teşkil etmektedirler. Tutulmalar dışındaki ışık şiddetleri kabaca sabittir ve izlenen ufak değişimler basıklık ve yansıma etkilerinden kaynaklanmaktadır. Buna bağlı olarak tutulma başlama ve bitiş zamanları, gözlenen ışık eğrileri üzerinden doğrudan hesaplanabilmektedir. Aralarında çok farklı minimum derinlikleri gösteren sistemler bulunmaktadır. Genelde minimum derinlikleri eşit değildir. Ancak minimum derinlikleri neredeyse birbirine eşit olan Algol türü sistemler de mevcuttur. Bazı örneklerinde ikinci minimum derinliği son derece sığdır veya hiç görünmez.

Adaptif beklentiler diğer bir ifadeyle "Uyarlayıcı bekleyişler" Ekonomi'de, insanların geçmişte olanlara dayanarak gelecekte ne olacağına dair beklentilerini oluşturdukları varsayılan bir süreçtir. Örneğin, insanlar gelecekteki enflasyon oranına ilişkin bir beklenti oluşturmak istiyorlarsa, bazı tutarlılıklar çıkarmak için geçmiş enflasyon oranlarına başvurabilirler ve daha fazla yılı dikkate aldıkça daha doğru bir beklenti elde edebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de enflasyon</span> Türkiyenin kuruluşundan bugüne kadar olan enflasyon ve enflasyona etki eden olaylar

Türkiye'de enflasyon, Türkiye ekonomi tarihinde sürekli yapısal problemlerden birisidir. Yakın dönem Türkiye tarihinde yıllık enflasyonda 1971'den başlayarak 34 yıl süren çift haneli verilerin görüldüğü enflasyonist bir süreç yaşandı. 2000'li yıllarda tek haneli oranlara düşse de 2010'lu yılların sonunda döviz kuru ve pahalılık nedeniyle enflasyon yeniden ciddi problemlerden biri halinde geldi.

Gelir politikası; ekonomi çapında ücret ve fiyat kontrolleridir, en çok enflasyona bir yanıt olarak tesis edilir ve genellikle ücret ve fiyatları serbest piyasa seviyesinin altında belirlemeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Jules Dupuit</span> Fransız ekonomist (1804-1866)

Arsène Jules Étienne Juvenel Dupuit, İtalya doğumlu bir Fransız inşaat mühendisi ve ekonomisttir.

Ekonomik gösterge, bir ekonomik faaliyet hakkında istatistik'tir. Ekonomik göstergeler, ekonomik performansın ve gelecekteki performans tahmin analizine olanak sağlar. Ekonomik göstergelerin kullanıldığı uygulamalardan birisi İş döngüsü çalışmalarıdır. Ekonomik göstergeler çeşitli endeksleri, kazanç raporlarını ve ekonomik özetleri kapsar: örneğin işsizlik oranı, işten ayrılma oranı, konut başlangıçları, tüketici fiyat endeksi (enflasyon), Ters verim eğrisi, tüketici kaldıraç oranı, sanayi üretimi, iflaslar, gayri safi yurt içi hasıla, internet erişimi, perakende satışlar, fiyat endeksi ve para arzı değişiklikleri vb.