İçeriğe atla

Philadelphia Deneyi

USS Eldridge (DE 173) 1944

Philadelphia Deneyi, 28 Ekim 1943 tarihinde Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yaptığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600 km'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Deneyin varlığı konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Amerikan donanması da böyle bir deneyin kayıtlarda var olmadığını belirtmiştir.[1] Al Bielek hariç deneye katıldığı iddia edilen tüm askerler bunu yalanlamış, hikâyenin bir aldatmaca olduğunu söylemişlerdir. Bielek'in hikâyesi de daha sonra yalanlanmıştır.

Gökkuşağı Projesi (Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmamıştı. Ancak o tarihten bu güne kadar resmî makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur.

Deneyin iddia edilen hikâyesi

Deneyin yapılmış olma ihtimalinden ilk söz eden kişi Morris K. Jessup'dur. Jessup amatör bir gök bilimciydi ve UFO'lar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Deney ile olan ilgisi ise 1955 yılında eline geçen bir mektupla başlar. Mektup, Carlos Miguel Allende adında birinden geliyordu ve deneyden detaylı olarak bahsediyordu. İddiasına göre Allende, deneye gözlem gemisi olarak katılan SS Andrew Furuseth adlı şilepte görevli bir denizciydi. Deneye baştan sona şahit olmuştu.

Deneyin hazırlık aşaması

Deneyin temelinde Einstein'ın Birleşik Alan Teorisi vardı. Teori basitçe, nesneler arası çekim esası ve elektromanyetizma üzerine kurulmuştur. Einstein, 1920'lerden itibaren bu teorisi üzerine yoğunlaşmış, 1925-1927 yılları arasında Almanya'da bir fizik dergisinde yaptığı çalışmaları yayımlamış, ancak bu çalışmalarını hiçbir zaman tamamlayamamıştır.
İddiaya göre deneyin çalışmaları 1930 yılında Chicago Üniversitesinde başlamış, bir yıl sonra da Princeton Üniversitesinde devam ettirilmişti. Hatta Albert Einstein Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla'nın da zaman zaman proje dâhilinde çalıştıkları iddia edilmiştir.
Birleşik Alan Teorisi'nin deneye uygulanışı ise "çok güçlü bir elektromanyetik alan oluşturup gemi üzerine gelen ışığı (ve radar sinyallerini) kırarak ya da bükerek optik görünmezlik sağlamak" şeklinde düşünülmüştü. Bu doğrultuda 75 VA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi (her biri iki megavat CW gücündeydi ve onlar da güverteye monte edilmişti). 3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı, özel eşleme ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı.

Amaç görünmezlikti fakat iddiaya göre donanma bu deneyde tesadüfen de olsa maddenin ışınlanmasını gerçekleştirdi.

Deneyin gerçekleştirilişi

Allende, deneyin 22 Temmuz 1943'te sabah 09.00'da jeneratörlere güç verilerek başlatıldığını söylüyordu. Bu aşamadan sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başlamış ve USS Eldridge ortadan kaybolmuştu. Devamını şöyle anlatıyordu Allende:

"Bir an sadece geminin çapasını görebildim, sonra o da kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiçbir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu? Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı,sanki hiçbirinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Birkaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmedi. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski hâline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hâle geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donduktan sonra kurtarılabildi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi?"

Bu hikâyeye göre USS Eldridge, 28 Ekim sabahı Philedalphia limanından 640 km ötedeki (375 mil) Norfolk askerî deniz üssüne gidip tekrar gelmiş ve bu olay birkaç dakika içerisinde olmuştu. Jessup bu inanılması güç hikâyeye temkinli yaklaştı. Allende'ye gönderdiği cevapta daha fazla ayrıntı ve varsa olayın gerçekliğiyle ilgili kanıtlar istedi. Allende'nin cevabı ise aylar sonra geldi fakat bu sefer gelen mektupta Carl M. Allen imzası vardı. Allen kanıtı olmadığını yazıyordu ancak hipnoz seansına katılabileceğini ya da pentotal (bilinci uyuşturarak iradeyi kıran doğruyu söyleten bir ilaç) alarak gördüklerini anlatabileceğini savunuyordu. Jessup bu mektuptan sonra yazışmamaya karar verdi.

Morris Jessup'un intiharı

1957 ilkbaharında Jessup, Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu'ndan bir davet aldı. Büroya ulaştığında kendisine yine kendisinin yazdığı (ve çoğunlukla ününü borçlu olduğu) The Case for the UFO isimli kitap gösterildi. Bu kitap bir yıl kadar önce büroya postalanmıştı. Kitabın dikkat çekici yanı ise sayfalarda alınmış olan notlardı. Notlarda üç farklı yazıyla yazılmıştı ve binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu. Sonunda ise güç alanlarından, bir maddenin nasıl kaybolup nasıl ortaya çıkarılabileceğinden ve 1943'te yapılan deneyden söz ediliyordu. Jessup yazılardan birinin Allen'a ait olduğunu fark edip durumu bildirdi. Sonrasında diğer yazıların da aynı kişiye ait olduğu, farklı renk ve özelliklerdeki kalemlerle yazıldığı anlaşıldı.

Bu olaydan sonra Deniz Kuvvetleri Jessup ile yeniden bağlantı kurup Allende'nin mektuplarında belirttiği adresin terk edilmiş bir çiftlik evine ait olduğunu, ayrıca Jessup'un kitabının üzerindeki notlarla ve Allende'nin mektuplarıyla birlikte yeniden düzenlenerek Deniz Kuvvetleri bünyesinde dağıtılacağını bildirdi. Rakam tam olarak bilinmemekle beraber bu şekilde 100 kadar kopyanın Deniz Kuvvetlerinde dağıtıldığı sanılmaktadır. Bu baskıdan üç kopya da Jessup'a gönderilmiştir.

Bu olaydan iki yıl kadar sonra, 20 Nisan 1959'da Morris Jessup, Miami'de Hammock Parkı'nda, kendi aracı içerisinde ölü bulundu. Polis raporlarına göre egzoz gazıyla intihar etmişti. Carlos Allende ise bir daha ortaya çıkmadı ve olay bu şekilde kapandı.

Alfred Bielek'in ifadesi

Bugün bilinen, hikâyenin çoğunun 1984 yapımı Stewart Rafill'in yönettiği "Philadelphia Experiment" (Philadelphia Deneyi) isimli filmden uyarlandığıdır. 1990'larda Eldridge gemisinin mürettebatından Alfred Bielek deneyin içinde yer aldığını ifade etmiş, bu ifade internet aracılığıyla yayılmıştır. Ancak 2003 yılında Bielek'in hikâyesi küçük bir araştırmacı grup tarafından yalanlanmış, deney sırasında geminin yakınında bir yerde olmadığı gösterilmiştir.[2]

Hikâyedeki tutarsızlıklar

USS Eldridge gemisi 27 Ağustos 1943'e kadar hizmete girmedi, Eylül ayına kadar da New York limanından ayrılmadı. 1943'ün Ekim ayında gemi Bahamalar'a doğru ilk deneme seferine çıkmıştı. Eldridge gemisinde görev yapanların da üyesi olduğu bir savaş gazileri birliği, Nisan 1999'da yayımladığı bildiride geminin asla Philadelphia limanına uğramadığını belirtmiştir.[3]

Alternatif açıklamalar

Araştırmacı Jacques Vallee, USS Eldridge yanında demirli bulunan USS Engstrom gemisinde amacı gemileri manyetik algılayıcılı mayınlara karşı görünmez yapmak olan ve benzer şekilde elektromıknatıslarla yapılan bir deneyi tanımlamıştır. Gemi elektromıknatıslarla degauss edilerek manyetik görünmezliğe ulaştırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu deneyin internette gezen hikâyeyle hiçbir alakası olmadığını söylemektedir.

Kaynakça

  1. ^ "Resmi ABD Donanması Tarihi". 20 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Kasım 2006. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Kasım 2006. 
  3. ^ "USS Eldridge'in 1943 yılı seyir defteri mikrofilmlerini de içeren 2. Dünya Savaşı tam raporu, item # NRS-1978-26, ABD Donanma Tarih Merkezi, Washington Navy Yard, DC 20374-5060.". 22 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2007. 
  • Berlitz, Charles (1977) Without A Trace. (Türkçe çevirisi: Gönül Suveren, İz Bırakmadan, Eylül 1977, 317 s., Altın Kitaplar)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Gearing sınıfı muhrip</span>

Gearing sınıfı muhrip, II. Dünya Savaşı sonrasında ve kısa bir sürede ABD Deniz Kuvvetleri için yapılan 98 gemilik muhrip grubudur. Gearing tasarımı, önceki Allen M. Sumner sınıfının küçük bir modifikasyonu ile olmuştur. Gövdede daha uzun menzile yer verilerek yakıt için daha fazla depolama alanı yaratıldı, böylece gemilerin gövdesi Allen M. Sumnerslardan 14 ft daha uzatılmış oldu.

<span class="mw-page-title-main">Denizaltı</span> Su altında bağımsız çalışabilen deniz taşıtları

Denizaltı, su altında ve su yüzeyinde hareket edebilen bir deniz aracıdır. Deniz Kuvvetlerinde görev yapan diğer tüm gemiler gibi denizaltılar da ön ada sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Gemi</span> Ulaşım aracı

Gemi dünya denizlerini, okyanuslarını, nehir, göl ve diğer yeterince derin su yollarını dolaşan, mal ve yolcu taşıyan veya savunma, araştırma ve balıkçılık gibi özel görevleri yapan büyük bir deniz taşıtı’dır. Gemiler genellikle boyut, şekil, yük kapasitesi ve amaca göre teknelerden ayrılır. Yelken çağı'nda "gemi", en az üç Kabasorta arma‘lı direkleri ve tam cıvadra yelken planıyla yelkenli gemi olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Gemi önadları</span> Vikimedya liste maddesi

Gemi önadı genellikle kısaltma şeklinde, bir takım kelimelerin askeri ya da sivil gemilerin isminin önünde kullanılmasıdır.

TCG <i>Gayret</i> (D-352) Savaş Gemisi

TCG Gayret (D-352), Türk Deniz Kuvvetleri'nde 22 yıl kullanılmış, günümüzde İzmit'te müze gemi olarak kullanılan Gearing sınıfı bir muhrip. Türkiye satın almadan önce USS Eversole (DD-789) ismiyle ABD Deniz Kuvvetleri'nde kullanıldı. Geminin ikinci ismi 1915-1942 yılları arasında yaşamış, Midway Savaşında hayatını kaybetmiş olan donanma pilotu Teğmen John T. Eversole'un adından gelmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yıldız Gemisi Atılgan</span>

Atılgan, Uzay Yolu hayalî evrenindeki birkaç yıldız gemisine verilmiş isim. Bu gemilerden bazıları Gene Roddenberry tarafından yaratılan bu hayalî evrende geçen hikâyelerin odak noktasıdır. Genellikle Yıldız filosunun sancak gemileridir. Bu gemilerin çoğunluğu NCC-1701 kayıt numarası ile anılırlar. Aynı addaki yeni gemileri ayırt etmek için sonuna bir harf eklenir

<i>Yavuz</i> (muharebe kruvazörü) Osmanlı İmparatorluğunun I. Dünya Savaşına girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisi

Yavuz, Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesinde önemli rol oynayan savaş gemisidir.

<span class="mw-page-title-main">Akagi (uçak gemisi)</span>

Japon Uçak Gemisi Akagi , Japon İmparatorluk Donanmasında II. Dünya Savaşı sırasında hizmet etmiş bir uçak gemisidir. Japon İmparatorluk Donanması için aslında Amagi sınıfı muharebe kruvazörü olarak tasarlamış ve 1922'de Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı'nun sonucu gereğince gemi çeşidini değiştirilmiştir. Geminin adı Japonya'nın Kanto bölgesinde bir yanardağ Akagi-Yama 'dan alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Birinci Berberi Savaşı</span> tarihi savaş

Birinci Berberi Savaşı, Berberi Kıyısı Savaşı veya Trablusgarp Savaşı olarak da bilinen Amerika Birleşik Devletleri ile Kuzey Afrika'daki Fas Sultanlığı, Cezayir Eyaleti, Tunus Eyaleti ve Trablusgarp Eyaleti gibi Berberi devletleri arasında yapılan savaşın ilkidir.

<span class="mw-page-title-main">Sinop Baskını</span> Kırım Savaşının önemli çarpışmalarından biri olan baskın

Sinop Baskını, Kırım Savaşı'nın önemli çarpışmalarından biri olan baskın. Bu baskında Rus Karadeniz donanması, Sinop'ta Osmanlı donanmasına ağır bir darbe indirdi. Dünya deniz savaşları tarihinde yelkenli ahşap gemilerin rol aldığı son çarpışma ve gülle yerine patlayıcı mermilerin (humbara) kullanıldığı ilk çarpışma olarak Sinop Baskını'nın özel bir yeri vardır.

TCG <i>Kocatepe</i> (D-354) Kıbrıs Harekâtı sırasında dost ateşiyle batırılan Türk Deniz Kuvvetleri gemisi

TCG Kocatepe (D-354), 1974'te Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk Hava Kuvvetleri tarafından dost ateşiyle batırılan Türk Deniz Kuvvetleri gemisi.

<span class="mw-page-title-main">USS Pueblo (AGER-2)</span>

USS Pueblo (AGER-2), Amerika Birleşik Devletleri'ne ait istihbarat gemisi, 23 Ocak 1968 günü Pueblo Olayı olarak da bilinen operasyonla Kuzey Kore deniz kuvvetleri tarafından ele geçirilmiştir. Olay sırasında Kuzey Kore yetkililerinin açıklamalarına göre gemi ülke sularına girmiş, ABD yetkililerine göre gemi uluslararası sularda bulunmaktaydı. Pueblo gemisi hâlen Kuzey Kore’nin elindedir ve sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">USS Indianapolis (CA-35)</span>

USS Indianapolis (CA-35), ABD Deniz Kuvvetleri'ne ait 5. filoya bağlı Portland sınıfı savaş gemisi.

<i>Kilkis</i> (zırhlı)

Kilkis veya USS Mississippi, 1904-08 yılları arasında Amerikan Donanması tarafından inşa edilen 13.000 tonluk Mississippi sınıfı zırhlı idi. Amerikan donanmasında Mississippi adıyla görev yapan gemi 1914 yılında kardeş gemisi Idaho ile beraber Yunanistan Deniz Kuvvetleri tarafından satın alındı; Mississippi'nin ismi Kilkis, Idaho'nunki de Lemnos olarak değiştirildi. Kilkis ismi İkinci Balkan Savaşı'nda Yunan zaferiyle sonuçlanan Kılkış Muharebesi'nden gelmektedir. Kilkis dört adet 305 mm'lik ana bataryayla donatılmıştı, kardeş gemisi Lemnos ile Kilkis Yunan donanmasındaki en güçlü gemiler idi.

USS <i>Langley</i> (CV-1) Birleşik Devletler Donanmasının ilk uçak gemisi

USS Langley (CV-1), Birleşik Devletler Donanması'nın ilk uçak gemisi ve turbo-elektrik enerjisi ile çalışan ilk gemisiydi. USS Langley, esasında USS Jupiter (AC-3) adında bir kömür gemisi idi. USS Langley, adını Amerikan havacılık öncüsü Samuel Pierpont Langley'den almıştır. Gemi, 1922-1936 arasında uçak gemisi olarak, 1936-1942 arasında ise deniz uçağı taşıma gemisi olarak hizmet vermiştir. USS Langley, II. Dünya Savaşı'na da katılmıştır. 27 Şubat 1942'de dokuz adet Japon Bombardıman uçağının saldırısına uğramıştır. Bu saldırı sonrasında hizmet dışı kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Atlantik Savaşı</span> Deniz Savaşı

Atlantik Savaşı, tarihteki en uzun, en büyük ve en karmaşık deniz savaşı olarak bilinir. Mücadele, II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle başlamış, Mayıs 1945'teki Alman teslimine kadar sürmüştür. II. Dünya Savaşı'nın ilerleyişine göre savaşa dahil olan ülkeler, deniz muharebelerinden geriye çekilmek durumunda kalan ülkeler olmuştur. Atlantik Savaşı'nın ilk dönemlerinde İngiltere, alman denizaltıları (U-bot) karşısında zorluk yaşamıştır, savaşa ABD'nin katılmasıyla ve teknolojik gelişmelerin muharebe sahasına uygulanmasıyla beraber U-bot saldırıları geriletilmiştir.

ARA <i>General Belgrano</i>

ARA General Belgrano 1951-1982 yılları arasında Arjantin Donanmasında görev yapmış olan kruvazör. İmal edildiğinde USS Phoenix adıyla ABD Donanmasında görev yapmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Pasifik Cephesinde savaşmıştır. Sonrasında Arjantin'e satılan gemi, Falkland Savaşı sırasında 2 Mayıs 1982 tarihinde Kraliyet Donanmasına bağlı nükleer denizaltı HMS Conqueror tarafından batırılmıştır. Bu olayın ardından Arjantin donanması Falkland Savaşı'na dahil olamadığı için Belgrano'nun batırılması savaşın İngilizler lehine sonuçlanmasında belirleyici olmuştur.

ABD Donanması USS Atlanta (CL-104), İkinci Dünya Savaşı sırasında Cleveland sınıfı hafif kruvazördü. Georgia, Atlanta şehrinin adını taşıyan dördüncü donanma gemisiydi.

USS <i>Houston</i>

USS Houston 21 Şubat 1931 tarihinde ilk görev yeri olan Asya Filosuna atandı. 2 yıl boyunca Asya Filosunda görev yapan USS Houston 1933 yılında kardeşi USS Augusta ile yer değiştirdi. USS Houston 1933-1940 arasında Amerikan Pasifik Kıyı Komutanlığında görev yaptı. Başkan Franklin D. Roosevelt'in USS Houston kruvazörünü çok sevmesi ve bu gemiyle çok fazla yolculuk yapması nedeniyle gemi mürettebatı çok sıkı eğitiliyordu ve kısa zamanda donanmanın en iyi mürettebatı haline geldi. 1937 yılına gelindiğinde ise Japonya Çin'i işgale başladı. Japonya geniş bir alana yayılmıştı ve birçok adayı kontrol altında tutuyordu. Bu da Japonya’nın yakıt sıkıntısını arttırdı. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte Amerikan Asya Filosu güçlendirildi. 25 Temmuz 1939 tarihinde filonun başına Amiral Thomas Hart getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Fransız donanmasının Toulon'da batırılması</span>

Fransız donanmasının Toulon'da batırılması II. Dünya Savaşı'ndaki Fransa Muharebesi sonucunda Nazi Almanyası'na yenilmiş olan Fransa'da kurulan kukla devlet olan Vichy Fransası'nın Almanya ve İtalya Silahlı Kuvvetleri tarafından 1942 yılı Kasım ayında işgal edilmesi harekâtı olan Anton Harekâtı sürerken donanmanın Almanların eline geçmesini engellemek üzere Fransız donanma komutanları Jean de Laborde ve André Marquis öncülüğünde 27 Kasım 1942 tarihinde Toulon limanında yapılan sabotaj eylemidir. Sabotajın ardından Fransız donanmasının geriye kalan varlığı belirleyici bir faktör olmaktan çıkmıştır.