İçeriğe atla

Periyodik tablo

Periyodik tablo

Periyodik tablo, kimyasal elementlerin sınıflandırılması için geliştirilmiş tablodur. Dilimizde periyodik tablo, periyodik cetvel, periyodik çizelge, elementler tablosu gibi birçok şekilde isimlendirilmiştir. Bu tablo bilinen bütün elementlerin artan atom numaralarına (buna proton sayısı da denir) göre sıralanışıdır. Periyodik cetvelden önce de bu yönde çalışmalar yapılmış olmakla birlikte, mucidi genelde Rus kimyager Dmitri Mendeleyev kabul edilir. 1869'da Mendeleyev atomları artan atom ağırlığına göre sıraladığında belli özelliklerin tekrarlandığını fark etti.[1][2] Özellikleri tekrarlanan elementleri alt alta yerleştirdi ve buna grup adını verdi.

Genel bakış

Periyodik tablo
Grup12  3456 7 8 9 10 11 12 131415161718
Hidrojen &
alkali metaller
Toprak alkali metaller Triels Tetrels Azot grubu Kalkojenler Halojenler Soy gazlar
Periyot

1

Hidro­jen1H1,008Hel­yum2He4,0026
2Lit­yum3Li6,94Beril­yum4Be9,0122Bor5B10,81Karbon6C12,011Azot7N14,007Oksi­jen8O15,999Flor9F18,998Neon10Ne20,180
3Sodyum11Na22,990Magnez­yum12Mg24,305Alümin­yum13Al26,982Silis­yum14Si28,085Fosfor15P30,974Kükürt16S32,06Klor17Cl35,45Argon18Ar39,95
4Potas­yum19K39,098Kalsi­yum20Ca40,078Skan­diyum21Sc44,956Titan­yum22Ti47,867Vanad­yum23V50,942Krom24Cr51,996Mangan25Mn54,938Demir26Fe55,845Kobalt27Co58,933Nikel28Ni58,693Bakır29Cu63,546Çinko30Zn65,38Galyum31Ga69,723German­yum32Ge72,630Arsenik33As74,922Selen­yum34Se78,971Brom35Br79,904Krip­ton36Kr83,798
5Rubid­yum37Rb85,468Stron­siyum38Sr87,62İtriyum39Y88,906Zirkon­yum40Zr91,224Niyob­yum41Nb92,906Molib­den42Mo95,95Teknes­yum43Tc​[97]Ruten­yum44Ru101,07Rod­yum45Rh102,91Palad­yum46Pd106,42Gümüş47Ag107,87Kadmi­yum48Cd112,41İndiyum49In114,82Kalay50Sn118,71Anti­mon51Sb121,76Tellür52Te127,60İyot53I126,90Ksenon54Xe131,29
6Sezyum55Cs132,91Baryum56Ba137,331 asteriskLutes­yum71Lu174,97Hafni­yum72Hf178,49Tantal73Ta180,95Tungs­ten74W183,84Ren­yum75Re186,21Osmi­yum76Os190,23İridyum77Ir192,22Platin78Pt195,08Altın79Au196,97Civa80Hg200,59Talyum81Tl204,38Kurşun82Pb207,2Bizmut83Bi208,98Polon­yum84Po​[209]Asta­tin85At​[210]Radon86Rn​[222]
7Fran­siyum87Fr​[223]Radyum88Ra​[226]1 asteriskLavren­siyum103Lr​[266]Ruther­fordiyum104Rf​[267]Dub­niyum105Db​[268]Seabor­giyum106Sg​[269]Bohr­iyum107Bh​[270]Hassi­yum108Hs​[269]Meitner­iyum109Mt​[278]Darmstadt­iyum110Ds​[281]Rönt­genyum111Rg​[282]Koper­nikyum112Cn​[285]Nihoni­yum113Nh​[286]Flero­viyum114Fl​[289]Mosko­viyum115Mc​[290]Liver­moriyum116Lv​[293]Tenne­sin117Ts​[294]Oga­nesson118Og​[294]
1 asteriskLantan57La138,91Seryum58Ce140,12Prase­odim59Pr140,91Neo­dymium60Nd144,24Promet­yum61Pm​[145]Samar­yum62Sm150,36Evro­piyum63Eu151,96Gado­linyum64Gd157,25Terbi­yum65Tb158,93Disproz­yum66Dy162,50Holmi­yum67Ho164,93Erbiyum68Er167,26Tulyum69Tm168,93İter­biyum70Yb173,05 
1 asteriskAktin­yum89Ac​[227]Toryum90Th232,04Protak­tinyum91Pa231,04Uran­yum92U238,03Neptün­yum93Np​[237]Plüton­yum94Pu​[244]Amerik­yum95Am​[243]Küriyum96Cm​[247]Berkel­yum97Bk​[247]Kalifor­niyum98Cf​[251]Aynştayn­yum99Es​[252]Fermi­yum100Fm​[257]Mende­levyum101Md​[258]Nobel­yum102No​[259]

Grup, periyot ve bloklar

Grup

Dış katman elektron dizilimi aynı olan elementlerin oluşturduğu birliğe grup denir. Gruplar periyodik tablodaki sütunlardır. Aynı gruptaki elementlerin kimyasal özellikleri benzerdir.[3][4][5]

Gruplar iki şekilde adlandırılır. Birincisi IUPAC'ın önerdiği 1'den 18'e kadar olan sayılardır. İkincisi ise daha sık kullanılan harf (A, B) ve rakamlardan oluşan adlandırmadır.

Grupların özel isimleri (IUPAC'a göre)
Grup İsmi
1 alkali metal
2 toprak alkali metal
13 bor grubu
14 karbon grubu
15 azot grubu
16 kalkojen
17 halojen
18 soygaz

Periyot

Periyodik tablodaki satırlara periyot denir. Toplam yedi periyot vardır. Altıncı periyot 32 elemente sahip uzun bir periyottur, bu periyodun 14 elementi aşağıya taşınmıştır. Bunlara lantanit denir. Aynı şey yedinci periyot için de geçerlidir. Yedinci periyottan ayrılan bölümlere ise aktinit denir. (Periyodik tablonun altında bulunan 2 periyot şeklinde olan yer)[6]

Blok

Son orbitallerine göre elementler

Elementler (hidrojen ve helyum dışında) değerlik orbitallerine göre s, p, d ve f olmak üzere dört ana bloğa ayrılır. s ve p ana grup, d ve f yan grup olarak bilinir.[7]

f bloğo asıl yerine taşındığında oluşan görünüm
f bloğo asıl yerine taşındığında oluşan görünüm
f bloğunun altta olduğu bilindik görünüm
f bloğunun altta olduğu bilindik görünüm
f bloğunun altta olduğu bilindik görünüm (sol) f bloğu asıl yerine taşındığında oluşan görünüm (sağ)

Düzenli değişimler

Periyodik tabloda soldan sağa ya da yukarıdan aşağı gidildikçe düzenli değişen birtakım özellikler vardır.

Atom yarıçapı

Atom yarıçapının atom numarasına göre değşimi

Atomların büyüklüğü ölçülürken Van der Waals yarıçapı dikkate alınır. Çekirdekle dış katmanlarda bulunan elektronlar arasındaki çekim kuvveti ne kadar büyük olursa atom yarıçapı da o kadar küçük olur. Örneğin ikinci periyot elementlerinden lityumun son katman elektronu 3 protonla çekilirken, florunki 9 proton tarafından çekilir. Bu yüzden soldan sağa gidildikçe yarıçap azalır.

Yukarıdan aşağı gidildikçe dış katman elektronları çekirdekten daha uzakta bulunur. Atom yarıçapı artar.

İyonlaşma enerjisi

İyonlaşma enerjilerinin, atom numarası ile değişimini gösteren grafik

Gaz halde bulunan bir atomdan bir elektron koparmak için gereken enerjiye iyonlaşma enerjisi denir. Soldan sağa gidildikçe çekirdekle son katman elektronları arasındaki çekim kuvveti artacağından iyonlaştırmak için daha fazla enerjiye gerek vardır. O yüzden soldan sağa gidildikçe düzenli olarak artış beklenir ancak 2A ve 5A elementlerinin küresel simetrik özelliğinden dolayı sıralamada yerleri farklıdır.

1A<3A<2A<4A<6A<5A<7A<8A

Bir elektronu uzaklaştırmak için gereken enerji, elektronun çekirdekten uzaklığına bağlıdır. Bu sebeple yukarıdan aşağı inildikçe atom yarıçapı arttığından iyonlaşma enerjisi azalır.

Elektronegatiflik

Yukarıdan aşağı inildikçe azalan elektronegatiflik

Elektronegatiflik, bir atomun kimyasal bağdaki elektronları kendine doğru çekme yeteneğinin bir ölçüsüdür. Doğrudan bir ölçümü yoktur, ancak iyonlaşma enerjisi ve elektron ilgisinin aritmetik ortalaması olarak düşünülebilir.[8]

Soldan sağa doğru iyonlaşma enerjisi ve elektron ilgisi arttığından elektronegatiflik artar. Yukarıdan aşağı ise azalır.[8]

Diğer özellikler

Bir periyotta soldan sağa doğru gidildikçe;

  • Proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
  • Atom numarası artar.
  • Değerlik elektron sayısı artar.
  • Elektron alma isteği (ametallik) artar.
  • Yörünge sayısı değişmez.
  • Atom hacmi ve çapı azalır.

Bir grupta yukarıdan aşağıya inildikçe;

  • Proton, nötron sayıları ve kütle numarası artar.
  • Atom numarası artar.
  • Değerlik elektron sayısı değişmez (Bu nedenle aynı gruptaki elementlerin kimyasal özellikleri benzerdir).
  • Elektron verme isteği (metalik karakter) artar.
  • Yörünge sayısı artar.
  • Atom hacmi ve çapı artar.

Tarihçe

Dmitri İvanoviç Mendeleyev

Altın, gümüş, kalay, bakır, kurşun, cıva ve demir gibi elementler eski çağlardan beri biliniyordu. Bir elementin ilk bilimsel olarak bulunması 1649 yılında Hennig Brand'ın fosforu bulmasıyla başlamıştır. Bundan sonraki 200 yıl boyunca elementler ve onların bileşikleri hakkında kimyacılar tarafından pek çok bilgi elde edilmiştir. Bununla beraber 1869 yılına kadar toplam 63 element bulunabilmiştir.

1817 yılında Johann Dobereiner benzer kimyasal özelliklere sahip olan stronsiyum, kalsiyum ve baryuma bakarak, stronsiyumun atom ağırlığının kalsiyum ve baryum atom ağırlıklarının ortasında olduğuna dikkat çekmiştir. 1829 yılında klor, brom ve iyot üçlüsünün de benzer özellikler gösterdiği bulunmuştu. Yine benzer davranış lityum, sodyum ve potasyum için de gözleniyordu. 1829 ve 1858 yılları arasında bu konuda pek çok araştırma yapıldı. Bu sırada halojenler grubu katıldı. Oksijen, kükürt, selenyum ve tellür bir grubun üyesi olarak düşünülürken azot, fosfor, arsenik, antimon ve bizmut başka bir grup içine yerleştirildiler.

İlk periyodik tabloyu oluşturma şerefi Fransız bilim insanı Alexandre-Émile Béguyer de Chancourtois'e düştü. De Chancourtois, silindirin çevresine 16 kütle birimleri yerleştirerek element ve iyonları buraya oturttu. Benzer özelliklerdeki elementler bu silindir üzerinde düşey satırlarda gruba ayırmıştı. Atom ağırlıkları sekizin katı kadar olan elementlerin özellikleri benzerdi. 1864 yılında yazılan bir yazıda Newlands bunu Oktav kanunu (Law of Octaves) olarak tanımladı. Bu kanuna göre herhangi bir element tablodaki sekizinci elementle benzerlikler gösteriyordu.

Genelde periyodik tablonun babası olarak Alman bilim insanı Julius Lothar Meyer ve Rus bilim insanı Dmitri Mendeleyev kabul edilir. Her ikisi de birbirinden habersiz olarak dikkate değer benzer sonuçlar üretmişlerdir. Mendeleyev atomların artan atom ağırlıklarına göre sıralandıklarında belli özelliklerin tekrarlandığını görmüştür. Daha sonra elementleri tekrarlanan özelliklerine göre alt alta sıralayarak ilk iki periyodu yedişer, sonraki üç periyodu ise onyedişer element içeren bir periyodik sistem hazırlamıştır. Mendeleyev'in hazırladığı periyodik sistemde bazı yerleri henüz keşfedilmemiş elementlerin olduğunu düşünerek boş bırakmıştır. Daha sonra bulunan skandiyum, galyum, germanyum elementleri tablodaki boşluklara yerleşmişlerdir.

1895 yılında Lord Rayleigh, yeni bir soygaz (argon) keşfettiğini bildirdi. Bu element periyodik tabloda bilinen hiçbir yere oturtulamadı. 1898 yılında William Ramsay bu elementin klor ile potasyum arasında bir yere konulabileceğini önerdi. Helyum da aynı grubun bir üyesi olarak düşünüldü. Bu grup elementlerinin değerliklerinin sıfır olması nedeniyle sıfır grubu olarak adlandırıldı.

Mendeleyev'in An Attempt Towards a Chemical Conception of the Ether kitabındaki periyodik tablo

Mendeleyev'in periyodik tablosu her ne kadar elementlerin periyodik özelliklerini gösterse de neden özelliklerin tekrarlandığı konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir.

Moseley ve modern periyodik yasa

1911'de Ernest Rutherford atom çekirdekleri alfa parçacıklarının saçılması deneyiyle çekirdek yükünün belirlenebileceğini gösterdi. Rutherford'un gösterdiği diğer bir şey bir çekirdeğin yükünün atom ağırlığı ile orantılı olduğuydu. Yine 1911'de Antonius van den Broek bir seri çalışmasıyla elementlerin atom ağırlıklarının atom üzerindeki yüke yaklaşık eşit olduğunu gösterdi. Bu yük daha sonra atom numarası olarak tanımlandı ve periyodik tablodaki elementleri yerleştirmede kullanıldı. 1913'te Henry Moseley bir grup elementin X-ışınlar tayf çizgilerin dalga boylarını ölçerek, atom numarası ile elementlerin X-ışınları dalga boylarının ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışma Mendeleyev, Meyer ve diğerlerinin yaptığı gibi atom ağırlıklarının temel seçmedeki yanlışlıklarını gösteriyordu.

Fakat neden periyodik özellikler gözleniyor sorusunun yanıtı ise Niels Bohr'un elementlerdeki elektronik yapıyı incelemesiyle başlar denilebilir.

Periyodik tablodaki en son büyük değişiklik, 20. yüzyılın ortalarında Glenn Seaborg'un çalışmasıyla ortaya çıktı. 1940'ta plutonyumu bulmasıyla başlayan araştırması, 94'ten 102'ye kadar olan tüm uranyum ötesi elementleri bulmasıyla sürdü. Periyodik tablodaki lantanit serisinin altına aktinitler serisini yerleştirdi. 1951'de Seaborg bu çalışmaları ile kimyada Nobel Ödülünü kazandı. 106 nolu element seaborgiyum (Sg) olarak adlandırıldı.

Kaynakça

  1. ^ "Chemistry: Four elements added to periodic table". BBC News. 4 January 2016. 4 January 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2020. 
  2. ^ St. Fleur, Nicholas (1 Aralık 2016). "Four New Names Officially Added to the Periodic Table of Elements". New York Times. 14 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2020. 
  3. ^ Bagnall, K. W. (1967). "Recent advances in actinide and lanthanide chemistry". Fields, P. R.; Moeller, T. (Ed.). Advances in chemistry, Lanthanide/Actinide chemistry. Advances in Chemistry (71 bas.). American Chemical Society. ss. 1-12. doi:10.1021/ba-1967-0071. ISBN 978-0-8412-0072-2. ISSN 0065-2393. 
  4. ^ Day, M. C., Jr.; Selbin, J. (1969). Theoretical inorganic chemistry (2 bas.). New York: Nostrand-Rienhold Book Corporation. s. 103. ISBN 978-0-7637-7833-0. 
  5. ^ Holman, J.; Hill, G. C. (2000). Chemistry in context (5 bas.). Walton-on-Thames: Nelson Thornes. s. 40. ISBN 978-0-17-448276-5. 
  6. ^ Stoker, S. H. (2007). General, organic, and biological chemistry. New York: Houghton Mifflin. s. 68. ISBN 978-0-618-73063-6. OCLC 52445586. 
  7. ^ Jones, C. (2002). d- and f-block chemistry. New York: J. Wiley & Sons. s. 2. ISBN 978-0-471-22476-1. OCLC 300468713. 
  8. ^ a b Greenwood & Earnshaw, s. 27

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Radyoaktivite</span> Atom çekirdeğinin kendiliğinden parçalanması

Radyoaktivite, radyoaktiflik, ışınetkinlik veya nükleer bozunma; atom çekirdeğinin, daha küçük çekirdekler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanmasıdır. Çekirdek tepkimesi sırasında veya çekirdeğin bozunması ile ortaya çıkar. En yaygın ışımalar alfa(α), beta(β) ve gamma(γ) ışımalarıdır. Bir maddenin radyoaktivitesi bekerel veya curie ile ölçülür.

<span class="mw-page-title-main">Atom</span> tüm maddelerin kimyasal ve fiziksel özelliklerini taşıyan en küçük yapıtaşı

Atom veya ögecik, bilinen evrendeki tüm maddenin kimyasal ve fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. Atom Yunancada "bölünemez" anlamına gelen "atomos"tan türemiştir. Atomus sözcüğünü ortaya atan ilk kişi MÖ 440'lı yıllarda yaşamış Demokritos'tur. Gözle görülmesi imkânsız, çok küçük bir parçacıktır ve sadece taramalı tünelleme mikroskobu vb. ile incelenebilir. Bir atomda, çekirdeği saran negatif yüklü bir elektron bulutu vardır. Çekirdek ise pozitif yüklü protonlar ve yüksüz nötronlardan oluşur. Atomdaki proton sayısı elektron sayısına eşit olduğunda atom elektriksel olarak yüksüzdür. Elektron ve proton sayıları eşit değilse bu parçacık iyon olarak adlandırılır. İyonlar oldukça kararsız yapılardır ve yüksek enerjilerinden kurtulmak için ortamdaki başka iyon ve atomlarla etkileşime girerler.

<span class="mw-page-title-main">Elektron dizilimi</span>

Elektron dizilimi, atom fiziği ve kuantum kimyasında, bir atom ya da molekülün elektronlarının atomik ya da moleküler orbitallerdeki dağılımıdır. Örneğin Neon atomunun elektron dizilimi 1s2 2s2 2p6 olarak gösterilir.

Alkali metaller periyodik tablonun birinci grubunda yer alan metallerdir. Fransiyum dışında hepsi, yumuşak yapıda ve parlak görünümdedir.

Alkalinler ya da Toprak Alkali Metaller:
Periyodik tablonun baştan ikinci (2A) grubunda yer alan elementlerdir.

Periyodik tabloda dikey sütunlara grup denir. Aynı grupta olan elementlerin kimyasal özellikleri benzerdir. Yukarı doğru dikeyce çıktıkça özellik yoğunlaşır ve belirginleşir. Bir A grubuna ait elementin son katmanında kaç elektron varsa grup sıralaması da odur. Örneğin, berilyum (Be) atomunun son katmanında 2 elektron vardır ve bu atom 2A grubunun elementi olur.

<span class="mw-page-title-main">Atom numarası</span> Bir atom çekirdeğinin içerisinde bulunan protonların sayısı

Kimyasal elementlerin atom numarası, o elementin her atomunun çekirdeğinde bulunan proton sayısıdır. Atomda bulunan proton sayısı elementin kimyasal karakteri hakkında da bilgi verir.

Elektronegatiflik, kimyada bağ yapımında kullanılan elektronların bağı oluşturan atomlar tarafından çekilme gücüdür. Klor gibi dış enerji seviyeleri hemen hemen tamamen doldurulmuş atomlar güçlü elektronegatiftirler ve kolaylıkla elektron alırlar. Buna karşın sodyum gibi dış seviyeleri hemen hemen boş olan atomlar kolaylıkla elektronlarını verirler ve güçlü elektropozitiftirler. Elektronegatifler ile elektron ilgileri karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">İzotop</span> Aynı elemente ait farklı atomlara verilen isim

İzotoplar, periyodik tabloda aynı atom numarasına ve konuma sahip olan ve farklı nötron sayıları nedeniyle nükleon sayıları bakımından farklılık gösteren iki veya daha fazla atom türüdür. Belirli bir elementin tüm izotopları neredeyse aynı kimyasal özelliklere sahipken, farklı atomik kütlelere ve fiziksel özelliklere sahiptirler. İzotop terimi, "aynı yer" anlamına gelen Yunan kökenli isos ve topos 'den oluşur; isimin anlamı ise, tek bir elementin farklı izotoplarının periyodik tabloda aynı pozisyonda yer alması anlamına gelir. Margaret Todd tarafından 1913 yılında Frederick Soddy'ye öneri olarak sunulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Molekül</span> birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısı

Molekül, birbirine bağlı gruplar halindeki atomların oluşturduğu kimyasal bileşiklerin en küçük temel yapısına verilen addır. Diğer bir ifadeyle bir molekül bir bileşiği oluşturan atomların eşit oranlarda bulunduğu en küçük birimdir. Moleküller yapılarında birden fazla atom içerirler. Bir molekül aynı iki atomun bağlanması sonucu ya da farklı sayılarda farklı atomların bağlanması sonucunda oluşabilirler. Bir su molekülü 3 atomdan oluşur; iki hidrojen ve bir oksijen. Bir hidrojen peroksit molekülü iki hidrojen ve 2 oksijen atomundan oluşur. Diğer taraftan bir kan proteini olan gamma globulin 1996 sayıda atomdan oluşmakla birlikte sadece 4 çeşit farklı atom içerir; hidrojen, karbon, oksijen ve nitrojen. Molekülleri oluşturan kimyasal bağlara Moleküler bağlar denir. Bunlar kovalent, iyonik ve metalik bağlardır.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

<span class="mw-page-title-main">Atom çekirdeği</span> Atomun çekim kuvvetinin etkisiyle, çevresinde elektronlar dolaşan, proton ve nötronlardan oluşan pozitif elektron yüklü merkez bölümü

Atom çekirdeği, atomun merkezinde yer alan, proton ve nötronlardan oluşan küçük ve yoğun bir bölgedir. Atom çekirdeği 1911 yılında Ernest Rutherford tarafından keşfedildi. Bu keşif, 1909 yılında gerçekleştirilen Geiger-Marsden deneyine dayanmaktadır. Nötronun James Chadwick aracılığıyla 1932 yılında keşfinden sonra, çekirdeğin proton ve nötronlardan oluştuğu modeli Dmitri Ivanenko ve Werner Heisenberg tarafından çabucak geliştirildi. Atomun kütlesinin neredeyse tamamı çekirdek içerisindedir, elektron bulutunun atom kütlesine katkısı oldukça azdır. Proton ve nötronlar çekirdek kuvveti tarafından çekirdeği oluşturmak için birbirlerine bağlanmıştır. 

<span class="mw-page-title-main">Atom yarıçapı</span> Atomun çekirdeği ile elektron bulut arasındaki uzaklık

Atom yarıçapı, küre şeklinde olduğu düşünülen atomların büyüklüklerini ölçmekte kullanılan bir niceliktir. Bu nicelik bir atomun çekirdeği ile elektron bulutu arasındaki uzaklığı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Değerlik elektron</span>

Değerlik elektron ya da valans elektron, bir atomun en dış kabuğunda bulunan elektronlardır. Valans elektronları bir elementin diğer elementler ile kimyasal olarak nasıl etkileştiğini kararlaştırması açısından önemlidir. Bir atomdaki daha az değerlik elektron sayısı atomu daha az kararlı ve etkileşime karşı daha fazla istekli yapar. Bunun tam tersi de aynı şekilde doğrudur, valans kabuğu valans elektronları ile dolu ise atomun aktivitesi düşüktür ve diğer kimyasal elementler veya kendi türünden kimyasal elementler ile yapılacak etkileşimler için daha az isteklidir.

<span class="mw-page-title-main">Genişletilmiş periyodik tablo</span>

Genişletilmiş periyodik tablo, atom numarası 118'den büyük olan kimyasal elementlerin periyodik tabloya kaydedilebilmesini sağlar. Bu tablo 8'inci ve 9'uncu periyotları kapsar. Böyle bir tablo 1969'da Glenn T. Seaborg tarafından önerilmiştir. Standart periyodik tablonun, keşfedilmemiş elementleri kapsamak için ortaya konmuş bir uzantısıdır. Yeni periyotlar tam olarak 7. periyodun "kopyaları" değil, içinde bir de g orbitali ile eklenen 18 elementi kapsayan bir de "g blokuna" sahiptirler.

Elektron ilgisi, genel olarak değerlik elektron sayıları 5, 6 ve 7 olan atomların elektron alarak s2p6 kararlı elektron düzenine ulaşmaları sırasında bir atomun diğer atoma ne kadar sağlam bağlandığını gösterir ve bağlanma esnasında ortaya çıkan enerjidir. Bu ekzotermik olayda dışarıya verilen enerji, mesela gaz hâlindeki yüksüz bir atomun elektron kazanarak (-1) yüklü iyon (anyon) hâle gelmesi sırasında açığa çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Periyodik tablo tarihi</span> elementlerin periyodik tablosunun tarihi

Periyodik tablo, kimyasal elementlerin atom numarası, elektron konfigürasyonu ve yinelenen kimyasal özelliklerini baz alarak hazırlanmış bir düzenlemedir. Elementler artan atom numarasına göre sıralanmıştır. Tablonun standart formunda sistematik bir şekilde gösterilen elementlerle birlikte periyot adı verilen sıralar ve grup olarak adlandırılmış sütunlar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Periyot (periyodik tablo)</span> madde

Periyot, periyodik tablodaki yatay sıraların her biri için kullanılan terimdir. Aynı periyotta bulunan elementlerin tamamı aynı sayıda elektron kabuğuna sahiptir. Aynı periyottaki her bir element, kendisinden bir önceki elementten bir proton fazla bulundururken daha az metallik özellik göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Periyodik eğilimler</span>

Periyodik eğilimler, periyodik tablodaki elementlerin bazı özelliklerinin belirli bir şablona uygun olarak değişmesidir. Başlıcaları atom yarıçapı, iyonlaşma enerjisi, elektron ilgisi, elektronegatiflik, değerlik ve metalik karakterdir. Bu eğilimler Dmitri Mendeleyev tarafından 1863'te keşfedilmiştir.

Atom fiziğinde, etkin nükleer yük, çok elektronlu bir atomda bir elektronun yaşadığı gerçek pozitif (nükleer) yük miktarıdır. "Etkili" terimi, negatif yüklü elektronların koruyucu etkisi, daha yüksek enerjili elektronların, iç katmanın itici etkisi nedeniyle çekirdeğin tam nükleer yükünü deneyimlemesini engellediği için kullanılır. Bir elektronun deneyimlediği etkin nükleer yüke çekirdek yükü de denir. Atomun oksidasyon sayısı ile nükleer yükün gücünü belirlemek mümkündür. Elementlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çoğu, elektronik konfigürasyon temelinde açıklanabilir. İyonlaşma enerjilerinin davranışını düşününperiyodik tabloda. İyonizasyon potansiyelinin büyüklüğünün aşağıdaki faktörlere bağlı olduğu bilinmektedir:

  1. atomun boyutu;
  2. nükleer yük;
  3. İç kabukların eleme etkisi ve
  4. En dıştaki elektronun, içteki elektron tarafından kurulan yük bulutuna nüfuz etme derecesi.