İçeriğe atla

Periodontal ligament

Periodontal ligament
Periodonsiyumun dokuları hareketli ve aktif bir grup doku oluşturmak üzere bir araya gelir. Alveol kemiğinin "(C)" büyük kısmı diş etinin subepitelyal bağ dokusu ile ve bu bağ doku
Latince isimfibra periodontalis
Prekürsordental follicle
Tanımlayıcılar
Microsoft Academic41868710
MeSHD010513
TA1611
FMA56665

Periodontal ligament, genellikle PDL olarak kısaltılır, dişi içinde bulunduğu alveol kemiğine bağlayan bir grup özel bağ dokusu lifidir.[1] Bir tarafı kök sementine, diğer tarafı alveol kemiğine bağlanır.

Yapısı

PDL; ana lifler, gevşek bağ dokusu, blast ve klast hücreleri, oksitalan lifler ve Malassez epitel artıklarından oluşur.[2]

Alveolodental ligament

Başlıca ana lif grubu alveolodental ligamenttir ve alveolar kret, horizontal, oblik, apikal ve çok köklü dişlerde interradiküler lifler olmak üzere beş alt lif grubundan oluşur. Alveolodental ligament dışındaki ana lifler, transseptal liflerdir.

Tüm bu lifler, dişin çiğneme sırasında doğal olarak ortaya çıkan önemli baskı kuvvetlerine dayanmasına ve kemiğe gömülü kalmasına yardımcı olur. Ana liflerin uçları sement veya alveol kemiği duvarı (radyografik olarak lamina dura) içerisinde kalırsa buna Sharpey lifleri denir.

  • Alveolar kret lifleri (I) kökün servikal kısmından alveolar kemik kretine kadar uzanır.
  • Horizontal lifler (J) alveolar kret liflerinin apikalinde bulunan semente bağlanır ve dişin kökünden alveol kemiğine dik olarak uzanır.
  • Oblik lifler (K), periodontal ligamentte en çok bulunan lifler olup sementten oblik olarak çıkıp koronalinde bulunan kemiğe uzanır. Bu lifler vertikal ve intrüsiv kuvvetlere karşı dayanıklılık sağlar.
  • Apikal lifler, apeksin etrafındaki sementten çıkarak kemiğe uzanır ve diş soketinin veya alveolusun tabanını oluşturur.
  • İnterradiküler lifler sadece premolar ve molarlar gibi çok köklü dişlerin kökleri arasında bulunur. Radiküler sementten çıkıp interradiküler alveol kemiğine kadar uzanırlar.

Transseptal lifler

Transseptal lifler (H) alveolar kemik kretinin üzerinden interproksimal olarak uzanır ve bitişik dişlerin sementlerine gömülür. Böylece interdental bir bağ oluştururlar. Bu lifler tüm dişleri hizada tutar. Bu lifler kemiğe bağlanmadıklarından gingival dokuya ait olarak görülebilir.[3]

Gevşek bağ dokusu

Gevşek bağ doku; lifler, hücre dışı matris, hücreler, sinirler ve kan damarları içerir. Bu hücreler arasında fibroblastlar, savunma hücreleri ve farklılaşmamış mezenkimal hücreler bulunur. Hücre dışı bölme, interselüler maddeye gömülü tip 1, 3 ve 5 kollajen lif demetleri içerir. PDL kollajen lifleri, diş boyunca yaptıkları yönelmelerine ve bulundukları yerlerine göre sınıflandırılır.

Malassez epitel artıkları

Bu epitel hücre grupları, kök oluşumu sırasında parçalanmış Hertwig epitel kök kılıfı hücrelerinin daha sonra olgun PDL'ye yerleşmesi ile oluşur. Dişi çevreleyen bir pleksus oluştururlar. Malassez epitel artıkları yaşamın ilerleyen evrelerinde kist oluşumuna neden olabilir.

Oksitalan lifler

Oksitalan lifler PDL'ye özgüdür ve elastiktir. Sement içine girer ve kök yüzeyine paralel ve oblik olmak üzere 2 yönde uzanırlar. Liflerin işlevinin oklüzal yüklere karşı kan damarlarının açıklığını korumak olduğu düşünülmektedir. Oksitalan liflerin işlevini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.[4]

Bileşenleri

PDL'nin %70 sudan oluştuğu tahmin edilmektedir, bunun da dişin stres yüklerine karşı dayanma kabiliyeti üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. PDL'nin bütünlüğü ve canlılığı dişin işlev görmesi için gereklidir.

PDL'nin en ince kısmı kökün orta üçlüsünde bulunmakta olup genişliği 0,15 - 0,38 mm arasında değişir. Genişlik yaşla birlikte giderek azalır.

PDL, dişlerin sement yardımıyla çevredeki alveolar kemiğe bağlanmasını sağlayan periodonsiyumun bir parçasıdır.

PDL, radyoopak lamina dura ve radyoopak sement arasındaki radyolüsent alanda 0.4 - 1.5 mm'lik bir periodontal boşluk olarak radyografilerde kendisini gösterir.

Gelişimi

PDL hücreleri, dental folikülden kaynaklanan hücrelerden biridir ve bu farklılaşma kuron oluşumu tamamlandıktan sonra ve kökler gelişmeye başladığında meydana gelir. Bu hücreler PDL'yi oluşturmak için dental folikülü yeniden şekillendirir.[5] PDL oluşumu mine sement sınırında başlar ve apikal yönde ilerler.[6]

İşlevi

PDL'nin destekleyici, duyusal, besleyici ve yeniden şekillendirici (remodelling) işlevleri vardır.[7]

Destek

PDL, dişlerin sement yardımıyla çevredeki alveolar kemiğe bağlanmasını sağlayan periodonsiyumun bir parçasıdır. PDL lifleri ayrıca dişler ve alveolar kemik arasındaki yük transferinde rol oynar. (PDL lifleri dişler ve alveolar kemik arasındaki kuvvetleri absorbe eder ve iletir. Çiğneme sırasında etkili bir destek görevi görür).[8]

Duyu

PDL yoğun bir şekilde inerve edilir ve bu inervasyonlar arasında mekanoresepsiyon, nosisepsiyon ve refleksler bulunur. Periodontal mekanoreseptörler PDL'de bulunur. Hangi dişin hangi yönde ve şiddetle kuvvetlerle uyarıldığına dair bilgileri iletir.[9]

Besleme

PDL, çevresindeki hücrelerin canlılığını korur. (PDL'de bol miktarda anastomoz bulunur). Apikal damarlar, perfore edici damarlar ve gingival damarlar olmak üzere 3 ana damar kaynağı vardır. Apikal damarlar, pulpayı besleyen damarlardan köken alır. Perfore edici damarlar, lamina duradan kaynaklanır ve bu damarlar soket duvarını (kribriform plaka) perfore eder. Gingival damarlar gingivadan köken alır. PDL'nin dış katmanlarında bulunan kan damarları, mekanik süspansiyona ve dişin desteklenmesine yardımcı olurken iç katmanlarında bulunan kan damarları PDL çevresindeki dokuları beslemektedir.[10]

Yeniden şekillendirme

Periodontal ligamentte osteoblastlara farklılaşabilen progenitör hücreler bulunmaktadır. Bu hücreler alveolar kemiğin fizyolojik bakımının yanı sıra tamirinde de görev alır. Bu sayede PDL, alveol kemiğinin kemik yapıcı osteoblastlarla sürekli olarak yeniden şekillendirilmesinde (remodeling) görev almış olur.

Klinik önemi

Hasar

  • Dişe travmatik oklüzyon kuvvetleri uygulandığında, PDL ekstra kuvvetleri tolere etmek için genişler. Bu nedenle, oklüzal travmanın erken aşamasında radyografilerde periodontal ligament boşluğunun genişlemesi görülebilir. Lamina duranın kalınlaşması da mümkündür. Klinik olarak, oklüzal travmanın geç safhalarında artmış diş mobilitesi ve çoğunlukla patolojik diş migrasyonu görülebilir.[5]
  • PDL'nin hasar görmesi, dişin çene kemiğine ankilozu ile sonuçlanarak dişin sürme yeteneğini kaybetmesine neden olabilir. Sublüksasyon gibi diş travmaları, PDL'nin yırtılmasına ve fonksiyon (yemek yeme) sırasında ağrıya neden olabilir.[11]
  • Avülse olmuş bir diş, kuru ortamda bırakılırsa PDL hücrelerinin kuruma riski vardır. İzotonik sıvı içinde ıslak bir şekilde muhafaza etme, kuru ortamda bırakmaktan üstün bir yöntem olmasına karşın, PDL canlılığını ortama bağlı olarak ancak belirli bir süre boyunca koruyabilir. Bunların hepsi PDL'nin canlılığının kaybına yol açabilir ve muhafaza süresine bağlı olarak daha sonra gerçekleştirilecek replantasyonun başarısını etkileyebilir.[12]

Hastalık

  • Malassez epitel artıkları kistik hale gelebilir ve tanı niteliği taşımamasına karşın radyografilerde görülebilen radyolüsent apikal lezyonlar oluşturur. Bu, pulpitis sonrası kronik periapikal inflamasyon sonucunda görülür ve cerrahi olarak çıkarılmalıdır.[5]
  • PDL ayrıca periodontitisli periodonsiyumun daha derin yapılarını içeren kronik periodontal hastalıkta ciddi değişikliklere uğrar. Bu durumda PDL'nin lifleri düzensiz hale gelir ve alveol kemiğinin ve sementin rezorbe olması nedeniyle bu iki sert doku arasında uzanan Sharpey lifleri yok olur.
  • Patolojik olarak hasarlı veya hastalıklı PDL, dişin çekildiği durumlarda alveolar soketin daha geç iyileşmesine neden olabilir.[13]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Herbert F. Wolf; Klaus H. Rateitschak (2005). Periodontology. Thieme. ss. 12-. ISBN 978-0-86577-902-0. Erişim tarihi: 21 Haziran 2011. 
  2. ^ Max A. Listgarten, University of Pennsylvania and Temple University, It is the different composition of collagens which give various ECM functions and abilities. There is a mixture of thick and thin fibres in the PDL. It is important to note that, in reality, the fibres are not as defined as these classifications. http://www.dental.pitt.edu/informatics/periohistology/en/gu0404.htm 20 Mayıs 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. ^ Ten Cate's Oral Histolog, Nanci, Elsevier, 2013, page 274
  4. ^ The oxytalan fibre network in the periodontium and its possible mechanical function Archives of Oral Biology, Volume 57, Issue 8, Pages 1003-1011 Hardus Strydom, Jaap C. Maltha, Anne M. Kuijpers-Jagtman, Johannes W. Von den Hoff Help
  5. ^ a b c Yao S, Pan F, Prpic V, Wise GE. Differentiation of stem cells in the dental follicle. J Dent Res. 2008;87:767-771.
  6. ^ De Jong T, Bakker AD, Everts V, Smit TH. The intricate anatomy of the periodontal ligament and its development: Lessons for periodontal regeneration. J Periodont Res. 2017;00:1–10
  7. ^ Max A. Listgarten, University of Pennsylvania and Temple University at http://www.dental.pitt.edu/informatics/periohistology/en/gu0401.htm 30 Eylül 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  8. ^ McCormack SW, Witzel U, Watson PJ, Fagan MJ, Gröning F. The Biomechanical Function of Periodontal Ligament Fibres in Orthodontic Tooth Movement. Agarwal S, ed. PLoS ONE. 2014;9(7):e102387. doi:10.1371/journal.pone.0102387.
  9. ^ Trulsson, M. (2006). Sensory-motor function of human periodontal mechanoreceptors*. Journal of Oral Rehabilitation, 33(4), 262-273. doi:10.1111/j.1365-2842.2006.01629.x
  10. ^ Institute of Anatomy, University of Veterinary Medicine Hannover, Bischofsholer Damm 15, D-30173 Hannover, Germany
  11. ^ Zadik Y (Aralık 2008). "Algorithm of first-aid management of dental trauma for medics and corpsmen". Dent Traumatol. 24 (6). ss. 698-701. 
  12. ^ Layug (Mayıs 1998). "Interim storage of avulsed permanent teeth". Journal (Canadian Dental Association). 64 (5). ss. 357-363, 365-369. 
  13. ^ Kim (Haziran 2017). "Periodontal and endodontic pathology delays extraction socket healing in a canine model". Journal of Periodontal & Implant Science. 47 (3). ss. 143-153. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kök hücre</span> İnsan vücudunu oluşturan, sınırsız bölünme, her türlü vücut hücresine dönüşme ve yeni görevler üstlenme imkânına sahip ana hücre

Kök hücre, mitoz bölünmeyle özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilen ve daha fazla kök hücre üretmek için kendini yenileme yeteneğine sahip olan, bütün çok hücreli canlıların doku ve organlarını oluşturan ana hücre türleridir.

<span class="mw-page-title-main">Kollajen Fibril</span>

Kollajen fibriller; bağ dokusunun tüm çeşitlerinde değişik miktarlarda yer alan, kollojenden yapılmış fibrillerdir. En çok fibroblastlar tarafından sentezlenir. Bununla beraber, osteoblast, odontoblast, kondroblastlar tarafından da sentezlenirler. Belirli bir uzunluğu yoktur, gerilme ve çekilmelere karşı çok dayanıklıdır. Bu özelliklerinden dolayı tendon, ligament, kemik, diş ve deride görülürler. Kaynatıldığında eriyerek yapışkan bir madde olan jelatine dönüşür. Dericilik sanayinde deriye dayanıklılık kazandırdığından bazı işlemlerden geçirilerek kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Diş fırçalama</span>

Diş fırçalama, diş macunu ile donatılmış bir diş fırçası ile dişleri fırçalama eylemidir. Diş fırçalama ile birlikte diş arası temizliği de faydalı olabilir ve bu iki faaliyet birlikte ağız hijyeninin ana unsurlarından biri olan diş temizliğinin birincil yoludur. Diş fırçalama için önerilen süre iki dakikadır.

<span class="mw-page-title-main">İnsan dişi</span> besinleri parçalamak için kullanılan insanların ağzındaki kalsifiye beyazımsı yapı

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Diş minesi</span>

Diş minesi vücudun en sert ve en yoğun mineralleşmiş maddesidir; dentin sement ve pulpa ile beraber dişi oluşturan dört ana dokudan biridir. Normal olarak dişin görünür dental kısmıdır ve ve mutlaka alttan dentin ile desteklenmelidir. Minenin yüzde doksanaltısı mineralden geri kalanı ise su ve organik maddeden oluşur. Minenin normal rengi açık sarıdan grimsi beyaza kadar çeşitlilik gösterir. Minenin altında dentin bulunmayan dişin uç kısımlarında renk bazen hafif bir mavi tona dönebilir. Mine yarısaydam olduğu için, dentinin rengi ve mine altındaki herhangi bir dolgu maddesi bir dişin fiziksel görünümünü güçlü bir şekilde etkiler. Mine dişin yüzeyinde farklı kalınlıklarda bulunur ve en kalın olarak tüberkül denilen tepe çıkıntılarında 2.5 mm; en ince olarak ise klinik açıdan mine-sement sınırında bulunur. Minenin temel minerali bir kristalize kalsiyum fosfat olan hidroksiapatittir. Minedeki minerallerin büyük çoğunluğu yalnızca gücü açısından değil kırılganlık açısından da değerlendirilmektedir. Diş minesi, Mohs sertlik skalası açısından 5 ile değerlendirildiğinden insan vücundaki en sert maddedir. Dentin, 3-4 sertlik derecesi ile, daha az mineralize ve daha az kırılgan olarak, mineyi desteklemektedir ve sağlamlık için gereklidir. Dentin ve kemiğin tersine, mine kollajen içermez. Bunun yerine amelogenin ve enomelin adında iki benzersiz protein içermektedir. Bu proteinlerin işlevleri tamamen anlaşılmamış olsa da bunların diğer işlevlerinin yanı sıra, bir iskelet desteği gibi işlev görerek minenin gelişimine yardım ettikleri düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Periodonsiyum</span>

Periodonsiyum, dişi çevreleyen ve destekleyen dokular olan periodontal membran, alveol kemiği, sement tabakası ve diş etini kapsayan bölgedir.

<span class="mw-page-title-main">Periodontitis</span> dişe bağlı hastalık

Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

Louis-Charles Malassez Fransız anatomist ve doku bilimci. Nièvre ilinin Nevers kentinde doğan Malassez, doku bilimi üzerine yaptığı önemli çalışmalardan bilinmektedir.

Hücre yaşlanması, tüm dokuların ve organların, sonuç olarak tüm bedenin yaşlanmasını getirir. Canlılar, doğumdan sonraki her gün bir gün daha yaşlanır. Yaşlanma, fizyolojik organizasyonun giderek azalması ve organların çalışmalarındaki aksamalarla başlayan ve somatik ölüme dek giden bir süreçtir. Yaşlanmayla birlikte çok sayıda hastalık tablosunun oluşmasına yol açan risk faktörleri yoğunlaşır; sonuçta kanserler, diabet, kalp ve damar hastalıkları gibi ölüme neden olabilen patolojiler belirir.

<span class="mw-page-title-main">Diş eti çekilmesi</span>

Dişeti çekilmesi, dişeti kenarının kaybı veya geri çekilmesiyle diş kökünün açığa çıkmasıdır. Dişeti çekilmesi 40 yaşın üzerindeki bireylerde sık rastlanan bir sorundur, ancak ergenlikten itibaren veya 10 yaş civarında da görülebilir. Kuron-kök oranının azalmasıyla birlikte olabilir ya da olmayabilir .

<span class="mw-page-title-main">Diş sürmesi</span>

Diş sürmesi ya da diş çıkması, dişlerin ağza girip görünür hale geldiği diş gelişimi sürecidir. Günümüzde periodontal ligamentlerin diş sürmesinde önemli bir rol aldığı düşünülüyor. Görünen ilk insan dişleri, süt dişleri, "diş çıkarma" adı verilen bir süreçle 6-24 aylar arası ağza sürülür. Bunlar kişi 6 yaşına gelene kadar ağızda bulunan tek dişlerdir, bu süt dentisyon aşaması olarak tanımlanır. 6 yaşlarında ilk kalıcı diş sürer ve süt dişleri ile kalıcı dişlerin bir birleşimi olan ve karma dentisyon aşaması olarak bilinen bir süreç başlar. Bu süreç son süt dişin dökülmesine kadar devam eder. Daha sonra, kalıcı dentisyon aşaması süresince, kalan kalıcı dişler sırasıyla ağza sürer.

<span class="mw-page-title-main">Diş anatomisi</span>

Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.

<span class="mw-page-title-main">Odontoblast</span>

Omurgalılarda, odontoblast, diş pulpasının dış yüzeyinin bir parçası olan nöral krest kökenli bir hücre olup dentinogenezde görev alır. Dentinogenez, kök yüzeyindeki sementin üstünde ve diş minesinin altında bulunan dentin maddesinin yapımıdır.

Diş kökü erimeleri, diş hekimliğinde "kök rezorpsiyonu" olarak nitelenir.

Sementoblast, dişin kökü etrafındaki foliküler hücrelerden oluşan bir biyolojik hücredir. Sementoblastlar, sement üretimi anlamına gelen sementogenezden sorumludur. Sementoblastların farklılaşma mekanizmaları tartışmalı olsa da ikinci derece kanıtlar epitelyum ya da epitel bileşenleri dental kese hücrelerinin boylarında uzama ile birlikte sementoblastlara farklılaşmasına sebep olabileceğini öne sürmektedir. Diğer teoriler Hertwig Epitel Kök Kılıfının rol aldığını öne sürer.

Dev hücreli reparatif granülom ya da dev hücreli granülom, çoğunlukla dişetleri ya da çene kemiklerinde ortaya çıkan, nedeni kesin olarak bilinmeyen oluşumlardır; son yıllarda yüz kemiklerinde, el ve ayak parmak kemiklerinde ortaya çıkan dev hücreli lezyonların reparatif granülom olguları bildirilmektedir. Adlandırılmasındaki en önemli öge, mikroskopik incelemede çok sayıda osteoklastik dev hücresinin bulunmasıdır. Kemik içinde oluşanlar “santral tip”, dişetlerinde meydana gelenlerse “periferik tip” olarak nitelenirler. Kökenleri tartışmalıdır; onarım dokusu, displazi, tümör ya da reaktif lezyon oldukları düşünülmekte, ancak kesin ayrım yapılamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dişeti büyümeleri</span>

Dişeti büyümeleri, dişler arasında yer alan piramit biçimindeki dişetlerinin büyümesidir.

<span class="mw-page-title-main">Apert sendromu</span>

Apert sendromu (acrocephalosyndactyly), otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur. FGFR2 geni mutasyonuyla ortaya çıkan sendromlar kümesi üyelerinden biridir. FGFR2 geni, fibroblast growth factor reseptörüdür.

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler ağız mukozasında ısı değişikliklerinin (termal) ya da elektrik akımının neden olduğu yanıklar ile mekanik travmaların yol açtığı yangılardır.

Kök kanal tedavisi

Kanal tedavisi, endodonti'de enfeksiyonun ortadan kaldırılması ve dekontamine edilmiş dişin gelecekteki mikrobiyal istiladan korunması ile sonuçlanması amaçlanan, enfekte diş pulpası için uygulanan bir tedavidir. Kök kanalları ve bunlarla ilişkili pulpa odası, sinir dokusu, kan damarları ve diğer hücresel varlıkların doğal olarak yaşadığı bir diş içindeki fiziksel oyuklardır. Bu öğeler birlikte diş pulpasını oluşturur.