
Sinir sistemi veya sinir ağı, canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Sinir sistemi iki bölümden oluşur: Merkezî sinir sistemi (MSS) ve çevresel sinir sistemi (ÇSS). MSS, beyin ve omurilikten oluşur. ÇSS, MSS'yi vücudun diğer tüm kısımları ile bağlayan uzun fiberlerden oluşur. ÇSS, motor nöronları, dolaylı istemli hareket, otonom sinir sistemi, sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi, düzenli istemsiz işlevler ve enterik sinir sisteminden oluşur.

Diş hekimi, diş doktoru veya diş tabibi, diş hekimliği mesleğini icra eden, ağız, diş ve dudaklardan oluşan ağız boşluğu ve çevre dokularının hekimidir. İnsan sağlığına ilişkin olarak dişlerin, diş etlerinin ve bunlarla doğrudan bağlantılı olan ağız ve çene dokularının sağlığının korunması, hastalıklarının ve düzensizliklerinin teşhisi ve tedavisi ve rehabilite edilmesi ile ilgili her türlü mesleki faaliyeti icra etmeye yetkilidir. Her yıl 22 Kasım günü ''Türk Diş Hekimleri Günü''; 6 Mart günü ''Dünya Diş Hekimleri Günü'' olarak kutlanır.

Cüzzam veya lepra, Hansen basili adı verilen bir mikroorganizmanın yol açtığı, çevresel sinir sistemi ve deri başta olmak üzere birçok sistem ve organı etkileyebilen, bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak bulaşma ihtimali yok denecek kadar azdır, bu nedenle uzun yıllar bulaşıcı bir hastalık olarak kabul edilmemiş ancak halk arasında en az veba kadar bulaşmasından korkulan bir hastalık olmuştur. İnsandan insana bulaştığı düşüncesi temelde bir varsayımdır, zira henüz nasıl bulaştığı kanıtlanamamıştır. Hastalık eski dönemlerde miskin hastalığı olarak da adlandırılmıştır. Çağlar boyu çok korkulan bir hastalık olan cüzzam, birçok yazıya ve sinema yapıtına da konu olmuştur.

İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.
Periodontoloji, diş hekimliğinin bir bölümü olup dişleri çevreleyen yumuşak ve sert dokuların anatomi fizyoloji ve histolojisini inceleyen; bu dokularda meydana gelen hastalıkları araştıran, bu hastalıkların tedavisini ve tedavi sonucu elde edilen sağlığın devamlılığını sağlayan bilim dalıdır. Dişleri çevreleyen bu dokular periodonsiyum ismi altında toplanan, dişeti, alveol kemiği, sement ve periodontal ligamenttir. Periodontolog, periodontoloji alanında ihtisas yapmış diş hekimidir ve eğitiminde diş hekimliği fakültesini bitirdikten sonra periodontoloji alanında uzmanlık veya doktora yapmıştır. Periodontitis ve türevi dişeti hastalıklarının tanı ve tedavisi, periodontal teşhis, periodontal muayene ve periodontal cerrahi ile ilgilenir.

Diş implantı protetik diş tedavisi ve ağız, diş ve çene cerrahisi, periodontoloji ve estetik diş hekimliği ana bilim dallarının konusuna giren insan dişinin kökünü taklit etmeye çalışan alternatif tedavi yöntemidir. Kron, diş köprüsü, hareketli diş protezi, takma diş, yüz protezi gibi diş protezlerini desteklemek veya ortodontik tedavilerde sabit destek olarak kullanmak için çene kemiği ya da kafatası kemiklerinin içine cerrahi uygulama ile yerleştirilen tıbbi bir üründür. İmplantları uygulama yöntemlerini kapsayan disipline ise implantoloji adı verilmektedir.
Diş taşı ya da tartar, dişlerin çevresinde biriken gıda artıklarının uzun süre kalması sonucu oluşan sert, mineralize yapılardır. Yetişkinlerin yaklaşık %90'ında diş taşı mevcuttur. İnsanlar dışındaki diğer hayvanlarda da tartar varlığı tespit edilmiştir.

Piyore olarak da bilinen periodontitis, periodonsiyumu, yani dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalıktır. Periodontitis diş çevresi ilerleyici alveol kemik kaybını içerir, eğer tedavi edilmezse, dişin sallanmasına ve ardından dişin kaybına neden olur. Periodontitis, dişin yüzeyine tutunan ve orada büyüyen mikroorganizmalara karşı oluşan aşırı agresif bağışık yanıtla ortaya çıkar. Tanısı, dişin etrafındaki yumuşak diş eti dokularının bir sond ile muayene edilmesiyle ve hastanın röntgeni üzerinde diş çevresi kemik kaybının değerlendirilmesiyle konur. Periodontitis tedavisinde uzmanlaşmış kişiler periodontologlardır; alanları periodontoloji olarak bilinir.

Dişeti veya gingiva, alveolar kemiği kaplayan ve diş köklerini çepeçevre saran pembemsi mukoza tabakası.

Dişeti çekilmesi, dişeti kenarının kaybı veya geri çekilmesiyle diş kökünün açığa çıkmasıdır. Dişeti çekilmesi 40 yaşın üzerindeki bireylerde sık rastlanan bir sorundur, ancak ergenlikten itibaren veya 10 yaş civarında da görülebilir. Kuron-kök oranının azalmasıyla birlikte olabilir ya da olmayabilir .

Diş sürmesi ya da diş çıkması, dişlerin ağza girip görünür hale geldiği diş gelişimi sürecidir. Günümüzde periodontal ligamentlerin diş sürmesinde önemli bir rol aldığı düşünülüyor. Görünen ilk insan dişleri, süt dişleri, "diş çıkarma" adı verilen bir süreçle 6-24 aylar arası ağza sürülür. Bunlar kişi 6 yaşına gelene kadar ağızda bulunan tek dişlerdir, bu süt dentisyon aşaması olarak tanımlanır. 6 yaşlarında ilk kalıcı diş sürer ve süt dişleri ile kalıcı dişlerin bir birleşimi olan ve karma dentisyon aşaması olarak bilinen bir süreç başlar. Bu süreç son süt dişin dökülmesine kadar devam eder. Daha sonra, kalıcı dentisyon aşaması süresince, kalan kalıcı dişler sırasıyla ağza sürer.

Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.
Diş kökü erimeleri, diş hekimliğinde "kök rezorpsiyonu" olarak nitelenir.

Periodontal ligament, genellikle PDL olarak kısaltılır, dişi içinde bulunduğu alveol kemiğine bağlayan bir grup özel bağ dokusu lifidir. Bir tarafı kök sementine, diğer tarafı alveol kemiğine bağlanır.
Papillon-Lefévre sendromu (palma-plantar hiperkeratoz), ektodermal displazi bulguları içeren, otosomal resesif geçen kalıtsal bir sendromdur. Haim-Munk sendromu olarak nitelendirilen bir fenotipi vardır. İlk bulgular 2-4 yaşlarında belirir.
Haim-Munk sendromu, ektodermal displazi bulguları da içeren, otosomal resesif yolla geçen, deri, tırnak, ağız ve kemik bulgularının öne çıktığı kalıtsal bir sendromdur.Papillon–Lefévre sendromu ile benzerlikleri vardır.
İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

Dişeti büyümeleri, dişler arasında yer alan piramit biçimindeki dişetlerinin büyümesidir.
Fusospiroket stomatiti (Vincent stomatiti; nekrotizan ülseratif gingivitis; NUG), Bacillus fusiformis ile Vincent spiroketinin birlikte yaptığı ülserli bir infeksiyon hastalığıdır. Özellikle büyük savaşlara katılan askerlerde görülmüş olan kitlesel infeksiyonlar (siper ağzı; trench mouth), çağımızda AIDS'le birlikte yeniden alevlenmiştir. Gençlerde görece sıktır.

Gram(-) bakteri stomatitleri, dişeti cebindeki bakteri florasındaki Gram(+) bakterilerin yerini Gram negatif anaerop canlıların alması ve gingival doku (dişeti) infeksiyonlarına yol açmasının sonucudur. Ağız boşluğunda daha çok periodonsiyumu etkileyen Gram(-) anaerop canlı etkenler ve bunların neden olduğu enfeksiyonlar Periodontoloji'de ayrıntılı olarak irdelenmektedir.