İçeriğe atla

Perikard

Perikard
Latince isimpericardium
Arterpericardiacophrenic artery
Tanımlayıcılar
JSTORpericardium
Microsoft Academic2910462932 2778875491, 2910462932
MeSHD010496
TA3341
FMA9869

Perikard, perikardiyum veya perikart, kalbin etrafını saran ve kalp ile birlikte ana damarların (aort, vena kava vs.) kökünü kapsayan çift duvarlı kese.

Yapısı

Perikardiyal kese iki tabaka, fibröz perikardiyum ve seröz perikardiyumdan oluşur ki seröz perikardiyum kendi içinde de iki tabakaya ayrılır: pariyetal perikardiyum ve viseral perikardiyum. Fibröz (sert, kemiksi) perikardiyum kalbi dış organlardan korur; seröz perikardiyumun pariyetal perikardiyum tabakası da fibröz ve ince bir tabakadır ve fibröz perikardiyumla ayrılamaz bir biçimde kaynaşıktır. Viseral perikardiyum ise, kalp kasının (yani miyokardiyumun) hemen sonrasındaki tabaka olan epikardiyumun bir parçasıdır.

Pariyetal perikardiyum ve viseral perikardiyum katmanları arasında perikardiyal boşluk olarak anılan bir boşluk bulunmaktadır. Bu bölge normal şartlarda genellikle 15 ml seviyesindeki bir perikardiyal sıvı ile kaygandır. Bölgedeki bu sıvı eğer çok fazla birikme yaparsa perikardiyal tamponad olarak adlandırılan bir duruma yol açarki bu durumda kalp perikardiyal kese içerisinde sıkışır (intraperikardiyal basınç artar), kalp debisi düşer. Bu durumda fazla sıvının perikardiyosentez işlemi ile invaziv olarak emilmesi gerekir.

Hastalıklar ve anomaliler

Kültürel ve dinsel sembolizm

Perikardiyum çeşitli tarihî kültürel ve dinî eserlerde sembolizme konu olmuştur. Örneğin, 10. yüzyılda yaşamış olan sufi Hallac-ı Mansur Tanrı'dan bahsederken şöyle bir sembolizm kullanmıştır: "[O Tanrı] ki perikardiyum ile kalp arasında akar, göz yaşlarının göz kapaklarından akması gibi."[1]

Kaynakça

  1. ^ Mystical Dimensions of Islam (1975), Schimmel, Annemarie, University of North Carolina Press, pg. 71

Dış bağlantılar



İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Embriyoloji</span> Doğum öncesi biyolojiyi inceleyen biyoloji dalı

Embriyoloji, zigot oluşumunu, büyümesini ve gelişimini inceleyen bilim dalı. Gelişim biyolojisinin bir alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ödem</span>

Ödem, kan sıvısının damar dışına çıkması ve hücreler arasındaki sıvının artışı olgusudur. Ödemin yaygın biçimine anazarka (anasarca) denir. Ödem olgusunun temel ilkesi, kan sıvısı ile hücre dışı (ekstrasellüler) sıvı arasındaki dengenin yitirilmesidir. İnsan vücudunda ortalama 40 litre sıvı vardır. Bu sıvının yaklaşık ½ ‘si hücrelerin içindedir. Öteki yarısı ise kanı, lenf sıvısını ve hücreler arasındaki sıvıyı oluşturur. Kan ve lenf sıvılarının dengesini proteinler sağlar. Bunların dışındaki sıvı türlerinin dengesi elektrolitlere bağlıdır. Hücre içi sıvı dengesini potasyum, hücre dışı sıvı dengesini ise sodyum denetler.

<span class="mw-page-title-main">Kalp</span> vücuttaki kanın dolaşmasını sağlayan kendiliğinden kasılma özelliğine sahip organ

Kalp ya da yürek, pek çok hayvanda bulunan kaslı bir organdır. Bu organ dolaşım sisteminin kan damarları yoluyla kan pompalar. Pompalanan kan besin ve oksijeni vücudun gerekli yerlerine taşırken, karbondioksit gibi metabolik atıkları da akciğerlere taşır. İnsanlarda kalp yaklaşık olarak kapalı bir yumruk boyutundadır ve akciğerler arasında, göğüsün orta bölmesinin içindedir. Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, metabolizma eylemleri sonucunda oluşan artık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi görevleri yapar. Kalp, dolaşım sistemi içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 atım arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9.000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Yetişkin bir kadında ortalama ağırlığı 200-280 gram, yetişkin bir erkekte ise 250-390 gram ağırlığındadır. Her kişinin, kalbinin yaklaşık kendi yumruğu büyüklüğünde olduğu sanılır.

Abse, irinli yangı bölgesinde doku erimesi vardır, oluşan boşluğu irin doldurur. Genellikle piyojen bakterilerin neden olduğu fokal bir yangı türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Dolaşım sistemi</span> hayvanlarda kan dolaşımını sağlayan organ sistemi

Dolaşım sistemi veya kardiyovasküler sistem maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Kanama</span>

Kanama, canlı bir organizmada kanın kalp ve damar boşluğu (lümeni) dışına çıkmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Perikardit</span>

Perikardit, perikardın iltihaplanmasıdır. Semptomlar tipik olarak omuzlarda, boyunda veya sırtta da hissedilebilen ani başlayan keskin göğüs ağrısını içerir. Ağrı, tipik olarak otururken daha az şiddetli ve uzanırken veya derin nefes alırken daha şiddetlidir. Perikarditin diğer semptomları arasında ateş, halsizlik, kalp çarpıntısı ve nefes darlığı sayılabilir. Semptomların başlangıcı bazen ani olmaktan çok kademeli olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hidrosefali</span> beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS birikmesi

Hidrosefali, "beyinde su toplanması" olarak da bilinen, beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS birikmesi durumudur. Bu durum kafatasının içindeki kafa boşluğunda basıncın artmasına ve kafanın artan ölçüde büyümesine, kasılmalara ve zihinsel engelli olma sonuçlarına yol açabilir. Bu terim hidro (su) ve sefali (kafa) terimlerinden türemiştir.

Hiperemi, genel anlamıyla bir dokunun normalden daha fazla kanlanmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Beyin zarı</span> Beyni saran üç tabakalı zar

Beyin zarları veya meninksler, beyin ve omuriliği sarmalayan üç zara verilen isimdir. Memelilerde beyin zarları sert zar, örümceksi zar ve ince zar bölümlerinden oluşur. Beyin omurilik sıvısı, araknoid mater ile pia mater arasındaki subaraknoid boşlukta bulunur. Bu zarların temel işlevi, merkezi sinir sistemini korumaktır.

<span class="mw-page-title-main">Karın boşluğu</span> diafram kasının üst kısmında göğüs kafesi altında bulunan bölge

Karın boşluğu, insanlarda ve diğer birçok hayvanda çok sayıda organ içeren büyük bir vücut boşluğudur. Abdominopelvik boşluğun bir parçası olan karın boşluğu, torasik boşluğun altında ve pelvik boşluğun üzerinde bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Seröz membran</span> Vücut boşluklarının yumuşak, parlak, saydam ve bir miktar sıvı içeren pürüzsüz tabakası

Seroza olarak da bilinen seröz membran veya seröz zar, seröz sıvı salgılayan iki mezotelyum tabakasından oluşan pürüzsüz bir zardır. Vücut boşluklarında yer alan iç organları örten seröz membrana viseral zar, vücut duvarını kaplayan ikinci tabakaya ise pariyetal zar denir. İki katman arasında, iki seröz zar tarafından salgılanan birkaç mililitre lik yağlayıcı seröz sıvı haricinde çoğunlukla boş olan potansiyel bir boşluk bulunur.

İnfarkt, dolaşım yetmezliğine bağlı yerel iskemik doku nekrozudur; bu olguya infarksiyon (infarction) nitelemsi yapılır. Kısa sürede oluşan güçlü iskemilerin büyük bölümü infarktla sonuçlanır. Çoğu infarktlar arterlerin bir embolus ya da trombusla tıkanmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Vena tıkanmaları ve bunlara ilgili infarktlar seyrektir. İnfarktlar genellikle koagülasyon nekrozu, beyindekiler kollikuasyon nekrozu biçimindedir.

<span class="mw-page-title-main">Peritoneal boşluk</span>

Periton boşluğu, parietal periton ile viseral periton arasındaki potansiyel boşluk oluşturur. Viseral ve parietal peritonlar aslında aynı yapı olmakla beraber konumları ve fonksiyonları nedeniyle ayrı ayrı isimlendirilmişlerdir. Periotenal boşluk aynı perikardiyal ve plevral boşluklar gibi intraembriyonik sölom boşluğundan gelişirler.

Seröz enflamasyon, eksüdatif yangının en hafif türüdür. Akut yangılar genel­likle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır:

Fibrinli enflamasyon, eksüdatif yangının görece hafif bir türüdür. Akut yangılar genel­likle eksüdatif karakterdedir. Kronik yangılarda da yer yer eksüdasyon görülebilir. Damarlardan çıkan elemanların hangisi daha fazla ise, eksüdatif yangı ona göre adlandırılır:

İnsan vücudu ve vücuttaki tüm sıvılar bile kavramsal olarak tam olarak anatomik kompartmanlar olmamalarına rağmen vücuttaki suyun, çözünmüş maddelerin ve asılı kalmış elementlerin nasıl kümelendiği anlamında gerçek bir dağılımı temsil eden çeşitli sıvı kompartmanlarına (bölüm) bölünebilir. Vücuttaki iki ana sıvı kompartmanı intraselüler ve ekstraselüler kompartmandır. İntraselüler kompartman, organizmanın hücrelerinin toplam hacmidir; ekstraselüler kompartmandan hücre zarlarıyla ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Hemotoraks</span> Akciğeri saran zarların arasında kan birikmesi

Hemotoraks plevral boşluk içinde kan birikmesidir. Hemotoraksın belirtileri göğüs ağrısı ve nefes almada zorluk olabilirken, klinik bulgular etkilenen tarafta solunum seslerinin azalması ve kalp hızında artış olabilir. Hemotoraks genellikle bir yaralanmadan kaynaklanır, ancak plevral boşluğu işgal eden kanserlere bağlı, kan pıhtılaşma bozukluklarının bir sonucu olarak, endometriozisin sık görülmeyen bir klinik görünümü şeklinde, sönmüş bir akciğere bağlı veya nadiren başka durumlarla ilişkili gelişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Kardiyak tamponad</span> Kalbin etrafında sıvı birikmesi

Kardiyak tamponad veya perikardiyal tamponad, perikardiyumda sıvı birikmesi sonucu kalbin sıkışmasıdır. Başlangıcı ani veya kademeli olabilir. Bulgu olarak genellikle obstrüktif şokta görülen nefes darlığı, halsizlik, sersemlik ve öksürük görülür. Göğüs ağrısı görülebilir. Diğer görülen bulgular altta yatan sebebe bağlı olabilir.

Perikardiyektomi, perikardın bir kısmının veya çoğunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bu operasyon en yaygın olarak konstriktif perikarditi rahatlatmak veya kalsifiye ve fibröz bir perikardı çıkarmak için kullanılır. Ayrıca şiddetli veya tekrarlayan perikardiyal efüzyon vakaları için de kullanılabilir. Ameliyat sonrası sonuçlar ve mortalite, tedavi etmek için kullanıldığı hastalıktan önemli ölçüde etkilenir.