
Charles Robert Darwin evrimsel biyolojiye yaptığı katkılarla tanınan İngiliz doğa bilimci, jeolog ve biyologdur. Tüm yaşam türlerinin ortak bir atadan türediği yönündeki önermesi günümüzde genel kabul görmekte ve bilimde temel bir kavram olarak kabul edilmektedir. Alfred Russel Wallace ile ortak bir yayında, evrimin bu dallanma modelinin, var olma mücadelesinin seçici üremede yer alan yapay seçilime benzer bir etkiye sahip olduğu doğal seçilim adını verdiği bir süreçten kaynaklandığına dair bilimsel teorisini ortaya koymuştur. Darwin insanlık tarihinin en etkili isimlerinden biri olarak tanımlanmış ve Westminster Abbey'e gömülerek onurlandırılmıştır.

Accipitridae veya Atmacagiller, Accipitriformes takımına bağlı yırtıcılardan oluşan bir kuş familyasıdır. Avladıkları orta boy memeliler ve çeşitli böcekler ile beslenirler. Bazıları leşle ve birkaçı meyvelerle de beslenebilir. Tüm kıtalara ve bazıları okyanus ada gruplarına yayılmıştır.

Devoniyen, Paleozoyik Zaman içinde 419,2 milyon yıl önce sonlanan Silüriyen'den, 358,9 milyon yıl önce Karbonifer'in başlangıcına kadar süren jeolojik bir dönem ve sistemdir. Bu döneme ait kayaçların ilk olarak incelendiği yer olan İngiltere'nin Devon bölgesine atfen adlandırılmıştır.

Permiyen, jeolojik zaman cetvelinde, yaklaşık 298,9 milyon yıl öncesinden 251,9 milyon yıl öncesine kadar süren ve kayda değer çevresel değişikliklere sahne olan bir jeolojik dönemdir. Bu dönemde kara yaşamında bir dönüşüm görülmesine ek olarak hayvanlar ve bitkilerin evrimsel tarihinde dikkate değer olaylara sahne oldu. Permiyen Dönemi'nin adı, Rusya'da Ural Dağları çevresindeki çalışmalar sırasında, İngiliz jeolog Roderick Impey Murchison tarafından 1841 yılında tarihe kazandırıldı. Permiyen Dönemi, Karbonifer Dönemi ile Triyas Dönemi arasında yer alır ve bu dönemde gerçekleşen çeşitli birçok olaydan dolayı karada yaşayan canlı türlerinin evriminde ve çeşitliliğinde bir dönüm noktası olarak görülür.

Triyas, 251,902 milyon yıl önce (myö) Permiyen Dönemi'nin sonundan 201,4 myö Jura Dönemi'nin başlangıcına kadar 50,5 milyon yılı kapsayan jeolojik bir dönem ve sistemdir. Triyas, Mezozoyik Zaman'ın ilk ve en kısa dönemidir. Dönemin hem başlangıcı hem de sonunda büyük yok oluşlar görülmüştür. Triyas Dönemi, Erken Triyas, Orta Triyas ve Geç Triyas olmak üzere üç devreye ayrılır.

Messier 32 veya NGC 221, Andromeda takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 2,5 MIy uzaklıkta bulunan bir cüce eliptik gökadadır. Guillaume Le Gentil tarafından 23 Ocak 1874 tarihinde keşfedildi. Halton Arp tarafından görüntülenmiş ve Arp 168 olarak "Dağınık karşı kuyruklara sahip gökadalar" kategorisi altında Tuhaf Gökadalar Atlası'na dahil edilmiştir. Meşhur Andromeda Gökadası'nın bir uydusudur.

Chacaltaya, Bolivya And dağlarının Cordillera Real dağlarında bir sıradağı. Bolivya'nın de facto başkenti La Paz'ın 15 kilometre kuzeyinde yer almaktadır. 5.421 metre yüksekliğine sahip olup zirvesinden Titicaca Gölü görünebilir. Jeoloji bilimdalında granit ve greisen ile bilinir.

John Howard Northrop Amerikalı biyokimyacı. 1946 yılında, James Batcheller Sumner ve Wendell Meredith Stanley ile birlikte, Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır. James Batcheller Sumner, "enzimlerin kristalize edilebildiğini keşfetmesi nedeniyle" bu ödülü kazanırken; John Howard Northrop ve Wendell Meredith Stanley "enzimlerin ve virüs proteinlerinin saf formlarını hazırlamaları nedeniyle" bu ödüle layık görülmüştür.

Bu dizin, Güneş Sistemi'nden uzaklığına göre sıralanmış olan açık yıldız kümelerinin bir listesidir. Açık küme, aynı dev moleküler bulut içinde oluşan ve yerçekimsel olarak birbirlerine bağlı olan birkaç bin yıldızın oluşturduğu bir gruptur. Samanyolu gökadasında 1,000'den fazla açık küme bilinmektedir ancak gerçekte bu rakam on katına kadar çıkabilir.

Subantarktik ,güney yarımkürede yer alan bir bölgedir. Antarktika bölgesinin hemen kuzeyinde bulunur. Bölge Ekvator'un güneyinde 46 ° ve 60 ° güney paralelleri arasında bulunur. Subantarktik bölgesi, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu ve Büyük Okyanus'un güney bölgelerinde birçok ada barındırır. Subantarktik buzulları da, tanımı gereği, subantarktik bölgesindeki adalarda bulunmaktadır. Bununla birlikte Antarktika kıtası üzerinde bulunan tüm buzullar yine tanım olarak Antarktika buzulları olarak kabul edilmektedir.

Süper kütleli kara delikler, kara deliklerin en büyükleridir. Milyarlarca güneş kütlesi büyüklüğünde olabilirler. Çoğunlukla -ya da muhtemelen tüm- galaksiler galaktik merkezlerinde bir süper kütleli kara delik bulundururlar. Samanyolu Galaksisi'nin galaktik merkezindeki süper kütleli kara deliğin Sagittarius A* olduğu düşünülmektedir.

Kriyosfer Dünya yüzeyinde suyun kar ve buz gibi katı formda bulunduğu; deniz buzu, göl buzu, nehir buzu, kar örtüsü, buzullar ve diğer buz tabakaları ve donmuş toprak bölümlerinin hepsine birden verilen isimdir. Hidrosfer ile geniş bir örtüşme içindedir. Kriyosfer bulutlar, yağış, hidroloji, atmosfer ve okyanus dolaşımı üzerindeki etkisi ile küresel iklim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır.

Erime suyu; okyanuslar üzerindeki buz sahanlıkları, yassı buzdağları ve buzullar dahil olmak üzere kar veya buzun erimesiyle salınan sudur. Erime suyu genellikle buzulların kar örtüsü oranının azaldığı ablasyon bölgesinde bulunur. Daha tehlikeli laharların oluşmasına benzer şekilde, volkan patlamaları sırasında erime suyu oluşabilir.

Karlı Manzara, Vincent van Gogh tarafından 1888 yılında yapılmış bir tablodur. Arles'te yaptığı ilk tablolardan birisi olduğu düşünülmektedir. Van Gogh'un 1882 ila 1889 yılları arasında yaptığı ve karlı manzara gösteren en az on yağlı ve suluboya tablolarından birisidir. Tabloda La Crau ovaları, Montmajour yapısı ve yatay hizasındaki tepelere uzanmaktadır.

Actinomycetales Actinobacteria' nın bir takımı. Takımın üyeleri actinomycete adını alır. Actinomyceteler oldukça çeşitlidirler ve birçok çeşit altbölümler içerirler, bunun ana sebebi cinsleri sınıflandırmada zorluk yaşanmasıdır. Cins sınıflandırmasının da yüksek derecede nişe bağlı fenotip temel alınarak yapılması sınıflandırmayı zorlaştıran faktördür. Ayrıca henüz tanımlanamamış izolatları da mevcuttur.
Obi-Rakhmat Mağarası, Neandertal fosilleri içeren ve Orta Paleolitik döneme tarihlenen bir tarih öncesi bölgedir. Tanrı Dağları'ndaki Talassky Alatau Sıradağları'nın güneybatı ucundaki Chatkal ve Pskem nehirlerinin kavşağına yakın dar bir karst mağarası olan Obi-Rakhmat, Taşkent, Özbekistan'ın 100 kilometre (62 mi) kuzeydoğusunda yer almaktadır.

Tip-cD gökada D tipi eliptik dev galaksinin bir alt türü olan morfolojik bir gökada sınıflandırmasıdır. Yıldızlardan oluşan büyük bir hale ile karakterize edilirler. En dikkat çeken cD tipi gökadalar, genellikle bireysel olarak veya çiftler halinde ortaya çıkar ve 1 milyon ışık yılını bulan yarıçaplarıyla muazzam boyutlara ulaştıkları zengin gökada kümelerinin merkezinde bulunabilirler. Ayrıca süper dev eliptikler veya merkezi baskın gökadalar olarak da bilinirler.

Maniraptoromorpha, Ornitholestes, Compsognathidae ve Maniraptoriformes gibi taksonları içeren coelurosaurian theropod dinozorlarının bir dalıdır. En azından yukarıda bahsedilen Ornitholestes ile Maniraptoriformes gruplandırmasında destek gösteren birkaç filogenetik analiz yapılmıştır. Bu grup, onu "Vultur gryphus 'u içeren ve Tyrannosaurus rex 'i hariç tutan en kapsayıcı klad" olarak tanımlayan Andrea Cau tarafından seçildi.

Buzulkar, kar ile buzul buzu arasında geçiş formu olan bir buz formudur. Geçmiş mevsimlerden arta kalan kar yığınlarının yeniden kristallenme ile buzkardan daha yoğun bir maddeye dönüşmesi ile oluşmaktadır. Genellikle, buzul yüzeyi üzerine kümelenen kar yığınlarının altında bulunur.
Donma sınırı, kar çizgisi ya da buz çizgisi, astronomi veya gezegen biliminde, katı parçacık olarak yoğunlaşabilecek su, amonyak, metan, karbondioksit ve karbonmonoksit gibi uçucu bileşenler için sıcaklığın yeterince düşük olduğu, gezegenimsi bünyesine yığılma oluşturmasına imkan sağlayan güneş bulutsusunun merkezinde yer alan önyıldıza göre ölçülen minimum mesafedir. Bu sınırın ötesinde, tipik olarak yalnızca ağır bileşenler daha küçük boyutlu karasal gezegenlere doğru birikebilirken, bu bölgede bolca bulunan diğer gaz bileşenleri oldukça kolay şekilde gaz ve buz devlerinin oluşmasına imkan verecek ölçüde yoğunlaşabilir.