
Ada, çevresi bütünüyle sularla çevrili kara parçasına verilen addır. Yeryüzündeki adaların bütünü on milyon kilometrekarelik bir yer kaplar. Adalar, tek tek olabileceği gibi, gruplar halinde de olabilir. Bu şekildeki adalara “takımada” adı verilir. Yarımada ise suyla çevrili, ancak bir tarafından ana kara parçasına bağlı bulunan coğrafi şekildir. Yer bilimi açısından adalar, kıtasal adalar ve okyanus adaları olmak üzere temelde ikiye ayrılır. Yüzen adalar ise yeni bir yer bilimi konusudur.

Erozyon, diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayına denir.

Yayla veya plato, yüksek yerlerdeki derin akarsu vadileriyle yarılmış, deniz yüzeyinden yüksekte kalan, düz arazi şeklidir. Yükseklikleri beş yüz metreden birkaç bin metreye kadar çıkabilir. Örneğin Türkiye'deki Erzurum-Kars Yaylası'nın yüksekliği 2000 metre civarında olmasına rağmen Orta Asya'da bulunan Pamir Yaylası'nın yüksekliği 4000 m civarındadır.

Aşınma, birbirine temas eden ve birbirine göre izafi hareket yapan cisimlerden sürtünme etkisiyle oluşan malzeme ve kütle kaybıdır. Aşınma Triboloji biliminin bir konusudur.

Kabartma veya diğer adıyla rölyef, yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere denir.

İklim, bir yerde uzun bir süre boyunca gözlemlenen sıcaklık, nem, hava basıncı, rüzgâr, yağış, yağış şekli gibi meteorolojik olayların ortalamasına verilen addır. Hava durumundan farklı olarak iklim, bir yerin meteorolojik olaylarını uzun süreler içinde gözlemler. Bir yerin iklimi o yerin enlemine, yükseltisine, yer şekillerine, kalıcı kar durumuna ve denizlere olan uzaklığına bağlıdır. İklimi inceleyen bilim dalına klimatoloji adı verilir. İklim türleri, sıcaklık ve yağış rejimi gibi durumlara bakılarak sınıflandırılabilir. Ancak günümüzde en çok kullanılan sınıflandırma sistemi, aslen Wladimir Köppen tarafından geliştirilmiş olan Köppen iklim sınıflandırmasıdır.

Akarsu, yeryüzünde ya da yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan sudur. Çoğunlukla tatlı sudan oluşan akarsular, tatlı su gölleriyle birlikte insanlığın temel su ihtiyacını karşılamak için kullanılırlar. Bunun yanında gıda, enerji ve turizm sektörleri tarafından da kullanılırlar.

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

Deniz seviyesi, atmosfer ile deniz yüzeyinin birleştiği yükseklik. Deniz seviyesi, Dünya'nın bir veya daha fazla su kütlesinin ortalama yüzey seviyesidir. Yeryüzündeki tüm yüksekliklerin ve denizaltındaki tüm derinliklerin tanımlanmasında kullanılan referans seviyedir. Deniz seviyeleri birçok faktörden etkilenebilir ve jeolojik zamanlar içerisinde büyük farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin deniz seviyesi; gel-git, atmosfer basıncı ve rüzgâr gibi nedenlerle kısa süreli değişiklikler gösterir. Kısa vadedeki değişimler ise Dünya'nın iklim değişikliklerine bağlıdır. Örneğin; 20. yüzyılda mevcut deniz seviyesindeki yükselmenin küresel ısınmadan kaynaklandığı varsayılmaktadır. Deniz seviyesinin ölçülmesi; devam eden iklim değişikliğine ilişkin ön görüler sunabilir. Bu değişimler nedeniyle deniz seviyesini, deniz yüzeyinin uzun vadedeki tüm hareketlerinin ortalaması alınarak hesaplanmış olan ortalama deniz seviyesi şeklinde tanımlamak daha doğru olur. Ortalama deniz seviyesi, uluslararası şekilde MSL kısaltması ile gösterilir. Türkçe yayınlarda zaman zaman ODS kısaltması kullanılır.
Aşınma çevrimi, taze toprak yüzeyinin aşınma etkilerine uğramasıyla başlayan ve toprak ana tabakasına indirgenince sona eren olaylar toplamı.

Fiziki coğrafya coğrafyanın büyük alanlarından biridir. Fiziki coğrafya; insan coğrafyasının alanı olan kültürel çevre aksine, atmosfer, hidrosfer, biyosfer ve jeosfer gibi doğal çevrelerin süreç ve değişimlerini inceleyen doğa bilimi dalıdır.

Marmara Bölgesi, Türkiye'nin 7 coğrafi bölgesinden biridir.

Vadi ya da koyak, akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan ve birkaç kilometre ile binlerce kilometre arasında olabilen coğrafi alandır. Kısaca vadi, iki dağın arasında zamanla oluşan çukurluktur. Vadiler, akarsuların yaptığı aşınmayla yanlamasına, derinlemesine gelişir. Genellikle dağ ya da tepelerle çevrelenirler.

Madra Dağları ya da Madra Dağı, Ege Bölgesi’nin Asıl Ege Bölümü ile Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nün sınırlarında yer alır. Madra Dağı, Balıkesir ilinin İvrindi, Havran, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçeleri ile İzmir ilinin Bergama ilçesi topraklarında yer almaktadır.

Gryneion, Gryneia, Türkiye'nin İzmir ilinin Aliağa ilçesi sınırları içinde bulunan Yenişakran beldesi yakınlarındaki bir antik kenttir. Çandarlı Körfezi kenarındadır. 12 büyük Aiol kentinden biri sayılır. Kentin, denize bir dil gibi uzanan yarımadası üzerinde tanrı Apollon'un tapınağı vardı. Gryneion önemli bir kehanet merkeziydi.
Kıyı oku, girintili çıkıntılı kıyılarda, enkaz göçü ve kıyı akıntıları ile taşınan malzeme, koy ve körfezlerin açıklarında birikerek zamanla su yüzüne çıkarlar. Bu şekilde koyların önünde bir ok biçiminde yer alırlar. Bu şekillere “kıyı oku” denir. Kıyı oku, kıyılardan ya da göl kıyılarından oluşan bir kıyı barı ya da plaj arazisidir. Bir koyun burun bölgelerinde olduğu gibi yeniden girişin gerçekleştiği yerlerde, kıyı şeridi akımları ile kıyı şeridi sürüklenme süreci ile gelişir. Sürüklenme, dalgaların sahile eğik bir açıyla gelmesi ve tortuları zikzak desenle sahile taşıması nedeniyle oluşur.
Teras , akarsu vadi yamaçlarında, deniz ve göl kıyılarında, eğim kırığının üzerindeki düz veya hafif eğimli alan. Değişik alanlarda ve değişik nedenlerle oluştuklarından sınıflandırma yapılmıştır. Terasa benzeyen fakat sadece üst üste sert ve yumuşak kayaların farklı aşınmasından oluşan şekle sözde taraçalar denir. Menderesli nehirlerin kenarlarında polijenik taraçalar) oluşur. Dalga aşındırmasıyla abrazyon taraçaları, vadi kenarlarında eski kum çakıl depolarına akarsu taraçaları, falezlerin üstünde çakıl kum depolanan yüzeylere deniz taraçaları denilir.

Dış kuvvetler; akarsular, rüzgârlar, yer altı suları, buzullar, dalgalar ve akıntılar gibi çeşitli etmenlerin Dünya'yı şekillendirmesidir. Bu etmenler atmosfer kökenli olup enerjilerini güneşten alırlar. Dış kuvvetler, iç kuvvetlerin etkisiyle oluşan yüksek yerleri aşındırarak deniz seviyesine indirmeye çalışır. Dünyanın şekillenmesinde iç ve dış kuvvetler değişim halindedir, bu değişim uzun bir zaman aralığını kapsadığından insanlar tarafından gözlenme şansı yoktur.

Kazakistan, Orta Asya ve Doğu Avrupa'da 48°K 68°D koordinatlarında yer almaktadır. Yaklaşık 2.724.900 km2 bir alana sahip olan Kazakistan, diğer dört Orta Asya ülkesinin toplam büyüklüğünün iki katından ve Alaska'dan %60 daha büyüktür. Ülke güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile; Kuzeyde Rusya; Batıda Hazar Denizi; Doğuda ise Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile sınır komşusudur.

İklimsel jeomorfoloji, iklimin yer şekillerini ve dünya-yüzey süreçlerini şekillendirmedeki rolü üzerine yapılan çalışmadır. İklimsel jeomorfolojide kullanılan bir yaklaşım, eski iklimleri anlamak için yer şekillerini yeniden incelemektir. iklim, pek çok jeolojik süreç üzerinde derin bir etkiye sahiptir.Kayaların bozunması bariz iklim ile ilişkilidir. Aynı şekilde, kurak, tropikal ve buzul ortamlarında işleyen süreçler de iklimle bağlantılıdır.Moloz akıntısı ve nehir taşkınları gibi olaylar daha çok olağandışı yağmur dönemleri gibi atmosferik oluşumlar tarafından tetiklenir.Açıkça belirtmek gerekirse atmosfer su döngüsünde temel bağlantıdır.Diğer iklim-jeomorfoloji bağlantıları iç süreçlerin atmosfer üzerindeki etkisini gösterir.Örneğin, yanardağlardan salınan parçacık ve gazlar atmosferin bileşimini değiştirebilir ve dağ oluşumu bölgesel sıcaklık, yağış ve rüzgarlar üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaktadır.