
Dinozor (Dinosauria), ilk olarak Mezozoyik zamanda ortaya çıkan ve yaşayan tek üyeleri kuşlar olan arkozor sürüngen grubu. Dinozor adı, Richard Owen tarafından Grekçe "korkunç" anlamına gelen deinos ve "kertenkele" anlamına gelen sauros sözcüklerinin birleştirilmesinden oluşur. Dinozorlar, 243 ile 233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıkmış ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerinin soyu tükenmiştir. Dinozorlar, sıcakkanlı ve soğukkanlı arası özellikler gösteren mezoterm canlılardı. Mezozoyik'te oldukça başarılı biçimde tüm kıtalara yayılan dinozorlar çok farklı nişleri doldurdu. Yapılan araştırmalarda şimdiye kadar yaklaşık olarak 1.000 kadar kuş olmayan dinozor türünün yaşadığı belgelendi. Bugün dinozorların evrimsel olarak devamı olan kuşların 11.000 kadar türü vardır ki bu, yaşayan memelilerin tür sayısının (~6000) yaklaşık iki katıdır. Dinozorların nasıl yaşadığı, ne kadar çeşitlendiği ve ekosistemdeki yerleri kadar kuş olmayan dinozorların nasıl yok olduğu da bilim camiasını uzun zamandır meşgul etmektedir. Kuş olmayan dinozorları yeryüzünden silen yok oluşun aşamalı mı, yoksa yerbilimsel olarak katastrofik (ani) mi olduğu tartışmalıdır.

Kuş; tüyleri, dişsiz gagaları, yumurtladıkları sert kabuklu yumurtalar yoluyla üreyen, yüksek metabolizma hızına sahip, dört odacıklı kalpleri ve hafif ama güçlü bir iskelet yapısına sahip, Aves sınıfını oluşturan sıcakkanlı omurgalı hayvanlar grubudur. Tüm dünyada yaygın olarak yaşayan kuşların boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ila deve kuşunda 2,75 m arasında değişir. On bin kadar yaşayan kuş türü bulunur ve bunların yarısından fazlasını ötücü kuşlar oluşturur. Kuşların türlere göre farklılık gösteren kanatları vardır ve kanatsız olduğu bilinen tek grup kivi kuşu ve soyları tükenmiş olan moa ile fil kuşudur. Ön ayakların evrimleşerek kanatlara dönüşmesi kuşlara uçma yeteneği sağlamış ancak daha sonra yine evrimin devam etmesiyle penguenler, deve kuşları ve adalarda endemik olan bazı türler uçma yeteneğini kaybetmişlerdir. Kuşların sindirim ve solunum sistemleri de uçma yeteneğine uyum sağlamıştır. Özellikle deniz kuşları ve bazı su kuşları gibi kuşlar ayrıca evrimleşerek yüzme yeteneği de kazanmıştır.

İnsanın evrimi, modern insanın evrimsel kökenini ve ne tür evrimsel süreçlerle ortaya çıktığını incelediği gibi insanın en eski atalarını ve atasal kökenlerini de konu edinir. Bunun yanında insanla ortak ataları paylaşan ve insan ile yakın akraba olan türlerin evrimini ve kökenini de araştırır. İnsan evrimi, konu olarak 1863 yılında T. H. Huxley tarafından oluşturulan bilim dalı primatolojiyi ve günümüz maymunlarının tüm canlılar ile onların eski atalarının fosillerini de dikkate almaktadır. Bunun yanında insanın evrimsel tarihi üzerindeki çalışma ve araştırmalar fiziksel antropoloji, paleoantropoloji, primatoloji, arkeoloji, dilbilim, genetik ve embriyoloji dâhil olmak üzere birçok bilimsel alanı de içerir.

Arnavutlar veya Arnavudlar, ortak bir Arnavut soyunu, kültürünü, tarihini ve dilini paylaşan, Balkan Yarımadası'na özgü bir etnik gruptur. Çoğunlukla Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan'ın yanı sıra Hırvatistan, Yunanistan, İtalya ve Türkiye'de yaşıyorlar. Ayrıca Avrupa, Amerika ve Okyanusya'da yerleşik çeşitli topluluklardan oluşan büyük bir diaspora oluşturuyorlar.

Odessa, Ukrayna'da Karadeniz kıyısında, Dniestr ve Dinyeper sığlıkları arasında bulunan kent. 1.015.826 nüf. (2021). "Karadeniz'in İncisi" olarak anılan şehir, 19. yüzyılda Rus İmparatorluğu'nda Moskova, Sankt Peterburg ve Varşova'den sonraki en büyük şehriydi. Ukrayna'nın güneybatısında bulunan ve Odessa Oblastı'nın yönetim merkezi ve önemli bir turizm, liman ve ulaşım merkezi olan şehir, ülkenin 3. en kalabalık şehridir. Zaman zaman "Karadeniz'in incisi", şehirde doğan Yahudi komedyenler yüzünden "Mizah başkenti" veya "Güney Palmira" olarak da adlandırılır. Kültür ve bilim merkezi Odessa, aynı zamanda Slav'dan çok Akdeniz tarzındaki mimarisiyle ülkenin en büyük sayfiye merkezlerinden biridir.

Pelikan, monotipik pelikangiller (Pelecanidae) familyasını ve Pelecanus cinsini oluşturan iri su kuşu türlerinin ortak adı. Uzun gagaları, avlanmak için kullandıkları ve yutmadan önce gagalarıyla topladıkları avın bulunduğu suyu süzmeye yarayan geniş boğaz keseleri en ayırt edici özellikleridir. Kahverengi pelikan, Peru pelikanı dışındaki türlerinin tüyleri genellikle soluk renklidir. Tüm türlerinin gagaları, keseleri ve yüzlerindeki tüysüz deri, üreme mevsiminden önce parlak renklere kavuşur. Yaşayan sekiz türü dönencelerden ılıman kuşağa kadar olan bölgelerde yaşar ancak Güney Amerika'nın iç kısmında, kutup bölgelerinde ve açık denizde bulunmazlar. Pelikanlara ait fosil kayıtları Fransa'da Oligosen döneminden kalma ve günümüz pelikanlarının gagasına benzeyen fosil buluntularıyla birlikte en az 30 milyon yıl öncesinden itibaren vardır. Uzun süre fregat kuşları, karabataklar, tropik kuşları ve sümsük kuşları ile akraba olduğu düşünülen pelikanlar günümüzde Pelikansılar (Pelecaniformes) takımında sınıflandırılır ve en yakın akrabaları ise pabuç gagalı ve hamerkoptur. Aynı takım içinde yer alan aynaklar, kaşıkçılar ve balıkçıllar ise uzak akrabalarıdır. Genellikle su yüzeyinde ya da yüzeye yakın yakaladıkları balıklarla beslenirler ve kıyılar ile göllerde yaşarlar. Koloniler oluşturarak üreyen pelikanlar sıklıkla toplu olarak avlanır. Beyaz tüylü dört türü yerde yuva yaparken kahverengi ya da gri renkli diğer dört türü ise ağaçlarda yuvalanmayı tercih eder.

Islak burunlu primatlar, Madagaskar'ın makimsileri, Afrika'nın galagoları ve pottoları ile Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan lorislerden oluşan bir primat alt takımıdır.

Ediyakaran biyotası, Ediyakaran dönemi sırasında Dünya'da var olan bütün canlılardan oluşan bir taksonomik dönem sınıflandırmasıdır. Bunlar gizemli boru ve yaprak biçiminde, çoğunlukla sapsız canlılardan oluşuyordu. Bu canlıların iz fosilleri dünya çapında bulunmuştur ve bilinen en eski karmaşık çok hücreli canlıları temsil etmektedir.

İnsanlığın beşiği, 1999 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dahil edilen, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Gauteng il sınırları içerisinde bulunan, Johannesburg şehrinin yaklaşık 50 kilometre kuzeybatısında yer alan bir mevkidir. Kapladığı alan 470 km²'dir. Bölgede bir dizi kireçtaşı mağarası bulunmaktadır, aralarında Dr. Robert Broom ve John T. Robinson tarafından 1947 yılında keşfedilen 2.3 milyon yaşındaki Australopithecus africanus fosilinin bulunduğu Sterkfontein Mağarası da vardır.

Copepoda, Maxillopoda sınıfına bağlı bir hayvan altsınıfıdır. Kopepodlar oldukça eski evrimsel tarihe sahip olan eklembacaklılardır. Vücutlarının oldukça küçük ve dayanıksız olmaları nedeniyle fosilleşmeleri oldukça zordur. Güney İngiltere'deki neolitik kazı alanında harpaktikoid bir kopepod olan Enhydrosoma garienis ’in bir erkek bireyi tanımlanmıştır; bu birey fosilden daha çok kurumuş durumda olup rehidrasyon işlemi ile incelenebilir duruma getirilip teşhis edilmiitir. Kopepodlara ait ilk gerçek fosil kayıtları Palmer tarafından Kuzey ve Güney Amerika’da Miyosen ve Pleistosen döneminden kalma bor mineralleri içerisinde bulunan bireylerden elde edilmiştir .Bu bireylerden bir tanesi Cletocamptus Schmankewitsch,cinsi olarak tanımlanırken diğeri takım seviyesine kadar teşhis edilebilmiştir.En dikkat çekici fosil kopepod hiç şüphesiz Kabatarina pattersoni dir. Brezilya’da Alt Kretase’ye ait kalker kayaçlarda bulunan bu tür parazitik olup yine fosil tür olan Cladocyclus gardneri,solungaçlarında tespit edilmiştir. Bu veriler kopepodlar'ın fosil kayıtlarının günümüzden 110-120 MY öncesine kadar geri çekilmesini sağlamıştır.Çok uzun evrimsel tarihleri boyunca kopepodlar denizler, yeraltı suları, sürekli ve geçici tatlı ve acı sular ile nemli karasal habitatları da içeren tüm sucul biyotoplarda başarılı bir şekilde kolonize olmuşlardır. Antarktik göllerin donmuş yüzeyleri altında ve Nepal Dağları’nda 5540 m yükseklikte dahi bulunmuşlardır. Bununla birlikte kopepodların yaşam alanları içine tatlısu ve denizel sedimentler, yeraltı suları, bataklıkların yanı sıra ağaç kovuklarındaki su birikintileri ve hatta atık araba tekerlekleri ve bromeliadların yaprakları arasında biriken su ortamları gibi kriptik habitatlar da bulunmaktadır. Ayrıca, serbest yaşayan siklopoid ve harpaktikoid kopepodlar orman tabanındaki nemli çürümüş bölge faunasının da önemli bileşenleridir. Derin hidrotermal kaynaklardan tespit edilen omurgasızların en baskın ve zengin grubunu da kopepodlar oluşturmaktadır

Maotianshan Şeylleri, barındırdığı Konservat Lagerstätten ile meşhur, fosilleşmiş organizmaların veya izlerinin özel olarak korunduğu Chiungchussu formasyonunda bir dizi Alt Kambriyen fosil sahasıdır. Maotianshan Şeylleri, Burgess Şeyli fosilleri ile karşılaştırıldığında, nadir bir şekilde korunmuş, mineralize olmamış yumuşak dokunun dikkate değer ölçüde korunmasını sergileyen dünya çapında kırk Kambriyen fosil sahasından biridir. Çin'in Yunnan eyaletinin, Chengjiang ilçesinde yer alır ve adlarını Maotianshan Tepesi'nden alır.

Argonautidae, Incirrina alttakımına bağlı bir hayvan familyasıdır. Yumurta kapsülü fosili Japonya, Yeni Zelanda, Sumatra, Avrupa ve Kaliforniya'da ortaya çıkmıştır.

Denisova Mağarası, Rusya, Sibirya'daki Altay Dağları'nda bulunan bir mağaradır. Mağara büyük paleoarkeolojik ve paleontolojik öneme sahiptir. Denisova insanının kemik parçaları ve yaklaşık GÖ 40.000'e tarihlenen kalıntılar mağarada bulunmuştur. Mağarada 32.000 yıllık bir tarih öncesi at türü de keşfedilmiştir.

Negroponte Triarşisi, Dördüncü Haçlı Seferi ardından Bizans İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra Eğriboz Adası'na kurulmuş bir Haçlı devletidir. Birbiri ile ilişkili birkaç Lombard aile tarafından yönetilen Üç baronluğa (terzieri) bölünmüştür, ada kısa süre sonra Venedik Cumhuriyeti etkisine girmiştir. Yaklaşık 1390'dan itibaren, ada, Negroponte Krallığı olarak düzenli Venedik kolonisi oldu.
Kafadan bacaklıların jeolojik geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. İlk nautiloidlere geç Kambriyen katmanlarında rastlanmıştır. Kafadan bacaklıların sözde kök grubunun temsilcilerine ise ilk Kambriyen lagerstätten katmanlarında rastlanmıştır.

Acinonyx, kedigiller familyasından bir memeli cinsi. Bu cinsin tek yaşayan türü olan çita, Afrika ve Asya'nın açık otlaklarında yaşar.

Christian Felix Klein, grup teorisi, karmaşık analiz, Öklid dışı geometri ve geometri ile grup teorisi arasındaki ilişkiler üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Alman matematikçi ve matematik eğitimcisi. Klein'ın geometrileri temel simetri gruplarına göre sınıflandıran 1872 Erlangen programı, döneminin matematiğinin büyük kısmının etkili bir senteziydi.

1812-1819 Osmanlı veba salgını, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki son büyük veba salgınlarından biridir. Bu salgın en az 300.000 kişinin hayatına mal olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nda 16. ve 19. yüzyıllar arasında veba salgınları sık sık meydana gelmiştir.

Odessa katliamı, Transdinyester Valiliği'ndeki Odessa ve çevresindeki kasabaların Yahudi nüfusunun 1941 sonbaharı ve 1942 kışında Romanya kontrolü altındayken toplu katliamıydı.

Peracarida, Eumalacostraca altsınıfına bağlı bir hayvan üsttakımıdır. Türlerinin çoğu genel olarak 2 cm (0,8 in)'den daha küçük olsa da, aralarındaki en büyük tür olan Bathynomus giganteus 76 cm (29,9 in)'e erişebilir. Bilinen en eski türü, İrlanda'da Famenien'den de eski zamanlara dayanan Oxyuropoda ligioides fosilidir.