Halüsinasyon veya varsanı, bir duyu organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, kişinin sadece kendisinin duyabildiği, görebildiği, dokunabildiği ve koklayabildiği, gerçek olmayan duyuların algılanmasına veya sanıların alınmasına verilen isimdir. Halüsinasyonlar, benzer fenomenlerden ayrı tanımlanmaktadır. Örneğin rüya görmek uyanık olma hali barındırmaz; psödohalüsinasyonda istemsiz duyusal algıların gerçek olmadığı kişi tarafından bilinir; yanılsamalar saptırılmış ve yanlış yorumlanmış gerçek duyusal algılar barındırır; zihinsel imge kişinin istemi kontrolü altındadır gibi. Ruh hastalıklarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Beş duyunun da varsanısı olabilir; görme, işitme, dokunma, koklama ve tat duyusu. Halüsinasyonlarda kişi, bir hastalığının olduğunu bilmeden, gördüğü, işittiği ve hissettiğine bütünüyle inanır. Gözlerinde bozukluk olan kişide veya migrende görülen ışık parıltıları varsanı içine girmez. Bunlarda hasta, olayın nedenini bilmektedir.
Şair ya da ozan, şiir yazan veya söyleyen kimsedir. Şair kelimesi Arapçadan gelir; doğaüstü güçlere sahip, deli, kâhin gibi anlamlar da yüklenmiştir.
İslamofobi, kelime anlamı olarak "İslam korkusu" demektir. İslam dinine ya da Müslümanlara karşı duyulan nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve kin besleme anlamına gelir.
Şaman ya da Kam, Şamanizm dinine inanan kavimler tarafından, ruhlarla insanlar arasında iletişim kurduğuna inanılan dini liderdir. Tunguzcada ve Mançucada ''büyücü'' veya ''kahin'' anlamına gelmektedir.
Adak, herhangi bir dilek yerine geldiğinde karşılığında yapılacağı veya verileceği söylenen şey ve bunun sonucunda insanın kendisini Tanrı'ya karşı yükümlü kıldığı durum. Osmanlıca nezir kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Kutsal varlıklardan yardım dilemek amacıyla kurban kesme, saçı verme, mum yakma, para bağışlama gibi eylemlerde bulunma taahhüdü. Hatta bir şeyden vazgeçme örneğin bir hayvanı doğaya salma bile adağın kapsamına girer. Örneğin Türkçe ile uzak akraba olan Yakut dilinde Adık olarak söylenen bu sözcük bazı nesnelerin yakılmasını ve hayvanların özgür bırakılmasını da ifade eder. Bu yüklenim yerine getirilmediği takdirde kişinin başına olumsuzluklar, hatta felaketler geleceğine inanılır.
Araknofobi veya Araknofobya bir spesifik fobidir, Örümcek korkusuna verilen addır.
Ofidiyofobi yılanlardan korkma durumudur. Yılan korkusu bazen daha genel bir terim olan herpetofobi ile de ifade edilir. Zoofobi kapsamındaki en yaygın korkulardan biridir. Ofidiyofobi, zehirleri ya da karşılaşılabilecek diğer tehlikeli durumlar sebebiyle yılanlardan hoşlanmamak ya da korkmaktan farklı bir durumdur. Tipik bir ofidiyofobik sadece yılanlarla canlı temas kurmaktan değil, onları düşünmekten, resimlerine bakmaktan, televizyonda görmekten de korkar.
Ailurofobi veya kedi korkusu, şiddetli olabilen kedilerden korkma halidir. Yunanca αἴλουρος ve φόβος kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Diğer eş anlamlı terimler felinofobi, elurofobi ve gatofobidir. Kedi korkusu olan kişilerin vereceği aşırı tepki, Panik atağa veya kalp çarpıntısına neden olabilmektedir.
Triskaidekafobi, 13 sayısından korkma durumudur. Batıl inançta 13 sayısının uğursuz olduğunu düşünenler bu sayıdan korkarlar ve uğursuzluk getirdiğini düşünürler.
Aquafobi veya su korkusu (Yunanca:ὕδωρ+φόρος), suya karşı olan anormal bir korkudur. Aquafobi, hastanın kontrolünün ötesinde veya günlük yaşantıya müdahale edebilecek düzeyde korku içeren özel bir fobidir. İnsanlar birçok açıdan aquafobi hastalığına uğrarlar ve bir okyanusta, nehirde ya da hatta bir küvette suyun yakın bir tehdit oluşturmadığını fark etmiş olsa da deneyimleyebilirler. Botla dolaşma, yüzme gibi aktivitelerden veya temel yüzme becerilerine hakim olmasına rağmen, derin okyanusta yüzmekten kaçınırlar. Bu endişenin kaynağı genellikle ıslanmaya, beklenmeyen bir su geldiğinde sıçramaya ya da bir su kütlesine itilmesine ya da atılmasına kadar uzanır.
Autofobi aynı zamanda monofobi, isolofobi veya eremofobi, olarak adlandırılan, yalnız kalma fobisidir; bencil olma korkusu veya yalnız kalma korkusudur. Hastaların fiziksel olarak hasta olmaları gerekmez, ama göz ardı edildiklerini ya da sevilmediklerini düşünürler. İfade edilenin aksine, kelimenin anlamı, autofobiyi "kendinden korkma" olarak tanımlamaz. Bozukluk tipik olarak diğer anksiyete bozukluklarından kaynaklanır ve bunlarla ilişkilidir.
Equinofobi veya hippofobi atlara karşı duyulan psikolojik bir fobidir. Equinofobi Yunancadaki φόβος (phóbos), anlamı "korku" ve Latin kelimesi equus, anlamı "at"'ın birleşmesiyle oluşmuştur. Hippofobi kelimesi ise Yunancadaki phóbos kelimesi ile Yunancadaki at anlamına gelen, ἵππος (híppos) kelimesinin birleşmesi ile oluşmuştur.
Filofobi aşık olma ya da duygusallık korkusu DSM-5 dahil değildir. Genellikle kişinin duygusal karmaşa içinde karşı karşıya kalmasıdır ancak kronik bir fobide olabilir. Yaşamı ve insanlarla iletişimi olumsuz etkiler. Bir diğer olumsuz yönü ise kişiyi tecritte tutmasıdır. Sevgiyi yasaklayan dini ve kültürel olgular dolayısı ile ortaya çıkabilir. Kişinin içinden gelen tepkiye karşı belli bir suçluluk ve hayal kırıklığını temsil eder.
Farmakofobi (ilaç fobisi), farmakolojik tedavileri kullanma korkusudur. Şiddetli, aşırı ve mantıksız durumlarda bir tür özgül fobi olabilmektedir.
Asimetrifobi, simetrik olmayan şeylere karşı duyulan korkudur. Halk arasında simetri hastalığı olarak da bilinmektedir. Genellikle bu fobiye sahip olan kişiler nesnel veya öznel olarak asimetrik olan herhangi bir şeye karşı aşırı kaygı hissederler, simetrik olmayan yerlerden uzak durmaya ve daha çok evden dışarı çıkmamaya çalışabilirler. Onlar için asimetriyi hayal etmek bile korku ve kaygı verici olabilir. Bu fobi bazı insanlar için o kadar çekilemezdir ki kişide panik atağa bile yol açabilir. Böyle bir durumda kalp hızlanması, kan basıncında artış, nefes alıp vermenin hızlanması, terleme ve birçok farklı semptom beklenebilir.
İhtiyofobi veya balık korkusu, balık yeme korkusu, çiğ balığa dokunma korkusu veya ölü balık korkusu gibi kültürel fenomenlerden irrasyonel korkuya kadar değişir. Selakofobi veya galeofobi ise, köpekbalıklarına özel gelişen korkudur.
Nelofobi, cam ve camın kırılmasından duyulan korkudur. Nelofobisi olan insanların birçoğunda pencerelerden korkma gibi davranışlar da gözlemlenir. Bu sebeple pencereden de bakamazlar. Korkuları camın kırılması ve hassas olmasından kaynaklıdır. Cam tabak ve cam bardak gibi camdan yapılmış eşyaları kullanamazlar. Fobi'nin çıkış noktası travmatik sebepler olup birisinin pencereden düşmesi, araba kazasıyla meydana gelen cam kırığı veya camlarla alakalı herhangi bir travma olabilir. Nelofobisi olanların hissettiği semptomlar arasında vücut sıcaklığında artış, terleme, bayılma, mide bulantısı, kalp çarpıntısı, öfke, panik ataklar sayılabilir.
Uyku fobisi veya somnifobi, uyku veya uykuya dalmaya karşı oluşan korku ve isteksiz duyguları içerir.