İçeriğe atla

Paul Klee

Paul Klee
Genel bilgiler
Doğum adıPaul Klee
Doğum18 Aralık 1879(1879-12-18)
Münchenbuchsee, İsviçre
Ölüm29 Haziran 1940 (60 yaşında)
Muralto, İsviçre
UyrukAlman/İsviçreli
AlanıResim
Sanat eğitimiGüzel Sanatlar Akademisi, Münih
Katıldığı akımlarDışavurumculuk, Kübizm, Gerçeküstücülük
Ünlü yapıtlarıBalığın Çevresinde,
Ölüm ve Ateş,
Picasso'ya Saygı
Artık Gün Üzerine Natürmort
İmzası

Paul Klee (18 Aralık 1879 – 29 Haziran 1940), Alman kökenli İsviçreli ressam. İlk olarak oryantalizmi öğrenen Klee, kendisine özgü tarzı ile dışavurumculuk, kübizm, gerçeküstücülük gibi pek çok akımda etkili oldu.[1] Sanatçı renk teorisi hakkında çok fazla tecrübe sahibiydi ve bu tecrübelerini yazdı. Çalışmaları ressamın çocuksu perspektifini, mizah anlayışını, kişisel hislerini, inançlarını ve müzikselliğini yansıttı. Klee ve Rus ressam arkadaşı Wassily Kandinsky, Bauhaus okulunda eğitmenlik yapmalarıyla da ünlendiler.

Hayatı

İsviçre'de Bern yakınlarındaki Münchenbuchsee'de dünyaya geldi. Babası Hans Klee müzik öğretmeniydi. Annesi Ida Frick ise şarkıcılık eğitimi almıştı. Ressam, çiftin iki çocuğundan küçük olanıydı.[2]

Ressam, küçük yaşlarda hem resimle hem de müzikle uğraşmaya başladı. Yedi yaşındayken keman çalmaya başladı. Sekiz yaşında ise büyük annesi ona boya kalemleri hediye etti. Klee'nin hem müziğe hem de resme eşit derecede yetenekliydi.[3] Küçüklüğünde ailesinin de yönlendirmesi ile müzisyen olmaya odaklansa da ergenlik döneminde görsel sanatlar ile ilgilenmeye karar verdi. Bunun bir sebebi ailesine başkaldırması olsa da esas neden modern müziğin kendisine bir şey ifade etmediğini fark etmesiydi. Klee, konuyla ilgili "Müzikal başarılarla dolu tarihi yok sayarak müziğe yaratıcı ve detaylı bir şekilde girmek için bir sebep bulamadım." dedi.[4] Bir müzisyen olarak on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılın geleneksel çalışmalarıyla kendini kısıtlayan Klee, bir ressam olarak ise radikal fikirler ve stiller üretti ve denedi.[5]

1897 yılında günlük tutmaya başladı. Ressam, 1918 yılına kadar günlüğüne yazmaya devam etti. Bu günlükler daha sonraki yıllarda ressamın hayatı ve düşünceleri hakkında izleyenlerine bilgi verdi.[6] Eğitim hayatı boyunca okul kitaplarına karikatürler çizdi.[7] Bern'de okuduğu lisenin bitirme sınavlarını zor bir şekilde geçen Klee, "beşeri bilimler" dalından mezun oldu. Klee, mezuniyetinde yaşadığı zorluklarla ilgili "Yine de tamı tamına minimumu gerçekleştirmek zordur ve bazı riskler içerir." diye yazdı.[8] Klee, müzik ve sanata büyük bir ilgi duyup, zamanının büyük çoğunluğunu bu konulara harcasa da aynı zamanda iyi bir edebiyat okuyucusuydu. Daha sonraları ise sanat tarihi ve estetik ile ilgili iyi bir yazar oldu.[9]

Ailesinin gönülsüz bir şekilde verdiği izinle 1898 yılında Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nde Heinrich Knirr ve Franz von Stuck ile birlikte okumaya başladı. Çizim konusunda çok başarılı olmasına rağmen renk duyarlılığı konusunda eksikleri vardı. Bu konuya daha sonra değinen Klee, "Üçüncü kışımda resim yapmayı asla öğrenemeyeceğimi fark ettim" dedi. Akademi'de okuduğu bu gençlik günlerinde, Klee, zamanını barlarda geçirdi ve alt sınıf kadınlar ve ressam modelleri ile ilişkiler yaşadı. 1900 yılında, gayrımeşru bir çocuk sahibi oldu. Bu çocuk, doğumundan birkaç hafta sonra öldü.[10]

1901 yılında, Klee, kendisine yön veren ilkelerini şöyle yazdı: "Her şeyden önce, yaşama sanatı; daha sonra ideal sanatım olarak şiir ve felsefe ve benim gerçek sanatım olan plastik sanatlar;ve son başvurduğum, çizim."[11] Güzel Sanatlar'dan mezun olduktan sonra Klee, arkadaşı Herman Haller ile İtalya'ya gitti. Roma, Floransa ve Napoli'de kaldılar. Geçmiş yüzyılların usta ressamlarının çalışmalarını incelediler.[10] İtalya günleriyle ilgili: "Forum ve Vatikan benimle konuştu. Hümanizm beni boğmak istedi." dedi.[12] İtalya'nın renklerinden etkilenmesine rağmen, üzülerek "Rengin bu alanında benim için uzun bir mücadele var" dedi.[13] Klee için renk sanatta iyimserliği ve asilliği temsil ediyordu. Ressam, siyah-beyaz grotesk figürleri ve satirleri ile karamsar doğayı ifade etmeyi umuyordu.[13] Bern'e döndükten sonra ailesiyle uzun yıllar yaşadı ve fırsat buldukça sanat kurslarına katıldı. 1905 yılında, isli cam levhaya toplu iğne ile çizim yapmak gibi bazı deneysel teknikler geliştirdi. Bu teknikle içlerinde Babamın Portresi (1906) de olan elli yedi çalışma yaptı.[7] Ayrıca, Inventionen ismini verdiği on bir tane çinko tabak gravür yaptı. Grotesk yaratıklar çizdiği bu tabaklar sergilediği ilk eserleri oldu.[10] Bu eserlerle ilgili "Gravürlerimden çok memnun olmama rağmen bu şekilde devam edemezdim. Ben bir uzman değildim." yorumunu yaptı.[14] Klee, o dönemde hâlâ müziğe zaman ayırıyor, bir orkestrada keman çalıyor ve konser/tiyatro yorumları yazıyordu.[15]

Evliliği ve erken dönem çalışmaları

Çiçek Efsanesi (1918), Sprengel Müzesi, Hannover, Almanya

1906 yılında Bavyeralı piyanist Lily Stumpf ile evlendi ve aynı yıl içerisinde Felix Paul ismini verdikleri bir oğulları oldu. Çift, Münih'in bir banliyösünde yaşadı. Stumpf piyano dersleri verip çeşitli gösterilere katılırken Klee de evde kalıp sanat çalışmalarına devam etti. O günlerde sanatçının dergi ressamı olma çabaları başarısızlıkla sonuçlandı.[15] Klee'nin sanat çalışmaları hem ev işlerine ayırdığı zaman hem de sanatına yeni bir yön bulmaya çalışması sebebiyle evliliğinin ilk beş senesinde yavaşladı. 1910 yılında, Bern'de ilk kişisel sergisi açıldı. Bu sergi daha sonra üç İsviçre kentini de ziyaret etti. Bir sonraki sene Voltaire'in Candide isimli romanı için kitap çizimleri yaptı. Bu yıl içerisinde Wassily Kandinsky, Franz Marc ve diğer avangart sanatçılarla tanıştı ve Mavi Süvari (Der Blaue Reiter) grubuna girdi.[16]

Kandinsky'le tanışması ile ilgili Klee, "Görür görmez ona karşı büyük bir güven duydum. İstisnai güzellikte ve berraklıkta zekaya sahip bir adamdı." dedi.[17] Bu ortaklık, Klee'nin aklına renkle ilgili modern teoriler getirdi. 1912 yılında Paris ziyareti ile Kübizm'e ilgi duymaya başladı ve soyut sanatın erken dönem tanımlarından olan "saf resim"'in öncüsü oldu. Robert Delaunay ve Maurice de Vlaminck'in koyu renk kullanımları ressama ilham kaynağı oldu.[18] Bu ressamları taklit etmek yerine Klee, kendi renk deneylerini yapmaya başladı. Kısıtlı bir şekilde üst üste binen renk blokları kullanarak Taş Ocakları (1913) gibi basit manzara tabloları yaptı.[19] Klee, "uzak asil hedefine" ulaşabilmek için "rengin bu alanıyla uzun bir süre mücadele etmesi" gerektiğini kabul etti. Daha sonra ise "Renk ile çizimi birbirine bağlayan bir tarz" olduğunu keşfetti.

Klee'nin sanatının kırılış noktası, August Macke ve Louis Moilliet ile birlikte Tunus'u ziyaret etmesi ile gerçekleşti. Ressam, oradaki ışığın kalitesinden çok etkilendi. Bu konuyla ilgili şöyle yazdı: "Renk beni sahiplendi. Onu kovalamayı bıraktığım anda biliyordum ki beni sonsuza kadar kavrayacaktı. Renk ve ben biriz. Ben bir ressamım."[20] Bu aydınlanması ile birlikte doğanın solgunlaşmasına olan inancı önem kazandı. Klee, soyutlamadaki klas romantizmi aramaya başladı.[20] Klee, bu aşamadan sonra teknik başarısına renk kullanımındaki başarısına da ekleyerek, bu ikisini birleştirdiği "Dramatik Tablolar" ismini verdiği bir seri yaptı.[21][22] Bu yeni sentezin en önemli örneklerinden biri Bavyeralı Don Giovanni'dir. (1919).[23]

Eve döndükten sonra, Klee, ilk soyutu olan Stil v. Kairouan'ı yaptı. Bu tablo renkli çember ve dikdörtgenlerden oluşan bir kompozisyondu.[24] Renkli dikdörtgen, Klee'nin temel yapı taşı oldu. Bazı uzmanlar ressamın bir renk armonisi oluşturabilmek için farklı renklerden blokları bir arada kullandığını iddia etti. Seçtiği belirli renk paletleri müzikal bir anahtara benziyordu. Bazen tamamlayıcı renkler kullanan Klee, kimi zaman da müzikal bağlantıyı yansıtabilmek için uyumsuz renkleri seçiyordu.

Ressamın eve dönmesinden birkaç hafta sonra I. Dünya Savaşı başladı. İlk başlarda, Klee, bu konuyla hiç ilgilenmedi. Günlüğüne alaylı bir şekilde "Bu savaşı uzun zamandır içimde hissediyorum. İşte bu yüzden, manen, bu konu beni hiç ilgilendirmiyor." diye yazdı.[25] Kısa bir süre sonra ise etkilenmeye başladı. Arkadaşları Macke ve Marc çatışmalarda öldüler. Üzüntüsünü gösteren, savaş temalı pek çok litografı kalemle ve mürekkeple yaptı. Bu sırada soyut çalışmalarına da devam ediyordu. 1916'da Alman savaş kuvvetlerine katıldı, fakat babasının uğraşları ile Klee ön saflarda savaşmak yerine uçaklara kamuflaj çizen bir memur olarak çalıştı.[26] Savaş boyunca resim yapmaya devam etti ve bazı sergiler açmaya çalıştı. 1917'de bazı sanat eleştirmenlerince yeni Alman ressamların en iyisi olduğu iddia edildi. O günlerde Klee'nin eserleri iyi fiyatlarla satılmaya başlandı.[27]

Sonraki kariyeri

1919 yılında, Klee, Düsseldorf Sanat Akademisi'nde ders vermek için başvurdu. Bu başvurusu reddedildi fakat aynı günlerde sanat tüccarı Hans Goltz ile üç senelik bir anlaşma imzaladı. Goltz, sanat arenasında önemli bir yeri olan galerisinde Klee'nin eserlerini sergiledi ve reklamını yaptı. 1920 yılında, 300'den fazla eserinin sergilendiği bir retrospektif düzenlendi.[28]

Bu dönemde, Klee, Bauhaus'da dersler vermeye başladı.[29] 1922'de Kandinsky de aralarına katıldı ve Klee ile Kandinsky'nin dostluğu Bauhaus'ta gelişti. Aynı yılın sonunda ilk Bauhaus sergisi ve festivali düzenlendi. Bu etkinlikler için Klee pek çok reklam malzemesi üretti.[30] Bauhaus'ta çalıştığı dönemde Klee pek çok teori ve fikir geliştirdi.[31]

Klee, aynı zamanda, Kandinsky, Feininger, and Jawlensky ile beraber Mavi Süvari isimli sanat grubuna üyeydi. Bu grup 1923 yılında kuruldu ve 1925 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ders verdiler ve sergi açtılar. Aynı sene, Klee'nin Paris'teki ilk sergisi açıldı ve Fransız gerçeküstücüler ile iletişime geçti.[32] Ressam 1928 yılında ziyaret ettiği Mısır'dan Tunus'a oranla daha az etkilendi. 1929 yılında, Will Grohmann tarafından yazılan sanatçı hakkındaki ilk monografi yayınlandı.[33]

Nazi hareketi 1933 yılında yarattıkları "Dejenere sanat" sebebiyle Bauhaus'u kapattığını açıkladı. Diğer ülkelerde yaşayan göçmenler Bauhaus'u başka ülkelerde devam ettirmeye çalıştılar. Örneğin Şikago'da "Yeni Bauhaus" açıldı.[34] Klee, 1931'den 1933'e kadar Düsseldorf Akademisi'nde ders vermeye devam edebildi. Bir Nazi gazetesi hakkında "Bir Bauhaus eğitmeni olarak ünlenen Klee herkese safkan bir Arap olduğunu söylüyormuş. Oysa kendisi Galicialı bir Yahudi'den başka bir şey değildir." diye yazdı.[35] Evi Nazilerce aranan Klee, işinden kovuldu.[36] 1933-1934 yıllarında, Klee'nin Londra ve Paris'te sergiler düzenledi ve büyük hayranlık duyduğu Picasso ile tanıştı.[37] Klee ailesi 1933 yılının sonlarında İsviçre'ye göç etti.[37]

1930'ların ilk yarısında Klee yaratıcı kariyerinin doruğundaydı. Ad Parnassum (Parnas'a Doğru)(1932) isimli tablosu onun başyapıtı kabul edilir.[38] Almanya'daki son senesi olan 1933'te yaklaşık 500 tablo çizdi. Aynı sene, ölümünden sonra sklerodermi olduğu anlaşılan hastalığının belirtileri görünmeye başladı. Ağır hastalığının etkileri sanatını da etkiledi. 1936 yılında sadece 25 tablo yapabildi. 1930'ların sonunda sağlığı tekrar yerine gelince, Kandinsky ve Picasso'yu ziyaret etti.[39] 1939 yılında 1200'den fazla tablo yaptı.[40] Bu dönemde çoğunlukla ağır çizgiler ve daha geniş renk bloklarına sahip geometrik formlar kullandı. Renk paleti ise parlak renklerden mat renklere değişiklik gösteriyordu. Bu değişikliğin sebebi büyük ihtimalle iyimserlik ile kötümserlik arasında gidip gelen ruh halini yansıtıyordu.[41] 1937'de Almanya'ya dönen ressamın on yedi tablosu Naziler'in düzenlediği "Dejenere Sanat" sergisinde gösterildi ve 102 eseri Naziler tarafından yok edildi.

1940 yılında İsviçre'de Muralto'da öldü. Son yapıtı 1940 yılının Mayıs ayında, Mozart'ın Requiem'ine bir gönderme olarak yaptığı Paukenspieler (Orkestra Davulcusu) adlı resimdir. Bu ülkede doğmuş olmasına rağmen İsviçre vatandaşlığını almayı başaramamıştı. Sanat çalışmaları, İsviçre'deki otoritelerce, fazla devrimsel hatta dejenere bulunuyordu. Buna rağmen ölümünden altı gün sonra İsviçre hükûmeti vatandaşlığı verdi.[42] Klee, ardından 9000'e yakın sanat eseri bıraktı.[43]

Tarzı ve yöntemleri

Klee, tabloları sınıflandırılması zor bir sanatçı olsa da farklı dönemlerde Dışavurumculuk, Kübizm, Fütürizm, Gerçeküstücülük ve Soyut sanat gibi akımlarla bağdaştırıldı. Genellikle, dönemdaşı olan sanatçılardan ayrı çalışan ressam, yeni sanat akımlarını kendine ait bakış açısıyla yorumladı. Metotları ve teknikleri olağandışı bir şekilde yaratıcıydı. Klee, suluboya, mürekkep, pastel, gravür gibi pek çok farklı araç kullanarak eserlerini üretti. Bazen tek bir tabloda iki aracı birleştirdiği de oldu. Resimlerini tuval, çuval bezi, muslin, keten, şile bezi, mukavva, metal folyo, dokuma, duvar kağıdı, gazete kağıdı gibi malzemelerin üstüne yaptı.[44] Ressam sprey, bıçak, dökme, cam, koyu renk boyalar ve suluboya ile karıştırılmış yağ ya da mürekkep ile karıştırılmış suluboya gibi karışık araçlar ile çalıştı.[45]

Resim tekniği konusunda doğuştan yetenekli olan Klee, uzun denemeler sonucunda renk ve renk uyumu konusunda da uzmanlaşmıştı. Birçok çalışmasında bu yeteneklerini birleştirdi. Tek renkliden çok renkliye farklı türlerde renk paletleri kullandı. Eserlerinde, kırılgan, çocuksu bir kalite vardı ve bu yüzden de küçük boyutluydular. Çoğunlukla geometrik formları kullanan ressam bu formlar dışında harflerden, sayılardan, oklardan da faydalandı. Klee, bu şekilleri hayvan ve insan figürleri ile birleştirdi. Bazı çalışmaları tamamen soyuttu. Pek çok tablosu ve bu tabloların isimleri ressamın mizah anlayışını ve ruhsal durumunu yansıttı. Bazılarında ise politik görüşlerine yer verdi. Eserlerindeki şiirsellik, müzik, hayaller ve bazen de notalar ayırtedilebilir. Geç dönem çalışmalarında ise Mısır hiyeroglifleri gibi semboller vardır. Rainer Maria Rilke, 1921 yılında Klee hakkında: "Eğer bana onun (Klee) keman çaldığını söylemeseydiniz bile eserlerini gördükten sonra bunu tahmin edebilirdim." dedi.[46]

Etkileri

Klee, büyük bir tutku ve beceriyle renk üzerinde oynarken Bauhaus'taki öğrencilerine de renkleri karıştırma ve renk teorisi hakkında verimli bir öğretmen oldu. Klee kendi çağdaşı olan diğer önemli ressamlardan da etkilendi. Bu isimler arasında Belçikalı Rene Carcan da vardı.

Besteci Gunther Schuller ressamın yedi tablosunu Paul Klee'nin temaları üzerine yedi çalışma ismiyle ölümsüzleştirdi. Bu tablolar arasında Alter Klang, Abstraktes Terzett, Küçük Mavi Canavar ve Ein unheimlicher Moment de vardı.

Bir diğer Klee eseri olan Angelus Novus ise Alman felsefeci ve edebiyat eleştirmeni Walter Benjamin'in yazdığı bir metnin konusu oldu. Benjamin bu resmi Klee'den 1921 yılında satın almıştı. Benjamin, bu tabloda betimlenen meleğin felsefedeki ilerlemeyi temsil ettiğini iddia etti.

1938 yılında Steinway piyanoları, sanatçının müzik ve görsel sanatları olağanüstü bir şekilde birleştirmesi sebebiyle Paul Klee serisini üretti. Sadece 500 piyano üretilen bu serideki enstrümanlardan birinin sahibi Vladimir Horowitz oldu. Paul Klee, Steinway'in bu jestiyle ilgili olarak "Büyük bir onur ve ayrıcalık." dedi.

60'ların sonunda caz bestecisi Chuck Mangioni'nin de içinde bulunduğu bir grup tarafından "Performing Musical Interpretations of the Paintings of Paul Klee" isimli bir albüm çıkartıldı.[47] Temmuz 2005'te ise Bern'de Klee'nin yaklaşık 4000 eserinin sergilendiği Klee Merkezi açıldı. Bir diğer Klee koleksiyonuna ise kimyager ve oyun yazarı Carl Djerassi sahipti ve bu koleksiyon San Fransisko Modern Sanat Müzesi'nde sergilenmektedir. Bugünlerde, ressamın bir tablosu Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 17.5 milyon dolara müşteri bulmaktadır.

Kaynakça

  1. ^ Rauer, Julie. Klee's Mandalas 2 Şubat 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 10 Şubat 2008.
  2. ^ Partsch, Susanna. Paul Klee, Taschen, Köln, 1993, sayfa 8, ISBN 3-8228-0299-9
  3. ^ Partsch, sayfa 8
  4. ^ Partsch, sayfa 9
  5. ^ Kagan Edward, Paul Klee at the Guggenheim Museum, Rizzoli, New York, 1993, sayfa 54, ISBN 0-89207-106-0
  6. ^ Partsch, sayfa 7
  7. ^ a b Partsch, sayfa 10
  8. ^ Kagan, sayfa 22
  9. ^ Jardi, Enric. Paul Klee, Rizzoli, New York, sayfa 8, ISBN 0-8478-1343-6
  10. ^ a b c Partsch, sayfa 11
  11. ^ Gualtieri Di San Lazzaro, Klee, Praeger, New York, 1957, sayfa 16
  12. ^ Jardi, sayfa 9
  13. ^ a b Kagan, sayfa 23
  14. ^ Jardi, sayfa 10
  15. ^ a b Partsch, sayfa 12
  16. ^ Partsch, sayfa 17
  17. ^ Jardi, sayfa 12
  18. ^ Partsch, sayfa 18
  19. ^ Jardi, sayfa 7, 9
  20. ^ a b Partsch, sayfa 20
  21. ^ Partsch, sayfa 24-5
  22. ^ Kagan, sayfa 33
  23. ^ Kagan, sayfa 35
  24. ^ Partsch, sayfa 27
  25. ^ Partsch, sayfa 31
  26. ^ Partsch, sayfa 35
  27. ^ Partsch, sayfa 36
  28. ^ Partsch, sayfa 44
  29. ^ Partsch, sayfa 47
  30. ^ Jardi, sayfa 18
  31. ^ Partsch, sayfa 48
  32. ^ Jardi, sayfa 18-9
  33. ^ Jardi, sayfa 20
  34. ^ Jardi, sayfa 22
  35. ^ Partsch, sayfa 73
  36. ^ Partsch, sayfa 55
  37. ^ a b Jardi, sayfa 23
  38. ^ Partsch, sayfa 64
  39. ^ Jardi, sayfa 25
  40. ^ Partsch, sayfa 76
  41. ^ Partsch, sayfa 77-80
  42. ^ Partsch, sayfa 80
  43. ^ Kagan, sayfa 23
  44. ^ Kagan, sayfa 26
  45. ^ Partsch, sayfa 58-60
  46. ^ Jardi, sayfa 8
  47. ^ Vinyl LP, Philips katalog numarası: PHS 600-266.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bauhaus</span> plastik sanatlar ve sanayiinin bileşimini savunan Alman güzel sanatlar okulu (1919-1933)

Bauhaus; 20. yüzyılda mimari, tasarım, sanat alanlarında yeni akımlar yaratmış bir okuldur. Kurulduğu zaman dünyanın en seçkin ve çağdaş mimarlarını, sanatçılarını, bir araya getirerek, yalnızca bir eğitim kurumu yaratmamış, aynı zamanda bir üretim merkezi ve tüm bunların konuşulup tartışıldığı bir yer haline gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Dışavurumculuk</span> Duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı

Dışa vurumculuk (ekspresyonizm), doğanın olduğu gibi temsili yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı 20. yüzyıl sanat akımı. Politik istikrarsızlık ve ekonomik çöküntü ortamında Almanya'da pozitivizm, naturalizm ve empresyonizm akımlarına karşı olarak ortaya çıkmıştır. 19. yüzyıl gerçekçilik ve idealizmine karşıt anti-natüralist öznelliğe sahip bir bakış açısı içerir. Ayrıca kuzeyli, Cermen halk sanatı biçimleri ve kabile sanatları da etkilendiği diğer kaynaklardır. Dışa vurumcu sanatın amacı, sanatçının duyguları ve iç dünyasını renk, çizgi, düzlem ve kütle aracılığıyla dışa vurmasıdır. Bu duyguları daha iyi yansıtabilmek için sanatçı geleneksel kuralların dışına çıkarak gerçeğin biçimini bozma yöntemini kullanır ve sanatçının öznel duygularına dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Henri Matisse</span> Fransız sanatçı (1869 – 1954)

Henri Matisse 20. yüzyılın en önemli ressamlarından. Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Fikret Muallâ</span> Türk ressam

Fikret Muallâ Saygı, Türk ressamdır. Çalkantılı ve bohem yaşam tarzı nedeniyle sadece sanatı değil, yaşamı da resim tarihine adeta bir mitoloji olarak geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Vasili Kandinski</span> Rus ressam (1866 – 1944)

Vasili Vasilyeviç Kandinski, ressam ve sanat kuramcısı. Teorileri ve uygulamalarıyla 20. yüzyılda etkin rol oynayan önemli bir kuramcı ve ressam olmuştur. Avrupa'da soyut sanatın öncülüğünü yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mavi Süvari</span> sanat topluluğu (1911-1914)

Mavi Süvari Almanya'da 1911-1914 yılları arasında etkili olan ve Wassily Kandinsky, August Macke ve Franz Marc'tan oluşan dışavurumcu ressam birliği. 1905'te kurulan Die Brücke (Köprü) adlı ressamlar birliği gibi, Mavi Süvari stili realizm, naturalizm ve izlenimciliğe karşıydı.

Édouard Manet, Fransız ressam. 19. yüzyılda modern hayatı konu alan resimler yapmaya başlamış ilk ressamlardandır. Manet, gerçekçilik akımından izlenimciliğe geçişte önemli bir rol oynadı. İlk dönem başyapıtlarından Kırda Öğle Yemeği ve Olympia, kendisinden genç ressamlara esin kaynağı oldu. Daha sonraki yıllarda ise o ressamlar izlenimciliğin en önemli isimleri oldular. Günümüzde, bu iki resim, modern sanatın başlangıcı kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Johannes Vermeer</span> Hollandalı ressam (1632-1675)

Johannes ya da Jan Vermeer. Evlerin içindeki gündelik hayatı betimlediği tablolarıyla tanınan Hollandalı Barok ressam.

<span class="mw-page-title-main">Oskar Kokoschka</span>

Oskar Kokoschka,, Avusturyalı ressam, şair ve oyun yazarı. Bir ressam olarak yapıtları ekspresyonizm ve modernizmin güzel örnekleridir. 1904'te Viyana'da sanat öğrenimi görmeye başladı. 1910-1911 yıllarında Berlin'de Der Sturm gazetesi için çizdi. 1914'te Avusturya ordusuna girdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İsviçre'ye yerleşti ve Salzburg'taki School of Seeing'i yönetti.

<span class="mw-page-title-main">Edgar Degas</span> Fransız ressam (1834-1917)

Edgar Degas, tam adı Hilaire-Germain-Edgar Degas olan, Fransız ressam, heykeltıraş ve çizer. İzlenimcilik akımının kurucularından biri kabul edilse de ressam bu terimi reddedip gerçekçi olarak tanınmayı tercih ettiğini açıklamıştır. Tekniği başarılı bir ressam olan Degas, daha çok dans temalı resimleri ile tanındı. Çalışmalarının yarısından fazlası dansçılarla ilgiliydi. Bu çalışmaları aynı zamanda onun hareketin betimlemesindeki ustalığını gösteriyordu. Dans kadar at yarışları ve çıplak kadınlar çizmekte de başarılıydı. Portreleri de sanat tarihinin en başarılılarından kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Eugène Boudin</span> Fransız ressam (1824 – 1898)

Eugène Boudin, açık havada resim yapan ilk Fransız manzara ressamlarından biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Théodore Géricault</span> Fransız ressam (1791 – 1824)

Théodore Géricault, özellikle Medusa'nın Salı isimli tablosuyla tanınan Fransız ressam ve taş baskı sanatçısıdır. Romantik akımın önderlerinden biridir.

Jean Désiré Gustave Courbet, Fransız ressam. On dokuzuncu yüzyılda Fransa'yı gerçekçilik akımıyla tanıştırdı. Courbet hayat görüşünü şöyle açıkladı:

<i>Ornansta Cenaze</i>

Ornans'ta Cenaze, Fransız ressam Gustave Courbet tarafından 1849-1850 yılları arasında yapılan tablo. Ressamın büyük amcasının 1848 yılındaki cenaze törenini anlatan tablo Paris'teki Orsay Müzesi'nde sergilenmektedir.

<i>Kırda Öğle Yemeği</i> Fransız ressam Édouard Manetnin tablosu

Kırda Öğle Yemeği ya da Kırda Piknik Fransız ressam Édouard Manet'nin 1862 - 1863 yılları arasında tamamladığı tablosudur. Eser, şu anda Paris'teki Orsay Müzesi'nde sergilenmektedir.

<i>Bellelli Ailesi</i>

Bellelli Ailesi, Edgar Degas'nın 1858 - 1867 tarihleri arasında tamamladığı tahmin edilen yağlı boya tablosu. Degas'nın gençlik dönemi başyapıtı sayılan eser şu anda Paris'teki Orsay Müzesi'nde sergilenmektedir. Ressam bu tablosunda halası ve eşini iki kızlarıyla birlikte betimlemiştir.

Armand Guillaumin, Fransız izlenimci ressam ve taşbaskıcı.

Lovis Corinth, çalışmaları izlenimcilik ve dışavurumculuğun bir sentezi kabul edilen Alman ressam ve grafiker.

Gustave Caillebotte, Fransız ressam. İzlenimcilik akımının hem üyesi hem de koruyucularından biridir. Gruptaki diğer sanatçılara göre gerçekçilik akımına daha yakın durmuştur. Caillebotte fotoğrafçılığa olan ilgisi ile de tanınmaktadır.

Pierre Bonnard, Fransız illüstratör, ressam ve baskı resim sanatçısı. Eserlerinde oldukça stilize dekoratif unsurlar ile birlikte göze çarpan renkleri kullanmasıyla tanınır. Avangart ressamlar tarafından kurulan ard-izlenimci bir sanat akımı olan Nabiler'in kurucularındandır. Erken dönem eserlerinde Paul Gauguin'in tablolarının yanı sıra Hokusai ve diğer Japon baskı resim sanatçılarının etkisi görülür. Manzara resimleri, şehir resimleri ve portrelerin yanı sıra, arka planların, renklerin ve boyama biçiminin konunun önüne geçecek kadar baskın olduğu samimi iç mekan sahneleri çizmiştir.