
Osmanlı Hanedanı, Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 623 yıl yöneten hanedandır. Osmanlılar, Osmanoğulları, Âl-i Osman ve Hanedan-ı Âl-i Osman olarak da bilinir. Hanedan, adını Osmanlı Beyliği'nin kurucusu olan Osman Bey'den alır.

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Zeytun (Süleymanlı) kentindeki Hınçakların Ermeni milisleri, ilki 30 Ağustos-1 Aralık 1914 tarihleri arasında, ikincisi ise 25 Mart 1915'te olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu'na karşı iki silahlı çatışmada direnmişti.

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyandır. Olayların süresi, Van Vilayeti'nin diğer bölgelerinde daha önce başlamış olmalarıyla birlikte, Van merkezine yayıldıkları süreyi esas alarak 19 Nisan-6 Mayıs 1915 arası olarak kabul edilmektedir.

Soğomon Tehliryan, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski sadrazamı Talat Paşa'ya, 15 Mart 1921'de Berlin'de suikast düzenleyerek öldüren Osmanlı Ermenisi devrimci ve komitacıydı. Daha önce Osmanlı gizli polis servisi için çalışan ve 24 Nisan 1915'te tehcir edilen Ermeni aydınların listesinin hazırlanmasına yardımcı olan Harutyan Mıgırdiçyan'ı öldürdükten sonra bu suikastı gerçekleştirmekle görevlendirilmiştir. Bu suikast, Nemesis Operasyonu'nun bir parçasıydı ve Ermeni histografisine göre Birinci Dünya Harbi sırasında Osmanlı İmparatorluk Hükûmeti tarafından düzenlenen Ermeni Kırımı'nın bir nevi intikam planıydı. Tehliryan, Ermeniler tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilir.

18. Kolordu Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı dönemi askeri birimlerinden biridir.

Ermeni aydınların sürgünü veya diğer adıyla Kızıl Pazar, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı içerisinde iken başkent İstanbul'daki Ermeni toplumunun önde gelen insanları tutuklaması ve tehcir etmesidir. Tutuklular, 24 Nisan 1915 tarihinde Dahiliye Nazırı Talat Paşa'nın emriyle Ankara yakınlarındaki iki merkeze taşındı. 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir Kanunu'nun kabulü ile birlikte daha sonra sürdürülen bu aydınların çoğu öldürüldü. 24 Nisan, Ermeni tehcirinin başlangıç günü olarak kabul edilmekte ve Ermenistan'da ve Ermeni toplulukları tarafından "Ermeni Soykırımını Anma Günü" olarak anılmaktadır.

Rupen Sevag veya Rupen Çilingiryan, Osmanlı Ermenisi hekim, şair ve nesir yazarı.
Garabed Paşayan Han veya Paşayan Karabet Efendi Osmanlı hekimi ve 1912 Nisan-Ağustos Osmanlı Meclis-i Mebusanı Sivas üyesi.

Boyacıyan Doktor Hamparsum Efendi veya Medzn Murad, Osmanlı Ermenisi hekim ve Osmanlı Meclis-i Mebusan üyesi. 1915 Ermeni Kırımı kurbanlarındandır.

Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.
Resulayn Kampları, Ermeni Kırımı sırasında 1915 yılında çıkarılan Tehcir Kanunu ile birlikte göç ettirilen Ermeniler için, Resulayn şehri yakınındaki çöl alanda kurulan 25 toplama kampından biridir. Bu kamplar Ermeniler için anma alanlarına dönüştürülmüştür.

Raymond Haroutioun Kévorkian, Fransız Ermenisi tarihçidir. Ermenistan Ulusal Bilimler Akademisi üyesi.

Ermeni Kırımı terminolojisi İngilizce, Türkçe ve Ermenicede farklıdır ve Ermeni Soykırımı'nın reddi ve Ermeni Soykırımı'nın tanınması sorunları çerçevesinde siyasi tartışmalara yol açmıştır. Çalışmalarını İngilizce dilinde yapan tarihçilerin çoğu olayları tanımlamak için "soykırım" sözcüğünü kullansa da başka terimler de vardır.

Talat Paşa suikastı, 15 Mart 1921'de eski Osmanlı sadrazamı ve İttihat ve Terrakinin kurucularından Talat Paşa'nın Berlin'de Ermeni öğrenci Soğomon Tehliryan tarafından yapılan suikast sonucu öldürülmesidir. Duruşması sırasında Tehliryan, "Bir adam öldürdüm ama katil değilim" dedi ve jüri kararıyla beraat etti.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.
1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı boyunca birçok Türk sivil, siyasetçi ve askerî lider katliamlara ve yağmaya katılmayı reddedip Ermenilerin tehcir edilmesini ve katledilmesini durdurmaya çalıştı. Bu kişilerin çoğu eylemlerinin sonucu olarak pozisyonlarını kaybettiler ve bazıları öldürüldü.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı'nın tarihyazımı I. Dünya Savaşı'nın sonundan beri değişikliklere uğradı. Türkiye'nin dışındaki tarihçilerin çoğu Kırım'ın meydana geldiğini ve olayların bir soykırım olduğunu savunmaktadır, ancak bununla birlikte Kırım'ın sebepleri ve motivleri gibi bazı önemli hususların yorumlanmasında büyük farklılıklar vardır.
Levon Ağababayan, Ermeni asıllı Osmanlı matematikçisi ve eğitmen.

1919-1920 İstanbul yargılamaları, I. Dünya Savaşı sonrasında, Mondros Mütarekesi'nden kısa bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî mahkemelerinde görülen davalardır. İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) lider kadrosu ve seçilmiş bazı eski yetkililer, anayasayı ihlal etme, savaş zamanında vurgunculuk ile hem Ermenilerin hem de Rumların katledilmesi gibi çeşitli suçlamalarla itham edildi. Mahkeme, katliamların organizatörleri olarak görülen Enver Paşa, Talât Paşa ve Cemal Paşa ile diğerlerini ölüm cezasına mahkûm eden bir karara vardı.