Yay, kirişi kol kuvvetiyle gerilip salıverildiğinde oku kontrollü bir şekilde çok uzaklardaki hedefe saplayabilen bir savaş, av ve okculuk sporu aletidir. Kavs veya kabza da denir.
Binicilik, kısaca ata binme becerisidir. Binicilik; atı kullanma sanatı olup atı tam yerinde, sakin, zamanında, güven içinde ve olabildiğince işe uygun kuvvet sarf ettirerek kullanma becerisidir. Biniciliğin tarihi çok eski zamanlara kadar uzanır.
Blitzkrieg ya da yıldırım harbi, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların temel savaş doktrinidir. Doktrinin amacı hızlı ve ani saldırılarla, düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engelleyip sonra da hızlı bir şekilde yok etmektir. I. Dünya Savaşı'nda uygulanan siper savaşı yöntemine karşı geliştirilmiştir. Tankların, uçakların ve zehirli gazların gelişmesiyle siper savaşları terk edilmeye başlanmış, daha çok hareketli savunmaya geçilmiştir. Almanların bütün savaş araçları bu doktrin üzerine üretilmiştir.
Antik çağlarda savaş yazılı tarihin başlangıcından antik dönemin sonuna kadar geçen dönemdeki savaş tarzıdır. Avrupa'da Eski Çağ'ın sonu genellikle Batı Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasıyla (476) eş tutulur. Çin'de de aynı şekilde beşinci yüzyılın sonu sayılabilir.
Orta Çağ'da savaş, genellikle Orta Çağ Avrupası'nda kullanılan savaş tarzını anlatmak için kullanılır.
Avarlar,, Yunanca: Άβαροι, Ουαρχωννιται, bir tür zırh; Rusça: О́бры, Latince: Avari) 6. yüzyılın başlarında batıya doğru göçerek Orta ve Doğu Avrupa'da görünmeye başlayan ve Büyük Macaristan Ovası'na yerleşerek Avar Kağanlığı'nı kurmuş 9. yüzyıla kadar ayakta kalan, nüfusunun kökeni Türk olduğu bilinen savaşçı bir topluluktur. Bazı görüşler Avarların Prototürk kökenli olduğunu kabul eder. Avarlar çok yüksek örgütlenmiş ve çeşitli güçlü göçebelerden oluşan, Türk çekirdek soylu göçebelerden bir ana hükmedeni (Kağan) olan bir birliktir. Avarlara ilişkin bilgiler Teofilaktos Simokates, Menandros Protektor ve Efesli İoannes gibi Bizans kaynakları ile Fredegara Günlükleri ve Pavel Diakon gibi Frank kaynaklarında bulunmaktadır. Avar sözcüğünün kaynağı ise tam olarak bilinmemektedir.
Okçuluk, kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılığıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalıdır. Eski zamanlarda avlanmak, saldırmak vb. amaçlarla kullanılıyordu. Bu yay ve oklar basit bir yapıya sahiptir. Okçuluk ilk kez 1904 Yaz Olimpiyatları'nda olimpik programa alınmış, 1972'den beri aralıksız olarak programlarda yer almaktadır. Bu branşta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve Büyük Britanya söz sahibiyken, daha sonraki dönemlerde ABD, Rusya, İskandinav ülkeleri, İtalya ve Kore bu ülkeleri izlemiştir. 1931'de kurulan ve hâlen 140 ülkenin üye olduğu Uluslararası Okçuluk Federasyonu okçuluk dalında en büyük otoritedir.
Carrhae Savaşı, MÖ 53 yılında, Carrhae şehri yakınlarında Roma Cumhuriyeti adına Romalı general Crassus ve Part İmparatorluğu adına spahbed ("General") Surena arasında yapılan ve Partlar adına mutlak bir zaferle sonuçlanan savaş.
Makineli silah, tam otomatik ve/veya portatif silahtır, genellikle şarjör, mermi kayışı veya büyük kapasiteli magazinlerden mermi alarak ve yine genellikle dakikada birkaç yüz mermi atma oranıyla tasarlanmışlardır. İlk makineli tüfekler bir el kolunun çevrilmesi gibi, manuel olarak kullanılıyordu. Birleşik Devletler kanunlarında terim olarak, özellik kullanılmamak suretiyle tam otomatik silahları tanımlar, örneğin medya haberlerinde veya yasal kodlarda.
Türk okçuluğu, Türklerde okçuluğun ve özellikle atlı okçuluğun önemi tarih öncesi zamanlara kadar uzanır. Yaklaşık MÖ 5000'den itibaren Altay ve Tanrı Dağları çevresinde ortaya çıkan, daha sonra da İç Asya’ya tamamen egemen olan "Atlı Bozkır Kültüründe" atlara ve okçuluğa büyük önem verilmektedir. Tarihteki Türk atlı okçuları, dört nala giderken eyer üstünde dönüp arkaya ok atarak hedefe tam isabet ettirme ustalıklarıyla tanınmışlardır. Uluslararası literatürde "Part Vuruşu" olarak isimlendirilen at üzerinde geriye doğru yapılan ok atışının en başarılı ve en ünlü uygulayıcıları Türkler olmuşlardır. Türk kahramanı Tarkanların tolgalarına şahin tüyü takma hakkı yalnızca Part atışını başarılı bir şekilde uygulayabilenlerine verilmiştir. Vur-kaç, sahte geri çekilme ve düşmanın etrafını sarma gibi taktikler Türk atlı okçularının kullandığı ve birçok zaferde kilit rol oynayan taktiklerdir. Türk destanlarından Oğuz Kağan Destanı'nda ok ve yay, sembolik anlamlarla yer almaktadır. Türk kültürünün geçmişinde okçuluk geniş bir alanda öneme sahip olmuştur. Orta Asya'da geçim kaynağı ve askerî tatbikat niteliği olan sürek avları, Türk atlı okçuluğunun gelişmesini sağlamış; Türkler bu becerilerini Orta Asya'dan Anadolu'ya taşımışlardır. Savaşçılık, avcılık, sporculuk gibi alanların dışında sosyal alanda da okçuluk önem teşkil etmiştir. Örneğin askeri bayramlarda, dinsel törenlerde çeşitli sportif okçuluk yarışmaları toplumsal hayatta yer almıştır. Avrasya coğrafyasında göçebe yaşayan Türklerin ok ve yay yapımında kullanılan özel malzeme ve teknikleri gizli bir şekilde usta-çırak yoluyla nesilden nesle aktarması, teknolojik fark sayesinde yerleşik halklara karşı Türklere üstünlük sağlamış ve silah üreticisiyle ailesine sosyal yaşamda seçkinlik kazandırmıştır.
Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu, Türkiye' de geleneksel spor dalı olarak kabul edilen ve geçmişi 5000 yılı aşkın kadim Türk Medeniyetlerinden, Selçuklu ve Osmanlı'da yaygın olarak icra edilen Atlı Cirit, Rahvan binicilik, Aba Güreşi ,Şalvar Güreşi, Geleneksel Kızak, Atlı Kızak ve Kökbörü spor dallarını barındıran ve 1996 yılında kurulmuş bir spor federasyonudur. Her yıl Türkiye'nin 50 farklı ilinde geleneksel sporları halk ile buluşturmaktadır.
Cirit, at üzerinde oynanan spor dallarından biridir. At üzerindeki sporcunun ciridini rakibe karşı isabetli bir şekilde atmasını, muharebe anında kendisine ve bineğine olan hakimiyetini sağlayarak rakibine üstün gelmesini amaç edinen, kuralları olan bir spordur. Genellikle Kars, Bayburt, Ardahan, Uşak ve Erzurum'da oynanır.
Legnica Muharebesi Moğol İmparatorluğu ile müttefik Polonya ordusu arasında 9 Nisan 1241 yılında yapılmış muharebedir. Savaş sonucunda Moğollar kendilerinden daha üstün Polonya ordusunu yenmişlerdir.
Üzengi, eyerin iki yanına asılı, ayağa destek sağlayan binicilik malzemesi. Üzengi sayesinde binici atı çok daha kolay idare edebilir, daha hızlı sürebilir, kılıç, ok-yay, mızrak gibi silahları çok daha başarılı bir şekilde kullanabilir. Medeniyetin gelişip yayılmasında tekerlek veya baskı makinesi kadar önemli bir rol oynadığını düşünenler vardır.
Atlı okçu, yayı olan ve at sürerken atış yapabilen bir süvaridir. Okçuluk kimi zaman çeşitli binek hayvanlarının sırtında yapılmıştır. Geniş açık alanlarda, avlanma, sürüleri koruma ve muharebe için kullanılan başarılı bir teknikti. Antik ve Orta Çağ döneminde Avrasya göçebelerinin yanı sıra İran halkları ve antik çağlarda Hintler, Orta Çağ'da Macarlar, Moğollar, Çinliler ve Türk halklarının belirleyici bir özelliğiydi. Bu halkların genişlemesiyle, uygulama Doğu Avrupa'ya, Mezopotamya'ya ve Doğu Asya'ya da yayıldı.
Vur-kaç taktikleri, kısa sürpriz saldırılar kullanma, düşman karşılık veremeden geri çekilme ve düşmanla tam bir çatışmadan kaçınmak için sürekli manevra yapmak yöntemleriyle uygulanan taktiksel bir doktrindir. Amaç, düşmanı kesin olarak yenmek veya toprakları ele geçirmek değil, baskınlar, sürekli taciz ve çatışma yoluyla düşman kuvvetlerini zamanla zayıflatmak ve dost kuvvetlerin riskini sınırlamaktır. Bu tür taktikler ayrıca düşmanın savunma zayıflıklarını açığa çıkarabilir ve düşmanın morali üzerinde psikolojik bir etki yaratabilir.
Hippika gymnasia, Roma İmparatorluğu süvarileri tarafından hem becerilerini geliştirmek hem de uzmanlıklarını sergilemek için gerçekleştirilen ritüel turnuvalardı. Bu turnuvalar kalelerin dışında bulunan geçit töreni alanlarında yapılırlardı. Turnuvalar ; süvarilerin manevra yapmalarını, cirit ve mızrak gibi silahları kullanmalarını içeriyorlardı. Biniciler ve binekleri, klasik mitolojiden görüntülerle süslenmiş, özellikle teşhir amacıyla yapılmış son derece ayrıntılı zırhlar ve miğferler giyiyorlardı. Bu tür turnuvalar; binicilerin becerilerini geliştirmek, birlik ruhu oluşturmaya yardımcı olmak, ileri gelenleri ve fethedilen halkları etkilemek gibi çeşitli amaçlara hizmet etti.
Binicilik, ata binme veya binicilik sanatı veya uygulamasına verilen isimdir.
Atlı piyadeler, yürümek yerine ata binen piyadelerdi. Orijinal dragonlar, esasen atlı piyadeler idi. 1911 Encyclopædia Britannica'ya göre, "Atlı tüfekler yarı süvari, atlı piyadeler yalnızca özel olarak hareketli piyadelerdir." Günümüzde, askeri ulaşım için atların yerini motorlu taşıtların almasıyla, motorize piyade bazı açılardan atlı piyadelerin halefidir.
I. Fraates, MÖ 170/168'den MÖ 165/64'e kadar Arşak hanedanının kralıdır. Mardialılara boyun eğdirmiş, Elburz Dağları'ndaki topraklarını fethetmiş ve Hyrkania'yı Selefkî İmparatorluğu'ndan geri almıştır. MÖ 165/64'te ölmüş ve yerine varisi olarak atadığı kardeşi I. Mithridatis geçmiştir.