İçeriğe atla

Parmak oranı

Elde işaret parmağının yüzük parmağından daha kısa olması görülüyor. Düşük 2D:4D oranı, ana rahminde daha yüksek oranda testosteron maruziyetini gösterir.

Parmak oranı, el parmaklarının alt kıvrımlarının orta noktası ile parmağın tepe noktası arasındaki uzunluklarının oranını ifade etmek için kullanılır.[1] Bilim insanlarının çalışmalarına göre parmak uzunluklarının oranı, özellikle 2. parmak olan işaret parmağı ve 4. parmak olan yüzük parmağı uzunlukları oranı (2D:4D) anne karnındaki testosteron maruziyeti miktarı ile ilişkili bulunmuştur ve bu etkilenmenin kaba bir ölçüsü olarak kabul edilebilir. Buna göre düşük 2D:4D oranı yüksek androjen maruziyetini gösterir. Parmak oranı (2D:4D) 1'e yaklaştıkça yani eşitliğe gittikçe yüksek orandan, 0'a yaklaştıkça düşük orandan bahsedilir.

2D:4D oranı cinsiyetler arası farklılık gösterir: işaret parmağı hem kadın hem de erkeklerde tipik olarak daha kısadır ancak iki parmak uzunlukları arasındaki fark erkeklerde kadınlara göre daha fazladır.

Bir dizi çalışma 2D:4D oranı ile çeşitli fiziksel ve davranışsal özellikler arasında bir korelasyon olduğunu göstermiştir.

Bununla birlikte, 2019 yılında bu alanda yapılan ilk büyük ölçekli çalışmalar parmak oranı ile testosteron düzeyleri arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir.[2]

Parmak oranı dağılımı

Parmak oranı dağılım grafiği: Erkekler (mavi), kadınlar (yeşil) ve genel dağılım (kırmızı).

136 erkek ve 137 kadın üzerinde yapılan bir çalışmada:[3]

  • Erkekler: ortalama 0.947, standart deviasyon 0.029.
  • Kadınlar: ortalama 0.965, standard deviasyon 0.026.

Parmak oranı ve bazı özellikler arasındaki korelasyon

Bazı yazarlar parmak oranı ile ileriki yaşamda sağlık, davranışlar ve cinsellik arasında korelasyon olduğunu gösteren kanıtlar ileri sürmüşlerdir. Aşağıdaki listede düşük ve yüksek parmak oranı ile ilişkili bazı durumlar sıralanmıştır.

Fizyoloji ve hastalıklar

  • Düşük sperm sayısı ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[4]
  • Erkeklerde artmış kalp krizi riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir[5]
  • Erkeklerde artmış obezite ve metabolik sendrom riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[6]
  • Azalmış prostat kanseri riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[7]
  • Erkeklerde azalmış doğum boyutu ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[8]

Psikolojik rahatsızlıklar

  • Azalmış otizm ve Asperger sendromu ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[9]
  • Erkeklerde artmış depresyon riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[10]
  • Artmış şizofreni riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[11]
  • Erkeklerde artmış ADHD riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[12][13][14][15]
  • Kadınlarda azalmış anoreksia nervoza[16] ve erkeklerde yeme bozukluğu düşük parmak oranı ile ilişkilidir.[17]
  • Kadınlarda artmış psikopati riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[18]
  • Azalmış alkol bağımlılığı riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[19]
  • Erkeklerde artmış anksiyete riski ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[20]

Fiziksel ve rekabetçi davranış

  • Azalmış spor performansı ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[21]
  • Azalmış finansal yetenekler ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[22]
  • Sağ el becerileri ile yüksek parmak oranı ilişkilidir.[23]

Kaynakça

  1. ^ T M Mayhew, L Gillam, R McDonald, and F J P Ebling (November 2007). "Human 2D (index) and 4D (ring) digit lengths: their variation and relationships during the menstrual cycle". Journal of Anatomy. 211 (5). ss. 630-638. doi:10.1111/j.1469-7580.2007.00801.x. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 19 Mayıs 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2019. 
  3. ^ Bailey AA, Hurd PL (Mart 2005). "Finger length ratio (2D:4D) correlates with physical aggression in men but not in women". Biological Psychology. 68 (3). ss. 215-22. doi:10.1016/j.biopsycho.2004.05.001. PMID 15620791. Diğer özetLiveScience (2 Mart 2005). 
  4. ^ Manning JT, Scutt D, Wilson J, Lewis-Jones DI (Kasım 1998). "The ratio of 2nd to 4th digit length: a predictor of sperm numbers and concentrations of testosterone, luteinizing hormone and oestrogen". Human Reproduction. 13 (11). ss. 3000-4. doi:10.1093/humrep/13.11.3000. PMID 9853845. 
  5. ^ Manning JT, Bundred PE (2001). "The ratio of second to fourth digit length and age at first myocardial infarction in men: a link with testosterone?". British Journal of Cardiology. 8 (12). ss. 720-3. ISSN 0969-6113. 
  6. ^ Fink B, Manning JT, Neave N (Nisan 2006). "The 2nd-4th digit ratio (2D:4D) and neck circumference: implications for risk factors in coronary heart disease". International Journal of Obesity. 30 (4). ss. 711-4. doi:10.1038/sj.ijo.0803154. PMID 16261185. 
  7. ^ Walsh, Fergus (1 Aralık 2010). "Index finger length prostate cancer clue". BBC News. 1 Aralık 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2010. 
  8. ^ Ronalds G, Phillips DIW, Godfrey KM, Manning JT. The ratio of second to fourth digit lengths: a marker of impaired fetal growth? Early Hum. Dev. 2002;68:21–6.
  9. ^ Manning JT, Baron-Cohen S, Wheelwright S, Sanders G (Mart 2001). "The 2nd to 4th digit ratio and autism". Developmental Medicine and Child Neurology. 43 (3). ss. 160-4. doi:10.1017/S0012162201000317. PMID 11263685. 
  10. ^ Bailey, A. & Hurd, P. (2005). "Depression in men is associated with more feminine finger length ratios". Personality and Individual Differences. 39 (4). ss. 829-836. doi:10.1016/j.paid.2004.12.017. 11 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2013. 
  11. ^ Arató M, Frecska E, Beck C, An M, Kiss H (Ocak 2004). "Digit length pattern in schizophrenia suggests disturbed prenatal hemispheric lateralization". Progress in Neuro-psychopharmacology & Biological Psychiatry. 28 (1). ss. 191-4. doi:10.1016/j.pnpbp.2003.09.020. PMID 14687873. 
  12. ^ McFadden, D., Westhafer, J.G., Pasanen, E.G., Carlson, C.L., and Tucker, D.M. (2005). "Physiological evidence of hypermasculinization in boys with the inattentive subtype of attention-deficit/hyperactivity disorder (ADHD)". Clinical Neuroscience Research. 5 (5–6). ss. 233-245. doi:10.1016/j.cnr.2005.09.004. 
  13. ^ Stevenson JC, Everson PM, Williams DC, Hipskind G, Grimes M, Mahoney ER. (2007). "Attention deficit/hyperactivity disorder (ADHD) symptoms and digit ratios in a college sample". Am J Hum Biol. 19 (1). ss. 41-50. doi:10.1002/ajhb.20571. PMID 17160985. 
  14. ^ Martel, M.M, K.L.Gobrogge, S.M.Breedlove & J.T.Nigg (2008). "Masculinized Finger-Length Ratios of Boys, but Not Girls, Are Associated With Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder". Behavioral Neuroscience. 122 (2). ss. 273-281. doi:10.1037/0735-7044.122.2.273. PMC 2902868 $2. PMID 18410167. 
  15. ^ Martel, M.M. (2009). "Conscientiousness as a mediator of the association between masculinized finger-length ratios and attention-deficit/hyperactivity disorder (ADHD)". J Child Psychol Psychiatry. 50 (7). ss. 790-798. doi:10.1111/j.1469-7610.2009.02065.x. PMID 19298468. 
  16. ^ Klump, K. L., Gobrogge, K. L., Perkins, P. S., Thorne, D., Sisk, C. L., Breedlove, S.M. (2006). "Preliminary evidence that gonadal hormones organize and activate disordered eating". Psychol Med. 36 (4). ss. 539-546. doi:10.1017/S0033291705006653. PMID 16336745. 
  17. ^ Smith, A. R., Hawkeswood, S. E., Joiner, T. E. (2009). "The measure of a man: Associations between digit ratio and disordered eating in males". Int J Eat Disord. 28 (1). ss. 191-4. doi:10.1002/eat.20736. PMID 19718667. 
  18. ^ Blanchard, A. (Mayıs 2010). "An Investigation into the Relationship between Digit Length Ratio and Psychopathy". British Journal of Forensic Practice. 12 (2). 24 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2013. 
  19. ^ Kornhuber J, Erhard G, Lenz B, Kraus T, Sperling W, Bayerlein K, Biermann T, Stoessel C (Nisan 2011). Zhang, Xiang Yang (Ed.). "Low Digit Ratio 2D∶4D in Alcohol Dependent Patients". PLoS ONE. 6 (4). ss. e19332. doi:10.1371/journal.pone.0019332. PMC 3081847 $2. PMID 21547078. 
  20. ^ Evardone & Alexander (2009). "Anxiety, Sex-linked Behavior, and Digit Ratios". Arch Sex Behav. 38 (3). ss. 442-55. doi:10.1007/s10508-007-9260-6. PMC 2768336 $2. PMID 17943431. 
  21. ^ Manning JT, Taylor RP (Ocak 2001). "Second to fourth digit ratio and male ability in sport: implications for sexual selection in humans". Evolution and Human Behavior. 22 (1). ss. 61-69. doi:10.1016/S1090-5138(00)00063-5. PMID 11182575. 
  22. ^ Coates JM, Gurnell M, Rustichini A (Ocak 2009). "Second-to-fourth digit ratio predicts success among high-frequency financial traders". Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America. 106 (2). ss. 623-8. doi:10.1073/pnas.0810907106. PMC 2626753 $2. PMID 19139402. Diğer özetTime (12 Ocak 2009). 
  23. ^ Fink B, Manning JT, Neave N, Tan U (Kasım 2004). "Second to fourth digit ratio and hand skill in Austrian children". Biological Psychology. 67 (3). ss. 375-84. doi:10.1016/j.biopsycho.2004.03.012. PMID 15294393. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">DNA</span> Canlıların genetik bilgilerini barındıran molekül

Deoksiriboz nükleik asit veya kısaca DNA, tüm organizmaların ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü bilgiyi uzun süre saklamasıdır. Protein ve RNA gibi hücrenin diğer bileşenlerinin inşası için gerekli olan bilgileri içermesinden dolayı DNA; bir kalıp, şablon veya reçeteye benzetilir. Bu genetik bilgileri içeren DNA parçaları gen olarak adlandırılır. Bazı DNA dizilerinin yapısal işlevleri vardır, diğerleri ise bu genetik bilginin ne şekilde kullanılacağının düzenlenmesine yararlar.

<span class="mw-page-title-main">Otizm</span> Bilinçsel ve zihinsel rahatsızlık

Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">RNA</span> nükleotitlerden oluşan polimer

Ribonükleik asid (RNA), bir nükleik asittir, nükleotitlerden oluşan bir polimerdir. Her nükleotit bir azotlu baz, bir riboz şeker ve bir fosfattan oluşur. RNA pek çok önemli biyolojik rol oynar, DNA'da taşınan genetik bilginin proteine çevirisi (translasyon) ile ilişkili çeşitli süreçlerde de yer alır. RNA tiplerinden olan mesajcı RNA, DNA'daki bilgiyi protein sentez yeri olan ribozomlara taşır, ribozomal RNA ribozomun en önemli kısımlarını oluşturur, taşıyıcı RNA ise protein sentezinde kullanılmak üzere kullanılacak aminoasitlerin taşınmasında gereklidir. Ayrıca çeşitli RNA tipleri genlerin ne derece aktif olduğunu düzenlemeye yarar.

Restriksiyon enzimi veya restriksiyon endonükleazı, çift zincirli DNA moleküllerindeki belli nükleotit dizilerini tanıyan ve her iki zinciri birlikte kesen bir enzim türüdür. Bu özel enzimler, bakteri ve arkelerde bulunurlar ve virüslere karşı bir savunma mekanizmasına aittirler. Konak bakteri hücresinde restriksiyon enzimleri seçici olarak yabancı DNA'ları keserler; konak DNA'yı restriksiyon enziminin etkinliğinden korunmak için bir değiştirme (modifikasyon) enzimi tarafından metillenir. Bu iki süreç toplu olarak restriksiyon modifikasyon sistemi olarak adlandırılır. Bir restriksiyon enzimi DNA'yı kesmek için DNA çift sarmalının her şeker-fosfat omurgasından birer kere olmak üzere iki kesme yapar.

<span class="mw-page-title-main">Gut</span>

Gut veya damla hastalığı,, ayırt edici özelliği tekrarlayan akut enflamatuvar artrit—kırmızı renkli, hassas, sıcak, eklem şişliği— olan bir tıbbi durumdur. En sık etkilenen bölge, ayak başparmağının tabanındaki tarak kemiği-parmak kemiği eklemidir. Bununla birlikte kireçlenme, böbrek taşı veya ürat nefropati şeklinde de var olabilir. Gutun sebebi kanda ürik asit düzeylerinin yükselmesidir. Ürik asit kristalleşir ve kristaller eklemlerde, tendonlarda ve çevre dokularda birikir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel yönelim</span> kalıcı cinsel çekim modeli

Cinsel yönelim kişilerin karşı cinsiyete, hemcins veya cinsiyete veya birden fazla cinsiyete karşı romantik veya Cinsel çekim hissetmeye yönlendiren kalıcı kişisel bir niteliktir. Bu çekimler genellikle karşıcinsellik (heteroseksüellik), eşcinsellik (homoseksüellik), biseksüellik, altında toplanır; bununla beraber aseksüellik de bazen dördüncü kategori olarak tanımlanır. Bu kategoriler cinsel kimliklerin daha ayrıntılı dünyasını yönleridir. Örneğin, insanlar panseksüel veya poliseksüel, veya hiçbirinden olmak gibi diğer etiketleri de kullanabilir. Amerikan Psikologlar Derneği'ne göre, cinsel yönelim "aynı zamanda bir kişinin bu çekimlere dayanan, davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar".

<span class="mw-page-title-main">Otizmin kalıtsallığı</span>

Otizmin kalıtsallığı, Otizm spektrum bozukluklarının nedenleri arasında en önemli yeri genetik faktörler tutmaktadır. İkizler üzerinde yapılan ilk çalışmalar otizmin kalıtsallığının %90'dan fazla olduğunu, bir başka deyişle genetik faktörlerin otizm vakalarının %90'ından fazlasını açıkladığını göstermiştir. Bu tahminin daha kesinleştirilmesi için ikizler üzerine yeni data ve yapısal genetik modeller gerekmektedir. Tek yumurta ikizlerinden yalnızca biri otistik olduğunda diğerinde genellikle öğrenme ve sosyal bozukluklar görülmektedir. Erişkin kardeşler için ise daha geniş olan otizm fenotipinin bir ya da birkaç özelliğine sahip olma riski %30'dur.

<span class="mw-page-title-main">MikroRNA</span> yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türü

Genetikte, mikroRNA (miRNA) yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türüdür, gen ifadesinin düzenlenmesinde rol oynar. miRNA'lar kodlamayan RNA'lardandır, yani DNA'dan transkripsiyonu yapılan ama proteine çevirisi yapılmayan genler tarafından kodlanırlar. Pri-miRNA olarak adlandırılan primer transkriptler işlenerek, önce pre-miRNA adlı kısa sap-ilmik yapılarına, sonra da fonksiyonel miRNA'ya dönüşürler. Olgun miRNA moleküller bir veya daha çok mesajcı RNA (mRNA) ile kısmî tamamlayıcıdır ve başlıca işlevleri gen ifadesini aşağı ayarlamaktır. 1993'te Lee ve çalışma arkadaşları tarafından Victor Ambros laboratuvarında keşfedilmişlerdir, ancak mikroRNA terimi ilk 2001'de kullanıma girimiştir.

<span class="mw-page-title-main">Wolfgang Ketterle</span>

Wolfgang Ketterle, Alman fizikçi. 2001 yılında Eric Allin Cornell ve Carl Wieman ile beraber Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır.

Sterol O-asiltransferaz (SOAT) veya asil-KoA kolesteril asil transferaz, EC 2.3.1.26 asil transferaz sınıfı bir enzimdir. İnsanda iki tip ACAT enzimi vardır, ACAT1 ve ACAT2 enzimleri SOAT1 ve SOAT2 adlı genler tarafından kodlanır. Bu enzimler kolesterol metabolizmasında ve safra tuzu biyosentezinde önemli rol oynarlar. ACAT1 enziminin geni için ACAT1 kullanılmamalıdır çünkü ACAT1 kısaltması ketotiyolaz aktivitesine sahip asetil-Koenzim A asetiltransferaz 1 enziminin genine aittir.

<span class="mw-page-title-main">Biyoloji ve cinsel yönelim</span>

Biyoloji ve cinsel yönelim, biyolojinin insan cinsel yöneliminin gelişimindeki rolünü inceleyen araştırma konusudur. Cinsel yönelimin kökeni olarak kesin bir şekilde tek bir ana sebep veya kaynak bulunamamıştır. Çeşitli araştırmaların sonuçları farklı hatta çelişen noktalara işaret etmektedir. Bilim insanları cinsel yönelimin genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonu olduğu üstüne hipotez kurmuştur. Cinsel yönelimin nedenlerini açıklama konusunda biyolojik teoriler daha çok benimsenmiştir ve biyolojik faktörler, genetik faktörlerle erken rahim ortamının kompleks etkileşimini içerebilir. Heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel veya aseksüel yönelimin gelişimiyle bağlantılı olabilen bu faktörler genleri, doğum öncesi hormonları ve beyin yapısını kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit C</span> Karaciğeri etkileyen enfeksiyon

Hepatit C özellikle karaciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Hastalığa, hepatit C virüsü (HCV) sebep olur. Hepatit C, genellikle herhangi bir belirtiye sahip değildir ancak kronik enfeksiyon, karaciğerde yara oluşumu ve uzun yıllar sonra siroza sebep olabilir. Aynı zamanda, bazı durumlarda, sirozlu hastalarda, karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri ya da ölümcül kanamaya sebebiyet verebilecek, yemek borusu ve midedeki damarlarda aşırı şişmeye yol açabilir.

Dünyadaki yaşamın evrimsel tarihi, fosil ya da günümüz yaşayan canlı organizmaların evrildiği süreçlerin izlerini takip eder. Yaşamın evrimsel tarihi, yeryüzünde yaşamın kökeninden, günümüzden yaklaşık 4,5 milyar yıl önceki bir tarihten, günümüze kadar uzanmaktadır. Günümüz tüm canlı türleri arasındaki benzerlikler, bilinen tüm canlı türlerin, evrim süreçleri içinde giderek birbirlerinden ayrıldığı ortak bir ataya sahip olduklarına işaret etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit</span> Karaciğer inflamasyonu

Hepatit, karaciğer hücrelerinde inflamasyon ile karakterize tıbbi durumdur. İsim Yunanca hepar (ἧπαρ); hepat- (ἡπατ-), karaciğer kökünden ve sonek -itis, "inflamasyon" 'dan türemiştir (c. 1727) Karaciğerdeki inflamasyon zamanla kendini sınırlayabilir ya da fibrozis ve siroza ilerleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Phillip Allen Sharp</span> Amerikalı biyolog

Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.

Doğum sırası ve erkeklerin cinsel yönelimi arasındaki ilişki araştırmacılar tarafından ortaya atılmıştır. Ray Blanchard bu ilişkiye doğum sırası efekti demiştir. Bu efekte göre bir erkek büyük erkek kardeşlere sahip oldukça eşcinsel yönelime sahip olma ihtimali artar. Buna bazen büyük erkek kardeş efekti de denir. Erkek eşcinsel demografisinin tahminen yüzde 15'i doğum sırası efektiyle ilişkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Doğum öncesi hormonlar ve cinsel yönelim</span>

Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji ve cinsel yönelim</span>

Cinsel yönelim, bir bireyin, cinsellikle ilgili davranışlarını, düşüncelerini ve/veya duygularını kapsayan kişisel veya toplumsal kimliğini ifade eder. İnsanların cinsel yöneliminin gelişiminin nasıl olduğu ve mekanizmaları belirsizliğini sürdürmektedir. Bu konuda ortaya atılan birçok teori kurgusal ve tartışmalıdır. Ama nöroloji bilimindeki gelişmeler sonucu cinsel yönelimle bağlantılı karakteristikler açıklanabilmektedir. Araştırmalar insanların cinsel yönelimiyle ilgili yapısal sinirler bağlantılar, fonksiyonel ve/veya bilişsel ilişkiler keşfetmiş ve gelişimsel teoriler ortaya atmıştır.

Kolesistokinin, sindirim sisteminde peptid hormon. Yağ ve protein sindiriminde rol oynar. Geçmişte "pankreatozimin" adı verilen kolesistokinin, ince bağırsağın ilk bölümü olan oniki parmak bağırsağındaki hücrelerce salgılanır. Pankreastan sindirim enzimlerinin ve safra kesesinden safranın salınmasını sağlar ve açlık bastırıcı rol oynar.