İçeriğe atla

Parlamenter sistem

Yönetim biçimlerine göre devletler1
     Tam başkanlık sistemli cumhuriyetler2      Yarı başkanlık sistemli cumhuriyetler2
     Parlamento güvenine tabi olan veya olmayan, yasama organı tarafından seçilen veya atanan bir yürütme başkanının bulunduğu cumhuriyetler.      Parlamenter sistemli cumhuriyetler2
     Parlamenter anayasal monarşiler      Ayrı bir hükûmet başkanına sahip olan ancak kraliyet ailesinin hâlâ önemli bir yürütme ve/veya yasama yetkisine sahip olduğu anayasal monarşiler
     Mutlak monarşiler      Tek parti devletleri
     Anayasal hükümlerin askıya alındığı ülkeler (Örneğin askerî diktatörlükler)      Yukarıdaki sistemlerin hiçbirine uymayan ülkeler (Örneğin geçici hükûmetler).
1Bu harita Vikipedi'deki Yönetim biçimlerine göre ülkeler listesi maddesine göre derlendi. Kaynaklar için oraya bakınız. 2Anayasal olarak çok partili cumhuriyet olarak kabul edilen birkaç devlet, ülke dışındakiler tarafından genel olarak otoriter devletler olarak tanımlanmaktadır. Bu harita sadece de jure yönetim biçimini gösterir, de facto demokrasi derecesini göstermez.

Parlamenter sistem veya parlamenterizm, yürütme organının, yasama organının denetiminde olduğu demokratik bir yönetim sistemidir. Parlamenter sistemlerde devlet başkanı veya cumhurbaşkanı, ülke yönetiminde etkin olmayan sembolik mevkilerdir ve devleti temsil ederler. Ülke yönetiminde etkin makam başbakandır, yürütme gücü parlamentodan çıkan başbakan ve kabinesi tarafından yürütülür. Parlamenter sistemde, parlamento belirleyici üst organdır ve başbakan yasama organı tarafından denetlenmekle birlikte yönetimde yüksek güce sahiptir.[1] Genel olarak başbakan olarak bilinen hükûmetin başı, ülkelere göre şansölye gibi isimler alabilir.

Parlamenter sistem, yürütme ve yasama organı arasında güçlü bir işbirliği üzerine kurulmuştur.[2] Yürütme ve yasama organları arasında katı bir güçler ayrılığı bulunmaz ve bu da başkanlık sistemlerinde bulunan sisteme kıyasla farklı bir denge ve denetim mekanizmasına yol açar.[3] Yasama organı, işini tek meclisle veya çift meclisli parlamento aracılığıyla yürütür. Bu parlamento, ülke vatandaşları tarafından demokratik olarak seçilen temsilci veya üyelerden oluşur. Parlamenter sistemlerde devlet başkanı genellikle hükûmet başkanından başka bir kişidir. Buna karşılık, başkanlık sisteminde devlet başkanı çoğunlukla hükûmet başkanıyla aynı kişidir ve yürütme organı meşruiyetini yasama organından almaz.

Parlamenter sistemlerde genel olarak devlet başkanının sembolik makam olmasından ötürü halk tarafından demokratik oylama ile seçilmez. Halk, parlamento üyelerini seçer ve devlet başkanı ise halk tarafından seçilen parlamento üyeleri tarafından seçilir. Bu çoğu parlamenter cumhuriyette böyleyken, devlet başkanının halk tarafından seçildiği nadir parlamenter sistem örnekleri de bulunur. Parlamenter sistemle yönetilen bir ülke meşrutî monarşi ya da parlamenter cumhuriyet olabilir. Meşrutî monarşide yetkileri sembolik olan bir hükümdar (kral, imparator, padişah) bulunur, Birleşik Krallık, İsveç, Japonya ve Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu bunun örnekleridir. Parlamenter cumhuriyetlerde ise çoğunlukla parlamento tarafından seçilerek işbaşına gelen, yetkileri yine çoğunlukla sembolik olan bir devlet başkanı (cumhurbaşkanı) bulunur, Almanya, İtalya ve Hindistan bunun örnekleridir.

Bazı parlamenter sistemlerde hükûmete istikrar ve güç kazandırmak amacıyla öngörülen birtakım usulleri ihtiva eden sistemlere genel olarak “rasyonelleştirilmiş parlamentarizm” denmektedir. Rasyonelleştirilmiş parlamentarizm, sağlam bir parlamento çoğunluğuna dayanmayan hükûmetlere güç ve istikrar kazandırmaya yönelik hukuk kurallarının bütünü olarak da tarif edilmektedir.[4]

Tarihçe

Zamanla, toplumlar kabilelerden oluştuğunda, meclisler veya bir reis vardı ve bu kararlar köy büyükleri tarafından değerlendirildi. Sonuç olarak, bu meclisler modern parlamenter sistemlere yavaşça evrildi.

İlk parlamento örnekleri genellikle Orta Çağ dönemi Avrupa toplumlarına dayanır: Özellikle 1188'de İspanya Kralı Alfonso IX of León, León Cortes'i'nde üç devleti topladı. Eski bir parlamenter hükûmet örneği, günümüz Hollanda'sında 1581 yılında Hollanda Ayaklanması sırasında gelişti. Ayaklanma sırasında egemenlik, yasama ve yürütme yetkileri, Kral II. Philip'nin yerine Hollanda Genel Devletleri tarafından alındı. Modern parlamenter hükûmet kavramı, Büyük Britanya'da 1707 ile 1800 arasında, İsveç'te ise 1721 ile 1772 arasında ortaya çıktı.[5][6] İngiltere'de Simon de Montfort, iki ayrı parlamentoyu topladığı için parlamenter hükûmet modelinin babalarından biri olarak anılmaktadır. İlk reform 1258'de kralın sınırsız yetkisini elinden aldı ve ikinci reform 1265'te kasabalarda bulunan sıradan vatandaşların haklarını güvence altına aldı. Daha sonra, 17. yüzyılda İngiltere Parlamentosu, liberal demokrasinin sistemine öncüllük etti. Ardından 1689 Haklar Beyannamesi kabul edildi.[7][8][9][10][11][12]Büyük Britanya'da, teoride monark kabinesinin başkanlığını yapar ve bakanları görevlendirir. I. George ise İngilizce konuşamaması nedeniyle kabine başkanlığını üstlenme sorumluluğunu ilk başbakan olan Robert Walpole'a devretti. Seçmenlerin oy hakkının genişlemesiyle parlamentonun demokratikleşmesi, hükûmeti kontrol etme ve kralın hangi hükûmeti kurmasını isteyebileceğine karar verme rolünü artırdı. 19. yüzyıla gelindiğinde, 1832 Büyük Reform Yasası, parlamentonun egemenliğini sağladı ve bu özgür seçimlerin kimin başbakan olacağı yanı sıra ve hükûmetin bileşimini belirlemesine neden oldu.[13][14]

Diğer ülkeler, genellikle Westminster hükümet sistemi olarak adlandırılan, yürütmenin iki meclisli bir parlamentonun alt meclisine hesap veren ve devlet başkanının adına, resmen devlet başkanına verilmiş olan yetkileri kullanma sistemini benimsedi. Bu nedenle, anayasal monarşilerde "Majestelerinin Hükümeti" veya parlamenter cumhuriyetlerde "Bakanlar Kurulu" gibi ifadeler kullanılması yaygın hale geldi. Bu sistem, özellikle eski Britanya sömürgesi olan topraklarda yaygınlaştı ve bunların birçoğunun anayasaları Britanya parlamentosu tarafından kabul edildi; Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, İrlanda Serbest Devleti ve Güney Afrika Birliği.[15][16][17][18][19] Bazı parlamenter sistemler, orijinal Britanya modelini değiştirerek uyguladılar veya başlangıçta farklı bir model olarak geliştirildi: Örneğin Avustralya Senatosu, başlangıcından beri İngiliz Lordlar Kamarası yerine Amerika Birleşik Devletleri Senatosu'nu daha yakından yansıtmıştır; 1950'den beri Yeni Zelanda'da ise hiçbir üst meclis bulunmamaktadır. Birçok ülke, Trinidad ve Tobago ve Barbados gibi, kendi sembolik başkanları olan Britanya ile kurumsal bağlarını koparmış, ancak parlamenter hükûmet sistemini sürdürmüşlerdir. Bu sistemlerle birlikte parlamentonun hesap verebilirlik ve sorumlu hükûmet fikri yayılmıştır.[20]

Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Türkiye Cumhuriyeti'nde parlamenter sistem, tarihsel olarak farklı aşamalarda gelişmiştir. Osmanlı'da, III. Selim döneminde gerçekleşen Kabakçı Mustafa İsyanı sonucunda, III. Selim tahttan indirildi ve yerine IV. Mustafa getirildi. Bu dönemde Osmanlı Devleti'nin merkezi otoritesi taşrada büyük ölçüde etkisiz hale gelmişti. Eyaletlerdeki ayanlar neredeyse bağımsız idareler kurmuştu. Bu nedenle, padişah IV. Mustafa, merkezi otoriteyi güçlendirmek amacıyla güçlü ayanlarla anlaşma yapmayı gerekli gördü. Bu anlaşma sonucunda Sened-i İttifak adı verilen belge imzalandı.[21] Sultan II. Mahmud döneminde ise bazı ıslahatlarla Osmanlı'da başvekil unvanı ortaya çıktı. Ancak bu unvan, 1839'da sürdürülemediği için sona erdi. Jön Türk Devrimi ile beraber Sultan II. Abdülhamid döneminde ise başbakanlık makamı kuruldu, ancak bu makam Meclis-i Meb'ûsan'ın sultan tarafından fiilen dağıtılmasına rağmen kaldırılmadı. İkinci Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra seçimler düzenlendi. İttihat ve Terakki Fırkası ile liberal görüşlü Ahrar Fırkası bu seçimlerin başlıca partileriydi. İttihat ve Terakki seçimleri kazandı.[22][23] Yeni Meclis-i Mebusan, 17 Aralık 1908'de çalışmalarına başladı. Bu dönemde, ülkeyi perde arkasından yöneten İttihat ve Terakki yönetimine karşı artan bir hoşnutsuzluk gözlendi. Muhalif gazeteci Hasan Fehmi Bey'in 6 Nisan 1909'da bir İttihat ve Terakki mensubu tarafından öldürülmesi, İstanbul'da büyük bir protesto gösterisine yol açtı. 13 Nisan 1909'da bazı askerî birlikler ve medrese öğrencileri ayaklandı, bu ayaklanma sırasında bazı subaylar ve milletvekilleri linç edildi ve İttihatçı olarak bilinen gazeteler yağmalandı. 31 Mart Vakası olarak adlandırılan bu ayaklanma, Selanik'ten gelen Hareket Ordusu tarafından 24 Nisan'da bastırıldı. 27 Nisan'da tekrar toplanan Meclis, II. Abdülhamid'in bu ayaklanmadan sorumlu tutarak tahttan indirilmesine ve V. Mehmed'in tahta geçirilmesine karar verdi. 8 Ağustos 1909'da Kanûn-î Esasî üzerinde yapılan radikal değişikliklerle padişahın yetkileri "sembolik" bir düzeye indirildi.[24] Artık vekiller heyeti (bakanlar kurulu) meclise karşı sorumluydu ve meclisten güvenoyu alamayan vekillerin ve hükûmetin görevi sona eriyordu. Meclis başkanını padişah değil, meclis kendisi seçiyordu. Padişaha meclisi kapatma yetkisi tanınsa da, bu yetki belirli koşullara bağlanmış ve üç ay içinde yeni seçimlerin yapılması zorunlu hale getirilmişti. Bu değişiklikler, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kez parlamenter sistemin uygulanmaya başladığını işaret etti ve ayrıca anayasa ile bazı temel hak ve özgürlüklerin tanındığı bir dönemi başlattı. Türkiye'de ise 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilât-ı Esâsiyye kanununda değişiklik yapılarak Başvekalet makamı kuruldu. 1945 yılında ise 4695 sayılı Anayasa kabul edilerek İcra Vekilleri Heyeti yerine Bakanlar Kurulu ve Başbakanlık unvanı getirildi. 1908 yılından 2018'e kadar neredeyse kesintisiz olarak Türkiye, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu altında parlamenter hükûmet modeli ile yönetildi. Ancak 2017'de yapılan anayasa değişikliği ile başbakanlık ve bakanlar kurulu kaldırılarak yürütme yetkisi tamamen cumhurbaşkanına verildi ve başbakanlık makamı 110 yılın ardından kaldırıldı.

Demokrasi ve parlamenter sistem, Birinci Dünya Savaşı sonrası yıllarda Avrupa'da giderek yaygınlaştı. Sistem, demokrasi yanlısı olan Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Britanya ve Fransa tarafından, yenik ülkeler ve halefleri olan Almanya'nın Weimar Cumhuriyeti ve Birinci Avusturya Cumhuriyeti üzerinde kısmen dayatıldı. On dokuzuncu yüzyılın kentleşmesi, Sanayi Devrimi ve modernizm, Radikallerin parlamenter talepleri ve sosyal demokratların yükselen hareketini göz ardı etmeyi giderek daha imkansız hale getirmişti; demokratik güçler, parlamenter sisteme geçiş yapan birçok devlette egemen hale geldi, özellikle Üçüncü Fransız Cumhuriyeti'nde Radikal Parti ve merkez-sol müttefikleri hükûmeti birkaç on yıl boyunca domine etti. Bununla birlikte, 1930'larda faşizmin yükselmesi, İtalya ve Almanya dahil birçok ülkede parlamenter demokrasiye son verdi. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, mağlup olan faşist Mihver güçleri, galip Müttefikler tarafından işgal edildi. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Fransa gibi Müttefik demokrasiler tarafından işgal edilen ülkelerde parlamenter anayasalar uygulandı. İtalya ve Batı Almanya (şu anda tüm Almanya) için parlamenter anayasaların oluşturulmasına yol açıldı, aynı zamanda 1947 Japonya Anayasası da bu dönemde hayata geçirildi. İşgal edilen ülkelerde, meşru demokratik hükûmetlerin geri dönmesine izin verilmesi, parlamenter prensiplere halkın bağlılığını artırdı. Danimarka'da, 1953 yılında yeni bir anayasa yazıldı, Norveç'te ise uzun ve tartışmalı bir süreç sonucunda ülkenin sağlam demokratik anayasasında değişiklik yapılmadı.

Özellikleri

Parlamenter sistem ile yönetilen ülkeler

Afrika

Amerika

Asya

Avrupa

Okyanusya

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

  1. ^ "What are the Main Characteristics of Parliamentary System". studylecturenotes.com. 27 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2022. "In Ministerial or parliamentary system, Prime Minister is very important and has too many powers. in legislature, he is leader of the house while in executive he is leader of the council of ministers."
  2. ^ "Government in a Parliamentary form". unacademy.com. 5 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2022. 
  3. ^ "Presidential and Parliamentary forms of Governance". lawteacher.net. 13 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Haziran 2022. 
  4. ^ Anayasa Hukukuna giriş. Anadolu Üniversitesi. 
  5. ^ "The Decreta of León of 1188 – The oldest documentary manifestation of the European parliamentary system". UNESCO Memory of the World. 2013. 24 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2016. 
  6. ^ John Keane: The Life and Death of Democracy, London 2009, 169–176.
  7. ^ Kopstein, Jeffrey; Lichbach, Mark; Hanson, Stephen E., (Ed.) (2014). Comparative Politics: Interests, Identities, and Institutions in a Changing Global Order (4, revised bas.). Cambridge University Press. ss. 37-9. ISBN 978-1139991384. 30 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2020. Britain pioneered the system of liberal democracy that has now spread in one form or another to most of the world's countries 
  8. ^ "Constitutionalism: America & Beyond". Bureau of International Information Programs (IIP), U.S. Department of State. 24 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ekim 2014. The earliest, and perhaps greatest, victory for liberalism was achieved in England. The rising commercial class that had supported the Tudor monarchy in the 16th century led the revolutionary battle in the 17th, and succeeded in establishing the supremacy of Parliament and, eventually, of the House of Commons. What emerged as the distinctive feature of modern constitutionalism was not the insistence on the idea that the king is subject to law (although this concept is an essential attribute of all constitutionalism). This notion was already well established in the Middle Ages. What was distinctive was the establishment of effective means of political control whereby the rule of law might be enforced. Modern constitutionalism was born with the political requirement that representative government depended upon the consent of citizen subjects.... However, as can be seen through provisions in the 1689 Bill of Rights, the English Revolution was fought not just to protect the rights of property (in the narrow sense) but to establish those liberties which liberals believed essential to human dignity and moral worth. The "rights of man" enumerated in the English Bill of Rights gradually were proclaimed beyond the boundaries of England, notably in the American Declaration of Independence of 1776 and in the French Declaration of the Rights of Man in 1789. 
  9. ^ Jobson, Adrian (2012). The First English Revolution: Simon de Montfort, Henry III and the Barons' War. Bloomsbury. ss. 173-4. ISBN 978-1-84725-226-5. 1 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2020. 
  10. ^ "Simon de Montfort: The turning point for democracy that gets overlooked". BBC. 19 Ocak 2015. 19 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2015 
  11. ^ "The January Parliament and how it defined Britain". The Telegraph. 20 Ocak 2015. 23 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2015. 
  12. ^ Norgate, Kate (1894). "Montfort, Simon of (1208?-1265)". Lee, Sidney (Ed.). Dictionary of National Biography. 38. Londra: Smith, Elder & Co. 
  13. ^ Blick, Andrew; Jones, George (1 Ocak 2012). "The Institution of Prime Minister". History of Government Blog. Government of the United Kingdom. 10 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  14. ^ Carter, Byrum E. (2015) [1955]. "The Historical Development of the Office of Prime Minister". Office of the Prime Minister. Princeton University Press. ISBN 9781400878260. 19 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2020. 
  15. ^ Julian Go (2007). "A Globalizing Constitutionalism?, Views from the Postcolony, 1945–2000". Arjomand, Saïd Amir (Ed.). Constitutionalism and political reconstruction. Brill. ss. 92-94. ISBN 978-9004151741. 
  16. ^ Johnston, Douglas M.; Reisman, W. Michael (2008). The Historical Foundations of World Order. Leiden: Martinus Nijhoff Publishers. s. 571. ISBN 978-9047423935. 
  17. ^ Fieldhouse, David; Madden, Frederick (1990). Settler Self-Government, 1840–1900: The Development of Representative and Responsible Government (1. publ. bas.). New York: Greenwood Press. s. xxi. ISBN 978-0-313-27326-1. 
  18. ^ "How the Westminster Parliamentary System was exported around the World". University of Cambridge. 2 Aralık 2013. 4 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Aralık 2013. 
  19. ^ Seidle, F. Leslie; Docherty, David C. (2003). Reforming parliamentary democracy. McGill-Queen's University Press. s. 3. ISBN 9780773525085. 
  20. ^ Patapan, Haig; Wanna, John; Weller, Patrick Moray (2005). Westminster Legacies: Democracy and Responsible Government in Asia and the Pacific (İngilizce). UNSW Press. ISBN 978-0-86840-848-4. 1 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ekim 2023. 
  21. ^ İlber Ortaylı (1995), İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul: Hil Yayın, sy. 23
  22. ^ "Yapı Kredi Yayınları "ıı. Meşrutiyet in ilk yılı" kitabını hazırladı". Türkiye Eğitim. 25 Ocak 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ocak 2018. 
  23. ^ Tunçay, Mete (19 Aralık 2008). II. Meşrutiyet'in İlk Yılı 23 Temmuz 1908 – 23 Temmuz 1909. Yapı Kredi Yayınları. s. 400. ISBN 9789750841439. 
  24. ^ Resmi Tarih Tartışmaları, Cem Uzun, Özgür Üniversite Yayınları, 2005

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Devlet başkanı</span> egemen bir devlette en yüksek makamlı pozisyonda bulunan yetkili

Devlet başkanı, bir devletin en yüksek seviyedeki yöneticisidir. Devlet başkanına Cumhuriyet ile yönetilen ülkelerde cumhurbaşkanı, mutlakî ya da meşrutî monarşi ile yönetilen ülkelerde ise genellikle kral adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Meşrutiyet</span> hükümdarın yetkilerinin anayasayla sınırlandırıldığı yönetim biçimi

Meşrutiyet, meşruti monarşi, anayasal monarşi, anayasal tekerki ya da parlamenter monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimi. Arapça şart kökünden türemiş olan meşrutiyet 19. asırdan itibaren Osmanlı Devleti'nde meclisli saltanat-hilafet anlamında kullanılmıştır. Daha genel ifadesiyle; meşrutiyet, bir hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan yönetim biçimidir.

Kuvvetler ayrılığı veya güçler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir. Devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve sorumluluk alanlarına ayrıldığı ve böylece her bir güç ve kolun bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları bakımından bir çatışma yaşamadıkları bu model ilk olarak antik Yunan ve Roma'da geliştirildi. Kuvvetler ayrılığında güçler normal olarak yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kola ayrılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Başkanlık sistemi</span> ülke yönetim sistemi

Başkanlık sistemi, kuvvetler ayrılığının uygulandığı sistemlerde hükûmet başkanının yasama organından ayrı bir yürütme organına liderlik ettiği bir yönetim şeklidir. Hükümet başkanı çoğu ülkede aynı zamanda devlet başkanıdır. Yasama, yürütme ve yargı ilkeleri arasında katı bir ayrılık olur. Parlamenter sisteme göre farklarından biri, yürütme ile yasama arasındaki ayrımdan dolayı hükûmet başkanının direkt halk oyuyla iktidara gelerek, seçilmiş bir yasama organının güvenini kazanmadan bunu sağlamasıdır. Parlamenter sistemde ise yürütme ile yasama arasında güçlü bir işbirliği bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Yürütme erki</span>

Yürütme erki, yasaların uygulanmasından sorumlu olan ve bir devletin yönetiminden genel olarak sorumlu olan hükûmetin bir parçasını tanımlamak için yaygın olarak kullanılan bir terimdir.

Bu liste günümüzdeki devlet ve hükûmet başkanlarının listesi olarak, halen görevde olan devlet başkanları ve hükûmet başkanlarını göstermektedir. Parlamenter sistem'de bu görevler farklı kişilerdeyken, başkanlık sistemi ve diktatörlükler'de aynı kişinin elindedir. Yarı başkanlık sisteminin olduğu bazı ülkelerde devlet başkanlığı, hükûmet başkanlığına ait görevlerin birçoğuna sahiptir.

Hükûmet başkanı veya hükûmetin başı, egemen bir devletin, federasyonel bir devletin veya özerk bir bölgenin yürütme organında en yüksek veya ikinci en yüksek yetkili kişidir. Genellikle bir kabineyi, bakanları veya sekreterleri yöneten ve yönetim departmanlarını yönlendiren bir grup olarak da kabine toplantılarına başkanlık eder. Diplomasi alanında, "hükümet başkanı" terimi, "devlet başkanı"ndan ayrılır, ancak bazı ülkelerde, örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde veya Türkiye'de aynı kişi olabilir.

Yasama organı, bir ülke veya şehir gibi siyasi bir birim için yasalar yapma yetkisine sahip bir topluluktur. Genellikle yürütme ve yargı yetkilerinden ayrılırlar.

<span class="mw-page-title-main">Çift meclislilik</span>

Çift meclislilik, iki yasama organı ya da parlamento'nun bulunduğu yönetim şeklidir. Türkiye'de bu yönetim şekli iki askeri darbe arasındaki dönemde (1961-1980) Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu olarak uygulanmıştır. Günümüzde ABD ve Birleşik Krallık çift meclisli ülkelere örnektir.

<span class="mw-page-title-main">Yarı başkanlık sistemi</span> ülke yönetim sistemi

Yarı başkanlık sistemi, başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı özelliklerinin karışımıdır. Parlamenter sistemden farklı olarak devlet başkanı veya cumhurbaşkanı sembolik makam değildir, ülkeyi yönetim yetkilerine de sahiptir. Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükûmet başkanı arasında paylaşılır. Fiili olarak ise yürütmenin başı devlet başkanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi</span>

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ('AKPM), Avrupa Konseyi'nin parlamenter koludur.

<span class="mw-page-title-main">Yönetim biçimlerine göre ülkeler listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Bu liste, anayasal olarak tanımlanmış hükûmet sistemine göre egemen devletleri listelemektedir. Bu liste siyasi yozlaşmayı, hükûmetlerin yetki alanlarını veya demokrasi düzeyini ölçmez.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği hükûmeti</span>

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği hükûmeti, Sovyetler Birliği yönetiminde yürütme organının ana gövdesidir. Hükûmet başkanı, birinci dünya ülkelerinde "Sovyetler Birliği Başbakanı" olarak bilinen bürokrattı. 1977 Anayasası uyarınca Bakanlar Konseyi Başkanı aynı zamanda hükûmet başkanı idi. Bakanlar Konseyi Başkanı'nın görevleri birinci dünya ülkelerindeki başbakanla eşdeğerdi. Buna karşın siyasi sistemi oluşturan iktidar tüm sovyetler arasında paylaştırılmıştı. Buna karşın her dönem de facto olarak üst düzey liderler bulunmaktaydı ve genellikle ülkeyi Halk Komiserleri Konseyi Başkanlığı ya da Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreterliği makamı vasıtasıyla yönetirlerdi. Zira Sovyetler Birliği Komünist Partisi (SBKP) Vladimir Lenin'in teorize ettiği öncü parti ilkesine uygun olarak devletin yönetim organıydı.

İtalya'da siyaset, çok partili bir parlamenter cumhuriyet çerçevesinde yürütülmektedir. İtalya, 2 Haziran 1946 tarihinden bu yana monarşinin referandumla kaldırıldığı ve 1 Ocak 1948'de yürürlüğe giren bir anayasa taslağı hazırlaması için bir kurucu meclisin seçildiği demokratik bir cumhuriyettir.

Belediye başkanı-meclis yönetimi, günümüzde Amerika Birleşik Devletleri ve bazı ülkelerde kullanılan yerel yönetim sistemi. Bu sistemde belediye başkanı ve meclis, yasama ve yürütme arasındaki ilişkilere bağlı olarak görevlerini yürütmektedirler.

Partisiz demokrasi genel ve periyodik seçimlerin siyasi partilere gerek duymadan yapılmasını sağlayan bir temsili hükûmet veya kuruluş sistemidir. Bazen başkalarının kararlarına zarar vermemek veya tartışmalı bir atmosfer yaratmamak için seçim toplantıları ve hatta adaylar hakkında konuşmak bile zararlı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Lübnan devlet başkanı</span> Lübnanın devlet başkanı

Lübnan Cumhuriyeti Devlet Başkanı Lübnan'ın devlet başkanıdır. Devlet başkanı, parlamento tarafından altı yıllık bir süre için seçilir. Lübnan Anayasası'nın 49. maddesi uyarınca, başkan her zaman Temsilciler Meclisi adayıyla aynı şartları yerine getiren bir Maruni Hristiyan'dır.

<span class="mw-page-title-main">Fransa'da siyaset</span> Fransanın hükümet ve demokratik sistemi

Fransa'da siyaset, Beşinci Fransız Cumhuriyeti Anayasası tarafından belirlenen yarı başkanlık sistemi çerçevesinde şekillenmektedir. Bu kapsamda devlet kendisini "bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir Cumhuriyet" olarak tanımlar. Anayasa, kuvvetler ayrılığı ilkelerini esas almakta ve Fransa'nın 1789 Bildirisi ile tanımlanan İnsan Haklarına ve Ulusal Egemenlik ilkelerine bağlılığını beyan etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye hükûmeti</span> Hükûmet

Türkiye Hükûmeti, Türkiye'nin ulusal hükûmetidir. Başkanlık temsilî demokrasisi altında üniter bir devlet ve çok partili bir sistem içinde Anayasal bir cumhuriyet olarak yönetilir. Hükûmet terimi, toplu kurumlar kümesi veya özellikle Kabine (yürütme) anlamına gelebilir.

<span class="mw-page-title-main">Yarı parlamenter sistem</span> seçmenlerin hem başbakan hem de yasama organı üyeleri için aynı anda oy kullandığı sistem

Yarı parlamenter sistem veya Başbakanlık sistemi, hem yasama organının hem de başbakanın aynı anda seçildiği bir başbakanlık sistemi anlamına gelebilir, hem de yasama organının iki bölüme ayrıldığı ve her ikisinin de doğrudan seçildiği bir hükûmet sistemi anlamına gelebilir - biri, güvenoyu oylamasıyla yürütme organının üyelerini görevden alma yetkisine sahipken diğeri bu yetkiye sahip olmayabilir. İlk olarak Maurice Duverger tarafından önerilen ilk anlamıyla, 1996-2001 yılları arasında İsrail'de uygulanan sisteme atıfta bulunmak için kullanılmıştır. İkinci olarak ise Alman akademisyen Steffen Ganghof tarafından tanımlanmıştır.