İçeriğe atla

Paraziter hastalık

Paraziter hastalık, parazitlerin neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Parazitler, konukçudan beslenirken ona zarar veren organizmalardır.[1] Parazitleri ve paraziter hastalıkları inceleyen bilim dalı parazitolojidir.[2] Tıbbi parazitoloji üç ana parazit grubuyla ilgilenir: Parazitik protozoa, helmintler ve parazitik eklembacaklılar.[1]

Etkileri

Parazitler genel olarak organizmayı tahrip etmekte soyucu, sömürücü, mekanik olarak etkilemekte ve diğer hastalıklara canlıları dispoze kılmaktadırlar. Paraziterlerin hemen hemen bütün salgıları, sindirilmemiş artıkları organizma için toksiktir. Ayrıca bazı parazitlerin özel toksinleri vardır. Bunları salgılayarak hücre ve dokuları eritirler, kanın pıhtılaşmasına engel olurlar. Bu toksinlerle organizma tedricen zehirlenir. Alyuvarları erittiğinden Anemi meydana gelir. Kan tablosu değişir. Toksinlerin sinir sistemine de etkisi vardır. Bunun sonucu bazen felçler ve kuduz benzeri semptomlar meydana gelir. Gelişmede gerilik meydana gelir. Genital organların küçüldüğü, atrofiye olduğunu bildiren araştırmalar vardır.

Gelişmeler

Organlara verdikleri zararlar

Parazitler mekanik olarak da organizmaya zarar vermektedirler. Bulundukları organlara mekanik olarak basınç yapmaktadırlar. Bunların sayısı kadar bulundukları organın da önemi vardır. Beyin,göz gibi nazik organlarda bulundukları zaman, sayıları az da olsa meydana getirdikleri etki büyüktür. Hücre parazitleri çoğalırken hücreleri parçalarlar. Bazı parazitler safra kanalını tıkayarak sarılık meydana getirirler. Bazı parazitler de, örneğin bağırsakta yaşayanların birkaç tanesi bir araya gelerek bağırsakları tıkarlar ve şiddetli hazımsızlıklara sebep olurlar. Parazitlerin genç şekilleri organizmada göç ederken diğer bazı hastalık etkenlerini de beraberinde sürükledikleri gibi, zayıf düşürdükleri organizmalarda salgın hastalıkların kolaylıkla etkimesine sebep olurlar. Bundan ötürüdür ki, paraziter hastalıklara yakalanan hayvanlarda diğer hastalıklar da kolaylıkla yerleşebilmektedir. Parazitlerden mütevellit metabolik bozukluklar, vitamin, hormon dengesinin bozulması, özellikle hayvanların iyi beslenemedikleri hallerde doğal direncin bozulması sonucu parazitlerin etkileri artmaktadır.

Teşhis

Paraziter hastalıklar bariz bir şekilde dikkat çekmediği, ölüm olayları görülmediği hallerde, bunların meydana getirdikleri verim düşüklüğünü kesin olarak hesaplamak güçtür. Paraziter hastalıklarda görülen semptomlarla, klinik olarak hastalığı teşhis etmek zordur. Ancak parazitin kendisini veya gelişme devirlerini görmek ile kesin teşhis konur. Bazı hallerde birkaç paraziter hastalık birlikte seyreder ki böyle durumlarda telefat artar.

Kaynakça

  1. ^ a b Baron, S. (1996), Baron, Samuel (Ed.), "Introduction to Parasitology", Medical Microbiology (4 bas.), Galveston (TX): University of Texas Medical Branch at Galveston, ISBN 978-0-9631172-1-2, PMID 21413318, 20 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 21 Haziran 2022 
  2. ^ "Parasitology - Latest research and news | Nature". www.nature.com. 21 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ensefalit</span> grip benzeri semptomlarla seyreden akut beyin iltihabı

Ensefalit veya beyin iltihabı, beynin akut enflamasyonudur. Menenjit ile birlikte ise meningoensefalit olarak isimlendirilir.

Hücre bir canlının yapısal ve işlevsel özellikler gösterebilen en küçük birimidir. Hücre kelimesi, ; Latince küçük odacık anlamına gelen "cellula" kelimesinden Robert Hooke tarafından türetilmiştir. Hücrenin içerisinde "Solunum, Boşaltım, Beslenme, Sindirim" gibi yaşamsal faaliyetler gerçekleşir.

<i>Escherichia coli</i> enterik, çubuk şeklinde, gram-negatif bakteri

Escherichia coli (E.coli), Enterobacteriaceae familyasının bir üyesi olup memeli canlıların kalın bağırsağında yaşadığı için bu adı alan bir bakteri türüdür. E.coli çubuk şeklindedir ve gram negatif bakteri olduğundan endospor oluşturmaz. E. coli yaklaşık 2,0 μm uzunluğunda ve 0,5 μm çapındadır. E.coli ilk olarak 1885 yılında Theodor Escherich tarafından bebek dışkısından izole edilmiş ve özellikleri belirlenmiştir. "E. coli, doğumdan birkaç saat sonra bebeklerin mide ve bağırsak sisteminde kolonize olur ve burada yaşar." E.coli suşları insan vücudunda herhangi bir olumsuz etki olmaksızın bir arada bulunur. Bununla birlikte, E. coli gastrointestinal bariyerleri aşınmış ve/ya da bağışıklığı baskılanmış konakçılarda hastalığa neden olabilir. Özellikle bir kısım E. coli, dünya genelinde insanlarda ve hayvanlarda bağırsakta ve bağırsak dışında çeşitli hastalıklara aracılık eder. İnsanlardan izole edilen E. coli suşları ishale ve bir takım bağırsak dışı hastalıklara neden olmaktadır.

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji denir.

Toksinler ya da ağılar, mikroorganizmaların salgıladıkları birtakım zehirli maddelerdir. Toksinler iki grupta toplanırlar:

<span class="mw-page-title-main">İnsan sindirim sistemi</span> Gastrointestinal Kanal

İnsan sindirim sistemi, gastrointestinal kanal ile dil, tükürük bezleri, pankreas, karaciğer ve safra kesesi gibi sindirime yardımcı organlardan oluşur. Sindirim, yiyeceklerin giderek daha küçük parçalara ayrılması ve bu parçaların vücut tarafından emilmesi ve kullanılmasına kadar süren bir süreçtir. Sindirim süreci üç aşamadan oluşur: sefalik faz, gastrik fazı ve intestinal fazı.

<span class="mw-page-title-main">Kene</span>

Ixodida veya kene, Parasitiformes üsttakımına bağlı bir hayvan takımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şiga toksini</span> Bakteri toksini

Şiga toksinleri, Shigella dysenteriae ve bazı Escherichia coli bakterileri tarafından salgılanan toksinlerdir, bunlar bakterinin içinde bulunan konak organizmada dizanteri meydana getirirler. Bu toksinler evrimsel olarak birbirine akraba bir toksin ailesidir, Stx1 ve Stx2 olarak adlandırılan iki ana gruptan oluşur. Bu toksinlerin genleri, bakteriyi enfekte etmiş bir virüs olan, lambda-tipi profajların genomunda yer alır. Şiga toksinleri, Shigella dysenteriae'nın neden olduğu dizanterinin bakteriyel kaynağını tanımlamış olan Kiyoşi Şiga'ya atfen adlandırılmışlardır. Şiga toksini, Shigella dysenteriae'nin yanı sıra E. coli'nin O157:H7 serotipi ve diğer bağırsak kanatıcı (enterohemorajik) E. coli'ler de bu toksinleri salgılar. E. coli'nin salgıladığı Stx1 toksini baştan Vero toksin veya Şiga benzeri toksin olarak adlandırılmış ancak daha sonra bu toksinin S. dysenteriae'nın salgıladığı Şiga toksinleri ile hemen hemen aynı olduğu gösterilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Escherichia coli O157:H7</span> bakteri

Escherichia coli O157:H7 "koli basili" tabir edilen E. coli bakterisinin en zararlı tipi sayılır; bir gıda zehirlenmesi etmeni olup hemorajik kolit denen hastalığa neden olur. Enfeksiyon bağırsak krampları ile başlar, bunu önce sulu ishal, sonra da çoğu zaman kanlı ishal izler. Bazen küçük çocuklarda hemolitik üremik sendrom olarak adlandırılan böbrek yetmezliği meydan gelir. Genelde bu bakteriyi içeren kıyma etin az pişirilerek yenmesi sonucu hasta olunur. Bakteri ayrıca kişiden kişiye dokunma yoluyla, pastörize edilmemiş süt içmekle, bakterinin karıştığı suyla sulanmış sebze veya meyvelerin yenmesiyle, böyle suda yüzmek veya onu içmek yoluyla da bulaşır.

<span class="mw-page-title-main">Kıl kurdu</span> çocuklarda yaygın bağırsak paraziti olan bir tür

Kıl kurdu, Yuvarlak solucanlar (Nematoda) şubesinden, dünya çapında çocuklarda yaygın bağırsak paraziti olan bir türdür.

Homeostaz (homeostasis) veya dengeleşim, çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin aktif düzenlemesidir. Fransız bilim insanı Claude Bernard'ın tanımlandığı hemostaz sürecinin amacı, fiziksel ve kimyasal tüm dengelerin yerinde olduğu dinginlik durumunu korumaktır.

Özbağışıklık, otoimmünite, otoimmunite, bağışıklık sisteminde aşırıduyarlıkla oluşan tepkilere genel olarak verilen genel addır. Olağan koşullarda organizma kendi hücrelerinin antijenik yapılarına karşı tepki göstermez; buna “immun tolerans” ya da “doğal hoşgörü” tanımı yapılır. Bu toleransın aksadığı olağanüstü koşullarda otoimmun hastalıklar belirir; bağışıklık sisteminin tüm savunma sistemleri kendi antijenlerine karşı savaşım konumuna geçer. Otoimmun hastalıklardaki doku zararları II, III ve IV tiplerde aşırıduyarlık reaksiyonlarının sonucu olarak belirir.

Asalak ya da parazit, bir canlıya bağımlı olarak yaşayabilen ve üzerinde yaşadığı canlıya zarar verebilen organizmadır. Bu canlılardan kimileri mikroskobik boyutlardan erginlikte çok büyük boyutlara ulaşabilecek değişimlere sahip olabilirler.

Virülans, bir mikrobun patojenliği, yani onun hastalığa neden olma yeteneğidir. Patojenlik terimi mutlak anlamda hastalığa neden olma yeteneği için kullanılır, virülans ise bir patojenin ne derecede hastalık yapabileceğini ifade etmek için kullanılır. Virülansın sıfat hali virülandır. Ekolojik bir bakış açısıyla virülans, bir parazitin neden olduğu, konak organizmadaki evrimsel uyum azalmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Cryptosporidiosis</span> Parazitik hastalık

Cryptosporidiosis, kısaca Crypto olarak da bilinir. İnsan ve hayvan sindirim kanalında çoğalan protozoonların neden olduğu ve şiddetli ishalle karakterize bir hastalıktır. Hastalık ilk olarak 1907'lerde farelerde belirlenmiş fakat, yaklaşık son 30 yıldır insanlarda da hastalığa neden olduğu belirlenmiştir.

Anöploidi, bir kesinti için kromozomların bir organizmanın normal numarasını gösterir. Kromozomlar DNA, yaşamın önemli bir bileşeni deposu olarak çok ciddi doğum kusurları ve konjenital koşulları anöploidi için bağlantılıdır. tamamen, geliştirilen öncesi ve diğerleri organizma zor bir zaman doğumdan sonra hayatta kalan olabilir Çoğu durumda, anöploidi ile fetüs kendiliğinden iptal edilecek. Diğer durumlarda, anöploidi, ama bir handikap temsil organizma meydan rağmen mutlu ve sağlıklı bir yaşam yapabiliyor.

Hayvan anatomisi veya Zootomi, anatominin hayvanlarla ilgilenen alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mikrobiyal kist</span> mikroorganizmanın dinlenme evresi

Mikrobiyal kist, organizmanın olumsuz çevre koşullarında hayatta kalmasına yardımcı olan, genellikle bir bakteri veya protist veya nadiren omurgasız bir hayvanın dinlenme veya hareketsiz bir aşaması. Hücrenin metabolik işlemlerinin yavaşlatıldığı ve hücrenin beslenme, hareket gibi tüm aktiviteleri durdurduğu askıya alınmış bir animasyon durumu olarak düşünülebilir. Ayrıca kese içine alma, mikropların bir konakçıdan diğerine veya daha elverişli bir ortama kolayca dağılmasına yardımcı olur. Sarılmış mikrop, büyümesi ve hayatta kalması için uygun bir ortama ulaştığında, kist duvarı, ekskistasyon olarak bilinen bir işlemle parçalanır.

Ekzotoksin, bakteriler tarafından salgılanan bir çeşit toksindir. Bir ekzotoksin, hücreleri yok ederek veya normal hücresel metabolizmayı bozarak konakçıya zarar verebilir. Oldukça güçlüdürler ve konakçıya zararları büyük olabilir. Ekzotoksinler salgılanabilir veya endotoksinlere benzer şekilde hücrenin parçalanması sırasında salınabilir. Gram negatif bakteriler, lipopolisakkarit endotoksin ve bazı virülans proteinleri içeren dış zar veziküllerini vezikül içi içerikler olarak diğer bazı toksinlerle birlikte salgılayabilir. Böylece iyi bilinen ökaryot membran vezikül trafiği sürecine önceden öngörülemeyen bir boyut ekler. Konak-patojen arayüzünde oldukça aktiftir.

<i>Toxascaris leonina</i>

Toxascaris leonina köpeklerde, kedilerde, tilkilerde ve ilgili konak türlerinde bulunan yaygın bir parazitik nematoddur. T. leonina, bitler ve pireler gibi ektoparazitlerin aksine konakçılarının içinde yaşayan, dünya çapında dağılmış bir helmint paraziti olan askarid bir nematoddur. T. leonina'nın kesin konakları arasında köpekgiller ve kedigiller yer alırken, ara konaklar genellikle fare veya sıçan gibi kemirgenlerdir. Hayvan enfekte bir kemirgeni yediğinde enfeksiyon son konakta meydana gelir. T. leonina köpeklerde veya kedilerde görülebilmesine rağmen kedilerde çok daha sık görülür.