İçeriğe atla

Paragonimus

Paragonimus
Biyolojik sınıflandırma Bu sınıflandırmayı düzenle
Âlem:Animalia
Şube:Platyhelminthes
Takım:Plagiorchiida
Familya:Paragonimidae
Dollfus, 1939
Cins:Paragonimus
Braun, 1899 [1]

Paragonimus, Paragonimidae familyasına bağlı bir parazit cinsidir.[2] İnsanlarda bazı türler zoonoz olarak ortaya çıkar. Paragonimus'un ilk ara konakları, Cerithioidea ve Rissooidea üst familyalarındaki türlerden en az 54 tanesini içerir.[3]

Paragonimus türünün çoğunun Doğu Asya, Batı Afrika, Kuzey ve Güney Amerika'da yaşadığı; insan paragonimiazisine neden olduğu bilinmektedir.[4]

Özellikleri

Paragonimus türlerinin büyüklükleri farklıdır; 15 milimetre (0,59 in) kadarlık uzunluğa, 8 milimetre (0,31 in) kadarlık genişliğe sahip olabilirler.[5] Hem oral emici hem de asetabulum yuvarlak ve kaslıdır. Asetabulum oral emiciden 0.19 mm veya 0.12 mm ile biraz daha büyüktür.[5] Yumurtalıklar asetabulumun arkasında bulunur ve yumurtalığın arkasında testisler vardır.

Sınıflandırma

Etimoloji

Paragonimus adı, Yunanca "para" (yan tarafında) ve "gonimos" (genital organ) olmak üzere iki kelimenin birleşiminden türetilmiştir.[6]

Taksonomi

Paragonimus cinsine bağlı türler (2023):

Ekoloji

Yaşam döngüsü

Parazit, bir su salyangozu ve bir kabuklu olmak üzere iki ara konaktan geçer. memeli konakçı enfekte tatlı su kabuklularını yediğinde bünyesine almış olur. Tipik konakçılar arasında köpekler, kediler ve insanlar bulunur. İnsanlar genellikle az pişmiş tatlı su yengeçlerini (örneğin Nanhaipotamon cinsinin türleri) veya Astacidea yediklerinde paragonomiasis enfektesini alırlar. Bağırsakta parazit karın içine ve genellikle akciğerlere hareket eder.

Etkenleri

Belirtiler

Paragonomiazis semptomları, karın ağrısı, ishal, ateş ve kovanlarını içerebilir. Enfeksiyon tedavi edilmezse semptomlar sadece birkaç ay sonra azalabilir veya kaybolabilir ancak bazen on yıllarca sürebilir.[7] Paragonimiazis, vücudun mevcut olan ve ayrıca bağırsaklardan akciğerlere göç eden solucanlara ve yumurtalara karşı doğal bağışıklık tepkisinden kaynaklanır.

Genel kanı olarak; parazitler, canlı metaserkaryaları yedikten yaklaşık üç hafta sonra semptomlar ortaya çıkmaya, yaklaşık sekiz hafta sonra akciğerlerde yumurta üretmeye başlarlar. Bazı hastalarda parazitler beyinde yerleşip yumurta üretirse beyin hasarı gelişir. Beyin hasarı genellikle baş ağrısı, kusma ve nöbetlere neden olur.[4]

Önleme

Enfekte bir kabukluyu iyice pişirmek parazitin tüm aşamalarını öldürür. Yengeç eti, salamura edilmiş olsa bile çiğ olarak yenilmemelidir, çünkü salamura solüsyonu çoğu zaman tüm parazitleri öldürmez. Mutfak eşyaları ve çatal bıçak tahtaları, yemek hazırlamadan önce ve sonra iyice temizlenmelidir.[4]

Galeri

Kaynakça

  1. ^ M. Braun (1899). "Über Clinostomum Leidy". Zoologischer Anzeiger. 22 (603): 489-493. 14 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2021. 
  2. ^ "ITIS". 21 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2023. 
  3. ^ G. M. Davis (1994). "Snail hosts of Paragonimus in Asia and the Americas". Biomedical and Environmental Sciences. 7 (4): 369-382. PMID 7535537. 
  4. ^ a b c Gary W. Procop (2009). "North American paragonimiasis (caused by Paragonimus kellicotti) in the context of global paragonimiasis". Clinical Microbiology Reviews. 22 (3): 415-446. doi:10.1128/CMR.00005-08. PMC 2708389 $2. PMID 19597007. 
  5. ^ a b Imelda Vélez, Luz E. Velásquez and Iván D. Vélez (2003). "Morphological description and life cycle of Paragonimus sp. (Trematoda: Troglotrematidae): causal agent of human paragonimiasis in Colombia". Journal of Parasitology. 89 (4): 749-755. doi:10.1645/ge-2858. PMID 14533686. 
  6. ^ G. W. Procop (2009). "North American Paragonimiasis (Caused by Paragonimus kellicotti) in the Context of Global Paragonimiasis". Clinical Microbiology Reviews. 22 (3): 415-446. doi:10.1128/cmr.00005-08. PMC 2708389 $2. PMID 19597007. 
  7. ^ "Paragonimiasis (lung fluke)" (PDF). August 2006. 11 Aralık 2011 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Aralık 2011. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Zatürre, pnömoni ya da batar, akciğerde görülen yangılardır. Klasik pnömonilerde, akciğerlerin hava geçitlerindeki son bölüm ve hava kesecikleri (alveoller) etkilenir. İnterstisiyel pnömonilerde, hava kesecikleri (alveoller) arasındaki bölmeler yoğunlukla etkilenen alanlardır. Akciğerler günde 10.000 litre havayı süzer. Kan dolaşımına oksijen taşıyan solunum havasıyla birlikte çok sayıda katı ve sıvı partikül ile zararlı gazlar da akciğerlere ulaşır. Solunum havası içindeki zararlı etkilere verilen tepkilerin büyük bölümü canlı etkenlerden kökenli infeksiyon hastalıklarıdır. Toksik gazların ve sıvıların büyük bölümü “kimyasal pnömoniler” olarak nitelenir.

<span class="mw-page-title-main">Akciğer kanseri</span> Akciğer dokularında gelişen bir hastalık

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında en sık ölüme neden olan kanser türüdür ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,6 milyon ölüme neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bitler</span>

Bit yaklaşık olarak Phthiraptera takımından, 5.000 türü bulunan kanatsız böceklerdir. Bitler tek delikliler, pangolinler, yarasalar ve memeli deniz hayvanları dışındaki her tür kuşlar ve memelilerde yaşayabilen sıcakkanlı zorunlu parazitlerdir. Bitler tifüs gibi hastalıkların taşıyıcısıdırlar.

<i>Legionella</i>

Legionella, lejyoner hastalığına sebep olan bakterilerin yer aldığı bakteri cinsidir. Legionellaceae familyası sadece Legionella cinsinden ibarettir ve bu cinse ait bugüne kadar bildirilmiş 62 tür bulunmaktadır. En iyi bilinen türü olan Legionella pneumophila, gram negatif, kokobasil formunda, optimum üreme sıcaklığı 20-42 °C olan bir bakteridir. Ribozomal RNA analizi çalışmaları Legionellaceae familyasının Gamma Proteobacteria şubesine dahil olduğunu göstermiştir.

<span class="mw-page-title-main">İshal</span> gevşek veya sıvı bağırsak hareketleri

İshal veya diyare, bir günde en az üç kez gevşek, sıvı veya sulu bağırsak hareketlerinin olması durumudur. Genellikle birkaç gün sürer ve sıvı kaybı nedeniyle dehidrasyona neden olabilir. Dehidrasyon belirtileri genellikle cildin normal gerginliğini kaybetmesi ve sinirli davranışlarla başlar. Bu durum daha şiddetli hale geldikçe idrara çıkmada azalma, cilt renginde kayıp, hızlı kalp atışı ve yanıt vermede azalmaya kadar ilerleyebilir. Sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde gevşek ancak sulu olmayan dışkı normaldir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel yolla bulaşan hastalık</span> insan cinsel davranışı yoluyla bulaşan enfeksiyon

Cinsel yolla bulaşan hastalık (CYBH) veya cinsel yolla bulaşan enfeksiyon (CYBE), daha eski adıyla zührevi hastalık, özellikle vajinal seks olmak üzere anal seks, oral seks, bazen de sürtünme yoluyla cinsel ilişkiyle bulaşabilen enfeksiyonların genel adıdır. CYBE'ler genellikle başlangıçta semptomlara neden olmadığından başkalarına bulaştırma riskleri fazladır. İngilizce literatürde Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon terimi, semptomatik hastalığı olmayan vakaları da kapsadığından cinsel yolla bulaşan hastalık veya zührevi hastalık terimlerinin yerine tercih edilmektedir. CYBE'lerin belirti ve bulguları olarak vajinal akıntı, penis akıntısı, cinsel organların üzerinde veya çevresinde ülserler ve pelvik ağrı sayılabilir. Bazı CYBE'ler kısırlığa neden olabilmektedir.

<i>Salmonella</i>

Salmonella bakterisinin neden olduğu hastalık için Salmonellozis maddesine bakınız.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık yapıcı mikrop teorisi</span> mikroorganizmaların birçok hastalığın nedeni olduğunu savunan teori

Hastalık yapıcı mikrop teorisi, birçok hastalık için şu anda kabul edilen bilimsel teoridir. Patojen veya "mikrop" olarak bilinen mikroorganizmaların hastalığa neden olabileceğini belirtir. Büyütülmeden görülemeyecek kadar küçük olan bu organizmalar insanları, diğer hayvanları ve diğer canlı konakları istila eder. Konakları içinde büyümeleri ve çoğalmaları hastalığa neden olabilir. "Mikrop" sadece bir bakteriyi değil, protistler veya mantarlar gibi herhangi bir mikroorganizma türünü ve hatta virüsler, prionlar veya viroidler gibi hastalığa neden olabilen canlı olmayan patojenleri ifade eder. Patojenlerin neden olduğu hastalıklara bulaşıcı hastalıklar denir. Bir patojen bir hastalığın temel nedeni olsa bile, çevresel ve kalıtsal faktörler genellikle hastalığın şiddetini ve potansiyel bir konakçı bireyin patojene maruz kaldığında enfekte olup olmayacağını etkiler. Patojenler, hem insanlarda hem de hayvanlarda bir bireyden diğerine geçebilen hastalık taşıyıcı ajanlardır. Bulaşıcı hastalıklara patojen mikroorganizmalar ve parazitler gibi biyolojik ajanlar neden olmaktadır.

<i>Corynebacterium</i> bakteri

Corynebacterium, Gram-pozitif ve aerobik bir bakteri cinsi. Bunlar basildir ve yaşamın bazı evrelerinde, cins ismine ilham veren sopa şeklindeler.

Candidatus Carsonella ruddii, karakterize edilmiş herhangi bir bakterinin en küçük genomlarından biri olan zorunlu bir endosimbiyöz Gamma Proteobacterium.

<span class="mw-page-title-main">Giemsa boyası</span>

Giemsa boyası, adını Alman kimyager ve bakteriyolog Gustav Giemsa'dan alan, sıtma ve diğer parazitlerin histopatolojik tanısında ve sitogenetikte kullanılan bir nükleik asit boyasıdır.

<i>Plasmodium malariae</i>

Plasmodium malariae, insanlarda sıtma hastalığına neden olan parazitik bir protozoondur. Plasmodium falciparum, plasmodium vivax gibi mikroorganizmaların da içinde bulunduğu, insanlar gibi diğer birçok canlıyı da patojen olarak enfekte edebilen plasmodium cinsinin bir üyesidir. Dünyanın her tarafında gözlenebilen bu parazit plasmodium flaciparum ve plasmodium vivax kadar tehlikeli bir tür olmadığından iyi huylu (benign) sıtma paraziti de denmektedir. Diğer plasmodium tiplerinden üç günde bir yükselen ateş beliritisi ile ayrılır. Plasmodium flaciparum ve plasmodium vivax'ta iki günde bir yükselen ateş gözlenir.

Kedi köpüklü virusü veya Kedi sinsi virusü bir retrovirüstür ve Retroviridae ailesine ve Spumaretrovirinae alt familyasındandır. Felispumavirus cinsini sadece Puma kedi köpüklü virüsü ile paylaşır. Virüs, etkilenen kedilerde genellikle asemptomatik olduğundan ve hastalığa neden olmadığından FeFV'nin patojenik olup olmadığı konusunda tartışmalar olmuştur. Ancak, FeFV'den etkilenen kedilerde zaman içinde böbrek ve akciğer dokusunda doğrudan ilişkili olabilen veya olmayabilen bazı değişiklikler gözlenmiştir. Bu virüs oldukça yaygındır ve enfeksiyon oranları kedinin yaşıyla birlikte kademeli olarak artar. Antikor incelemelerinden ve PCR analizinden elde edilen çalışma sonuçları, 9 yaşın üzerindeki kedigillerin %70'inden fazlasının Feline köpüklü virüsü için seropozitif olduğunu göstermiştir. Viral enfeksiyonlar, evcilleştirilmiş erkek ve dişi kediler arasında benzerdir, oysa vahşi, daha vahşi dişi kediler FeFV'den etkilenir.

<span class="mw-page-title-main">Yedinci kolera salgını</span> 1961-1975 Kolera Pandemisi

1961–1975 kolera pandemisi (yedinci kolera pandemisi olarak da bilinir) yedinci büyük kolera salgını ve esas olarak 1961 ile 1975 yılları arasında meydana gelmiş ancak etkisi günümüze kadar devam etmiş salgındır. El Tor adlı türe dayanan bu salgın, 1961'de Endonezya'da başladı ve 1963'te Bangladeş'e daha sonra 1964'te Hindistan'a, ardından 1966'da Sovyetler Birliği'ne sıçradı. Temmuz 1970'te Odessa'da bir salgın oldu ve 1972'de Bakü'de salgın raporları ortaya çıkmış ancak Sovyetler Birliği bu bilgiyi saklamıştır. 1973 yılında Kuzey Afrika'dan İtalya'ya ulaştı. Japonya ve Güney Pasifik'te, 1970'lerin sonlarında birkaç salgın görüldü. 1971'de dünya çapında bildirilen vaka sayısı 155.000 idi. 1991 yılında 570.000'e ulaştı. Hastalığın yayılmasına modern ulaşım ve toplu göçler yardımcı oldu. Ancak ölüm oranları hükûmetler modern tedavi edici ve önleyici tedbirler almaya başladıkça belirgin bir şekilde düştü. %50 olan olağan ölüm oranı, 1980'lerde %10'a ve 1990'larda %3'ün altına düştü.

<span class="mw-page-title-main">Köpek koronavirüsü</span>

Köpek koronavirüsüü, Alphacoronavirus 1 türünün bir üyesi olan viral zarflı, tek sarmallı bir RNA virüsüdür. Köpeklerde dünya çapında oldukça bulaşıcı bir bağırsak hastalığına neden olur. Enfekte eden virüs, konakçı hücresine APN reseptörüne bağlanarak girer. 1971 yılında Almanya'da bekçi köpeklerinde görülen bir salgın sırasında keşfedilmiştir. Virüs, Alphacoronavirus cinsinin ve Tegacovirus alt cinsinin bir üyesidir.

<i>Rotavirüs</i> virüs cinsi

Rotavirüs, Reoviridae ailesinde yer alan çift iplikçikli RNA virüslerinin bir cinsidir. Rotavirüsler, bebekler ve küçük çocuklar arasında ishalli hastalıkların en yaygın nedenidir. Dünyadaki neredeyse her çocuk beş yaşına kadar en az bir kez rotavirüs ile enfekte olmaktadır. Her enfeksiyonda bağışıklık gelişir, bu nedenle sonraki enfeksiyonlar daha az şiddetli olur. Yetişkinler nadiren etkilenir. Cinsin A, B, C, D, F, G, H, I ve J olarak adlandırılan dokuz türü vardır. En yaygın tür olan Rotavirüs A, insanlardaki rotavirüs enfeksiyonlarının %90'ından fazlasına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Rotaviral gastroenterit</span> hastalık

Rotaviral gastroenterit, dünya genelinde bebekler ve küçük çocuklar arasında şiddetli ishalin başlıca nedenidir. Reoviridae ailesindeki bir çift sarmallı RNA virüsü cinsi olan rotavirüs neden olur. İshal sulu olma eğilimindedir ve sıklıkla ateş, kusma ve karın ağrısı eşlik eder. Beş yaşına kadar, dünyadaki neredeyse her çocuk en az bir kez rotavirüs ile enfekte olur. Bununla birlikte, her enfeksiyonda bağışıklık gelişir ve sonraki enfeksiyonlar daha az şiddetli olur; yetişkinler nadiren etkilenir. Bu virüsün A, B, C, D, F, G, H, I ve J olarak adlandırılan dokuz türü vardır. En yaygın olan Rotavirüs A, insanlardaki enfeksiyonların %90'ından fazlasına neden olur.

Yürüyen zatürre de denen atipik pnömoni, hastalıkla en sık ilişkilendirilen patojenlerden birinin neden olmadığı her türlü pnömoni veya zatürre’dir. Klinik görünümü "tipik" pnömonininkiyle çelişir. Çeşitli mikroorganizma’lar bu hastalığa neden olabilir. Başka bir hastalıktan bağımsız olarak geliştiğinde primer atipik pnömoni (PAP) denir.

<i>Toxascaris leonina</i>

Toxascaris leonina köpeklerde, kedilerde, tilkilerde ve ilgili konak türlerinde bulunan yaygın bir parazitik nematoddur. T. leonina, bitler ve pireler gibi ektoparazitlerin aksine konakçılarının içinde yaşayan, dünya çapında dağılmış bir helmint paraziti olan askarid bir nematoddur. T. leonina'nın kesin konakları arasında köpekgiller ve kedigiller yer alırken, ara konaklar genellikle fare veya sıçan gibi kemirgenlerdir. Hayvan enfekte bir kemirgeni yediğinde enfeksiyon son konakta meydana gelir. T. leonina köpeklerde veya kedilerde görülebilmesine rağmen kedilerde çok daha sık görülür.