İçeriğe atla

Paradoks

Şekil A - Göz yanılması

Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki oluşturması veya sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçede açmaz, çatışkı, çelişki, yanıltmaç sözcükleri kullanılmaktadır.

Şekil A'da bir paradoks yoktur, bir illüzyon veya göz yanılmasıdır. Şekilde ilk durumda iki parçadan oluşan üst eğimli yüzey içe doğru bükük durmakta, ikinci durumda ise bu yüzey yine parçalı fakat dışa bükük olduğu için oradan alan kazancı olmuş, bu da içeriye bir boş kare olarak yansımıştır. Ancak bu pek çok kişi tarafından da uzun süre fark edilemeyebilmektedir.

Başka bir bakış açısı olarak; kırmızı üçgenin eğimi olan 3/8 ile mavi üçgenin eğimi olan 2/5, görüldüğü gibi eşit değildir. Dolayısıyla bu iki üçgen ile iki parçacığın oluşturduğu her iki şekil de üçgen değildir. Bu yüzden de iki şeklin alanlarının farklı çıkması gibi bir şey söz konusu olamaz.

Ayrıca kendi içinde çelişen veya tam tersi şekilde sonuç olarak doğru olan fakat absürt veya çelişkili gözüken bir ifadeye (ifadelere veya ifadeler bütününe) de paradoks denmektedir.[1] Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce olarak da tanımlanabilir. Yani bir nevi çelişkidir.

Genelde paradoksların cevapları yoktur. Yıkılamaz bir duvara durdurulamaz bir trenin çarptığı zaman oluşacak çelişki (paradoks) gibi, sonucun görülmesi engellenmiş olur.

Etimoloji

Türkçeye, Fransızca paradoxe sözcüğünden türeyerek giren paradoks sözcüğünün, etimolojik anlamda kökeni Yunanca paradoksos yani "karşıt-çelişen (düşünce)"dir. Paradokson, paradoks (karşıt düşünce) içeren iddia anlamındadır. (Yunanca para: Yan(ında), boyunca; üzerinden, dışa; karşı. Yunanca doksa: Düşünce; niyet. Ayrıca Yunanca dogma: Düşünce; karar; tez.) Bu Yunanca kökenli sözcüğün Latince'ye paradoxus olarak girmesi, sözcüğün daha sonra (17. yüzyılda) batı dillerinde yer almasını sağlamıştır. Kökende sözcük "kabul görmüş bir düşünceyle çelişen, karşıt bir ifade" anlamında kullanılırken[2], bugün bu anlamdan ziyade felsefi ve mantıksal anlamda kullanılmaktadır.

Kaynakça

  • ^ Concise Oxford English Dictionary, paradox, Oxford University Press, 2004.
  • ^ Concise Oxford İngilizce sözlük paradox - Origin, Oxford University Press, 2004.
  • * Gerhard Wahrig, Deutsches Wörterbuch, Verlagsgruppe Bertelsmann GMBH, 1982.
  • * Günther Drosdowski, Paul Grebe, Das Herkunftswörterbuch, DUDEN, Bibliographisches Institut & F.A. Brockhaus AG, 1963.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dil</span> insanlar arasında iletişim kurmayı sağlayan doğal bir iletişim aracı

Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Geometri</span> matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalı

Geometri, matematiğin uzamsal ilişkiler ile ilgilenen alt dalıdır. Yunanca Γεωμετρία "Geo" (yer) ve "metro" (ölçüm) birleşiminden türetilmiş bir isimdir.

Mitoloji, mit veya söylen bilimi belirli bir din veya kültürdeki insanlık ile evrenin yaratılış ve doğasını, geleneklere özgü inanç ve uygulamaların sebebini açıklamaya yönelik söylencelerin tümü. Mit (söylen) sözcüğü gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsur vurgusu barındırır.

Matematiksel mantık, biçimsel mantığın matematiğe uygulanmasıyla ilgilenen bir matematik dalıdır. Metamatematik, matematiğin temelleri ve kuramsal bilgisayar bilimi alanlarıyla yakınlık gösterir. Matematiksel mantığın temel konuları biçimsel sistemlerin ifade gücünün ve biçimsel ispat sistemlerinin tümdengelim gücünün belirlenmesidir.

Teori veya kuram, bilimde bir olgunun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler temel alınarak yapılan bir açıklamasıdır. Kuram, herhangi bir olayı açıklamak için kullanılan düşünce sistemidir. Genel anlamda kuram, bir düşüncenin genel, soyut ve ussal olmasıdır. Ayrıca bir kuram, açıklanabilir genel bağımsız ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelere bağlı kalarak doğada sonuçların nasıl örneklendirileceğini açıklamaya çalışır. Sözcüğün kökü Antik Yunan’dan gelmektedir. Ancak günümüzde birçok ayrı anlamlarda kullanılmaktadır. Kuram, varsayımla (hipotez) aynı anlama sahip değildir. İkisinin de anlamı başkadır. Kuram bir gözlem için açıklanabilir bir çerçeve sağlar ve kuramı sağlayacak olan sınanabilir varsayımlar tarafından desteklenir.

<span class="mw-page-title-main">Mecaz</span> bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz veya kavram

Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan sözlere veya kavramlara Türkçe eğretileme; Arapça mecaz, istiare; Fransızca trope denir.

Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

Çatışkı ya da Antinomi sözcük anlamı olarak iki yasanın gerçekte ya da görünüşte birbirleriyle uyuşmazlığıdır. Mantık ve epistemoloji’de geçen ve genel olarak bir paradoksu ya da çözümsüz bir çelişkiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Aynı anda ve ölçüde geçerli iki önermenin birbirinin yerine konulamazlığı durumunu ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Dil felsefesi</span>

Dil felsefesi, analitik felsefede dilin doğası ve dili; dil kullanıcıları ve dünya arasındaki ilişkileri araştırır. Dil ile felsefe arasındaki ilişki temelde filozofların dili kullanarak felsefe yapmalarından kaynaklanmaktadır. Özelde ise bu araştırmalar anlamın doğası, kasıtlılık, referans, cümlelerin yapısı, kavramlar, öğrenme ve düşünce içerir; dil felsefesi başlığı altında dilin özü, anlamı, kökeni ve yapısı felsefî açıdan sorgulanmaktadır.

İkiyüzlülük veya mürailik kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri, sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir. Ahlâk psikolojisine göre ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlâki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır. Çağdaş Türkçede bu anlam için sıklıkla ikiyüzlülük sözcüğü kullanılır, mürailik ise ikiyüzlülük sözcüğüne oranla bugün pek fazla kullanılmamaktadır, eskimiştir. Bazı Batı dillerinde ikiyüzlülük anlamında kullanılan sözcük Latince hypocrisisden türemiştir ki, bu sözcüğün kökeni de Yunanca ὑπόκρισις yani hypokrisis sözcüğünden türemiştir. Bu iki sözcüğün de anlamı "rol yapmak"tır.

Oksimoron, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade. Bazen anlamı kuvvetlendirmek için veya edebî sanat yapmak amacıyla kullanılır, bazen de halihazırda kullanılan bir kavramı eleştirmek veya alaya almak için kullanılır. Oksimoronlara sıklıkla sıfat tamlamalarında rastlanır. Bununla birlikte -paradokslar gibi- oksimoron barındıran cümleler de mevcuttur.

Seçim paradoksu veya diğer seçenek paradoksu, Marquis de Condorcet tarafından 18. yüzyılın sonlarında tespit edilmiş bir durumdur. Bireysel tercihlerin döngüsel olmasa bile birikimli tercihlerin olabileceğini ifade eder. Bu bir paradokstur, zira farklı grupların ve bireylerin oluşturdukları "farklı çoğunlukların" isteklerinin birbiriyle çelişkili olabileceğini söylemektedir. Örneğin bir seçimde A, B ve C şeklinde üç aday olsun ve üç seçmen oylarında aşağıdaki tercih sıralamalarında bulunsun :

1. Seçmen: A B C
2. Seçmen: B C A
3. Seçmen: C A B
<span class="mw-page-title-main">Zenit</span>

Geniş anlamda, zenit, zirve veya başucu, belli bir yerin üzerindeki bir noktayı doğrudan belirtmektir. Bu tanımın aşırı geniş olması sebebiyle astronomi, jeofizik ve meteoroloji gibi bilim dallarında, bir noktanın zeniti, o noktada yerçekimi gücünün gösterdiği yönün tersi olan yerel dikey yöndür. Buradan hareketle zenit günlük kullanımda, "zirve", "doruk" gibi anlamlarda da kullanılır. Sözcüğün kökeni Latince cenit'dir ki terimin Batı dillerine temel geçiş noktası Arapça samt yani "(başın üstünden doğru) yol"dur.

Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları farklı olduğu hâlde anlamları aynı veya çok yakın olan sözcükler.

Senkretizm, sıklıkla çeşitli düşünce ekollerinin uygulamalarını ve yollarını karıştırarak ayrı veya çelişkili inançları birleştirmek veya birleştirmeyi denemektir. Özellikle teolojide ve din mitolojisinde başta birbirinden farklı olan geleneklerin birleştirilmesi ve kıyaslanmasına yönelik olan, böylece farklı inançlarda temelde yatan bir birliği öne sürerek farklı inançlara karşı daha kapsayıcı bir duruşu savunan hareket ve denemeler için de bu terim kullanılabilir.

Paradoks şu anlamlara gelebilir:

Berber paradoksu, Russel paradoksundan türetilmiş bir bulmacadır. Bizzat Bertrand Russell tarafından paradoksu örneklemek için kullanılmıştır. Fakat bu örneği kendisine öneren isimsiz bir kişiye atfetmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Çelişki</span> iki veya daha fazla öneri arasında mantıksal uyumsuzluk

Klasik mantıkta, çelişki bir ya da daha fazla önerme arasında uyumsuzluk olması durumudur. Çelişkili iki önerme birlikte değerlendirildiğinde genellikle birbiriyle zıt olan iki mantıksal sonuç ortaya çıkar. Bu konuda Aristo'nun çelişmezlik kanunu'na göre "Aynı şey, aynı zamanda, aynı açıdan, aynı nesneye hem dahil hem de dahil olmayan olamaz"

Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.