İçeriğe atla

Panipat Savaşı (1556)

İkinci Panipat Savaşı
Babür seferleri'nin bir parçası

Hemu'nun yenilgisi
Tarih5 Kasım 1556
Bölge
Sonuç Babür İmparatorluğu'nun Zaferi
Taraflar
Babür İmparatorluğu Hemu
Komutanlar ve liderler
Ekber
Bayram Han
Mahmud Han
Ali Kuli Han Şeybani
Sikandar Han Uzbek
Abdullah Han Uzbek
Şah Kuli Mahram
Hemu (ölü)
Raamya
Şadi Han Kakkar
Güçler
10,000 süvari
200 savaş fili
30,000 süvari
500 savaş fili
Kayıplar
Bilinmiyor Savaşta 5.000 kişi öldürüldü

İkinci Panipat Savaşı, 5 Kasım 1556'da Akbar ile Delhi kralı Hemu arasında gerçekleşti. Hemu, birkaç hafta önce Delhi savaşında Tardi Bey Khan komutasındaki Babür İmparatorluğu güçlerini yenerek Delhi ve Agra'yı fethetmiş ve Delhi'deki Purana Quila'da kendisine Raja Vikramaditya tacını giydirmiştir.

Kaybın öğrenilmesi üzerine Ekber ve koruyucusu Bayram Han bu bölgeleri geri almak için ilerledi. İki ordu, 1526'daki Panipat savaşının yapıldığı yerden çok uzakta olmayan Panipat'ta karşı karşıya geldi. Hemu bir okla yaralandı ve bayıldı. Liderlerinin düştüğünü gören ordusu paniğe kapıldı ve dağıldı. Baygın ve neredeyse ölmek üzere olan Hemu, Gazi unvanını alan Ekber tarafından yakalandı ve daha sonra kafası kesildi.

Arka planı

Hemu'nun tasviri (1910)

Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Babür'ün halefi Hümâyun Şah, 1540 yılında Sur İmparatorluğu'nu kuran Şir Şah tarafından Hindistan'dan kovulurken mirasını kaybetmişti. Delhi ve Agra, Şir Şah'ın eline geçti, ancak kısa süre sonra 1545'te Kalincar kalesinde hayatını kaybetti. Yerine, yetenekli bir hükümdar olan küçük oğlu İslam Şah Suri geçmiştir. Ancak 1554'te ölümü üzerine Sur İmparatorluğu bir veraset savaşına sürüklendi ve isyanlar ile eyaletlerin bölünmesiyle uğraşmak zorunda bırakıldı. Hümayun kaybedilenleri geri almak için bu anlaşmazlıktan yararlandı ve 23 Temmuz 1555'te Babür İmparatorluğu Sikandar Şah Suri'yi yenerek Delhi ve Agra'nın kontrolünü yeniden ele geçirdi. [1]

İslam Şah'ın gerçek varisi olan 12 yaşındaki oğlu Firuz Han, Adil Şah Suri olarak tahta geçen dayısı tarafından öldürülmüştü. Bununla birlikte, yeni hükümdar devlet işlerinden çok zevk peşinde koşmakla ilgileniyordu. Bu işler büyük ölçüde, Şir Şah Suri'nin eski bir Hindu dostu olan ve mütevazı koşullardan yükselerek hem Adil Şah'ın başbakanı hem de Suri ordusunun generali haline gelen Rewari'li Hemu'ya bırakılmıştı. [2] Hümayun 27 Ocak 1556'da öldüğünde Bengal'deydi. Babür imparatorunun ölümü Hemu'ya Babürlüleri yenmek ve kaybedilen toprakları geri almak için ideal bir fırsat sağladı. [3]

Hemu Bengal'den hızlı bir yürüyüş başlattı ve Babürleri Bayana, Etawah, Bharthana, Bidhuna, Lakhna, Sambhal, Kalpi ve Narnaul'dan çıkarttı. [3] Agra'da vali, Hemu'nun yaklaşan saldırısını duyunca şehri boşalttı ve savaşmadan firar etti. [1] Valiyi takip eden Hemu, Delhi'nin hemen dışında bir köy olan Tuğlakabad'a ulaşır ve burada Babürlülerin Delhi valisi Tardi Bey Han'ın kuvvetleriyle karşılaşarak onları Tuğlakabad Savaşı'nda mağlup eder. [3] 7Bir günlük savaşın ardından 7 Ekim 1556'da Delhi'yi ele geçirdi [1] ve Vikramaditya (veya Bikramjit) unvanını alarak kraliyet statüsü kazandı. [4]

Giriş

Hümayun'un halefi Tuğlakabad'dan gelen kötü haberi duyan 13 yaşındaki Ekber ve vasisi Bayram Han kısa süre içinde Delhi'ye doğru yola koyulur. Şans eseri, 10.000 kişilik bir süvari kuvvetiyle önden gönderilen Ali Kuli Han Şeybani (daha sonra Han-ı Zaman), zayıf bir muhafız altında taşınmakta olan Hemu'nun toplarıyla karşılaştı. Topları terk eden ve karşı koymadan kaçan Afganlardan tüm topçu trenini kolayca ele geçirmeyi başardı. Bu Hemu için pahalıya mal olan bir kayıp olmuştur. [1] [5]

5 Kasım 1556'da Babür İmparatorluğu ordusu Hemu'nun ordusuyla tarihi Panipat savaş alanında karşılaştı. Ekber ve Bayram Han savaş alanından sekiz mil uzakta, arkada kalmışlardı. [1]

Formasyon

Babür İmparatorluğu ordusunun başında 10.000 süvarisiyle Ali Kuli Han Şibani merkezde, Sikandar Han Uzbak sağda ve Abdulla Han Uzbak solda yer alıyordu. Öncü birlikler Hüseyin Kuli Bey ve Şah Kuli Mahram tarafından komuta ediliyordu ve aralarında Bayram Han'ın Türk müfrezesi de bulunuyordu. [1]

Hemu'nun ordusu sayısal olarak üstündü ve saflarında Afgan atlılarından oluşan 30.000 kişilik bir süvari kuvveti ve 500 kişilik bir fil birliği mevcuttu. Her bir savaş fili plaka zırhlarla korunuyor, silahşörler ve arbaletçiler tarafından taşınıyordu. Hemu ordusunu Hawai adlı bir filin üzerinde bizzat savaşa götürmüştür. [6] Sol tarafına kız kardeşinin oğlu Ramya, sağ tarafına ise Şadi Han Kakkar komuta ediyordu. Ordusu deneyimli ve kendine güvenen bir gruptu ve Hemu o zamana kadar Bengal'den Pencap'a kadar 22 savaşta zafer kazanmıştı. Ancak bu savaşta Hemu'nun hiç topu olmaması büyük bir eksiklikti. [1]

Savaş

İki ordu öyle çarpıştı ki
Sudan ateş çıkardıklarını;
Havanın kıpkırmızı hançerlerle dolu olduğunu söylerdiniz,
Çeliklerinin hepsi som yakuta dönüşmüştü.

Ebu'l-Fazl,Ekbername[7]

Hemu saldırıyı kendisi başlatarak fillerini Babürlerin sağ ve sol kanatları arasına salıverdi. Saldırıdan kaçabilen askerler geri çekilmek yerine yanlara doğru sapmayı ve Hemu'nun süvarilerinin kanatlarına saldırarak onları üstün okçuluklarıyla vurmayı seçtiler. Babür merkezi de ilerledi ve derin bir vadinin önünde savunma pozisyonu alarak ilerledi. Hemu'nun ne fili ne de atlı birlikleri uçurumu geçip rakiplerine ulaşamadılar ve diğer taraftan ateşlenen mermilere karşı açıkta kaldılar. Bu arada Babür süvarileri hızlı atlarıyla hem kanatlardan hem de arkadan Afgan saflarına doğru ilerlemiş ve filleri hedef alarak ya büyük hayvanların bacaklarına vurmaya ya da binicilerini öldürmeye başlamışlardı. Hemu fillerini geri çekmek zorunda kaldı ve Afgan saldırısı hafifledi. [1]

Afgan saldırısının yavaşladığını gören Ali Kuli Han süvarilerini yönlendirerek etrafından dolaştı ve Afgan merkezine arkadan hücum etti. Hawai'nin tepesindeki otağından savaş alanını izleyen Hemu, hemen bu hücuma karşı koymak için harekete geçti. Şadi Han Kakkar ve bir diğer yetenekli teğmeni Bhagwan Das'ın öldüğünü gördükten sonra bile Babürlere karşı saldırılar düzenlemeye devam etti ve filleriyle meydan okuyan herkesi yere yıktı. Bu savaş çok zorlu bir mücadele oldu ama avantaj Hemu'nun eline geçmiş gibi görünüyordu. [1] Babür ordusunun her iki kanadı da geri püskürtülmüş ve Hemu savaş filleri birliği ile süvarilerini ileriye sürerek ordunun merkezini ezmeye başlamıştı. Bu noktada, muhtemelen zaferin eşiğinde olan Hemu, şans eseri bir Babür okunun gözüne isabet etmesiyle yaralanarak bilincini kaybetmiş bir şekilde yere yığıldı. Onun yere yığıldığını gören ordusu panik içinde düzenini bozup kaçmaya başladı. [5] [3] Savaş kaybedildi; 5.000 ölü savaş meydanında yatıyordu ve çok daha fazlası da kaçmaya çalışırken öldürüldü. [1]

Sonrası

Bilinci yerinde olmayan ve neredeyse ölmek üzere olan Hemu'yu taşıyan fil, savaşın bitiminden birkaç saat sonra ele geçirilerek Babür ordugâhına götürülmüştür. Bayram Han 13 yaşındaki Ekber'den Hemu'nun başını kesmesini ister. Ekber'in daha sonraki saray mensubu Ebu'l-Fazl ibn Mübarek'e göre, Ekber ölü bir adama kılıç çekmeyi reddeder. Fakat bu durum, Ekber'in Bayram Han'ın öğüdüne uyarak Hemu'nun başını kestiğini ve Gazi unvanını aldığını belirten çağdaş yazar Muhammed Arif Kandhari (Tarih-i Ekber'i yazmıştır) tarafından doğrulanmaz. Ekber'in Hemu'yu öldürmeyi reddettiğine dair anlatı muhtemelen saray mensuplarının daha sonraki bir buluşudur.[8][9][10] [3] Hemu'nun başı Delhi Darwaja'nın dışına asılmak üzere Kabil'e gönderildi, bedeni ise 6 Ekim'de taç giyme töreninin yapıldığı Delhi'deki Purana Quila'da bir kapıya asıldı. [5] Hemu'nun birkaç taraftarının ve yakınının kellesi uçuruldu ve daha sonra bir de minare dikildi. [3] Bu minarenin resmi, Ekbername'nin kendisinde yer alan ve Ekber'in hayatını konu alan 56 popüler resimden birisidir. Panipat'ta başının kesildiği yere Hemu için bir anıt dikilmiştir. Şimdi Hemu'nun Samadhi Sthal'ı olarak bilinmektedir.[11][12]

Hemu'nun vefatıyla Adil Şah'ın kaderi de kötüye gitti. [3] Nisan 1557'de Bengalli Muhammed Han Sur'un oğlu Hızır Han tarafından mağlup edildi ve öldürüldü. [5] Panipat'taki savaştan elde edilen ganimetler arasında Hemu'nun 120 savaş fili de vardı ve bu fillerin yıkıcı saldırıları Babürleri o kadar etkilemişti ki, hayvanlar kısa sürede askeri stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiler. [13]

Ayrıca bakınız

Notlar

  1. ^ a b c d e f g h i j Sarkar 1960.
  2. ^ Qanungo 1965.
  3. ^ a b c d e f g Chandra 2004.
  4. ^ Richards 1995.
  5. ^ a b c d Tripathi 1960.
  6. ^ Roy 2004.
  7. ^ Abu'l-Fazl. "Vol II, Chapter XI". Akbarnama. 15 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2016. 
  8. ^ Ashirbadi Lal Srivastava (1962). Akbar the Great (İngilizce). Shiva Lal Agarwala. s. 10. OCLC 837892. Bairam Khan asked his royal ward to earn the title of ghazi by slaying the infidel Hemu, with his own hands. We are told by a contemporary writer, Muhammad Arif Qandh that he complied with the request and severed Hemu’s head from his body. Abul Fazl’s statement that he refused to kill a dying man is obviously wrong 
  9. ^ Kishori Saran Lal (1999). Theory and Practice of Muslim State in India (İngilizce). Aditya Prakashan. s. 67. ISBN 978-81-86471-72-2. It may be recalled that as an adolescent, Akbar had earned the title of Ghazi by beheading the defenseless infidel Himu 
  10. ^ S. Roy (1974). "AKBAR". R.C. Majumdar (Ed.). The History and Culture of the Indian People: The Mughal empire (İngilizce). Bharatiya Vidya Bhavan. s. 106. 4 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ocak 2024. Bairam Khan begged him to slay Himu with his own hands in order to gain the reward of Jihad (crusade against infidels) and the title of Ghazi (hero combating infiedels). Akbar accordingly struck Himu with his sword. The story of Akbar's magnanimity and refusal to kill a fallen foe seems to be a later courtly invention  r eksik |soyadı1= (yardım)
  11. ^ "Hemu's Samadhi Sthal". Haryana Tourism. 13 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2016. 
  12. ^ "Places Of Interest / Hemu's Samadhi Sthal". panipat.gov.in. 28 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2016. 
  13. ^ Roy 2013.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Babürlüler</span> Bir zamanlar Hindistan alt kıtasının büyük kısımlarına uzananan hanedan imparatorluğu

Babürlüler veya Babür İmparatorluğu, günümüzdeki Hindistan ve çevresi üzerinde kurulmuş ve hüküm sürmüş Türk-Moğol kökenli devlet. Çağatay Türkü bir şef ve Timurlu Hanedanı'ndan olan Babür Şah tarafından 1526 yılında kurulan ve 17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyılın başında imparatorluğun gücünün zirvesinde olduğu dönemde, Hindistan'ın büyük bölümüne hakim olan imparatorluğun nüfusunun o tarihlerde 3,2 milyon kilometre karelik bir bölge üzerinde 110 milyon ila 150 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Babür İmparatorluğu'nun hakimiyet alanı, en geniş olduğu dönemde bugünkü Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan'ı kapsamaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Ekber Şah</span>

Ekber Şah tam adıyla Ebü'l-Feth Celâlüddîn Muhammed Ekber Şâh, babası Hümayun Şah'ın ardından 1556-1605 arası Babür İmparatorluğu tahtına geçmiştir. Sind'de bulunan Ömerküt Kalesi'nde doğdu. Babası Hümayun Şah, annesi İran asıllı Hamide Banu'dur. Babürlerin en parlak dönemi Ekber Şah'in padişah olduğu dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Babür</span> Babür İmparatorluğunun kurucusu ve ilk hükümdarı

Babür ve Bebür veya tam adıyla Zahîreddîn Muhammed Bâbur Türk lider, Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı. Soyu, baba tarafından Timur anne tarafından Cengiz Han'a dayanan Babür Şah, 1519'dan itibaren Hindistan'a düzenlediği seferler sonunda bütün Kuzey Hindistan'ı kontrol altına alıp 1526'da Delhi Sultanlığı'na son vererek günümüzdeki Afganistan, Pakistan ve Hindistan'ın kuzeyini kapsayan topraklar üzerinde Babür İmparatorluğu'nu kurdu.

<span class="mw-page-title-main">Hümâyun Şah</span> Özbek Türkü hükümdar

Hümayun Şah tam adıyla Nasireddin Muhammed Hümayun Şah, , günümüzde Pakistan, Afganistan ve Kuzey Hindistan'ı kapsayan, Babür İmparatorluğu'nu 1530 - 1540 yılları ve 1555 - 1556 arasında yönetmiş ikinci hükümdardır. Babası Babür Şah gibi önce 10 yıl süren hükümdarlığını Peştun Suri hanlardan Şir Şah'a kaybetti. Ama sonra Safevi İran Şahı I. Tahmasp desteğiyle ülkesini tekrar geri aldı ve arazisini daha da genişletti. Hümayun Şah 1556'da olduğu zaman Babür İmparatorluğu 1 milyon kilometre kare alanı kapsamaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">I. Tahmasb</span> 2. Safevî şahı

I. Tahmasb, Safevî Devleti'nin ikinci hükümdarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şah Alem</span>

Şah Alem veya asıl adı Ebü’l-Muzaffer Celâlüddîn Mîrzâ Abdullah Âlem Alî Cevher, 1759 ile 1806 yıllarında hükümdarlık yapmış 16. Babür Şah'ıdır. Babası II. Alemgir Şah 'dır. 50 tane oğlu vardır. Bilinenler arasında en önemlisi II. Ekber Şah'dır.

<span class="mw-page-title-main">Bahadır Şah (Gücerât Sultanı)</span>

Bahadır Şah, 1526 ile 1535 ve 1536 ile 1537 yılları arasında hüküm süren Gücerât Sultanı. 1511 ile 1526 yılları arasında Gücerât Sultanı olan II. Muzaffer Şah'ın oğludur.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed Sâlih Tettevî</span> Babürlü metalürjist, astronom, coğrafyacı ve zanaatkar

Muhammad Salih Tettevî, Moğol metalürjist, astronom, geometri uzmanı ve zanaatkâr, Babür İmparatoru Şah Cihan döneminde ve Sind'li Babür Nevvab Mirza Gazi Bey valiliği sırasında Pakistan'daki Sind eyaletinin Thatta şehrinde doğmuş ve büyümüştür. Bu yıllarda genç metalürjistler işe alınır, himaye edilir ve Agra'daki Babür sarayına teslim edilirdi.

<span class="mw-page-title-main">Karnal Muharebesi</span> Afşar - Babür Savaşları

Karnal Muharebesi 13 Şubat 1739 İran Şahı Afşar hanedanı hükümdarı Nadir Şah'ın ordusu, Muhammed Şah'ın Babür ordusu ile Delhi'nin 110 km kuzeyinde Karnal'da karşı karşıya geldi. Babür ordusu Afşarlardan sayıca 6 kat fazla olmasına ve 2000 fil ile desteklenmesine rağmen, Nadir Şah'ın taktiksel ustalığı ile üç saat içinde Babürlüler bozguna uğradı. Afşarlar Babür İmparatorluğunun başkenti Delhi'yi işgal ve yağma etti. Bu savaştan sonra Babür İmparatorluğu iyice zayıfladı ve kısa süre sonra yıkıldı.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed Şah (Babür imparatoru)</span>

Muhammed Şah, 12. Babür İmparatorudur. Asıl adı Ruşan Akhtar Bahadır olan Muhammed Şah, yönetimi sırasında Babür İmparatorluğunda idari açıdan dağılmaya sebep olan politikalar izlenmiş, sanat ve kültürde ise önemli gelişmeler yaşanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Babür mimarisi</span>

Babür mimarisi, 16. ve 18. yüzyıllar arasında Hint Yarımadası'nda Babürlüler tarafından geliştirilen Hint-İslam mimarisi türüdür. İslam, İran, Türk ve Hint mimarisinin bir birleşimi olarak Hindistan'daki önceki Müslüman hanedanların mimari tarzlarını geliştirdi. Babür yapıları, büyük soğan kubbeler, köşelerde ince minareler, büyük salonlar, büyük tonozlu ağ geçitleri ve hassas süslemeler dahil olmak üzere tek tip bir yapı ve karakter modeline sahiptir. Babür mimarisinin örnekleri günümüz Hindistan, Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'da bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Babür Bahçeleri</span>

Babür bahçeleri, Babürlüler tarafından İran mimarisi tarzında yaratılan bahçelerdir. Bu tarz, özellikle insanların doğanın tüm unsurları ile uyum içinde bir arada var olduğu dünyevi bir ütopya temsili yaratması amaçlanan Çaharbağ yapısı tarafından büyük ölçüde etkilenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Babür Haremi</span>

Babür Haremi, Hint Yarımadası'nda Babür imparatorlarının haremiydi. Arapça: حريم ḥarīm, "dokunulmaz kutsal yer; ailenin kadın üyeleri" ve Arapça: حرام Haram, "yasak; kutsal" anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Aynı zamanda evin 'iç dairesi' anlamına gelen Sanskritçe anthapura kelimesine de benzer. Genellikle çok eşli bir evde yaşayan kadınlar alanı ve erkeklere yasak olan ayrılmış mahalleler anlamına geliyordu.

Gauhara Begum Babür prensesi ve Babür imparatoru Şah Cihan ile eşi Mumtaz Mahal'ın on dördüncü ve en küçük çocuğudur.

Gülçehre Begüm, Hindistan İmparatoru Babür'un kızı ve İmparator Hümâyun'un kız kardeşi olan Babür prensesidir. Daha sonra yeğeni Prens Celaleddin, büyük İmparator Ekber olarak imparatorluk tahtına çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Babür halıları</span>

Babür halıları, Babür İmparatorluğu'nda mahkemelerinde kullanılan el dokuması zemin kaplamalarıydı. Babür halılarının ve kilimlerinin kökleri 16. ve 17. yüzyıllara dayanmaktadır. Babür halıları, doğal manzaralar, çiçek ve hayvan desenleriyle benzersiz bir şekilde tasarlanmış Türk, Fars ve Hint sanatının bir karışımıydı. Keşmir, seccade de dahil olmak üzere en kaliteli yün ve ipek halı ve kilimleri üretiyordu. Bazen bu halılardaki düğüm yoğunluğu, santimetrekare başına 300 düğüm kadar ince ve sıkıydı.

<span class="mw-page-title-main">Lahor Subahı</span>

Lahor Subahı, günümüzde Pakistan ve Hindistan arasında bölünmüş olan orta Pencap bölgesini kapsayan Babür İmparatorluğu'nun bir vilayetiydi. Ekber Şah tarafından 1580 yılında gerçekleştirilen idari reformlar kapsamında Babür İmparatorluğu'nun orijinal 12 Subah'ından biri olarak kurulmuştur. Eyalet, son genel valisi Adina Beg'in 1758'de ölümünden sonra büyük bir kısmı Dürrânîler'e dahil olarak varlığını yitirmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Panipat Savaşı (1526)</span>

Birinci Panipat Savaşı, 20 Nisan 1526 tarihinde, Babür'ün işgalci güçleri ile Ludi hanedanı arasında yapılmıştır. Bu savaş Kuzey Hindistan'da gerçekleşmiş ve Babür İmparatorluğu'nun başlangıcı ve Delhi Sultanlığı'nın sonu olmuştur. Bu savaş, Babür İmparatorluğu tarafından Hint alt kıtasında tanıtılan barutlu ateşli silahlar ve sahra topçusu içeren ilk savaşlardan biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Nadir Şah Afşar'ın Hindistan'ı fethi</span>

Nadir Şah Afşar'ın Hindistan'ı Fethi, Safevi hanedanını devirip kendi hanedanını kuran Nadir Şah Afşar, birkaç yıl sonra günümüz Hindistan'da bulunan Babür İmparatorluğu'na seferi. Günümüzün kuzey Hindistan'ı ve Pakistan'ını fetheden Nadir Şah, Mart 1739'da Karnal Savaşı'nı kazandıktan sonra Delhi'ye girdi. Böylece tüm savaşlardan galip çıkan Nadir, Babürlülerin başkenti olan şehre girdi.

<span class="mw-page-title-main">Hindal Mirza</span>

Ebu'l-Nasir Muhammed, , daha çok Hindal lakabıyla bilinir, bir Babür prensi ve Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk Babür imparatoru olan İmparator Babür'ün en küçük oğluydu. Ayrıca, ikinci Babür imparatoru Hümâyun'un küçük üvey kardeşi olan Gulbadan Begüm'ün ağabeyi ve üçüncü Babür imparatoru Ekber'in amcası ve kayınpederiydi.