İçeriğe atla

Pamukçuk

Pamukçuk ya da oral kandidiyaz (oral candidiasis), Candida albicans mantarının ağız mukozasında yaptığı enfeksiyondur. "Pamukçuk" adı genelde bebeklerin ağzında görülen enfeksiyon için kullanılmakla beraber yetişkinlerin ağzında veya boğazında meydana gelen kandida enfeksiyonları için de kullanılır.[1]

Candida türleri

Ağızda kandidiyazis (pamukçuk; trush)

Mantar infeksiyonlarının %80'i Candida kökenlidir. Deri ve mukoza infeksiyonları kadar organ etkilenmelerine de neden olan Candida'nın en agresif türü Candida albicans'tır. Son yıllarda saptanan yeni bir tür olan Candida dubliniensis’in, immun sistem sorunları olan hastalardaki orofaringeal infeksiyonlarda Candida albicans'a eşlik ettiği gösterilmiştir.[2] Baş-boyun bölgesine radyoterapi uygulanan hastalarda Candida glabrata kolonizasyonu saptanabilir.[1][3]

Candida albicans, ağız, gastrointestinal sistem ve vaginanın doğal florasında bulunur. İmmunosupresyon, diabet ya da gebelik sırasında patojen nitelik kazanır; deri ve mukozalarda yüzeysel infeksiyonlara, organ lezyonlarına neden olur. Deri ve mukoza infeksiyonları bebeklerde ve yaşlılarda sık görülür; bebeklerdeki pişiklerin çoğunda Candida vardır. Kalp cerrahisi, katater uygulamaları, sıvı transfüzyonları ve iv madde bağımlılarının kullandığı pis enjektörler ile dolaşıma giren etken candida endokarditlerine ve yaygınlaşan infeksiyona neden olur. Beyin, böbrek ve akciğer tutulmalarında çok sayıda mikroabseler oluşur. Bağışıklık sisteminin etkilendiği tüm koşullarda en sık rastlanan çıkarcı infeksiyon hastalıklarından biridir; en önemli risk faktörü, son yıllarda giderek artan HIV infeksiyonlarına bağlı immunosupresyondur. Ayrıca, güçlü antibiyotik ve kortizon tedavisi, beslenme bozuklukları, xerostomia (ağız kuruluğu), ilerlemiş kanserler, lokal kortizon uygulamaları, diabetes mellitus, hipoparatiroidizm, lenfomalar, lösemiler, organ ve doku transplantasyonları, kanser tedavisi önemli risk faktörleri arasındadır.[1][4][5][6]

Bulunuşu[1][5][6]

Sağlıklı insanlar (doğal flora) Ağız, sindirim sistemi ve vajina (vajinal pH yükseldiğinde ve

flora bozulduğunda Candida vajiniti oluşur)

Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı Ağız mukozası enfeksiyonu (pamukçuk)
Diabetes mellitus Candida stomatiti
Yenidoğanlar Candida stomatiti ve dermatiti
Yanıklar Özellikle güçlü yanıklarda Candida enfeksiyonu
Dolaşım sistemi protezleri (kalp kapağı protezi, arter grefti) Candida endokarditi, greft enfeksiyonu
Damar kateterizasyonu Sistemik Candida enfeksiyonu
Eroin bağımlıları Candida endokarditi
AIDS hastalığı Ağız mukozasında pamukçuk (trush), özofagus enfeksiyonu
Onkoterapi hastaları Sistemik Candida enfeksiyonu

Belirtiler ve Bulgular

Oral candidiasis'in patogenezinde, tükürük içeriğinde bulunan antimikrobiyal proteinlerin niceliğindeki azalmanın da önemli etkisi vardır; en önemli nedeni hiposalivasyondur. Hastalığın sürecine ve klinik niteliklerine göre 2 tür oral candidiasis vardır; akut oral candidiasis ve kronik oral candidiasis.[5][6][7]

Akut oral kandidiyaz

Akut oral kandidiyaz olgularında mukoza üzerinde "pamukçuk (trush)" adı verilen beyaz renkli plaklar oluşur; bu plakların baskın olduğu olgulara "akut psödomembranöz candidiasis" tanımlaması yapılır. Bağışıklık sisteminin organizasyonu tamamlanmamış olan yenidoğanlar ile T-lenfosit işlevi bozulan yaşlılarda sıkça görülen Candida plakları, immunosupresyondaki hastaların da büyük bölümünde görülür. WHO 6 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.'nun "Category B" olarak nitelendirdiği AIDS hastalarında ve başkaca nedenlerle ağır immunosupresyon altındaki hastalarda, membranlar kısa sürede özofagusa, trakeaya, bronşlara ve akciğerlere doğru ilerler. İnvazif nitelik kazanan etken, organizmanın hemen her bölgesinde lezyonlar oluşturabilir.[8]

Candida kolonilerinden oluşan membranlar özellikle yanak mukozası, orofarinks ve dil kenarlarında lokalizedir. Uygun araçlarla kazındığında yerinden kolayca ayrılır. Örtü altındaki mukozanın eritemli, atrofik ya da erozyone olduğu görülür. Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı nedeniyle gelişen akut psödomembranöz candidiasis olgularında bir süre sonra membranlar silinir, atrofi ve erozyon alanları içeren eritemli bir lezyon ortaya çıkar.[5][7]

Candida albicans

Biyopsi örneklerinin mikroskopisinde, skuamöz epitel kalınlaşmıştır (hiperplazi) ve yüzeyinde mantar kolonileri vardır. Mantar kolonileri içinde ve çevresinde yoğun akyuvar (nötrofil polimorf) infiltrasyonuna ve mikroabselere rastlanır. Epitel hücrelerindeki hiperplazinin nedeni yangı bölgesinde kümelenen nötrofil polimorflardan kökenli alfa-defensin-I proteinidir; bu protein, spinal hücre proliferasyonunu uyararak etkenin bağ dokusuna ulaşmasını engelleme çabası gösterir.[9] Güçlü immunosupresyonlarda (özellikle AIDS hastalarında), mantar hifelerinin mukozayı aşarak doku derinliklerine doğru geliştiği saptanır.[5][6][7]

Kronik oral kandidiyaz

Kronik oral kandidiyaz olgularının bir bölümü total protez kullananlarda ve altçene alveol kretleri üzerinde gelişir. Mukozadaki atrofi nedeniyle parlak kırmızı kadife görünümü vardır; bu nedenle, "kronik atrofik oral candidiasis" olarak tanımlanırlar; yüzeyi örten skuamöz epitel incedir ve yüzeyde az sayıda candida hifelerine rastlanır.[5][10][11]

Angular cheilitis, dudak bileşiklerinde (kommisuralar) ortaya çıkan kronik oral kandidiyaz olgularıdır. Protez kullanmayan edante hastalarda ya da kapanışı kötü olan protezlerde dudak bileşiklerinde oluşan kıvrımlar içerisinde üreyen Candida albicans ve Staphylococcus aureus infeksiyonuna bağlıdır. Hipovitaminozlarda ve demir eksikliği anemisinde tablo daha ağırdır.[5][7]

Median rhomboid glossit olarak tanımlanan atrofik glossit olgularında, dil köküne yakın alanlardaki filiform papillalarda silinme ve mukozada atrofi, epitelin yüzeysel katmanlarında candida kolonileri ile nötrofil polimorf yoğunlaşmalarına rastlanır.[5][12]

Ağız mukozasındaki kronik candida infeksiyonlarının bir bölümüne skuamöz epitel hiperplazisine rastlanır; bu tür olgulara "kronik hipertrofik (hiperplastik) candidiasis" olarak tanımlanır. Olguların çoğu kommisuralar ile bitişiğindeki yanak mukozasında ve dilde yerleşim gösterir. Kommisura-yanak lokalizasyonu gösteren lezyonlara "candida lökoplakisi" adı da verilmektedir. Dil sırtı yerleşimli kronik hipertrofik candidiasis olguları ise kırmızımsı-beyaz renkli, yer yer minik çatlaklar içeren, üzeri düz ya da nodüllü lezyonlardır.[5][7]

Kronik hipertrofik kandidiyaz olgularında güçlü bir akantoz vardır, spinal hücrelerin arasında ve parakeratoz alanlarında mantar hifeleri izlenir. Epitele komşu bağ dokusunda lenfosit kümeleri bulunur. Spinal hücre proliferasyonu ve parakeratoz görülen bu tür olguların bir bölümündeki epitel displazisi, candida infeksiyonlarının prekanseröz lezyonların gelişmesinde risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir.[5][7]

Tedavisi

Antimantar ilaçlar, örneğin nistatin, Fluconazole (Diflucan), itraconazole veya amphotericin B ile tedavi edilebilir.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ a b c d Calderone RA, Clancy CJ (editors). Candida and Candidiasis. ASM Press, Baltimore, 2012
  2. ^ Redding SW, Bailey CW, Lopez-Ribot JL, et al. Candida dubliniensis in radiation-induced oropharyngeal candidiasis. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 91:659-662, 2001
  3. ^ Redding SW, Dahiya MC, Kirkpatrick WR, et al. Candida glabrata is an emerging cause of oropharyngeal candidiasis in patients receiving radiation for head and neck cancer. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 97:47-52, 2004
  4. ^ Endocrinology an Integrated approach S.S. Nussey and S.A. Whitehead
  5. ^ a b c d e f g h i j Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi). Yeditepe Üniv.Yayınları, Mor Ajans, İstanbul, 2007
  6. ^ a b c d Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  7. ^ a b c d e f Rajendran R, Sivapathasundharam B (editors). Shafer's Textbook Of Oral Pathology, 6Th Edition. Reed Elsevier, India, 2009
  8. ^ AIDS 2019 11 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  9. ^ Ali A, Niissalo S, Hietanen J, et al. Expression of alpha-defensi-I in chronic hyperplastic candidosis. J Oral Pathol Med. 34:347-351, 2005
  10. ^ Budtz-Jorgensen E. Ecology of Candida-associated Denture Stomatitis. Microbial Ecol Health Dis. 12:170-185, 2000
  11. ^ Ramage G, Tomsett K, Wickes BL, et al. Denture stomatitis: a role for Candida biofilms. Oral Surg Oral Med Oral Pathol Oral Radiol Endod. 98:53-59, 2004
  12. ^ Terai H, Shimahara M. Atrophic tongue associated with Candida. J Oral Pathol Med. 34:397-400, 2005

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV/AIDS</span> HIV virüsünün sebep olduğu bulaşıcı ölümcül hastalık

AIDS, ilk kez 1980'lerin başında Orta ve Güney Afrika'da gündeme gelen ve giderek ürkütücü boyutlara ulaşan, etkeni HIV (İngilizce: Human Immunodeficiency Virus / Türkçe: İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü) olan bir enfeksiyon hastalığıdır. HIV, bağışıklık sistemindeki akyuvarların (özellikle CD4+ lenfositler) yapısını bozarak ve sayısını azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini ortadan kaldırır.

<span class="mw-page-title-main">Zehirlenme</span> Kimyasal bir maddenin canlı üzerindeki patolojik etkisidir

Zehirlenme, kimyasal bir maddenin canlı organizma üzerindeki patolojik etkisidir. Görece küçük miktarlarda kimyasal ya da biyokimyasal etki gösteren zehir, süresi ve ağırlığı değişebilen bir hastalık haline ya da ölüme yol açar. Adli tıp uzmanları, zehirlenme olgularını 3 orijine ayırarak inceler:

  1. Kaza
  2. İntihar
  3. Cinayet
<span class="mw-page-title-main">Candida</span>

Candida, insanlarda ve hayvanlarda mantar hastalığına yol açabilen bir maya cinsidir, en önemli türü Candida albicans'tır. Türkçe "kandida" olarak okunur.

<span class="mw-page-title-main">Candida albicans</span>

Candida albicans, eşeyli çoğalan, diploit, maya tipi bir mantar türü ve insanlarda oral ve vajinal fırsatçı enfeksiyonların etmenidir. Candida cinsine ait 200 tür olmasına karşın Candida enfeksiyonlarının %75'inin sorumlusu C. albicans'tır. Türkçe okunuşu kandida albikanstır.

<span class="mw-page-title-main">Kandidiyaz</span>

Kandidiyaz, herhangi bir Candida türüne bağlı olarak gelişen herhangi bir mantar enfeksiyonu için kullanılan genel addır. Kandidiyaz başka adlarla da anılabilmektedir ve bunlar şöyle sıralanabilir:

  • Kandida enfeksiyonu, kandidoz ve kandidiyazis.
  • Moniliyaz ve moniliyazis.

Vajinit, vajina mukozasının enflamasyonudur ve genelde aşağıdaki üç kategoriye ayrılır:

<span class="mw-page-title-main">Belsoğukluğu</span> Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu döl ve idrar yollarında görülen bulaşıcı hastalık

Belsoğukluğu (Gonore), Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu, özellikle döl ve idrar yollarını etkileyen, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların ikinci en bulaşıcı olanıdır; ilk sırayı klamidya enfeksiyonu alır.

Bağışıklık yetmezliği veya bağışıklık eksikliği, bağışıklık sisteminin herhangi bir nedenle baskılanması ve doğal davranışlarının kısıtlanması sonucunda savunma sistemi elemanları arasındaki koordinasyonun bozulması olgusudur. Memelilerin fizyolojik savunma sistemi 3 ana parçadan oluşur:

Metaplazi (metaplasia) epitelyal ya da mezenkimal, olgun bir hücre türünün başka türden bir hücreye dönüşmesi olgusudur. Genellikle, tekrarlayan bir dokusal saldırıya (enflamasyon, mekanik ya da kimyasal tahriş, enfeksiyon) tepki olarak belirir; amaç, daha iyi bir savunma durumuna geçiştir. Metaplazide yeni dokunun yapısı ve fonksiyonu normaldir. Epitelyal metaplazilerin bir bölümü bir süre sonra kansere dönüşebilir.

Tümör belirteci ya da Tümör markeri, kanserin varlığını veya kanser davranışını(ilerleme veya tedaviye yanıt gibi) belirlemek için kullanılabilen biyobelirteçlere verilen addır.

APECED sendromu, ektodermal displazi bulguları içeren, otosomal dominant ya da otosomal resesif geçen kalıtsal bir sendromdur. İlk belirtiler çocukluk yaşlarında ortaya çıkar. Primer immun yetmezlik sendromlarından biridir.

İlaç stomatitleri, günümüzde kullanımı giderek artan ilaçlar ve bitkisel kökenli destek maddelerinin yan etkileri sonucu ağız mukozasında beliren klinik tablolardır; “oral mukozit” tanımlaması da kullanılmaktadır. İlaçların içerdiği maddeler, tüm organizmada istenmeyen önemli reaksiyonlara neden olabilmektedir (adverse drug reactions). İstatistiksel veriler, hastane acil servislerine getirilen hastaların ortalama %3'ünde bu tür reaksiyonlara bağlı yakınmaları olduğunu göstermektedir. Yan etkisi olmayan ilaç yoktur, ancak bazı insanlar bazı ilaçlara karşı daha duyarlıdır. İlaç stomatitlerinin çok büyük bir bölümü, kullanılan ilacın kesilmesi ya da dozajının yenilenmesini gerektirir.

Alerjik stomatit, olguları kontakt dermatitlere benzer mekanizmayla ortaya çıkan patolojilerdir: bir maddenin deriye ya da mukozaya temas ettiği yerde oluşan alerjik nitelikteki yangısal tepkilerdir.

Üremik stomatit ya da Üremi stomatiti, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda kandaki üre düzeyinin yükselmesi olgusuna üremi (azotemi) adı verilir. Tükürük salgısıyla ağız boşluğuna ulaşan üre, ortamdaki canlı etkenlerin ürettiği "urease" enzimiyle indirgenir, serbest amonyak açığa çıkar. Ağız kuruluğu ve yanma duyusu, dişeti kanamaları, tat bozuklukları ve ağrı yakınmaları olan hastaların nefesinde amonyak kokusu vardır. Bu bulgular diabetik nefropatide çok daha güçlüdür. Hemodiyalizle birlikte lezyonlar silinir.

Kemiğin fibröz displazi hastalığı, kemik dokusu olgunlaşmasında görülen yerel aksaklıkların sonucu olarak ortaya çıkan bir tablodur. Süngersi (spongiöz) kemiğin ortadan kalktığı ve bu boşluğu yoğun bir bağ dokusunun doldurduğu saptanır. Fibröz displazinin nedeni konusunda öne sürülen çeşitli varsayımlar arasında en somut olanı osteoblastik hücrelerdeki proliferasyon ve diferansiyasyon yetilerinin bozukluğu ile sonlanan bir tür gen mutasyonudur.

Dev hücreli reparatif granülom ya da dev hücreli granülom, çoğunlukla dişetleri ya da çene kemiklerinde ortaya çıkan, nedeni kesin olarak bilinmeyen oluşumlardır; son yıllarda yüz kemiklerinde, el ve ayak parmak kemiklerinde ortaya çıkan dev hücreli lezyonların reparatif granülom olguları bildirilmektedir. Adlandırılmasındaki en önemli öge, mikroskopik incelemede çok sayıda osteoklastik dev hücresinin bulunmasıdır. Kemik içinde oluşanlar “santral tip”, dişetlerinde meydana gelenlerse “periferik tip” olarak nitelenirler. Kökenleri tartışmalıdır; onarım dokusu, displazi, tümör ya da reaktif lezyon oldukları düşünülmekte, ancak kesin ayrım yapılamamaktadır.

Fiziksel nedenlere bağlı stomatitler ağız mukozasında ısı değişikliklerinin (termal) ya da elektrik akımının neden olduğu yanıklar ile mekanik travmaların yol açtığı yangılardır.

Ağız yoluyla alınan asit ve alkaliler ile bazı kimyasal maddelerin, mukozada nekroza dek varabilen etkileri saptanır. Maddenin etkisi konsantrasyonuna ve etki süresine bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Tüberküloz stomatiti</span>

Tüberküloz stomatiti, Mycobacterium tuberculosis olarak tanımlanan bakterinin neden olduğu tüberküloz hastalığının ağız mukozasındaki lezyonlarıdır. Günümüzde anti-tüberküloz ilaçlara dirençli mikobakteri türlerinin ortaya çıkması, AIDS ve beslenme bozukluğu gibi vücut direncini kıran risk faktörlerinin etkisiyle yeni hasta sayısında artışlar görülmektedir.