Ada, çevresi bütünüyle sularla çevrili kara parçasına verilen addır. Yeryüzündeki adaların bütünü on milyon kilometrekarelik bir yer kaplar. Adalar, tek tek olabileceği gibi, gruplar halinde de olabilir. Bu şekildeki adalara “takımada” adı verilir. Yarımada ise suyla çevrili, ancak bir tarafından ana kara parçasına bağlı bulunan coğrafi şekildir. Yer bilimi açısından adalar, kıtasal adalar ve okyanus adaları olmak üzere temelde ikiye ayrılır. Yüzen adalar ise yeni bir yer bilimi konusudur.
Avustralya, resmî adıyla Avustralya Milletler Topluluğu, Güney Yarımkürede yer alan bir kıta ülkesidir. Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus arasında uzanır. Okyanusya kıtasında bulunur ve kıtanın çok büyük bir bölümünü kaplar. Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Başkenti Canberra, en büyük şehri ise Sidney'dir.
İngilizce (
Afrika, yüzölçümü ve nüfus yoğunluğu açısından dünyanın en büyük ikinci kıtasıdır. Kendisine bitişik kabul edilen adalar ile birlikte 30,8 milyon km²'lik alanı ile dünya yüzölçümünün %6'sını ve dünya üzerindeki toprakların %24,4'ünü kapsar. 1 milyar kişilik nüfusuyla dünya nüfusunun %15'ini barındırır. Afrika, kuzeyde Akdeniz, güneyde Hint Okyanusu, batıda Atlas Okyanusu, doğuda Sina Yarımadası, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı ile çevrelenmiştir. Madagaskar'ı ve çeşitli takımadaları bünyesinde barındırır. Kıtada 54 adet diplomatik olarak tanınmış bağımsız devlet, dokuz bölge ve 3 adet de sınırlı tanınmış devlet bulunur.
Avrupa, kuzeyde Arktik Okyanusu, batıda Atlantik Okyanusu, güneyde Akdeniz ve doğuda Asya ile çevrili bir kıtadır. Avrupa'nın Asya'dan Ural Dağları, Ural Nehri, Hazar Denizi, Büyük Kafkaslar, Karadeniz ve Türk Boğazlarının su yolları ile ayrıldığı kabul edilir.
Okyanusya, Büyük Okyanus'a dağılmış adaları kapsayan ülkelerden ve Avustralya'dan oluşan coğrafi bölgedir. Asya'nın güney ve güneydoğusunda, Antarktika'nın kuzeyinde ve Büyük Okyanus ile Hint Okyanusu'nun arasında yer alır. Yüzölçümü 8.970.000 km², nüfusu 35.669.267'dir.
Dil ailesi, birbiriyle aynı kökten gelen akraba dil topluluğuna verilen ad. Yani aynı dil ailesine mensup dillerin, aynı kökenden, belki de aynı ilkel dilden türediği kabul edilir. Çoğu dilin yazılı tarihi çok kısa olduğu için, çok az dilin kesin kökeni bilinmektedir. Dil ailelerinin belirlenmesi, uzun bilimsel çalışmalar sonucunda mümkün olmuştur.
Sami dil ailesi veya Semitik diller, Afro-Asya dil ailesinin bir alt grubudur. Orta Doğu'da yaygın olan antik dillerin çoğunu kapsar. Bunların arasında Arapça, Amharca ve İbranice en fazla konuşulan Sami dilleridir. Ayrıca Fenikece ve Akadca da Sami dil ailesinin mensubudur. Ama bu iki dil günümüzde konuşulmamaktadır. Aramice, Arapça ve İbranicenin lehçelerinden olan Süryanice de bölgede kullanılan Sami dillerine örnek olarak gösterilebilir. Sami adı Nuh'un oğlu Sam'dan gelmektedir. Maltaca, Malta Adası'nda konuşulan bir Sami dilidir.
Latin veya Romen dilleri, kökeni Roma İmparatorluğu'nda konuşulmuş Latince lehçelerine dayanan, Hint-Avrupa dil ailesinin İtalik koluna mensup bir dil grubudur. Dünya çapında Latin dillerini anadil olarak konuşan 600 milyondan fazladır. Dil grubunun modern dağılımı Amerika, Avrupa ve Afrika kıtalarında yoğunlaşmakla birlikte, genel olarak dünyada geniş bir yayılıma sahiptir.
Osteoglossiformes, "kemikli dilliler" anlamına gelen bilimsel adının nedeni, bu takıma ait balıkların dillerinin kısmen kemikleşmiş olması ve dillerinde dişler bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Characiformes, Işınsal yüzgeçliler sınıfından Ostariophysi üst takımına ait bir balık takımı. Örneğin piranalar, tetra balıkları ve neon balıkları gibi birkaç bin balık türünü kapsayan en büyük takımlardan biridir.
Baskça (euskara), Baskların konuştuğu izole dil. Baskça, dil bilimcileri tarafından Hint-Avrupa dilleri Avrupa'ya yayılmadan önce Avrupa'da konuşulan dillerden arta kalan biri olarak kabul edilir. Bu sebepten bu dilin dünyada konuşulan başka hiçbir dille yakından akraba olmayan çok eski bir dil olduğu düşünülür. Hint-Avrupalılar buraya gelmeden önce çok geniş bir bölgede, tüm İber yarımadasında ve Gaskonya/Akitanya bölgesinde, konuşulmakta idi.
Avustralya yerlileri ya da Avustralya Aborjinleri, Avustralya kıtası yerlilerine verilen ad. Aborjinler, Avustralya'ya Güneydoğu Asya'dan gelmişlerdir. Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde yaşamışlardır. Avlanırken mızrak ve bumerang, balık avında ise kanolar kullanmışlar, meyve ve sebze toplamışlardır. Yazılı bir dilleri olmamasına rağmen şarkılar yoluyla ağızdan ağza birçok bilgi aktarılmıştır.
Brisbane, Avustralya'da bir kent, aynı zamanda Queensland'ın merkezi. 2018 verilerine göre yaklaşık 2,5 milyon kişi yaşamaktadır. Ayrıca 2032 Yaz Olimpiyatları'na ev sahipliği yapacaktır.
Bulawayo, Afrika kıtasında bulunan Zimbabve devletinin en büyük ikinci şehridir.
Brian P. Schmidt astronomi ve astrofizik dalında çalışmaları bulunan, Stromlo Rasathanesi ve Araştırma Okulu'nda profesörlük görevi yapan, Avustralya Araştırma Konseyi Laureate Fellow 'da süpernovalar kullanarak yaptığı araştırmalar ile tanınan bilim insanı. 2011 yılında Nobel Ödülü kazanmıştır.
Dil ailesi, birbiriyle aynı kökten gelen ve soysal açıdan akraba dil topluluğuna verilen ad. Aynı dil ailesine mensup dillerin, ortak bir proto dilden türediği kabul edilir. Ethnologue'a göre dünyada 7.000'i aşkın yaşayan dili kapsayan 142 farklı dil ailesi bulunmaktadır.
Albert Namatjira, asıl adı Elea Namatjira, Batı Aranda dilini konuşan batı MacDonnell Sıradağları bölgesinden gelen Aborjin sanatçı. Dönemin en önemli Aborjin sanatçılarından biri olan Namatjira, çağdaş Yerli Avustralyalı sanatının öncüsü oldu.
Wergaia, Kuzeybatı Victoria'nın Wimmera bölgesinde bir Aborjin Avustralya dilidir. Wergaia dili dört farklı lehçeden oluşuyor bunlar: Wudjubalug, Wotjobaluk Djadjala, Djadjali Buibadjali ve Biwadjali'dir. Aborijin halkı Maligundidj olarak da biliniyordu, Maligundidj, topraklarının çoğunu kaplayan okaliptüs çalılıklarına mensup insanlar anlamına geliyordu.
Diğer dillerle olan genetik ilişkisi tam olarak saptanamamış dillere sınıflandırılmamış dil denir. Diller, güvenilir veri eksikliğinin başta olduğu çeşitli sebeplerden sınıflandırılmamış olabilir, temaslı olduğu bir dilin kelimeleri veya morfolojisi farklı yönlere işaret ettiğinde ve hangisinin dilin ata biçimi olduğu belli olmadığında ortaya çıkan kafa karıştırıcı etki de dillerin sınıflandırılamamasında etkendir. Kut dili ve Cacán dili gibi bazı az bilinen soyu tükenmiş diller basitçe sınıflandırılamazlar ve bu durumun gelecekte değişmesi de çok olası değildir.