
HIV, AIDS'e yol açan virüs. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroorganizmalardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroorganizmalar hastalığa daha kolay neden olabilir.

Anafilaksi aniden başlayan ve ölüme neden olabilen ciddi bir alerjik reaksiyondur. Anafilakside genel olarak kızarıklık, kaşıntı, boğaz şişmesi ve kan basıncının düşmesi gibi semptomlar söz konusudur. Yaygın nedenleri böcek ısırmaları, gıdalar ve ilaçlardır.

Su, Dünya üzerinde bol miktarda bulunan ve tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir kimyasal bileşiktir. Sıklıkla renksiz olarak tanımlanmasına rağmen kızıl dalga boylarında ışığı hafifçe emmesi nedeniyle mavi bir renge sahiptir.

Alyuvar, kırmızı kan hücresi veya eritrosit, en yaygın kan hücresi türüdür. Çağdaş bilim insanları laboratuvarda alyuvar geliştirebilmeyi başarmışlardır.

Rigor mortis veya ölüm sertliği, kaslardaki biyokimyasal bir değişiklikten kaynaklanan ve ölünün uzuvlarını katılaştıran bir ölüm belirtisidir. Bu olgu, oda sıcaklığındaki bir insanda ölümden 3-4 saat sonra görülmeye başlar, 12 saat sonra doruk noktasına ulaşır ve 36 saat sonra ortadan kalkar.

Kılcal damar veya kapiler vücuttaki en küçük kan damarlarına verilen isimdir. Büyüklükleri yaklaşık 5-10 μm'dir. Atardamarlar ile toplardamarları birleştiren kılcal damarlar, dokularla etkileşimi en yoğun olan kan damarlarıdır. Kılcal damar duvarları tek bir hücre tabakasından (endotel) oluşur. Bu tabaka öyle incedir ki oksijen, su ve lipitler gibi moleküller difüzyon ile bu tabakadan geçip dokulara girebilirler. Karbondioksit ve üre gibi zararlı ve atık maddeler de difüzyon ile kılcal damar içindeki kana dağılırlar. Belirli bazı sitokinlerin salınımıyla kılcal damarların geçirgenliği (permeabilite) daha da arttırılabilir.

Dolaşım sistemi veya kardiyovasküler sistem maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir.

Hemolitik üremik sendrom (HÜS), kılcal damar kanaması sonucu Anemi, akut böbrek yetmezliği ve düşük trombosit seviyesi ile tanımlanır. En sık görülen şekli, kanamalı ishal yapan E. coli enfeksiyonlarının bazılarında görülen bir komplikasyondur.
Hemofili çoğunlukla genetik geçiş gösteren, vücutta kanın pıhtılaşma sisteminde rol alan ve pıhtılaşma faktörleri olarak adlandırılan proteinlerin eksikliği veya yokluğu nedeniyle ortaya çıkan, pıhtılaşma bozukluğu yaratan ve X kromozomundaki çekinik bir gen ile taşınan bir tür kanın pıhtılaşamaması hastalığıdır.

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

William Harvey, İngiliz tıp doktorudur. Kalbin dolaşımını ve işlevini keşfetti. Modern fizyoloji biliminin öncülerindendir.

Hipotermi, insanlarda merkezî vücut sıcaklığının 35 °C'den aşağı düşmesine denir. Sanılanın aksine hipotermiya bir hastalık değildir. Genellikle yağmur, rüzgâr, kar veyâ soğuk suya maruz kalma gibi faktörler tarafından tetiklenir. Belirtiler sıcaklığa bağlıdır. Hafif hipotermiyada şiddetli titreme görülürken sıcaklığın daha fazla düşmesi ile orta derecede hipotermiyada titreme durur ve zihinsel karışıklık artar. Şiddetli hipotermiya başlangıcında paradoksal soyunma yaşanabilir, hipotermik kişi bilincini kaybeder ve kalp durması riski artar.

İrtifa hastalığı veya akut dağ hastalığı, yüksek irtifa ve rakımlarda oksijen yetersizliğine bağlı olarak görülen patolojik bir rahatsızlık. Genellikle 2.400 metre (8000 ft) üzerinde görülür. Özellikle yüksek rakımlara tırmanan dağcı ve kayakçılar ile yüksek irtifalarda oksijen desteği olmadan uçan kimselerde görülür.
Solunum sistemi, kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini sağlamaya hizmet eden bir sistemdir. En önemli görevi oksijen'in kana geçmesi ve kandaki karbondioksit'in dışarı atılmasıdır, bunun yanında başkaca işlevleri de vardır. Bu işlevler soluma ile gerçekleştirilir. Türlere göre değişen solunum organları vardır ve buna bağlı olarak sistem bazı türlerde farklılıklar gösterir
Solunum sistemi; dış solunum, iç solunum ve hücresel solunum olarak incelenir.

Algor mortis ya da ölüm soğukluğu, ölümden sonra vücut sıcaklığının değişmesidir. Vücut sıcaklığı genelde kademeli olarak ortam sıcaklığına kadar düşer, ancak dış etkenler bu duruma etki edebilir. Ortam sıcaklığı vücut sıcaklığının üzerinde ise, vücut sıcaklığı ortama göre değişir ve sıcaklık artar.

Livor mortis, ölüm sonrası morarma ya da ölüm lekeleri, ölüm belirtilerinden biridir. Livor mortis kanın vücudun zemine yakın yerlerinde çökmesi sonucu olur, deride kırmızı morumsu renk değişikliklerine neden olur. Kalp durduğunda kan vücutta hareket edemez ve ağır kırmızı kan hücreleri yerçekimi etkisiyle kan serumunun içinde çökerler.

Ayrışma veya çürüme, organik maddelerin, maddenin daha basit formlarına ayrıldığı süreçtir. Bu süreç biyomda yer kaplayan sonlu maddelerin geri dönüşümü için gereklidir. Canlı organizmaların organları ölümünden kısa bir süre sonra ayrıştırmaya başlar. Bütün organizmalar aynı yolla ayrışmamalarına rağmen, ölümden sonra aynı aşamalardan geçerler. Ayrışmayı inceleyen bilim olan taponomi, Yunanca’da (τάφος, taphos) (mezar) kelimesinden gelir.
Ölüm aşamaları, bir canlının ölümünden sonraki süreçte ölüde meydana gelen değişikliklerdir. Bu süreçteki değişiklikler ve bu değişikliklerin süreleri ölü, ölüm şekli ve çevre şartları tarafından etkilenir.
Nekrofobi, Ceset görülmesi ya da ölümün düşünülmesi sonucu ortaya çıkan saplantılı ve aşırı korkudur. Fobiye sahip kişi, gerek başka insanlara karşı saldırganlık ve öldürme itkisi duymanın, gerek yasaklanmış olduğunu düşündüğü cinsel içgüdülerini doyuma ulaştırmanın “cezasını” çekmektedir.

Otopsi kimyası, nekrokimya veya ölüm kimyası, ölü bir organizmanın kimyasal yapılarının, reaksiyonlarının, süreçlerinin ve parametrelerinin araştırıldığı bir kimya alt disiplinidir. Ölüm sonrası kimya, adli patolojide önemli bir rol oynar. Camsı sıvı, beyin omurilik sıvısı, kan ve idrarın biyokimyasal analizleri ölüm nedeninin belirlenmesinde veya adli vakaların aydınlatılmasında önemlidir.