İçeriğe atla

Paşa

Charles Bonkowski Paşa Türk-Polonyalı Kimyacı. Devlet içi yaşanan 1892-1895 kolera olaylarında büyük katkısı vardır.

Paşa, Osmanlı Devleti zamanında yüksek sivil memurlara ve albaydan üstün rütbede bulunan askerlere verilen unvan.[1] Bunun yanında Osmanlı himayesindeki Mısır baş yöneticilerine de paşa unvanı verilmiştir.

Sözcüğün kökeni

Sözcüğün Eski Türkçe'deki erkek evlat anlamına gelen beşe kelimesinden geldiği[2] veya 'baş ağa' sözcüklerinin birleşmesiyle oluştuğu düşünülmektedir.[3] Bunun yanında baş isim gövdesine -A isimden isim yapan yapım eki getirilerek en üstte, başta olan anlamında türetilen bir kelime olduğu da düşünülebilir. İskender Pala da sözcüğün "beşe" sözünden geldiğine Od adlı romanındaki şu sözlerle işaret etmiştir: "Çelebi Faruk, Lokman Beşe'nin babasıydı demek. Üç yıldır bunu hiç bilmemiştim. Oysa "Paşa" demesinden anlamalıydım."[4] Günümüzde Lâkap ve Unvanların Kaldırılması Hakkındaki Kanun ile yasak olmasına rağmen (26 Kasım 1934) pek çok kesimde general rütbeli subaylar için yaygın olarak kullanılmaktadır.[1] Ayrıca paşa Türkçe kökenli bir kelime olmasına rağmen yabancı tamlamaların içinde kullanılmıştır.[5]

Kaynakça

  1. ^ a b "TDK Güncel Türkçe Sözlük: Paşa". Türk Dil Kurumu. 5 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012. 
  2. ^ "Paşa". Nişanyan Etimolojik Sözlük. 22 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012. 
  3. ^ Cevat Akkanat. "Paşa Şiir". Millî Gazete. 5 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2012. 
  4. ^ Pala, İskender (2011), Od, s.159, Kapı Yayınları:İstanbul.
  5. ^ Ferit Devellioğlu (205). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat: Paşa kelimesi. Ankara: Aydın Yayınevi. s. 854. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Azerice</span> Azerbaycanın resmî dili olan Türk dili

Azerice, Azerbaycanca veya Azerbaycan Türkçesi, Türk dilleri dil ailesinin Oğuz grubu içerisinde yer alan ve bir Türk halkı olan Azerilerin ana dilini oluşturan dil. En çok konuşucusu İran Azerbaycanı'nda bulunan dil, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî dilidir. Rusya'ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan Dağıstan'ın ise resmî dilleri arasında yer alır.

Etimoloji veya kökenbilim, sözcüklerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Zağanos Paşa</span> 12. Osmanlı sadrazamı

Zağanos Mehmed Paşa, II. Mehmed saltanatında 1453-1456 yılları arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. İstanbul'un Fethi'nden sonra sadrazamlığa getirilen ilk kişidir.

Türk sözcüğünün köken bilimini, sözcüğün geçirdiği düşünülen süreçleri ve bu ismi kullanan halkları ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Pargalı İbrahim Paşa</span> 29. Osmanlı sadrazamı

Pargalı İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, Frenk İbrahim Paşa, Damat İbrahim Paşa ya da öldürüldükten sonraki ünvanıyla Maktul İbrahim Paşa, I. Süleyman saltanatı döneminde 27 Haziran 1523 - 15 Mart 1536 tarihleri arasında sadrazamlık yapan, önemli siyasal ve askerî olaylarda rol oynayan Osmanlı devlet adamı. Sahip olduğu yetkiler sebebiyle Osmanlı İmparatorluğu dış siyasetinin beyni olarak kabul edilmektedir.

Kamûs-ı Türkî, Şemseddin Sâmi tarafından yazılıp, ilk baskısı 1901 tarihinde İkdâm gazetesi tarafından yapılan Türkçe sözlük.

<span class="mw-page-title-main">Umay</span> Türk mitolojisinde doğum ve bereketin sembolü olan tanrıça

Umay, Türk mitolojisinde ve Tengrizimde doğurganlık tanrıçasıdır ve bu nedenle kadınlar, anneler ve çocuklar ile ilgilidir. Umay, diğer çeşitli dinlerinde bulunan toprak ana tanrıçalarına benzer.

<span class="mw-page-title-main">Sırpsındığı Muharebesi</span>

Sırpsındığı Muharebesi veya Birinci Meriç Muharebesi 1364 yılında, Sırp İmparatorluğu, Macar Krallığı, İkinci Bulgar İmparatorluğu, Bosna Banlığı ve Eflak Prensliği'nden oluşan ittifakın, Osmanlı'yı Balkanlar'dan atmak için başlattıkları bir savaştır.

Kelime veya sözcük, tek başına anlamlı, bir ya da birbirine bağlı birden fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.

Türkçe dil bilgisi, Türkçeyi meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük hazinesi, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu ve yapısı gibi ögeleri inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi bütünüdür.

İyelik ekleri veya sahiplik ekleri, isimlere ve isim görevinde kullanılan sözcüklere eklenerek kime veya neye ait olduğunu bildiren ekler.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıca</span> Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan dil

Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan 1876 tarihli Kânûn-ı Esâsî'de geçtiği hâliyle Türkçe, 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan Türk dili. Alfabe olarak çoğunlukla Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen bu dil dönemi için "Eski Türkçe" de kullanılmaktadır.

Türkçedeki alıntı sözcüklerin değiştirilmesi, Atatürk'ün Türkleştirme politikasının bir parçasıdır. Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsçadan birçok alıntı sözcüğe sahipti, aynı zamanda Fransızca, Yunanca ve İtalyanca gibi Avrupa dillerinden bulunan diğer alıntı sözcükler de resmî olarak Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından önerilen Türkçe karşılıkları ile değiştirildi. Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin (alıntı) Türkçeleştirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Atatürk Devrimlerinin daha geniş çerçevesindeki kültürel reformların bir parçasıdır.

Biçimbilim, yapıbilim, biçim bilgisi, şekil bilgisi, morfoloji veya yapı bilgisi dilbilimde sözcüklerin içyapısını inceleyen alt dalıdır. Temel inceleme nesnesi, dilin anlam taşıyan en küçük parçaları olan biçimbirimlerdir. Biçimbilim, sözcükleri, nasıl oluşturulduklarını ve diğer sözcüklerle ilişkilerini inceler ve sözcüklerin kök, gövde ve ek gibi bileşenlerinin yapısını çözümler.

Paşalık, Osmanlı İmparatorluğu idari sisteminde paşa adlı yönetici tarafından yönetilen idari birim. Paşalıklar, daha küçük idari birimler olarak sancak adlı birimlerden oluşur.

Kam, Türk, Altay ve Moğol halk kültüründe büyücü din büyüğü, Şaman. "Gam" veya "Ham" olarak da söylenir. Topluluklarda doğaüstü güçlerle iletişime geçtiğine inanılan din büyüğü.

İsim tamlaması; aralarında anlamca ilgi bulunan, biri diğerini iyelik (sahiplik) yönünden bütünleyen, en az iki farklı isimden meydana gelmiş kelime grubu. İsim tamlamalarında birinci sözcük grubuna tamlayan, ikinci sözcük grubuna tamlanan denir. Aşağıdaki tabloda isim tamlamalarına çeşitli örnekler verilmiştir:

Türkçenin en uzun kelimesi, popüler kültürde, 70 harften oluşan "muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine" sözcüğü olarak geçmektedir. Teknik olarak Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için sonsuz sayıda harften oluşan kelimeler oluşturmak mümkündür. Ancak, aynı ek birden çok kullanıldığı zaman kelime anlaşılmaz bir hâl almaktadır; bu yüzden en uzun kelimeden bahsederken anlaşılır olması esas alınır.

Çelebi, Eski Türkçe ve Osmanlı İmparatorluğu’nun neredeyse tüm dönemlerinde kullanılan bir ünvan. Osmanlıların, ilk yıllarında şehzadeler için kullanılan bu san, ileri dönemlerde çoğu kişi tarafından “asil, görgülü, okumuş, bilgili” kimseler anlamında da kullanılmıştır. Çelebi sözcüğü; Memlûkler tarafından katip anlamında kullanılmaktaydı ve Rumca'da ise "iyi hitap eden" manasına gelmektedir. Bizans kaynakları ise kelimenin Türkçe olduğunu ve "beyzade" anlamına geldiğini aktarmaktadır.