İçeriğe atla

PTK7

Tirozin-protein kinaz benzeri 7 (Kolon karsinomu kinaz 4) (CCK4) olarak da bilinen, insanlarda PTK7 geni tarafından kodlanan bir reseptör tirozin kinazdır.[1][2]

İşlev

Reseptör tirozin kinazlar, hücre zarında bulunur ve hücre dışı sinyalleri hücre içine iletir. Bu kinazların bir alt grubu, saptanabilir katalitik tirozin kinaz aktivitesinden yoksundur, ancak sinyal iletiminde rolleri vardır. Bu gen tarafından kodlanan protein, tirozin kinaz homolojisine sahip hücre içi bir alan ve bir hücre adezyon molekülü olarak işlev görebilir. Bu genin kolon karsinomlarında eksprese edildiği, ancak normal kolonda eksprese edilmediği düşünülmektedir ve bu nedenle tümör progresyonu için bir belirteç olabileceği veya tümör ilerlemesinde rolü olabileceği görüşünü doğurmuştur. Bu gen için dört farklı izoformu kodlayan dört transkript varyantı bulunmuştur.[2]

PTK7, Wnt sinyal yolakları için (özellikle yakınsak uzatma ve nöral krest hücre göçü gibi hücre polaritesi ile ilgili fonksiyonlarda) bir sinyal anahtarı olarak görev alır ve pleksin ve Flt-1 yolaklarında da benzer fonksiyonlara sahip olduğu görülmektedir.[3] PTK7'nin, Saha ve arkadaşları tarafından gen ekspresyonunun seri analizi yapılarak (LongSAGE) kolon kanserinde yüksek oranda eksprese edildiği belirlenmiştir.[4] Pfizer, PTK7 reseptörüne karşı bir antikor-ilaç konjugatı oluşturarak kanser için PTK7'yi hedeflemektedir.

Kaynakça

  1. ^ "Colon carcinoma kinase-4 defines a new subclass of the receptor tyrosine kinase family". Oncogene. 11 (10): 2179-84. Nov 1995. PMID 7478540. 
  2. ^ a b "Entrez Gene: PTK7 PTK7 protein tyrosine kinase 7". 2 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "entrez" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: )
  3. ^ "The many roles of PTK7: a versatile regulator of cell-cell communication". Archives of Biochemistry and Biophysics. 524 (1): 71-6. Aug 2012. doi:10.1016/j.abb.2011.12.019. PMID 22230326. 
  4. ^ Saha, S., et al. (2002).

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Doğal öldürücü hücre</span> sitotoksik lenfosit türü

Doğal öldürücü hücre veya doğal kâtil hücre diye adlandırılan bir çeşit lenfosit hücresi.

<span class="mw-page-title-main">Kromozom 12 (insan)</span> homo sapiens kromozomu

Kromozom 12, toplamda 22 çift olan otozomal insan kromozomlarından onikincisidir. İnsanlarda normalde bir çift halinde bulunur. 132 milyon baz çiftine ve toplam hücre DNA'sının %4 ya da %4,5'ine sahiptir. Kromozom 12, muhtemelen 1,000 ile 1,300 arasında gen içermektedir.

Biyolojide sinyal transdüksiyonu bir hücrenin bir cins sinyal veya uyarıyı başka birine dönüştürme sürecidir. Çoğu zaman bu, hücre içinde enzimlerin yürüttüğü biyokimyasal reaksiyonlarla gerçekleşir, bunlar birbirine ikincil habercilerle bağlanıp bir "ikincil haberci yolu" oluştururlar. Bu süreçler genelde hızlı olur, iyon akıları durumunda milisaniyeler mertebesinde, protein ve lipit aracılıklı kinaz çağlayanı (cascade) durumunda dakikalar mertebesinde sürer. Çoğu sinyal transdüksiyonu işleminde sinyal ilk uyarandan ileri doğru yayıldıkça bu olaylara katılan protein ve diğer moleküllerin sayısı da artar ve böylece küçük bir sinyal büyük bir tepki doğurabilir; buna "sinyal kaskadı" denir. Bakteri ve diğer tek hücreli organizmalarda, hücrenin sahip olduğu sinyal trasndüksiyon süreçleri onun çevresine nasıl tepki vereceğini belirler. Çok hücreli organizmalarda organizmanın bir bütün olarak çalışmasını sağlamak için bireysel hücrelerin davranışlarını koordine eden pek çok sinyal transdüksiyon süreci gerekmektedir. Tahmin edileceği üzere, bir organizma ne kadar karmaşıksa organizmanın sahip olduğu sinyal transdüksiyon süreçlerinin repertuvarı da o derece karmaşık olmak durumundadır. Dolasıyla hücresel seviyede hem iç hem de dış çevrenin duyumu sinyal transdüksiyonuna dayalıdır. Çoğu hastalık, örneğin diyabet, ateroskleroz, özbağışıklık (otoimmünite), kanser, sinyal transdüksiyon yollarındaki bozukluklardan kaynaklanır. Bu durum, sinyal transdüksiyonunun biyoloji kadar tıpta da olan önemini ortaya koyar.

<span class="mw-page-title-main">Toll benzeri reseptör</span> doğuştan gelen bağışıklık sisteminde kilit rol oynayan protein sınıfı

Toll benzeri reseptör ya da almaç, mikroplardan kaynaklanan, yapısal olarak korunmuş moleküller deri veya bağırsak mukozası gibi fiziki bariyerleri aştığında, bu molekülleri tanıyan tek membran boyunca uzanmış, katalitik-olmayan reseptörlerin bir sınıfıdır. Bu yapıların doğuştan gelen bağışıklık sisteminde anahtar rol oynadıkları düşünülmektedir.

TLR9 ya da Toll benzeri reseptör 9, bağışıklık sisteminde rol oynayan Toll benzeri reseptörler ailesinin bir üyesi olan bir gen ve bunun ürünü olan proteindir. CD289 olarak da isimlendirilir.

Moleküler biyolojide bir transkripsiyon faktörü genlerin transkripsiyonunu düzenlemek için DNA üzerinde belli bir diziye bağlanabilen bir proteindir. Bunlar diziye-özgün DNA bağlanma proteini olarak da adlandırılır. Transkripsiyon faktörleri tek başına veya bir komplekste yer alan başka proteinlerle beraber, RNA polimeraz tarafından bir genin transkripsiyonunu ya kolaylaştırırlar veya engeller.

<span class="mw-page-title-main">TLR10</span>

TLR10 ya da Toll benzeri reseptör 10, bağışıklık sisteminde rol oynayan Toll benzeri reseptörler ailesinin bir üyesi olan bir gen ve bunun ürünü olan proteindir. MGC104967; MGC126398; MGC126399 olarak da isimlendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Tirozin kinaz</span>

Tirozin kinaz, protein fosforilasyonunu sağlayan protein kinaz ailesine mensup bir enzim. Fosforilasyona uğrayan aminoasit türü tirozin olduğundan bu enzime tirozin kinaz adı verilmiştir. Tirozin kinaz, proteinlerdeki tirozin rezidülerine ATP'den fosfat grubu transfer edebilir.

LDL reseptör ilişkili protein 1 insanda LRP1 geni tarafından kodlanan bir proteindir. LRP1, hücre zarında bulunan bir reseptördür ve reseptör eşlikli endositoz yapar. Pek çok proteinle etkileştiği bilinmektedir, bundan dolayı çok çeşitli işlevleri de vardır.

<span class="mw-page-title-main">Protein fosforilasyonu</span>

Protein fosforilasyonu, bir proteine bir fosfat grubu (PO4) eklenmesidir. Protein fosforilasyonu pek çok hücresel süreçte önemli bir rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">G proteini kenetli reseptör</span> G-Proteini ile ilişkili hücre içi sinyalizasyona bağlı hücre yüzeyi reseptörleri sınıfı

G proteini kenetli reseptörler (GPCR) veya yedi transmembran parçalı yapıda olan reseptörler, geniş bir almaç ailesidir. Hücre dışı bileşikleri algılayarak hücre içi sinyal iletimi (transdüksiyon) yollarını etkinleştirirler. Hücre içinde G proteinlerine bağlanırlar. Hücre zarından kıvrılarak yedi kez geçtiklerinden "yedi transmembran parçalı" (7TM) adlandırmasına da sahiptirler.

Moleküler biyolojide, reseptör tayrozin kinaz-benzeri yunus reseptör (ROR) bir tayrozin kinaz reseptör ailesidir. Kas ve sinirsel gelişim, hücre göçü ve hücre polaritesinin düzenlenmesinde önemli bir yeri vardır. ROR proteinler Wnt ligandlarını tutarak Wnt sinyallemesini düzenleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">CHKA</span>

Kolin kinaz alfa, insanlarda CHKA geni tarafından kodlanan bir enzimdir.

<span class="mw-page-title-main">İnsülin benzeri büyüme faktörü 1</span> Homo sapiens türünde protein kodlayıcı gen

İnsülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1) veya somatomedin C, çocukluk büyümesinde önemli rolü olan ve yetişkinlerde anabolik etkileri olan insüline benzeyen bir molekül yapısında olan bir hormondur.

Tümör oluşması ya da Karsinogenez (Carcinogenesis) kavramı normal bir hücrenin tümör hücresine dönüşmesi ve çoğalarak bir kitle oluşturması sürecini tanımlar. Tüm tümörlerin oluşumundaki temel ilke “bir dizi genetik farklılaşma”nın varlığıdır. Gen yapısındaki bozulmaların ve hasarların sonucunda normal hücrelerdeki biyolojik düzen bozulur. Biyolojik düzeni bozulan hücrelerde (a) Aşırı düzeyde hücre çoğalması başlar, (b) Bu tür hücrelerden oluşan kitlenin işlevi yoktur ya da düzensizdir, (c) Etken ortadan kalksa da tümör yerinde kalır.

Moleküler onkoloji; tümörlerin moleküler düzeyde araştırıldığı ve kanser kimyası ile ilgilenen disiplinler arası bir daldır. Kanser riskinin öngörülmesinden kanserin tedavi edilmesine kadar birçok konuda önemli rol oynamaktadır.

BRAF geni, hücrenin dışından hücre çekirdeğine kimyasal sinyallerin iletilmesine yardımcı olan bir protein yapmak için talimatlar sağlar. Bu protein, birkaç önemli hücre fonksiyonunu kontrol eden RAS/MAPK yolu olarak bilinen bir sinyal yolunun parçasıdır. Spesifik olarak, RAS/MAPK yolu, hücrelerin büyümesini ve bölünmesini (çoğalması), hücrelerin belirli işlevleri (farklılaşma), hücre hareketini ve hücrelerin kendi kendini yok etmesini (apopitoz) gerçekleştirmek için olgunlaştığı süreci düzenler. Bu yoldan kimyasal sinyalizasyon, doğumdan önce normal gelişim için gereklidir.

<span class="mw-page-title-main">CD20</span>

B-lenfosit antijeni CD20 veya CD20, pro-B aşamasından başlayarak tüm B hücrelerinin yüzeyinde eksprese edilir ve hücre olgunluğa erişinceye dek konsantrasyonu artar.

İnsülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) reseptörü, insan hücre membranında bulunan bir proteindir. İnsülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) adı verilen bir hormon ve IGF-2 adı verilen ilişkili bir hormon tarafından aktive edilen bir transmembran reseptörüdür. Tirozin kinaz reseptörleri sınıfına aittir. Bu reseptör, moleküler yapı olarak insüline benzeyen bir polipeptit protein hormonu olan IGF-1'in etkilerine aracılık eder. IGF-1 büyümede önemli bir rol oynar ve yetişkinlerde de anabolik etkilere sahiptir, yani iskelet kası ve diğer hedef dokuların hipertrofisini indükleyebilir. IGF-1 reseptöründen yoksun olan fareler, gelişimlerinin sonlarında ölürler ve vücut kütlelerinde çarpıcı bir azalma gösterirler. Bu, reseptörün güçlü büyüme teşvik edici etkisini gösterir.

Tirozin-protein kinaz transmembran reseptör ROR2, insanlarda kromozom 9'un uzun kolunun 9. pozisyonunda bulunan ROR2 geni tarafından kodlanan bir proteindir. Bu protein, kemik ve kıkırdak büyümesinden sorumludur. Robinow sendromu ve otozomal dominant brakidaktili tip B'de rol oynar. ROR2, reseptör tirozin kinaz benzeri yetim reseptör (ROR) ailesinin bir üyesidir.