İçeriğe atla

Pınarbaşı, Karaman Höyüğü

Koordinatlar: 37°29′38″N 33°01′09″E / 37.493889°K 33.01917°D / 37.493889; 33.01917
Düz Yerleşme
Adı:Pınarbaşı, Karaman Höyüğü
il:Karaman
İlçe:Merkez
Köy:Ortaoba
Türü:Düz yerleşme / kaya sığınağı
Tahribat:Kaçak kazı[1]
Tescil durumu:Tescilli[1]
Tescil No ve derece:1917 / 1
Tescil tarihi:23.03.1994
Araştırma yöntemi:Kazı

'Pınarbaşı, Karaman İl merkezinin 39 km. kuzey-kuzeybatısında, Ortaoba Köyü'nün yaklaşık 7 km. kuzey-kuzeydoğusunda yer alan bir düz yerleşmedir. Karaman'ın kuzeyindeki Karadağ kuzeybatı uzantısı olan Bozdağ'ın kuzeybatı ucunda bulunmaktadır. Günümüzde kısmen kurutulmuş durumdaki eski Hotamış Gölü'nün kıyısındaki bu düz yerleşme ve kaya sığınağı, göle ve bataklığa yakın konumda olup hemen yakınında bir pınar bulunmaktaydı. İskan gördüğü dönemde civarın av hayvanı yönünden çok zengin ve yabanıl tahılların yaygın olduğu belirtilmektedir.[2]

Kazılar

Yerleşim, 1993 yılında Çatalhöyük kazılarının ikinci dönemi başladıktan sonra, bu yerleşimdeki Neolitik kültürün çevresel kaynaklarını saptamak amacıyla, esas olarak doğu yaklaşımları üzerinde yürütülen yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır. Höyük, yüzey araştırmalarında çok zengin buluntu vermesiyle özellikle dikkati çekmiştir. Bunun üzerinde 1994 ve 1995 yıllarında Karaman Müzesi ve Edinburg Üniversitesi'nin girişimiyla, aynı üniversiteden Trevor Watkins başkanlığında kazılar yapılmıştır. Ardından Pınarbaşı ve çevresinin MÖ 11 bin – 5 bin yıl öncesi ekolojik durumunun belirlenebilmesi amacıyla kaya sığınağı ve çevresi ile Süleymanhacı Gölü'nden örnekler toplanmıştır. İkinci dönem kazılar 2003 yılında Douglas Baird başkanlığında, özellikle MÖ 9 bin yıllarındaki yerleşim hakkındaki bilgileri genişletmek amacıyla ve Erken Tunç Çağı ile Roma - Bizans yerleşimleri hakkında ayrıntılara inilmek için başlatılmıştır.[2]

Tabakalanma

Pınarbaşı'nda, açık alan yerleşmesi ve kaya sığınağı olmak üzere iki alanda kazı çalışması yapılmıştır. A Alanı olarak adlandırılan açık alan yerleşmesinde, ilk üç evresi Erken Neolitik Çağ'a ait olmak üzere dokuz evre belirlenmiştir. B Alanı olarak adlandırılan kaya sığınağında yapılan çalışmalarda ise kültür dolgularının üst kısmı MÖ 5-4. binyıllara, alt kısımlar ise Geç Neolitik Çağ'a tarihlenen yedi evre saptanmıştır.[2] Höyük kısmında (A Alanı) Epipaleolitik buluntuların yanı sıra ayrıca bir Erken Tunç Çağı yerleşimi, taş ve kerpiç kullanılarak yapılan sanduka mezarlar içeren bir mezarlık alanı, muhtemelen MS 4. yüzyıla ait Roma – Bizans yerleşimi, Orta Bizans ya da Selçuklu mezarlığı ortaya çıkarılmıştır. Kaya sığınağı (B Alanı) Epipaleolitik ve Geç neolitik çağ yerleşimi olarak görülmektedir.[3]

Buluntular

Kaya sığınağının batısında yapılan çalışmalarda yaklaşık olarak çeyrek hektarlık bir alana yayılan ve MÖ 9. binyıla (günümüzden 11 bin yıl öncesine) tarihlenen bir yerleşim açığa çıkarılmıştır. Yaklaşık olarak 70 cm. kadar bir kültür toprağı vardır. Yapılar birden fazla elemandan oluşmaktadır ancak, hiçbir yapı tam olarak açığa çıkarılamadığından bu elemanlar tanımlanamamıştır. Diğer yandan A Alanı'nın güneybatı köşesinde saz, kamış ve tahta izleri olan kil-kireç parçalarından oluşan bir kalıntı kitlesi ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan da yapılarda dal-örgü tekniğinden yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Buradaki bir çukurda yaban öküzü ve yabani at kemikleri bulunmuştur. B Alanı'nda küçük ocak ve ateş çukurları buluntuları tabakasının C-14 sonuçları günümüzden 7-6 binyıl öncesini vermektedir.[2]

A Alanı'nın ilk üç evresinde ele geçen yontmataş aletler obsidiyen ve çakmak taşından yapılmıştır. B Alanı'nda ise obsidiyen ağırlıktadır. Sürtmetaş malzeme olarak öğütme taşları ve havan parçaları bulunmuştur.[2] Obsidiyenin 150 km. mesafeden, Kapadokya'dan getirildiği belirtilmektedir. Dışarıdan gelen diğer malzeme ise Akdeniz Bölgesi'nden gelen denizkabuğundan yapılma boncuklarla Toroslar'dan gelen kumtaşı ve şist aletlerdir.[3]

İnsan kalıntılarının incelenmesinde erkeklerin oldukça kaslı olduğu, bir iskelete ait dişlerin aşınmasından, dişleri alet gibi kullanma alışkanlığı gözlenmiştir.[2]

Kazılarda yabanıl tahıl türlerine ilişkin bir kanıt bulunamamıştır. Yerleşme sakinlerinin kara avcılığı, tatlısu avcılığı ve ağırlıklı olarak kabuklu yemişler toplayıcılığı yaptığı öne sürülmektedir. Dolayısıyla yerleşik yaşama geçişin tarımla ilişkili olmadığı anlaşılmaktadır.[3]

Değerlendirme ve tarihlendirme

A Alanı'nın kalibre edilmemiş C-14 tarihlendirmesi MÖ 8 binin ikinci yarısını, B Alanı ise MÖ 6 bini vermektedir.[2] Bununla birlikte höyük kesiminin MÖ 9. binyıl sonuna tarihlenmesi önerilmektedir.[3]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ a b "TAY – Yerleşme Ayrıntıları". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2012. 
  2. ^ a b c d e f g "TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları". 3 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2012. 
  3. ^ a b c d "Current Archaelogy In Turkey". 1 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Temmuz 2012. 


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cafer Höyük</span>

Cafer Höyük, Malatya il merkezinin yaklaşık 40 km. kuzeydoğusunda bulunan höyük bugün için Karakaya Barajı suları altında kalmıştır. Bölgenin günümüzde 9 bin yıl önce iskan edildiği düşünülmektedir. Paleolitik Çağ insanlarının, Malatya civarında sık rastlanan mağaralardan çıkıp yabanıl tahıl devşiriciliği ile yerleşik yaşama geçtikleri, ardından da tarıma başladıkları anlaşılmaktadır. Ancak hayvan evcilleştirildiğine ilişkin bir bulgu yoktur.

Hayaz Höyük, Adıyaman ilinin Samsat ilçesine bağlı Hayaz köyü yakınında bulunan arkeolojik bir yerleşmedir. Samsat ilçesinin 17 km. güneyinde bulunan köy ve höyük daha sonra Atatürk Baraj Gölü suları altında kalmıştır. Göl oluşmadan önce Fırat ile onun bir kolu olan Kalburcu Çayı'nın birleştiği noktada bulunmakta idi.

Türbe Höyük, Siirt il merkezinin 27 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Botan Çayı'nın Dicle'ye katıldığı bölgenin yaklaşık 6 km. kuzeyinde, Botan Vadisi'nde, dere kıyısındadır. Boyutları yaklaşık 100 x 40 metredir.

<span class="mw-page-title-main">Halaf kültürü</span>

Halaf Kültürü, Kuzey Mezopotamya'nın Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'ında, Tell Halaf'da kesintisiz olarak gelişen bir tarihöncesi kültürdür. Tell Halaf yerleşimi, MÖ 6.000 civarı ile MÖ 5.400 arasında Halaf Dönemi olarak adlandırılan bir dönem boyunca gelişmiştir. Halaf Kültürü'nü yine aynı bölgede Obeyd Kültürü izlemiştir. Halaf Kültürü adını, günümüzde Türkiye – Suriye sınırının hemen güneyinde yer alan ve Erken Kalkolitik Çağ'a tarihlenen Tell Halaf yerleşiminden almaktadır. Halaf Kültürü'nün Samarra ve Hassuna kültürlerinden kaynaklanmadığı ama onlardan etkilendiği görüşü hakimdir.

Domuztepe Höyüğü, Osmaniye il merkezinin 35 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Günümüzde Aslantaş Barajı kıyısında yer alan höyüğü tarihöncesi yerleşim katları su altında kalmıştır.

Akarçay Tepe Höyük ya da Akarçay Höyük, Şanlıurfa il merkezinin batısında, Birecik ilçesinin 15 km. güneyinde bulunan bir höyüktür. Yaklaşık 350 x 150 metre büyüklüğündeki höyük 6 metre yüksekliktedir. Çanak çömlek yayılımına göre yerleşmenin 2,9 hektarlık bir alana yayıldığı belirtilmektedir.

Çine Tepecik Höyük, Aydın İl merkezinin güneyinde, Çine İlçesinin 5 km. batısında, Karakollar Köyü'nün 3 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Çine Çayı'nın 1 km. doğusunda bulunan höyük 120 x 40 metre boyutlarında olup 9 metre yüksekliktedir.

Tülintepe Höyüğü, Keban Baraj Gölü suları altında kalmadan önce Elazığ il merkezinin 21 km. doğusunda yer almış olan bir höyüktür. Höyük 250 x 200 metre boyutlarında ve 20 metre yüksekliğindeydi.

Tepecik - Çiftlik Höyüğü, Niğde İl merkezinin kuzeybatısında Çiftlik İlçesi'nin 1 km doğusunda, Melendiz Dağları'nın hemen doğusundaki küçük bir vadi içinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 200 metre çapında 4-5 metre yüksekliğindedir. İçinde bulunduğu ova, bir yandan su kaynakları zengin ve verimli topraklar sunarken, diğer yandan yakındaki obsidiyen kaynakları höyük açısından uygun bir çevre sağlamaktadır. Höyüğün bulunduğu ova, Mio-Pliosen ile Pleistosen devrelerde oluşmuş bir krater ovasıdır. Krater, Pleistosen dönemde bir göl halindeydi ve Holosen başlarından itibaren dolmayı sürdürerek bir ova haline geldi. Yerleşmenin başladığı MÖ 6. – 7. binyıllarda kısmen göldü ve yerleşme bir göl kenarında ya da yakınında yer alıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Aktopraklık Höyüğü</span>

Aktopraklık Höyüğü, Bursa İl merkezinin 25 km. güneybatısında, Nilüfer İlçesi'nin batısında, Ulubat Gölü'nün doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Akçaları Sırtı Höyüğü ve Aktopraklık Mevkii olarak da bilinmektedir.

Kazane Höyük, Şanlıurfa ili'nin yaklaşık 4 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Bölgede topraktaki organik kalıntılar üzerinde yapılan araştırmalara göre MÖ 3. binyılın ortalarında ovada kamış, saz ve ot türleri yönünden yoğun bir bitki örtüsü olduğu anlaşılmaktadır. İklim, daha yağışlı bir iklim olmalıdır. Çevredeki tepeler muhtemelen ormanlıktı.

Tepebağları Höyük, Niğde İl merkezinin yaklaşık 4 km. batısındaki Aydınyurt Köyü'nün 1 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe, 75 x 60 metre boyutlarında, 28 metre yüksekliktedir.

Gözlükule Höyüğü, Mersin İl merkezinin 30 km. doğusunda Tarsus İlçesi'nin güneybatısında, günümüzde İlçe'nin bir parkı olarak kullanılan bir höyüktür. Tepe, 300 metre çapında olup 25 metre yüksekliktedir. Bir Klasik Çağ kenti olan Tarsu ya da Tarse, hem tepede hem de günümüz Tarsus İlçesi'nin altındadır. Günümüz Tarsus'unu oluşturan ilk yerleşimin, Toroslar'dan gelen bir akarsuyun kıyısında, MÖ 7. binyılda bir köy olarak kurulduğu belirtilmektedir.Höyük, Orta Anadolu'dan Akdeniz kıyılarına doğal bir geçiş olan Gülek Boğazı çıkışında, Antik Kilikya ovasında yer almaktadır. Diğer yandan Gülek Boğazı çıkışından Amik Ovası yoluyla Kuzey Suriye'ye ulaşımın da kavşağındadır.

Mezraa Höyük, Şanlıurfa ili'nin güneybatısında, Birecik İlçesi'nin kuş uçuşu 7 km güneyinde, Mezraa Belde'sinin 1,5 km güneydoğusunda, Fırat'ın doğu kıyısında yer alan bir höyüktür. Tepe, 180 x 140 metre boyutlarında olup ova seviyesinden 13 metre yüksekliktedir.

Sumaki Höyük, Batman ili'ni Beşiri İlçesi batısında, Dicle'nin bir kolu eski adı Garzan olan Yanarsu Nehri'nin bir koluna bakan kireçtaşı sırtta yer alan bir höyüktür. Tepe, 250 x 150 metre boyutlarındadır.

Süberde / Görüklük Tepe Höyüğü, Konya İl merkezinin güneybatısında, Seydişehir İlçesi'nin 11 km. güneydoğusunda, Gölyüzü (Süberde) Köyü'nün 500 metre doğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe, Suğla Gölü'nün kuzeybatı kıyısında kalker bir yükselti üzerinde, 700 x 70 metre boyutlarında olup göl seviyesinden 30 metre yüksekliktedir. Esasen söz konusu kalker tepenin adı Görüklük Tepe'dir. Yine de arkeolojik yayınlarda en yakın yerleşimin adıyla Süberde Höyüğü olarak geçmektedir. Yerleşimin, yüzeydeki buluntulara dayanılarak 5 dönümlük bir araziye yayıldığı ileri sürülmektedir.

Musular, Aksaray İli, Aksaray İlçesi, Kızılkaya Köyü'nün yaklaşık 1 km. güneyinde, Musular Mekii'nde yer alan bir düz yerleşmedir. Hasan Dağı ve Melendiz Dağı'nın kuzeyine düşen volkanik bir arazide Ihlara Vadisi'nin verimli ovasında, Melendiz Çayı'nın batı kıyısındadır. Aşıklı Höyük'ün 300-400 metre batısında yer almaktadır.

Araptepe Höyüğü, İzmir İl merkezinin kuzeyinde, Menemen İlçesi'nin yaklaşık olarak 13 km. kuzeybatısında, Eski Foça'ya giden yol üzerinde yer alan bir höyüktür. Helvacı Höyücek Höyüğü'nün 2 km. kadar batısında, Bekirler Düz Yerleşmesi'nin 500-600 metre kuzeyindedir. Helvacı Köyü'nün batısındadır. Helvacı Ovası'ndaki yerleşme, daha çok dağlara yakındır.

<span class="mw-page-title-main">Çukuriçi Höyüğü</span>

Çukuriçi Höyüğü, İzmir ilinin güneyinde, Selçuk ilçesinin 1 km güneyinde, Efes antik kentinin hemen güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Kentin Magnesia kapısından 500 metre mesafede, antik Smyrna olarak adlandırılan günümüzde Çukuriçi Mevkii olarak bilen yerdedir. Höyük'ün yanından Derbent Deresi akmaktadır. Selçuk – Aydın karayolunun Efes ayrımından sonra, karayolunun 100 metre batısındadır. Höyüğün adının Apasas olduğu ileri sürülmekle birlikte kazı ekibince bölgenin adı verilmiştir. Yerleşmenin MÖ 3. binyılda deniz kenarında olduğu hem jeomorfologlarca yapılan araştırmalarda, hem de kazılardaki çok sayıdaki deniz kabuğu buluntusuna dayanılarak ileri sürülmektedir. Tepe, günümüzde bile son derece verimli bir ovada yer almaktadır.

Kumartepe, Şanlıurfa il merkezinin 1,5 km kuzeybatısında, Bozova İlçesi'nin kuzeydoğusunda, İğdeli Köyü'nün kuzeyinde yer alan bir düz yerleşmedir. Günümüzde Atatürk Baraj Gölü altında kalmıştır. Barajın yapımından önce Fırat'ın güney kıyısında, İncesu Vadisi ile Fırat Vadisi'nin birleştiği yerdeydi.