
Carl Edward Sagan, Amerikalı gök bilimci ve astrobiyolog. Astrobiyolojinin öncülerinden olan Sagan, bilimin popülerleşmesi için yaptığı çalışmalarla tanınır. Popüler bilim kitaplarıyla ve yazımında yer alıp sunduğu ödüllü televizyon dizisi Cosmos (Kozmos) ile dünya çapında tanınmıştır. Ayrıca Dünya Dışı Akıllı Varlık Araştırması'nın (SETI) ilerlemesine katkı sağlamıştır ve 1985 yılında yayımlanan Contact (Mesaj) adlı romanı, Jodie Foster'ın oynadığı aynı isimli film ile 1997 yılında beyaz perdeye aktarılmıştır. Çalışmalarında her zaman bilimsel yöntemi savunmuştur.

SETI, Dünya-dışı bir uygarlıktan veya başka bir gezegenden gelen mesajların varlığının saptanması ve saptanması halinde incelenmesi amacıyla ön çalışmaları 1960'lı yıllarda ABD tarafından yapılan, daha sonra geliştirilerek 1971'de NASA tarafından başlatılan bir projedir. Projenin amacı Dünya dışı bir uygarlıktan veya uzak bir gezegenden gelen mesajların varlığını saptanması ve var olduklarının saptanması halinde bunların incelenmesiydi.

Birinci Marconi Markizi Guglielmo Marconi, İtalyan mucit ve elektrik mühendisidir. Uzun mesafeli radyo iletişimi, Marconi yasası, telsiz telgraf sistemi üzerine yaptığı çalışmalarıyla ünlüdür. Marconi, radyonun mucidi olarak bilinir ve kablosuz telgrafın gelişimine katkılarından ötürü Karl Ferdinand Braun ile 1909 Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşmıştır. Girişimci, iş insanı ve daha sonra Marconi Şirketi adını alan ve 1897 yılında İngiltere'de kurulan "The Wireless Telegraph&SignalCompany"nin kurucusu olan Marconi, kendinden önce gelen fizikçi ve araştırmacıların çalışmalarını kullanarak ve değişiklikler yaparak radyonun ticari bir başarı kazanmasını sağlamıştır. 1929 yılında İtalya kralı Markoni’ye Markiz unvanıyla asalet bahşetmiştir.

Drake denklemi, dünya dışı yaşam arayışında önemli bir denklemdir.

Gözlemsel astronomi astronomi bilimlerinin, teorik astrofizikten farklı olarak veri almayla ilgilenen bir dalıdır. Ana olarak fiziksel modellerin ölçülebilir içeriklerini bulmaya dayanır. Uygulama olarak, Teleskop ve diğer astronomi araç gereçleri kullanılarak gökcisimlerinin gözlenmesidir.
SETI@home, İnternete bağlı bilgisayarların kullanıldığı bir dağıtık bilgi işlem projesidir. Projeye Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nin Uzay Bilimleri Laboratuvarı ev sahipliği yapmaktadır. SETI, Search for Extra-Terrestrial Intelligence sözcüklerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltmadır. Eski SETI@home istemcisine verilen destek 15 Aralık 2005 tarihinde sona ermiştir. SETI@home BOINC platformundaki yeni istemcisiyle yoluna devam etmektedir.

Radyo astronomi, gök cisimlerinin radyoelektrik dalgaları alanındaki elektromanyetik ışımasını inceleyen astronomi dalı.
Fermi paradoksu, dünya dışı uygarlıkların var olma olasılığının gayet yüksek olduğuna dair tahminlerin varlığı ile bunu doğrulayacak herhangi bir kanıtın ya da temasın yokluğu arasındaki çelişkiyi ifade eder.
Arecibo mesajı, frekans modülasyonlu radyo dalgaları yoluyla, Arecibo radyo teleskobunun yenilenmesini kutlamak için yapılan 16 Kasım 1974 tarihindeki törende, yalnızca bir kez uzaya gönderilmiştir. Törenin yapıldığı tarihte ve yerde, gökyüzünde görülebilen yakın ve geniş bir yıldız topluluğu olması sebebiyle, 25.000 ışık yılı uzaklıktaki M13 küresel yıldız kümesi bölgesine doğru gönderilmiştir. Mesaj 1679 ikilik sayı sistemi rakamından oluşur ve yaklaşık olarak 210 bayttır. 2380 MHz frekanstadır ve "sıfırlar" ve "birler" arasındaki fark 1000 kW gücündeki 10 Hz'lik değişimlerle ayarlanmıştır. Bilgi saniyede 10 bit olacak şekilde yayımlanmıştır. Yayının toplam süresi üç dakikadan daha kısa sürmüştür.

Frank Donald Drake, Amerikalı astronom ve astrofizikçi. SETI'nin kurucusu olması ve Drake denklemi ile Arecibo mesajının yaratıcı olmasıyla tanınır.

GRB 970508, 8 Mayıs 1997 günü, saat 21.42'de (UTC) tespit edilmiş bir gama-ışın patlamasıdır. Bir gama-ışın patlaması, uzak galaksilerde meydana gelen ve gama ışını üreten patlamalar ve bunların yol açtığı çok parlak parıltıdır. Genelde uzun süren bir "artık parıltı" tarafından izlenirler.

Işığın boşluktaki hızı, fiziğin birçok alanında kullanılan önemli bir fiziksel sabittir. Genellikle c sembolüyle gösterilir. Tam değeri saniyede 299.792.458 metredir. Metrenin uzunluğu bu sabitten ve uluslararası zaman standardından hesaplanmıştır. Özel göreliliğe göre c, evrendeki bütün madde ve bilgilerin hareket edebileceği maksimum hızdır. Bütün kütlesiz parçacıkların ve ilgili alanlardaki değişimlerin boşluktaki hareket hızıdır. Bu parçacıklar ve dalgalar gözlemcinin eylemsiz referans çerçevesi ya da kaynağın hareketi ne olursa olsun c'de hareket ederler. Görelilik teorisi'nde c, uzay-zaman arasındaki ilişkiyi kurar; aynı zamanda meşhur kütle-enerji eşdeğerliliği formülünde de gözükür E = mc2. Işığın hava veya cam gibi şeffaf maddelerdeki ilerleyiş hızı c'den azdır. Benzer şekilde radyo dalgalarının tel kablolardaki ilerleyişi de c'den yavaştır. Işığın madde içindeki hızı v ile c arasındaki orana o maddenin kırılma endeksi denir. Örneğin, görülebilir ışık için camın kırılma endeksi genellikle 1,5 civarındadır. Yani ışık camın içinde c / 1,5 ≈ 200.000 km/s ile hareket eder. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın ışık ve öteki elektromanyetik dalgalar anında yayılıyormuş gibi gözükür ancak, ölçülebilir hızlarının uzun mesafeler ve hassas ölçümlerle ölçülebilir sonuçları vardır. Uzaydaki keşif araçlarıyla iletişim kurarken mesajların Dünya'dan uzay aracına ya da uzay aracından Dünya'ya ulaşması dakikalar ya da saatler alabilir. Yıldızlardan gelen ışık onları yıllar önce terk etmiştir ve bu sayede uzaktaki nesnelere bakarak evrenin tarihini çalışma şansı verir. Işığın ölçülebilir hızı aynı zamanda bilgisayardaki bilgilerin çipler arasında aktarılması gerektiği için bilgisayarların teorik hızını da sınırlar. Işık hızı, uzak mesafeleri yüksek isabetle ölçebilmek için uçuş zamanı ölçümlerinde de kullanılır.

Astronomide Yıldızlar arası ortam (ISM), bir galaksideki yıldız sistemleri arasında var olan maddedir. Bu madde iyonik, atomik ve moleküler formda gaz, toz ve kozmik ışınlar içerir. Yıldızlararası uzayı doldurur ve galaksiler arası uzaya iyi bir şekilde uyum sağlar. Aynı hacmi kaplayan elektromanyetik radyasyon şeklindeki enerji de yıldızlararası radyasyon alanıdır.
Sönme, gözlemci ve astronomik obje arasında ortaya çıkan gaz ve tozun oluşturduğu elektromanyetik radyasyonun serpintisini ve emilimini (absorbasyonunu) anlatmak için kullanılır. Yıldızlararası sönümleme Robert Julius Trumpler tarafından 1930 yılında tanındı. Ancak, etkileri Friedrich Georg Wilhelm von Struve'nin tarafından 1847 yılında belirtilmiştir. Ve bu yıldızların renkleri üzerindeki etkisi, onu galaktik tozun genel varlığı ile irtibatlamamış bazı kişilerce gözlemlenmiştir. Samanyolu'nun düzlemine yakın uzanan yıldızlar dünyanın birkaç bin parseki içinde olup V bandındaki tükenme kiloparsec başına 1,8 büyüklüğündedir.
Geçici dönen radyo dalgaları (RRAT’ler), ilk olarak 2006’da keşfedilen kısa ve kısmen parlak radyo nabızlarıdır. RRAT’lerin pulsar oldukları düşünülmektedir, örneğin: bilinen pulsarların büyüklüklerine kıyasla düzensiz bir şekilde/veya yüksek nabızdan nabıza yayılımda değişiklik gösterebilen ve dönen manyetize olmuş nötron yıldızları. RRAT’nin geçerli olan tanımı: RRAT, Fourier domain araştırmaları içindekine karşın, tek parlak nabız aramalarında çok daha rahat keşfedilebilen bir pulsardır ve bu sayede ‘RRAT’ bir etiketten başka bir şey değildir ve pulsarlardan olan soyu tükenmiş bir sınıfı temsil etmez.

Milimetre-altı astronomi, elektromanyetik spektrumdaki milimetre-altı dalga boyunda çalışmaların yapıldığı gözlemsel astonominin bir dalıdır. Gök bilimciler kızılötesi ve mikrodalga bandı arasındaki milimetre-altı dalgaboyunda, genellikle birkaç yüz mikrometre ve mikrodalga arasında çalışırlar. Milimetre-altı astronomide halen yaygın olarak dalga boyuna mikron ya da eski ismiyle mikrometre denmektedir.

Yıldızlararası bulut, Samanyolu ve diğer gökadalardaki gaz, plazma ve tozun birikimi olarak tanımlanır. Başka bir deyişle yıldızlararası bulut, bir gökadada yıldız sistemleri arasındaki boşlukta var olan madde ve radyasyon olan yıldızlararası ortamın ortalamadan daha yoğun bir bölgesidir. Belirli bir bulutun yoğunluğuna, boyutuna ve sıcaklığına bağlı olarak, hidrojeni nötr olabilir ve bir H I bölgesi oluşturur; iyonize olabilir veya plazma haline gelerek bir H II bölgesi oluşturabilir veya moleküler olabilir. Bunlara basitçe moleküler bulutlar veya bazen yoğun bulutlar denir. Nötr ve iyonize olmuş bulutlar bazen dağınık bulutlar (diffuse) olarak da adlandırılır. Bir yıldızlararası bulut, yaşamının sonlarına doğru bir kırmızı devin gaz ve toz parçacıkları tarafından oluşturulur.

Francis Phillip Wuppermann ya da profesyonel hayatta bilinen ismiyle Frank Morgan, Amerikalı bir karakter oyuncusudur. 1916'da sessiz çağda başlayan filmlerde ve daha sonra 1930'lar ve 1940'larda çok sayıda sesli filmde, 35 yıllık bir kariyere sahip olmasıyla tanınıyordu. Metro-Goldwyn-Mayer oyuncusuydu. Oz Büyücüsü (1939) filminde başrol oynadığı performansı ile ünlüdür. Ayrıca kariyerinin başlarında Frank Wupperman ve Francis Morgan isimleriyle kısa bir süre çalıştı.
Yıldızlararası iletişim, gezegen sistemleri arasındaki sinyallerin iletimidir. Yıldızlararası mesajlar göndermek, şu anda mevcut olan teknolojiler ve ekipmanlarla mümkün olduğu için, yıldızlar arası yolculuktan potansiyel olarak çok daha kolaydır. Bununla birlikte, Dünya'dan potansiyel olarak yerleşik diğer sistemlere olan mesafeler, ışık hızının sınırlamalarını varsayarsak, engelleyici gecikmeler getirir. On binlerce ışıkyılı uzaklıktaki yıldızlara gönderilen radyo iletişimlerine anında yanıt vermek bile birçok insan neslini alacaktır.

Aşağıdaki ana hatlar, dünya dışı yaşam hakkında genel bir bakış ve konu rehberi olarak sunulmuştur: