İçeriğe atla

Oyun Vakti

Oyun Vakti
Playtime
"Oyun Vakti (Playtime) filminin Japonya'da basılmış bir sinema afişi"
YönetmenJacques Tati
YapımcıBernard Maurice
René Silvera
SenaristJacques Tati
Jacques Lagrange
Art Buchwald (İngilizce diyaloglar)
OyuncularJacques Tati
MüzikFrancis Lemarque
Görüntü yönetmeniJean Badal
Andréas Winding
Sanat yönetmeniEugène Roman
KurguGérard Pollicand
StüdyoJolly Film
Specta Films
DağıtıcıLes Films de Mon Oncle
CinsiSinema filmi
TürüKomedi
RenkRenkli (Eastmancolor)
Yapım yılı1967
Çıkış tarih(ler)i16 Aralık 1967, Fransa
Mart 1991, Uluslararası İstanbul Film Festivali, Türkiye
Süre124 dakika
ÜlkeFransa Fransa
İtalya İtalya ortak yapımı
DilFransızca, İngilizce, Almanca
Bütçe17 milyon Frank
Önceki filmMon Oncle (Amcam, 1958)
Devam filmiTrafic (Trafik, 1971)
Diğer adlarıOyun Vakti (Türkiye)
Tempo di divertimento (İtalya)
Tatis herrliche Zeiten (Batı Almanya)
Resmî sitesi

Oyun Vakti,[1] Fransız sinemacı Jacques Tati'nin yönettiği 1967 Fransa - İtalya ortak yapımı komedi filmidir. Film Türkiye'de son olarak Mart 1991'de 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir. Filmin İngilizce olan özgün adı Playtime ("PlayTime" veya "Play Time" şeklinde de yazıldığı olmaktadır), aynı zamanda birçok ülkedeki gösterim adı olmuştur.

Tati'nin hemen hemen tüm filmlerinde yaptığı gibi, hem yönettiği, hem başrolünü oynadığı hem de senaryosunu yazdığı bu film Fransız sinemacının dördüncü uzun metrajlı filmidir. Jacques Tati, yaşamı boyunca sadece altı uzun metrajlı film yaptığı halde tüm zamanların en iyi 50 yönetmeni arasında sayılmaktadır.[2] Çekimleri 1964 yılında başlayıp dört yıl süren ve yüksek çözünürlüklü 70 mm geniş formata 6 kanallı ses sistemiyle çekilen "Oyun Vakti" için Tati, Paris kentinin gökdelenlerle dolu kalabalık bir bölümünü stüdyoda yeniden inşa ettirmişti. "Tativille" adı verilen bu devasa set yaklaşık 17 milyon Fransız frangına mâlolmuş ve bu nedenle "Oyun Vakti" yönetmenin en pahalı filmi olmuştu. Film gişede iş yapmayınca yönetmeni on yıl sürecek büyük bir borcun altına sokmuştu.

Tati, son filminin üzerinden on yıl geçtikten sonra yaptığı bu satirik komedide kendisiyle özdeşleşmiş olan Şarlovari ayrıksı karakter "Bay Hulot"yu istemeyerek de olsa üçüncü kez canlandırıyordu. Diğer filmlerinde olduğu gibi diyaloglara pek yer vermediği, ama abartılı ses efektlerini de yine bolca kullandığı, kökenini pandomim'den, dolayısı ile de sessiz sinema döneminin filmlerinden alan, yaratıcı gülütlerle Slapstick komediye yeni bir yorum getiren "Oyun Vakti" filminde Tati, geleneksel ahlâk değerlerinin oluşturduğu yaşam tarzı ile tüketim toplumunun ortaya çıkardığı kargaşa ve koşuşturma arasındaki çelişkiyi vurgular, modernleşmenin getirdiği yabancılaşmaya dikkati çeker. Tati, "Oyun Vakti"nde romantik alter egosu "Bay Hulot"ya, tıpkı bir önceki filmi "Amcam"da olduğu gibi geleneksel mimarinin yok edilip yerini çelik ve camdan yapılmış soğuk, ultra-modern yapıların almasını, insanın doğasına aykırı bulduğu yapay şehirleşmeyi ve mekanik bir düzene girmiş olan iş dünyasını eleştirtir. "Bay Hulot" bu kaotik kentsel değişime Don Kişotvari bir biçimde direnir. Tepkisini her zaman olduğu gibi sakarlığının yarattığı anarşi ile ortaya koyar.

Jacques Tati "Playtime" için 1969 yılında Danimarka'da En İyi Avrupa Bodil Ödülü'nü aldı.[3] Aynı yıl Moskova Film Festivali'nde filme bir de "Gümüş Madalya" verildi.

Konusu

Jacques Tati "Oyun Vakti" filminde çelik ve camdan yapılmış ultra-modern soğuk yapıları adeta bir balık akvaryumu görüntüsünde betimleyerek insan doğasından ne kadar uzak olduklarını vurgulamış.

"Oyun Vakti" Paris'in ultra modern yapılarla dolu, yeni inşa edilmiş semtlerinde ve mekânlarında bir gün ve gecede geçer. Eski Paris'e ait anıtsal yapıların (örneğin Eyfel kulesi) ancak bir anlığına, o da ancak bir camekân yansımasından sembolik olarak görünüp kaybolduğu film aslında özel olarak inşa edilmiş bir sette ("Tativille") çekilmiştir. Film altı bölümden oluşmaktadır ve bu bölümler arasındaki bağlantılar gün boyunca rastlaşan iki ana karakter tarafından sağlanır. Bu karakterler: Çoğunluğu orta yaşlı kadınlardan oluşmuş bir turist kafilesiyle Paris'i gezmeye gelmiş Amerikalı genç kadın Barbara (Barbara Dennek) ile Paris'in bu alışılmadık modern bölümünde neredeyse kaybolmuş, orta yaşlı şaşkın Fransız Bay Hulot'dur (Jacques Tati). Filmin altı ana sahnesi şunlardır:

  • Havaalanı: Görkemli, temiz ama soğuk yapısıyla sözde Orly havaalanını temsil eden bu mekândaki çekimler filmin ilk sahnesini oluşturur. Binanın nispeten daha tenha ve steril görünümlü bir bölümünde bekleyen bir çiftin endişeli konuşmalarından, kadının eşine korumacı yaklaşımından, bir tekerlekli sandalyeyi iten başka bir kadın, beyaz elbiseli bir adam ve hızla yürüyen hemşirelerden buranın önce bir hastane lobisi olduğunu sanırız. Amerikalı turistlerin gelişiyle birden kalabalıklaşan ortamdan buranın aslında hastane değil bir havaalanı olduğu anlaşılır. Her milletten insanın oluşturduğu kalabalığa karşılık bu insanların aralarında belirgin bir iletişimin olmadığı dikkati çeker. Anlamlı konuşmalar hemen hemen yokken abartılı ses efektleri (parlak zeminde çınlayan topuk sesleri, hoparlörlerden gelen ne dediği anlaşılmayan anonslar vb.) ön plandadır.
  • Ofis binası: Bay Hulot bir tanıdığıyla buluşmak üzere tamamen çelik ve camdan yapılmış modern bir ofis binasına gelir ama binanın labirentleri andıran kübist dekorasyonlu karmaşık çalışma odaları, toplantı salonları ve uzun koridorlar arasında şaşkına döner. Lobideki elektronik düzeneği görevli memur bile tam olarak kullanmayı bilemez. Bu binalardaki çiçekler bile plastikten yapılmıştır. Zaten filmde canlı çiçek sadece yaşlı bir çiçekçi kadının sokaktaki küçük tezgâhında görülür. Bekleme odası steril bir hayvanat bahçesi pavyonunu andırır. Burada uzun süre bekletildikten sonra kendisiyle ilgilenen olmayınca canı sıkılan Hulot (kapana kısılmış bir kaplan gibi camlı odada döner durur), buradan kurtulup binada kendi başına gezinmeye başlar. Bu sırada aynı binada yer alan bir ticaret sergisine gelir.
  • Ticaret sergisi: Hulot burada turist grubuyla yeniden karşılaşır. Fuar niteliğindeki sergide çeşitli ülkelerin tacirleri kendi stantlarında son model ürünlerini sergilemektedirler, ama bunlar aynı zamanda son derece gereksiz, hayatı kolaylaştırmaktan çok gösterişe yönelik alet edevatlardır. Örneğin bir stantta önünde pille çalışan farları olan bir mekanik süpürgenin tanıtımı yapılmaktadır. Binada birçok badire atlatan Hulot kendini dışarıya zor atar.
  • Modern apartmanlar: Sokakta rastladığı eski bir askerlik arkadaşı onu akşam içki ikram etmek için evine davet eder. Arkadaşı, dairelerinin büyük yekpare pencereleri mağaza camekânlarını andıran bir apartmanda oturmaktadır. Bu sahne tamamen sokaktan çekilmiştir. Çok katlı binadaki dairelerin perdeleri yoktur ve dışarıdan bile fark edilebilen dekorasyonları, hattâ içinde oturanların tekdüze giyim ve davranışları bile birbirlerine benzer. Dışarıdan bakıldığında bina adeta evcil hayvan dükkânlarındaki çok katlı akvaryumları andırmaktadır.
  • Lüks gece kulübü: Filmin en uzun sahnesi budur ve filmin neredeyse yarısını oluşturur. O gece açılacak olan Royal Garden adlı şık lokanta ve gece kulübünün idarecileri, içeride çalışmakta olan inşaat ustaları ve dekoratörler henüz işlerini tam olarak bitirmemişken birden akın eden seçkin müşterilerini kabul etmek zorunda kalırlar. Amerikalı turistler ve Bay Hulot'nun yolları burada bir kez daha kesişir. Kulüpteki birçok modern düzenek aslında pratik olmaktan çok insanlara ayak bağı olmaktadır. Örneğin basamaklardaki ışık sensörleri hiçbir işe yaramadığı gibi müşterileri tökezletir vb. Gecenin ilerleyen saatlerinde, müzik ve alkolün de etkisiyle coşan müşterilerin ve personelin başına türlü aksilikler gelir. Mekân da kısmen harabeye döner.
  • Kafe ve meydan: Sabaha karşı kulüp kapandıktan sonra Hulot kahve içmek için bazı müşterilerle birlikte cadde üzerindeki bir kafe-markete girer. Artık ahbap oldukları Amerikalı turist Barbara'ya marketten hediye olarak üzerinde klasik Paris manzaraları olan bir eşarp satın alır ama kalabalıktan dolayı eşarbı ancak bir başkası aracılığıyla ona iletebilir. Zira Barbara havaalanına gidecek otobüse binmiştir bile. Ancak turist otobüsü sabah trafiğine yakalanmıştır ve diğer araç kalabalığıyla birlikte meydanın etrafında garip bir düzen içinde bale yapar gibi biteviye turlamaya başlar. Görüntü adeta lunaparklardaki atlıkarıncaları andırmaktadır. Bir ara sıkışıklıktan kurtulan otobüs havaalanına doğru yol almaya başlar.

Tarzı

Filmin klasik bir dramatik örgüsü yoktur. Jacques Tati'nin alter egosu Bay Hulot sanki tesadüfen oradaymış gibi olayların içinde, etrafında dolaşır durur. "Oyun Vakti"nin belli bir konusu da yoktur. Onun yerine film birbirini takip eden ve rastlantısal gibi duran motiflerden oluşur. Belirgin diyaloglar yoktur. Çoğu İngilizce olan ve filmde Fransız olmayanlarca konuşulan bu diyaloglar da neredeyse güçlükle işitilir. Keza filmin bir ana karakteri, başrol oyuncusu da yoktur. Filmdeki tüm oyunculara eşit ağırlık verilmiştir sanki. Film hiçbir türe dahil edilemez, ancak Tati yeni bir tür oluşturmaya da çalışmaz. Filmde insanlar kişiliksizleştirilmiş bir kentin sokaklarında ve işlevsiz binalarının içinde dolaşırken şaşkına dönerler ama yine de umutlarını tam kaybetmezler. Gözlemlerini yaparken Tati olaya herhangi bir görüşün bakış açısıyla yaklaşmaz.[4]

70 mm geniş perde ve 6 kanallı ses sistemiyle çekilen "Oyun Vakti"nde Tati yakın plan çekimler, omuz çekimleri ve "reaksiyon çekimleri"nden kaçınır. Uzun ve orta planlarla daima seyircinin 'büyük resmi' arayıp görebilmesine olanak tanır. Belli bir ayrıntıyı seyircinin gözüne sokmaya çalışmaz, seyircinin ön veya arka planda bir ayrıntıyı keşfetmesini bekler. Seyircinin bu ayrıntıya dikkatini çekebilmek için genelde bir ses efektini devreye sokar. Film eleştirmeni Noel Burch filmi tam kavrayabilmek için hem birkaç kez hem de birkaç farklı açıdan defalarca izlenmesi gerektiğini yazmıştır.[4]

Filmde pencerelere ve camlara da belli anlamlar yüklenmiştir. Tati'nin bir önceki filmi Amcam'da (Mon Oncle, 1958) Bay Hulot şirin klasik evinin penceresini belli bir açıya getirdiğinde güneş ışığı gölgede kalmış kanarya kafesine yansıyor ve kuş sevinçle ötmeye başlıyordu. Tati "Oyun Vakti"nde bu yansımalara yeniden başvurmuştur. Ortalık turist kaynamasına rağmen Paris'in klasik ve tarihi yapılarının hiçbiri ortalarda yoktur. Turistler Paris'e has özellikler taşımayan kişiliksiz ultra modern binalar arasında dolaşırlarken açılan bir cam kapı ya da pencereden Eyfel Kulesi, Sacré-Cœur Bazilikası gibi Paris'in klasik binalarının yansımaları veya masmavi bir gökyüzü birkaç saniyeliğine görünür ve hemen kaybolur. Bu anlık yansımalar turistlerin sevinç nidaları çıkarmalarına yol açar.[4]

Jacques Tati on yıl önce çektiği ilk renkli filmi olan "Amcam"dan başlayarak renk ve ışığı da bir anlatım aracı olarak kullanmaya başlamıştı. "Oyun Vakti"nde ise Tati aslında siyah-beyaz çekilmiş gibi görünen bir renkli film yapmak istemişti. İnsan doğasına pek de uyumlu bulmadığı modern bir kenti daha iyi vurgulayabilmek için başat renkler olarak gri, mavi, kirli beyaz ve siyah renklerin tonlarını kullanmıştır. Yeşil ve kırmızı gibi canlı renkler çok az göze çarpar. Bu parlak renkler bazı sahnelerde özel vurgulamalar yapmak için kullanılırlar. Örneğin modern bir kafeteryada ortamın steril ve yapay havasına vurgu yapmak için bir neon lambasının çiğ yeşil ışığı tüm objeleri saldırgan bir biçimde örter. Ya da Amerikalı Barbara'yı gece kulübüne gelen diğer kadınların koyu renkli giysilerinden ayırmak ve onun farklı kişiliğine vurgu yapmak için ona zümrüt yeşili bir elbise giydirilmiştir. Seçkin davetli grubu gece kulübüne ilk geldiğinde ortam renkleri koyu, cansız ve tekdüzeyken, gecenin ilerleyen saatlerinde alkolün de etkisiyle davetliler toplumun kendilerine önceden biçmiş olduğu sosyal statülerinin getirdiği baskılardan sıyrılmaya başlarlar ve hem renkler hem de ışıklandırma canlılık kazanmaya başlar.

Yapım

Jacques Tati bir önceki filmi "Amcam"ı 1958'de tamamladığı andan itibaren "Playtime" filmi için kafa yormaya başlamıştı. 10 yıl süren planlama, uzun süren hazırlıklardan sonra 1964 yılında filmin çekimlerine başlandı. "Oyun Vakti" 4 yıllık bir yapım aşmasından sonra 1967 yılında gösterime verilmiştir. Tati çekimler için Paris'in güneydoğu ucunda, Saint-Meurice'de "Tativille" adı verilen devasa bir set inşa ettirmişti.[5] Havaalanı terminal binası, caddeler, gökdelenler (tabii ki sadece fasadları), gece kulübü, kafeteryalar hep bu setin içinde inşa edildi. Sette asansörleri ve yürüyen merdivenleriyle tam faal iki tane de ofis binası yapıldı. Sadece setin inşası 17 milyon Fransız frangına mâlolmuş ve film de o tarihte Fransa'nın en masraflı filmi unvanını almıştı. Setin inşası sırasında bütçe çok aşılınca banka filme ipotek koydu. Film gösterime verildiğinde eleştirmenlerce çok beğenildi. Hattâ birçoklarınca "Playtime" halâ Jacques Tati'nin başyapıtı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bunlara rağmen gişede beklenen başarı gelmedi. Böylelikle Tati kendi filmin haklarını kaybettiği gibi uzun yıllar ödemek zorunda kalacağı büyük bir mali borcun altına da girdi. Daha sonra çekeceği iki filmi için finansman bulma sıkıntısı da yaşayacaktı. Film tamamlandıktan sonra "Tativille" seti hemen yıkılmadı, birkaç yıl turistlerin ziyaretine açık tutuldu. Tati setin başka film yapımcıları tarafından da kullanılmasını arzu ediyordu ancak kaderin bir başka cilvesi sonucunda yerine modern bir karayolu yapılabilmesi için yerle bir edildi.[6] Tativille aynı zamanda Jacques Tati'nin resmi sitesinin adıdır.

Tati filmini yüksek çözünürlüklü 65 mm geniş format negatife 1.85:1 çerçeve oranıyla ve "Mitchell kamera" kullanarak çekmişti. Renk sistemi olarak "Eastmancolor"ı tercih etmişti. Bu negatiflerden geniş perde projeksiyonlar için 6 kanallı ses kuşağı olan 70 mm pozitif baskılar yapıldı. Sıradan salonlar için haliyle 35 mm pozitif baskılar da yapıldı. Bu 35 mm baskıların bazılarında 4 kanallı stereo, bazılarında da mono ses kuşakları vardı. 2002 yılında film restore edildiğinde 6 kanallı ses kuşağı dijital yöntemlerle DTS sistemine çevrildi.[7]

Restorasyon

1967 çıkışlı "Playtime"ın 65 mm "Eastmancolor" film stoğuna çekilmiş orijinal kopyaları aradan geçen yıllar zarfında 300 ilâ 600 metrelik kırk kadar teneke kutunun içinde raflarda beklemekteydi. Paris'teki "Arane/Guilliver Laboratuvarları"ndan Jean-Rene Faillot ve Jacques Tati'nin kızı Sophie Tatichieff 1997 yılında bir araya gelerek filmi restore etmeye karar verdiler. Hedefleri filmi 2002'deki Cannes Film Festivali'ne yetiştirebilmekti. Bir ön hazırlıktan sonra çalışmalarına Haziran 1998'de başladılar. Şubat 2001'de "Les Films de mon Oncle" şirketi de devreye girdi. Orijinal negatiflerde çizikler, lekeler ve renk bozulmaları saptandı. Restorasyonda hem geleneksel kimyasal yöntemler hem de dijital yöntemlere başvuruldu. Ara negatif ve ara pozitif film stokları "Kodak 5242", baskıda kullanılan film stoğu ise "Kodak 2383"tü. Şubat 2002'de ara pozitif filmler Los Angeles'ta "Imagica-USA" firmasına gönderildi, burada 10 bit veri akışıyla 4K çözünürlükte dijital tarama yapıldı. Nisan 2002'de "Mikros Image" firması dijital kopya üzerinde iyileştirmeleri sağladı. Nihayet çizikler ve lekeler düzeltilerek, renk bozulmaları giderilip renk dengesi sağlandıktan sonra 70 mm pozitife basılan kopyalar kıl payı Mayıs 2002'deki Cannes Film Festivali'ne yetiştirilebildi.[8]

Adlandırma

Jacques Tati bir Fransız-İtalyan ortak yapımı olan filmine İngilizce bir ad olan "Playtime"ı uygun görmüştü. Bu sözcük oyun zamanı anlamına gelmektedir. Tati filmine "le temps des loisirs" (boş zamanlar) gibi Fransızca bir ad koymayı da düşündüğünü, ancak o günlerde Paris'te gündelik yaşam içerisinde İngilizce sözcüklerin kullanılmasının önüne geçilemeyen bir moda haline geldiğini belirtmiştir. Özellikle de "parking", "supermarket", "night club" (gece kulübü), "drugstore" (ilaç da satılan küçük süpermarket-büfe), "snack" (meze), "on the rocks" (buzlu -içki-) gibi sözcüklerin Fransız gündelik yaşamına çok fazla girdiğini, bu özenti sözcüklerin Fransızca karşılıklarının neredeyse kullanımdan kalktığını söylemişti (Tati filmde Amerikalı turistlerden birine "drugstore"un Fransızcası nedir? diye sordurtur). Bu gibi nedenlerle Tati filmine Fransızca bir ad bulamadığından bahseder.[9]

Filmin İngilizce olan özgün adı "Playtime" aynı zamanda birçok ülkedeki gösterim adı olmuştur. Film bu ülkelerde gösterime verildiğinde afişlerde ve tanıtımlarda bazen "PlayTime" veya "Play Time" şeklinde yazıldığı da olmuştur.[10]

Oyuncular

Filmin oyuncu kadrosu tamamen profesyonel olmayan oyunculardan oluşmaktaydı. Jacques Tati zaten diğer filmlerinde de amatör oyuncularla çalışmayı tercih etmiştir.

Oyuncu Rolü
Jacques TatiBay Hulot
Barbara DennekBarbara, Amerikalı turist
Georges MontantMr. Giffard, baş garson
Billy KearnsMr. Schulz, Amerikalı iş adamı
Léon DoyenKapıcı
Yves BarsacqBay Hulot'nun eski arkadaşı

Kaynakça

  1. ^ Özön, Nijat (1985). Sinema, Uygulayımı - Sanatı - Tarihi. Hil Yayın. ss. sayfa 218. 
  2. ^ "The 50 Greatest Directors and Their 100 Best Movies" (İngilizce). Entertainment Weekly. 24 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2013. 
  3. ^ "Playtime (1967) / Awards for" (İngilizce). IMDb. 5 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2013. 
  4. ^ a b c Ebert, Roger (2010). The Great Movies III. The University of Chicago Press. ss. sayfa 303-306. 
  5. ^ "Jacques Tati's Playtime: See it in 70mm!" (İngilizce). frenchculture.org. 5 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013. 
  6. ^ "Life in Cubes and Fishbowls" (İngilizce). epinions.com. Erişim tarihi: 19 Mayıs 2013. []
  7. ^ "Playtime (1967) / Technical Specifications" (İngilizce). IMDb. 5 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2013. 
  8. ^ "The restoration of Playtime/"Bringing 'Playtime' Back to Life"" (İngilizce). in70mm.com. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2013. 
  9. ^ "Playtime par Jacques Tati" (İngilizce). www.tativille.com. 4 Şubat 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mayıs 2013. 
  10. ^ "Playtime (1967) / Also Known As (AKA)" (İngilizce). IMDb. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mayıs 2013. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">IMAX</span> Yüksek Kalite Sinema Yapıtı

IMAX yüksek boyutta ve netlikte görüntü kapasitesine sahip olan bir film gösterim sistemidir. Kanadalı bir eğlence teknolojisi firması olan IMAX Corporation tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir. Normal bir film karesi 35 mm formatındayken, IMAX filmleri 70 mm'dir. Imax teknolojisinde 2 boyutlu veya 3 boyutlu olmak üzere akan film 7 katlı bina yüksekliğinde ve bir basketbol sahası büyüklüğünde olan dev perdeye yansıtılır. IMAX sistemi bugüne dek yapılan en güçlü, 15 bin watt'lık projeksiyon lambasıyla yansıtılmaktadır. Bu ışığın Ay'dan bile görülmesi mümkündür. Görüntüye 6 kanallı dijital surround ses sistemi eşlik etmektedir. Standart IMAX ekranı 22 metre genişliğinde ve 16 metre yüksekliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Tati</span> Fransız film yönetmeni (1907 – 1982)

Jacques Tati, Fransız yönetmen ve aktör.

<span class="mw-page-title-main">Jean-Luc Godard</span> Fransız film yönetmeni (1930-2022)

Jean-Luc Godard, Fransız ve İsviçreli film yönetmeni, senarist ve sinema eleştirmeniydi. Fransız Yeni Dalgası'nın en etkili isimlerinden birisidir.

<i>Amélie</i> 2001 yapımı Fransız filmi

Amélie, Audrey Tautou'nun başrolünde olduğu, Jean-Pierre Jeunet filmi. Fransız yapımı bu romantik komedi, Jeunet ve Guillaume Laurant tarafından yazılmıştır. Montmartre'de geçen film, modern Paris hayatının idealize edilmiş, alaycı bir yorumudur.

<span class="mw-page-title-main">Film yapımı</span>

Film yapımı ya da film çekimi, bir film yapmak için takip edilmesi gereken birkaç aşamayı içeren bir süreçtir. Bir filmin yapılması ilk olarak hikâyenin fikrini bulmakla ya da fikri satın almakla başlar. Daha sonra bu fikir senaryoya dökülür. Film çekilir, kurgulanır ve son hâlini aldıktan sonra seyirciye sunulur. Prodüksiyon daha sonra senaristlik, rol dağıtımı, yapım öncesi, çekim, ses kayıt ve reprodüksiyonu, yapım sonrası ve bitmiş ürünün izleyici önünde gösterilmesiyle devam ediyor. Bu genellikle büyük bir insan kapasitesi gerektirmektedir ve bunun tamamlanması birkaç aydan birkaç yıla kadar geçen bir süre alabilir. Film yapımı ekonomik, sosyal ve politik açıdan dünya üzerinde büyük bir yer kaplamaktadır. Ve film yapımında çeşitli teknolojiler ve film teknikleri kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Cinerama</span>

Cinerama üç adet senkronize 35 mm projektör kullanılarak görüntülerin eş zamanlı olarak içbükey, dev bir perdeye yansıtılması şeklinde çalışan bir geniş ekran işleminin ticari adıdır. Cinerama 1950'ler sırasında, televizyonun sinema endüstrisiyle olan rekabetine bir tepki olarak gelişen geniş ekran işlemlerinin ilkini oluşturmaktadır ve film endüstrisi üzerinde önemli etkileri olmuştur.

<i>Cesur Pilotlar</i> (film)

Cesur Pilotlar 1965 Birleşik Krallık yapımı filmdir. Özgün adı Those Magnificent Men in Their Flying Machines or How I Flew from London to Paris in 25 hours 11 minutes tür.

<i>İrlandalı Kız</i>

İrlandalı Kız 1970 Birleşik Krallık yapımı epik bir aşk filmidir. Özgün adı Ryan's Daughter olan film çevrildikten üç yıl sonra, Şubat 1973'te Türkiye'de "Emek Sineması"'nda gösterilmiş ve tam 6 ay vizyonda kalarak bir rekor kırmıştı. Bu rekorda bir filmin Türkiye'de ilk kez 70 mm formatta ve 6 kanallı ses sistemiyle gösterilmiş olmasının da payı vardır.

<i>Cherbourg Şemsiyeleri</i>

Cherbourg Şemsiyeleri, 1964 Fransa-Almanya ortak yapımı müzikal filmdir. Özgün adı Les Parapluies de Cherbourg dur. İngilizce konuşulan ülkelerde The Umbrellas of Cherbourg adı ile gösterime sunulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Henri Langlois</span> Fransız devlet adamı (1914-1977)

Henri Langlois, filmlerin korunması ve onarımı konusunda çalışmış bir öncüdür. Fransız Sinematek'inin kuran ve geliştiren kişidir.

<i>Trafik</i> (film, 1971)

Trafik 1971 Fransa İtalya ortak yapımı komedi filmidir.

<i>Operadaki Hayalet</i> (film, 1943) Arthur Lubinin yönettiği 1943 tarihli korku filmi

Operadaki Hayalet, 1943 ABD yapımı melodramatik korku ve gerilim filmdir. Özgün adı Phantom of the Opera'dır.

<i>Sihirbaz</i> (film, 2010)

Sihirbaz, 2010 yapımı Sylvain Chomet tarafından yönetilmiş animasyon komedi dram filmidir. Film, Fransız pandomim sanatçısı, yönetmen ve aktör Jacques Tati tarafından 1956'da yazıya alınmamış bir senaryosundan uyarlandı. Tati'nin senaryosunun kaynağı ablası Helga Marie-Jeanne Schiel'e onun uzun vadele yazar ortağı Henri Marquet ile ortaklaşa yazdığı kişisel bir mektuptu. Mon Oncle ve Playtime filmleri içerisinde kullanılmıştı. Bu ise bazı anlaşmazlıklara neden oldu.

<i>Almanya, Sıfır Yılı</i>

Almanya, Sıfır Yılı, 1948 İtalya yapımı dramatik Yeni Gerçekçi filmdir. İtalyanca özgün adı Germania Anno Zero olan ve Almanca çekilen filmin Almanya'daki adı ise Deutschland im Jahre Null'du. Film Türkiye'de ilk kez Mart 1966'da Türk Sinematek Derneği'nde gösterilmişti. Filmin sonradan yapılan İtalyanca dublajlı bir versiyonu da yaygın olarak gösterilmiştir.

Fransız sineması bir yüzyılı aşkın bir süredir Lumiere Kardeşler'den başlayarak Amélie Poulain'e, yeni dalga akımından avant-garde akıma, Georges Méliès'den Cannes film festivali'ne kadar oluşturduğu kendine özgü kültürüyle başta Avrupa sineması olmak üzere dünya sinemalarını birçok yönden etkilemiştir. Fransız film endüstrisi, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılda dünyanın en önemli film endüstrisi olmuştur.

<i>Tess</i> (film)

Tess, 1979 Fransa-Birleşik Krallık ortak yapımı, romantik dramatik sinema filmidir. Film çevrildikten üç yıl sonra, 3 Aralık 1982 tarihinde Türkiye'de de gösterime girmiştir.

<i>Amcam</i>

Amcam, Jacques Tati'nin yönettiği 1958 Fransa - İtalya ortak yapımı komedi filmidir. Film Türkiye'de son olarak 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir.

<i>Bay Hulotnun Tatili</i>

Bay Hulot'nun Tatili, Jacques Tati'nin yönettiği 1953 Fransa yapımı satirik komedi filmidir. Bu siyah-beyaz film Türkiye'de son olarak 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir.

<i>Bayram Günü</i>

Bayram Günü, Jacques Tati'nin yönettiği 1949 Fransa yapımı satirik komedi filmidir. Bu film Türkiye'de Mart 1991'de 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir. Film İngilizce konuşulan ülkelerde The Big Day adıyla gösterime verilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mr. Bean (karakter)</span> karakter

Mr. Bean İngiliz komedi televizyon programı Mr. Bean'den, animasyon yan ürünü ve iki komedi filminden kurgusal bir karakterdir. Rowan Atkinson tarafından yaratıldı ve canlandırıldı ve ilk kez 1 Ocak 1990'da yayınlanan pilot bölümde televizyonda ilk kez göründü.