İçeriğe atla

Otoriter kişilik

Otoriter kişilik; muhafazakarlık, toplumsal normların ve geleneksel değerlerin sürdürülmesine karşı duyulan kuvvetli bir ihtiyaç ve bu değerlere aykırı davranışlarda bulunanların cezalandırılması için sert yasa ve kuralların gerekliliğine inanma eğilimlerin kümelendiği kişilik özelliğidir.

Bu eğilimlerin yanında, politik tercihlere bağlı olarak sağ veya sol görüşlerin savunduğu değerleri katı bir biçimde benimseme, kuralları ve otorite konumundaki kişileri-kurumları sorgulamaksızın destekleme ve otorite tarafından alınan kararlara kendi seçimlerinden vazgeçme pahasına itaat etme gibi davranışlar ve tutumlar da otoriter kişiliğin yansımaları olarak ileri sürülebilir.

Kavram

Faşizm eğilimi ile bağdaştırılabilen otoriter kişilik tutuculuk, otoriteye koşulsuz itaat, farklı görüşlere karşı tahammülsüzlük ve önyargı, toplumsal ve bireysel değişimlere direnç ve saldırganlık gibi eğilimleri içermektedir.

Otorite sözcüğü genel kullanımda bir şeyleri diğerlerine yaptırma, yasaklama, emir verme ve itaat ettirme gücü, yetke; siyasi veya idari güç, çalışmalarıyla kendisini diğerlerine kabul ettirmiş başarılı kişi gibi anlamları[1] barındırmaktadır. Sözlük tanımına bağlı olarak, otoriter kelimesi ile kendi kişisel özgürlüklerinden vazgeçme pahasına otoriteye katı bir itaati tercih etme tutumu ve diğerlerinin görüşlerini dikkate almayan bir kişi[2] işaret edilmektedir.

Otoriter kavramı, psikolojide hem bireysel bir eğilimi hem de grup düzeyinde sosyal etkileşimlerin niteliğini tanımlayacak biçimde kullanılmaktadır. Bireysel bir eğilime karşılık geldiğinde otoriter ifadesi, diğerleriyle etkileşimleri sırasında kısıtlayıcı ve otokratik bir tutum sergileyen ve genellikle yetki sahibi bir konumda olan kişiyi[3] tanımlamaktadır. Grup düzeyinde otoriterlik ise, kararların alınmasında hiyerarşiyi ve merkezi bir yapılanmayı içeren, bireysel özerklikleri sınırlandıran sosyal süreçlere[4] karşılık gelmektedir.

Yetkeci kişilik olarak da adlandırılabilen bu eğilim, diğerlerinin kendisine koşulsuz şartsız boyun eğmelerini ve bağımlı hissetmelerini isteyen bir kişiyi[5] tanımlar. Bu tür bir eğilim kişiye, farklı fikirlere karşı hoşgörüsüzlük, resmi otoritelere ve toplumda yerleşmiş geleneklere katı bir biçimde bağlı olma, dahil olduğu sosyal grupları hak etmediği koşullarda bile kayırırken diğer gruplara karşı önyargılı olma, kendi üstlerine sorgulamaksızın boyun eğerken astlarına ise aşırı bir tahakküm kurma çabası sergileme, belirsizliklere tahammül edememe, genel bir güvensizlik ve insanları kalıplaşmış çerçeveler üzerinden yargılama gibi özellikler[6] getirmektedir.

Kavramın gelişimi

Otoriteryanizmin kavramsal olarak tanımlanmasında ve otoriter kişilik eğilimlerinin sistematik olarak incelenmesinde, özellikle 1930 ve 1940'lı yıllarda Avrupa'da etkili olan faşizm ve antisemitizm hareketleri önemli rol oynamıştır.[7] Faşizm eğilimine sahip insanların birbiriyle yakından ilişkili birtakım tutumlara birlikte sahip oldukları düşünülmüştür.

İlk kuramlar, özellikle ırk temelli önyargılar üzerinde durmuş ve otoriteryanizmi benliğin derinliklerinde yerleşmiş olan bu önyargıların biçimlendirdiği bir kişilik özelliği olarak tanımlamıştır.[8] Böyle bir tanımlamanın, araştırmacıların o an kendilerinin de kaçınılmaz olarak içinde bulundukları koşulları ve Avrupa'ya egemen olan yıkıcı gelişmeleri anlamlandırma çabasının ürünü olduğu düşünülebilir. Nitekim ilk kuramlar, otoriter kişiliğe sahip insanların aşağıdaki eğilimleri bir arada barındırdığını[9] ileri sürmüştür:

1.   Geleneksel değerlere bağlıdır.

2.   Belirli kişi veya grupları “meşru” birer hedef olarak algılar ve saldırgan davranışlarda bulunabilir.

3.   Otoriter ve güçlü bir lideri benimseme ve ona itaat etme ihtiyacı taşır.

4.   İnsanları kendisinden olan ve olmayan şeklinde katı bir biçimde sınıflandırır.

5.   Saldırgan tutum ve davranışlarını otorite olarak benimsediği liderin işaret ettiği kendinden olmayanlara yönlendirir (eşcinseller veya Yahudiler gibi).

6.   Toplumda azınlık konumunda bulunan tüm gruplara karşı saldırgan dürtüler taşır.

7.   Politik olarak sağ görüşlere yakındır.

8.   Kendi inançlarının ve değerlerinin sorgulanmasından son derece rahatsız olur.

Erken Dönem Yaklaşımlar

Otoriter eğilimleri açıklamaya çalışan erken dönem kuramcılar arasında Sigmund Freud, Erich Fromm ve Wilhelm Reich vardır.

Freud, Kitle Psikolojisi isimli kitabında ordu ve dini cemaatler gibi, insanların dış baskılar ile dahil olmaya zorlandıkları yapay kitleler tanımlamış ve bu kitlelerin insanları bir önder etrafında toplayarak saldırganlık güdülerinin yabancılara yansıtılmasını sağladığını ifade etmiştir.[10] Burada, kitle psikolojisi ile çeşitli kurumların rolü görülmekle birlikte, Freud'un vurguladığı asıl etken, otorite konumundaki kişi veya kurumlara birey tarafından yapılan psikolojik atıflardır.[11] Yani, belirsiz koşullar ile karşılaştığında kaygı yaşama eğilimi fazla olan kişiler, kendilerini güvende hissedebilmek için tıpkı çocukların yaptığı gibi otorite konumunda olan kişilere veya kurumlara sığınır.

Fromm, Özgürlükten Kaçış isimli kitabında otoriteciliği, kendi içinde güce dair yetersizlik hissi yaşayan bireyin bu güce ulaşabilmek adına kendi bağımsızlığından vazgeçmesi olarak değerlendirmiştir.[12] Fromm'a göre, bu telafi mekanizması bir tür boyun eğme ve egemenlik çabasıdır. Böylelikle otoriter kişilik, kendisinin dışındaki bir güç kaynağı ile bütünleşir, dünyayı ve insanları güçlüler ve güçsüzler temelinde algılar. İkiyüzlü otoritecilik, kişinin bir yandan güç sahipleri ile özdeşleşme kurarak aşağılık duygularını yenme çabasını, bir yandan da daha zayıf insanları ezerek güç tatmini arayışını ifade eder.[13] Böylelikle otoriter kişi üstlerinden çekinir ve onlara mutlak saygı, itaat gösterirken, astlarına ise saldırganlık boyutunda bir tahakküm girişiminde bulunmaktan çekinmez.

Reich ise, Faşizmin Kitle Psikolojisi isimli kitabında faşizmin, otoriter toplumlarda yaşayan bireylerin temel duygusal tutumları olduğunu[14] belirtmiştir. Yani, ataerkil ve sınıf ayrımlarının katı olduğu bir toplum otoriter aileler üretir ve bu tür bir ailede yetişen çocuklar yetişkinliklerinde, toplumda yerleşik olan otoriter eğilimleri sürdürür, özgürlükten korkar. Otoriter eğilimlerin temeli ailede, özellikle de baba-çocuk ilişkilerinde atılır.[15] Çocuğun cinsel güdülerinin baskılanması meyvesini ileride diğerlerine eziyet etmesi, faşizm ve otoriter kişilik yapılanması şeklinde[16] verecektir.

Antidemokratik Kişilik

Otoriteryanizmin psikoloji bilimi çerçevesinde kavramsallaştırılması, 1930’lar ve 1940’lar Avrupa’sındaki faşist ve antisemitist hareketler ile ivme kazanmıştır.

Freud, Fromm ve Reich gibi kuramcılar, otoriter eğilimlerin anlaşılabilmesi için özgün yaklaşımlar ortaya koymuşlardır ve açıklamaları bu bakımdan değerli olmakla birlikte sistematik ve verilere dayanan bir değerlendirme sağlamamaktadırlar. Otoriteryanizmin bilimsel bir çerçevede kavramsallaştırılmasında ve bu konudaki bilimsel çalışmalarda milat olarak[17][18] Theodor Adorno ve arkadaşlarının antidemokratik kişiliği detaylı biçimde tanımladıkları Otoriter Kişilik isimli kitapları[19] kabul edilmektedir.

Bu temel çalışmada antidemokratik kişiliğin karşılık geldiği otoriteryanizm, geleneksel değerlere katı bir bağlılığı, iç grup için otorite kabul edilen kişilere sorgulamaksızın itaati, geleneksel kabulleri ve değerleri ihlal ettiği düşünülen kişileri dışlama ve cezalandırma eğilimlerini içermiştir.[19] Burada otoriter kişilik, düzeyleri birbirlerine karşılıklı bağlı olan dokuz farklı eğilimin[20] birlikte oluşturduğu bir çatı yapı olarak görülmektedir. Bu yapıyı ölçebilmek için geliştirdikleri faşizm ölçeğinin[19] ölçtüğü dokuz eğilim ise şu şekildedir:

1. Tutuculuk: Toplum geleneklerine ve geleneksel değerlere katı bir biçimde bağlıdır.

2. Otoriteye Teslimiyet: Aidiyet hissettiği grubun liderlerini, otoriteyi eleştirmekten kaçınır, itaat eder.

3. Otoriter Saldırganlık: Geleneksel değerlere karşı geldiğini düşündüğü kişileri dışlar ve cezalandırılmalarını ister.

4. Duygusal Kapalılık: Öznelliğe, yaratıcılığa ve duyguların özgürce dışavurumuna karşı kapalıdır.

5. Batıl İnançlar ve Kalıpyargı Eğilimi: İnsanların geleceklerinin doğaüstü güçlerin etkilerine açık olduğuna inanır ve dünyayı, insanları katı kategoriler üzerinden değerlendirir.

6. Güç ve Sertlik: İnsanları güçlü-zayıf ve lider-takipçi olarak sınıflandırır, gücü temsil eden kişiler ile özdeşleşir ve sert bir kişi olarak görünmek ister.

7. Yıkıcılık: İnsanlığa karşı genel bir düşmanlık hissi besler.

8. Yansıtma: Dünyanın son derece tehlikeli bir yer olduğuna inanır, kendi yıkıcı dürtülerini ve tutumlarını dünyaya atfeder.

9. Cinsellik: Cinsellik içeren davranışlarla ilgili abartılı bir kaygıya sahiptir, diğerlerinin cinselliği nasıl yaşaması gerektiğini belirlemeye çalışır.

Dogmatizm

Antidemokratik kişilik eğiliminin sadece sağ ideolojiye göndermede bulunduğunu ve otoriter kişiliğin ideolojiden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri süren[21] psikolog Milton Rokeach, otoriter kişiliği dogmatizm olarak kavramsallaştırmıştır. Rokeach'in dogmatizmi[22] dünya hakkında sahip olunan inançlarda ve görüşlerde değişime kapalılığı, mutlak bir otorite algısını ve diğerlerine karşı yalnızca kendisi ile gösterdikleri benzerlik ölçüsünde hoşgörü duymayı, kendisine benzemeyenlere ise genel bir hoşgörüsüzlüğü ifade eder.

Bu kavramsallaştırmaya göre otoriter yani dogmatik kişilik, sağ ideolojik görüşler ile özdeşleştirilen faşist otoriter kişiliğin ötesinde bir anlam taşır ve kişilerarası etkileşimlerdeki hoşgörüsüzlük eğilimini yansıtır.[23] Bu bağlamda dogmatizm kavramı ile otoriter kişiliğin sol ideolojik görüşleri benimseyen bireylerde de gözlenebileceği ve otoriter eğilimin ideolojiden bağımsız olduğu görüşü ileri sürülmüştür. Sonuç olarak dogmatizm eğilimi yüksek bireylerin, farklı inançlar ve düşünme biçimleri arasında bağlantılar kurmaktan kaçındıkları düşünülmektedir.[24]

Dogmatizm, ideolojik yönelimlerden bağımsız olarak kavramsallaştırıldığı için, temsil ettiği otoriter eğilimlerin ölçülebilmesi amacıyla faşizm ölçeğinden farklı bir ölçeğin geliştirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın giderilmesine yönelik çaba Dogmatizm Ölçeği[25] ile kendisini göstermiştir. Sağ ideolojiden bağımsız şekilde otoriter eğilimleri genel olarak değerlendirebildiği[26] ileri sürülen dogmatizm ölçeğinin ölçtüğü eğilimler şu şekildedir:[27]

1. Dogmatik birey, aidiyet hissettiği grup içindeki uyuma önem verir ve bu grubun normlarından sapan kişilere karşı hoşgörüsüzlük besler.

2. Diğerlerinin tutumlarını ve davranışlarını kendi düşünme ve davranma biçimlerinden farklı olarak algıladığında olumsuz olarak değerlendirir.

3. Hayatı, olayların önemli nedenlerinin var olması gerektiği bir yer ve gerçekleştirilmesi gereken büyük görevler olarak algılar.

4. İyi-kötü, benden-ötekiler şeklindeki katı kategorik ayrımları benimser, bu tür kategorik ayrımlarda açık fikirli değildir.

5. Yaşadığı genel güvensizlik hissi kaygılı olmasına neden olur. Bu kaygıyı aşabilmenin yolunu otoriteye sıkı bir biçimde bağlanmakta görür.

6. Kendisini, gücünü ve yeteneklerini olduğundan daha büyük olarak algılar, kendisiyle övünür.

Sağ Kanat Yetkeciliği

Otoriter eğilimlerin oluşturduğu tutarlı kişilik örüntüsünü tanımlamak için sağ kanat yetkeciliği kavramını kullanan Bob Altemeyer'e göre,[28] bu tür bir kişilik sosyal öğrenme yoluyla gelişmekte olup bireylere yerleşik otoriteler tarafından belirlenen sosyal normlara koşulsuz itaat edilmesi gerektiği inancını kazandırmaktadır. Burada birey için otorite, genellikle hükûmet yetkilileri veya din görevlileri gibi toplum tarafından saygı duyulan geleneksel liderleri ifade etmektedir.[29] Sağ kanat yetkeciliğini oluşturan eğilimler şu şekildedir:[30]

1. Sağ kanat yetkeci birey, üyesi olduğu toplumda meşru otorite olarak görülen kişilere ve kurumlara tam bir itaat sergiler.

2. Otoritenin hedef olarak gösterdiği kişilere karşı saldırganca tutumlar sergiler.

3. Toplumun ve otoritelerin belirlediği sosyal normlara son derece bağlıdır, yerleşik geleneklere çok büyük bir önem atfeder.

Sosyal Baskınlık Yönelimi

Sosyal baskınlık kuramına[31] göre, sosyal sistemler doğaları gereği gruplar arasında hiyerarşik bir düzeni gerekli kılar. Sosyal baskınlık kuramının birey düzeyindeki karşılığı olarak gösterilen sosyal baskınlık yönelimi ise,[32] bireyin ait olduğu iç grubun dış gruplar karşısında daha üst konumda olmasına yönelik beklentilerini içerir.

Otoriter eğilimlerin, bireyin her türlü sosyal grubu ast-üst şeklinde sınıflandırmasına neden olduğunu[33] ileri süren sosyal baskınlık yönelimine göre, bu tür otoriter eğilimler bireyin dış gruplara karşı kalıpyargılar geliştirmesine neden olmaktadır.[34] Kalıpyargılara dayanan düşünme biçiminin sonucunda da dış grup üyelerine karşı olumsuz tutumlar gelişmektedir. Sosyal baskınlık yönelimi şu eğilimleri içermektedir:[35]

1. Sosyal baskınlık yönelimli birey, sosyal hiyerarşinin gerekli olduğunu düşünür.

2. Gruplar arasında eşitlik fikrine katlanamaz. Baskın olan grupların çıkarlarını gözetecek eylemleri adil olmasa bile destekler.

3. Kendi iç grubunun çıkarlarını gözeten adaletsizlikleri, dış grupların bulundukları konumu hak ettiklerine yönelik argümanlar öne sürerek meşru kılmaya çalışır.

Otoriter Kişilik ile İlgili Bulgular

Literatürde sosyal baskınlık yönelimli bireylerin özgecilik eğilimlerinin düşük olduğu ve sosyal hiyerarşide üst noktalara ulaşabilmek için diğerlerini aldatmaktan kaçınmadıkları;[36] göçmenlere yönelik olumsuz tutumlara sahip oldukları;[37]Black Lives Matter” gibi sivil toplum hareketlerini desteklemedikleri[38] belirtilmektedir. Sağ kanat yetkeciliği, covid-19 pandemisine karşı katı önlemler ve kısıtlamalar alınmasını destekleme;[39] kürtaja yönelik damgalayıcı tutumlar;[40] iklim değişikliğini inkâr etme[41] gibi çeşitli tutum ve davranışlarla ilişkilendirilmektedir. Ayrıca dogmatizmin öznel iyi oluş üzerinde olumsuz bir rolü olduğu düşünülmektedir.[42]

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Türk Dil Kurumu | Sözlük". sozluk.gov.tr. 29 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2021. 
  2. ^ Oxford Dictionary of English. 3 (İngilizce). Oxford University Press. 1 Ocak 2010. doi:10.1093/acref/9780199571123.001.0001. ISBN 978-0-19-957112-3. 25 Ocak 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  3. ^ VandenBos, Gary R., (Ed.) (2015). "APA dictionary of psychology (2nd ed.)". doi:10.1037/14646-000. 
  4. ^ The Cambridge dictionary of psychology. Matsumoto, David Ricky. Cambridge, UK: Cambridge University Press. 2009. ISBN 978-0-511-63499-4. OCLC 495092218. 4 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  5. ^ Bakırcıoğlu, Rasim. (2012). Ansiklopedik eğitim ve psikoloji sözlüğü. Ankara: Anı Yayıncılık. ISBN 978-605-5213-11-4. OCLC 858913379. 
  6. ^ Budak, Selçuk. (2003). Psikoloji sözlüğü. İkinci basım. Ankara: Bilim ve Sanat. ISBN 975-7298-44-1. OCLC 57492788. 
  7. ^ Duckitt, J. (2009). Authoritarianism and dogmatism. In M. Leary & R. Hoyle (Eds.), Handbook of individual differences in social behavior. The Guilford Press. ss. 298-317. 
  8. ^ Kağıtçıbaşı, Çiğdem. Dünden bugüne insan ve insanlar : sosyal psikolojiye giriş. 16. Basım. Cemalcılar, Zeynep., Karaöz, Veli., Kağıtçıbaşı, Çiğdem. İstanbul. ISBN 978-975-503-226-9. OCLC 949363248. 
  9. ^ Stone, William F. (1993). Strength and Weakness : the Authoritarian Personality Today. Lederer, Gerda., Christie, Richard. New York, NY: Springer New York. ISBN 978-1-4613-9180-7. OCLC 852791187. 
  10. ^ Freud, Sigmund, 1856-1939. (2000). Kitle psikolojisi. Şipal, Kâmuran. İstanbul: Cem Yayınevi. ISBN 975-406-583-7. OCLC 51674213. 
  11. ^ Oesterreich, Detlef (2005). "Flight into Security: A New Approach and Measure of the Authoritarian Personality". Political Psychology (İngilizce). 26 (2): 275-298. doi:10.1111/j.1467-9221.2005.00418.x. ISSN 1467-9221. 24 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  12. ^ Fromm, Erich, 1900-1980. (1999). Özgürlükten kaçış. Budak, Selçuk. Ankara: Öteki yayınevi. ISBN 975-7782-24-6. OCLC 51512568. 
  13. ^ Burger, Jerry M. (2006). Kişilik. Sarıoğlu, İnan Deniz Erguvan,. İstanbul: Kaknüs Yayınları. ISBN 975-256-060-1. OCLC 65242350. 
  14. ^ Reich, Wilhelm, 1897-1957. (1970). The mass psychology of fascism. 3rd ed. Mazal Holocaust Collection. New York: Farrar, Straus & Giroux. ISBN 0-374-20364-4. OCLC 103626. 
  15. ^ W., Reich (1984). "Psikanalizin Tarihsel Araştırmalara Uygulanması" (PDF). Ankara Üniversitesi SBF Dergisi. 39 (1): 1. doi:10.1501/SBFder_0000001446. ISSN 0378-2921. 2 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  16. ^ Can, Nevzat (19 Nisan 2010). "Şiddetin İdeolojik Yüzü ya da Faşizmin Korunan Baltası". Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 13 (1): 1-10. ISSN 1304-4990. []
  17. ^ Eckhardt, William (Mart 1991). "Authoritarianism". Political Psychology. 12 (1): 97. doi:10.2307/3791348. ISSN 0162-895X. 
  18. ^ Martin, John Levi (2001). "The Authoritarian Personality, 50 Years Later: What Questions Are There for Political Psychology?". Political Psychology (İngilizce). 22 (1): 1-26. doi:10.1111/0162-895X.00223. ISSN 1467-9221. 10 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  19. ^ a b c The Authoritarian personality,. Adorno, Theodor W., 1903-1969. New York: Norton. 1969. ISBN 0-393-00492-9. OCLC 501910. 
  20. ^ Lepage, Johan; Bègue, Laurent; Zerhouni, Oulmann; Courset, Rémi; Mermillod, Martial (17 Şubat 2019). "Influence of authoritarianism, vagal tone and mental fatigue on obedience to authority". Cognition and Emotion. 33 (2): 157-172. doi:10.1080/02699931.2018.1439827. ISSN 0269-9931. PMID 29502460. 
  21. ^ Brown, Roger (9 Ocak 2004). The Authoritarian Personality and the Organization of Attitudes (İngilizce). Psychology Press. doi:10.4324/9780203505984-2. ISBN 978-0-203-50598-4. 
  22. ^ Rokeach, Milton (1954). "The nature and meaning of dogmatism". Psychological Review. 61 (3): 194-204. doi:10.1037/h0060752. ISSN 1939-1471. 
  23. ^ Rokeach, Milton (1956). "Political and religious dogmatism: An alternative to the authoritarian personality". Psychological Monographs: General and Applied. 70 (18): 1-43. doi:10.1037/h0093727. ISSN 0096-9753. 
  24. ^ Shearman, Sachiyo M.; Levine, Timothy R. (1 Ağustos 2006). "Dogmatism Updated: A Scale Revision and Validation". Communication Quarterly. 54 (3): 275-291. doi:10.1080/01463370600877950. ISSN 0146-3373. 
  25. ^ Rokeach, Milton. (1960). The open and closed mind; investigations into the nature of belief systems and personality systems. New York,: Basic Books. ISBN 0-465-09505-4. OCLC 192738. 
  26. ^ Hanson, David J. (Ekim 1968). "Dogmatism and Authoritarianism". The Journal of Social Psychology. 76 (1): 89-95. doi:10.1080/00224545.1968.9919828. ISSN 0022-4545. 
  27. ^ Vacchiano, Ralph B.; Schiffman, David C.; Strauss, Paul S. (Haziran 1967). "Factor Structure of the Dogmatism Scale". Psychological Reports. 20 (3): 847-852. doi:10.2466/pr0.1967.20.3.847. ISSN 0033-2941. 
  28. ^ "The Other "Authoritarian Personality"". Advances in Experimental Social Psychology (İngilizce). 30: 47-92. 1 Ocak 1998. doi:10.1016/S0065-2601(08)60382-2. ISSN 0065-2601. 12 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  29. ^ "Altemeyer, B. (2006). TheAuthoritarians.pdf". Google Docs. 20 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  30. ^ Altemeyer, Bob, 1940- (1996). The authoritarian specter. Cambridge, Mass.: Harvard University Press. ISBN 0-674-05305-2. OCLC 34690660. 10 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  31. ^ Sidanius, Jim; Liu, James H.; Shaw, John S.; Pratto, Felicia (1994). "Social Dominance Orientation, Hierarchy Attenuators and Hierarchy Enhancers: Social Dominance Theory and the Criminal Justice System". Journal of Applied Social Psychology (İngilizce). 24 (4): 338-366. doi:10.1111/j.1559-1816.1994.tb00586.x. ISSN 1559-1816. 23 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  32. ^ Pratto, Felicia; Sidanius, Jim; Stallworth, Lisa M.; Malle, Bertram F. (Ekim 1994). "Social dominance orientation: A personality variable predicting social and political attitudes". Journal of Personality and Social Psychology. 67 (4): 741-763. doi:10.1037/0022-3514.67.4.741. ISSN 1939-1315. 12 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  33. ^ Hiel, Alain Van; Mervielde, Ivan (2005). "Authoritarianism and Social Dominance Orientation: Relationships With Various Forms of Racism". Journal of Applied Social Psychology (İngilizce). 35 (11): 2323-2344. doi:10.1111/j.1559-1816.2005.tb02105.x. ISSN 1559-1816. 
  34. ^ Whitley, Bernard E. (Temmuz 1999). "Right-wing authoritarianism, social dominance orientation, and prejudice". Journal of Personality and Social Psychology. 77 (1): 126-134. doi:10.1037/0022-3514.77.1.126. ISSN 1939-1315. 
  35. ^ Pratto, Felicia; Sidanius, Jim; Levin, Shana (1 Ocak 2006). "Social dominance theory and the dynamics of intergroup relations: Taking stock and looking forward". European Review of Social Psychology. 17 (1): 271-320. doi:10.1080/10463280601055772. ISSN 1046-3283. 8 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  36. ^ Sinn, Jeffrey S.; Hayes, Matthew W. (2018). "Is Political Conservatism Adaptive? Reinterpreting Right-Wing Authoritarianism and Social Dominance Orientation as Evolved, Sociofunctional Strategies". Political Psychology (İngilizce). 39 (5): 1123-1139. doi:10.1111/pops.12475. ISSN 1467-9221. 21 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  37. ^ Panno, Angelo (Ağustos 2018). "Social Dominance and Attitude towards Immigrants: The Key Role of Happiness". Social Sciences (İngilizce). 7 (8): 126. doi:10.3390/socsci7080126. 
  38. ^ Holt, Lanier Frush; Sweitzer, Matthew D. (2 Ocak 2020). "More than a black and white issue: ethnic identity, social dominance orientation, and support for the black lives matter movement". Self and Identity. 19 (1): 16-31. doi:10.1080/15298868.2018.1524788. ISSN 1529-8868. 
  39. ^ Manson, Joseph H. (Aralık 2020). "Right-wing Authoritarianism, Left-wing Authoritarianism, and pandemic-mitigation authoritarianism". Personality and Individual Differences. 167: 110251. doi:10.1016/j.paid.2020.110251. ISSN 0191-8869. PMC 7365073 $2. PMID 32834284. 
  40. ^ Patev, Alison J.; Hall, Calvin J.; Dunn, Chelsie E.; Bell, Ashlynn D.; Owens, Bianca D.; Hood, Kristina B. (Aralık 2019). "Hostile sexism and Right-Wing Authoritarianism as mediators of the relationship between sexual disgust and abortion stigmatizing attitudes". Personality and Individual Differences (İngilizce). 151: 109528. doi:10.1016/j.paid.2019.109528. 
  41. ^ Jylhä, Kirsti M.; Strimling, Pontus; Rydgren, Jens (Ocak 2020). "Climate Change Denial among Radical Right-Wing Supporters". Sustainability (İngilizce). 12 (23): 10226. doi:10.3390/su122310226. 9 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ocak 2021. 
  42. ^ Malmir, Maryam; Khanahmadi, Mohammad; Farhud, Dariush (Mart 2017). "Dogmatism and Happiness". Iranian Journal of Public Health. 46 (3): 326-332. ISSN 2251-6085. PMC 5395528 $2. PMID 28435818. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Muhafazakârlık veya tutuculuk, geleneksel toplumsal etmenlerin korunmasını destekleyen politik ve toplumsal felsefedir. Daha belirgin bir anlamda ilgili toplumun içinde bulunduğu çağın gereklerini göz ardı etmeksizin, geçmişten gelen tarihsel, kültürel ve uygar birikimlerini kaybetmeden, kısaca öz dinamiklerinin değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal-kültürel değerlerin korunmasını savunan politik bir görüştür.

<span class="mw-page-title-main">Beş büyük kişilik özelliği</span>

Ruh biliminde "Büyük Beş" kişilik özelliği, deneysel araştırma ile keşfedilmiş, 5 göze çarpan etmen veya kişilik boyutudur. Bu model hakkında ilk genel ima, 1933 yılında Amerikan Psikoloji Birliği için yapılan başkanlık söylevinde, L. L. Thurstone tarafından yapılmıştır. Thurstone'un yorumları, bir sonraki yıl Psychological Review dergisinde basılmıştır.

Kişilik psikolojisi, bireylerin kendilerine özgü davranış, düşünce ve duygu biçimleriyle ilgilenir.

Otoriteryanizm veya otoriterlik, siyasi çoğulculuğun reddedildiği, siyasi statükonun ve müesses nizamın korunması için güçlü merkezi otoritenin kullanıldığı ve hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokratik oy kullanma hakkı gibi unsurların azaltıldığı bir siyasi sistemdir. Siyasi bilimciler, otoriter hükûmet biçimlerinin çeşitliliklerini tanımlayan birçok tipoloji oluşturmuşlardır. Otoriter rejimler, otokratik veya oligarşik olabilir ve bir parti veya askerî güç üzerine kurulabilir. Demokrasi ile otoriterlik arasında belirsiz bir sınırı olan devletler bazen "karma demokrasiler", "hibrit rejimler" veya "rekabetçi otoriter" devletler olarak nitelendirilmiştir.

Doğrulama yanlılığı ya da teyit yanlılığı, kişilerin kendi inançlarını, düşüncelerini ve varsayımlarını destekleyen ya da teyit eden bilgileri kayırma, dikkate alma ve öne çıkarma eğilimidir. Bu yanlılığa sahip kişiler inançlarına, düşüncelerine ve varsayımlarına ters düşen, karşı duran, onlarla çelişen bilgileri ihmal etme, yok sayma eğilimi gösterir. Bilişsel eğilimin bir çeşidi ve tümevarımın sistematik hatasıdır. İnsanlar bilgiyi seçici olarak topladıklarında veya anımsadıklarında ya da belirli bir eğilime göre bu bilgiyi yorumladıklarında doğrulama yanlılığına eğilim gösterirler. Etkisi, duygusallıkla yaklaşılan konularla, iyice yerleşmiş ve değişmesi zor inanışlarla ilgili olduğu takdirde çok daha güçlüdür. İnsanlar aynı zamanda müphem ve belirsiz kanıtları da kendi görüşlerini destekleyici yönde yorumlamaya eğilimlidir. Yanlı araştırma, yorumlama ve bellek karşı tarafların aynı kanıtlara ulaşması durumunda bile anlaşmazlığın daha keskinleşmesi olan tutum kutuplaşmasını, doğru olmadığının kanıtları gösterilmesine rağmen inançlarda ısrar, ilk olarak edinilen bilgiye daha fazla güvenme olan irrasyonel öncüllük etkisi ve iki olay ya da durum arasında bir bağlantı olduğuna dair yanlış algılama olan yanılsama korelasyonunu açıklamak için kullanılır.

Kolektivizm ya da ortaklaşacılık, bireyler arasındaki kaynaşmanın vurgulanması ve grubun birey üzerinde önceliklendirilmesi ile karakterize edilen bir değerdir. Toplumcu (Kolektivist) bir dünya görüşüne sahip olan bireyler veya gruplar, ortak değerleri ve hedefleri bilhassa dikkat çekici bulma eğilimindedirler ve grup dışına kıyasla grup içine daha fazla yönelim gösterirler. "Grup içi" teriminin, kolektivist bireyler için çekirdek aileden dini veya ırksal/etnik bir gruba kadar değişen toplumsal birimleri içerecek şekilde daha yaygın olarak tanımlandığı düşünülmektedir. Bireyciliğin tam zıttıdır.

Bağımlı kişilik bozukluğu (BKB), Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından ileri derecede bağımlı, uysal ve boyun eğen kişilik olarak kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Bu kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarına bağımlı olduğu uzun vadeli bir durumdur. Bağımlı kişilik bozukluğu, aşırı korku ve kaygı ile karakterize edilen bir C kümesi kişilik bozukluğudur. Genel olarak erken yetişkinlik döneminde semptomplar ortaya çıkmaya başlar. Semptomlar, aşırı pasiflik, ilişkilerin sona ermesi sonucu yıkım veya çaresizlik, sorumluluklardan kaçınma ve aşırı derecede boyun eğme gibi davranışları içerir.

Hukuk ve Adalet Partisi (Lehçe:

Sistemi meşrulaştırma kuramı, mevcut politik, sosyal ve ekonomik sistemlerin meşrulaştırılmasının ardında yatan psikolojik süreçleri açıklamaya çalışan bir sosyal psikoloji kuramıdır.

Sosyal baskınlık yönelimi (SBY) sosyal ve politik tutumları yordayan bir kişilik faktörü ve yaygın olarak kullanılan bir Sosyal Psikolojik ölçektir. SBY, grup temelli ayrımcılık düzeylerinde bireysel farklılıkların ölçümü olarak kavramsallaşmıştır. Bir başka deyişle, bireyin herhangi bir sosyal sistem içinde hiyerarşi ve düşük statülü gruplar üzerinde otorite kurma tercihinin bir ölçümüdür. Bu, grup içi ve gruplar arası eşitlikçilik karşıtı bir eğilimdir. SBY, sosyal baskınlık kuramının ölçülebilir bir bireysel farklılık bileşenidir.

Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.

Siyasi yelpaze, siyasi pozisyon veya politik spektrum, farklı siyasi pozisyonları birbirine göre tanımlamak ve sınıflandırmak amacıyla kullanılan bir sistemdir. Bu pozisyonlar, bağımsız siyasi boyutları temsil eden bir veya daha fazla geometrik eksende yer alır. "Siyasi pusula" ve "siyasi harita" ifadeleri, özellikle popüler iki boyutlu modellerine atıfta bulunmak üzere, siyasi yelpazeyi ifade etmek için kullanılan terimlerdir.

Sosyal baskınlık kuramı (SBK) artı değer üreten toplumlarda görülen grup temelli sosyal hiyerarşinin nasıl oluştuğunu ve sürdürüldüğünü açıklamak hedefiyle Jim Sidanius ve Felicia Pratto isimli iki Amerikalı sosyal psikolog tarafından geliştirilen bir gruplararası ilişkiler kuramıdır.

<span class="mw-page-title-main">Prososyal davranış</span>

Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İç grup ve dış grup</span>

Sosyoloji ve sosyal psikolojide, iç gruplar, bir kişinin kendisini psikolojik olarak özdeşleştirdiği toplumsal gruplardır. Dış gruplar ise tersine, bireyin kendini özdeşleştirmediği toplumsal gruplardır. İnsanlar; akran grupları, aileler, spor takımları, siyasi partiler, cinsiyetler, dinler veya milletlerle kendini özdeşleştirebilir. Toplumsal gruplarla ve kategorilerle psikolojik olarak özdeşleşme ile çeşitli olgular arasında ilişkiler bulgulanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ringelmann etkisi</span> Grup dinamiği

Ringelmann etkisi, bir gruptaki bireysel üyelerin, grubun büyüklüğü arttıkça giderek daha az üretken olma eğilimidir. Fransız ziraat mühendisi Maximilien Ringelmann (1861–1931) tarafından keşfedilen bu etki, bir grubun büyüklüğü ile grup üyelerinin bir görevin tamamlanmasına bireysel katkısının büyüklüğü arasındaki ters ilişkiyi göstermektedir. Ringelmann (1913), süreç kaybı ve grup üretkenliği arasındaki ilişkiyi incelerken, grup üyelerinin bir görev üzerinde birlikte çalışmasının aslında üyelerin tek başına hareket etmesine kıyasla önemli ölçüde daha az çaba gerektirdiğini buldu. Ringelmann, bir gruba daha fazla insan eklendikçe, grubun genellikle giderek daha verimsiz hâle geldiğini; grup çalışmasının ve ekip katılımının güvenilir bir şekilde üyeler adına artan çabaya yol açtığı fikrini ihlal ettiğini keşfetti.

<span class="mw-page-title-main">Küçük gruplar sosyolojisi</span> Sosyal grup tiplerini inceleyen sosyolojinin alt dalı

Küçük gruplar sosyolojisi, sosyal ilişkilerden kaynaklanan eylem, etkileşim ve bunların sonucunda oluşan sosyal grup tiplerini inceleyen sosyoloji dalıdır. Kavram ilk defa Fransız yazar ve sosyolog Gabriel Tarde tarafından kullanılmıştır. Sosyal hayatta toplum, büyük bir sosyal gruptur, toplumun içinde alt gruplar yer almaktadır. Küçük grupların büyük gruplar içinde olmaları sosyal gruplarla ilgili bir özelliktir. Alan, uluslararası ilişkilerde kullanılan alanlardandır ve grup özelliklerinin karar vermeyi nasıl etkilediği ile ilgili çalışmaları ele alır. Kültürel antropologlar ve siyaset bilimciler tarafından veri toplama amaçlı olarak kullanılmıştır. Küçük gruplar sosyolojisi, toplumların içerisinde barındırdığı çeşitli küçük grupları mikro sosyolojik düzeyde ele alır, küçük grupların iletişimindeki görev, süreç ve ilişki çatışmalarını inceler.

Çelişik duygulu cinsiyetçilik, cinsiyetçiliğin iki alt bileşeni olduğunu söyleyen teorik bir çerçevedir: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik bu iki alt bileşendeki türlerdir.

Otoriter liderlik tarzı, astlar üzerinde mutlak otorite ve kontrol iddiasıyla ve astlardan sorgusuz sualsiz itaati talep eden bir liderlik tarzı olarak tanımlanır. Ekibin tamamı lider tarafından kontrol edilir ve kişiler karar alırken lidere bağlı kalır. Astlardan çok dikkatli bir gözetim altında görevleri tamamlaması beklenirken, lidere mutlak yetki alanı tanınır. Astlar verilen emirlere verdikleri tepkilere göre ödüllendirilir veya cezalandırılır.

Sosyal medya ilk olarak genelleştirilmiş çevrimiçi topluluklar olarak günümüzde yerini aldı. Bu çevrimiçi topluluklar 1994'te Geocities.com, 1995'te Theglobe.com ve 1995'te Tripod.com gibi web siteleriyle kurulmuştur. İlk toplulukların çoğu, sohbet odalarını kullanarak insanları bir araya getirerek sosyal etkileşime odaklandı. Daha sonra sosyal ağ topluluğu Classmates, insanların kişisel e-posta adreslerini kullanarak birbirleriyle bağlantı kurmasını sağlayacak farklı bir yaklaşım benimsedi. 1990'ların sonlarında sosyal ağ siteleri, kullanıcıların arkadaşlarını bulmasına ve yönetmesine yardımcı olacak daha gelişmiş özellikler geliştirmeye başladı. Bu yeni nesil sosyal ağ siteleri, 1997'de SixDegrees.com'un, 2000'de Makeoutclub'un, 2002'de Hub Culture'ın ve 2002'de Friendster'ın kullanıma açılması ile gelişmeye başladı. Ancak ilk kârlı kitlesel sosyal ağ sitesi Güney Kore tabanlı site Cyworld'dü. Cyworld ilk olarak 1999 yılında blog tabanlı bir web site olarak kullanılıyordu ancak 2001 yılında web sitesine sosyal ağ özellikleri eklendi. 2002'de Myspace, 2003'te LinkedIn ve 2005'te Bebo gibi diğer sosyal ağ siteleri ortaya çıktı. 2009 yılında, sosyal ağ sitesi Facebook dünyanın en büyük sosyal ağ sitesi haline geldi. Facebook'un aktif kullanıcı sayısı 2004'te sadece bir milyonken 2011 yılında 750 milyonun üzerine çıktı.