İçeriğe atla

Otokrasi

Rusya Kralı II. Nikolay, Puck dergisinin kapağında, 8 Şubat 1905

Otokrasi, bir devlet üzerinde mutlak gücün bir kişinin ellerinde yoğunlaştığı bir yönetim sistemidir. Bu kişinin kararları, dış hukuki kısıtlamalara veya düzenli halk kontrol mekanizmalarına (belki darbe tehdidi veya diğer isyan biçimleri gibi) tabi değildir.[1]

Eski dönemlerde, otokrat terimi bir hükümdar için olumlu bir tanım olarak kullanılırdı ve "çıkar çatışmalarının olmaması" kavramıyla bağlantılı olduğu gibi ihtişam ve gücün bir göstergesi olarak da görülürdü. Bu terimin kullanımı modern dönemlerde de devam etti, çünkü Rus imparatoru 20. yüzyılın başlarına kadar "Rusya'nın Tüm Otokratı" şeklinde tarif ediliyordu. 19. yüzyılda, Doğu ve Orta Avrupa çeşitli halkların yaşadığı otokratik monarşilerin egemenlik alanları altındaydı.

Otokrasi, devletin ortaya çıkmasından bu yana en yaygın ve değişime karşı en dayanıklı rejim türüdür.[2]

Tarih ve tanım

Otokrasi kelimesi, Antik Yunanca autos (Yunanca: αὐτός; "kendi") ve kratos (Yunanca: κράτος; "güç", "kuvvet") kelimelerinden gelir. Kratos, otoritenin Antik Yunan'daki kişileştirmesi olan Kratos'tan türetilmiştir. Orta Çağ Yunancasında, Autokratēs terimi imparator unvanını taşıyan herhangi bir kişi için kullanılırdı, gerçek iktidarlarına bakılmaksızın. Terim Antik Yunanistan ve Roma'da farklı anlamlarda kullanılmıştır. Ortaçağ'da Bizans İmparatoru, Romalılar'ın Otokratı olarak anılırdı. Bazı tarihsel Slav hükümdarları, Bizans etkisi nedeniyle Rus çarı ve imparatorları gibi, resmi unvanlarının bir parçası olarak Otokrat unvanını kullanmışlardır ve bu onları Avrupa'nın diğer bölgelerindeki anayasal hükümdarlardan ayırmıştır.

Diğer hükümet biçimleriyle karşılaştırma

Totalitarizm ve askeri diktatörlükler genellikle otokrasiyle ilişkilendirilir, ancak otokrasi olmak zorunda değillerdir. Totalitarizm, devletin yaşamın her yönünü ve sivil toplumu kontrol etmeye çalıştığı bir sistemdir.[3] Totalitarizm, bir üst lider tarafından yönetilebileceği gibi, bir presidyum, askeri cunta veya tek bir siyasi parti gibi kolektif bir liderlik tarafından da yönetilebilir. Bu durumda otokratik olmasa da, tek parti devleti gibi bir durumda olduğu gibi bir parti tarafından yönetilebilir.

Temel özellikleri

Aristokrasi veya oligarşi, otokrasiye benzerdir, ancak gücü birden fazla kişi kullanır. Aristokrasi terimi otokrasiden farklı olarak, gücü elinde bulunduran kişileri veya grupları, soyluları ve yöneticileri ifade etmek için kullanılır.

Otokrasilerin çoğunda, diktatörün muhalifleri ve farklı düşüncedeki kişiler sistemli baskıya uğrar; örneğin, onları hapse atmak veya hatta öldürmek gibi uygulamalara maruz kalırlar. Otokrat üzerinde hiçbir kontrol olmadığı için, gücü kötüye kullanma olasılığı oldukça yüksektir.

Genel olarak, otokrasi demokrasinin zıttıdır. Burada güç sahipleri -teoride- halk temsilcileri tarafından denetlenir. Ancak pratikte, demokratik kurumlar bağımsız değildir veya, örneğin İran'da olduğu gibi, seçilmemiş kurumlar tarafından gölgede bırakılır. Ayrıca, bakanlar genellikle parlamenterlerden daha fazla güce sahiptir. Bu nedenle, gerçek demokrasiden mutlak diktatörlüğe kadar otokrasi biçimleri mevcuttur.

Bu durumlarda, Adolf Hitler gibi bir diktatör demokratik bir şekilde iktidara gelebilir; ancak iktidara geldikten sonra demokratik kurumları yavaşça ortadan kaldırabilir.

Köken

Eski dönem Avrupa'dan örnekler, erken devletleşmenin demokrasi için uygun olduğunu göstermektedir.[4] Jacob Hariri'ye göre, Avrupa dışında, tarih erken devletleşmenin otokrasiye yol açtığını göstermektedir.[5] Verdiği nedenler, ilk otokratik yönetimin devam etmesi ve "kurumsal aktarım" veya Avrupa yerleşimi olmamasıdır.[5] Bu durum, sömürgeleştirmeyle mücadele etme kapasitesi veya Avrupalıların yeni kurumları yönetmek için ihtiyaç duymadığı devlet altyapısının varlığından kaynaklanıyor olabilir. Bu ülkelerde temsilci kurumların tanıtılması mümkün olmamış ve otokratik yönetimlerini sürdürmüşlerdir. Avrupa kolonizasyonu çeşitlilik göstermiş ve birçok faktöre bağlı olarak gerçekleşmiştir. Doğal kaynakları zengin olan ülkeler, sömürgecilik ve dolaylı yönetim uygularken diğer kolonilerde Avrupalı yerleşimciler görülmüştür.[6] Bu yerleşim nedeniyle, bu ülkelerde muhtemelen yeni kurumların kurulması deneyimlendi. Sömürgeleşme aynı zamanda faktör verimliliğine ve yerleşiklerin ölüm oranına bağlı olarak gerçekleşti.[5]

Mancur Olson, otokrasilerin anarşiden devlete geçişin ilk aşaması olarak gelişimini teorize eder. Olson'a göre, anarşi birçok "dolaşan haydutun" birçok farklı coğrafi bölgede dolaşarak yerel nüfustan servet çekmesiyle karakterizedir ve bu durum yerel nüfusu yatırım yapma ve üretme konusunda teşvik etmek için az bir motivasyon bırakır. Yerel nüfus üretmeye motivasyonunu kaybettikçe, hem haydutların çalacakları servet hem de insanların kullanacakları servet azalır. Olson, otokratları vergi şeklindeki servetin fethane üzerindeki baskısını kontrol ederek bu ikilemi çözen "sabit haydutlar" olarak teorize eder. Bir otokrasi geliştikten sonra, Olson'a göre hem otokrat hem de yerel nüfus daha iyi durumda olacak çünkü otokrat, fethane içindeki servetin korunması ve büyümesi konusunda "kapsayıcı bir çıkar" sahip olacaktır. Şiddet rantların oluşumunu tehdit ettiği için "sabit haydut" şiddeti tekel haline getirme ve barışçıl bir düzen oluşturma teşvikine sahiptir.[7] Peter Kurrild-Klitgaard ve G.T. Svendsen, 9. ila 11. yüzyıllarda Viking genişlemesinin ve yerleşimlerinin dolaşan haydutların sabit hale gelmesi olarak yorumlanabileceğini savunmuşlardır.[8]

Douglass North, John Joseph Wallis ve Barry R. Weingast, otokrasileri şiddeti tekel hâline getirme ihtiyacından doğan sınırlı erişim düzenleri olarak tanımlarlar. Olson'ın aksine, bu bilim insanları erken devleti tek bir hükümdar olarak değil, birçok aktör tarafından oluşturulan bir örgüt olarak anlamaktadır. Otokratik devlet oluşum sürecini, şiddete erişimi olan bireyler arasındaki müzakere süreci olarak tanımlarlar. Onlara göre, bu bireyler birbirlerine kaynaklara erişim gibi ayrıcalıklar tanıyan bir hakim koalisyon oluştururlar. Şiddet rantları azalttıkça, hakim koalisyon üyelerinin işbirliği yapma ve çatışmadan kaçınma teşviki vardır. Hakim koalisyon üyeleri arasında rekabeti önlemek için ayrıcalıklara sınırlı erişim gereklidir, böylece birbirlerine güvenilir bir şekilde işbirliği yapmaya ve devleti oluşturmaya taahhüt edeceklerdir.[9]

Kapalı ve seçilmiş otokrasi

Kapalı otokrasi ve seçimle işbaşına gelen otokrasi arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Her ikisi de tek bir kişi veya grup tarafından tam yetkiyle yönetilen otoriter yönetim türleridir.

Kapalı otokrasi, resmi parti dışındaki tüm partilerin yasaklandığı bir yönetim biçimidir. Ancak, rejime açıkça karşı olmayan politik bağımsızlar zaman zaman seçilebilir. Bu seçkin grup, halktan hiçbir hesap verme sorumluluğu taşımaz çünkü halka hiçbir sivil özgürlük sağlanmaz.[10] Bu kişiler, miras yoluyla, bir darbe veya diğer meşru olmayan yöntemlerle yetki pozisyonlarını elde edebilirler ve liderleri konusunda hiçbir "seçim" hakları yoktur.[11] 2022 V-Dem Demokrasi Raporu'na göre, kapalı otokrasilerin (2020 itibarıyla 30 ülke) sayısı giderek artmaktadır ve küresel nüfusun %26'sını oluşturmaktadır.[12] Kapalı otokrasiden liberal demokrasiye geçmek için, başlangıçta yarı-liberal otokratik bir geçiş dönemi gerekmektedir (eğer bir savaş sırasında demokratikleşmeyi isteyen yabancı güçler tarafından işgal edilmezlerse).[10]

Küresel Siyasi Rejimler, 2018

Öte yandan, seçimle işbaşına gelen otokrasi, otokratın seçim gibi demokratik bir prosedürle kontrolü ele geçirdiği bir yönetim biçimidir.[13] Ancak, bir otokrat bir kez iktidara geldiğinde, yetkisini genişletmek, diğer siyasi figürlerin etkisini kısıtlamak ve mahkeme ve bağımsız basın gibi demokratik kurumları hedef alarak kendilerine karşı çıkanları etkisiz hale getirmek için pozisyonunu kullanacaktır. Seçimleri manipüle ederek iktidar değişimini olası ya da imkansız hale getirmeyi amaçlar.[13][14] Seçimle işbaşına gelen bir otokrasi altında demokrasiye dair bir görüntü olabilir, ancak gerçekte otokrat çoğu yetkiye sahiptir ve halkın onu hesap verebilir tutma fırsatı çok sınırlıdır, kapalı otokrasiyle benzer şekilde. Bu durum aynı zamanda "otokratik tarafa eğilimli bir hibrit rejim" olarak da adlandırılır.[15] Seçimle işbaşına gelen otokrasiler hâlâ küresel olarak en yaygın hükûmet yapısı olarak kabul edilmektedir - dünya nüfusunun %44'ü bu rejim altında yaşamaktadır.[12] Seçimle işbaşına gelen bir otokraside liberal demokrasiye doğru ilerlemek için kalan meşruiyet eksiklikleri ve adaletsizlik engellerinin aşılması gerekmektedir. Bu engellerin kademeli olarak ortadan kaldırılması gerekmektedir.[10]

Bakış

Gerçekten de otokratların yönetmek için bir güç yapılarına ihtiyaç duyması nedeniyle, tarihsel otokrasilerle oligarşiler arasında net bir çizgi çizmek zor olabilir. Çoğu tarihsel otokrat, soylularına, tüccarlarına, askeriye, rahiplere veya diğer seçkin gruplara bağımlı olmuştur.[16] Bazı otokrasiler, tanrısal hak iddiasıyla rasyonelleştirilir; tarihsel olarak bu genellikle Orta Çağ krallıkları için ayrılmıştır. Son yıllarda araştırmacılar, monarşilerde ve otokrasilerde hükümdarlık devri kuralları arasındaki bağlantıları ve darbe veya hükümdarlık krizlerinin sıklığı arasında önemli ilişkiler bulmuşlardır.[17]

Douglass North, John Joseph Wallis ve Barry R. Weingast'e göre, sınırlı erişimli düzenlerde devlet, kişisel ilişkilerle bağlantılı olan küçük bir elit grubu tarafından yönetilir. Bu eliti korumak için, dışarıdaki insanların, örgütlere ve kaynaklara erişimini engeller. Otokrasi, elitin kişisel ilişkileri, egemen koalisyonu oluşturmaya devam ettiği sürece sürdürülür. Bu akademisyenler ayrıca, egemen koalisyonun daha geniş bir hale gelmeye ve kişisel olmayan ilişkilere izin vermeye başladığında, sınırlı erişimli düzenlerin açık erişimli düzenlere dönüşebileceğini öne sürerler.[9]

Daron Acemoğlu, Simon Johnson ve James Robinson'a göre, politik gücün tahsisi, genellikle "sömürücü devletler" olarak adlandırdıkları otokrasilerin sürdürülmesini açıklar. Bu teorisyenlere göre, otokratik rejimler, ekonomik kaynakları kontrol ederek ve sömürerek güçlerini sürdürürler. Bu sistemlerdeki siyasi kurumlar, gücü ve serveti yönetici elitin ellerinde toplamaya ve kapsayıcı ekonomik ve siyasi kurumların potansiyelini bastırmaya yöneliktir. Bu durum, otokratların geniş bir nüfustan kaynakları sömürmesini ve iktidarda kalmasını sağlar. Yazarlar, kapsayıcı ekonomik ve politik kurumların oluşmasına izin veren siyasi gücün tahsisinin, otokrasilerin dönüşümünde ve demokratikleşme sürecinde kritik bir rol oynadığına dikkat çekmektedir.[18] Onlara göre, de jure siyasi güç siyasi kurumlardan gelirken, de facto siyasi güç kaynakların dağılımına bağlıdır. Mevcut durumda siyasi güce sahip olanlar, gelecekte siyasi ve ekonomik kurumları kendi çıkarları doğrultusunda tasarlayacaklardır. Otokrasilerde, hem de jure hem de de facto siyasi güç bir kişi veya küçük bir elitin elinde yoğunlaşır ve de jure siyasi gücün de facto siyasi güç kadar yoğun olmasını sağlayacak kurumları teşvik ederler. Bu şekilde, sömürücü kurumları olan otokratik rejimler sürdürülür.

Yu-Ming Liou ve Paul Musgrave, kaynak açısından zengin otokrasilerin genellikle güçlerini sürdürmek için hedeflenen gruplara zarar vermek amacıyla antisosyal politikalar uyguladığına dair kanıtlar bulmuşlardır. Örneğin, Orta Doğu otokrasilerinde kadınların özerkliğini kısıtlamak gibi. Bu, iktidarda kalma stratejisi olarak bir taktik olarak kullanılır.[19]

Otokrasiyi yaygınlaştırma

Çin ve Rusya gibi otoriter rejimler ile Kuzey Kore gibi totaliter devletlerin "otokrasi yaygınlaştırması" adı verilen bir süreçle diğer ülkelere kendi yönetim sistemlerini teşvik etmeye çalıştığı iddia edilmiştir.[20] Bazı akademisyenler, Çin ve Rusya'nın başarılı bir şekilde otoriter rejimi dış ülkelere getirdiği konusunda şüpheci yaklaşımlar sergilemektedir.[21][22][23][24]

Diktatörlük ve otokrasi

Terimin resmi bir karakteri olmamasına rağmen, diktatörlük rejimi "otokrasi" veya "otokratik eğilim" olarak tanımlanabilir. Örneğin, 1994 yılında IFRI tarafından yayınlanan RAMSES raporu, "Uganda'da (1971-1980) Idi Amin, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde (1965-1979) Bokassa ve Ekvator Ginesi'nde (1968-1979) Macias Nguema gibi liderlerin otokratik büyüklüğü ve acımasızlığından" bahsetmektedir.

Özellikle 20. yüzyılın sonundan itibaren Afrika bu durumdan etkilenmiştir. 2018'de Thomas Cantaloube, kıtada "1990'lı yıllardan bu yana en az yirmi dört devlet başkanının çift dönemlerinin ötesinde iktidarda kalmak için anayasaları değiştirmeye çalıştığını" belirtmektedir. İnsan Hakları İzleme kuruluşundan Anneke Van Woudenberg ise bunun "Afrika Birliği'nin artık askeri darbelerle iktidara gelen hükümetleri tanımama kararının bir sonucu olduğunu; şimdi anayasal darbelerle karşı karşıya kaldıklarını ve bu durumun genellikle karşı çıkanlara karşı bir baskıyla birlikte gerçekleştiğini" ifade etmektedir.[25]

Tarihsel örnekler

Rusya Kralı II. Nikolay, unvanlarının bir parçası olarak resmi olarak "otokrat" olarak anılan son liderdi.
  • Roma İmparatorluğu, MÖ 27'de Augustus tarafından kurulan ve Roma Cumhuriyeti'nin sonunu getiren bir imparatorluktur. Augustus, resmi olarak Roma Senatosu'nu korurken, gerçek gücü tamamen kendisinde toplamıştır. Roma genel olarak, 180 MS'de Commodus'un imparatorluk yönetimiyle başlayana kadar huzurlu ve refah içindeydi. Üçüncü Yüzyıl Krizi, barbar istilaları, önde gelen general isyanları ve ekonomik gerilemeyle birlikte ortaya çıktı. Diocletianus ve Maximianus, Dominate olarak bilinen bir dönemde imparator kontrolünü güçlendiren otoriter liderler olarak hüküm sürdü. İmparatorluk son derece genişti ve tek bir imparator tarafından yönetmek zordu, bu nedenle Diocletianus tarafından kurulan bir tetrarşi tarafından yönetildi. Sonunda, Batı ve Doğu olmak üzere iki yarıya ayrıldı. Batı Roma İmparatorluğu, 476'da içsel huzursuzluk, ekonomik çöküş ve istilalar sonucunda Romulus Augustus'un Germen kralı Odoacer'a teslim olmasıyla çöktü.[26] Öte yandan, Doğu Roma İmparatorluğu, Konstantinopolis'in düşmesiyle 1453 yılına kadar varlığını sürdürdü. İmparatorların Yunancadaki ana unvanları Autokrator ve Basileus'tu.
  • Çin'deki Doğu Han Hanedanı'nın Dong Zhuo dönemi.[27]
  • Çarlık ve İmparatorluk Rusya'nın Çar IV. Ivan dönemi. Taç giydiği hemen sonra Ivan IV, siyasi düşmanlarını idam veya sürgün yoluyla ortadan kaldırdı ve Rus imparatorluğu üzerinde egemenlik kurdu, krallığının sınırlarını büyük ölçüde genişletti. Hükûmetini sağlamlaştırmak için Ivan, Rusya'nın sürekli ordusu olan Streltzy'yi kurdu ve Tsar'a sadık olan iki süvari bölümü geliştirdi. Ayrıca Kazaklar ve Oprichniki'yi kurdu. Son yıllarında, Ivan gücünü devirmekten korkarak kuvvetlerine Novgorod şehrini yağmalama emri verdi. Ortodoksi, Otokrasi ve Milliyetçilik ideolojisi Rusya İmparatoru I. Nikolay tarafından tanıtıldı ve Rus Devrimiyle birlikte ve Vladimir Lenin'in yükselişiyle düşüşüne kadar devam etti.[28][29]
  • Tokugawa şogunluğu, savaşan klanlar, devletler ve hükümdarlar arasındaki bir dizi çatışmayı takip eden Japon tarihindeki bir dönemdir. Tokugawa Ieyasu, üstün taktikler ve diplomasi karışımıyla Japonya'nın tamamını kontrol altına aldı ve tartışmasız şogun (Japonya'nın askeri hükümdarı) oldu. Tokugawa tarafından kurulan ve ardılları tarafından sürdürülen şogunluk, Japonya'nın sınırlarını tüm yabancı uluslara karşı kapatarak ve sakoku olarak bilinen bir izolasyon politikasıyla yönetimini sürdürdü.
  • Gustav I (1523-1560), Charles XI ve Charles XII (1680-1718) dönemindeki İsveç, Gustav III ve Gustav IV Adolf (1772-1809) dönemleri boyunca tarih sahnesinde önemli bir rol oynadı. Gustav I, İsveç'in bağımsızlığını sağlayarak modern İsveç devletini kurdu. Charles XI ve Charles XII dönemleri İsveç'in güçlü monarşiyle yönetildiği bir dönemdir. Charles XI, merkezi otoriteyi güçlendirmeye odaklandı ve etkili bir yönetim kurdu. Charles XII ise askeri başarılarıyla tanınan bir hükümdardı ve Büyük Kuzey Savaşı'nda İsveç'in gücünü artırmak için mücadele etti. Gustav III dönemi ise İsveç'i aydınlanma çağına adım attığı bir dönem olarak işaret ederken, Gustav IV Adolf döneminde ise İsveç Napolyon Savaşları'nda yer aldı ve sonunda İsveç İmparatorluğu'nun sonunu getiren bir dizi savaş ve iç sorunlarla karşılaştı.[30]
  • Oldenburg Hanedanı altındaki Danimarka-Norveç.
  • Napolyon Bonapart tarafından 1799-1814 yılları arasında yönetilen Fransız Cumhuriyeti ve Fransız İmparatorluğu.
  • II. Abdülhamid yönetiminde 1878-1908 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu.[31][32]
  • Joseph Stalin ve diğer Sovyet liderlerinin görev süresindeki Sovyetler Birliği. Sovyetler Birliği, Rus İç Savaşı'nı (1917-1922) takip eden 1922'de Vladimir Lenin tarafından kuruldu ve birçok lideri otoriter olarak kabul edildi. Politik baskı Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasına kadar devam etti.
  • Benito Mussolini dönemindeki Faşist İtalya.
  • İmparator Hirohito ve İmparatorluk Yönetim Yardım Derneği dönemindeki Japonya İmparatorluğu.
  • Adolf Hitler dönemindeki Nazi Almanyası.
  • Francisco Franco dönemindeki Franco İspanyası (1939-1975).[33]
  • Suharto'nun Yeni Düzeni altındaki Endonezya (1966-1998).
  • Georgios Papadopoulos'un askeri cuntası altındaki Yunanistan (1967-1974).
  • Getúlio Vargas yönetimindeki Brezilya (1930-1945).
  • Alfredo Stroessner hükûmeti altındaki Paraguay.
  • Mao Zedong liderliğindeki Çin Halk Cumhuriyeti.
  • Fidel Castro liderliğindeki Küba.
Rusya'nın lideri Vladimir Putin, günümüzdeki bir otokratın örneğidir.

Yeni dönem

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Johnson, Paul M. "Autocracy (Autocrat): A Glossary of Political Economy Terms". Auburn.edu. 15 Nisan 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Eylül 2012. 
  2. ^ Grzymala-Busse, Anna; Finkel, Eugene (2022), "Historical Political Economy of Autocracy", The Oxford Handbook of Historical Political Economy, Oxford University Press, doi:10.1093/oxfordhb/9780197618608.013.9, ISBN 978-0-19-761860-8 
  3. ^ Hague, Rod; Harrop, Martin; McCormick, John (2016). Comparative government and politics: an introduction (Tenth bas.). Londra: Palgrave. ISBN 978-1-137-52836-0. 
  4. ^ Tilly, Charles (1975). Tilly, Charles (Ed.). Western-state Making and Theories of Political Transformation. The Formation of National States in Western Europe. Studies in Political Development. Princeton: Princeton University Press. ISBN 0691007721. 
  5. ^ a b c Hariri, Jacob (2012). "The Autocratic Legacy of Early Statehood" (PDF). American Political Science Review. 106 (3): 471-494. doi:10.1017/S0003055412000238. 20 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. 
  6. ^ Acemoglu, Daron; Johnson, Simon; A. Robinson, James. "Reversal of Fortune: Geography and Institutions in the Making of the Modern World Income Distribution". 23 Mart 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Olson, Mancur (1 Ocak 1993). "Dictatorship, Democracy, and Development". The American Political Science Review. 87 (3): 567-576. doi:10.2307/2938736. JSTOR 2938736. 17 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2023. 
  8. ^ Kurrild-Klitgaard, Peter & Svendsen, Gert Tinggaard, 2003. "Rational Bandits: Plunder, Public Goods, and the Vikings," Public Choice, Springer, vol. 117(3–4), pages 255–272.
  9. ^ a b North, Douglass C.; Wallis, John Joseph; Weingast, Barry R. (2008). "Violence and the Rise of Open-Access Orders". Journal of Democracy. 20 (1): 55-68. doi:10.1353/jod.0.0060. 
  10. ^ a b c Siaroff, Alan (31 Aralık 2013). Comparing Political Regimes. doi:10.3138/9781442607019. ISBN 9781442607019. 
  11. ^ "Globalisation and autocracy are locked together. For how much longer?". The Economist. ISSN 0013-0613. 4 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Mart 2023. 
  12. ^ a b Alizada, Nazifa; Boese, Vanessa Alexandra; Lundstedt, Martin; Morrison, Kelly; Natsika, Natalia; Sato, Yuko; Tai, Hugo; Lindberg, Staffan I. (2022). "Autocratization Changing Nature?". SSRN Electronic Journal. doi:10.2139/ssrn.4052548. ISSN 1556-5068. 
  13. ^ a b Wong, Stan Hok-Wui; Or, Nick H. K. (1 Aralık 2020). "To Compete or to Cooperate". Communist and Post-Communist Studies (İngilizce). 53 (4): 91-117. doi:10.1525/j.postcomstud.2020.53.4.91. ISSN 0967-067X. 
  14. ^ Miller, Michael K (5 Kasım 2012). "Electoral authoritarianism and democracy: A formal model of regime transitions". Journal of Theoretical Politics. 25 (2): 153-181. doi:10.1177/0951629812460122. ISSN 0951-6298. 
  15. ^ Frantz, Erica (15 Kasım 2018). "Authoritarianism". doi:10.1093/wentk/9780190880194.001.0001. ISBN 978-0-19-088019-4. 
  16. ^ Tullock, Gordon. "Autocracy", Springer Science+Business, 1987. 90-247-3398-7.
  17. ^ Kurrild-Klitgaard, Peter (2000). "The Constitutional Economics of Autocratic Succession". Public Choice. 103 (1): 63-84. doi:10.1023/A:1005078532251. 25 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. 
  18. ^ Acemoglu, Daron; Johnson, Simon; Robinson, James A. (2005). Chapter 6 Institutions as a Fundamental Cause of Long-Run Growth. Handbook of Economic Growth. 1, Part A. ss. 385-472. doi:10.1016/S1574-0684(05)01006-3. ISBN 9780444520418. 
  19. ^ Liou, Yu-Ming; Musgrave, Paul (13 Haziran 2016). "Oil, Autocratic Survival, and the Gendered Resource Curse: When Inefficient Policy Is Politically Expedient". International Studies Quarterly. 60 (3): 440-456. doi:10.1093/isq/sqw021. ISSN 0020-8833. 
  20. ^ Kurlantzick, Joshua (30 Mart 2013). "A New Axis of Autocracy". The Wall Street Journal. ISSN 0099-9660. 7 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Mayıs 2017. 
  21. ^ Tansey, Oisín (2 Ocak 2016). "The problem with autocracy promotion". Democratization. 23 (1): 141-163. doi:10.1080/13510347.2015.1095736. ISSN 1351-0347. 20 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. 
  22. ^ Way, Lucan (27 Ocak 2016). "Weaknesses of Autocracy Promotion". Journal of Democracy. 27 (1): 64-75. doi:10.1353/jod.2016.0009. ISSN 1086-3214. 
  23. ^ Brownlee, Jason (15 Mayıs 2017). "The limited reach of authoritarian powers". Democratization. 24 (7): 1326-1344. doi:10.1080/13510347.2017.1287175. ISSN 1351-0347. 
  24. ^ Way, Lucan A. (2015). "The limits of autocracy promotion: The case of Russia in the 'near abroad'". European Journal of Political Research. 54 (4): 691-706. doi:10.1111/1475-6765.12092. 
  25. ^ Institut français des relations internationales, Ramses: rapport annuel mondial sur le système économique et les stratégies, éd. Economica, 1994, p. 377.
  26. ^ "Password Logon Page". ic.galegroup.com. Erişim tarihi: 10 Nisan 2016. (abonelik gereklidir)
  27. ^ de Crespigny, Rafe (2017). Fire over Luoyang: A History of the Later Han Dynasty 23–220 AD. Leiden: Brill. ss. 449-459. ISBN 9789004324916. 
  28. ^ Boundless World History. "The Russian Revolution". Course Hero. 26 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  29. ^ Moss, Walter G. (July 2003). A History of Russia Volume 1: To 1917. ISBN 9781843310235. 
  30. ^ Harrison, Dick (4 Mayıs 2019). "Då var Sverige en diktatur – skedde mer än en gång" [When Sweden was a dictatorship – happened more than once]. Svenska Dagbladet (İsveççe). 30 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ekim 2020. 
  31. ^ Gottfried Plagemann: Von Allahs Gesetz zur Modernisierung per Gesetz. Gesetz und Gesetzgebung im Osmanischen Reich und der Republik Türkei. Lit Verlag
  32. ^ Cf. Jean Deny: 'Abd al-Ḥamīd. In: The Encyclopedia of Islam. New Edition. Vol. 2, Brill, Leiden 2002, pp. 64-65.
  33. ^ Esteban Navarro, Miguel Ángel (1987). "La categorización política del Franquismo. Un análisis de las principales aportaciones historiográficas". Brocar: Cuadernos de investigación histórica (İspanyolca). Publicaciones Universidad de La Rioja (13): 12. ISSN 1885-8309. 5 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. [...] su naturaleza antidemocrática en el mundo político y social, la actitud represiva, la continuidad autocrática en la jefatura del Estado, [...] 
  34. ^ Çileker, Arda. "OTORİTER REJİM İNCELEMESİ: AZERBAYCAN". 29 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. 
  35. ^ "Yeni bir siyasal rejime doğru: Rekabetçi otoriterlik son bulurken". PolitikYol.com | Yorum, Analiz, Haber Sitesi. 2 Temmuz 2022. 2 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mayıs 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Demokrasi</span> tüm bireylerin eşit haklara sahip olduğu yönetim biçimi

Demokrasi veya el erki, halkın yasaları müzakere etme ve yasal düzenlemelere karar verme yetkisine veya bunu yapmak için yönetim görevlilerini seçme yetkisine sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Kimin "halk" kabul edildiği ve yetkinin insanlar arasında nasıl paylaşıldığı veya hangi yetkilerin verildiği konuları zaman içinde ve farklı ülkelerde farklı oranlarda değişiklik göstermiştir. Demokrasinin özellikleri arasında genellikle toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, mülkiyet hakları, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, vatandaşlık, yönetilenlerin rızası, genel oy hakkı, özgürlük hakkından ve yaşam hakkından haksız yere mahrum bırakılmamak ve azınlık hakları yer alır. Türkçeye kelimesinden geçmiştir.

Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder. Siyaset ve hükümeti inceleyen sosyal bilim dalı ise siyaset bilimi olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Diktatörlük</span> tek bir lider tarafından yönetilen otokratik hükümet biçimi

Diktatörlük, bir diktatör tarafından kontrol edilen bir hükümet biçimidir. Bir diktatörlükte siyaset, diktatör tarafından kontrol edilir ve danışmanlar, general ve diğer üst düzey yetkililerden oluşan bir iç çember aracılığıyla kolaylaştırılır. Diktatör, iç çevreyi etkileyerek ve onları memnun ederek kontrolünü sürdürürken, rakip siyasi partiler, silahlı direniş veya sadakatsiz parti üyeleri gibi herhangi bir olası muhalefeti baskı altına alır. Diktatörlükler, askeri darbeyle gücü ele geçiren önceki hükûmeti zorla deviren bir şekilde veya seçilmiş liderlerin yönetimlerini kalıcı hale getirdiği bir darbeyle oluşturulabilir. Diktatörlükler otoriter veya totaliter olup askeri diktatörlükler, tek parti diktatörlükleri veya mutlak monarşiler olarak sınıflandırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hilâfet</span> Muhammedin ölümünden sonra oluşturulan devlet başkanlığı makamı

Hilâfet veya halifelik, Arap coğrafyasında dünyanın diğer coğrafyalarındaki krallık, hanlık, çarlık, imparatorluk ve şahlık gibi makamlara eşdeğer olarak kurulmuş bir devlet başkanlığı makamıdır. 632'de ölen İslam peygamberi Muhammed'in kurduğu İslam Devleti'nin liderliğini sürdüren hükümdarlar; "kral", "çar" veya "imparator" gibi bir unvan olan halife unvanını kullanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Hükûmet</span> organize bir topluluğu yöneten sistem, kişi veya bir grup insan, genellikle bir devlet

Hükûmet, genellikle bir devlet olan düzenli bir topluluğu yöneten sistem veya insan grubudur.

<span class="mw-page-title-main">Darbe</span> ani, yasa dışı ve genellikle şiddet kullanarak iktidarı ele geçirmek

Darbe, ordu veya diğer hükümet elitleri tarafından görevdeki lideri görevden almak için yapılan yasa dışı ve açık bir girişimdir. Kendi kendine darbe, yasal yollarla iktidara gelen bir liderin yasa dışı yollarla iktidarda kalmaya çalışmasıdır. Askerî darbe, görevden almanın askerîye tarafından gerçekleştirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Siyasi parti</span> politik hayatın en önemli ögesi olan ve belli bir siyasi görüşü temsil eden siyasal örgüt

Siyasi parti, belirli bir ülkenin seçimlerinde yarışacak adayları koordine eden bir örgütlenmedir. Bir parti üyelerinin genellikle politika konusunda benzer fikirlere sahip olması yaygındır ve partiler belirli ideolojik veya politika hedeflerini destekleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">III. Napolyon</span> Fransa Cumhurbaşkanı (1848-1852) ve 3. Fransa İmparatoru (1852-1870)

III. Napoléon, 1848-1852 yılları arasında Fransa Cumhurbaşkanlığı yapmış, sonrasında tertiplediği darbeyle cumhuriyeti yıkarak imparatorluğunu ilan etmiştir. Son Fransa imparatoru olarak 1870'e kadar hüküm sürmüştür. 1870 yılında II. Dünya Savaşı'ndaki Alman işgaline kadar sürecek Üçüncü Fransa Cumhuriyeti'ni kuracak olan hareketle devrilmiştir. Fransa'nın doğrudan halkoyuyla seçilen ilk devlet başkanı, aynı zamanda son hükümdarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Rus İmparatorluğu</span> Avrasyada hüküm sürmüş eski bir imparatorluk (1721–1917)

Rus İmparatorluğu veya Çarlık Rusyası, Büyük Kuzey Savaşı'nı sona erdiren Nystad Antlaşması'nın ardından Rusya Çarlığı'ndan evrilerek 1721'den itibaren Avrasya ve Kuzey Amerika'ya yayılan tarihi bir imparatorluk. Rus İmparatorluğu'nun yükselişi, İsveç İmparatorluğu, Polonya-Litvanya Birliği, İran, Osmanlı İmparatorluğu ve Çin gibi komşu rakip güçlerin zayıflamalarıyla eş zamanlı olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Song Hanedanı</span>

Song İmparatorluğu, Song Hanedanı ya da kısaca Song, 960'tan 1279'a kadar Çin'i yöneten hanedandır. Hanedan, Sonraki Zhou Hanedanı'nın verasetini gasp eden ve On Krallık'ın geri kalanını fetheden, Beş Hanedan On Krallık dönemini sona erdiren Taizu tarafından kuruldu. Song, kuzey Çin'deki çağdaş Liao, Batı Şia ve Kin hanedanlarıyla sık sık çatışırdı. Song, Kin Hanedanı'nın saldırılarının ardından Güney Çin'e çekildikten sonra sonunda Moğol İmparatorluğu'na bağlı Yuan Hanedanı tarafından fethedildi.

<span class="mw-page-title-main">Principatus</span>

Principatus (Principate), Roma İmparatorluğu'nun ilk imparatoru Augustus'un rakiplerini yenerek imparatorluğunu ilan ettiği MÖ 27 yılıyla, İmparator Numerian'ın 284 yılındaki ölümü arasında geçen ve güçlü bir politik liderin hakimiyeti altındaki politik rejimi tanımlamak için kullanılan terim.

Siyaset biliminde, despotizm tek bir varlığın mutlak güçle hükmettiği bir yönetim biçimidir. Genellikle bu varlık birey, yani despot'tur; ancak saygı ve gücü belirli gruplara sınırlayan toplumlar da despotik olarak adlandırılmıştır.

Otoriteryanizm veya otoriterlik, siyasi çoğulculuğun reddedildiği, siyasi statükonun ve müesses nizamın korunması için güçlü merkezi otoritenin kullanıldığı ve hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, demokratik oy kullanma hakkı gibi unsurların azaltıldığı bir siyasi sistemdir. Siyasi bilimciler, otoriter hükûmet biçimlerinin çeşitliliklerini tanımlayan birçok tipoloji oluşturmuşlardır. Otoriter rejimler, otokratik veya oligarşik olabilir ve bir parti veya askerî güç üzerine kurulabilir. Demokrasi ile otoriterlik arasında belirsiz bir sınırı olan devletler bazen "karma demokrasiler", "hibrit rejimler" veya "rekabetçi otoriter" devletler olarak nitelendirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Demokratikleşme</span> Bir toplumda demokratik normlara doğru eğilim

Demokratikleşme, daha demokratik bir siyasi rejime doğru demokratik bir geçişi ifade eder ve demokratik yönde gerçekleşen önemli siyasi değişiklikleri içerir. Demokratikleşme süreci, otoriter bir rejimden tam anlamıyla demokrasiye, otoriter bir siyasi sistemden yarı-demokrasiye veya hibrit bir siyasi sistemden demokratik bir siyasi sisteme geçişi içeren bir durum olabilir.

İlliberal demokrasi veya kısmî demokrasi ya da “düşük yoğunluklu” demokrasi olarak da adlandırılır, rejim terimi olarak kullanılır. “boş demokrasi” ya da “hibrit rejim” anlamına gelir. İlliberal demokrasi terimini ilk kez siyaset bilimci yazar Fareed Zakaria 1997’de yazdığı “İlliberal Demokrasinin Yükselişi” makalesinde kullandı.

Anokrasi veya yarı demokrasi, kısmen demokrasi ve kısmen diktatörlük veya "demokrasiyi otokratik özelliklerle harmanlayan bir rejim" olarak tanımlanan bir hükûmet biçimidir. Başka bir tanım, anokrasiyi "muhalif davranışlara bazı katılım araçlarıyla izin veren, ancak şikayetleri gidermek için mekanizmaların eksik olduğu bir rejim" olarak sınıflandırır. Araştırmacılar ayrıca anokrasileri otokrasilerden ve demokrasilerden; otoriteyi, siyasi dinamikleri ve politika gündemlerini sürdürme yetenekleriyle ayırt eder. Benzer şekilde, rejimlerin nominal miktarlarda rekabete izin veren demokratik kurumları vardır.

Sorumluluk veya hesap verebilirlik, etik ve yönetim açısından cevap verebilirlik, suçlanabilirlik, sorumluluk ve hesap verme beklentisidir.

Hibrit rejim veya melez rejim genellikle otoriter bir rejimden demokratik bir rejime geçişin tamamlanamaması sonucunda ortaya çıkan karma bir siyasi sistem türüdür. Hibrit rejimler otokratik özelliklerle demokratik özelliklerin bir kombinasyonu olarak kategorize edilir ve aynı anda hem siyasi baskıları hem de düzenli seçimleri barındırabilir. Hibrit rejimler genellikle petro-devletler gibi bol doğal kaynaklara sahip gelişmekte olan ülkelerde görülür. Bu rejimler sivil huzursuzluklar yaşasa da on yıllar boyunca nispeten istikrarlı ve inatçı olabilirler. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana hibrit rejimlerde bir artış olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Seçim otokrasisi</span> otoriter yönetime yakın hibrit rejim türü

Seçim otokrasisi, ülkelerin demokratik kurumların müdahalelere uğradığı ve otoriter yöntemlere doğru sürüklendiği hibrit rejim türüdür. Bu yönetimlerde düzenli olarak adil kabul edilen seçimler düzenlenir, ancak bu kampanya süreci özgürlük ve adalet açısından demokratik standartlara ulaşamamaktadır.

<i>Demokratik geçiş</i> siyasi sistemde belirli bir aşama

Demokratik geçiş, bir ülkenin siyasi sisteminde otoriter bir rejimden demokratik bir sisteme doğru devam eden bir değişiklik sürecini tanımlar. Bu süreç, demokratikleşme olarak bilinir, süreç içerisinde politik değişiklikler demokratik bir yönde ilerler. Demokrasi dalgaları, büyük güçler arasındaki güç dağılımında ani değişikliklerle ilişkilendirilmiştir, bu da geniş kapsamlı içsel reformları tanıtmak için açılışlar ve teşvikler yaratmıştır. Hibrit rejimler daha fazla iç huzursuzluk yaşasa da, uzun yıllar boyunca geçiş aşamasında oldukları için istikrarlı olarak kabul edilebilirler. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, hibrit rejimler en yaygın hükûmet biçimi haline gelmiştir. Akademisyenler, demokratik kurumların göstermelik olma seviyesini irdeleyerek, demokratik gerilemeyle beraber, otoriterliğe geçiş sürecinde modern hibrit rejimlerin en yaygın hükûmet biçimi sonucuna varmıştır.