
Güneş, Güneş Sistemi'nin merkezinde yer alan bir yıldızdır. Çekirdeğindeki nükleer füzyon reaksiyonları ile akkor hale gelene kadar ısınan, %10'u morötesi olmak üzere esas olarak görünür ışık ve kızılötesi radyasyon olarak yüzeyinden enerji yayan, oldukça büyük ve sıcak bir plazma küresidir. Dünya'daki yaşam için açık ara en önemli enerji kaynağıdır. Güneş birçok kültürde kutsallık atfedilen bir nesne olmuştur. Antik çağlardan beri astronomik araştırmalar için merkezi bir konudur.

Antares, Akrep Takımyıldızı'nda yer alan ikili yıldızdır. Samanyolu'nda yer alan parlak yıldızların en kırmızı renkli olanlarından Antares, eskiden Mars'la karıştırılmıştır. Kırmızı dev yıldızın adı da bu karışıklığı yansıtır: "Ant-Ares", "Anti-Mars" yani "Mars karşıtı" demektir. Helence bir sözcük olan Ares, Latince adı Mars olan savaş tanrısının bir diğer adıdır. Büyüklüğü birinci dereceden olan Antares, gökyüzünün en parlak 15. yıldızıdır; ancak ışıması yarı-düzenli olduğundan parlaklığı yıl içinde az da olsa değişir.
Ultraviyole (UV) veya morötesi; dalga boyu görünür ışıktan kısa, ancak X-ışınlarından uzun olan bir elektromanyetik radyasyon şeklidir. Güneş ışığında bulunur ve Güneş'ten çıkan toplam elektromanyetik radyasyonun yaklaşık %10'unu oluşturur. Ayrıca elektrik arkları, Çerenkov radyasyonu, cıva buharlı lambalar, bronzlaşma lambaları ve siyah ışık gibi kaynaklar tarafından üretilir. Uzun dalga boylu UV fotonları atomları iyonize edecek enerjiye sahip olmadığı için iyonlaştırıcı bir radyasyon olarak kabul edilmese de, kimyasal reaksiyonlara neden olabilir ve birçok maddenin parlamasına neden olabilir. Kimyasal ve biyolojik etkiler de dahil olmak üzere pek çok pratik uygulama, UV radyasyonunun organik moleküllerle etkileşime girmesinden türer. Bu etkileşimler emilimi veya ısıtma dahil moleküllerdeki enerji durumlarının ayarlanmasını içerebilir.

Mikoloji, taksonomileri, genetikleri, biyokimyasal özellikleri ve insanlar tarafından kullanımları da dahil olmak üzere mantarların incelenmesiyle ilgilenen biyoloji dalıdır. Mantarlar çıra, gıda, geleneksel ilaç kaynağı olabileceği gibi entojen, zehir ve enfeksiyon kaynağı da olabilir. Mikoloji, bitki hastalıklarının incelenmesi olan fitopatoloji alanına girer. İki disiplin birbiriyle yakından ilişkilidir, çünkü bitki patojenlerinin büyük çoğunluğu mantardır. Mikoloji alanında uzmanlaşmış bir biyoloğa mikolog denir.

Himba veya Kırmızı Kadınlar Kabilesi, kuzey Namibya'da Kunene yöresinde yaşayan 20.000 ila 50.000 nüfuslu bir etnik grup. Göçebe bir topluluktur. Hererolara akrabadırlar ve benzer bir dil konuşurlar.

Saç Kümesi, 1.000'in üzerinde tanımlanmış gökada içeren büyük bir gökada kümesidir. Aslan kümesi ile birlikte Saç Süperkümesi'ni oluşturur.

Donuk Aslan Bulutsusu, Aslan takımyıldızında yaklaşık olarak 10.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir ön gezegenimsi bulutsudur. Tayfsal çiftkutuplu bulutsudur. Merkezi yıldız, Frosty Leo olarak adlandırılan optik tayf türü K7II olan bir yıldızdır. 3,1 µm'de çok aşırı soğurma özelliği ve gökada düzlemi üzerinde 900 parsekten fazla mesafesiyle oldukça sıradışıdır.

NGC 4065, Berenis'in Saçı takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 280,82 MIy (86,1 Mpc)uzaklıkta bulunan etkileşim halindeki bir eliptik gökadadır. Bir radyo gökada olarak sınıflandırılır. Wilhelm Herschel tarafından 27 Nisan 1785 tarihinde keşfedildi. Daha sonra 29 Nisan 1832'de John Herschel tarafından yeniden keşfedildi ve NGC 4057 olarak listelendi. NGC 4065, NGC 4065 Grubu'nun en parlak üyesidir.

NGC 4066, Berenis'in Saçı takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 327,13 MIy (100,3 Mpc)uzaklıkta bulunan bir eliptik gökadadır. Wilhelm Herschel tarafından 27 Nisan 1785 tarihinde keşfedildi. NGC 4066, NGC 4065 Grubu'nun bir üyesidir.

NGC 4074, Berenis'in Saçı takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 298,75 MIy (91,6 Mpc)uzaklıkta bulunan bir merceksi gökadadır. Wilhelm Herschel tarafından 27 Nisan 1785 tarihinde keşfedildi. NGC 4074, NGC 4065 Grubu'nun bir üyesidir ve tip 2 Seyfert gökada olarak sınıflandırılır. İlk olarak 1978 yılında Seyfert olarak tanımlanmıştır.
Makro evrim, ayrılmış gen havuzunun bölümlerindeki evrimdir. Makro evrim çalışmaları; mikro evrimin girdisiyle sadece tek bir tür içinde olmayan canlılar sınıflandırılmasında tür seviyesinin üzerindeki grup ve kategorilerde görülen tüm evrimsel değişimlerdir.

Meme ilişkisi insan penisinin, kadının meme ve göğüslerinin arasına yerleştirilerek uyarılması ile gerçekleşir. HIV bulaştırma riskinin oldukça az olduğu bir cinsel ilişki türüdür. Clifford Allen tarafından sapkınlık olarak belirtilen bu ilişki türü, Freud tarafından normallik sınırları içerisinde sınıflandırılmıştır. Erkeklerin yanında, kadınlarda da orgazma yol açabilir.
Biyolojik ve toplumsal cinsiyet ayrımı, biyolojik cinsiyet (eşey) ile toplumsal cinsiyet kavramları arasındaki farkı ortaya koyar. Biyolojik cinsiyet, bireyin üreme sistemi anatomisiyle ikincil cinsiyet özelliklerini ifade ederken; toplumsal cinsiyet, kişinin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak toplumsal rollerini veya kişinin iç farkındalığına bağlı olarak kendi cinsiyetini tanımlamasını ifade eder. Bazı durumlarda, bireyin atanmış cinsiyeti ile toplumsal cinsiyeti aynı hizada olmayabilir ve kişi transcinsiyetli, ikili cinsiyet dışı veya cinsiyet uyumsuz olabilir. Bazı durumlarda ise, birey cinsiyet atamasını güçleştiren biyolojik cinsiyet özelliklerine sahip olabilir ve kişi erdişi olabilir.

Falemauga Mağaraları, Samoa'daki Upolu Adası'nın orta sırtı boyunca uzanan Tuamasaga bölgesinde yer alan bir dizi lav tünelinde bulunan geniş doğal mağaralardır. Mağaralar Samoa'daki arkeologlar tarafından tarih öncesi insan yerleşimini gösterdiği gerekçesiyle incelenmiştir. Ayrıca Tuamasaga halkı tarafından sığınak olarak kullanılmışlardır.

Altdev, anakol yıldızlarından daha parlak ve dev yıldızlardan daha az parlak olan bir yıldız türüdür. Altdev terimi, belirli bir spektral aydınlanma sınıfına ve bir yıldızın evriminde bir aşama için kullanılmaktadır.

Âdet döngüsü, kadın üreme sisteminde oluşan, hamileliği mümkün kılan düzenli doğal değişimdir. Döngü oosit üretiminde ve rahmin hamilelik için hazırlanmasında gereklidir. Kadınların %80 kadarı âdetten 1-2 hafta önce bazı semptomlar yaşadığını bildirmiştir. Bu yaygın semptomlar arasında akne, memelerde hassasiyet, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hâli değişiklikleri yer almaktadır. Bu semptomlar, gündelik hayatı etkiler ve bu nedenden ötürü bu durum, kadınların %20 ila 30'unda premenstrüel sendrom olarak nitelendirilir. %3 ila 8 oranında şiddetli geçer.

Manyana Kaya Boyamaları, Botsvana'daki Güney Bölgesi'nde, Manyana yakınlarındaki Kolobeng tepelerinde bulunan bir mağara ve kaya sanatı alanıdır. Sanat eserlerinin MS 1100 ile 1700 yılları arasında Khoikhoi ya da Buşman halkı tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Resimler kayalık tepenin etrafındaki beş kayalık bölgede bulunur. Alan tellerle çevrilidir ve Ulusal Anıt olarak korunmaktadır.

Archaeplastida, kırmızı algler (Rhodophyta), yeşil algler ve kara bitkilerini ve glokofitler gibi bazı küçük grupları içeren önemli bir ökaryot grubudur. Archaeplastida'nın tüm soyları, fotosentetik olmayan ökaryotrofik bir kamçılı olan Rhodophyta'nın kardeş taksonu Rhodelphidia dışında fotoototrofiktir. Archaeplastida üyeleri, iki zarla çevrili kloroplastlara sahiptir, bu özellikleri bu canlıların bir siyanobakteri ile beslenerek endosimbiyoz olayı yoluyla doğrudan elde edildiğini düşündürür. Amoeboid Paulinella chromatophora'nın yanı sıra kloroplastlara sahip diğer tüm gruplar, ikincil olarak kırmızı veya yeşil alglerden elde edildiklerini düşündüren üç veya dört zarla çevrili kloroplastlara sahiptir. Kırmızı ve yeşil alglerin aksine, glokofitler hiçbir zaman ikincil endosimbiyoz olaylarına dahil olmamıştır.
Baryum yıldızları, spektrumları λ 455,4 nm'de tek başına iyonize baryum, Ba II varlığıyla s-süreci elemanlarının aşırı bolluğunu gösteren spektral G ila K yıldızlardır. Baryum yıldızları ayrıca CH, CN ve C2 moleküllerinin bantları olan karbonun gelişmiş spektral özelliklerini de gösterir. Sınıf ilk olarak William P. Bidelman ve Philip Keenan tarafından tanındı ve tanımlandı. Başlangıçta, keşiflerinden sonra kırmızı dev oldukları düşünülüyordu; ancak aynı kimyasal imza ana dizideki yıldızlarda da gözlemlendi.
Australian Plant Name Index (APNI) yayınlanmış tüm Avustralya damarlı bitkilerinin adlarını çevrimiçi sunan bir veritabanıdır. İçeriğinde geçersiz adlandırmalar, sinonimler veya mevcut adlarının da bulunduğu tüm adlandırmaları barındırır. Bunun yanı sıra Australian Plant Census (API) içeriğindeki dağılım bölgeleri, türlerin toplandığı haritalar, bitkilerin fotoğrafları, notlar, yorumlar gibi bibliyografya be temel detayları da sunar.