İçeriğe atla

Osteopati

Osteopati, hastalıklarda kas-iskelet sisteminin etkinliği üzerinde duran tamamlayıcı bir tıp metodu.

Bir sinirin veya omurilikten gelen sinirlerin fiziksel veya duygusal etkilenmeden dolayı organlarda görülen özellikle eklemlerdeki fizyolojik bozuklukların hareket kısıtlılığını düzeltme, fonksiyonel bozuklukları ve ağrıları yok etme amacıyla uygulanan tedavi yöntemi olup, vücut fonksiyonlarını, üniter bir bakış açısı baz alarak, kas-iskelet sistemine önem vererek, teşhis koyar ve tedavi eder.

Tarihçe

Amerika’da 1874 yılında Missourili bir doktor olan Andrew Taylor Still tarafından geliştirilerek uygulanmasına başlanılan olan bir doğal terapi yöntemidir. Andrew Taylor 1892 senesinde "American School of Osteopathy" kurulmasını sağlar, Osteopati adıyla çağdaş, modern, sistemik bir bütünlük içeren terapi sistemini oluşturur.

1892 yılında Still, Kirksville’de (Missouri) “American School of Osteopathy” okulunu kurdu. Ardından osteopati sürekli gelişmeye devam etti. William Garner Sutherland ise öğretiye çok sayıda yeni ilham kattı. Amerikalı osteopatlar uzun mücadelelerinin sonunda mesleklerini yasal olarak kabul ettirdi ve tıp doktorlarıyla aynı düzeyde kabul gördüler.

1917 yılına gelindiğinde John Martin Littlejohn osteopatiyi Avrupa’ya taşıdı.

1951 yılında Paris’te Ecole Francaise d‘Osteopathie okulu kuruldu ve 1965 yılında İngiltere’ye taşınmasından dört yıl sonra European School of Osteopathy (ESO) adını aldı.

Osteopati İngiltere’de birkaç yıldır yüksek öğrenim dalı olarak kabul görmektedir. Time Dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 araştırmacısından biri seçilen Fransız osteopat Jean Pierre Barral, yakın zamanda iç organlarının tedavisi için bilimsel ilkeleri kuran ilk kişilerden biri oldu. Türkiye’de henüz genç bir tedavi yöntemi olmakla beraber osteopati, bütüncül bir yöntem olarak çok sağlam tarihi ve bilimsel temellere dayanıyor.

Kanada ve ABD'deki Osteopatik Tıp Doktorları lisanslı tıp doktor ve cerrahlarıdır. Birleşik Krallık'taki osteopati kursları ülkenin üniversite sistemiyle bütünleştirilmiştir.

Bugün Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından bilimsel bir teşhis ve tedavi yöntemi olarak kabul edilen Osteopati, Avrupa'da ve özellikle Belçika Brüksel U.L.B Üniversitesi, çok ciddi 6 yıllık (Bachelor(3)-Master(2)-Complemantary Master (1)) eğitimin programı karşılığı, öğrencilere beceri ve bilgiyi kazandırarak profesyonel hayata hazırlanmaktadır.

Kanada ve Amerika'da osteopati eğitimleri 4 yıllık "Collage" yüksek okul derecesinde ciddi bir müfredat programı ile bütünleşmiştir. Osteopathy doktoru olmak için ayrıca tıp fakültesi mezunu olmak gerekmemektedir. Bazı sigorta şirketlerinin ödeme kapsamına alınması için ayrıca lisans gereksinmesi istense de böyle bir uygulama zorunlu kılınmamıştır. Osteopathy diplomasına sahip olanlar, aynı zamanda "doktor" unvanına da sahiptirler. Özellikle omurga bilim dalını ilgilendiren bu tedavi yöntemi, trafik kazaları sonucu meydana gelen eklem rahatsızlıklarının tedavilerinde, iş kazalarında; bel ağrıları, baş ağrılar, kas yırtılmaları gibi onlarca hastanın ağrılı rahatsızlığında başarı ile uygulanmaktadır.

Yararları

Osteopat vücuttaki yumuşak dokularda tonus artışlarını ve ona bağlı eklem fonksiyon bozukluklarını tespit eder, rahatsız olan eklemi yeniden dengeleyerek iyileşmesini sağlar. Yani sadece semptomatik değil, sebebe yönelik tedavi eder. Ağrıya veya fonksiyon bozukluklarına yol açan sinir işlevini engelleyen zinciri ortadan kaldırmak ve yeniden kas-iskelet hareket koordinasyonu sağlamak suretiyle Osteopat Hekim rahatsızlıkları oluşturan nedenleri ortadan kaldırır.[]

Osteopati omurga rahatsızlıklarında kullanılmakla beraber, sıklıkla rastlanan omuz veya kalça gibi, diğer eklemlerde de uygun endikasyonlarda kullanılmaktadır. Denge ve Duruş bozukluklarını düzeltmek, Omurga ve Pelvis eklemlerine mümkün olabildiği ölçüde fonksiyonunu yeniden kazandırmak amacıyla özellikle lomber ve servikal ağrı sendromları, mekanik bel ağrıları ve Dr.Maigne’s faset sendromlarında uygulanır.[]

Eleştiriler

İngiliz Ulusal Sağlık Hizmetleri (National Health Service)'ne göre Osteopati kullanımı her zaman bilime dayandırılmaz ve osteopatinin (astım, ağrılı dönemler, omuz ağrısı, baş ve boyun ağrıları, migren, sinüzit, stres, depresyon gibi) sırt ağrısı, diz ve kalça ameliyatları sonrasında iyileşme süreci gibi bazı sağlık durumları dışındaki etkileri konusunda değerli kanıtlar yoktur.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Osteopathy – NHS Choices". Nhs.uk. 11 Ekim 2011. 30 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2012. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Nöroloji</span> beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen tıp dalı

Nöroloji ya da sinir bilimi, genel olarak beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır. Nöroloji zamanla içine kapalı ve sınırlı bir dal olmaktan çıkmış, epilepsi, hareket bozuklukları, beyin damar hastalıkları, bunamalar, uyku bozuklukları gibi ayrıca özelleşmişlik gerektiren alt disiplinlere bölünmüştür, bunun yanı sıra 19. yüzyılda ruh hastalıklarıyla birlikte ele alınırken, 20. yüzyıldan itibaren psikiyatri ayrı bir dal olarak ayrılmıştır. Tüm bu alanlardaki ciddi laboratuvar arka planının yanı sıra günümüze nöroloji pek çok başka tıp alanı ile multidisipliner bir ilişki içindedir.

<span class="mw-page-title-main">Ankilozan spondilit</span>

Ankilozan spondilit, , önceki isimleri "Bechterew hastalığı; Bechterew sendromu; Marie Strümpell hastalığı", kronik, ağrılı, yangısal (enflamatuvar) bir artrit türü ve özbağışık bir hastalıktır. Başlıca omurga, pelvisdeki sakroiliak eklemler ve büyük eklemler olmak üzere eklem ve çevre yapılarını tutar ve sonuç olarak omurganın kaynaşmasına neden olabilir. Omurgada kemiklerin birbirine kaynaması bambu kamışı denilen bir görüntüye neden olur. Hastalıktan muzdarip kişilerin yıllar içinde omurgası sertleşir ve sırtı kamburlaşabilir. AS, bundan başka göz, bağırsak, böbrek, kalp ve akciğerler gibi yumuşak dokularda da tutulum gösterebilir.

<span class="mw-page-title-main">Femur</span> Uyluk kemiği

Femur veya uyluk kemiği, memelilerin vücutlarındaki en uzun, en hacimli ve en güçlü kemiktir. Kalçanın ve dizin bir bölümünü oluşturur.

Romatizma kelimesi, Yunanca ’’rheuma’’ kökünden gelir. Bu kelime herhangi bir vücut sıvısının akışını, kanın yürümesini ifade eder. Romatizma, kemikleri, eklemleri, eklem çevresi dokuları, hatta sinir köklerini etkileyen bütün hastalıkları adlandırmak için kullanılır. Bir başka deyişle, kaslarda ve özellikle eklemlerde kendini gösteren ağrılı hastalıkların genel adıdır.


Artrit, eklemlerde vücut tarafından üretilen bir iltihaptır. Bu iltihap mikrobik değildir, vücut tarafından üretilir. Artrit tek bir hastalık değildir, 100'den fazla farklı hastalık artrit ile ilişkilidir. Bazı formları çok ağır seyreder, bazıları ise dönem dönem kendini gösteren hafif şiddete olan artritlerdir. Dirsek eklemlerinde zorlanmaya bağlı olarak kas liflerindeki yırtık gibi basit romatizmal hastalıklardan, romatoid artrit (ra) spondiloartrit (spa) gibi tüm vücudu etkileyen ağır hastalıklara kadar farklı hastalık grupları bunun içinde yer alır. Sistematik lupus eritematozus gibi artritle ilişkili ancak vücudun akciğer, kalp ve böbrekler gibi hayati organlarını etkileyebilen romatizmal hastalıklar da artritle olan ilişkileri nedeniyle bu grupta yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Siyatik hastalığı</span> siyatik sinirinin ağrılı hastalığı

Siyatik hastalığı, siyatik sinirinin ağrılı hastalığıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fizyoterapist</span> sağlık profesyoneli

Fizyoterapist, fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksek okullardan mezun sağlık profesyonelidir. Uzman hekim tarafından tanısı koyulmuş hastaların bulgularını değerlendirerek bireye özgü tedavi programı planlar ve uygular. Bazı konularda hekim tarafından yönledirilme olmaksızın çalışabilir, tedavi uygulayabilir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan kas-iskelet sistemi</span> İnsanlara kas ve iskeletlerini kullanarak hareket etme yeteneği kazandıran organ sistemi

İnsan kas-iskelet sistemi, insanlara kas ve iskelet sistemlerini kullanarak hareket etme yeteneği veren bir Organ sistemidir. Kas-iskelet sistemi vücuda şekil, destek, denge ve hareket sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Doğuştan kalça çıkığı</span>

Doğuştan kalça çıkığı, çocuklarda sık görülen, erken anlaşılıp tedavi edilmediğinde kalıcı sakatlıklara yol açabilen bir sağlık sorunudur.

Fibromiyalji (FM) kronik yaygın ağrı ve basınca karşı artan ağrı tepkisi ile nitelenen tıbbi bir durumdur. Diğer belirtiler arasında yorgunluk, normal aktivitelerin etkilendiği bir dereceye kadar uyku problemleri ve hafıza ile ilgili sorunlar vardır. Bazı insanlar ayrıca huzursuz bacak sendromu, bağırsak veya mesane problemleri, uyuşma ve karıncalanma ve gürültüye, ışığa veya sıcaklığa duyarlılıktan şikayet eder. Fibromiyalji sıklıkla depresyon, kaygı ve travma sonrası stres bozukluğu ile ilişkilidir. Diğer kronik ağrı türleri de sıklıkla vardır.

<span class="mw-page-title-main">Fizik tedavi</span> Engelli bir kişinin günlük yaşamda işlev görmesine yardımcı olan meslek

Fizik tedavi ya da İngilizce konuşulan ülkelerde yaygın adıyla fizyoterapi, yaralanma, hastalık, travma ya da yaşlılık gibi nedenlerle eksilme gösteren fonksiyonel hareketleri geri kazandırma amaçlı yapılan; elektrik akımı, sıcak ya da soğuk uygulaması, egzersizler ya da çeşitli uygulamalarla hastaların tedavisine verilen isimdir. Fizyoterapi, Tıp Fakültesinden sonra fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanlık eğitimini almış olan hekimlerce (fiziatrist) tanısı konmuş çok geniş hastalık durumlarını kapsar. Uzman hekim tarafından tanısı konmuş tedaviyi üniversitelerin Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü lisans programlarından mezun sağlık çalışanları (fizyoterapist) planlar ve uygular.

<span class="mw-page-title-main">Refleksoloji</span>

Refleksoloji, insan vücudundaki organların, el ve ayaklarda sonlanan sinir uçlarına bası uygulanarak, çeşitli rahatsızlıklara yönelik destek tedavi sağlanan tamamlayıcı tıp metodu. Refleksoloji ile, belirli baskı noktalarına çeşitli masajlar yaparak organlardaki bozukluklar iyileştirilmeye çalışılır. Ayaklara uygulanan özel masaj hareketleri ile bedenin belli alanlarında toplanan enerjiyi dağıtarak vücudun kendi kendini tedavi etme yeteneğini harekete geçirme yöntemi olarak tanımlanabilir. 2009'da yapılan randomize kontrollü çalışmanın gözlemlerinden ulaşılan sonuçlara göre

"Bu zamana kadar ulaşılan en iyi sonuçlara göre, Refleksoloji herhangi bir tıbbi durum için etkili (%100) bir tedavi ortaya koyamamıştır."

<span class="mw-page-title-main">Ortopedi</span> Kas-iskelet ve kemik sistemi ile ilgilenen cerrahi dalı

Ortopedi ya da eklembilim, kas iskelet sistemini ve sorunlarını inceleyen, gövdenin hareket sisteminin biçimini ve işlevini değiştiren doğum kaynaklı, sonradan edinilmiş ya da örselenme sonucu oluşan örsentileri incelemeye, önlemeye ve tedavi etmeye yönelik tıp uzmanlık dalıdır. Sözcük, orthos (düzgün) ve paedia (çocuk) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur.

Duloksetin; majör depresif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, fibromiyalji ve nöropatik ağrıyı tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. Ağız yoluyla alınır. Yaygın yan etkiler arasında ağız kuruluğu, mide bulantısı, yorgunluk hissi, baş dönmesi, ajitasyon, cinsel sorunlar ve terlemede artış bulunur. Şiddetli yan etkiler arasında intihar riski, serotonin sendromu, mani ve karaciğer sorunları sayılabilir. Kullanımı durdurulursa antidepresan yoksunluk sendromu ortaya çıkabilir. Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde kullanımın bebeğe zarar verebileceğine dair endişeler vardır. Bir serotonin-norepinefrin geri alım inhibitörüdür.Nasıl çalıştığı tam olarak net değildir. Duloksetin, 2004 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'nde tıbbi kullanım için onaylanmıştır. Jenerik bir ilaç olarak mevcuttur. 2017'de, on altı milyondan fazla reçeteyle Amerika Birleşik Devletleri'nde en sık reçete edilen 46. ilaç olmuştur.

Kanser ağrısı tümörün yakındaki vücut kısımlarına baskı yapması veya sızmasından, tedavi ve teşhis yöntemlerinden veya hormon dengesizliği veya bağışıklık tepkisinin neden olduğu deri, sinir ve diğer değişikliklerden kaynaklanabilir. Çoğu kronik ağrı hastalıktan, akut ağrıların çoğu ise tedavi veya teşhis yöntemlerinden kaynaklanır. Ancak radyoterapi, cerrahi ve kemoterapi tedavi bittikten sonra uzun süre devam eden ağrılı durumlar oluşturabilir. Ağrının varlığı esasen kanserin yerine ve hastalığın evre'sine bağlıdır. Herhangi bir zamanda kötü huylu kanser teşhisi konan tüm insanların yaklaşık yarısı ağrı duyar ve ilerlemiş kanseri olanların üçte ikisi uykularını, ruh hallerini, sosyal ilişkilerini ve günlük yaşam aktiviteleri olumsuz yönde etkileyecek kadar şiddetli ağrı hisseder.

<span class="mw-page-title-main">Sırt ağrısı</span>

Sırt ağrısı, sırtta hissedilen ağrıdır. Sırt ağrısı, etkilenen segmente göre boyun ağrısı (servikal), orta sırt ağrısı (torasik), bel ağrısı (lomber) veya koksidinia olarak ayrılır. Bel bölgesi en çok etkilenen bölgedir. Sırt ağrısı atağı, süreye bağlı olarak akut, subakut veya kronik olabilir. Ağrı, donuk, delici veya yanma hissi olarak nitelenebilir. Rahatsızlık, bacaklar veya ayakların yanı sıra kollara ve ellere de yayılabilir ve bacaklarda ve kollarda uyuşma veya güçsüzlük olabilir. Sırt ağrısının çoğunluğu belirli değildir ve idiyopatiktir.

<span class="mw-page-title-main">Kraniosakral terapi</span>

Kraniosakral Terapi (KST), merkezi sinir sisteminin sağlığını ve işlevini desteklemeyi amaçlayan bir alternatif tıp yöntemidir. 20. yüzyılın başlarında osteopat Dr. William Garner Sutherland tarafından geliştirilen bu terapi, beyin ve omurilik sıvısının (likör) hareketini teşvik ederek, vücudun kendi kendini iyileştirme yeteneğini desteklemeyi hedefler. KST, genellikle hafif ve nazik dokunuşlarla uygulanır ve bu nedenle birçok kişi tarafından rahatlatıcı ve invaziv olmayan bir terapi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Waon terapisi</span>

Waon terapisi, ısı terapisinin bir türü olarak, Japonya'da geliştirilen ve özellikle kardiyovasküler, pulmoner ve nörolojik hastalıkların yönetimi ile ilişkilendirilen bir tedavi yöntemidir. "Waon", Japoncada "huzur içinde ısınma" anlamına gelir ve bu terapinin temel amacı, hastaların vücut sıcaklığını güvenli bir şekilde artırarak sağlıklarını iyileştirmektir. Waon terapisi genellikle düşük ısıda, yaklaşık 60 °C'lik bir ortamda uygulanan, kişinin tüm vücudunu saran bir sauna tedavisidir. Bu tedavi süreci, geleneksel saunalara benzer, ancak daha düşük sıcaklık ve daha uzun sürelerle uygulanır, bu da daha fazla rahatlama ve iyileşme süreci sağlar.

<span class="mw-page-title-main">Sülük tedavisi</span>

Sülük tedavisi (Hirudoterapi), tıbbi sülüklerin kullanıldığı eski bir tıbbi tedavi yöntemidir. Bu tedavi, sülüklerin kan emerken salgıladıkları çeşitli biyokimyasal maddeler aracılığıyla hastalıkları hafifletmeyi amaçlar. Sülüklerin ısırdığı bölgeden kan emmesi, lokal dolaşımı artırır, antikoagülan etkiler gösterir ve bazı inflamatuvar hastalıkların semptomlarını azaltabilir. Sülük tedavisi, binlerce yıldır kullanılan bir yöntem olup, modern tıpta bazı durumlarda alternatif veya tamamlayıcı tedavi olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Piroterapi</span>

Piroterapi, ısı tedavisi anlamına gelir ve tıbbi olarak, vücuda dışarıdan uygulanan sıcaklığın terapötik amaçlarla kullanıldığı bir yöntemdir. Bu terapi türü, kas-iskelet sistemi bozuklukları, yaralanmalar, kronik ağrılar, iltihaplanmalar ve stres gibi çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılır. Piroterapi, doğal tedavi yöntemlerinden biri olarak kabul edilir ve antik dönemlerden bu yana birçok kültürde farklı şekillerde uygulanmıştır. Günümüzde, özellikle fizyoterapi ve rehabilitasyon alanlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.