Osmanzâde Ahmed Tâib
Osmanzâde Tâib (d. ?, İstanbul - ö. 25 Mayıs 1724,[1] Kahire, Mısır) 18. yüzyılda yaşayan ve gerçek adı Ahmed olan Divan şairi.[2]
Yaşamı ve edebî yönü
Gerçek adı Ahmed olan Osmanzâde Tâib'in doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtemelen 1070 (1659-60) tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Babası Osman Efendi Süleymaniye Vakfı'nın ruznamecisidir.[2] Babasına nispetle Osmanzâde denilmiştir. Müdderislik, kadılık gibi görevlerde bulunmuştur.
Şair özellikle hicivleri ve kasideleri ile ünlüdür.[2] III. Ahmed'in fermanı ile Reis-i Şairan (Şairlerin Başı) unvanını almıştır.[3] Osmanzâde Tâib, kaynaklarda “nâzım-ı manzûme-i hünermendı̂”, “ser-âmed”, “şâir-i mümtâz-ı ser-âmed”, “fuzala-yı şu’arâ” gibi nitelemelerle anılmaktadır. Osmanzâde Tâib, ilim erbâbından olup kıt'a ve tarih söylemedeki mahâreti ile şöhret bulmuş bir şâirdir. Kaynaklar, Osmanzâde Tâib'in toplumsal sorunlara duyarlı bir kişiliği olduğunu ve kimi aksaklıkları yermedeki başarısını da dile getirmektle birlikte insanları iğneleyici yanının ağır bastığı ve bu yüzden de çevresinde pek sevilmediği yine kaynaklarda verilen bilgiler arasında yer almaktadır. Osmanzâde, mâhir, etkileyici, yenilik ve marifet dolu, yeni mazmunlar kullanan, şiirleri dillerde dolaşan ve parmakla gösterilen, belâğat ve beyânı güçlü, kibar meclislerini süsleyen, tabirleri kendine has ve geleneğe bağlı bir şâir olarak değerlendirilmektedir. Sözleri renkli ve fasih bulunmakta, beyitleri manalı ve nükte ile süslü, latifeli mazmunlar bulmaya meyyal bir şâir olarak değerlendirilmiştir. Fâtin, Tezkiresi'nde “nâzım-ı manzûme-i hünermendı̂”, “ashâb-ı ilm u kemâl”, “dil-nişı̂n” ifadeleri ile beğenisini dile getirir. Seyyit Vehbi de Osmanzâde'yi “sühandân” olarak görür.[4]
Nâbi'nin etkisinde kalan şair, orta düzeyli Divan şairlerinden sayılır. "Divan"ının yanında diğer önemli eserleri önemli vezirlerin yaşamından bahsedilen "Hadikatü'l-Vüzera"sı ve Osmanlı sultanlarının yaşamından bahsedilen "Hadikatü'l-Müluk" adlı eserleri vardır. Şairin diğer eserleri Hulasatu'l-Ahlak, Kırk Hadis, Ahlak-ı Ahmedi, Sıhhat-âbâd, Ahmedü’l Âsâr fı̂ Tercemetı̂ Meşârikı’l Envar, Münşeât (Mektûbât ve Muharrerât-ı Nâdire, Tuhfe), Telhı̂s-i Mehâsinü’l-Edeb, Telhı̂sü’n-Nesâyih (Telhı̂sü’l-Hikem), Simârü’l-Esmâr (Zübdetü’l-Esmâr [Ezhâr?] fi’l-Hikâyât, Zübdetü’n-Nesâyih).[4]
Mısır'daki görevinden azlinden kısa bir süre sonra, Vali'nin Kayserili olduğunu öğrendiğinde; "Aya emir midir, acaba Ermeni midir?" şeklinde yaptığı şaka nedeniyle, 25 Mayıs 1724 tarihinde Mısır Valisi tarafından zehirletilerek öldürüldüğü söylenmektedir.[1] Mü'minzâde Ahmet Hasib Efendi Ravzatu’l-Kübrâ adlı eserinde Osmanzâde'nin zehirlenerek öldürüldüğünü teyit eder. Ayrıca Râmiz de Tezkiresi'nde Osmanzâde'nin zehirlendiği zikredilmiştir. Çelebizâde Âsım, Müstakimzâde Sâdedin Osmanzâde Ahmed Tâib'in ölümüne tarih düşmüşlerdir. Naaşı, Kahire'deki Hazra-i Haseneyn Türbesi'ne defnedilmiştir.[4]
Kaynakça
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 28 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ağustos 2018.
- ^ a b c Nihat Sami Banarlı (1971). "Osmanzâde Tâib". Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, II. cilt (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları bas.). s. 749.
- ^ Mine Mengi (2008). "Osmanzâde Tâib". Eski Türk Edebiyatı Tarihi. Ankara: Akçağ Yayınları. s. 235.
- ^ a b c Murat Turğut, Osmanzâde Ahmed Tâib’in Ahlâk-ı Ahmedı̂ (İnceleme-Metin-İndeks), Yüksek Lisans Tezi, 2019, s. 36-37.
Dış bağlantılar
- Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü'nde Tâib 1005
- http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c34/c340002.pdf 27 Ağustos 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.