Dîvân-ı Hümâyun, Osmanlı İmparatorluğu'nda 15. yüzyıl ortalarından 17. yüzyılın yarısına kadar en önemli yüksek karar organı. İmparatorluğun yıkılışına kadar varlığını korusa da 17. yüzyıldan sonra önemini kaybetmiş ve 19. yüzyılda II. Mahmud'un teşkilat reformuyla kabine sistemine geçilerek Divan-ı Hümayun sembolik hale gelmiştir. Sadrazam, kubbealtı vezirleri, Rumeli beylerbeyi, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, Rumeli ve Anadolu defterdarları, nişancı ve vezirlik rütbesine sahip olan yeniçeri ağası ve kaptan-ı derya'da divanın asli üyeleri arasında yer alırdı.
Rami Mehmed Paşa II. Mustafa saltanatında, 24 Ocak 1703 - 22 Ağustos 1703 tarihleri arasında 7 ay sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. İstanbul'un Rami semtine adını vermiştir.
Silahdar Karavezir Seyyid Mehmed Paşa , I. Abdülhamid saltanatında, 22 Ağustos 1779-20 Şubat 1781 tarihleri arasında bir yıl beş gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
İbrahim Sarim Paşa, Osmanlı devlet adamı ve diplomattır. Abdülmecid saltanatında 29 Nisan 1848-12 Ağustos 1848 tarihleri arasında üç ay on üç gün sadrazamlık yapmıştır. Ayrica Hariciye Nazırlığı, Maliye Nazırlığı ve Ticaret Nazırlığı görevleri yapmıştır.
İbrahim Edhem Paşa 19. yüzyılda yaşamış Osmanlı Devleti'ne 5 Şubat 1877 - 11 Ocak 1878 arasında sadrazamlık, hükûmet nazırlığı, Şura-yı Devlet reisliği ve büyükelçilik gibi birçok yüksek kademe görevlerde hizmet vermiş bir devlet adamıydı.
Sadık Rıfat Paşa, iki kez Osmanlı Hariciye Nazırlığı yapmış diplomat ve devlet adamıdır.
Kazasker ya da kadıasker, Osmanlı Devleti'nde şeri davalara bakan askeri hakim. Yetkileri arasında kadı, müderris ve din görevlisi atamaları, kadı kararlarını bozma, değiştirme ve yeni kararlar oluşturma gibi maddeler vardır. Yani kadı kararlarına itiraz kazaskerliğe yapılırdı. Yetkilerinin çoğunu 16. yüzyıl'dan itibaren şeyhülislamlığa devretmiştir.
Defterdar, Osmanlı Devleti'nde maliye nazırına (bakanına) verilen addır. Defterdar aynı zamanda Dîvân-ı Hümâyun üyesi idi. Ayrıca eyalet defterdarları vardı ve bunları maliye nazırından (bakanından) ayırma için mutlaka eyalet defterdarı ya da nazır-ı emval denilirdi. Cumhuriyet döneminde eyaletler kaldırılıp sancaklara önce vilayet sonra il ismi verilince, bunların başındaki en yüksek maliye görevlisine defterdar dendi. Bugün de defterdar kelimesi bu manada kullanılmaktadır.
Osmanlı devlet teşkilatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun idari, askeri ve siyasi olarak teşkilatlanmasını, yapılanmasını bütünüyle ele alan konudur. Osmanlı, genel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Padişah, devlet teşkilatında en üst mertebede sayılmasına rağmen Harem, Divan ve çeşitli odakların fikirleri baskın olabiliyordu. II. Abdülhamid, kendi devrinde devletin yönetim şeklini değiştirerek meşrutiyet şeklini getirdi.
Kubbealtı ya da Divanhane, Topkapı Sarayı'nın ikinci avlusu üzerinde yer alan ve Osmanlı İmparatorluğu'nda sadrazam ve diğer devlet adamlarının Dîvân-ı Hümâyun toplantılarını gerçekleştirdiği mekân. Burada devlet işleri görüşülür ve karara bağlanırdı.
Arz Odası Topkapı Sarayı'nda Padişahların, Divan-ı Hümâyun üyeleri ve yabancı devlet adamlarıyla buluşma yeridir.
Çavuşbaşı Osmanlı tarihinde Divan-ı Hümayun çavuşlarının amiridir.
Nişancı, Osmanlı Devleti'nin devlet yönetiminde Divan-ı Hümayun'a katılan görevlilerden biridir.
Hariciye Nazırlığı ya da Hariciye Nezareti Son dönem Osmanlı Hükümetlerinde devletin dış siyasetini yürütmekle görevli, günümüzdeki Dışişleri bakanlığı'na karşılık gelen kurumdur. İstanbul'da günümüzde İstanbul Valiliği işlevini gören Babıali binasında sadrazamlıkla aynı binayı paylaşmıştır.
Kubbealtı vezirleri, Osmanlı İmparatorluğu'nda dîvân-ı hümâyûn üyesidirler. Askerî sınıfa mensup beylerbeyi rütbeli paşalar arasından sadrâzam ve pâdişâh tarafından seçilirler. Sadrâzama bağlı olarak çalışırlar. Sadrâzama ve pâdişâha danışmanlık ederler, verilen özel görevleri yerine getirirlerdi. Dîvân müzakerelerinde ve siyasi herhangi bir işin hallinde de tecrübeli devlet adamları olan kubbealtı vezîrlerinin fikirlerinden istifade edilirdi.
Evkaf Nâzırlığı veya Evkaf-ı Hümâyun Nezâreti,, son dönem Osmanlı hükûmetlerinde vakıf kurumlarından sorumlu olan nâzırlıktır.
Kalemiye Sınıfı, Divan-ı Hümayun'a dahil sınıflardandır. Yaygın olmayan adı Ehl-i Kalem'dir. Kitâbet sınıfı olarak da bilinir. Bürokrasi, diplomasi ve mali işlerden sorumlu, kısacası defter işlerinden sorumlu kişiler bu sınıfa dahildir. Kalemiye Sınıfının en üst rütbesi Nişancı'dır. Nişancı, Divan-ı Hümayun'de verilen kararlara, Padişah'ın tuğrasını çekmekle görevliydi. Bu yüzden bu makamdakilere Tuğrai de denirdi. Kendisine bağlı olan Reis-ül Küttab ise tamamıyla Dışişleri bakanlığını karşılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu yükselme dönemi ile ortaya çıkan bu makamın da önemi giderek artmış ve Divan-ı Hümayun'un kaldırılmasıyla yerini Hariciye Nazırlığı'na bırakmıştır. Ayrıca, Kalemiye Sınıfı'nda Reis-ül Küttab'a bağlı her biri ayrı görevle meşgul kalemler vardı.
Elçi kabul töreni, yabancı devlet elçilerinin sadrazam ve padişahın huzuruna belli bir protokole göre kabul edildiği, Osmanlı Sarayı'na has bir törendir.
Akif Paşa, devlet adamı, divan şairi ve yazarıdır.
Bâb-ı Âli tercümanı, Dîvân-ı Hümâyun tercümanı, büyük tercüman ya da tercümanbaşı, Osmanlı hükûmetinin kıdemli tercümanı ve fiili dışişleri bakan yardımcısına verilen addır. Makam, 1661'de oluşturulmasından 1821'de Yunan İsyanı'nın patlak vermesine kadar büyük ölçüde Fenerli Rumlar tarafından yönetildi ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayrimüslimlerin erişmiş olduğu en yüksek kamu göreviydi.