İçeriğe atla

Osmanlı İmparatorluğu kapitülasyonları

Osmanlı kapitülasyonları, Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancılara verilen ekonomik, adli, idari vb. hak ve ayrıcalıklardır. Kapitülasyon kelimesi Latince "şartlar, fasıllar, maddeler" anlamına gelen "capitula" sözcüğünden türemiş olup "teslim olma" anlamı galat-ı meşhurdur.

Osmanlı Devleti'nin verdiği kapitülasyonların çoğu iki taraf için geçerli olsa da ekonomisi güçlü olan taraf kapitülasyonlardan fayda sağlarken ekonomisi zayıf olan taraf kapitülasyonlardan zarar görmüştür.[1]

Osmanlı Devleti'nin verdiği kapitülasyonlara örnek olarak Osmanlı kentlerinde örgütlenebilme hakkı, yabancıların kendi aralarındaki anlaşmazlıklarda konsolosluklara yargı yetkisi tanınması, Osmanlı topraklarında seyahat, taşımacılık ve satış serbestliği, Osmanlı sularında gemi işletme hakkı verilebilir.

Osmanlı vatandaşları da Avrupa devletlerinde, bir Avrupalının Osmanlı ülkesindeki sahip olduğu haklara sahipti. Ancak Osmanlı ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanmaktaydı ve Avrupa ülkelerinde ticaret yapacak herhangi bir kesimi yoktu. Ayrıca Avrupalı devletler kendileri Osmanlı Devleti'ne mal ihraç ederken gümrük vergisi ödememelerine karşın, Osmanlı malları ithal edilirken gümrük vergisi alıyorlardı. Yani fiilen Osmanlı Devleti'ne bir avantaj getirmiyordu.[2]

Evre evre kapitülasyonlar

Birinci evre

İlk kapitülasyonlar Macaristan, Sırbistan ve Akdeniz kıyısındaki Arap ülkeleri tarafından verildi. Bu devletlerin amacı ticareti kendi ülkelerine çekmekti.

15-16. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu da aynı nedenlerle Venedik, Ceneviz ve Fransızlara kapitülasyonlar vermişti.

İkinci evre

15. yüzyılda Hindistan'a deniz yolunun keşfi üzerine başladı, zamanla Avrupa'nın merkantilist politikasının aracı haline geldi.

Kapitülasyonlar ilk olarak 1352 yılında Orhan Bey Döneminde Cenevizlilere verilmiş, I. Murat Döneminden itibaren ise (1384) Venediklilere verilmiştir. 1740 yılında I. Mahmut ve XV. Louis arasında yapılan bir anlaşmayla sürekliliği olan devletlerarası bir ticaret sözleşmesine dönüşmüştür. Bu evre sırasında Osmanlı hâlâ kendine yeterli bir ekonomik birimdi.

Üçüncü evre

1793'te Ülkelere göre Osmanlı Devleti'nde berat (iş belgesi) alan yabancı tüccar sayıları.[3]

Bu evre, "eşitsiz mübadele"yle başladı. 19. yüzyıldaki sanayi devrimi her şeyi değiştirdi. Osmanlı ve Avrupa arasında artık bir nitelik farkı doğmuştu. Osmanlı topraklarını Avrupa'ya tek bir pazar olarak açan 16 Ağustos 1838 tarihinde imzalanan Baltalimanı Antlaşması, yalnızca bir ticaret değil aynı zamanda ileri düzeyde bir kapitülasyon anlaşmasıydı. İhracat yasağı ve devlet tekelleri kaldırıldı. Yabancı tüccarlar yerli tüccarlarla aynı haklara sahip oldu. Bundan sonra Osmanlı artık mamül mal üretemeyecek, kumaş yerine iplik, iplik yerine ham pamuk ya da yün hatta pamuk kozası satar hale gelecektir.

Yabancıların ayrıcalıkları zamanla gayrimüslim Osmanlılara da tanındı. Osmanlının borçlanmaya başlaması kapitülasyonlarla birleşince, Osmanlı kendisini önce Düyun-u Umumiye'ye teslim etmiş, ardından yabancı şirketlere çok büyük imtiyazlar vermiş (demiryollarının işletilmesi gibi) ve sonunda Sevr Antlaşması'nın Osmanlının tüm maliyesini elinde tutacak olan bir Maliye Komisyonu kurulmasını öngören 232. Maddesini kayıtsız şartsız kabul etmiştir.

Kapitülasyonların kaldırılması

Kapitülasyonları kaldırma sözü Türk Kurtuluş Savaşı'ndan önce 1856'da alınmıştır. Ancak Osmanlı'ya verilen bu söz hiçbir zaman yerine getirilmemiştir.

İttihat ve Terakki Hükûmeti'nin 9 Eylül 1914 tarihinde tüm elçiliklere bildirerek kaldırdığını ilan ettigi kapitülasyonlar,[4] 1920 tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması ile yürürlükte kaldı.[5]

Kapitülasyonlar Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler Birliği ile yapılan 28 Mart 1921 Anlaşmasının 7. Maddesiyle "geçersiz ve kaldırılmış" sayıldı. Kapitülasyonların gerçek anlamda kaldırılması ise Lozan Antlaşması'yla olmuştur.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, Alkım Yayınevi, 9.Baskı Mart 2006, ISBN 975992045-X
  2. ^ İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu, Alkım Yayınevi, 9.Baskı Mart 2006, ISBN 975992045-X Sayf. 65
  3. ^ The Capitulations and the Ottoman Legal System, Qadis Consuls and Beraths in the 18th Century (2005), ISSN 1384–1130, ISBN 90 04 14035, s.90
  4. ^ "Kapitülasyonlar". Atatürk Ansiklopedisi. 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Haziran 2024. 
  5. ^ "Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920)". Atatürk Ansiklopedisi. 24 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Haziran 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lozan Antlaşması</span> İsviçrenin Lozan şehrinde Türkiye ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan barış antlaşması

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">İlber Ortaylı</span> Türk tarihçi, akademisyen ve yazar

İlber Ortaylı, Türk tarihçi, akademisyen ve yazar. Türk Tarih Kurumu şeref üyesidir. Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ve Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu üyesidir.

<span class="mw-page-title-main">Gümrük</span>

Gümrük, eşya ve malların ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında denetimlerinin yapıldığı ve vergilerin ödendiği kamu kurumudur. Gümrük vergisi'nin toplanması, bir ülkeye giren ve çıkan kişiler ve hayvanlar, nakliye araçları, kişisel eşyalar ve tehlikeli maddeler dahil olmak üzere malların akışını kontrol eder. Gümrük kuru sınırlarında, deniz limanları ve hava alanlarında bulunur. Geleneksel olarak gümrük, ithalat ve ihracatta gümrük vergilerini ve diğer vergileri alan mali konu olarak kabul edilmiştir. Gümrük şimdi üç temel konuyu kapsıyor: vergilendirme, güvenlik ve ticaretin kolaylaştırılması.

<span class="mw-page-title-main">Sevr Antlaşması</span> Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Ankara Hükûmetince fiilen ve hukuken geçersiz kılınan barış antlaşması

Sevr Antlaşması, I. Dünya Savaşı sonrasında İtilâf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu hükûmeti arasında 10 Ağustos 1920'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr (Sèvres) banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde imzalanmış antlaşmadır. Antlaşma imzalandığı dönemde devam eden Türk Kurtuluş Savaşı'nın sonucunda Türklerin galibiyetiyle, bu antlaşma yerine 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanıp uygulamaya konulduğundan Sevr Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. Sevr Antlaşması 433 maddeden oluşmaktaydı.

Kapitülasyon, bir devletin bir anlaşmaya bağlı olarak başka devletlere tanıdığı iktisadi ve sosyal ayrıcalıklara denir.

Kabotaj, bir devletin kendi içinde taşımacılıkta tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere ve yabancı bayraklı uçaklara kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Baltalimanı Antlaşması</span> Osmanlı ile Britanya arasında imzalanmış serbest ticaret antlaşması

Baltalimanı Ticaret Konvansiyonu, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birleşik Krallık ile İstanbul'un Baltalimanı semtinde, 16 Ağustos 1838 tarihinde imzaladığı ticaret antlaşması.

Kale-i Sultaniye Antlaşması veya Çanakkale Antlaşması, Osmanlı-İngiliz Savaşı'nın sonucu olarak 5 Ocak 1809 tarihinde, Osmanlı İmparatorluğu ile Birleşik Krallık arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır. Antlaşmaya Osmanlı tarafını temsilen nişancı Mehmet Emin Vahat Efendi, Birleşik Krallık tarafını temsilen Robert Adair imza koymuştur.

<span class="mw-page-title-main">Paris Antlaşması (1856)</span>

Paris Antlaşması, Rusya ile Kırım Savaşı'nı kazanan Osmanlı İmparatorluğu, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 30 Mart 1856 tarihinde imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Levantenler</span> Osmanlı Devleti içinde yaşamış ve ticaretle uğraşmış Hristiyan azınlık

Levanten ya da argo tabiri ile Tatlısu Frenki, Osmanlı Devleti içinde özellikle Tanzimat sonrasında büyük liman kentlerinde yoğunlaşan ve ticaretle uğraşan Hristiyanları tanımlamak için kullanılır. En dar tanım olarak da; şu anki Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletlerde yaşayan Osmanlı döneminde yerleşmiş, Fransız-İtalyan kökenli Katoliklerdir. Yerel Hristiyan nüfusundan farklıdırlar.

1841 Boğazlar Sözleşmesi, Avusturya İmparatorluğu, Fransa Krallığı, Birleşik Krallık, Prusya, Rus İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun 13 Temmuz 1841'de Londra'da imzaladığı uluslararası sözleşme.

Osmanlı İmparatorluğu reform dönemi, Türk ve Türkiye tarihi için önemli bir dönem. Bu dönem 1828'de başlayıp 1908'e kadar devam eder.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi</span> Osmanlı İmparatorluğunun reform dönemi

Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması'ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan Krallığı</span> 19. ve 20. yüzyılda Güney Avrupada bir krallık

Yunanistan Krallığı, 1832 yılında dönemin süper güçleri Birleşik Krallık, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Prusya, Fransa ve Rus İmparatorluğu tarafından ilân edilen devlettir. Bağımsızlık duyurusunun yapılmasının ardından, Osmanlı İmparatorluğu'ndan tam bağımsızlığını eline almış olduğu 30 Ağustos 1832 tarihli antlaşmayla uluslararası düzeyde tanınmıştır. Yunan Bağımsızlık Savaşı'nı yöneten geçici Yunan hükûmetinin üzerine kurulmuş ve 1924 yılında krallık devrilerek yerine ikinci Yunan Cumhuriyeti kurulana dek ayakta kalmıştır. Daha sonra cumhuriyetin 1935 yılında yeniden yerini krallığa bırakmasıyla bu kez 1974 yılına dek Yunanistan topraklarında egemen olmuş ve yedi yıllık bir askerî darbe döneminin ardından bugünkü modern Yunanistan Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla tarihe karışmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda demiryolu ulaşımı</span>

Osmanlı Devleti'nde demiryolu yöntemi (politikası), Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Osmanlı yöneticilerinin politik düşünceleridir.

Paris Antlaşması, 25 Haziran 1802'de Paris'te, Fransa ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalan bir barış antlaşmasıdır. Napolyon'un Mısır Seferi'nin 1798 yılında başlamasından itibaren bozulan ikili ilişkileri barış ilkeleri temelinde yeniden düzenleme amacı taşır.

<span class="mw-page-title-main">Fransa-Osmanlı ittifakı</span> Tarih Yazılısı

Fransa-Osmanlı ittifakı, 1536'da Fransa kralı I. François ile Kanuni Sultan Süleyman arasında teşekkül etmiştir. Bu stratejik ve bazen de taktiksel olan ittifak, Fransa tarihinin en önemli ittifaklık ilişkilerinden birisidir. Bu ittifakın aynı zamanda İtalyan Harplerine de kısmen de olsa etkisi olmuştur. Fransız-Osmanlı ittifakı 1553 yılında Fransa kralı II. Henry döneminde zirveye ulaşmıştır.

Türkiye Levantenleri terimi, özellikle Tanzimat sonrası ticaretle uğraşmak maksadıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun kıyı şehirlerine başta Fransızlar ve İtalyanlar olmak üzere yerleşen Avrupalıların soyundan gelip, günümüzde Türkiye'de yaşayan Levantenleri ifade eder. Türkiye'deki tahmini nüfusları bin civarındadır. Kültürel olarak en yoğun hissedildikleri yer olan İzmir dışında başta İstanbul ve Mersin olmak üzere kıyı şehirlerinde bulunurlar.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği</span> Türkiye ve AB arasındaki ticari ortaklık anlaşması

Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği, 6 Mart 1995 tarihinde Ankara Anlaşması ile kurulan AT-Türkiye Ortaklık Konseyi'nin uygulama kararı almasıyla 31 Aralık 1995 tarihinde yürürlüğe giren gümrük birliğidir. Ticari ürünler, her iki taraf arasında herhangi bir gümrük kısıtlaması olmaksızın satılabilir. Gümrük Birliği temel ekonomik alanlarda, ikili ticaret imtiyazları uygular, hizmet veya kamu ihalelerini kapsamaz.

Sevr Sendromu, Türkiye'nin Batı ile travmatik geçmişine dayalı Türklerin Batı'ya duyduğu güvensizliği ifade eder. Bu sendromun kökeni, Türklerin öncesinde Hristiyan halklara ait olan Anadolu'ya ve Rumeli'ye yerleşmeleri gerçeğine dayanır. Anadolu'ya yerleşen Türklerin ardından Konstantinopolis'i ve Doğu Roma İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarını ele geçirmesiyle Avrupalı Hristiyanların rövanşizmine gerekçe yaratılmıştır. Sevr Sendromunun etkisiyle milliyetçi Türklere göre Haçlı Seferleri ile başlayan Avrupa'nın Türkleri Hristiyan topraklarından gönderme misyonları hiç bitmemiştir. 16. yüzyılın başında Avrupalılara uygulanan kapitülasyonlardan 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Amerika'nın Türkiye üzerindeki ekonomik ve askeri etkilerine kadar tüm Avrupa tutumlarının ardında "haçlı ruhu"nun var olduğuna inanılmaktadır. Bu inanç genellikle bir komplo teorisi olarak tanımlanır.