Eric Arthur Blair veya daha bilinen takma adıyla George Orwell 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının önde gelen kalemleri arasında yer alan İngiliz romancı, gazeteci ve eleştirmen. En çok, dünyaca ünlü Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ve bu romanda yarattığı Big Brother kavramı ile tanınır. Eserlerinde yer alan netlik, zeka, toplumsal adaletsizliğe karşı farkındalık ve totalitarizme karşı duruşu onun imzası niteliğindedir. Eserlerinde totalitarizmin hakim olduğunu söylediği komünist parti politikalarının ve SSCB'deki Stalin rejiminin eleştirisi ağırlıklı bir yer tutarken, Troçkizmi benimsememiş, hatta onu da eleştirmiş, demokratik sosyalizmden yana olduğunu belirtmiştir.
Biz,, Rus yazar Yevgeni İvanoviç Zamyatin'in bir romanı. Yazarın en bilinen eseri ve tek roman çalışmasıdır. 1920 yılında kaleme alınan eser yazarın ülkesinde ancak 1988 yılında yayımlanmıştır. Romanın kurgusu, bir devrimin ardından 26. yüzyılda geçmektedir ve kendisini örnek alan diğer romanlar gibi eserde de distopik bir atmosfer mevcuttur. Romanda insan doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, Biz haline getirilerek toplumun sıradan bir parçası halini almıştır. Öyle ki artık isimler kullanılmamakta, en üstün bilim olan matematikten yararlanılarak her yurttaş bir sayı ile anılmaktadır. Saydam cam duvarlar arasında yaşayan yurttaşların her anı sistem tarafından denetlenmekte, erkek ve dişi sayılar sadece sistemin izin verdiği çiftleşme saatlerinde perdelerini indirip dış dünyadan ve gözlerden uzak kalabilmektedirler. Toplum gelişmiş, bilim ilerlemiş, dünya dışına yolculuk yapmak bile mümkün olmuştur. Ancak, tanımlanan dünya bir ütopya değil, kara, karanlık bir distopyadır.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınmış olan alegorik, distopik ve politik bir romandır. Romanın hikâyesi distopik bir dünyada geçer. Distopya romanlarının en ünlülerindendir. Özellikle kitapta tanımlanan Big Brother kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Aynı zamanda kitapta geçen "düşünce polisi" gibi kavramları da yazar George Orwell günümüze kazandırmıştır.
Distopya, çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır.
Ütopya; aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum.
Emperyalizm, yayılmacılık veya ekspansiyonizm, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır. Etkileyen devlet, etkilenen devletin kaynaklarından "yararlanma" hakkına sahiptir.
Totalitarizm, tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete ve hükûmet yöneticilerine mutlak itaat beklendiği diktatörlükvari yönetim biçimidir. Totalitarizm ile yönetilen devletler totaliter devlet olarak bilinir. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.
Sansür, çeşitli kavramların çeşitli yollarla kontrol altına alınmasıdır. Genelde hükûmet tarafından uygulanır. En somut amacı toplumu korumak ve devletin üzerinde kontrol sağlayacağı şekilde geliştirmektir. Genellikle toplumu etkileyen durumlarda/eylemlerde uygulanır ve ifade özgürlüğünü bastırma amacı güdebilir. Ayrıca, sansür, toplu iletişimden kimi düşünceleri ve konseptleri çıkarma yoluyla algıyı kontrol etme eylemi olarak da nitelendirilebilir. Sansüre uğrayan şeyler tek bir kelimeden başlı başına bir kavrama kadar değişebilir ve değer sisteminden, ahlâkî yargılardan etkilenebilir.
Hükûmet, genellikle bir devlet olan düzenli bir topluluğu yöneten sistem veya insan grubudur.
Polis devleti, gücünü polis ile kullanan bir devlettir. Daha önce polis devleti, sivil idare tarafından yönetilen olağan devletler için kullanılmasına karşın yirminci yüzyılın başından beri sivil otoritelerin baskıcı varlığıyla tanımlanan ve istenmeyen bir yaşam durumunu tanımlayan "duygusal ve aşağılayıcı bir anlam" kazanmıştır. Bir polis devletinin sakinleri, polisin gözetim veya kısıtlamalarına tabi olan seyahat etme özgürlüğü, politik özgürlükler, görüşlerini ifade etme özgürlüğü, iletişim özgürlüğü ve daha birçok özgürlüklerinde kısıtlamalar yaşayabilirler. Bir polis devletinde politik kontrol olağan koşullardaki hukuk devleti tarafından uygun görülen sınırların dışında etkinlik gösteren gizli polis gücü aracılığıyla da uygulanabilir.
Rekabet, üstünlük sağlama amacı ile rakiplere karşı yürütülen yarışma etkinliklerinin bütünüdür. Bu terim işletmecilik, iktisat, çevrebilim, spor ve sanat dallarını da içeren alanlarda sıkça kullanılır. Rekabet iki ya da daha çok güç, kuruluş, işletme, sistem, birey ya da grup arasında yeralabilir.
Brazil, kurmaca bir zaman ve mekanda geçen kara komedi türünde bir Terry Gilliam filmidir. İlk olarak 20 Şubat 1985'te Fransa'da yayımlandı. Senaryo yazarları Terry Gilliam, Charles McKeown ve Tom Stoppard'dır. Jonathan Pryce, Robert De Niro, Kim Greist, Michael Palin, Katherine Helmond, Bob Hoskins ve Ian Holm filmde rol alan başlıca aktör ve aktrislerdir.
Ulusal Emek Konfederasyonu anarkosendikalist ideolojik çizgide, özerk sendika konfederasyonu olarak İspanya Krallığı’nda örgütlenmiş konfederal bir birliktir. Anarşist toplumsal hareketler içinde önemli rol oynamış örgüt ayrıca ulusötesi yapıya sahip Uluslararası Emekçiler Birliği (AIT) üyesidir ve bu yüzden CNT-AIT adı ile de tanınır.
La dottrina del fascismo, Giovanni Gentile tarafından Benito Mussolini için yazılmış; faşizmin temel ilkeleri, öğretileri, faşist devlet yapısı ve faşizmin İtalyan toplumu için uygulanış biçiminin açıklandığı bir denemedir. İlk kez 1932 yılında Enciclopedia Italiana isimli ansiklopedide yayımlanmıştır.
Büyük Birader ya da İngilizcedeki özgün adıyla Big Brother, George Orwell tarafından kaleme alınan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanda yer alan kurgusal karakterlerden biridir. Romana göre en ileri safhada bir totaliter rejimle yönetilen, iktidar partisinin kendi çıkarları uğruna halkı üzerinde büyük baskı kurduğu Okyanusya ülkesinin gizemli diktatörüdür.
Totaliter demokrasi, genel olarak devletin yürütme gücünün yasama gücüne baskın çıkarak, güçler ayrımına son vermesini, dahası iktidarın olağanüstü güçlenerek toplumsal hayatı belirleme gücünü de elde etmesidir. Klasik totaliter rejimlerden farkı sistemin demokratik normlar üzerinde yükselmesi, iktidarın demokratik usullerle belirlenmesi ve toplumdaki demokratik hakların zedelenmemiş olmasıdır.
Yenisöylem, George Orwell'in 1984 romanında Parti tarafından yönetilen totaliter bir kurgusal devlet olan Okyanusya'nın resmî dili olan bir kontrollü dildir. İngiliz Sosyalizmi'nin (İngsos) ideolojik gereksinimlerini karşılamak için yaratılmıştır. Sınırlı bir dil ve kelime dağarcığına sahip olup düşünme yeteneğini azaltarak rejim tarafından istenmeyen düşünceleri sınırlayan bir dilsel tasarım olarak ortaya çıkmıştır. Toplum üzerinde uygulanmak üzere üretilmiş "totaliter bir algoritma"dır. Kitabın 1984 çıkışlı Kelebek Yayınevi basımında bir Yenisöylem Sözlüğü bulunmaktadır.
1984, George Orwell'in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanını temel alan ve totaliter bir gelecekteki toplumu tasvir eden 1956 İngiliz siyah-beyaz bilimkurgu filmidir.
Çiftdüşün, birbiriyle çelişen iki düşünceyi zihinde bir arada tutma ve bu düşüncelerin ikisine aynı anda inanma durumudur. Çiftdüşün ikiyüzlülükle ilişkilidir, ancak ondan farklıdır.
Düşünce suçu, George Orwell tarafından 1949 tarihli distopik roman Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'te ortaya atılan bir kelimedir. Bir kişinin, Okyanusya'nın baskın ideolojisi olan Ingsoc'un ilkeleriyle çelişen, dile dökmediği inançları ve şüpheleri gibi politik olarak alışılmışın dışında olan düşüncelerini tanımlar. Yenisöylem dilinde, suçdüşün (crimethink) kelimesi, politik olarak kabul edilemez düşünceleri zihninde tutan bir kişinin zihinsel eylemlerini tanımlar. Dolayısıyla Parti hükûmeti, Okyanusya vatandaşlarının konuşmasını, eylemlerini ve düşüncelerini kontrol eder. Çağdaş İngilizce kullanımında, düşünce suçu sözcüğü, toplumun kabul görmüş normlarına aykırı inançları, inançsızlık ve putperestlik gibi teolojik kavramları ve bir ideolojinin reddini tanımlamak için kullanılır.