İçeriğe atla

Oruç

Oruç, belli bir zaman dilimi içerisinde; yiyecek, içecek veya her ikisinden de kaçınma eylemidir. Mutlak oruç ise, tüm yiyecek ve sıvılardan; genellikle önceden belirlenmiş bir veya birkaç gün kaçınma olarak tanımlanır. Diğer oruçlar, belli yiyecekler veya maddeleri sınırlayarak kısmen kısıtlayıcı olabilir. Oruç eylemi, yiyeceğin dışında cinsel ilişki ve diğer aktiviteleri de engelleyicidir.

Köken bilim

"Oruç" sözcüğü Selçuklular döneminde Farsçadan alınmış روجك rôcik sözcüğünün Türkçedeki söylenişi olup "günlük" anlamındadır.[1] Kur'an'da صوم savm ve صيام sıyam olarak geçmektedir.

Amaç

Oruç dinî, sağlıksal ve politik (açlık grevleri) nedenler gözetilerek yapılabilen bir eylemdir.

Sağlığa ve sosyal yaşama etkileri

Orucun sağlık ve yaşam üzerine olası negatif etkileri

(Ayrıca bakınız Açlık, Su (Suyun insan hayatındaki yeri ve önemi)

1- Yazın sıcak ve kuru mevsimde uzun süre sıvı alımının kesilmesine bağlı olarak gelişmesi muhtemel dehidratasyon,[2] buna bağlı olarak güneş altında veya sıcak ortamda çalışan iş gruplarında güneş veya sıcak çarpması risklerinin artışı,

2- Kronik hastalıklarda, hamile, diyabetik, hiper tiroidi, çocuklarda, yoğun fiziksel efor gerektiren işlerde çalışan kişilerde uzun süreli gıda alımının kesilmesi sebebiyle metabolik dengenin bozulması, doğum öncesi ve gelişim çağındaki çocuklarda yetişkinlikte öğrenim yeteneklerini de etkileyen gelişim yetersizliği,[3][4][5]

3- Kalp, karaciğer ve akciğer yetersizliği olan kişilerin oruç tutmalarında, uzun süreli açlık sonrası yenilen ağır bir yemek sonrasında solunum, dolaşım ve kalp yetmezliklerinin ortaya çıkışı,[6][7]

4- Diyabetiklerde, kansızlık ve tansiyon düşüklüğü olan kişilerde tansiyon ve şeker düşmelerine bağlı olarak meydana gelebilecek konfüzyonel durum ve bunun yol açabileceği trafik ve iş kazaları,

5-Geçici baş ağrısı; sıvı ve kafein alımının kesilmesi gibi etkiler.[2]

6- Psikosomatik değişiklikler; * Ramazan orucu ile ilgili olarak daha çok sıvı alımı, sigara, kafein alımı ve uyku yetersizliği gibi sebeplere bağlanan kognitif fonksiyonlarda azalma, irritabilite ve letharji artışı, gerilim ve migren tipi baş ağrılarında artış, bunun trafik kazalarında artış gibi yansımaları bazı araştırmacılar tarafından not edilmiştir.[8]

7- Anne sütüne etkileri; birkaç çalışma Ramazan orucunun anne sütü üzerinde miktar ve bileşim olarak etkili olduğuna işaret etmektedir.[8]

8-Açlık orucunda (açlık grevi) uzun süreli hipoglisemi sebebiyle geri dönülmez nörolojik hasarlar görülebilir.

9- İdrar üzerine etkileri; bazı araştırmalar Ramazanda oruç tutanlarda gündüzleri idrar çıkışının azaldığına ve idrar osmolalite değerlerinin arttığına işaret etmektedir.[8] Bu değişiklikler idrarda taş oluşumu ve idrar yolu enfeksiyonları gibi ileri aşamalarda böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilecek birtakım hasarlarla bağlantılı değişikliklerdir.

Sağlık amaçlı oruç

Sağlık amaçlı yiyecek sınırlamaları, özellikle yaşlılarda tuz, kolesterol içeren yiyecekler, şeker, yağ, nişasta ya da hayvani gıdalardan uzak durma gibi tedbirli tavırlar, rejim, diyet gibi sözcüklerle adlandırılır.

Sağlık amaçlı oruç deyince genellikle su orucu anlaşılır. Su orucunda su dışında hiçbir gıda tüketilmemeye çalışılır, iki günden daha uzun su orucunun doktor gözlemi altında yapılması tavsiye edilir.

  • Yapılan klinik deneyler sonucu ilerlemiş katı tümörü bulunan; gemcitabine, hidroklorid ve cisplatin ile tedavi gören ve komorbidite görülmeyen hastalarda platin bazlı kemoterapiden önce kısa süreli bir oruç döneminden geçmenin, kemoterapinin yan etkilerini azalttığı gözlemlenmiştir.[9]
  • Zaman zaman su orucu tutmanın insanın genel sağlığına ve özellikle kolestrol seviyesini düşürerek kalbine iyi geldiği de gözlemlenmiştir.[10]

Başka sık görülen sağlık amaçlı oruç çeşitleri de kalori kısıtlama ya da gün aşırı oruçtur. Bunların da sağlığa faydalı olabilecekleri yönünde gittikçe daha kesin işaretler vardır.[11][12]

3 Ekim 2016'da Oshumi'ye, moleküllerin hücre içine ve dışına hareketi anlamına gelen otofaji alanında yaptığı kapsamlı çalışmalardan dolayı Nobel Vakfı tarafından 2016 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü verilmesine karar verildi.[13][14] Stockholm Karolinska Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada; "hücresel bileşenleri ayrıştıran ve geri dönüştüren temel bir süreç olan otofajinin altında yatan mekanizmaları keşfedip açığa kavuşturan" Japon bilim insanı Yoshinori Oshumi'nin bu yılki Nobel Tıp Ödülü'nün sahibi olduğu duyuruldu. Ayrıca, Ohsumi'nin keşifleri, hücrenin içeriğini nasıl ayrıştırdığını anlamamızı sağladı. Keşifler, otofajinin açlığa adapte olma ya da enfeksiyonlara verilen yanıt gibi birçok fizyolojik süreçteki temel önemini anlamamıza da yardımcı oldu. Otofaji genlerindeki mutasyonlar, hastalıklara neden olurken otofajik süreçler, kanser ve nörolojik hastalıklar gibi bazı vakalarda önemli rol oynamaktadır." ifadelerine yer verildi.[15]

Oruç ile benzer koşullara sahip kalori kısıtlaması metodu hakkında yapılan çalışmalar, bu uygulamanın ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan nörodejeneratif hastalıkların ortaya çıkışını azalttığını,[16] antidepresan etkisi gösterdiğini,[17] ve hafızanın güçlenmesi gibi beyin fonksiyonları üzerinde faydalı etkilere sahip olduğunu göstermiştir.[18][19]

Dinlerde oruç


İslâm


Temel İbâdetler

İslam'da

Oruç, İslâm'ın beş esasından biridir. Farsça “ruze” kelimesinden Türkçeye geçmiştir. Önceleri “oruze” (günlük) olarak kullanılmış; daha sonra “oruç” şeklinde söylenmeye başlanmıştır. Arapça karşılığı “savm” ve “sıyam”dır. Savm; ‘yiyip-içmemek’, ‘hareketsiz kalmak’ ve ‘her şeyden el etek çekmek’ anlamlarına gelir. Terim olarak oruç, “ibadet niyetiyle tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak kalmak”tır. Orucun farz kılındığını bildiren ayet şöyledir: “Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de farz kılındı.”(Bakara, 2/183)

Görüşler
Sevan Nişanyan'ın verdiği bilgilere göre Ramazan İslam öncesi Arap ay takviminde temmuz-ağustos aylarına verilen isimdir.[20] Bu sistem Hicretten 17 yıl sonra, Ömer zamanında terk edilerek her yıl bir öncekine göre 11 gün erken gelen Hicrî takvime geçilmiştir.

Oruç İslâmın beş temel şartından biri kabul edilir. Orucun gün sayısı olarak değil, ay olarak farz kılındığına ve bütün ay boyunca oruç tutulması gerektiğine inanılır.

Arif Tekin ayette geçen sayılı günler ifadesinin Arapçada kıllet (azlık) ifade eden ve 3 ile 9 arasında değişebilecek gün sayılarını ifade eden bir deyim olduğu görüşündedir. Alevîlikte de bu görüşe uygun olarak Ramazan ayında 3, 9 veya az bir kesimde 30 gün oruç tutulur.[21] Ayrıca bu birkaç günlük orucun ayetteki ifade doğrultusunda Ramazan'ın dolunay günlerinde (Arapçada "şehr" kelimesinin dolunay anlamına geldiğinden yola çıkılarak) olması arzu edilir.

Oruç, geleneksel fıkıhçılara ve hadisçilere göre, niyetlenip Güneş'in ufuktan astronomide 12 derece altta bulunduğu andan (alacakaranlık) akşam gün batımına dek, bir şey yiyip içmemek ve cinsel aktiviteyi terk etmekten ibarettir.

Ayetteki siyah ipliğin geceyi veya karanlığı, beyaz ipliğin ise gündüzü veya aydınlığı ifade ettiği yorumları bulunmakta, ayrıca bazı din bilimcilerce orucun başlama zamanını tanımlayan imsak vaktinin sabah namazının başlama zamanı olan şafak vakti değil, gün doğumu olması gerektiği ifade edilir. Prof. Abdülaziz Bayındır ise imsak vakti olarak sabah namazının giriş vaktini işaret etmekte, Türkiye'de bu vaktin doğru tespit edilmediğini ve sabah namazının da erken kılındığını ifade etmektedir.[22]

Sıcak mevsimde oruç
Isı kaynaklı güneş çarpmalarının oruçlu insanlar üzerinde meydana getirmesi muhtemel olan ilave sağlık risklerini göz önüne alan bazı dini otoriteler, sıcak iklimlerde bu şekilde oruca devam etmenin gerekli olmadığı, bu durumlarda orucun daha serin bir mevsimde tutulmasının uygun olacağı konusunda fetvalar vermişlerdir.[23]

İslam fıkıh mezheplerine göre oruç

Oruç fıkıhçılar tarafından farz, vâcip, nâfile ve mekruh türlerine ayrılır.

  • Farz olan oruçlar: Hem edâ ve hem de kaza olarak tutulan Ramazan orucu; kefâret oruçları ve nezredilmiş (adanmış) oruçlardır. Açık rivayete göre de bu böyledir.
  • Vâcip olan oruçlar: Nafile olarak tutmakta iken bozulmuş bir orucun kazasıdır.
  • Sünnet olan oruçlar: Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu aşure günlerinde tutulan oruçtur.
  • Müstehap oruç: Her kamerî ayın üç gününü oruçlu geçirmektir. Oruç tutulan bu günlerin, eyyâm-ı bıyd'dan olması mendup olup bunlar ayın on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci günleridir.
  • Mekruh oruç: Birincisi, Muharrem'in dokuzuncu nünü tutmaksızın, yalnızca aşure gününde oruç tutmaktır. İkinci tahrîmen mekruh ise, iki bayram günü ve teşrik günlerinde tutmaktır.
  • Nafile oruçlar: Bu yukarıda zikredilenlerin dışında ve mekruh olmayan oruçlardır.

İslam fıkıhçıları namaz, ramazan orucu veya zekat gibi farz kabul edilen dini emirlerin terki durumunda uygulanacak şer’i ceza işlemlerini ve kişinin cezaen öldürülmesi sonrasında bu kişilerin cenazelerine yapılacak işlemleri de tartışarak kurallara bağlamışlardır. Radikal görüşleri benimseyen selefi mezhepler bu kişileri mürted kabul ederler, bu mezheplerin görüşlerine göre namaz, oruç veya zekatı terk ettiği için öldürülenlerin cenaze namazları kılınmaz, Müslüman mezarlığına gömülemez, miras bıraktıkları devlet hazinesine kalır.[24][25][26]

Hanefîlere göre İslam'ın uygulanmasına dair ihmal veya ret içeren eylemlerde kişinin kanatılıncaya kadar dövülmesi veya ölünceye kadar hapsedilmesini de içeren tazir cezaları ile cezalandırılması gerekir, ancak öldüklerinde cenazelerine Müslüman cenazesi muamelesi yapılır.[27][28][29]

Yahudilikte

Yom Kippur, (İbranicesi: יום הכיפורים Kefaret Günü), Yahudilikte Yahudi Takvimi'nin ilk ayı olan Tişri ayının 10. günü yaklaşık 26 saat boyunca tutulan büyük oruçtur.

Yahudiliğe göre bir insanın kaderi bir yıl önceki hâl ve hareketlerine göre yazılır. Bir yıl boyunca iyi ve hayırlı işler işleyen kişilerin kaderi bir yıl sonra için iyi yazılır.

Yahudi Yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kippur arasındaki 10 gün boyunca bir vicdan muhasebesi yapılır ki buna İbranice teşuva (geriye dönme) denir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir insanlara karşı yapılan haksızlıklar için insanlardan özür dilenir ve helalleşilir. Yehova'ya (Tanrı) karşı işlenen suçlar için de tövbe edilir. 9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce oruca başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca şunlar yasaktır:

  • Yemek yemek ve içmek
  • Yıkanmak
  • Parfüm sürünmek
  • Cinsel münasebette bulunmak
  • Çalışmak
  • Ateş yakmak

Reformist Yahudiliğe göre üstte bulunan maddelere alternatif bulunarak yapılmamasında sakınca bulmamaktadırlar.

Sabah erkenden kalkıp Sinagog'a gidilir ve yaklaşık 12 saat boyunca Sinagog'da aralıksız Yom Kippur için yapılan dualar, tövbeler ile vakit geçirilir. Güneşin batmasından yaklaşık 40 dakika sonra Tokea adı verilen kişi koç boynuzundan yapılmış bir boruyu (Şofar) çalarak orucun bittiğini ilan eder. Bu oruç yaklaşık 25-25.5 saat sürer.

Şofar'ın çalınmasıyla birlikte tören sona erer ve Tanrı'nın insanların gelecek yıl için kaderini yazdığına ve iyi kişileri hayat kitabına (Sefer Hayim) yazdığına inanılır.

Hristiyanlıkta

Katolik ve Ortodoks Kiliseleri'nde hem bireysel hem de cemaat olarak uygulamalar yapılmaktadır ve katı oruç kuralları artık uygulanmamaktadır. Oruç artık esas olarak gönüllülük esasına dayalı olarak anlaşılmaktadır. Niyet esastır. Bu bir adak, kendi başına yaşayan bir fedakarlık unsurdur.

Oruç, duaya vurgu ve yoğunluk verir. Özellikle Tanrı için açlığı ve O'nun iradesini ifade eder. Yaradılışın iyiliğini, bazı faydalarından yararlanmanın geçici olarak teslim olmasıyla ortaya koyar ve bu nedenle her zaman bir şükran unsuru içerir. Oruç Hristiyan öğretinde özellikle açgözlülük günahına karşı bir idmandır.

Diğer dinlerde

Oruçun Hinduizm, Brahmanizm, Budizm, Janizm, Maniheizm, eski Yunan ve Kelt dinleri gibi dinlerde de değişik şekil ve miktarlarda tutulduğu ifade edilmiştir.[30]

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2013. 
  2. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 21 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2013. 
  3. ^ http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0167629611001081 []
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2013. 
  5. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2013. 
  6. ^ http://www.acibadem.com.tr/guncelsaglik/GuncelSaglik.asp?t=677[]
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Temmuz 2013. 
  8. ^ a b c "Arşivlenmiş kopya". 16 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Temmuz 2013. 
  9. ^ Dorff, Tanya. "Short-Term Fasting: Impact on Toxicity". 0S-08-9 NCT00936364. 28 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2014. 
  10. ^ "Routine periodic fasting is good for your health, and your heart, study suggests". Intermountain Medical Center. 26 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2014. 
  11. ^ Varady & Hellerstein. "Alternate-day fasting and chronic disease prevention: a review of human and animal trials". American Society for Clinical Nutrition. 30 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2015. 
  12. ^ "Fasting triggers stem cell regeneration of damaged, old immune system; ScienceDaily, 2014-06-05". University of Southern California. 14 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Temmuz 2015. 
  13. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; BBC isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  14. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; WP isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  15. ^ "About the Nobel Prize in Physiology or Medicine 2016". Nobelprize.org. 6 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2016. 
  16. ^ Gräff, J., Kahn, M., Samiei, A., Gao, J., Ota, K. T., Rei, D., & Tsai, L. H. (2013). A dietary regimen of caloric restriction or pharmacological activation of SIRT1 to delay the onset of neurodegeneration. Journal of Neuroscience, 33(21), 8951–8960.
  17. ^ Lutter, M., Sakata, I., Osborne-Lawrence, S., Rovinsky, S. A., Anderson, J. G., Jung, S., … & Zigman, J. M. (2008). The orexigenic hormone ghrelin defends against depressive symptoms of chronic stress. Nature neuroscience, 11(7), 752.
  18. ^ Fontán-Lozano, Á., Sáez-Cassanelli, J. L., Inda, M. C., de los Santos-Arteaga, M., Sierra- Domínguez, S. A., López-Lluch, G., … & Carrión, Á. M. (2007). Caloric restriction increases learning consolidation and facilitates synaptic plasticity through mechanisms dependent on NR2B subunits of the NMDA receptor. Journal of Neuroscience, 27(38), 10185–10195.
  19. ^ "Oruç İnsan Sağlığına Gerçekten Faydalı mı?". 23 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  20. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Eylül 2014. 
  21. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 14 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2014. 
  22. ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Temmuz 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2012. 
  23. ^ "Arşivlenmiş kopya". 4 Ağustos 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2012. 
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  25. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 15 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  26. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  27. ^ ""Büyük felaket: Namazı terk etmek" (ismailaga.org.tr)". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  28. ^ ""Namazı terk etmenin hükmü" (namazzamani.net)". 7 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  29. ^ ""Who does not pray?" (islamhouse.com)" (PDF). 15 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2020. 
  30. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2013. 


İlgili Araştırma Makaleleri

Farz ya da “fariza”; Fıkıh bilginleri tarafından oluşturulmuş ve tanımlaması yapılmış olan bir İslâm dinî terimidir. Yine fıkıhçılar tarafından tanımlanan efâl-i mükellefînden sayılır. İslâmî anlayışta Allah'ın sözü sayılan Kur’an’da Müslümanlara yapılmasının açık bir şekilde emredildiği kurallar veya ibadetler olarak kabul edilir. Kur’an’da yapılması açık emir ve gereklilik ifade etmeyen fiiller ise vacip gibi başka kavramlar ile tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

<span class="mw-page-title-main">Ramazan Bayramı</span> Ay takvimine göre şevval ayının ilk üç gününde kutlanan dinî bayram, Şeker Bayramı

Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı ya da İftar Bayramı, İslam âleminde oruç tutma ayı olan Ramazan ayının ardından üç gün boyunca kutlanan dinî bir bayramdır. Hicrî takvime göre onuncu ay olan Şevval ayının ilk üç gününde kutlanır. Bayramdan bir önceki gün Ramazan ayının son günü olan arifedir.

Zekât, İslâm'ın beş şartından biridir. Terim olarak şeriatta "asli ihtiyaçlar" dışında nisab miktarı mala sahip olan ve bu sebeple zengin sayılan Müslüman'ın, bu zenginliği üzerinden bir tam yıl geçtiğinde dinî yükümlülük gereği zekât olarak vermesi gereken miktarın adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

Cuma namazı, İslâm dininde cuma günü öğle vakti cemaatle kılınması farz olan iki rekatlık bir namazdır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

Müstehap, "sevilen, beğenilen" anlamına gelen İslam dini terimi. Edeb ve mendub da denir. Efâl-i mükellefin'dendir.

Kerahat vakti, güneşin doğuş, batış ve tam tepede bulunduğu vakte denir. İslam dinine göre kerahat vakitlerinde namaz kılınması mekruh'tur.

<span class="mw-page-title-main">İslami bayram</span>

İslam dininde Ramazan bayramı ve Kurban Bayramı olmak üzere iki büyük bayram vardır. Bayramlar kültür ve mezheplerin farklılığına göre değişik şekillerde kutlanır. İslami bayramlar ay takvimine göre düzenlenir. İslami takvimde 12 ay ve 354–355 gün vardır. Sünni ve Şia ay takvimleri her zaman örtüşmez. Bazen hem Şiilerin hem de Sünnilerin kutladığı bir bayram farklı günlere denk gelebilir. İslami bayramlar ay takvimine göre düzenlendiğinden 1-2 günlük farklılıklar olabilir.

<span class="mw-page-title-main">İftar</span> Ramazanda orucun açıldığı akşam yemeği

İftar, Ramazan ayında Müslümanların oruçlu geçirdikleri günün sonunda akşam ezanı okunduktan sonra yenen yemektir. Bu, onların gün içinde yediği ikinci öğün olmaktadır. Ramazan ayında günlük oruç, sahur yemeğinin hemen ardından başlar, gündüz saatlerinde devam eder ve gün batımıyla birlikte iftar yemeğiyle sona erer.

<span class="mw-page-title-main">Sahur</span> Oruçtan önce yenilen yemek

Sahur, İslâm dininin inancına göre sabahın erken saatlerinde Müslümanlar tarafından, özellikle Ramazan ayında veya diğer aylarda, İslâm'ın bir ibadeti olan orucun başlamasından önce, yani imsak vaktinden önce tüketilmesi sünnet olan son yemektir. Sahur, Ramazan ayında normal günlerdeki geleneksel üç öğünün yerini alır.

İmsak, Ramazan ayında oruç tutacak Müslümanların sahur sonrasında sabah ezanı ile birlikte başlayan yeme ve içmeyi bırakma zamanıdır. Kelime manası, kendini tutmak, bir şeyden el çekmektir. Takvimlerde, günlere ve illere göre imsak saatleri belirtilir. Geleneksel anlayışta sabah namazı İmsak'tan 15-20 dakika sonradır.

Usûl-i fıkıh veya fıkıh usûlü, fıkıh yani İslâm hukukunun iki dalından biridir. Fıkhın diğer dalı “fürû” olarak tanımlanır. Salt “fıkıh” denildiğinde ise kastedilen şey de fürû’dur. Fıkhın diğer dalı olan “usûl” ise usûl-ü'l-fıkh veya fıkıh usûlü olarak anılır. “Nazarî Hukuk” olarak tanımlayabileceğimiz fıkıh usûlüne bir ilim olduğunu vurgulayarak ilmu usûli'l-fıkh dendiği gibi sadece ilmu'l-usûl dendiği de olur.

<span class="mw-page-title-main">Nafile namazlar</span>

Nafile (tatavvu) namazlar, herhangi bir yükümlülüğü olmadan, içten gelerek kılınan namazlardır. Beş vakit namaza bağlı olan sünnetler, ramazan geceleri kılınan teravih namazları, kuşluk namazları, gece namazları başlıca nafile namazlardır.

Müfsid (Arapça:مفسد), bir İslam dini terimi. Efâl-i mükellefin'dendir. Arapça fsd kökünden gelen müfsid "fesat sokan" sözcüğünden alıntıdır. Lügâtte bozucu veya fesad eden gibi mânâlara gelir. Müfsid kelimesi, İslam kelâmında imanı (inanç), İslam fıkıhında ise başlanmış bir ibâdeti bozarak geçersiz kılan durumlar için kullanılan bir terimdir. Yani müfsid İslam'da meşru olan bir akideyi veya başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylerdir. Örneğin; İmanı ve namazı, nikâhı ve haccı, zekatı, alış ve satışı bozmak gibi. Mesela, Allah'a ve kitaba sövmek küfür olup, imanı bozar. Namazda gülmek, abdesti ve namazı bozar. Oruçlu iken bilerek yemek, içmek orucu bozar. Müfsid, kasıtlı olarak yapıldığında ibâdeti bozduğundan ibâdetin tekrarlanmasını gerektirir. Müfsidin özürsüz, bilerek yapılması günâhtır. Hatâ ile yanlışlıkla meydana gelmesinde ise günâh ve azap olmadığı gibi ibadet de bozulmaz. Örneğin oruçluyken bilmeden, unutarak yiyip içmek; namaz içinde kendini alamayıp gülmek gibi.

Efâl-i mükellefin, mükellefiyet çağı olarak tanımlanan buluğ'a eren her akıllı Müslümanın yapabileceği fiillerle ilgili dini etiketleme veya sınıflama ifade eden bir terimdir. Etiketler 8'e ayrılır. Bu 8 sınıftan ilk 5'i yapılması; son 3'ü ise yapılmaması istenen eylemlerdir.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Ramazan</span> Hicrî takvimin 9. ayı, Müslümanların oruç tuttuğu ay

Ramazan, hicrî takvime göre 9. ay ve İslam inancına göre Muhammed'e Kur'an ayetlerinin inmeye başladığı, aynı zamanda Müslümanlarca oruç tutulmaya ve terâvih namazının kılınmaya başlandığı aydır. Bu ayda oruç tutmak, İslam'ın beş temel şartından biridir. Ramazan, Ay'ın hilâl görünümünün ilk görülüşünden itibaren 29 veya 30 gün boyunca sürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Açlık Sanatçısı</span> Franz Kafkanın öyküsü

"Açlık Sanatçısı" , Franz Kafka'nın ilk defa 1922'de Die neue Rundschau adlı edebiyat dergisinde yayımlanan hikâyesidir. Hikâye ayrıca Kafka'nın kendisi tarafından yayın için hazırladığı son hikâye koleksiyonu olan Açlık Sanatçısı içinde de yer almaktadır. Sanatını takdir edenlerin sayısında düşüş meydana gelen bir açlık sanatçısı olan hikâyenin protagonisti, Kafka'nın arketipik bir yaratımıdır: Birey büyük ölçüde toplum tarafından yalnız bırakılır ve mağdur edilir.