İçeriğe atla

Orta Çağ

Orta Çağ,[1][2] tarihçiler tarafından 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü söylenen tarihî dönemi ifade eden kavramdır.[3][4] Orta Çağ dönemine verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da,[5] daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir. Orta Çağ, tarihçiler tarafından ihtilaflar olmasıyla birlikte, genel olarak MS 500–1500 aralığındaki dönemi kapsamaktadır ve Antik Çağ (MÖ 3000–MS 500) ile modern zamanlar arasında ayrı bir dönem olarak görülmektedir.

Genel kabule göre Orta Çağ, MS 375 civarında gerçekleşen Kavimler Göçü[6] veya y. 476'da Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşü ile başlamış ve 1453 yılında Osmanlılar tarafından İstanbul'un ele geçirilmesi ve Bizans İmparatorluğu'nun yıkılışı veya 1492'de Kristof Kolomb öncülüğünde Amerika kıtasının keşfedilmesiyle sona ermiştir.[4][7] Ancak genel olarak Orta Çağ, 500 – 1500 yılları arasını kapsamaktadır.

Antik Çağ'ın en güçlü devletlerinden biri olan Roma İmparatorluğu'nun Doğu kanadı olan Bizans İmparatorluğu, Orta Çağ'ın sonlarına kadar varlığını sürdürdü. 7. yüzyıl başlarında, Orta Doğu'da, Muhammed önderliğinde yeni bir monoteist İbrahimî din olan İslam doğdu. Yeni inanç, Avrasya ve dünya tarihini köklü bir biçimde değiştirdi.[8][9] Erken Müslüman fetihleri sonucunda Orta Doğu'nun tamamı, Kuzey Afrika, Batı Asya, Hint anakarası ve İber Yarımadası'nı kapsayan büyük ölçekte bir İslam İmparatorluğu ortaya çıktı. İslam dünyası, 8. yüzyılın ortalarından 15. yüzyıl sonlarına kadar bilimsel, teknolojik, sanat, kültür, askerî gibi pek çok alanda dünyanın en gelişmiş medeniyeti oldu. Bu bilgi birikimi, "İslam'ın Altın Çağı" olarak bilinen dönemi yaşattı.

Orta Çağ ayrıca; Haçlı Seferleri'nin başlangıcını, Mezoamerika'da medeniyetlerin gelişmesini ve etkileyici eserler inşa etmelerini, Hristiyan dünyasının 11. yüzyıl ortalarında ikili mezhep ayrılığına düşmesini, 13. yüzyıl başlarında Orta Asya'da başlayan Moğol istilalarını, Abbâsî Halifeliği'nin parçalanıp dünyanın farklı bölgelerinde farklı İslam devletlerinin ortaya çıkmasını, Batı Afrika'da Mali İmparatorluğu'nun yükselişini, 1299'da Batı Anadolu'da Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunu ve Orta Doğu ticaret yolları vasıtasıyla Avrupa ve Asya medeniyetleri arasında ekonomik ve kültürel temasın sağlanmasını kapsamaktadır.[10]

Kronoloji

Tarih Olay [4]
536 Doğu Roma İmparatorluğu ordusu, Belisarius'un komutasında Roma'yı yeniden ele geçirerek Ostrogotları sürer.
y. 550 Güney Arabistan'daki Himyar Krallığı yıkılır.
y. 570 İslam dininin peygamberi Muhammed, Arabistan'ın Mekke şehrinde doğar.
y. 610 Muhammed, kendisine vahiy indiğini açıklar ve İslam dini ortaya çıkar.
622 Muhammed ve takipçileri Mekke'yi terk ederek Medine'ye yerleşir.
632 Peygamber Muhammed ölür ve İslam dini Arap Yarımadası'na egemen olur.
637 Müslümanların ordusu Kudüs'ü kuşatıp ele geçirir.
762 Abbasi halifesi Mansur, Bağdat'ı kurar ve İslam'ın Altın Çağı başlar. Bağdat, Müslüman alimlerin merkezi olur.
793 Viking savaşçıları, İngiltere'nin kuzeyindeki kutsal Lindisfarne adasındaki manastıra acımasız bir baskın düzenler.
800 Frankların kralı Şarlman, Roma'da imparatorluk tacı takar.
825 Harizmi, ondalık gösterimini Hindistan'dan İslam dünyasına tanıtır.
1071 Selçuklu Türkleri Malazgirt'te Bizans İmparatorluğu'nu mağlup eder ve Romen Diyojen'i esir alır.
1096 Kutsal Topraklar'ı Müslümanlardan geri almak için Haçlı Seferleri başlar.
1099 Hristiyan şövalyeler Kudüs'ü Müslümanların elinden alır. Filistin ve Suriye'de Haçlı devletleri kurulur.
1120 Kamboçya'da Hindu tapınağı Angkor Vat'ın inşası başlar. Angkor Vat, dünyanın en büyük dini yapısı haline gelir.
1120 Tapınak Şövalyeleri tarikatı kurulur.
1187 Müslüman lider Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü Hristiyanların elinden geri alır ve III. Haçlı Seferi başlar.
y. 1200 Peru'da, Cuzco Vadisi'nde İnka Uygarlığı ortaya çıkar.
1206 Moğol hükümdarı Temuçin, Cengiz Han unvanını alır ve Moğol istilaları başlar.
1215 İngiltere kralı John, Magna Carta anlaşmasını imzalar.
y. 1250 Aztekler, Meksika Vadisi'ne gelir.
1258 Bağdat'ın Moğollar tarafından yağmalanmasıyla Abbasi Halifeliği sona erer.
1275 Venedikli tüccar ve gezgin Marco Polo, Kubilay Han'ın sarayına ulaşır.
1324 Mali'nin varlıklı hükümdarı Mansa Musa, Mekke'ye hacca gider ve İslam, Batı Afrika'da yayılır.
1347 Veba salgını, İpek Yolu aracılığıyla Asya'dan Avrupa'ya taşınır.
1453 Konstantinopolis, II. Mehmed komutasındaki Osmanlı Türkleri tarafından fethedilir ve Bizans İmparatorluğu yıkılır.
1492 İtalyan kaşif Kristof Kolomb, Amerika kıtasına ulaşır.

Geç Roma İmparatorluğu

Dört Tetrark'ı betimleyen bir Geç Roma heykeli, bugün Venedik, İtalya'da bulunmaktadır.[11]

Roma İmparatorluğu en geniş sınırlarına ikinci yüzyılda ulaştı. Bunu takip eden iki yüzyıl Roma İmparatorluğu'nun ağır ağır çöküşüne ve sınırlardaki kontrolü yitirmesine şahit oldu. 285'te imparator Diocletian imparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye bölmüştü. Bu doğu-batı ayrımı imparatorluğun başkentini Konstantinopolis'e taşıyan Konstantin döneminde de devam etti.

Roma İmparatorluğu'nun sınır komşuları daha güçlü hale geldiğinden, 4. yüzyılda imparatorluğun askerî harcamaları arttı. Daha önce ticaret ilişkileri içinde bulundukları kabileler imparatorluğun içine sızarak zenginliğinden yararlanmaya çalıştılar. Diocletian reformlarıyla vergi sistemini ve orduyu düzenledi ayrıca yönetimde güçlü bir bürokrasi oluşturdu. Bu reformlar imparatorluğa zaman kazandırdı ancak bu reformlar çok fazla para gerektirdi. Roma'nın düşen geliri imparatorluğu vergilere bağımlı kıldı. Gelecekte aksilikler Roma'nın zenginliğini ordusuna harcamasına neden olacaktı. Bu sınır genişletme döneminde ekonomik sorunlar kritik bir problem haline gelecekti. 378'deki Hadrianapolis (Edirne) Muharebesi yenilgisi Roma ordusuna çok fazla zarar verdi ve imparatorluğun batısını savunmasız bırakılmasına neden oldu. Batı da güçlü ordu olmaması ve imparator Konstantin'den herhangi bir kurtuluş vaadi gelmemesinden dolayı imparatorluğun batısı uzlaşma yoluna girdi.

Geleneksel tarihte ‘Barbar akınları’ olarak bilinen ‘Göç Dönemi’ oldukça anlaşılması güç ve aşamalı bir dönemdi. Bazı tarihçiler bu döneme ‘Karanlık Çağ’ adını verdi. Bu dönemdeki barbar kavimlerin bazıları Roma'nın klasik kültürünü inkâr ederken, bazıları ise tamamen kabullendi hatta göz dikti.Ostrogot lideri Thedoric bu kültürü kabullenen ve kendini Roma kültürünün mirasçısı olarak görenlere bir örnektir. Avarlar, Bulgarlar, Hunlar, Macarlar'ın yanında birçok Cermen kavim ve Slav halklar, Roma sınırlarına göç ettiler. Bazı gruplar Roma senatosu ya da imparatorunun onayıyla Roma sınırlarına yerleşti. Tarımsal arazi karşılığında bu kavimler Roma'ya askeri destek sundu. Diğer saldırılar küçük çaplı, yağmalama amaçlı saldırılardı. Bu saldırıların en bilineni 410'da Vizigotlar tarafından gerçekleştirilen ve Roma'nın yağmalanmasıyla sonuçlananıdır.

5. yüzyılda Roma'nın kurumları çökmeye başladı. Batı'nın son imparatoru Romulus Augustus 476'da barbar kral Odoacer tarafından tahttan indirildi. Doğu Roma İmparatorluğu (batının tamamen düşmesinden sonra Bizans İmparatorluğu) düzenini batıyı kendi kaderine terk ederek sağladı. Bizans imparatorlarının bu sınırlarda hak iddia etmesine rağmen barbar krallar kendilerini batının imparatoru olarak görmeye başladı. Bundan sonraki üç yüzyıl boyunca batının yasal bir imparatoru olmayacaktı. Bunun yerine barbar desteği sağlayan krallar tarafından yönetildi. Bazı krallar sadece vekillik alarak kral unvanıyla yönetirken bazıları kendi isimleriyle yönetti. 5. yüzyıl boyunca şehirler düşmeye başladı ve güçlendirilen duvarlarla korunmaya çalışıldı. İmparatorluğun batısı altyapısal olarak çöküşler yaşadı ve merkez yönetim tarafından müdahale edilmedi. Şehirlerde yapılan savaş arabası yarışları, yolların düzenlenmesi, su kemerleri gibi düzenlemeleri genellikle piskoposlar tarafından yapıldı. Hippo piskoposu Augustinus yönetici gibi davranan piskoposların bir örneğidir.

Zaman çizelgesi

RönesansGeç AntikModern ErkenGeç Orta ÇağYüksek Orta ÇağErken Orta Çağ

Erken Dönem Orta Çağ

Ostrogot lider Teoderik'in bir madeni parası, Milano, İtalya, MÖ 491–501 dolaylarında

8. yüzyılda Roma merkezi otoritesini kaybetmiş, kırsallaşmış ve büyük güç olma özelliğini kaybetmişti. 5'inci ve 8'inci yüzyıllar arasında Roma merkezi yönetiminin bıraktığı boşluğu yeni halklar ve güçlü bireysel hareketler doldurdu. Cermen kabileleri imparatorluğun eski sınırlarında bölgesel egemenlikler kurdular. Bu kabileler İtalya'da Ostrogotlar, İspanya'da Vizigotlar, Gaul'de (Fransa) Franklar, Britanya'da Anglo-Saxonlar ve Kuzey Afrika'da Vandallar'dır. Roma'nın gücünü kaybetmesinin sosyal etkilerinin anlaşılması güçtür. Şehirler ve tüccarlar güvenli ticaretin ekonomik yararlarından mahrum kaldılar ve imparatorluğun entelektüel gelişimi kültürel ve eğitimsel birliğin olmamasından dolayı olumsuz etkilendi.

Roma sosyal yapısının bozulması dramatiktir. Ticaret yapmak ve şehirlerarası ulaşım eskisi kadar güvenli olmadığından ticarette ve üretimde düşüş görüldü. Uzun mesafeli ticarete dayanan sanayiler; örneğin çanak-çömlek ticareti kısa sürede ortadan kalktı.

7 ve 8. yüzyıllarda Müslümanların İspanya, Kuzey Afrika, Mısır, Pers İmparatorluğu, Portekiz, Suriye ve Akdeniz'in diğer kısımlarını ele geçirmesiyle deniz ticaretlerini arttırdı.

Beceriksiz yöneticilerin üstünkörü çalışmaları kütüphane, umumi banyo, meydan ve eğitim kurumları kurmak için yeterli değildi. Yeni yapılar eskilerinden çok daha küçük ve gösterişsizdi. Şehir duvarları ardındaki Romalı mülk sahipleri büyük değişikliklere sıcak bakmıyorlardı ve kolayca topraklarını bırakıp başka bir yere hareket etmek istemiyorlardı. Bazılarının elinden malları alındı ve Bizans sınırlarına kaçtılar, diğerleri ise yeni yöneticileriyle iyi ilişkiler geliştirmeye çalıştılar. İspanya ve İtalya gibi yerlerde Roma yasalarının ve inançlarının sürdürülmesi gerektiğine inanıldı. Diğer nüfusun yoğun olduğu bölgelerdekiler yeni giyinme şekilleri, yeni bir dil ve yeni gelenek ihtiyacı duydular.

Katolik Kilisesi'nin kültürel açıdan birleştirici bir etkisi vardı. Katolikler tarafından nüfuslanmış bazı bölgeler Aryan yöneticiler tarafından işgal edildi. Frankların lideri I. Clovis Aryanizme karşı Katolikliği seçen liderlerden biridir. I. Clovis'in Katolikliği benimsemesi Gaul'deki Frank kabileleri açısından bir dönüm noktasıdır. Piskoposlar aldıkları eğitimden dolayı Orta Çağ toplumunun merkezindeydi. Sonuç olarak yönetimde önemli rol oynadılar. Ancak Batı Avrupa'nın merkezinin dışında kalan bazı bölgeler Hristiyanlık ya da klâsik Roma geleneğinden hiç etkilenmeden kaldılar. Avarlar ve Vikingler gibi savaşçı toplumlar Batı Avrupa'da yeni doğmakta olan toplumlar için hâlâ tehlike oluşturuyordu.

Erken Dönem Orta Çağı monastizmin doğuşuna da tanık oldu. Toplumdan ayrılıp ruhani hayata yönelmek kişilerin tercihiyken, Avrupa monastizmi şeklini Mısır ve Suriye'de meydana çıkan gelenek ve ideolojilerden aldı. Monastizmin ruhani uygulamalara yaklaşımına kenobitizm dendi ve öncülüğünü 4. yüzyılda Aziz Pachomius yaptı. Monastik düşünce Mısır'dan Avrupa'ya 5. yüzyılda hiyeroglif edebiyatla yayıldı. 6. yüzyılda Aziz benedictus monastismizn belirleyici kurallarını idare ve dinî âyinler hakkında detaylı bir şekilde yazdı. Orta Çağ'da manastırlar ve keşişler dini ve politik konularda derin etkiye sahipti, mesela zengin ailelerin toprak güvencesi, yeni fethedilen yerlerde kraliyet propagandası ve eğitim gibi konularda çok etkiliydiler.

Romanesk sanatın doğuşu olan 8. yüzyıla kadar İtalya dışında taş binalara ilgi yoktu. Roma'daki bina malzemeleri, bu türde eserler yapmak için çalındı. Roma ve Bizans etkisi baskın kalsa da Keltik ve Cermen barbar kavimlerin mimari şekilleri Hristiyan sanatıyla birleştirildi. Batı Avrupa'da yüksek kalitede mücevherler ve dini sanat eserleri yapıldı. Charlamagne ve diğer krallar dini sanat eserlerinin yapılmasına büyük destek verdiler. Bu dönemdeki bazı sanat eserlerinde altın gümüş ve değerli pigmentler kullanılarak İncil’den öyküler anlatılmaya çalışıldı.

Karolenjler

Aachen'deki Aachen Katedrali, 805'te tamamlandı.[12]

Fransa’nın Gaul bölgesinde iki yeni güç ortaya çıktı; Avusturasya ve Neustrasya. Bu krallıklar efsanevi kralları Merovec’den sonra üç yüzyıl boyunca Merovenj Hanedanından gelen krallar tarafından yönetildi. Merovenj ailesi dönem dönem aile bireyleri arasında anlaşmazlıklar çıkan bir aileydi. Merovenj tahtına geçme kuralı kan bağıydı. Ancak 7. yüzyılda Austrasian ailesi güç kazandı ve Merovenjler geleneksel figür olarak korundu. Merovenjler Baltık üzerinden Avrupayla ticaret ilişkilerinde bulundu. Merovenj kültürü ‘Romanlaştırılmış’ olarak tanımlanabilir, örneğin Roma paralarındaki yönetici sembollerine, piskoposluğa ve manastırlara çok önem verdiler. Bazıları Merovenjlerin Bizans'la ilişki içinde olduğunu düşündü. Ancak Merovenjler seçkin kişilerin ölülerini toprak mezarlara gömdüler ve nesillerini hayvan figürleriyle işaretlediler.

7. yüzyıl Austrasia ve Neustria arasında iç savaşların yaşandığı bir dönemdir. Bazı aile büyükleri bu savaş ortamından yararlandı. Örneğin I. Pepin bu durumdan yararlanarak kendini Merovingian Sarayı'nın başkanı ilan etti ve büyük zenginlik ve destek elde etti. Kendi soyundan gelen diğer nesiller de onun bu konumundan yararlandı ve sarayda danışmanlık ve vekillik gibi görevlere geldiler. Hanedanlık 732'de Charles Martel’in Müslümanları yenmesiyle yeni bir yön aldı. Karolenj hanedanlığı III. Pepin önderliğinde 753'te Austrasia ve Neustrialar’ın yönetimlerini ele geçirdi. Çağdaş kayıtlara göre Pepin bu darbe için gücünü Papa’dan aldı. Pepin’in darbesi Morevenjlerin beceriksiz ve zalim yöneticiler olduğu yolunda yapılan propagandalarla kuvvetlendirildi ve Charles Martel’in başarıları ve ailesinin dindarlığı yüceltilerek öyküleştirildi. 783’te Pepin öldüğünde imparatorluğu oğulları Karl ve Carloman’ın ellerine bıraktı. Carloman doğal nedenlerle öldükten sonra Karl Carloman’ın küçük oğlunun tahta geçmesini engelledi ve kendini birleşmiş Austrasia ve Neustria krallıklarının imparatoru ilan etti. Karl çağdaşları tarafından ‘Büyük Karl’ ya da Şarlman olarak bilindi. 774'te başlayan sistemli toprak genişlemesi Avrupa'yı büyük oranda bir araya getirdi. 800'den sonraki savaşlarda birçok soylu müttefik edinerek geniş toprakları yönetti. Orta Çağ'ın soylularının çoğu köklerini bu genişleme sürecinde ortaya çıkan Karolenj hanedanlığına dayandırmak istedi.

Şarlman'in 800 yılının yılbaşı günü taç giyme töreni, 476'dan beri mevcut olan güç boşluğunu doldurduğu için Orta Çağ tarihinin dönüm noktası olarak bilinir. Bu tören Şarlman'nin liderliğinde de değişikliğe yol açtı. İmparatorluğun otoritesini görmüş olan din adamlarını sistematik bir şekilde etrafında toplandı ve imparatorluğun en uç yerlerine otoritesini ulaştırdı. Ayrıca kendi sınırları içindeki kiliselerde değişmez ayin düzenini bir kenara iterek değişiklikler yapmaya çalıştı.

Karolenj Rönesansı

Şarlman'nin Aachen’deki sarayı kültürün yeniden doğuş merkeziydi ve ‘Karolenj Rönesansı’ olarak da bilinir. Bu dönemde okur-yazarlık oranında artış görüldü, sanatta, mimaride, hukukta ve dini eserlerde gelişmeler görülür. Klasik Latin edebiyatı almış olan İngiliz keşiş Alcuin, Aachen'a davet edildi. Bu Latin kültürüne dönüş Orta Çağ Latin gelişmeleri için önemli bir basamaktır. Bu dönemde bütün Avrupa'da iletişimi kolaylaştıran bir yazı düzeni kullanıldı. Almanya'da Karolenj hanedanlığının düşmesi ve Anglosaksonlar'ın güç sahibi olmasını Otto Rönesansı izledi.

Orta Çağ’ın Zirve Dönemi

Fransa'nın kuzey kıyısındaki Mont Saint-Michel manastırı ve tahkimatlı yerleşimi, Orta Çağ'ın sembolikleşmiş yapıtıdır ve Limbourg kardeşlerin resmini yaptığı 1430'lardan beri çok az değişmiştir.

Orta Çağ'ın Zirve Dönemi, tarihçiler tarafından 11. ve 13. yüzyıllar arasında Avrupa'nın şehirleşme süreci, askeri gelişme ve düşünsel etkinliklerin canlandığı dönem olarak tanımlanır. Bu canlanma yağmacı İskandinavya'nın ve Macarlar'ın Hristiyanlığı kabullenmesiyle ivme kazandı. Bu dönemde Avrupa'nın nüfusu büyük miktarda artış göstermiştir. Nüfus şehirlerde yoğunlaştı ve buradaki insanlar uzaklardaki tarım alanlarını işgal etmeye çalıştılar. Antik şehirler Akdeniz kıyısında toplandı. 1200'de gelişmekte olan merkez şehirler yollar ve nehirlerle birbirlerine bağlı ve kıtanın ortasında bulunuyorlardı. Bu dönemin sonunda Paris'in nüfusu yaklaşık olarak 200.000'di. İtalya'nın merkezi, kuzeyi ve Flandra'da özerk yönetimli şehirlerin ortaya çıkması ekonomik hareketlenmeye, yeni dini ve ticari kurumların ortaya çıkmasına neden oldu. Baltık kıyısındaki ticaret şehirleri Hansa Birliği olarak bilinen anlaşmayı yaptılar ve bu antlaşmada Venedik, Ceneviz ve Pisa gibi İtalyan şehir-devletleri yer aldı ve ticaret alanlarını Akdeniz boyunca genişlettiler. Bu dönem Fransa, İngiltere ve İspanya kralları için şekillenme dönemiydi; güçlerini pekiştirdiler ve yönetimi kolaylaştıracak yeni kurumlar kurdular. Laik krallardan bağımsızlık fikrini oluşturan Papazlık, Hristiyan dünyasında laik bir hâkimiyet kurdu. Tarihçilerin Papazlık Monarşisi dedikleri düşünce 13. yüzyılda, III. Innocent'in papalığı döneminde en yüksek noktasına ulaştı. Kuzey Haçlı Seferleri, Baltık ve Finlerdeki pagan bölgelerdeki Hristiyan krallıklardaki ve askeri düzendeki gelişmeler Avrupa'daki birçok yerli halkı asimile olmaya zorladı. Moğol istilaları dışında barbar saldırıları durdu.

Roma Dönemi Sonrası Krallıklar

Roma sonrası dünyada, Roma kültürünün istilacı kavimlerin gelenekleriyle kaynaşması ayrıntılı bir şekilde belgelenmiştir. Özgür erkek kabile üyelerine siyasi konularda Roma devletinde yaygın olandan daha fazla söz hakkı tanıyan yerel yönetim meclisleri, yasama ve yargı organlarına dönüşmüştür.[13] Romalılar ve istilacılar tarafından bırakılan maddi eserler genellikle birbirlerine benzer ve kabile eşyaları genellikle Roma eşyaları örnek alınarak yapılmışlardır.[14] Yeni krallıkların bilimsel ve yazılı kültürünün büyük bir kısmı Roma entelektüel geleneklerine dayanıyordu.[15]

Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri Kudüs’ü Müslüman kontrolünden kurtarmak için yapılan donanımlı seferlerdir. Kudüs 7. yüzyılda, Yakın Doğu, Kuzey Afrika ve Anadolu’yla birlikte Müslüman kontrolü altına girmişti. Birinci Haçlı Seferi, Bizans imparatoru I. Aleksios'a yardım etmesini istemesi nedeniyle, bunu sağlamak için 1095 yılında Papa II. Urbanus’un Clermont Konseyi’nde verdiği vaazla başladı. Urbanus Haçlı seferlerine katılan Hristiyanların günahlarının daha bu dünyada iken bağışlanacağını ve kutsal Kudüs’e yerleşme imkanları olacağını vadetti. Bu arzuyla Avrupa toplumunun her sınıfından binlerce insan bu amaçla harekete geçti ve uzun, serüvenli ve çok çarpışmalı geçen bir kara yolculuğu sonunda 1099'da Kudüs ve diğer bölgeler ele geçirildi. Hareket ilk desteğini Franklardan aldı; Arapların Haçlı Seferlerine "Franj" demesi bu yüzdendir.Bu bölgede çok küçük bir azınlık olmalarına rağmen, Haçlılar işgallerini pekiştirmek için Haçlı devletleri kurdular, bunlar ; Kudüs Krallığı, Urfa Kontluğu, Antakya Prensliği, Trablus Kontluğu'dur. 13. yüzyılda bu şehirler arasında ve etrafındaki Müslüman şehirleri arasında birçok anlaşmazlık çıktı. Haçlı Seferleri'nin temel amacı kurulan bu şehirlerle kaybedilen yerleri geri almaktı. Tapınak Şövalyeleri bu amaçta destek sağlanması için oluşturulmuş birliklerdir.

Orta Çağ'ın büyük bir döneminde 8. yüzyıldan itibaren Avrupa'nın büyük bir kısmı olan güneyi Müslümanlar eline geçmişti ve Avrupa'nın politik etkisi dışında kalmıştı. 11. yüzyıldan başlayarak ta 15. yüzyıllara kadar Avrupa içinde yapılan Hristiyan hücumları ve Haçlı Seferleri ile Hristiyanlar Müslümanların egemenliği altındaki Güney Fransa, İspanya, Portekiz ve Güney İtalya'daki tüm toprakları geri aldılar. Buna karşılık Müslümanlar geri saldırıları ile Asya'daki Haçlıların fethettikleri tüm toprakları geri aldılar. Bu dönemde Bizans İmparatorluğu çöküşe geçmişti. 1071'de Malazgirt Savaşı'ndan sonra imparatorluk ciddi anlamda çöküş ve yenilenme sürecine girdi. Dördüncü Haçlı Seferi'nde 1204'te Konstantinopolis'in Haçlı Frankların eline geçmesi çöküşü iyice açığa çıkardı. Konstantinopolis'in Bizanslılarca 1261'de geri alınmasına rağmen devlet artık sadece ismen bir imparatorluk olmuştu ve Bizans devleti 1453'e kadar ayakta kaldı.

Bilim ve teknoloji

Erken Dönem Orta Çağ ve İslam'ın Altın Çağı'nda, İslam felsefesi, bilimi ve teknolojisi Batı Avrupa'dan çok daha fazla gelişmişti. İslam âlimleri eski gelenekleri incelediler ve kendilerinin yeni buluşlarını, yeniliklerini de ekleyerek yeni bir kültür oluşturdular. Roma rakamlarının yerini onluk sisteme dayalı numara sisteminin alması ve cebir matematiksel işlemlerde kolaylık sağladı. Diğer bir sonuç ise Latince konuşan toplumların geçişte kaybolan felsefe ve edebiyata ulaşmasıdır. 12. yüzyıldaki Latince çeviriler Aristoteles'in felsefesine ve 12. yüzyılın Rönesansı olarak bilinen İslam bilimsel gelişmelerine olan tutkuyu besledi. Ticaret yollarının eskiden olduğu gibi güvenli hale gelmesi ve düzenli ekonomik gelişme, ticaretin gelişmesine zemin hazırladı. Avrupa'nın belli başlı şehirlerinde üniversiteler kurulduğunda, 11. yüzyılın katedral okulları ve manastırlar eğitimin ana kaynağıydı. Eğitim daha geniş kitlelere ulaşabildi, sanatta müzikte ve dini eserlerde gözle görülür gelişmeler görüldü. Avrupa'da görkemli katedraller inşa edildi, ilk önce Romanesk ve daha sonra daha dekoratif olan Gotik mimari kullanıldı.

12 ve 13. yüzyılda Avrupa'da köklü icatlar, yenilikler, geleneksel üretim şekillerinde ve ekonomide köklü değişiklikler görülür. Bu dönem top, gözlük ve artezyenin icadı gibi teknolojik gelişmelerin görüldüğü ve doğudan barut, ipek, pusula gibi yeniliklerin alındığı dönemdir. Ayrıca gemicilik ve saat yapımında büyük gelişmeler görülür ve bu gelişmeler 'Coğrafi Keşifler'e zemin hazırlamıştır. Birçok sayıda tıp, bilim konularındaki Arapça ve Yunanca eser çevrilmiş ve Avrupa'ya dağıtılmıştır. Özellikle Aristoteles yeni düzenlenen üniversitelerin kurulması aşamasında gerçekçi ve mantıksal yaklaşımı nedeniyle büyük önem kazanmıştır.

Din Alanında Değişiklikler

Cluny Manastırı dönemin en etkili manastırlarındandır.

11. yüzyılda seçkinler keşişlerin iyi bir dini temel kurmak için keşişlerin kendi kurallarına uymadıklarını düşündüğünden monastik düşünce önem kazandı. Bu dönemde keşişlerin dua edenleri Tanrı'ya ulaştırarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirdikleri için çok faydalı bir iş yaptığına inanılıyordu. Ancak eğer keşişler erdemli kişiler değilse bu vakit boşa gitmiş olacaktı. Bu korkudan dolayı 909'da Macon'da Cluny Manastır'ı kuruldu. Bu reformlaştırılmış manastır kısa zamanda katılığıyla ün saldı. Cluny daha kaliteli bir ruhani düzen oluşturmak için kendi başrahibini kendi seçti ve ekonomik ve politik açıdan bağımsızlığı sağlamak için Papa'nın koruması altına girdi. Kötü manastır kanunların karşı pratik bir çözüm üretti ve 11. yüzyılda Cluny'nin başrahipleri imparatorluğun politik işlerinde fikir bildirmeye, Fransa ve İtalya'daki manastırları düzenlemeye çağrıldı.

Monastik reformlar laik kiliseleri de etkiledi. 1049'da IX. Leo'nun Papalığa atanması önemli bir sorun oluşturdu. Bu sürtüşme bazı piskoposların atanması hakkındaydı ve Papa VII. Gregorius, IV. Heinrich ve Kutsal Roma İmparatoru arasında geçti. Daha sonra atama, rahiplerin evlenmesi ve dinsel unvanların satılmasını kapsayan ideolojik bir savaş haline geldi. İmparator Kilise'nin korunmasını kendinin en önemli hakkı ve sorumluluğu olduğunu düşündü. Buna karşılık Papa kilisenin yerel hükümdarlardan bağımsız olması gerektiğini savundu. Bu savaş ortamı IV. Heinrich'in 1085'te Roma'yı ziyaret etmesi ve birkaç ay sonra da Papa'nın ölmesiyle son buldu ancak problem çözülmeden kaldı.Bu anlaşmazlık papalık monarşisinin otoritelerden bağımsız geliştiğini gösterir. Bu olay ayrıca Cermen prenslerinin Cermen İmparatoruna karşı güçlenmesinin sonucudur.

Bu dönem büyük dini hareketlerin olduğu dönemdir. Daha önce bahsedilen Haçlı Seferleri’nin etkisi inkâr edilemez. Aynı şekilde monastik reform seçkinleri ve keşişleri etkileyen bir olaydır. Diğer gruplar dini yaşamı yenide şekillendirmeye çalıştılar. Geniş topraklara sahip seçkinler yeni kiliseler yapılmasını finanse ederek Kilise’nin günlük yaşamdaki etkisini arttırdılar. Katedral yasaları monastik kuralları benimsedi. İşçi sınıfı ve toplumun alt tabaka insanları Havariler gibi yaşamaya son verdiler ve dinin belirlenmiş doktrinleri konusunda yeni fikirler ortaya oydular. 12. yüzyılda papalığın Kilise’yi yenileme çabalarının sıradan insanları etkilediği inkar edilemese de insanların da onları etkilediği kolayca görülebilir. Waldensian ve Humiliati gibi yeni dini gruplar monastik manastırı kabullenmediği için kınandılar.

Cluny Reformu

10. yüzyılda büyük bir yaratıcı reform hareketi başladı. Bunun merkezinde manastır ideallerinin yeniden canlandırılması vardı. Birkaç asilzade, dejenere olan manastırcılığı kökenlerine döndürmeyi ve Benedikt'in 'KURAL'ına uymayı amaçlayan yeni manastırlar oluşturdu. Bunların çoğu, Karolenjler'in eski merkezi topraklarındaydı ve reform fikri buradan dışarı doğru yayılmaya başladı. Bu manastırların en tanınmışı Burgondiya'daki Cluny Manastırı'ydı. 910 yılında kurulan bu manastır, neredeyse iki buçuk asır boyuna kilise reformunun itici gücü oldu. 12. yüzyıl ortalarında gücünün doruğunda iken bazıları Filistin gibi uzak yerlerdeki üç yüzden fazla manastırı yönlendirme için Cluny'ye bakıyorlardı. Çünkü bu manastır Roma'daki Aziz Peter'den sonra Batı Hristiyanlığının en büyük kilisesine sahipti.[16]

Geç Dönem Orta Çağ

Geç Dönem Orta Çağ felaketler ve zorluklar dönemiydi. Bu dönemde iklim tarihçilerinin de ortaya koyduğu gibi tarım iklim değişiminden oldukça etkilendi ve 1315-1317 yılları arasında kıtlığa neden oldu. Bakteriyel hastalık olan ‘veba' iyi beslenemeyen nüfusa söndürülemeyen bir ateş gibi yayıldı ve 14. yüzyıldaki nüfusun neredeyse dörtte üçünü hatta bazı bölgelerde yarısını öldürdü. Büyük miktarda toprak terk edildi ve buradaki ürünler işlenmeden kaldı. İşçi sayısında azalma sonucunda işçilerin maaşı arttı ve toprak sahipleri işçileri topraklarında çalışmaya ikna etmeye çalıştı. Ayrıca işçiler de daha çok kazanç hak ettiklerini savunarak isyan ettiler. Bu kriz dönemi aksine Erken Modern Çağlar'a zemin hazırlayan yaratıcı sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere şahit oldu. Bu dönem Katolik kilisesinin de kendi içinde bölünmeye başladığı dönemdir. Bu bölünme döneminde Kilise üç farklı papa tarafından aynı zamanda yönetildi. Kilise papalığın otoritesini yitirdi ve ulusal kiliselerin oluşmasına neden oldu. Roma İmparatorluğunun son düşüşü Konstantinopolis'in 1453'te Osmanlı Türkleri egemenliği altına girmesidir. Bu olay Avrupa'nın ekonomisi, kültürü ve dininde büyük etkiye sahiptir.

Kültür

Mutfaktakiler

Harman döven köylüler. Takvim es-sıhha'dan, 15. yüzyıl.
Orta Çağ mutfağı dekoru

Orta Çağ mutfağı, 5. ve 16. yüzyıl Avrupa kültürlerinin besinlerine, yeme alışkanlıklarına ve yemek pişirme yöntemlerine verilen genel addır. Bu dönem boyunca beslenme düzeni ve pişirme yöntemleri Avrupa genelinde değişimlere uğramış ve tüm bu değişiklikler Avrupa'nın modern mutfak kültürünün temelini oluşturmuştur.

Bu dönemde ekmek tüm Avrupa'da ana besin ögesi olarak kullanılır, tüketimde bunu yulaf lapası ve makarna gibi tahıldan yapılmış yemekler izlerdi. Et ise sebze ve tahıllardan daha pahalı ve seçkin bir yiyecekti. Çeşni olarak en çok kullanılan ürünler şarap, koruk suyu ve sirkeydi. Yemekleri tatlandırmak için almaya gücü yetenler en sık bal ve şekere başvururdu. Et türlerinde en çok tercih edilenler tavuk ve domuz eti olur, toprak işlemede büyük öneme sahip olan büyükbaş hayvanların etleri ise her zaman daha az kullanılırdı. Kuzey Avrupa toplumları et gereksinimini büyük ölçüde morina ve ringa balıkları ile sağlar, bunun yanında diğer tatlı ve tuzlu su balıkları da yaygın biçimde tüketilirdi. Bademin hem acı hem de tatlısı yemeklerde garnitür olarak kullanılır ya da öğütülerek çorba ve yahnilere kıvam vermek için serpilirdi. Badem sütü, oruç ve paskalya perhizleri boyunca hayvan sütüne alternatif olarak içilen bir içecekti.

Bu dönemlerde yavaş ulaşım ve yetersiz saklama koşulları pek çok yiyeceğin uzun mesafeli ticaretini engelliyordu. Birçok yerde sadece varlıklı kişilerin, genellikle de soylu takımının baharat ve otlar gibi pahalı ürünleri getirmeye gücü yetiyordu. Bu nedenle zenginlerin ve soyluların mutfakları, yabancı kültürlerden etkilenmeye daha açık olmuştur. Toplumda bulunan her sınıfın bir üst sınıfı taklit etmesi sonucu, uluslararası ticaretle ve savaşlarla edinilen yeni alışkanlıklar zamanla yoksullar arasında da yaygınlaşmıştır.

Açlık ve kıtlığın olağan hâle geldiği ve toplumdaki sınıf ayrılıklarının en ağır biçimde hissedildiği bu dönemlerde yiyecekler, sosyal statünün en önemli göstergelerinden biri olmuştur. Piyasada güçlükle bulunmalarının yanı sıra lüks gıdaların tüketimi yasalarca da toplumun kimi sınıflarına yasaklanmış ve soylular sınıfına mensup olmayan sonradan görmelerin ("nouveau riche") göze çarpan tüketimine bir sınır getirilmiştir. Ayrıca, kişinin yediği yemekle iş gücünün arasında kutsal ya da doğal bir bağ olduğu inancı yaygın olduğu için, yasalar, çalışan sınıfın yiyeceklerinin daha az inceltilmiş olması koşulunu getirmiştir. Bu nedenle, o dönemde beden gücü ile çalışan sınıfın yemekleri daha iri parçalı ve daha ucuzdur. Aynı dönemde tıp alanında da hekimler pahalı tonikleri, egzotik baharatları soylu kesimin hastalarına tavsiye ederken, daha kokulu, düşük kaliteli otları alt sınıflara önerirlerdi.

Kaynakça

Özel
  1. ^ "Ortaçağ Araştırmaları Dergisi – Ana Sayfa". dergipark.org.tr. 15 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  2. ^ "Orta Çağ'da Ne Oldu? Orta Çağ, Tüm Dünya İçin Gerçekten de "Karanlık" Bir Dönem miydi?". Evrim Ağacı. 1 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  3. ^ "Middle Ages | Definition, Dates, Characteristics & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 17 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  4. ^ a b c Tarih Kitabı (The History Book), Alfa Yayınları, 3. baskı, 2021. (sayfa: 74-75)
  5. ^ Weller, R. Charles (6 Kasım 2017). 21st-Century Narratives of World History: Global and Multidisciplinary Perspectives (İngilizce). Springer. ISBN 978-3-319-62078-7. 20 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Eylül 2022. 
  6. ^ Hines, John; Nielsen, Karen Høilund; Siegmund, Frank (1999). The Pace of Change: Studies in Early-medieval Chronology (İngilizce). Oxbow Books. ISBN 978-1-900188-78-4. 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2023. 
  7. ^ "Tarihi Çağlar Hangi Olay İle Başlar, Hangi Olay İle Biter?". Habertürk. 14 Mart 2023. 26 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  8. ^ Kaegi, Walter E.; Kaegi, Walter Emil (30 Mart 1995). Byzantium and the Early Islamic Conquests (İngilizce). Cambridge University Press. ISBN 978-0-521-48455-8. 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  9. ^ Donner, Fred M. (14 Temmuz 2014). The Early Islamic Conquests (İngilizce). Princeton University Press. ISBN 978-1-4008-4787-7. 26 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  10. ^ "Middle Ages | Definition, Dates, Characteristics, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 17 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2023. 
  11. ^ Tansey, et al. Gardner's Art Through the Ages p. 242
  12. ^ Stalley Early Medieval Architecture p. 73
  13. ^ Wickham, Chris (28 Ocak 2010). The Inheritance of Rome. The Penguin History of Europe (İngilizce). Penguin Books. ss. 98-101. 10 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2024. 
  14. ^ Roger Collins (1991). Early Medieval Europe, 300-1000 (İngilizce). Red Globe Press. ss. 99-100. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2010. 
  15. ^ Miri Rubin (1 Aralık 2014). The Middle Ages: A Very Short Introduction. Very Short Introductions. (İngilizce). Oxford University Press. ss. 11-13. 11 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2014. 
  16. ^ Kısa Dünya Tarihi-J.M.ROBERTS
Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bizans İmparatorluğu</span> Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğunun devamı şeklinde var olmuş devlet (395–1453)

Doğu Roma İmparatorluğu veya Bizans İmparatorluğu ya da kısaca Bizans, Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğu'nun devamı şeklinde var olan ve başkenti Konstantinopolis olan ülke. 5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu'nun dağılışı ve çöküşü sürecinden sonra ayakta kalan imparatorluk, 1453'te Osmanlı'ya yenik düşünceye kadar yaklaşık bin yıl boyunca var olmaya devam etmiştir. Var olduğu sürenin başı ve ortalarını kapsayan çoğunda, Avrupa'da ekonomik, kültürel ve askerî bakımdan en güçlü ülkeydi. "Bizans İmparatorluğu" ve "Doğu Roma İmparatorluğu" terimleri ülkenin yıkılışından sonraki tarihçiler tarafından yaratılmış olup imparatorluk vatandaşları kendi ülkelerine Roma İmparatorluğu, veya Romania ; kendilerineyse "Romalılar" demekteydi.

<span class="mw-page-title-main">Feodalizm</span> ekonomik örgütleniş biçimi

Feodalizm ya da derebeylik, başta Ortaçağ Avrupası olmak üzere tarihin birçok evresinde rastlanan toplumsal, siyasal ve ekonomik bir örgütleniş biçimidir. Feodalizm kelimesi, Latince feodum (tımar) ile taşınabilir değerli mal anlamına gelen Latin kökenli bir kelimeden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Haçlı Seferleri</span> Orta Çağda Avrupalı Katoliklerin Orta Doğuyu ele geçirmek için Müslümanlara karşı başlattığı seferler

Haçlı Seferleri veya Haçlı Akınları, Orta Çağ döneminde Hristiyan Latin Kilisesi tarafından başlatılan, desteklenen ve bazen de yönetilen bir dizi dini savaştı. Bu askeri seferlerin en iyi bilinenleri, 1095 ile 1291 yılları arasında Kudüs ve çevresini Müslüman yönetiminden geri almayı amaçlayan Kutsal Topraklara yapılan seferlerdir. 1099'da Kudüs'ün ele geçirilmesiyle sonuçlanan Birinci Haçlı Seferi'nden başlayarak düzinelerce askeri sefer düzenlendi ve yüzyıllar boyunca Avrupa tarihinin odak noktasını oluşturdu.

<span class="mw-page-title-main">Trabzon İmparatorluğu</span> Orta Çağda Karadenizde kurulmuş Bizans Yunan devleti

Trabzon İmparatorluğu ya da Tzaniti (Lazistan) Krallığı, Orta Çağ'da Doğu Karadeniz'de kurulmuş yerel krallık. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Bizans İmparatorluğu'nun yıkılmasından kısa bir süre önce bağımsızlığını ilan etmiş ve 257 yıl boyunca "Roma İmparatoru" olarak Karadeniz kıyılarına hükmetmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul tarihi</span> İstanbul şehrinin tarihî geçmişi

İstanbul tarihi, günümüzde Türkiye toprakları üzerinde bulunan İstanbul şehrinin tarihini anlatır. İstanbul'un tarihi, ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir: Tarih öncesi dönem, Roma İmparatorluğu dönemi, Bizans İmparatorluğu dönemi, Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi.

<span class="mw-page-title-main">Franklar</span> Roma İmparatorluğunun yıkılmasında büyük rol oynamış bir Cermen boyu

Franklar, Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasında büyük rol oynamış bir Cermen boyudur. 4. yüzyıl sonlarından itibaren Galya eyaletinin kuzeyine Roma müttefiki sıfatıyla sızmaya başlar, 406 tarihinden itibaren ise tam güçle Kuzey Galya'yı istila ederler. 6. yüzyılda Güney Galya'dan Vizigotları kovarak hakimiyetlerini pekiştirirler. Bu tarihten sonra Galya artık Fransiya yani Fransa olarak anılacaktır.

<span class="mw-page-title-main">Dördüncü Haçlı Seferi</span> Bizans başkenti Konstantinopolisin ele geçirilip yağmalanmasıyla sonuçlanan Haçlı seferi (1204)

Dördüncü Haçlı Seferi, 1202-1204 yılları arasında gerçekleşen ve Papa III. Innocentius tarafından çağrılan bir Latin Hristiyan Haçlı seferiydi. Seferin amacı, öncelikle Mısır'a hakim olan güçlü Eyyûbî Sultanlığı'nı yenerek Müslümanların kontrolündeki Kudüs şehrini yeniden ele geçirmekti. Ancak, bir dizi ekonomik ve siyasi olay; Haçlı ordusunun başlangıçta planlandığı gibi Mısır'ı fethetmek yerine, 1202'de Zara'yı kuşatması ve 1204'te Konstantinopolis'i yağmalamasıyla sonuçlandı. Bu durum, Frankokrasi ya da Yunancada "Frankların yönetimi" olarak bilinen bir döneme yol açtı. Bu dönem, Bizanslılar tarafından Partitio terrarum imperii Romaniae olarak adlandırılır ve Bizans İmparatorluğu'nun Haçlı ve Venedikli müttefikleri tarafından bölünmesini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Avrupa tarihi</span> kıta tarihi

Avrupa tarihi, Avrupa'nın tarih öncesinden başlayarak günümüze kadar olan tarihini içerir. Arkeolojik kazılar Avrupa kıtasında MÖ 35.000 yılına kadar uzanan bir insan varlığının olduğunu doğrulamaktadır. Avrupa'da kayda geçmiş ilk yazılı belge olarak ise MÖ 700 yıllarında Antik Yunanistan'da Homeros'un yazdığı İlyada destanı gösterilebilir. Antik Yunanistan'ın yanı sıra, MÖ 8. yüzyılda kurulmuş olan Roma Krallığı, Avrupa'da kayda geçmiş ilk gelişmiş uygarlıklar arasındadır. Antik Yunanistan ve Antik Roma uygarlıkları MS 4. yüzyılda çökmüşler, aynı yüzyılda Hristiyanlık dini Avrupa kültürünü etkisi altına almaya başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">I. Friedrich (Kutsal Roma imparatoru)</span>

I. Friedrich veya Friedrich Barbarossa, 12. yüzyılda yaşamış Alman kralı ve Kutsal Roma Cermen İmparatoru. Almanya Kralı olarak 4 Mart 1152 tarihinde Frankfurt'ta seçildi ve 9 Mart 1152 tarihinde Aachen'da taç giydi. Pavia'da 24 Nisan 1155'te İtalya Kralı ve 18 Haziran 1155'te Roma'da Papa IV. Adrian tarafından imparator olarak taçlandırıldı. İki yıl sonra, Latince: sacrum ("kutsal") terimi ilk kez onun imparatorluğuyla bağlantılı bir belgede yer aldı. Daha sonra 30 Haziran 1178'de Arles'de Burgonya Kralı olarak resmen taç giydi. Yönetmeye çalıştığı kuzey İtalya şehirleri tarafından Barbarossa olarak adlandırıldı: Barbarossa İtalyancada "kızıl sakal" anlamına gelir; Almanca: Kaiser Rotbart olarak bilinirdi ve bu da İngilizcede "İmparator Kızıl Sakal" anlamına gelir. Daha sonraki Almanca kullanımda bile İtalyanca lakabın yaygınlığı, İtalya seferlerinin onun kariyeri için önemini yansıtmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">I. Aleksios</span> Bizans imparatoru

Aleksios Komnenos 1081-1118 döneminde Bizans imparatorudur. Komninos Hanedanının kurucusu I. İsaakios'un yeğenidir. Kendinden sonra (1081-1185) döneminde imparator olacak Komninos Hanedanı mensuplarından 5 Komninos imparatordan ilkidir.

<span class="mw-page-title-main">İtalya tarihi</span>

İtalya tarihi, İtalya yarımadasında yaşayan halkların antik çağlardan başlayarak günümüze kadar ulaşan tarihini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Thema</span>

Thema, yaklaşık yedi yüz yıllık bir dönem için Bizans İmparatorluğu'nun ana yerel idare birimi idi. Thema sistemi yedinci yüzyılda Bizans topraklarının Müslüman orduları tarafından zaptedilmeye başlanması ile kurulmuş ve daha önceki ana yerel birim olan ve Roma imparatorları Diocletianus ve I. Konstantin tarafından kurulmuş olan Roma diakos sistemi yerine geçirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İtalya Savaşları</span>

İtalya Savaşları (1494-1559), Orta Çağ'dan Yeni Çağ'a geçiş döneminde Avrupa ve Akdeniz coğrafyasının büyük güçlerini karşı karşıya getiren savaşlar dizisidir.

<span class="mw-page-title-main">Güney Avrupa</span> Avrupanın yön bakımından aşağı (güneyinde) yer alan harita yönü

Güney Avrupa, "Avrupa'nın güneyinde yer alan tüm ülkeleri" belirtmek amacıyla kullanılan bir terim. Bunun yanı sıra, kavram zaman içinde farklı politik, dilbilimsel ve kültürel anlamlar da kazanmıştır. Çoğu Güney Avrupa ülkesinin Akdeniz'e sınırı vardır.

<span class="mw-page-title-main">Denizci cumhuriyetler</span>

Denizci cumhuriyetler İtalya'da Orta Çağ'da ortaya çıkan ve gelişen şehir devletlerini tanımlar. Bunlardan en bilinenleri Pisa, Ceneviz ve Venedik'tir. Bu devletler birbirleriyle hem askeri hem de ekonomik anlamda rekabet halinde olmuşlardır. 10 ila 13. yüzyıllar arasında Akdeniz bölgesinde egemenlikleri altındaki ticaret yollarını korumak ve genişletmek için güçlü donanmalar kurmuşlardır. Bu açıdan Haçlı Seferleri'ne lojistik olarak büyük destek vermişlerdir. Cumhuriyetler güçlü imparatorluklar arasında hayatta kalabilmek için çok çeşitli ittifaklarda bulunmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Asya tarihi</span> Kıta Tarihi

Asya tarihi, Asya'nın çeşitli bölgelerinde, merkezi Avrasya bozkırlarındaki duruma bağlı olarak daha fazla veya daha az bağlama sahip Doğu Asya, Güney Asya ve Orta Doğu'nun tarihi olarak görülebilir.

Hristiyanlık tarihi, İsa ile havarilerinden bu yana Hristiyanlık dininin tarihidir. Hristiyanlık, İsa'nın yaşamıyla öğretilerine bağlı tek tanrılı bir dindir.

<span class="mw-page-title-main">Komninos Restorasyonu</span>

Komninos restorasyonu Komninos Hanedanı yönetiminde Bizans İmparatorluğu'nun askeri, mali ve toprak olarak tekrar gelişmesine tarihçilerin verdiği terim. I. Aleksios'un tahta çıktığı 1081 yılında başlar, I. Andronikos'un öldüğü 1185 yılında biter. I. Aleksios Dönemi'nin başlangıcında, imparatorluk, Selçuklu Hanedanının 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi galibiyetiyle sarsılmıştı. İmparatorluk, Güney İtalya'daki üslerinden Balkanlar'ı istila eden Robert Guiscard'ın Normanları tarafından da tehdit ediliyordu. Bütün bunlar olurken imparatorluğun askeri kurumu kargaşa içinde ve paralı askerlere giderek daha fazla bağımlı hale geliyordu. Önceki imparatorlar, aynı zamanda, Konstantinopolis'in büyük altın birikimlerini de çarçur etmişlerdi, böylece imparatorluğun savunması bozulmuş ve boşlukları doldurmak için de az sayıda asker vardı.

<span class="mw-page-title-main">Erken Orta Çağ</span> Avrupa tarihinin bir dönemi

Erken Orta Çağ ile birlikte Avrupa Tarihi'nde Orta Çağ başlamış oldu. MS 6. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar sürmüştür. Erken Orta Çağ, Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün devamındaki ve Yüksek Orta Çağ'dan önceki dönemdir. Erken Orta Çağ dönemi Geç Antik Çağ ile üst üste gelir. Geç Antik Çağ, Roma İmparatorluğu'nun devam unsurlarına vurgu yapmak için kullanılırken, "Erken Orta Çağ" daha sonraki dönemin özelliklerine vurgu için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Frank Krallığı</span>

Frank İmparatorluğu veya Frank Krallığı, Roma İmparatorluğu sonrası Batı Avrupa'sının en büyük Cermen krallığı idi. Geç Antik Dönem'de ve Erken Orta Çağ'da Franklar tarafından yönetildi. Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve Almanya modern devletlerinin öncüsü olan devlet, 843'teki Verdun Antlaşması'ndan sonra, Fransa'nın öncülü olan Batı Frank Krallığı, kısa ömürlü Orta Frank Krallığı ve Almanya'nın öncülü olan Doğu Frank Krallığı olarak üçe bölünmüştür. Frank İmparatorluğu 843'teki bölünmesinden önce, Kavimler Göçü döneminden kalma son Cermen krallıkları arasındaydı.