İçeriğe atla

Orta Çağ'da tiyatro

Orta Çağ Tiyatrosu, bazıları için tiyatronun karanlık çağı olsa da aslında tiyatronun yığınlar halinde izlendiği bir çağdır. Ancak diğer sanat dalları gibi tiyatronun da Orta Çağ'ın ilk zamanlarında baskıya uğradığı gözlemlenir. Daha sonra tiyatronun gücünü keşfeden kilise; cahil olan halkı, Tanrı'ya tiyatro yoluyla biraz daha bağlayabileceğini düşünür. Tiyatrodan yararlanmak ister. Dini oyunlar sahnelerler. İncil'den bölümler oynanır. İbret ve moralite oyunları denen iki güçlü türle kiliselerden başlayıp, sokaklara taşan bir tiyatro başlamış olur.

Tiyatro tarihine katkıları Orta Çağ tiyatrosu tiyatro tekniği açısından da büyük zenginlikler getirmiştir. Alanlara zamanla sığmayan tiyatro seyircisine yeni oyun yerleri bulmak gerekmiştir. Orta Çağ'da arabaların üstlerini sahne yaparak seyirciye ulaşmaya kadar birçok teknik geliştirilmiştir.

Zamanla kilise yönetiminden çıkmaya başlayan tiyatro halkın eline iyiden iyiye yerleşmeye başlamıştır. Başlarda rahiplerden oluşan oyuncuları artık esnaf localarının belirlediği insanlar oynamaktadır. Maddi desteği de tiyatronun bağlı bulunduğu loca üstlenmeye başlamıştır. Bu tiyatronun gücünü artık kilisenin elinde tutamaması anlamına gelmektedir.

Orta Çağ tiyatrosu özet bir anlatımla bu şekilde ifade edilebilir. İyimser gibi görünen bu anlatım Orta Çağ'da tiyatronun hüküm sürdüğü zamanı kapsamaktadır. Orta Çağ'ın baskıcı ve bağnaz yapısı ise asla göz ardı edilmemelidir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Epik tiyatro</span>

Epik tiyatro, siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesidir. Bertolt Brecht’in doğrudan Marksizm-Leninizm etkilenimiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuramdır. Epik kelime anlamıyla halk arasında söylenen destansılık anlamıyla epik kelimesi kullanılmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dram (tiyatro)</span>

Dram trajedi, komedi veya trajikomedi türünde tiyatro eseri. Dramatik, epik ve liriğin yanı sıra üçüncü esaslı edebi türdür.

<span class="mw-page-title-main">Molière</span> Fransız oyun yazarı ve oyuncu (1622 - 1673)

Jean-Baptiste Poquelin daha bilinen adıyla Molière, Fransız oyun yazarı ve oyuncu.

<span class="mw-page-title-main">Dario Fo</span>

Dario Fo, İtalyan oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve oyuncu. 1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Metin And</span>

Metin And, Türk bilim insanı, akademisyen, yazar.

<span class="mw-page-title-main">Salzburg (eyalet)</span> Avusturyada bir eyâlet

Salzburg, Avusturya'da bir eyâlettir.

<span class="mw-page-title-main">Tiyatro</span> sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteriler

Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilerdir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak Shakespeare'in sözüyle de ifade edilir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe tarihi</span>

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Mormonluk</span> Joseph Smith tarafından kurulan dinî gelenek ve teoloji

Mormonluk kavramı, Joseph Smith, Jr. tarafından 1830'da ortaya çıkan İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi ve Brigham Young ile günümüze kadar da devam eden bir dini yorumun, geleneksel ve kültürel unsurlarını içermektedir. Özellikle, Mormonluk, İsa Mesih'in Son Zaman Azizler Kilisesi ile ilgilidir.

<span class="mw-page-title-main">Rönesans felsefesi</span>

Rönesans felsefesi, 14. yüzyıl sonlarından başlayıp 16. yüzyıl ortalarına kadar geçen dönemde, özellikle de 15. yüzyılda ortaya çıkan çok yönlü felsefi gelişmeleri adlandırır. Rönesans felsefesi, genel olarak felsefe tarihinde bir geçiş dönemi felsefesi olarak kabul edilir. Bilimde ve düşünce alanında yeni gelişmeler meydana gelmeye başlamış, ortaya çıkan yeni perspektifler ve bilgiler rönesans felsefesini, Orta Çağ düşüncesiyle Yeni Çağ düşüncesi arasında köprü rolünü oynamaya yöneltmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Siraküza</span> İtalyanın Sicilya bölgesinde, Siracusa iline bağlı ilçe (komün)

Siraküza veya Sırakuza, İtalya'nın Sicilya Özerk Bölgesi'de Antik Yunan çağında bir koloni devlet olarak kurulmuş, günümüzde Siraküza ilinin merkezi olan kent.

<span class="mw-page-title-main">Maurice Maeterlinck</span> Belçikalı yazar (1862-1949)

Kont Maurice Polydore Marie Bernard Maeterlinck Belçikalı yazar. Kariyerine avukat olarak başlamışsa da sonrasında tamamen edebiyata yönelmek üzere mesleğini terk etmiştir. Edebiyatta sembolizm akımının önde gelen temsilcileri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak sembolist öğeler içeren ilk şiir kitabı Serrer Chaudes ile edebiyat dünyasında yer edinen Maeterlinck, daha sonra Octave Mirbeau tarafından Shakespeare düzeyinde bir eser olarak yorumlanan ilk oyunu Princesse Maleine ile Fransa'da büyük bir şöhret yakalamıştır. İnsanın ölüm olgusu karşısındaki çaresizliği temasına yoğunlaşan yazarın en tanınmış eseri, 1892'de yayımlanan Pelléas et Mélisande kabul edilir. 1911 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülüne layık görülmüştür.

Klasik Batı Müziği, kökeni Antik Yunan müzik kültürüne dayandırılan, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan Orta Çağ ve Gotik dönemde çok sesliliğin gelişimiyle beraber daha da biçimlenmiş, kilise ve saray baskısı altında Rönesans'ın erken yüzyılında vokal polifoni çerçevesi içinde gelişmiş, Yüksek Rönesans ile beraber çalgı müziğinin de yükselişiyle içeriği bugünün klasik müzik olarak adlandırılan biçimleri ve teknikleriyle gelişimini sürdürmüş bir kurumsal müziğin, kilise baskısına direnen halk müziğinin dans ve şarkı biçimleriyle karşılıklı etkileşimi sonucu gelişimini sürdürmüş olan, uluslararası olarak kabul görmüş müzik türüdür. En önemli özelliği, çok sesli ya da çok ezgili (polifonik) ve çok ritmli (poliritmik) olmasıdır.

Türk tiyatrosu, Türkiye'de kırsal kesimlerdeki köy tiyatrosu ile kentlerdeki halk tiyatrosunu içeren geleneksel Türk tiyatrosu ve 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'ndeki Batılılaşma hareketi ile ortaya çıkan batılı tarzdaki Türk tiyatrosunu ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Vasıf Öngören</span> Sanatçı

Vasıf Öngören, Türk bir oyun yazarı, yönetmen ve oyuncuydu. Oyunlarında yabancılaşma, toplumsal değerler, sınıfsal çelişkiler, ekonomik ve siyasi sorunlar gibi konuları işledi. Epik tiyatro türünde yazdığı Asiye Nasıl Kurtulur? oyunu ile tanınırlık kazandı.

<span class="mw-page-title-main">Pandomim</span> sözsüz tiyatro oyunu

Pandomim, pantomim, sözsüz oyun ya da mim sanatı, en basit anlatımıyla sözsüz tiyatro oyunudur. Gösteri sanatının dallarından biridir. İngiliz pandomimi (panto) ile karışmaması için kısaca "mim" olarak ifade edilir.

Politik tiyatro, Alman yönetmen Erwin Piscator'un göstermeci nitelikteki kendi anlayışını içeren Epik Tiyatro'nun siyasallaşmış hâlidir. Gösteri ve oyunlar, toplumu sahneye taşıyarak sürekli olarak siyasal iletişimin baş olgusunu oluşturmuş, kendine özgü başrolü oynamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunan tiyatrosu</span>

Yunan tiyatrosu veya Yunan draması MÖ 550 ile MÖ 220 arasında antik Yunanistan'da gelişen bir tiyatro geleneğidir. Bu çağ esnasında Yunanistan'ın siyasal ve askerî gücü olan Atina, antik Yunan tiyatrosunun da merkeziydi. Trajedi komedi ve satirik oyunlar dünyada ortaya çıkan bazı tiyatro formlarıydı. Yunan tiyatrosu ve oyunları Batı draması ve kültürüne daimi bir etki bıraktı.

<span class="mw-page-title-main">Müzikal tiyatro</span>

Müzikal tiyatro, kendine özgü bir olay örgüsü olan, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği duygusal ve eğlendirici sahne gösterisi, oyun ya da filmdir. Sıklıkla "müzikal" olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda sahne sanatları</span> Osmanlı Devleti bünyesindeki tiyatro, sinema, müzik, dans, opera, gölge oyunu gibi sahnede icra edilen sanat türlerinin genel adı

Osmanlı'da sahne sanatları, Osmanlı Devleti bünyesindeki tiyatro, sinema, müzik, dans, opera, gölge oyunu gibi sahnede icra edilen sanat türlerinin genel adıdır. 18. yüzyıla kadar kukla, meddahlık, Karagöz ve Hacivat ve ortaoyunu gibi geleneksel Türk tiyatrosu olarak adlandırılan sahne sanatları egemendir. 18. yüzyılda başlayan batılılaşma çabaları ile çağdaş anlamdaki tiyatro, opera ve daha sonra sinema sergilenmeye başlanmıştır.