İçeriğe atla

Onomastik

Onomastik, dilbiliminin özel isimleri inceleyen bir dalıdır.

Onomastikçiler arasında, dilin tüm sözcüklerinin özel isimlerden türediğini iddia edenler dahi vardır. Yunanca onomastikostan gelir. Onoma sözcüğü ad, adla ilgili demektir. Adların kökeni ve anlamları ile uğraşan dilbilim dalıdır. İngilizcedeki name sözcüğü onoma kelimesinden gelmektedir.

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

Mineroloji, mineralleri inceleyen bir bilim dalı. Mineroloji sözcüğü mineralis kelimesinden gelir. Latince, "yer kabuğundan çıkarılan cisim" anlamındadır.

Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.

İsim, özel-genel (cins), canlı-cansız, somut-soyut tüm varlık, kavram ve olayları karşılayan sözcüklerdir. Sıfat, zarf, zamir gibi kelime grupları isim soylu kelimeler olarak kabul edilir. Türkçede isimler genel olarak kabul edilen dört farklı şekilde sınıflandırılır:

İkili adlandırma ya da binomial nomenklatür, tür adlarının iki kelimeden oluşacak biçimde gösterilmesi sistemidir. Carl Linnaeus (1707-1778) bitki ve hayvanların isimlendirilmesi için ikili adlandırma yani, 2 sözcükten oluşan bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem bugün bazı değişikliklere uğramış ise de, prensipler hâlâ binomial nomenklatür kuralları çerçevesinde hâlen geçerliliğini korumaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Amfibiler</span> dört üyeli sınıf

İki yaşamlılar ya da iki yaşayışlılar, amfibiler, amfibyumlar, amniyotik yumurtaya sahip olmayan, değişkensıcaklı, derisi çıplak ve nemli, göğüs kemiği hiçbir zaman kaburgalarla bağlanmamış, çoğu ses çıkarabilen, omurgalı hayvan sınıfı. Sınıf, Gymnophiona, Anura ve Caudata olmak üzere 3 takımdan oluşur.

Kronoloji , olayların tarihsel sıralanması ile ilgili bir bilim dalıdır. Tarih bilimi ile yakından ilgili bu bilim dalı, oluşum süreçlerinin tarihlenmesi ve raporlanması ile uğraşır.

<span class="mw-page-title-main">Fluxus</span> 1962de Almanyada George Maciunasın öncülügünde gelişen akım

Fluxus, ilk olarak 1960 yılında Litvan-Amerikalı sanatçı George Maciunas tarafından John Cage'in 1957-1959 Back Mountain College'daki "deneysel kompozisyon" derslerine katılan sanatçılar ile tanışması sonrasında oluşturulmaya başlanmış uluslararası bir avant-garde gruba verilen addır.

<span class="mw-page-title-main">Tapınak</span> dinî ve manevi faaliyetlerin gerçekleştirildiği yapı

Tapınak, ibadethane ya da mabet; yüce bir varlığa tapınılan ve bazı diğer dinî ritüellerin gerçekleştirildiği kutsal yapı. Türkçe tapınak sözcüğü tapmak kökünden gelir. İbadethane sözcüğü Farsça ve mabet sözcüğü Arapça kökenlidir.

<span class="mw-page-title-main">Çivi yazısı</span> ilk yazı türü

Çivi yazısı, kilden yapılma tabletlerin üzerine resimler ya da harf görevi gören ve sesleri temsil eden semboller ile özel bir teknikle yazılan; papirüsün bulunması ile son bulan tarihteki ilk yazı sistemidir. Maden Çağlarının sonunda, yaklaşık MÖ 3500'lerde Sümerler tarafından icat edilmiştir.

Kelime veya sözcük, tek başına anlamlı, bir ya da birbirine bağlı birden fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.

<span class="mw-page-title-main">Toponimi</span>

Toponimi veya yer adı bilimi, yer isimlerinin (toponimlerin), onların orijinlerinin, anlamlarının, kullanımlarının ve tiplendirmesinin bilimsel araştırmasıdır. Toponimi sözcüğü Yunanca tópos (τόπος) ('yer') ve ónoma (ὄνομα) ('ad') sözcüklerinden kaynaklanır. Toponimi, her türlü adın bilimi olan onomastik bilminin bir alt dalıdır. Toponimi, sözcüklerin kökenini araştıran etimolojiden farklıdır ama çoğu zaman onunla karıştırılır. Bu konu ile uğraşanlara toponimist denir.

<span class="mw-page-title-main">Paganizm</span> Birçok tanrının varlığı düşüncesini benimseyen inanç ve spiritüel yaşam tarzı

Paganizm, kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan spiritüel bir yaşam tarzıdır. Temelde kökleri Avrupa'nın eski inanç biçimi ve bu dinlerinin genel adıdır. Bu dinlere mensup kişilere ise pagan denir.

<span class="mw-page-title-main">Sinir hücresi</span> sinapslar aracılığıyla iletişim kuran ve elektrik ile uyarılabilen hücre

Sinir hücresi ya da nöron sinir sisteminin temel fonksiyonel birimidir. Başlıca işlevi bilgi transferini gerçekleştirmektir. İnsan sinir sisteminde yaklaşık olarak 100 milyar nöron olduğu tahmin edilmektedir. Normal bir sinir hücresi 50.000'den 250.000'e kadar başka nöronlarla bağlantılıdır. Yaptıkları özelleşmiş işlere bağlı olarak farklı şekillerde ve çeşitlerde olabilirler. Nöronların büyük çoğunluğu dört farklı yapıya sahiptir: Soma, dendritler, akson ve terminal butonlar. Soma bölgesinde çekirdek (nucleus) ve hücrenin yaşamsal işlevlerini sağlayan mekanizma bulunur. Dendiritler ise isimlerini Yunanca bir sözcük olan dendrondan almışlardır. Bu şekilde isimlendirilmelerinin sebebi şekillerinin bir ağaca benzemesidir. Dendiritler nöral iletişimin önemli alıcılarıdır. Bir nörondan diğerine geçen mesajlar, mesajı yollayan hücrenin terminal butonlarıyla mesajı alan hücrenin dendirit membranı ya da soma bölümü arasındaki birleşme yerleri olan sinapslar aracılığıyla iletilir/transfer edilir. Sinapslar işlevlerinden yola çıkılarak isimlerini Yunancada "bir araya gelmek" anlamındaki sunaptein sözcüğünden almışlardır. Sinapstaki iletişim terminal butondan öteki hücrenin membranına kadar olmak üzere tek yönlü bir şekilde gerçekleşir. Nöronun bir diğer bölümü olan akson, çoğu kez miyelin kılıfı ile kaplı uzun ve ince bir tüp şeklindedir. Aksonun temel işlevi bilgiyi hücre gövdesinden terminal butonlara taşımaktır. Aksonun taşıdığı bu temel mesaj aksiyon potansiyeli olarak adlandırılır. Aksiyon potansiyeli, kısa bir nabız atışına benzeyen elektriksel/kimyasal bir olaydır. Bütün aksonlardaki aksiyon potansiyeli her zaman aynı ölçüde ve hızdadır. Aksiyon potansiyeli aksonun dallarına ulaştığında bölünmesine rağmen ölçüsünü kaybetmez. Başka bir deyişle her akson dalı tam gücüyle bir aksiyon potansiyeli alır. Nöronlar aksonların ve dendiritlerin somadan çıkışlarına göre üçe ayrılır. Bunlardan multipolar nöron merkezi sinir sisteminde en çok bulunan bilindik nöron tipidir. Bu tip nöronlar sadece bir akson çıkışına sahipken çok sayıda dendirite sahiptir. Bipolar nöronlar bir akson ve bir dendirit ağacına sahiptir. Duyusal nöronlar genellikle bipolar nöronlardır. Bipolar nöronların dendiritleri duyusal verileri merkezi sinir sistemine iletirler. Diğer tip sinir hücreleri ise unipolar nöronlardır. Bu nöronların hücre gövdesinden çıkan ve kısa mesafede ayrılan tek bir sapı vardır. Unipolar nöronlar da bipolar nöronların yaptığı gibi duyusal verileri merkezi sinir sistemine taşımakla görevlidir. Terminal butonlar aksonların ince dallarının ucunda bulunan küçük yumrulardır. Terminal butonlar bir aksiyon potansiyeli onlara ulaştığında, nörotransmitter adı verilen kimyasalları salıverir. Nörotransmitterler alıcı hücreyi uyarır (excitation) veya engeller (inhibition). Bu şekilde diğer hücrenin aksonunda bir aksiyon potansiyeli oluşup oluşmayacağını belirler.

Edirneli Nazmi, Türki-i basit akımı temsilcisi divan şairi. Edirne'de doğmuştur.

Sedat Simavi Ödülleri, Türkiye'de basılı gazetecilik, radyo ve televizyon gazeteciliğinin yanı sıra bilim, sanat ve spor alanlarındaki başarılı kişi, kurum ve eserlere yönelik yılda bir kez verilen ödüllerdir.

<span class="mw-page-title-main">Ulukayın</span>

Ulukayın – Türk, Altay, Çuvaş, Yakut, Moğol ve Macar mitolojilerinde, halk inancında ve şamanizmde Yaşam Ağacı. Uluğkayın, Ulıkadhın, Olokaygın şeklinde de söylenir. Baykayın, Baykadhın, Paykaygın olarak da bilinir. Eşanlamlı olarak Bayterek veya Ulubuk da denir. Yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacıdır. Yakutlarda Luk Mas denilir.

İmlâ veya yazım, bir dilin söz varlığını o dilde yürürlükte olan ses, şekil, köken vb. kurallara uygun olarak yazıya geçirme; dildeki sözleri kurallarına uygun olarak yazma. Alfabetik dillerde standart belirleme açısından imlâ, ortografi biliminin bir alt disiplinidir.

Sözlükbilim, leksikografi veya sözlükçülük, sözlüklerin düzenlenmesi, derlenmesi veya yazılması işine veya bu sanata verilen isim olmakla birlikte, teorik olarak sözlükbilim bir dil sözlüğündeki kelimelerin dizilimsel ve pragmatik ilişkilerini inceleyen, sözlüklerde birbirleri ile ilgili bilgilerin veya bileşenlerin ya da yapıların teorilerini geliştiren, belirli durumlar için kullanıcılar tarafından ihtiyaç duyulan bilgileri düzenleyen ve basılı veya elektronik sözlüklere veri ekleyerek kullanıcılar tarafından erişilmesini sağlayan, tüm bunları semantik açıdan açıklayarak bilimsel olarak tarif eden bir bilim dalıdır. Bazen bu bilim dalı "metaleksikografi" olarak da isimlendirilebilir. Ayrıca bu bilim ile uğraşan kişilere de "leksikograf" (leksikolog) veya "sözlükbilimci" ya da "sözlükçü" adı verilir.

Uluslararası Antalya Film Festivali Behlül Dal En İyi Genç Yetenek Ödülü, Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında yarışan filmlerin genç oyuncularından veya film ekibinden birine veya birkaçına verilen ödüldür. Ödülü kazanan, festival jürisinin seçimi ile belirlenir ve Altın Portakal heykelciği ile bir miktar para ödülü ile onurlandırılır. Ödül, Uluslararası Antalya Film Festivali'nin eski adı olan "Antalya Altın Portakal Film Festivali"'nin isim yaratıcısı olan sinemacı Behlül Dal adına verilmektedir.

Bir hidronim, bir su kütlesinin özel adını belirten bir toponimi türüdür. Hidronimler, nehirlerin ve akarsuların, göllerin ve göletlerin, bataklıkların ve bataklıkların, denizlerin ve okyanusların özel adlarını kapsar. Toponiminin bir alt kümesi olarak, ayırt edici bir hidronimi disiplini, tüm su kütlelerinin özel isimlerini, bu isimlerin kökenlerini ve anlamlarını ve bunların tarih boyunca gelişimini ve aktarımını inceler.