İçeriğe atla

Onkogen

Onkogen, kontrolünü kaybetmiş protein kodlayan genlerdir ve kanser gelişiminin başlangıcında rol oynar.

Proto-onkogen ise mutasyonlar veya artmış gen ekspresyonu nedeniyle onkogene dönüşebilen, normal genlerdir. Proto-onkogenler, hücre büyümesi ve farklılaşmasını düzenleyen proteinleri kodlar.

Tarihçe

İlk onkogen 1970 yılında keşfedilmiştir ve src olarak adlandırılmıştır (sarc olarak telaffuz edilir, kelimenin kökeni sarcomadan gelmektedir.

1976 yılında, J. Michael Bishop ve Harold E. Varmus adlı doktorlar onkogenlerin hasarlı proto-onkogenler olduğunu kanıtlamış ve insanlar dahil birçok organizmada var olduklarını bulmuşlardır. Bishop ve Varmus, bu buluşları nedeniyle 1989 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'ne lâyık görüldüler.[1]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kanser</span> DNA hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması

Kanserler (Habis tümörler, Malign tümörler), genellikle sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Kapsülleri yoktur, büyürken sınır tanımazlar, çevresindeki dokuların ve damarların içine girerler (invazyon, infiltratif büyüme). Sıklıkla metastaz yaparlar. Tedavi edilmeyen ya da tedavisi gecikmiş kanserler ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Kromozom 3 (insan)</span>

Kromozom 3; 22 çift otozomal insan kromozomlarından 3. olanıdır. İnsanlarda normalde bir çift halinde bulunur. 200 milyon baz çiftine ve toplam hücre DNA'sının %6,5'ine sahiptir. Kromozom 3 muhtemelen 1,100 ile 1,500 arasında gen içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kromozom 17 (insan)</span>

Kromozom 17, toplamda 22 çift olan otozomal insan kromozomlarından onyedincisidir. İnsanlarda normalde bir çift halinde bulunur. 81 milyon baz çiftine ve toplam hücre DNA'sının %2,5 ya da %3'üne sahiptir. Kromozom 17, muhtemelen 1,200 ile 1,500 arasında gen içermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Svante Pääbo</span> İsveçli genetikçi ve bilim insanı

Svante Pääbo, İsveçli biyolog, genetikçi ve bilim insanı. Evrimsel antropoloji alanında uzmanlaşan Pääbo, paleogenetiğin kurucularından birisidir ve Neandertal genomu üzerinde yoğun bir şekilde çalışmıştır. 2022'de "soyu tükenmiş homininlerin genomları ve insan evrimi ile ilgili keşifleri" nedeniyle Nobel Tıp Ödülü'ne layık görüldü.

<span class="mw-page-title-main">Kanser immünoterapisi</span> kanseri tedavi etmek için bağışıklık sisteminin kullanılması

Kanser immünoterapisi, bağışıklık sisteminin hastalıkla savaşmak için doğal yeteneğini geliştirerek kanseri tedavi etmek için bağışıklık sisteminin uyarılmasıdır. Kanser immünolojisinin temel araştırmalarının bir uygulaması ve onkolojinin büyüyen bir alt uzmanlık alanıdır.

RAS, G-Proteini türünde bir proto-onkogen ve bunu kodlayan genin adıdır.

Gen ürünü bir genin ifadesi sonucu elde edilen biyokimyasal maddedir. Elde edilen gen ürünü miktarı zaman zaman ilgili genin niteliğini anlamak için de kullanılmaktadır. Aşırı miktardaki gen ürünü kansere yol açan onkogen etkinliği gibi hastalık yapıcı alellerle ilişkilendirilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Irwin Rose</span> Amerikalı biyolog (1926 – 2015)

Irwin A. Rose, Amerikalı biyolog. 2004 yılında "Ubikuitin-aracılı protein yıkımının keşfi" nedeniyle, Aaron Ciechanover ve Avram Hershko ile birlikte, Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Avram Hershko</span>

Avram Hershko İsrailli hekim ve biyokimyacı.

<span class="mw-page-title-main">Alfred G. Gilman</span> Nobel Fizyoloji ödülü sahibi Amerikan farmakolojist

Alfred Goodman Gilman, ABD vatandaşı farmakolojist. 1994 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü bir diğer Amerikalı biokimyager Martin Rodbell'le paylaşmıştır. Gilman ve Rodbell bu ödülü birbirinden bağımsız olarak yaptıkları araştırmalar sonucu keşfettikleri G proteini nedeniyle kazanmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Richard J. Roberts</span> İngiliz biyokimyacı ve moleküler biyolog

Sir Richard "Rich" John Roberts ; İngiliz biyokimyacı ve moleküler biyolog. Phillip Allen Sharp ile birlikte, ökaryot DNA'sındaki intronları ve gen bölünmesini keşiflerinden dolayı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü 1993 yılında kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Harold E. Varmus</span>

Harold Elliot Varmus Amerikan Nobel Ödülü sahibi bilim insanı. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü'nün 14. ve güncel direktörüdür. Başkan Barack Obama tarafından atanmıştır. 1989 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü J. Michael Bishop ile birlikte retroviral onkogenlerin hücresel orjinini keşiflerinden dolayı kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">J. Michael Bishop</span>

John Michael Bishop, Amerikan immünolog ve mikrobiyolog. 1989 yılında Harold E. Varmus ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanmıştır. Hâlen aktif bir öğretim üyesi olarak University of California, San Francisco'da görev yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Michael Levitt</span>

Michael Levitt, İsrail asıllı Amerikan biyofizikçidir. 2013 yılında Nobel Ödülü kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Jeffrey C. Hall</span> Amerikalı genetikçi, kronobiyolojist ve bilim insanı

Jeffrey C. Hall tam adı ile Jeffrey Connor Hall, Amerikalı genetikçi, kronobiyolojist ve bilim insanı.

Kanser nedenleri veya kanser etyolojisi, günümüzde oldukça ilgi çeken konulardan biridir. Tümörlerin oluşumunda etkili çok sayıda faktör vardır. Kanser yapan etkilere 'kanserojen' veya 'karsinojen' denilmektedir. Karsinojen "karsinom doğuran" anlamındadır; kapsamına sarkom girmemektedir. Kanserojen kavramı sarkomları da içine alan tanımlamadır. Karsinojen ve kanserojen nitelemeleri günümüzde eşanlamlı sözcükler gibi kullanılmaktadır. Bazı etkiler doğrudan doğruya kanser yapamadıkları halde, kanserin oluşmasına yardım ederler. Bunlara kokarsinojen (cocarcinogen) denir. Kanserleşmeyi önleyen maddelere antikarsinojen (anticarcinogen) adı verilmiştir. Tümör oluşumunda üç temel neden vardır:

Tümör oluşması ya da Karsinogenez (Carcinogenesis) kavramı normal bir hücrenin tümör hücresine dönüşmesi ve çoğalarak bir kitle oluşturması sürecini tanımlar. Tüm tümörlerin oluşumundaki temel ilke “bir dizi genetik farklılaşma”nın varlığıdır. Gen yapısındaki bozulmaların ve hasarların sonucunda normal hücrelerdeki biyolojik düzen bozulur. Biyolojik düzeni bozulan hücrelerde (a) Aşırı düzeyde hücre çoğalması başlar, (b) Bu tür hücrelerden oluşan kitlenin işlevi yoktur ya da düzensizdir, (c) Etken ortadan kalksa da tümör yerinde kalır.

<span class="mw-page-title-main">William Kaelin</span> Harvard Üniversitesi tıp profesörü; Nobel Ödülü

William G. Kaelin Jr., Amerikalı Nobel ödüllü bir hekim ve bilim insanıdır. Harvard Üniversitesi ve Dana-Farber Kanser Enstitüsü'nde tıp profesörüdür. Laboratuvarı tümör baskılayıcı proteinler üzerinde çalışmaktadır. Kaelin, 2016 yılında Albert Lasker Temel Tıbbi Araştırma Ödülü ve AACR Prenses Takamatsu Ödülü'nü aldı. Ayrıca 2019'da Peter J. Ratcliffe ve Gregg L. Semenza ile birlikte Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü kazandı.

Michael Warren Young Amerikalı biyolog ve genetikçi. Otuz yılı aşkın süredir Drosophila melanogaster de genetik olarak kontrol edilen uyku ve uyanıklık modellerini araştırmaktadır.

BRAF geni, hücrenin dışından hücre çekirdeğine kimyasal sinyallerin iletilmesine yardımcı olan bir protein yapmak için talimatlar sağlar. Bu protein, birkaç önemli hücre fonksiyonunu kontrol eden RAS/MAPK yolu olarak bilinen bir sinyal yolunun parçasıdır. Spesifik olarak, RAS/MAPK yolu, hücrelerin büyümesini ve bölünmesini (çoğalması), hücrelerin belirli işlevleri (farklılaşma), hücre hareketini ve hücrelerin kendi kendini yok etmesini (apopitoz) gerçekleştirmek için olgunlaştığı süreci düzenler. Bu yoldan kimyasal sinyalizasyon, doğumdan önce normal gelişim için gereklidir.