Omurgalılar, hayvanlar aleminin kordalılar şubesine ait bir alt şubedir.
İnsanın evrimi, modern insanın evrimsel kökenini ve ne tür evrimsel süreçlerle ortaya çıktığını incelediği gibi insanın en eski atalarını ve atasal kökenlerini de konu edinir. Bunun yanında insanla ortak ataları paylaşan ve insan ile yakın akraba olan türlerin evrimini ve kökenini de araştırır. İnsan evrimi, konu olarak 1863 yılında T. H. Huxley tarafından oluşturulan bilim dalı primatolojiyi ve günümüz maymunlarının tüm canlılar ile onların eski atalarının fosillerini de dikkate almaktadır. Bunun yanında insanın evrimsel tarihi üzerindeki çalışma ve araştırmalar fiziksel antropoloji, paleoantropoloji, primatoloji, arkeoloji, dilbilim, genetik ve embriyoloji dâhil olmak üzere birçok bilimsel alanı de içerir.
Fosil yakıt veya mineral yakıt, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren doğal enerji kaynağı. Kömür, petrol ve doğalgaz; bu türden yakıtlara başlıca örnektir. Ölen canlı organizmaların oksijensiz ortamda milyonlarca yıl boyunca çözülmesi ile oluşur. Fosil yakıtlar endüstriyel alanda çok geniş bir kullanım alanı bulmaktadır.
Çift toynaklılar, memelilerin eteneliler (Placentalia) infra sınıfına ait bir takım. Takım, su aygırları, domuzlar, pekariler, geyikler, koyun ve keçiler gibi karasal canlıların yanında balinaları da içerir. Yaklaşık 270 adet karada yaşayan çift toynaklı türü mevcuttur. Bunlardan özellikle boynuzlugiller familyasına ait türler, insanlar için ticari açıdan çok önemlidir. Çift toynaklılar, günümüzün en başarılı otçul kara canlılarındanlardır.
Yengeç, On ayaklılar (Decapoda) takımından Brachyura infra takımını oluşturan kabuklu türlerin ortak adı. Tipik olarak çok kısa bir kuyrukları vardır, karın ise toraksın altına gizlenmiştir. Genellikle kalın bir dış iskelete sahiptirler ve bir çift kıskaç ile donatılmışlardır. Yengeçler tüm dünya okyanuslarında bulunurken; ayrıca birçok çeşit tatlısu ve karada yaşayan türü de vardır. Yengeçlerin boyutları sadece birkaç mm olan bezelye yengeçi ile bir bacağının boyu 4 metreye kadar çıkabilen Japon örümcek yengeci arasında değişiklik gösterir.
Homo rhodesiensis, Arthur Smith Woodward (1921) tarafından Zambiya Broken Hill'deki bir mağaradan çıkarılan bir Orta Taş Devri fosili olan Kabwe 1'i sınıflandırmak için önerilen tür adıdır. 2020'de kafatası 324.000 ila 274.000 yıl öncesine tarihlendirildi. Türe ait diğer benzer yaşlı örnekler de mevcuttur.
Tarsiiformes; bir zamanlar Avrupa, Kuzey Afrika, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşamış, ancak mevcut türlerinin tümü Güneydoğu Asya adalarında bulunan bir primat infra takımıdır.
Ardipithecus, yaklaşık 5.8 ila 4.4 milyon yıl önce Etiyopya'da yaşamış erken australopitesin cinsi. Hominina alt oymağının en eski tartışmasız üyesi olduğu kabul edilir. Ardipitecus'un iki ayak üzerine yürüyebilen ilk homininlerden olduğu düşünülmektedir. Cins, iki tür barındırır: Ardipithecus ramidus ve Ardipithecus kadabba.
İnsanlığın beşiği, 1999 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine dahil edilen, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Gauteng il sınırları içerisinde bulunan, Johannesburg şehrinin yaklaşık 50 kilometre kuzeybatısında yer alan bir mevkidir. Kapladığı alan 470 km²'dir. Bölgede bir dizi kireçtaşı mağarası bulunmaktadır, aralarında Dr. Robert Broom ve John T. Robinson tarafından 1947 yılında keşfedilen 2.3 milyon yaşındaki Australopithecus africanus fosilinin bulunduğu Sterkfontein Mağarası da vardır.
Copepoda, Maxillopoda sınıfına bağlı bir hayvan altsınıfıdır. Kopepodlar oldukça eski evrimsel tarihe sahip olan eklembacaklılardır. Vücutlarının oldukça küçük ve dayanıksız olmaları nedeniyle fosilleşmeleri oldukça zordur. Güney İngiltere'deki neolitik kazı alanında harpaktikoid bir kopepod olan Enhydrosoma garienis ’in bir erkek bireyi tanımlanmıştır; bu birey fosilden daha çok kurumuş durumda olup rehidrasyon işlemi ile incelenebilir duruma getirilip teşhis edilmiitir. Kopepodlara ait ilk gerçek fosil kayıtları Palmer tarafından Kuzey ve Güney Amerika’da Miyosen ve Pleistosen döneminden kalma bor mineralleri içerisinde bulunan bireylerden elde edilmiştir .Bu bireylerden bir tanesi Cletocamptus Schmankewitsch,cinsi olarak tanımlanırken diğeri takım seviyesine kadar teşhis edilebilmiştir.En dikkat çekici fosil kopepod hiç şüphesiz Kabatarina pattersoni dir. Brezilya’da Alt Kretase’ye ait kalker kayaçlarda bulunan bu tür parazitik olup yine fosil tür olan Cladocyclus gardneri,solungaçlarında tespit edilmiştir. Bu veriler kopepodlar'ın fosil kayıtlarının günümüzden 110-120 MY öncesine kadar geri çekilmesini sağlamıştır.Çok uzun evrimsel tarihleri boyunca kopepodlar denizler, yeraltı suları, sürekli ve geçici tatlı ve acı sular ile nemli karasal habitatları da içeren tüm sucul biyotoplarda başarılı bir şekilde kolonize olmuşlardır. Antarktik göllerin donmuş yüzeyleri altında ve Nepal Dağları’nda 5540 m yükseklikte dahi bulunmuşlardır. Bununla birlikte kopepodların yaşam alanları içine tatlısu ve denizel sedimentler, yeraltı suları, bataklıkların yanı sıra ağaç kovuklarındaki su birikintileri ve hatta atık araba tekerlekleri ve bromeliadların yaprakları arasında biriken su ortamları gibi kriptik habitatlar da bulunmaktadır. Ayrıca, serbest yaşayan siklopoid ve harpaktikoid kopepodlar orman tabanındaki nemli çürümüş bölge faunasının da önemli bileşenleridir. Derin hidrotermal kaynaklardan tespit edilen omurgasızların en baskın ve zengin grubunu da kopepodlar oluşturmaktadır
Denisova Mağarası, Rusya, Sibirya'daki Altay Dağları'nda bulunan bir mağaradır. Mağara büyük paleoarkeolojik ve paleontolojik öneme sahiptir. Denisova insanının kemik parçaları ve yaklaşık GÖ 40.000'e tarihlenen kalıntılar mağarada bulunmuştur. Mağarada 32.000 yıllık bir tarih öncesi at türü de keşfedilmiştir.
Baishiya Karst Mağarası, Çin'in Kansu eyaletindeki Xiahe ilçesindeki Tibet Platosu'nun kuzeydoğu kısımlarında yer alan Tibet Budizmi kutsal alanı ve yüksek-irtifa paleoantropolojik bir bölgesidir. Bu karst mağarası, Tibet Platosu'nda bulunan en eski hominin fosilinin keşfinin yapıldığı yerdir: Xiahe mandibulası. Mandibula, paleoproteomik analiz yoluyla, Denisova Mağarası dışındaki bir Denisova fosilinin ilk doğrulanmış keşfini sağlamıştır. Bu fosil keşfi, arkaik homininlerin 160.000 yıl önce yüksek irtifada, düşük oksijenli bir ortamda yaşadığını gözler önüne sermiştir.
Örümceklerin evrimi, ilk gerçek örümcekler yengeç benzeri keliserli atalarından evrimleştiğinden beri, en az 380 milyon yıldır devam ediyor. 3,958 cins ve 114 familyada taksonomik olarak sınıflandırılmış 45.000'den fazla mevcut tür tanımlanmıştır. 120.000'den fazla tür olması da bir ihtimaldir. Fosil çeşitlilik oranları, bilinen 1.952 keliserli'den tanımlanan 1.593 örümceğimsi türü ile mevcut çeşitliliğin önerebileceğinden daha büyük bir oran oluşturmaktadır. Hem günümüze ulaşan hem de fosil türleri her yıl bu alandaki araştırmacılar tarafından tanımlanmaktadır. Örümcek evrimindeki önemli gelişmeler arasında örü memesi gelişimi ve proteinli ipek salgısı bulunmaktadır.
Karsinizasyon, yengeç olmayan kabuklu bir canlının yengeç formunu aldığı yakınsak evrim örneğidir. Bu terim evrimsel biyolojiye L.A. Borradaile tarafından kazandırıldı ve bu süreci "Doğanın yengeç üretmeye yönelik birçok girişiminden biri" olarak tanımladı. Karsinize olmuş birçok kabuklu Anomura takımına dahildir.
Hexactinellid süngerler veya Cam süngerler, dört ya da altı uçlu silisli spiküllerden oluşmuş bir iskelete sahip sünger sınıfıdır.
Bayağı süngerler (Demospongiae), Porifera şubesindeki en çeşitli sınıftır. Dünya çapında yaklaşık 8.800 tür içeren tüm sünger türlerinin yaklaşık %76,2'sini oluştururlar. Kalsiyum karbonattan oluşan sert, genellikle masif bir iskeleti örten yumuşak gövdeli süngerlerdir. Yapıları olarak ağırlıklı olarak lökonoiddirler. Bayağı süngerlerin iskeletleri, protein spongin, mineral silika veya her ikisinin liflerinden oluşan dikenlerden oluşur. Silika spiküllerinin mevcut olduğu yerler cam süngerlerdekinden farklı bir şekle sahiptir.
Malakostraka, denizde, tatlısuda ve karada yaşayan kabukluları barındıran geniş bir eklembacaklı kabuklular altsınıfıdır; 16 takıma bölünmüş 40,000 civarı tür barındıran, kabuklulara ait altı sınıfın en büyüğüdür. Grup üyeleri, vücut formları bakımından büyük çeşitlilik gösterir ve yengeç, ıstakoz, kerevit, karides, kril, büyük karides, tahta biti, amphipoda, mantis karidesi gibi bilinen canlılar yanı sıra daha az aşina olunan canlılar da barındırmaktadır. Grup, segmentasyona uğramış, baş, göğüs ve karın bölümlerine ayrılmış ortak bir vücut yapısı takip eden üyeler ihtiva eder; genelde 20 vücut segmentine sahiptirler.
Apidima Mağarası, Güney Yunanistan'da, Mani Yarımadası'nın batı kıyısında yer alan ve dört küçük mağaradan oluşan bir komplekstir. Mağaranın sistematik olarak incelenmesi sonucunda Paleolitik çağa ait Neandertal ve Homo sapiens fosilleri ortaya çıkarıldı.
Petralona mağarası, ayrıca Kızıl Taşlar Mağarası olarak da bilinir, Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasındaki Selanik şehrinin yaklaşık 35 kilometre (22 mi) güney doğusunda, Petralona köyünün yaklaşık 1 kilometre (0,62 mi) doğusunda, Katsika Dağı'nın batı eteğinde deniz seviyesinden 300 m (984 ft) yükseklikte yer alan bir karstik oluşumdur. 1960 yılında fosilleşmiş bir arkaik insan kafatası bulunduğunda bölge halkın dikkatini çekti. Mağara, erozyon nedeniyle kayada yarıklar oluşmasından sadece bir yıl önce (1959) tesadüfen keşfedilmişti. Etkileyici sarkıt ve dikit oluşumlarıyla dikkat çeken ve yoğun miktarda fosil barındıran mağara kısa sürede jeologları ve paleontologları kendisine çekti. Onlarca yıl süren kazılardan sonra mağara halka açıldı ve bilimsel çalışmalara ait belgeler bitişikteki bir arkeoloji müzesinde sunulmaya başlandı.
Bolt'un Çiftliği, Güney Afrika'nın Gauteng eyaletinde, İnsanlığın Beşiği Dünya Mirası Alanı'nda yer alan bir paleontolojik sit alanıdır. 4.5 milyon yıl öncesine tarihlendirilen 30'dan fazla fosil yatağıyla, İnsanlığın Beşiği'nde keşfedilen en eski yerlerden biridir. Mağaraların aşınarak fosilleşmiş iç kısımlarını açığa çıkardığı çok sayıda oyuk, çukur ve ocaktan oluşur. Sit alanından, İnsanlığın Beşiği'nde ortaya çıkarılan hominid fosilleri gibi fosiller ortaya çıkmış olmasa da, Bolt'un Çiftliği, primatlar ve büyük kediler de dahil olmak üzere, Erken Pliyosen ve Plio-Pleyistosen faunasının çeşitli türlerine ait önemli bir fosil kaynağıdır.