Mantıkta, doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir olmak zorunda olan ifadelere önerme denir. Kesin olan cümleler yanlış veya doğru da olsa önermedir; yani cümlenin yanlış veya doğru olduğunun bilinmesi gerekmez, doğrulanabilir olduğunun bilinmesi yeterlidir. Soru tümceleri önerme olamaz çünkü bir soru doğruluk ifade etmez.
Bağlaçlar veya rabıt (bağlama) edatları; kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan kelimeler: ve, veya, ile, ama, de (da), ancak, çünkü, eğer, hâlbuki, hem … hem …, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, ne … ne …, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira vs. Bağlaçlar, ifadeleri ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olur.
Soru işareti, bir noktalama işaretidir.
Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.
Olumsuz cümle, olumsuzluk anlamı taşıyan cümledir. Olumsuzluk bazen "me" olumsuzluk ekiyle, bazen de diğer olumsuzluk sözcükleriyle sağlanır.
- O dün okula gitmemiş.
- Bunu duyduğuma hiç şaşırmadım.
- Bana sorarsan bu problemi öğretmen dahi çözemez.
- Bugün hiç güzel bir gün değil.
- Bizim sınıfta hiç kız öğrenci yok.
- Gösteriye ne annem ne de babam gelebildi.
Soru cümleleri; soru anlamı taşıyan, cevap bekleyen cümlelerdir. Soru eki (mi), soru zarfı, soru zamiri veya soru sıfatı ile oluşturulur. Soru cümlelerinin sonuna soru işareti (?) konur.
- Odanın sıcaklığı iyi mi?
- Hangi kitabı istiyorsun?
- Kim geldi?
- Hesabı nasıl ödeyeceksiniz?
İsim cümlesi veya ad cümlesi; yüklemi bir fiil olmayan cümle. İsim cümlelerinde fiil soylu kelimeler bulunabilir ancak yüklem isim görevinde olmak zorundadır. İsim cümlelerinde isim soylu kelimeler, ek-fiiller kullanılarak yükleme dönüştürülürler. Aşağıdaki cümlelerin hepsi isim cümlelerine örnektir:
- 3 numaralı element lityumdur. (isim)
- Anlaşılan bu işin sorumlusu sensin.
- Babamın çarşıda böyle küçük bir dükkânı vardı.
- Bahsettiğiniz kişi ben değilim. (koşaç)
- Cennet gibidir baharda buralar. (edat)
- Dün okul bahçesinde top oynayanlar kimdi? (zamir)
- Eviniz ne kadar güzelmiş.
- Kapıyı çalan annemdi. (isim)
- Yok bizi arayan soran.
- Yolun sonundaki üç katlı bina bizim okulumuz(dur).
Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelere "Fiil Cümlesi" denir.
- Akaryakıt fiyatları yükselmiş.
- Çocukları markete yollayacağım.
- Gözlüğüm sanırım kayboldu.
- Haydi, oyun oynayalım.
Birleşik cümle veya bileşik cümle, bir ana (temel) cümle ile onun anlamını tamamlayan bir veya daha fazla yardımcı cümleden meydana gelen cümledir. Birleşik cümlelerde ana yüklemin haricinde yargı veya eylem bildiren başka sözcükler de bulunur. Aşağıdaki örneklerde yardımcı cümleler eğik çizgi (/) ile ayrılmıştır ve bazı noktalama işaretleri anlatım kolaylığı açısından kullanılmamıştır:
- Gittin / sanıyordum.
- Otobüs zamanında gelmezse / geç kalacağız.
Olumsuzluk eki, bir cümlenin olumsuz anlam kazanmasını sağlayan ek; yapım eki. Türkçede olumsuzluk eki -me'dir. Bu ek, kendinden önceki hecede kalın bir ünlü varsa -ma'ya dönüşür:
- Dün gece eve gelmedim.
- Yarınki törene katılmayacağım.
Parantez cümlesi, içerisinde ara cümle veya ara söz bulunan cümledir. Bu ara ifadeler açıklama yapmak ya da anlamı güçlendirmek için eklenir. Ara ifadeler, parantezin yanı sıra iki kısa çizgi veya virgül arasında da gösterilebilir. Parantez cümlesi sadece ara ifadeye değil, cümlenin tamamına verilen addır.
Emir cümlesi, konuşmacının/yazarın bir eylemin gerçekleştirilmesini buyurduğu cümle türü. Emir cümlelerinin tamamına yakını emir kipinde oluşturulur. Nadiren gelecek zaman kipinde emir cümlelerine de rastlanır.
- Şu sürahiyi mutfağa götür.
- Hepiniz odanıza çıkın.
- Diğer takımın oyuncuları da sahayı terk etsin.
- Herkes tahtadaki örneği defterine yazacak!
Ünlem cümlesi; hayret, kızgınlık, şaşkınlık, üzüntü, sevinç, korku, coşku, telaş, sevgi gibi duyguları kuvvetli bir şekilde ifade etmek için kullanılan cümle. Yazımda ünlem cümlelerinin sonuna ünlem işareti konur. Ünlem cümlelerinde her zaman bir ünlem bulunmak zorunda değildir. Emir cümlelerinin bir kısmı aynı zamanda ünlem cümlesidir. Bunun yanı sıra "ki" bağlacıyla da ünlem cümlesi kurulabilir. Herhangi bir cümle, ses tonu ile ünlem cümlesi hâline getirilebilir.
Gereklilik cümlesi, gereklilik eki -meli ile oluşturulan cümledir. -meli eki büyük sesli uyumuna uyarak -malı hâline dönüşebilir. Gereklilik, tavsiye ve bazen de zorunluluk bildirir.
- Bu filmi mutlaka izlemelisin.
- Hafta sonuna kadar bu kitabı okumalıyım.
- O buraya acil gelmeli.
- Ödemelerini zamanında yapmalısın.
Şart cümlesi veya koşul cümlesi, Türkçedeki anlamına göre cümle türlerinden biri. Yan cümlesi dilek-şart kipini alan ve şart anlamı taşıyan cümledir. Ana cümledeki fiilin gerçekleşmesi, yan cümlede belirtilen bir şarta bağlıdır.
- Ancak çok çalışırsan başarılı olabilirsin.
- Hızlı yürürse zamanında okula varabilir.
- Yarın kar yağarsa, sınıfça kardan adam yapacağız.
İstek cümlesi, Türkçedeki anlamına göre cümle türlerinden biri. Fiile eklenen İstek kipi eki "-e" ile oluşturulur ve konuşmacı/yazar tarafından kipin kullanıldığı eylemin gerçekleşmesinin arzulandığını belirtir:
- Şoför bey, müsait bir yerde ineyim.
- Biz de sizinle gelelim.
Dilek cümlesi, Türkçedeki anlamına göre cümle türlerinden biri. Yüklemi dilek-şart kipi ekini (-se) alan ve dilek anlamı taşıyan cümledir.
- Ah, şu okul bir bitse…
- Keşke sen de bizimle sinemaya gelsen.
- Ölmeden önce oraları da görsem.
Anlatım bozuklukları, yazılı veya sözlü anlatımda karşılaşılan hatalardır. Bu hatalar yapısal (dilbilgisel) veya anlam ve mantık bakımından olabilir. Öge eksikliği, ek eksikliği gibi yapısal bozukluklara "bağlaşıklık hataları"; gereksiz sözcük kullanımı, yanlış sözcük kullanımı gibi anlamsal bozukluklara ise "bağdaşıklık hataları" denir.
Matematiksel mantık ve mantık programlamada, kural gibi özel bir biçime sahip mantıksal formüllere Horn cümlesi denir. Bu özel biçim mantık programlama, kurallı belirtim ve modeller kuramı konularında kullanışlıdır. Horn cümlelerinin önemini 1951'de ortaya koyan mantıkçı Alfred Horn bu kavramın isim babası olmuştur.
Sizi gömeceğiz!, Sovyet Genel Sekreteri Nikita Kruşçev'in 18 Kasım 1956'da Moskova'daki Polonya büyükelçiliğinde düzenlenen resepsiyonda Batılı büyükelçilerle görüşürken kullandığı bir cümledir. Bu ifade ilk olarak Kruşçev'in şahsi tercümanı Viktor Suhodrev tarafından İngilizceye çevrilmiştir.