İçeriğe atla

Oksijen izotopu

Çökel kayıtlardan derlenen küresel iklim değişikliklerinin 5 milyon yıllık tarihi

Oksijen izotopu, oksijeninin iki izotopu arasındaki oranın hassas ölçümü üzerine kuruludur. Bu izotoplar; en yaygın olan O16 ile bu izotoptan daha ağır olan O18 izotopudur. Daha hafif olan O16 izotopu okyanuslarda daha kolay buharlaşır. Bu nedenle yağış, (böylelikle oluşturabileceği buzullar) O16 bakımından zenginleşir. Bu durum daha ağır olan O18 izotopunun, okyanus sularında daha büyük konsantrasyonlarda kalmasına neden olmaktadır. Böylece, buzulların geniş alanları kapladığı dönemlerde daha hafif olan O16 izotopu daha fazla miktar buzullarda bulunur ve bu nedenle de deniz suyundaki O18 konsantrasyonu artar. Tam tersi durumlarda ise; buzul çağı buzullarının önemli ölçüde azaldığı daha sıcak olan buzul çağları arası dönemlerde ise daha fazla O16 denize döner ve bu nedenle okyanus suyundaki O18 oranı O16'ya kıyasla düşer.

Bazı organizmalar kalsiyum karbonat (CaCO3) salgılarken, ortamda hakim olan O18/ O16 oranı da bu katı kısımların bileşimine yansıtılır. Organizmalar öldüğünde, katı kısımları okyanus tabanında çökerek oradaki çökelti tabakasının parçası olur. Netice olarak, buzul aktivitesi dönemleri, derin deniz çökeltilerin de gömülü bazı organizmaların kabuklarında bulunan oksijen izotop oranındaki değişimlerden belirlenebilmektedir.

O18/ O16 oranı sıcaklık ile de değişir. Sıcaklıklar yüksek seyrettiğinde okyanuslardan daha fazla O18 buharlaşır. Sıcaklıklar daha düşük olduğu dönemlerde ise daha az O18 buharlaşmaktadır. Bu nedenle, bu ağır izotop sıcak dönem yağışlarında daha bol miktarda iken soğuk dönem yağışlarında daha az bulunmaktadır. Bu prensip kullanılarak, buzullardaki buz ve kar tabakalarını inceleyen bilim adamları geçmişe ait sıcaklık değişim kayıtlarını ortaya çıkarabilmişlerdir.

Güney Atlantikten deniz karot bölümleri, yaklaşık bir milyon yaşında

Yer sisteminin parçalarını bağlantılı olduğunu ve bu nedenle bir parçadaki değişimin diğer parçaların herhangi birinde veya tamamında değişimler üretebilmektedir. Deniz tabanı çökeltilerinin çoğu bir zamanlar deniz yüzeyine yakın kısımda yaşayan organizmaların kalıntılarını içerir. Yüzey yakınında yaşayan böyle organizmalar öldüklerinde onların kabukları tortul kayıtların parçası olacakları okyanus tabanına doğru yavaşça çökerler. Deniz yüzeyine yakın yaşayan organizmaların sayıları ve tipleri iklim ile değiştiği için bu deniz tabanı çökeltileri dünya çapındaki iklim değişikliğinin yararlı kayıtçıları olmaktadırlar.

Okyanus/atmosfer ara yüzeyinin herhangi bir alanında okyanusun ortalama yıllık yüzey suyu sıcaklığının atmosferin sıcaklığına yakın olması gerektiğini bilmekteyiz. Bu yüzeydeki deniz suyu ve hemen üzerindeki hava arasında kurulan sıcaklık dengesidir. İklimdeki değişimlerin deniz tabanı yakınında yaşayan organizmalardaki değişimlerde gözlenmiştir. Uçsuz bucaksız okyanus alanlarındaki deniz tabanı çökeltilerinin çoğunlukla açık deniz foraminiferlerinin kabuklarını içerdiği ve bu hayvanları su sıcaklığındaki değişimlere duyarlı olması bu tip çökeltilerin iklim değişikliği arasındaki bağlantı belirgin hale gelir. Böylece bilim adamlar, iklim değişikliği ve diğer çevresel dönüşümleri anlamanın peşinde koşarken deniz tabanı çökelleri içerisindeki muazzam veri deposundan da yararlanmaktadırlar sondaj ve diğer araştırma gemileri tarafından toplanan çökel karotlarını (O18/ O16) oksijen izotop analizini kullanarak geçmiş iklimler hakkındaki bilgilerimizi önemli şekilde artırmaktadırlar.

Buzul karotları geçmiş iklimlerin tekrar inşası için vazgeçilmesi zor bir veri kaynağıdır. Grönland ve Antarktika buz örtülerinden alınan düşey karotlar üzerine yapılan araştırmalar iklim sisteminin nasıl işlediğine dair temel anlayışımızı değiştirmektedir.Bilim adamları, verileri; petrol kuyusu açma aletinin küçük bir versiyonunu andıran bir sondaj aleti ile toplamaktadır. Buzun içine doğru girerken delme aletinin baş kısmını takip eden içi boş bir mil sayesinde bir buz karotu çıkarılır. Bu şekilde, çalışmalarda kullanmak üzere bazen boyca 2000 metreyi geçen ve iklimin 200.000 yıldan daha uzun tarihini temsil edebilen karotlar elde edilir.

Buzullar değişen hava sıcaklığı ve kar yağışı hakkında detaylı bir kayıt sağlar. Buzullarda tutulan hava kabarcıkları atmosferin bileşimindeki değişimleri kaydeder. Karbondioksit ve metandaki değişimler sıcaklıktaki dalgalanmalarla ilişkilendirilmektedir. Buzul karotları rüzgarların taşıdığı toz, volkanik kül, polen ve modern-zaman kirleticileri gibi atmosferik serpintileri de içerir.

Buzul karotlarından elde edilen tüm bu veriler ışığında da geçmişe ait sıcaklıkları oksijen izotop analizi(O18/ O16) ile belirlenmektedir. Bilim adamları bu tekniği kullanarak geçmişe ait sıcaklık değişimlerinin bir kaydını ortaya koyabilmektedirler.

Geçmiş iklimler hakkında bilgi edinmekte kullanılan diğer dolaylı veri kaynakları; fosilleşmiş polenler, mercanlardır (mercan resifleri). Fosilleşmiş polen; iklim bitkilerinin dağılımını etkileyen önemli bir faktördür. Bu nedenle bir alanı kaplayan bitki topluluğunun doğası iklimin bir yansımasıdır. Polen ve üreme cisimcikleri pek çok bitkinin hayat döngülerinin parçalarıdır ve dayanıklı duvarlara sahip oldukları için çoğu zaman çökeltilerde en çok bulunan, kolayca tanınabilen ve en iyi korunmuş bitki kalıntılarıdır. Doğru şekilde yaşlandırılmış çökeltilerden elde edilen polenleri analiz ederek bir alandaki bitkisel değişimlerin yüksek çözünürlüklü kayıtlarını da elde etmek mümkündür. Geçmiş iklimler bu tip bilgiler ile yeniden inşa edilebilmektedir.

Mercan resifleri ise; sığ, sıcak sularda yaşayan ve eski mercanların arkalarında bıraktıkları katı kısımların üzerinde oluşan mercan kolonilerinden ibarettir. Mercanlar katı iskelet kısımlarını deniz suyundan çıkardıkları kalsiyum karbonattan(CaCO3) inşa ederler. Karbonat, mercanların içerisinde büyüdükleri suyun sıcaklığını belirlemek için kullanılabilecek oksijen izotoplarını içerir. İskeletin kış mevsiminde oluşan kısmı, büyüme oranlarında sıcaklık ve diğer çevresel faktörlerle ilişkili değişimlerden dolayı, yaz mevsiminde oluşan kısımlardan farklı yoğunluğa sahiptir. Böylece, mercanlar ağaçlarda gözlenenlere çok benzeyen mevsimsel byüme bantları gösterirler. Mercanlardan elde edilen iklim verisinin doğruluğu ve güvenirliği, son zamanlara ait aletsel kayıtlar aynı döneme ait mercan kayıtları ile karşılaştırılarak belirlenmektedir. Mercan büyüme halkalarının oksijen izotop analizi(O18/ O16), özellikle yıllık yağış miktarlarında büyük değişimlerin meydana geldiği yerlerde yağış için dolaylı bir ölçüm olarak da görev yapmaktadır.[1]

Kaynakça

  1. ^ Frederick K. LUTGENS, Edward J. TARBUCK; ESSENTIALS OF GEOLOGY/GENEL JEOLOJİ TEMEL İLKELERİ, çeviri editörü CAHİT HELVACI

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mercanlar</span> omurgasız hayvanların Knidliler şubesinin denizlerde yaşayan bir sınıfı

Mercanlar (Anthozoa), omurgasız hayvanların Knidliler şubesinin denizlerde yaşayan bir sınıfıdır. Yumuşak mercanlar, boynuzsu mercanlar, dikenli mercanlar, gerçek mercanlar gibi çeşitleri vardır. Deniz şakayıkları da bu sınıftandır. Polip vücutlu bu canlıların mineral maddelerinden karışmış boynuzsu iskeletlerine de mercan denir.

<span class="mw-page-title-main">Buzul</span> büyük kar ve buz kütlesi

Buzul, dağ zirvelerinde yaz kış erimeyen ve yer çekiminin etkisiyle yer değiştiren büyük kar ve buz kütlesidir. Eğimli arazilerde yıllar boyunca biriken kar kütlesinin önce buzkar, sonra da buza dönüşmesiyle oluşur. Buzullar okyanuslardan sonra dünya üzerindeki ikinci büyük su deposu ve en büyük tatlı su deposudur, tatlı suyun % 98,5'ini oluştururlar. Hemen hemen her kıtada buzullara rastlanır. Dünya'nın belirli bölgeleri, bütün yıl erimeyen ve "buzul" adını alan buzlarla kaplıdır. Bunlar kutup bölgeleriyle yüksek dağların tepeleridir. Buzul oluşabilecek bölgenin deniz yüzeyinden yüksekliği, enlemin artmasıyla azalır. Ekvator yakınlarında 0° enlem çevresinde buzullara rastlamak için Runewenzorilerin 4.400 m yüksekliğine çıkmak gerekirken, Alplerde (45°) 2500 m'ye, Norveç'te (60°) 1500 m'ye çıkmak yeterlidir. Kutupta buzullara deniz yüzeyinde rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Deniz seviyesi</span> Terim

Deniz seviyesi, atmosfer ile deniz yüzeyinin birleştiği yükseklik. Deniz seviyesi, Dünya'nın bir veya daha fazla su kütlesinin ortalama yüzey seviyesidir. Yeryüzündeki tüm yüksekliklerin ve denizaltındaki tüm derinliklerin tanımlanmasında kullanılan referans seviyedir. Deniz seviyeleri birçok faktörden etkilenebilir ve jeolojik zamanlar içerisinde büyük farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin deniz seviyesi; gel-git, atmosfer basıncı ve rüzgâr gibi nedenlerle kısa süreli değişiklikler gösterir. Kısa vadedeki değişimler ise Dünya'nın iklim değişikliklerine bağlıdır. Örneğin; 20. yüzyılda mevcut deniz seviyesindeki yükselmenin küresel ısınmadan kaynaklandığı varsayılmaktadır. Deniz seviyesinin ölçülmesi; devam eden iklim değişikliğine ilişkin ön görüler sunabilir. Bu değişimler nedeniyle deniz seviyesini, deniz yüzeyinin uzun vadedeki tüm hareketlerinin ortalaması alınarak hesaplanmış olan ortalama deniz seviyesi şeklinde tanımlamak daha doğru olur. Ortalama deniz seviyesi, uluslararası şekilde MSL kısaltması ile gösterilir. Türkçe yayınlarda zaman zaman ODS kısaltması kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Delikliler</span>

Delikliler (Foraminifera), protistler (Protista) âleminin ameboid harekete sahip canlılar içeren bir şubesidir.

<span class="mw-page-title-main">Buzul çağı</span> yeryüzü ve atmosfer sıcaklığının uzun süren bir dönem boyunca azalarak kıtasal, kutup ve alp buzullarının genişlemesi ve varlığını sürdürmesi

Buzul çağı ya da buz çağı, Dünyanın ve atmosferinin sıcaklığının uzun süren dönem boyunca azalarak kıtasal, kutup ve alp buzullarının genişlemesi ve varlığını sürdürmesidir. Dünyanın iklimi, gezegende buzulların olmadığı sera dönemleri ile buzul çağları arasında gidip gelir. Dünya halen Kuvaterner buzullaşması içindedir. Buzul çağındaki soğuk iklimin bireysel darbeleri buzul dönemi ve buzul çağındaki aralıklı sıcak dönemlere ise buzullararası denir.

<span class="mw-page-title-main">Vostok İstasyonu</span>

Vostok İstasyonu eski Sovyetler Birliği'nin, Güney Kutbuna yakın bir noktadaki araştırma merkezi.

<span class="mw-page-title-main">Su döngüsü</span> suyun; okyanus ve denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve sonra yeniden deniz ve okyanuslara dönüşü

Su döngüsü yahut hidrolojik döngü, suyun Dünya yüzeyinin üstünde ve altında sürekli hareketini tanımlar. Suyun okyanus ile denizlerden atmosfere, atmosferden yeryüzüne ve yeniden deniz-okyanuslara ulaşması şeklindeki genel turu, döngüyü oluşturur. Evrenin korunumu yasası gibi, yeryüzündeki su kaynaklarının artmaz veya eksilmezliğini ifade eden bir terimdir ve bir başlangıç veya sonu yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Mercan resifi</span> Denizde taşlı mercan iskeletlerinin büyümesi ve birikmesiyle oluşan kaya çıkıntısı

Mercan resifleri canlı organizmaların ürettiği aragonit yapılardır. Az miktar besin içeren deniz sularında bulunur. Çoğu resifte, baskın organizmalar kalsiyum karbonattan oluşan bir dış iskelete sahip taş mercanları, kolonyal sölenterlerdir. İskeletsel materyaller, dalga hareketleri ve biyoerozyon ile parçalanıp yığılarak yaşayan mercanlar ve çok çeşitli hayvanlar ve bitkilerden oluşan yaşamı destekleyen kalsiyumlu bir oluşum meydana getirirler.

Paleoklimatoloji, doğrudan ölçümlerin alınmadığı iklimlerin incelenmesidir. Araçsal kayıtlar Dünya tarihinin yalnızca küçük bir bölümünü kapsadığından, eski iklimin yeniden inşası, doğal çeşitliliği ve mevcut iklimin evrimini anlamak için önemlidir. Paleoklimatoloji, kayalar, tortular, sondaj delikleri, buz tabakaları, ağaç halkaları, içinde korunmuş verileri elde etmek için Dünya ve yaşam bilimlerinden çeşitli PROXY yöntemlerini kullanır. Vekilleri tarihlendirme teknikleriyle birleştirilen bu paleoiklim kayıtları, Dünya atmosferinin geçmiş durumlarını belirlemek için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Denizel izotop katları</span>

Deniz izotop katları, deniz oksijen izotop aşamaları ya da oksijen izotop aşamaları, dünyanın paleoiklimindeki ılık ve serin periyotların değişimidir ve deniz derinliklerindeki karot numunelerinden alınan oksijen izotop verilerinin ısıdaki değişimlerinden alınan bilgi sayesinde belirlenir. Veriler, deniz tabanı çökelleri ve sapropeller içindeki plankton ve polen kalıntılarından toplanır.

<span class="mw-page-title-main">Ayrışma (jeoloji)</span>

Ayrışma, çözünme veya günlenme, yerkabuğunu oluşturan kayaçların yüzey kısımlarında fiziksel ve kimyasal etkenlerle meydana gelen değişimlerdir. Bu etkenlerin yanında atmosferdeki gazlar, sıcaklık, su, organizmalar da ayrışmada etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Holosen klimatik optimum</span>

Holosen klimaitk optimum, günümüzden yaklaşık 5.000 ile 9.000 yıl önce gerçekleşen sıcak bir dönemdi. Aynı zamanda Altithermal, İklimsel Optimum, Holosen Megathermal, Holosen Optimum, Holosen Termal Maximum, Hypsithermal ve Orta Holosen Sıcak Dönemi gibi diğer birçok isimlerle bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kıyı coğrafyası</span>

Kıyı coğrafyası, kıyıların ve kıyıdaki yer şekillerinin oluşumu, oluşum koşulları ve dağılımı ile ilgilenen Fiziki coğrafya bilim dalıdır.

Batiyal zon, göllerde ve denizlerde taban ya da dip çökeltilerinin bulunduğu tabakadır. Okyanus yüzeyinin altında -200 m ile -4000 m arasındaki tabakaya denir.

<span class="mw-page-title-main">Kararlı izotop oranı</span>

Kararlı izotop oranı kavramı durağan nükloid kavramına yakın bir anlama sahiptir. Durağan izotoplar; buharlaşma ve yoğunlaşma gibi fiziko-kimyasal proseslerle konsantrasyonları değişmesine rağmen zaman içinde değişmeyen izotoplardır. Yani duraylı (kararlı) izotoplar, radyoaktif bozulma göstermeyen izotoplardır. Fakat çoğul durağan izotop kavramı, genellikle belirli bir element üzerindeki nükleoidler üzerinde konuşulurken kullanılır. Bundan dolayı durağan izotoplar dediğimiz zaman üzerinde konuştuğumuz belirli elementin izotoplarından bahsediyor oluruz. Kısacası aynı elementin izotopları kastedilir. Birbiri ile bağıntılı bollukta olan buna benzer durağan izotoplar deneysel olarak “izotop analizi” yönetmi ile bulunabilmektedir. Bulunan bir izotop oranının bir deney aracı olarak kullanılması mümkündür. Teorik olarak, bu tarz durağan izotoplar “radyometrik tarihleme yöntemi” denilen yöntemde kullanılan ve bir radyoaktif bozulmanın ürünleri olan radyojenezik durumları içerebilirler. Ancak, kullanım olarak “durağan izotop oranı” dediğimizde genellikle kastedilen doğada kimin izotop fraksiyonlanmasının bolluğundan birbirine bağıl olarak etkilenip etkilenmediğini söylemektir.

<span class="mw-page-title-main">Buzullar arası dönem</span>

Buzullar arası dönem, buzul çağındaki art arda buzul dönemlerini ayıran binlerce yıllık sıcak küresel ortalama sıcaklığın jeolojik bir aralığıdır. Mevcut Holosen yaşlı buzullar arası oluşum yaklaşık 11.700 yıl önce Pleistosen'in sonunda başladı.

<span class="mw-page-title-main">Grönland Buzul Çekirdeği Projesi</span>

Grönland Buzul Çekirdeği Projesi çok uluslu, bir Avrupa araştırma projesidir. Avrupa Bilim Vakfı tarafından organize edilmiştir. Fon, 8 ülke ve Avrupa Birliği'nden gelmiştir. 1989 yılında Grönland buzul tabakasının zirvesi sondaj alanı olarak seçilmiş ve 1992 yazında yapılan çalışmalarda ana kayaya kadar ulaşan 3029 metre derinliği esas alınmıştır. Bu çalışmanın amacı, elde edilen buz çekirdeğini analiz etmek buzda depolanan çevresel ve özellikle iklimsel değişiklikler hakkında geniş spekturumlu bilgileri ortaya çıkarmaktır.

<span class="mw-page-title-main">Biriktirme ortamı</span>

Jeolojide, çökelme ortamı veya tortul ortam, belirli bir tür çökeltinin çökelmesi ile ilişkili fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerin kombinasyonunu ve dolayısıyla, çökelti kayada korunursa litoifikasyondan sonra oluşacak kaya türlerini tanımlar. Çoğu durumda, belirli kaya türleri veya kaya türlerinin birlikleri ile ilişkili ortamlar, mevcut analoglarla eşleştirilebilir. Bununla birlikte, jeolojik zaman çökeltileri ne kadar geride bırakılırsa, doğrudan modern analogların mevcut olmama olasılığı o kadar yüksektir.

<span class="mw-page-title-main">Deniz habitatı</span>

Deniz habitatı, deniz yaşamına ev sahipliği yapan habitatlardır. Deniz yaşamı bazı yönlerden denizdeki tuzlu su içeriğine bağlıdır. Habitat, bir veya birden fazla canlı türünün yaşadığı ekolojik veya çevresel bölgedir. Denizler ve okyanuslar bu habitatların birçok türünü barındırır. Deniz habitatları kıyı ve açık okyanus habitatları olarak ikiye ayrılabilir. Kıyı habitatları, gelgitin kıyı şeridinde geldiği noktadan kıta sahanlığının sınırına kadar uzanan bölgede bulunur. Kıta sahanlıkları, toplam okyanus alanının yalnızca yaklaşık %7'lik kısmını kaplamalarına rağmen deniz yaşamının çoğu kıyı habitatlarında bulunur. Açık deniz habitatları, kıta sahanlığının sınırının ötesinde, derin denizlerde bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Karniyen yağmur dönemi</span>

Karniyen yağmur dönemi, Geç Triyas döneminin başında yerküreyi etkileyen büyük çaplı bir doğa olayıdır. Günümüzde pek çok paleontolog tarafından yeni bir toplu yok oluş olarak değerlendirilmektedir. Bu dönemde yerküredeki kıtalar bir bütün olarak Pangea'yı oluşturuyordu ve bu 2 milyon yıllık yoğun yağışlı dönemle birlikte süper kıtanın iklimi kuru ve karasal iklimden daha nemli iklime doğru evrildi. Bu değişim de o dönemde büyük bir biyota alt üst oluşuna neden oldu. Karniyen yağışlı dönemi, küresel çapta kaya katmanlarında gözlemlenmektedir.