İçeriğe atla

Oksidentalizm

Oksidentalizm veya Garbiyatçılık, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya'yı içeren Batı dünyasına ilişkin klişelerle ilişkili bir terimdir. Terim Mısırlı yazar Hasan Hanefi tarafından "Oksidentalizm Bilimine Giriş" kitabı ile temellendirilmesine rağmen Ian Buruma and Avishai Margalit'nin Occidentalism: the West in the Eyes of its Enemies (2004) adlı kitaplarıyla popülerlik kazanmıştır.[1] Terim, Doğuculuğun tersine çevrilmiş halidir. Fakat oryantalist manada olan Doğuculuğun karşıtı olarak değil kendi argümanları ile Batı'yı anlamaya çalışma ve karşı söylem üretmeye çalışılması sürecidir. Bunlara ek olarak da Batı'nın tanımladığı Doğu imajını reddedip Doğunun asıl imajının ne olduğuna odaklanmış bir disiplindir. En büyük karşı çıktığı nokta ise Batı'nın belirlemiş olduğu ilkel, gelişmemiş ve gelişmeye kapalı Doğu imajını kırıp, Batı'nın tek tipleştirdiği Doğu algısını kırmaktır.[2]

Batı ile ilgili Doğuluların görüşleri

Çok çeşitli oksidentalizm çeşitleri bulunmaktadır. Asya oksidentalizmi, İslam oksidentalizmi gibi kolları bulunmaktadır. Doğu'da Batı kültürüne ilişkin olumsuz görüşlerin kökeni Yunan ve Roma kültürüne yönelik Pers tavrına veya İslamiyet ve Hristiyanlık arasındaki çatışmalara kadar geri götürülebilir. Bununla birlikte Doğu-Batı karşıtlığının tam tanımı belirsizlikler taşımaktadır. Örneğin Çin'de Han Hanedanı döneminde (MÖ 25-MS 221) Batı ile ilgili olumsuz imajlar resmedilmiştir. Ancak buradaki Batı bugünkü anlamda batı değil Çin'in batısıydı.

Oksidentalizmin doğuşu

Oksidentalizmi Batı'nın kötü bir güç olduğu anlayışıyla ilişkilendiren kimi yazarlar oksidentalizmin kökeninin Avrupa olduğunu ileri sürmektedirler. Avrupa'daki Aydınlanma akımının muhalifi olarak ortaya çıkan Alman idealizmi gibi akımlarda da bir ölçüde görülebilen ve Batı'da gelişen rasyonalizm, bireyselcilik ve makineleşmeyi (endüstrileşme) eleştiren karşı-aydınlanmacı ve daha sonra modernlik karşıtı görüş ve akımların oksidentalist söylemin köklerini oluşturduğu belirtilmektedir.

Doğu ve Ortadoğu halklarında ise Batı, sömürgecilik döneminde topraklarını istila edip kaynaklarını sömüren, kendilerini efendi ele geçirdikleri topraklar üzerindeki halkı ise köle, hizmetli kılan tahakküm edici ve kötü bir güç olarak görülmüştür. Önceleri savaş gücü ile öne çıkan Batı daha sonra sömürdükleri topraklardaki toplumsal, ekonomik, eğitsel düzenlemeleriyle yerli kültürlerin yok yozlaşmasına ve giderek unutulmasına yol açmakla suçlanmıştır. Bu suçlamalar ve post-kolonyal dönemle beraber yükselen Doğu entelektüel birikimi oryantalizme bir karşı çıkış olarak oksidentalizm kavramını ortaya atmışlardır.

Düşüncenin yükselişi özellikle Orta Doğu ve Afrika coğrafyasında bağımsızlık hareketlerinden sonra kendini göstermiştir. Fakat kendi özünde bir entelektüel bir birikimi ve farkındalığı daha yakalayamamış bir disiplindir. Bunun da sebepleri arasında oryantalist söylemlerin hegemonik güçlerinin Doğu'nun her alanında etkili olması ve bireylerin Doğululuklarını kabullenişi olarak gösterilebilir.

Türkiye'de oksidentalizm

Türkiye'de oksidentalist faaliyetler aslında garbiyatçılara muhalif hareket olarak şekillenmektedir. Gelenekseli bir Batı karşıtlığı olarak savunan ve Batı'nın işimize yarayacak şeylerini kültürümüze empoze edelim fikri ile temellendirilebilir. Yücel Buut, Abdullah Metin gibi akademisyenler ise son dönemlerde bu konu üzerinde eğilmişlerdir. Özellikle Abdullah Metin'in "Oksidentalizm: iki doğu, iki batı" adlı eseri geniş çaplı bir oksidentalizm açıklaması olarak dikkat çekmektedir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Rehman, Jalees (18 Ocak 2013). "'Occidentophobia': The Elephant in the Room". Huffingtonpost.com. 22 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2013. 
  2. ^ Hilton, Isabel (20 Temmuz 2011). "Occidentalism". Prospect Magazine. 11 Mart 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Ocak 2013. 

Konuyla ilgili yayınlar

  • Ian Buruma ve Avishai Margalit, "Occidentalism: The West in the Eyes of its Enemies"
  • Abdullah Metin "Oksidentalizm: iki doğu, iki batı"
  • Marife Dergisi Oksidentalizm Özel Sayısı Cilt: 6 -Sayı: 3

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Mitoloji, mit veya söylen bilimi belirli bir din veya kültürdeki insanlık ile evrenin yaratılış ve doğasını, geleneklere özgü inanç ve uygulamaların sebebini açıklamaya yönelik söylencelerin tümü. Mit (söylen) sözcüğü gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla bir yanlışlık, doğru olmayan unsur vurgusu barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Asya</span> Asyanın okyanuslardan uzak iç kesimi

Orta Asya, dar anlamıyla geçmişte Sovyetler Birliği'nin parçası olan beş ülkeyi tanımlar. Geniş anlamda ise Afganistan, Pakistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı, Moğolistan ve Rusya'nın bir kısmı ile kuzeydoğu İran'ı içeren bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim. Asya'nın dünya okyanuslarından uzak iç kesimini belirtmek için kullanılır, bölgenin bu denizlere kapalı oluşu başlıca ana özelliğidir. Orta Asya, aynı zamanda Türk halklarının anayurdudur.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ</span> 5. yüzyıl – 15. yüzyıl arasını kapsayan tarihî dönem

Orta Çağ, tarihçiler tarafından 5. yüzyılın sonlarından 15. yüzyılın sonlarına kadar sürdüğü söylenen tarihî dönemi ifade eden kavramdır. Orta Çağ dönemine verilen bir diğer isim olan "Klasik Sonrası Dönem" terimi, "Klasik Antik Çağ" döneminin adından türetilmiş olsa da, daha geniş bir coğrafi tanıma sahiptir. Orta Çağ, tarihçiler tarafından ihtilaflar olmasıyla birlikte, genel olarak MS 500–1500 aralığındaki dönemi kapsamaktadır ve Antik Çağ ile modern zamanlar arasında ayrı bir dönem olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Pan Arabizm</span> Arapları birleştirmeye çalışan ideoloji

Pan-Arabizm veya Pan-Arapçılık, Kuzey Afrika'dan Batı Asya'ya, Atlantik Okyanusu'ndan Umman Denizi'ne kadar olan geniş bir coğrafyada Arap halkları arasında birlik ve beraberlik hedefine sahip, büyük oranda seküler ve sıklıkla sosyalist bir hareket. Genelde farklı, zengin ve çarpıcı bir Arap dili, tarihi ve kültürünün varlığından köken alır ve bu nedenle bir kültürel milliyetçilik biçimidir.

Oryantalizm veya Şarkiyatçılık, Yakın Doğu ve Uzak Doğu toplumlarının, kültürlerinin, dillerinin ve halklarının incelendiği Batı kökenli araştırma alanlarının tümüne verilen isimdir. Sanat tarihi, edebiyatı ve kültürel çalışmalarda, Oryantalizm, Doğu dünyasındaki yönlerin taklidi veya tasviridir. Bu tasvirler genellikle Batılı yazarlar, tasarımcılar ve sanatçılar tarafından yapılır. Özellikle, daha spesifik olarak "Orta Doğu" yu tasvir eden Oryantalist tablolar, 19. yüzyıl akademik sanatının popülerlerinden biriydi ve aynı şekilde Batı edebiyatı Doğu temalarına da benzer ilgi göstermiştir. Edward Said'in Oryantalizm adlı kitabının 1978'de yayımlanmasından itibaren, çok sayıda akademik söylem “Oryantalizm” terimini, Batı'nın Orta Doğu, Asya ve Kuzey Afrika toplumlarına yönelik genel tavrına atıfta bulunmak için kullanmaya başlamıştır. Said'in analizinde Batı, bu toplumları statik ve gelişmemiş olarak özümsemekte, böylece emperyal gücün hizmetinde incelenebilecek, tasvir edilebilecek ve çoğaltılabilecek bir Doğu kültürü görüşü üretmektedir. Bu görüşü ile Said, Batı toplumunun gelişmiş, rasyonel, esnek ve üstün olduğu fikrini ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Jacques Derrida</span> Edebiyat eleştirmeni ve yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kurucusu

Jacques Derrida, Fransız filozof, edebiyat eleştirmeni ve yapısökümcülük olarak bilinen eleştirel düşünce yönteminin kurucusudur.

<span class="mw-page-title-main">Popülizm</span> politik yönelim veya bakış açısı

Popülizm veya halk çıkarcılığı, toplumdaki seçkin bir tabaka tarafından halkın çıkarlarının bastırıldığını ve engellediğini varsayan ve devlet organlarının bu seçkin tabakanın etkisinden çıkarılıp halkın yararına ve toplum olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini söyleyen siyasî bir felsefe veya söylem biçimi. Popülist söylem "sokaktaki insan"ın ekonomik ve sosyal çıkarlarını vurgulayarak, önyargılarını ve duygusal kırılmalarını kullanarak başarıya ulaşmayı amaçlar. Popülist söylem, belirli bir ideolojiye bağlı değildir. Nitekim, son yıllarda hem sol hem de sağ görüşlü liderlerin popülizme başvurduğu gözlemlenmiştir.

Kökten dincilik, genellikle dinî esaslı aslî kaidelere geri dönme talebiyle kendini belli eden ve bu kaidelere katı bir biçimde bağlı olan, diğer görüşlere karşı toleranssız ve laiklik karşıtı dinî hareket veya bakış açısı. Kökten dincilik, genellikle dinî tabiattaki bir dizi kurala sıkı sıkıya bağlı, çağdaş, sosyal ve siyâsî yaşam ile ilgili üzerinde uzlaşılmış prensiplere karşı tepkisi olan inancı belirtir.

<span class="mw-page-title-main">Feminist eleştiri</span>

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

<span class="mw-page-title-main">II. Constantinus</span>

Flavius Claudius Constantinus 337-340 yılları arasında Roma imparatoruydu. Büyük Konstantin ve Fausta'nın en büyük oğlu olarak Arles'de doğmuş ve bir Hristiyan olarak büyütülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Rusya tarihi</span> Rus kökenli bir tarih

Rusya tarihi, Doğu Slavları'nın tarihleriyle başlar. Özellikle Rus tarihinin geleneksel başlangıç tarihi 862 yılında kuzeyde Vikingler tarafından yönetilen Rus devletinin kuruluşuna dayanmaktadır. Staraya Ladoga ve Novgorod İskandinavya'dan gelen göçmenler ile birlikte Slav ve Fin-Ugorlar'ın yeni birliğinin büyük şehirleri oldular. Novgorod prensi Oleg 882 yılında Kiev'i elegeçirdi, böylece Doğu Slavları'nın kuzey ve güney topraklarını tek bir otorite altında birleştirmiş oldu. Devlet, 988 yılında Bizans aracılığıyla Hristiyanlık'ı benimsedi bu gelecek milenyum boyunca Bizans ve Slav kültürlerinin sentezi olan Ortodoks Slav kültürünün başlangıcı oldu. Kiev Rus 1237-1240 Moğol istilaları ile bölündü ve bu istilaların sonucu olarak nüfusunun önemli birçoğunu kaybetti.

<span class="mw-page-title-main">Arap dünyasındaki Yahudilerin tarihi</span>

Arap Yahudileri Arap dünyasında doğan Yahudileri veya onların torunlarını ifade eder. Salim Tamari'ye göre, dünyanın birçok yerinde "Arap Yahudisi" terimi bir oksimorondur.

Sol milliyetçilik, eşitliğe, halk egemenliğine ve self determinasyona dayalı bir milliyetçilik akımıdır. Kökleri Fransız Devrimi'ndeki jakobenizme dayanır. Sol milliyetçilik anti emperyalizmi benimser. Sol milliyetçilik, etnik milliyetçiliği ve faşizmi reddeder; buna rağmen sol milliyetçiliğin bazı minör formları tahammülsüzlük ve ırksal önyargıyı içerisinde barındırır.

<span class="mw-page-title-main">Küreselleşme karşıtlığı</span>

Küreselleşme karşıtlığı, kurumsal kapitalizmin küreselleşmesine karşı eleştirel ve toplumsal bir harekettir.Bu hareket aynı zamanda küresel adalet hareketi, alternatif küreselleşme, anti kurumsal küreselleşme hareketi ve neoliberal küreselleşme karşıtı hareket olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Tang'ın Batı Türklerine seferi</span>

Tang'ın Batı Türklerine Seferi, Çin kaynaklarında Batı Tujue olarak bilinen Batı Göktürk Kağanlığı topraklarına 7. yüzyılda Tang Hanedanı tarafından düzenlenen seferdir. Tang Hanedanlığı, henüz sefere karar kılmadan önce; Doğu ve Batı Göktürk devletleri arasındaki rekabetten yararlanarak; bu iki devletin gücünü ciddi şekilde zayıflatmıştır. İmparator Taizong, Çin ordusunu Göktürklerin batı kanadında bulunan topraklar olan; 640'ta Karahoca, 644'te Karaşehir ve 648'de Kuçar'a sevk etmiştir.

Tang'ın Batı Göktürk Kağanlığı'nı ele geçirmesi veya Çincede bilinen adıyla Batı Tujue'nin fethi, Tang Hanedanlığı generallerinden Su Dingfang komutasındaki Çin ordusunun Batı Göktürk Kağanı İl-Kullıg İşbara Kağan üzerine yürüdüğü askerî sefere verilen addır. Tang'ın Batı Türklerine seferleri, Batı Türklerinin Tarım Havzası'ndaki müttefiki olan Karahoca'nın 640'ta Tang ordusu tarafından işgaliyle başlamıştır. Tang Hanedanlığı himayesini kabul eden birçok vaha devletçiği, Tang'ın askerî emellerinden kuşkuya düşerek, 7. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Tang yerine Batı Göktürk Kağanlığı'na bağlılığını bildirmiştir. Karahoca'dan sonra Orta Asya'daki yayılmacı siyasetini sürdüren Tang Çini, 644'te Karaşehir Seferi ile Karaşehir Krallığı'na, 648'de ise Kuçar Seferi ile Kuçar Krallığı'nı topraklarına katmıştır. Su Dingfang komutasında Batı Göktürklerin üzerine gönderilen ana ordu; Dingfang tarafından Türk kökenli komutanlar Böri Şad ve Bağa Şad yönetiminde iki kol orduya ayrılmıştır. Ayrıca, Tang ordusu; Sir-Tarduşlara karşı Uygurların başlattığı isyana Tang'ın destek vermesinin ardından kendisiyle müttefik olan Uygurların atlı birliklerini de takviye olarak Büyük Tang Ordusu'na kabul etmiştir. Tang ordusu ile İşbara Kullug arasında yapılan İrtiş Nehri Savaşı'nı kaybeden Batı Göktürkler; bölgedeki egemenliklerini de kaybetmişlerdir.

Farslaşmış toplum, Fars diline, kültürüne, edebiyatına, sanatına, kimliğine dayanan veya fazlasıyla bu unsurlardan etkilenmiş toplumdur.

Şam Protokolü, 23 Mayıs 1915'te İstanbul'daki Türk yetkililere danışma misyonu sırasında Şam'a yaptığı ikinci ziyarette Arap gizli toplumları el-Fatat ve Al-'Ahd tarafından Faysal bin Hüseyin'e verilen bir belgedir.

<span class="mw-page-title-main">Sovyet karşıtlığı</span>

Sovyet karşıtlığı, antisovyetizm ve Sovyetler Birliği hükûmetinin verdiği ad ile antisovetchina, Sovyetler Birliği'ne ve Sovyetler Birliği hükûmetine karşı yöneltilen hoşnutsuzluk, güvensizlik ve karşıtlıktır. Sovyet karşıtlığı genellikle antikomünizm ile paraleldir.

Slavofilizm, 19. yüzyılda ortaya çıkan ve Rus İmparatorluğu'nun erken tarihinden türetilen değerler ve kurumlara dayanarak geliştirilmesini isteyen entelektüel bir hareketti. Zapadiknik akımına karşı bir tepki olarak gelişmiştir.