İçeriğe atla

Obezite

Obezite
Üç silüet, en iyi boyutlandırılmış olan (solda), kilolu olan (ortada) ve obez olan (sağda)
En iyi, aşırı kilolu ve obez olanları temsil eden siluetler ve bel çevreleri
UzmanlıkEndokrinoloji Bunu Vikiveri'de düzenleyin
146 kilo, 47 BMI'ya sahip "süper obez" kategorisinde bir erkek

Obezite, biriken fazla vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek seviyede çok olması nedeniyle oluşan tıbbi bir durumdur.[1] Bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm olan Vücut kütle indeksinde (VKİ) genel olarak indeksi 25 kg/m2 ila 30 kg/m2 ve üzeri olanlar obez olarak kabul edilirler.[1] Bazı Doğu Asya ülkelerinde ise daha düşük değerler kullanılmaktadır.[2] Obezite özellikle kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obstrüktif uyku apnesi, belirli kanser türleri ve osteoartrit gibi çeşitli hastalıkların olasılığını artırır.[3]

İndirekt ölçüm yöntemleri

Bu yöntemler klinik araştırmalar dışında genel pratikte kullanımı sınırlıdır. Vücut toplam su ölçümü (işaretli su kullanılarak), ultrasonografi, Bilgisayarlı Tomografi, (CT, BT), Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRI), Dual foton absorbsiyometresi indirekt yöntemler arasındadır. Obezitenin belirlenmesinde birçok yöntem kullanılmasına rağmen, pratik olduğu için sık kullanılan en geçerli yöntemler beden kitle indeksi (BKİ) hesaplanması, bel ve kalça çevresi ölçümüdür.[4]

Sınıflama

ABD'de yıllara ve eyaletlere göre obez insanların yüzdesindeki artış. 1985-2008

Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş sınıflamaya göre;

  • 18.5 altında BMI Az kilolu
  • 18.5 - 24.9 Normal Kilo
  • 25.0 - 29.9 Fazla Kilo
  • 30.0 - 39.9 Obez
  • 40.5 'ın üzeri Morbid (ciddi)
  • 50 ve üstü Süper obez olarak belirlenmiştir.

Obezitenin değerlendirilmesinde yapılan ölçümlerde, bel kalça oranının erkeklerde 1’in altında, kadınlarda ise 0, 85’in altında olması gerekir. Bel çevresi ölçümleri obezite tanısı için oldukça pratik bir yöntemdir. Bu doğrultuda erkeklerin bel çevresinin 102 cm’den, kadınların ise 88 cm’den büyük olması şişmanlığın göstergesi olarak metabolik sendrom riskidir.

Beden kitle indeksinin 25 ve üzerinde olduğu durumlarda metabolik sendrom ismi verilen, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol gibi hastalık riskleri obezitenin derecesine göre artmaktadır. Yalnız beden kitle indeksini hesaplarken ağırlık ve boy baz alındığından dolayı obezitenin metabolik komplikasyonları ile bağlantılı olan yağ oranı hakkında yeterli bilgi elde edilememektedir. Ayrıca, BKİ hastalığın şiddeti hakkında da bilgi vermez. Daha da önemlisi yaş, cinsiyet ve ırklar arasında da ayrım imkânı sağlamaz. Yağ oranı hakkında yeterli bilgi elde edilemediğinden dolayı beden kitle indeksine ek olarak bel çevresi de ölçülmektedir. Bel çevresi ve bel/kalça oranı ölçümleri yağ dağılımı hakkında fikir edinmemizi sağlar. Obez hastalarda bel çevresinin erkeklerde 102 kadınlarda ise 88 cm’nin üzerinde olması kalp ve damar hastalık riski ile bağlantılıdır. Obezite cerrahisinde tek karar mekanizması Beden Kitle Endeksi olduğundan aslında bu yöntemden çok büyük fayda görecek çok sayıda hasta bu kısıtlama nedeniyle sigorta kapsamında cerrahi tedaviden faydalanamamaktadır.

Kalıtımın etkisi

Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişman olmayanlara göre şişmanlık görülmesi 2-3 kat fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocukların %80' inde erişkin yaşta şişmanlık gelişir.

Anne veya babadan biri şişman ise %40 Her ikisi normal kilolu ise %10 oranında Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Fransa ve Almanya da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna monogenik bağlı şişmanlıklar da vardır. Şişmanlığın %5 kadarı tek gen bozukluğuna bağlıdır.

Türleri

Elma tipi vücut yağlanması- santral obezite

İleride sebep olabileceği riskler bakımından obezitenin bünyede oluşturduğu yağlanmanın dağılımı çok önem taşımaktadır. Gövde ve karın bölgesi içinde daha fazla miktarda biriken yağlar; kalp hastalıkları, hipertansiyon, hiperlipidemi ve Tip ll Diabetes Mellitus ile görülen metabolik sendromlar bakımından risk ihtimallerini arttırır. Bu şekilde bir yağ dağılımı gösteren obezite çeşidine elma tipi vücut yağlanması yani, merkezi şişmanlık denmektedir. Bu vücut tipinde karın bacaklardan çok, gövde ve karın bölgesinde bir yağlanma şekliyle kendini gösterir. Metabolik sendrom bakımından daha yüksek bir risk grubuna ait bu hastalarda, karın etrafında belirgin gövdesel yağlanma söz konusudur.

Nedenleri

0-3 yaş dönemindeki beslenme çok önemlidir. Santral sinir sisteminin gelişimi ile kemik-kas işlevlerindeki uyum bu dönemde gerçekleşir. Doğumdan hemen sonraki ilk 60 dakika içinde başlanması gereken emzirmenin en az 6 ay sürdürülmesi gerekir. Bebekler biberon ya da benzeri araçlar kullanılmadan doğrudan emzirilmelidir. Yaşamının ilk yılını anne sütüyle beslenerek geçiren çocukların kazanımları annelerinkinden onlarca kat fazladır. İlk yaşlarından başlayarak aşırı kalori yüklenen çocuklarda, yağ fazlasının depolanması için adiposit sayısında yoğun bir artış (hiperplazi) olur. Sayısı artan adipositler yaşam boyu olduğu yerde bekler, yüksek kalori koşullarında yağ depolar. İlerleyen yıllarda beslenmesini düzenleyerek kilo veren bireyler, karbonhidratlara döndüğü gün adipositlerini şişirmeye başlarlar (hipertrofi). Adipositlerin yağ depolama yetisi neredeyse sonsuzdur.[5]

Obezite hastalığı sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme düzeniyle yaşayan, fiziksel olarak etkinliğin ya da egzersiz yapmanın az olduğu kişilerde görülmektedir. Bunun dışında genetik olarak yatkın olma, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar ve akabinde kullanılan antipsikotik ilaçlar da obeziteyi tetikleyen sebepler arasındadır. Halk arasında, obezite hastalığının metabolizma hızının düşüklüğüyle ilişkili olduğu yönünde bir kanı olsa da, bu aslında nadir görülen bir sebeptir.

Çoğunlukla obezite diğer bir deyişle morbid obezite hastalığından muzdarip kişiler vücudunun gerekliliklerini karşılamak için kilosu normal olan kişilerden daha fazla enerji tüketmektedirler. Dolayısıyla obezite hastalığı olan kişilerin bazal metabolizma hızları yükselmiştir. Gelişen teknoloji bireylerin fiziksel olarak bedenlerini kullanma alanını daraltmıştır. Bu da obezite hastalığının artışında yüksek bir etkiye neden olur.

Obezitede riskler[5][6]

Obezite ve ekonomi

Hollanda'da yapılan bir araştırmaya göre obezler ve sigara içenlerin sağlık sistemi açısından daha ekonomik olduğu iddia edilmektedir[]. Sigara içenler ve obezler daha az yaşadığı için kısa dönemde sağlık maliyetleri yüksek olsa da uzun dönemde sağlıklı insanlara göre daha az sağlık maliyeti olduğu sonucu çıkmaktadır. Sigara kullanımı ve obezitenin yol açtığı hastalıkların tedavilerinin ileri yaşlarda ortaya çıkan alzheimer gibi hastalıklara oranla çok düşük maliyetle olması sebep olarak gösterilmektedir. Araştırmaya göre Hollanda sağlık sistemi her obezite kişi başına erken ölüm nedeniyle 50.000 USD (2007) tasarruf etmektedir.[7] Amerika obeziteyle savaşta yıllık 250.000.000 $ para harcamaktadır[].

Obezite engel oranı

Erişkinler için engel oranı klavuzunda yer alan obezite engel oranı, birçok kronik hastalığın başlıca risk faktörlerinden biridir ve sağlık açısından ciddi sorunlara neden olabilir. Obezite, vücutta aşırı yağ birikiminin olduğu bir durumdur ve vücut kitle indeksi (VKİ) ile değerlendirilir.[8]

Obezite Oran
Ciddi Obezite (Vücut Kitle indeksi 40–50 kg/m2 arasında olanlar) %20
Morbid Obezite (Vücut Kitle indeksi 50 kg/m2 üstü olanlar) %30

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b "Obesity and overweight Fact sheet N°311". WHO. Ocak 2015. 30 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Şubat 2016. 
  2. ^ Kanazawa, M; Yoshiike, N; Osaka, T; Numba, Y; Zimmet, P; Inoue, S (2005). "Criteria and classification of obesity in Japan and Asia-Oceania". World review of nutrition and dietetics. Cilt 94. ss. 1-12. doi:10.1159/000088200. PMID 16145245. 5 Kasım 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Kasım 2016. 
  3. ^ Haslam DW, James WP (2005). "Obesity". Lancet (Review). 366 (9492). ss. 1197-209. doi:10.1016/S0140-6736(05)67483-1. PMID 16198769. 
  4. ^ Obezite (Şişmanlık) Tedavisi ve Sağlıklı Beslenme Önerileri, T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı Sağlık Merkezi. 2015, Ankara. ISBN 978-605-4672-74-5
  5. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 29 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mart 2020. 
  6. ^ Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
  7. ^ "Arşivlenmiş kopya". 8 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Şubat 2008. 
  8. ^ "Obezite Engel Oranı". Engelli.com. 28 Temmuz 2023. 28 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Temmuz 2023. 
Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Gökhan Hotamışlıgil</span> Türk akademisyen, tıp doktoru ve bilim insanı

Gökhan S. Hotamışlıgil, Türk akademisyen, moleküler biyolog, genetikçi, tıp doktoru ve bilim insanı; Harvard Üniversitesi James Stevens Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü; Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu, Genetik ve Kompleks Hastalıklar departmanı kurucu başkanı; Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırma Merkezi Direktörü; Harvard-MIT Broad Enstitüsü, Harvard Kök Hücre Enstitüsü ve Joslin Diyabet Merkezi üyesi. Aynı zamanda Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir.

Yağ dokusu ya da adipöz doku; omurgalılarda kısmen retiküler bağ dokudan, kısmen gevşek bağ dokudan meydana gelir. Dokuyu meydana getiren; mezenşimal hücrelerden farklılaşan yağ hücreleri; lipoblastlar dir. Oluşan genç lipoblastların bir kısmı fibroblastlara, bir kısmı ise kübik epitel hücrelerine benzer. Bu evrede hücre içinde yağ birikimi görülmez. Bu hücreler önce etraflarına bazal laminayı sentezler, daha sonra iki farklı yağ dokusunu oluşturmak üzere farklılaşırlar. Bunlar:

Tutumlu genotip hipotezi veya orijinal ismiyle thrifty genotype hypothesis ilk kez 1962 yılında James V. Neel tarafından ortaya atılmış bir hipotezdir. Kısaca özellikle bazı topluluklarda görülen yüksek tip II diyabet ve obezite prevalansına genetik bir etkenin sebep olduğunu ileri sürer. İlk kez Neel tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nin güneydoğusunda yaşayan Pima yerlilerinde görülen görülen yüksek obezite ve tip II diyabet prevalansını tanımlamakta kullanılmıştır.

İnsülin direnci, pankreas tarafından üretilen normal miktarda insülinin yağ, kas ve karaciğer hücrelerinde gerekli veya yeterli tepkiyi oluşturamaması durumudur. Yağ hücrelerindeki insülin direnci, depolanmış trigliseritlerin serbest kalmasına ve kan plazmasındaki yağ asidi miktarının artmasına sebep olurken, kas hücrelerine girmesi ve karaciğer hücrelerinde depolanması zorlaştığından kandaki şeker (glikoz) oranı da artar. İnsülin direnci sonucu kan plazmasındaki yüksek seviyelerdeki insülin ve şeker oranı genellikle metabolik sendrom ve tip 2 diyabete sebep olur.

Polikistik over sendromu (PCO), yumurtalıklarda birçok küçük iyi huylu kist oluşmasıyla beliren bir hastalıktır. Yumurtalıkta oluşan ve kist olarak adlandırılan bu organizmalar yumurtalıkların çevresine yerleşmiş çok sayıda yumurta hücresidir. Bu hücreler ultrasonda özel bir görüntü oluşturmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kedilerde şeker hastalığı</span>

Kedilerde şeker hastalığı, şeker hastalığının, diğer adıyla diyabetin kedilerde de görülen şeklidir.

Zayıflama, hastalık, besin eksikliği veya rejimle şişmanlığın yavaş yavaş azalması.

<span class="mw-page-title-main">Sibutramin</span>

Sibutramin, kilo vermede, verilen kilonun korunmasında ve obezite tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. İlaçlarda, sibutramin hidroklorür monohidrat şeklinde kullanılır. Ticari adı ABD'de Meridia, Avrupa'da ve diğer ülkelerde ise Reductildir. Abbott Laboratuvarları tarafından üretilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Karın</span> Bedenin, kaburga kemiklerinden kasıklara ve pelvise kadar olan kısmı

Karın, omurgalı hayvanlarda kaburga kemiklerinden kasıklara ve pelvise kadar olan kısımdır.

<span class="mw-page-title-main">Diyabet</span> Kandaki glikoz seviyesinin aşırı artmasından kaynaklanan metabolik bozukluk

Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

Yeme bozuklukları, yetersiz ya da aşırı gıda alımı içerebilen, diğer yandan ruhsal etkilere dayanan ve fiziksel sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır. ABD'de 5 ila 10 milyon kadın ve 1 milyon civarında erkeğin yeme bozukluğundan etkilenmiş olduğu tahmin edilmektedir. DSM-IV-TR ’nin tanı ölçütlerine göre yeme bozuklukları; Anoreksia nervosa, bulimia nervosa, atipik yeme bozukluğu olarak üçe ayrılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Vücut yağ oranı</span>

Bir kişinin vücut yağ oranı ya da vücut yağ yüzdesi, kişinin vücudunda bulunan yağ doku ağırlığının kişinin toplam ağırlığına oranıdır.

<span class="mw-page-title-main">Tip 2 diyabet</span> metabolik bozukluk

Tip 2 diabetes mellitus önceki adıyla insüline bağımlı olmayan diyabet (NIDDM) veya erişkin dönemde ortaya çıkan diyabet –, insülin direnci ve buna bağlı insülin eksikliği bağlamında yüksek kan şekeri ile karakterize edilen bir metabolik bozukluktur. Bu, pankreastaki adacık hücrelerinin yok oluşundan kaynaklanan kesin bir insülin eksikliği bulunan tip 1 diyabetin tam tersine bir durumdur. Klasik semptomlar arasında aşırı susama, sık idrara çıkma ve sürekli açlık bulunmaktadır. Diyabet vakalarının %90’ı tip 2 diyabetten oluşurken tip 1 diyabet ile gestasyonel diyabet, geri kalan %10’unu oluşturur. Genetik olarak obeziteye yatkın olan insanlarda tip 2 diyabetin ana sebebinin obezite olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Sedanter yaşam tarzı</span> Önerilen düzeyde fiziksel aktivite yapmayan bireyler

Sedanter yaşam tarzı, fiziksel aktivitenin hiç olmadığı ya da düzensiz olduğu bir yaşam tarzıdır. Sedanter yaşam tarzı yaşayan bir kişi halk dilinde sersem ya da tembel olarak bilinir. Yaygın olarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bulunurlar. Sedanterlerin güçlü fiziksel aktiviteleri çok azdır veya hiç yoktur. Genelde okuma, televizyon seyrederken oturma, video oyunları oynama ve bilgisayar kullanımı gibi faaliyetlerde bulunurlar. Sedanter yaşam tarzı, ölümün önlenebilir sebepleri arasındadır. Ekran zamanı; bir kişinin bilgisayar, televizyon veya mobil cihaz ekranını seyrettiği zamandır. Aşırı ekran süresi olumsuz sağlık sonuçlarına neden olur.

Metabolik cerrahi, metabolik bir hastalığın cerrahi yöntemler ile tedavisi edilmesini amaçlayan bir cerrahi türüdür. Bu bağlamda hematolojik hastalıklar nedeniyle yapılan dalak ameliyatları da esasen sistemik bir hastalığın ameliyat ile tedavi edilmesi nedeniyle Metabolik Cerrahi çatısı altında ele alınabilir. Klinik uygulamalarda sıklıkla kullanıldığı şekliyle Metabolik Cerrahi ise ”diyabet ve diğer metabolik hastalıkların tedavisini amaçlayan, mide ve barsağa yönelik girişimlerin yapıldığı cerrahi dal” olarak tanımlanır. 2007 yılında çok sayıda tıbbi disiplinin temsilcilerinin katılımıyla Roma’da yapılan uluslararası “Diyabet Cerrahisi Zirvesi”, ilk kez tip 2 diyabetin tedavisi için uygun hastalarda metabolik cerrahiyi önermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Liraglutid</span>

Liraglutid (NN2211), insanlarda “incretinler” adı verilen ve genel olarak kandaki glukoz seviyesini düşüren metabolik hormonlar ailesinin bir üyesi olan Glukagon Benzeri Peptit-1 (GLP-1) ile aynı reseptöre bağlanarak daha uzun süreli etki sağlayan bir GLP-1 analoğudur. Liraglutid tıpkı insan GLP-1 hormonunun yaptığı gibi endojen insülin salgılanmasını arttırır. Liraglutid Novo Nordisk Firması tarafından geliştirilmiş ve öncelikle Tip-2 diyabetin tedavisi için Victoza ticari ismi ile pazarlanan enjekte edilebilir bir ilaçtır. 2015 yılında Novo Nordisk firması bu etken maddenin farklı bir dozaj formunu, Amerika ve Avrupa’da Saxenda ticari ismi ile obez olan ya da aşırı kilolu olup, bu aşırı kilolara bağlı olarak en azından bir komplikasyon yaşayan hastaların tedavisi için pazarlamaya başlamıştır.

Makrosomi, [macro+soma (σῶμα)] aşırı büyüme sonucu oluşan iri vücut, iri-yarı vücut yapısı, en ve boy ölçümleri normalden fazla vücut tanımı yapan terimdir; ilk kez 19. yüzyıl ortalarında, Dr. Robley Dunglison (1798–1869) tarafından yazılan kitapta kullanılmıştır. Aşırı büyüme, doğum öncesi (prenatal) dönemde ya da doğumdan sonra (postnatal) dönemde ortaya çıkabilen bir olgudur. Makrosomi olgularının bir bölümü “aşırı büyüme sendromları”nın özgün bir bileşenidir.

<span class="mw-page-title-main">Beslenme psikolojisi (Duygusal yeme)</span>

Beslenme psikolojisi ; yemek kararları gibi bilişsel seçimlerin beslenmeyi, psikolojik sağlığı ve genel sağlığı nasıl etkilediğinin psikolojik çalışmasıdır. Beslenme psikolojisi, beslenme davranışı ile ruh sağlığı/esenlik arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışmaktadır. NP, psikolojinin ve daha özel olarak sağlık psikolojisinin bir alt alanıdır. Psikoloji, diyetetik, beslenme ve pazarlama dahil olmak üzere çok sayıda farklı alana uygulanabilmektedir. NP, psikolojiye bilgi ve birikim katmaya başlamış, kısa bir geçmişi olan oldukça yeni bir alana sahiptir. Beslenme psikolojisinde iki ana tartışma alanı vardır. Tartışmanın ilk alanı, konunun iki farklı şekilde görülebilmesidir. Psikolojik işlevleri etkileyen beslenme veya beslenme ve sağlığı etkileyen psikolojik seçimler ve davranışlar olarak görülebilmektedir. İkinci tartışma, beslenmeyle ilgili olarak neyin "sağlıklı" veya "normal" olduğunun tanımlanmasıdır.

Fazla kilolu veya şişman olmak, ideal olarak sağlıklı olandan daha fazla vücut yağına sahip olmaktır. Fazla kilolu olmak, özellikle gıda kaynaklarının bol olduğu ve yaşam tarzlarının hareketsiz olduğu yerlerde yaygındır.

İnsan adenovirüsü 36 (HAdV-36) veya Ad-36 veya Adv36, insanları enfekte ettiği bilinen 52 tip adenovirüsten biridir. İlk olarak 1978'de diyabet ve enteritten muzdarip bir kızın dışkısından izole edilen AD-36, insanlarda solunum ve göz enfeksiyonlarının bir nedeni olarak uzun süredir kabul edilmektedir. Tavuklarda obezite ile ilişkili olduğu ilk kez Dr. Nikhil Dhurandhar tarafından gösterildi.