İçeriğe atla

Nuh'un gemisi

Kontrol Edilmiş

Nuh'un gemisi, Tevrat'ın Tekvin (Yaratılış) bölümünde ölçüleri, yapımı, tufan ve sonrası ayrıntıları ile anlatılan, insanların kötülüklere dalması dolayısıyla Tanrının büyük bir tufanla "Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım", "Çünkü onlar gaflete düştü" diye geçiren fakat Nuh'un şahsında insanoğlu ve diğer canlılara bir şans daha verme amacıyla yapmasını emrettiği efsanevi bir gemidir.

Gemi Nuh'un ailesi ve dünyada bulunan diğer hayvanların korumaya alınması amacıyla hazırlanmıştır. Bu hikâye Tevrat'ın Tekvin bölümü ve Kuran’da anlatılmaktadır. 27 Nisan 2010'da Cudi Dağı'nda bulunduğu iddia edildi.

Doğubayazıt yakınlarında Nuh'un gemisinin kalıntısı olduğuna inanılan alan
V. Kosov'un tufan sırasında Nuh'un Gemisi tablosu.

Tevrat anlatımları

Yaratılış efsanesine göre Tanrı, insanoğlunun sapkınlığına bir ceza vermek adına, yeryüzündeki tüm canlıları yok edeceğini söyler.

Rab baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı. "Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım" dedi, "Çünkü onları yarattığıma pişman oldum." Ama Nuh Rab’in gözünde lütuf buldu. (Yaradılış 6: 5-8)

Amerikalı ressam Edward Hicks'den bir tablo... (1780–1849), Nuh'un gemisine ikişer ikişer hayvanların alınışını gösteriyor.

Ancak Nuh inanmış biridir ve bu durum Tanrı’nın ona bir şans vermesine sebep olur. Tanrı, Nuh'a bir gemi yapmasını, yaşayan bütün hayvanlardan birer (ve bazılarından yedişer) çift almasını emreder.

Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak. Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola." (Yaradılış 6: 14-21)

Adige dilinde, adını muhtemelen "Gofer" ağacından alan "Khuafe", suda yüzen araçlara verilen isimdir.

Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al. (Yaradılış 7: 2)

Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı. (Yaradılış 7: 11-12)

Büyük Tufan'dan sonra, geminin Ağrı Dağı'na oturduğuna dair Tevrat'ta geçen bölüm şudur:

Gemi yedinci ayın on yedinci günü Ağrı dağına oturdu. (Yaradılış 8: 4)[1]

Sözü geçen geminin Ağrı'da bulunduğu konusunda söylentiler vardır. Austen Henry Layard ve L. King, bu dağın dolaylarında çivi yazısıyla hazırlanmış Asur yazıtlarına rastladılar.

Kur'andaki anlatıma göre

"Nuh'un Gemisi"

Kuran'a göre Nuh Tufanı, dünyanın bir bölümünde olmuş bir olaydır. Genellikle Hüd süresinde bahsi geçer : “Nuh’a şöyle vahyolundu: “Toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. Artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma. Vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. Ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. Onlar, mutlaka boğulacaklardır.” (HÛD 36-37). Bu ayete göre İnanmayan tüm insanlar ölecektir.[2]

“Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca[3] şöyle seslendik: “Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları.” Ama Nuh’la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti. Nuh dedi: “Binin içine! Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah’ın adıyladır. Benim Rabbim elbette ki Gafur’dur, Rahim’dir”. (HÛD 40-41) Yukarıdaki Kuran ayetinde gemiye her hayvandan iki adet bindirildiği yazılmaktadır. Tufan başladıktan sonra ise olanlar şu şekilde ifade edilir:

“Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nuh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: “Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kafirlerle beraber olma. Oğlu cevap verdi: “Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur.” Nuh dedi: “Allah’ın merhamet ettiği dışında hiç kimse için Allah’ın kararından kurtaracak yoktur.” Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.” HÛD42- 43.

Kuran'a göre, inanan insanlar dışındakiler helak edilmiş, helak edilenler arasında ise Nuh'un Oğlu da mevcuttur.

Aşağıdaki ayette ise Nuh Tufanı adlı olaydan sonra geminin oturduğu yer bilgisi yer almaktadır. “Ve denildi: “Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut.”Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: “O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!” HÛD 44.

Bununla birlikte bazı araştırmacılar tarafından, Nuh'un Gemisi'nin indiği söylenen Cudi Dağı'nın, da alfabe farkından ötürü "Gudi" isminin Arapçada "G" harfinin olmamasından kaynaklanarak (Ğudi) "C" harfine dönüşmesinden ötürü Hud suresinde geçmekte olan; "Gemi de Cûdi dağının üzerine yerleşti." 44. ayetinin bilimsel olarak etimolojik çevirisinde "Gemi de Gudi dağının üzerine yerleşti" şeklinde olduğu ifade edilmiştir.[4] Ayrıca, "Cudi" kelimesi Arapçada “yüksekçe yer, tepe” anlamına gelmektedir.

Türk halk kültüründe

Bazı yörelerde Nuh peygamberin tavuğun göğüs kemiğine bakarak gemisini yaptığı anlatılmaktadır.[5] Örneğin Sivas iline bağlı Gemerek ilçesi ve çevresinde benzer bir anlatı derlenmiştir.[6]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Kutsal Kitap: Yaratılış 8: 4". kutsalkitap.info.tr. 1 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ocak 2022. 
  2. ^ Kuran'ı Kerim Hud Süresi
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ağustos 2021. 
  4. ^ Ilya Gershevitch, William Bayne Fisher, The Cambridge History of Iran: The Median and Achamenian Periods, Cambridge Üniversitesi Yayınları, 1985, ISBN 0-521-20091-1
  5. ^ MİTOLOJİK YÖNDEN AĞRI DAĞI VE GEMİKAYA 10 Ocak 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Turgut ÖCAL, Iğdır Üniversitesi Türk Dili Emekli Öğretim Görevlisi (Azerice "Mifoloji baxımdan Ağrı Dağı və Gəmiqaya" başlığı ile Türkçe makale, Erişim Tarihi: 10/01/2022
  6. ^ Gemerek'te Batıl İtikatlar, Mehmet Güner Demiray, Sivas Folkloru Dergisi, Sayı: 11, Aralık 1973, Sayfa: 13-14 (Madde: 1)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ağrı Dağı</span> Türkiyenin en yüksek dağı

Ağrı Dağı, 5.137 metrelik rakımıyla, Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Ağrı Dağı, Türkiye'nin doğu ucunda, İran'ın 16 kilometre batısında ve Ermenistan'ın 32 kilometre güneyindedir.

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

<span class="mw-page-title-main">İnsan biçimcilik</span> insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesi

Antropomorfizm ya da insan biçimcilik, insanî niteliklerin başka bir varlığa atfedilmesidir. Hayvanlar, cansız varlıklar, doğa güçleri, monoteist ve politeist dinlerdeki tanrılar, melekler, şeytanlar, cinler ve daha başka kavramlar da "Antropomorfizm" konusu olabilir. "Antropomorfizm", Yunancada insan anlamına gelen ανθρωπος (anthrōpos) ile şekil veya biçim anlamına gelen μορφη (morphē) kelimelerinden oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Cizre</span> Şırnak iline bağlı bir ilçe

Cizre, Türkiye'nin Şırnak iline bağlı bir ilçedir.

<span class="mw-page-title-main">Nuh</span> Peygamber

Nuh, İbrahimî dinlerde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığına işaret edilir. Kur'an'da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiş, yalnızca kendisinin 950 yıl boyunca kavmi içinde yaşadığı belirtilmiştir. İnanışa göre Tufan'dan önce Allah'ın emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye "Nuh'un Gemisi" denmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Nuh Suresi</span> Kuranın 71. suresi

Nuh suresi, Kur'an'ın 71. suresidir. Sure 28 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Dâbbetü'l-arz</span> İslam eskatolojisinde ahiretin en önemli alametlerinden biri

Dâbbetü'l-arz, İslam eskatolojisinde ahir zamanda ortaya çıkacağına inanılan yaratıktır.

<span class="mw-page-title-main">Karduya</span> Kuzey Mezopotamyada tarihi bölge

Karduya veya Karduk, Mezopotamya'nın kuzeyi ile Ermenistan Krallığı'nın güneybatısı; günümüzde ise Türkiye'nin güneydoğusu ile Irak'ın kuzeyi arasında kalan antik bir bölge.

<span class="mw-page-title-main">Tufan</span>

Tufan, birçok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Tanrı tarafından bir kavmi, milleti ya da tüm insanları cezalandırmak amacıyla gönderildiğine inanılan büyük felaket. Tufanın detayları farklı kültürlerde farklılıklar arz etmekle beraber en çok bilinen şekli Nuh Tufanı'dır.

İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yunus Suresi</span> Kuranın 10. suresi

Yunus Suresi Kur'an'ın onuncu suresidir. Sure 109 ayetten oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Cudi Dağı</span> Türkiyede bir dağ

Cudi Dağı, Türkiye'nin Şırnak ilinin Silopi ilçesinde yer alan, 2.144 metre (6.935 ft) yüksekliğe sahip bir dağdır. Erken Hristiyanlık geleneği ve İslam'da, Tufan'dan sonra Nuh'un Gemisi'nin indiği yer olduğuna inanılır.

Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış Destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerde açıkça belirtilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki yanardağlar</span> Vikimedya liste maddesi

Bu, Türkiye'deki uykuda ve sönmüş yanardağların listesidir.

<span class="mw-page-title-main">İslam ve bilim</span> İslamın ve bilimin ilişkisi

İslam ve bilim, tarihte uzun bir dönem boyunca iç içe olmuşlardır. İslam'ın yoğun bir şekilde yayıldığı ve İslam devletlerinin yükselişte olduğu Orta Çağ'da, 8 ilâ 15. yüzyıllarda İslam topraklarında birçok bilim insanı yetişmiş, pek çok bilimsel faaliyetler yapılmış ve İslam dünyası bilim, teknoloji, kültür ve sanat gibi birçok alanda dünyanın diğer devletlerini ve bölgelerini geride bırakmıştır. Bu döneme de İslam'ın Altın Çağı denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İslam mitolojisi</span> İslam ile ilişkili bazı gerçeküstü dini anlatıların ve kavramların işlendiği mitoloji dalı

İslam mitolojisi, İslam ile ilişkili bazı dini anlatıların ve kavramların işlendiği mitoloji dalıdır. Geleneksel dinî literatürde genellikle İsrâîliyyât olarak ifade edilen mitolojik unsurların, İsrâîliyyât teriminden daha kapsayıcı ve bilimsel bir çerçeveye sahip olan "İslam mitolojisi" başlığı altında ele alınmaları önerilmiştir. İslam, dini ritüel veya mitlerden çok toplumsal düzen ve hukukla ilgilenen bir dindir. Oxford Companion to World Mythology, bir dizi geleneksel anlatıyı "İslami mitler" olarak tanımlar. İslam'ın diğer İbrahimi dinlerle paylaştığı bir yaratılış efsanesi ve ahiret vizyonu ve ayrıca Kabe'nin kendine özgü İslami hikâyesi bunlar arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Ağrı Dağı Millî Parkı</span> 2004 yılında, Ağrı dağı ve çevresindeki 88.014 ha alanda ilan edilen millî park

Ağrı Dağı Millî Parkı, 2004 yılında, Ağrı dağı ve çevresindeki 88.014 ha alanda ilan edilen millî park. Nuh tufanı, Türkiye'nin en yüksek dağı ve en büyük buzulu, meteor çukuru, yaban hayatın çeşitliliği ile dikkat çeker.

<span class="mw-page-title-main">İslam'da Nuh</span>

Nuh bin Lamek bin Metuşelah, olarak da bilinen Nuh, İslam'da Peygamber olarak kabul edilmektedir. Allah insanlığa gönderdiği ilk peygamberlerden biri olduğu için İslam geleneğinde önemli bir şahsiyettir. İslam'a göre, Nuh'un misyonu ahlaksız ve günah içine batmış olan halkını, uyarmaktı. Allah, Nuh'a halkına putperestliği bırakmalarını ve sadece Allah'a ibadet etmelerini, iyi ve saf hayatlar yaşamalarını tavsiye etme görevini verdi. Her ne kadar Allah'ın mesajını gayretle yaymaya çalışsa da, halkı onu reddetti. Meydana gelecek büyük sel ise, gemi inşa etmesine neden oldu. İslam geleneğinde, Büyük Tufan'ın küresel mi yoksa yerel mi olduğu tartışmalıdır. Nuh'un peygamberliği ve hayatı Kur'an'a göre 950 yıl sürdü.

Antik zamanlardan günümüze kadar hayvanlar dinlerde aktif rol almışlardır. Çeşitli dinlerde ve mitolojilerde tanrı seviyesinde görülmüş, bazen tanrıları temsilen kullanılmış bazen de tanrıların elçileri olarak görülmüştür. Lakin İslam ve diğer semavi dinler hayvanları din içinde çok kullanmaz. İslam yayıldığı coğrafya gereği Ortadoğu'ya özel bazı varlıkları dini hikâyelerde anmıştır. Bunlardan en çok bilineni Muhammed ve Ebubekir'in müşriklerden kaçmak için sığındığı Sevr Dağı çevresinde bulunan bir mağaraya saklanmaları ve mağaranın girişinin bir örümcek tarafından ağ ile gizlenmesi hikâyesidir. Başka bir hikâye ise Nuh ile ilgili olan hikâyedir. İnanışa göre Nuh tufan sırasında gemisine her ırktan iki cinsiyete ait canlılar almış ve tufandan sonra bu canlılar üreyerek soyunu devam etmiştir. İslam neredeyse tüm İbrahimî dinler gibi insanları hayvanların sahibi olarak kabul eder. Kur'an'da ise hayvan kelimesi bazen hakaret olarak kullanılır. Lakin Allah Kur'an'da hayvanlara merhameti de emretmiştir. Muhammed'in kedisi Müezza bu konu üzerinde fikir vermek için kullanılabilir. Kaynaklara göre bir gün kedi Muhammed'in kıyafeti üstünde uykuya dalmış, Muhammed ise onu uyandırmamak için kıyafetindeki kumaşı kesmiştir. Bu yüzden kedi beslemek İslam inancına göre sünnettir. Muhammed'in kedi sevgisine atıfta bulunan bir başka hikâye ise Uhud Savaşı sırasında gerçekleşir. Muhammed ordunun önüne yavrularını emziren bir kedi çıkınca durdurmuştur. Ayrıca kedinin başına ezilmemesi için bir nöbetçi dikmiş, orduyu o kedinin etrafından dolaştırmıştır. Savaş sonunda ise nöbetçiden kediyi geri istemiş ve ismini Müezza koyup sahiplenmiştir. İddialara göre Müezza siyah ve beyaz renklerinde bir Habeş kedisidir. Müezza isminin geçtiği son hikâye ise kedilerin temizliği ile ilgilidir. Muhammed, kedisi Müezza içtikten sonra kapta kalan su ile abdest alacakken Sahabe-i Kiram Ebu Nuaym "Ya Resul o sudan kedi içti" deyince, Muhammed "Onlar en temiz ağıza sahiptirler." demiş ve abdest almıştır. Ayrıca Muhammed'in Umeyr adını verdiği kuşu ölen Zeyd adlı bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği de söylenir. Deve ayrıca coğrafya gereği İslam kaynaklarında geçer, Muhammed ile ilgili hikâyelerin bazılarında deve geçer. Bunlardan biri Muhammed'in torunlarının deve isteğidir. Muhammed parası olmadığı için deve alamamış ama çocukları sırtına almıştır. Bu konuyla ilgili son hikâye ise Abdullah bin Ömer'in deve istediği hikâyedir. Bir gün Abdullah, babası ve Muhammed'in bulunduğu bir kafilede deveye biniyordu. Abdullah hafif olduğu için hızlı gidiyor ve sık sık kafilenin başına geçiyordu, babası ise bu duruma oldukça kızıyordu. Bunun üzerine Muhammed deveyi satın almak istedi, Abdullah'ın babası ise ücretsiz olarak vermek istedi, Muhammed ısrarcı oldu ve deveyi satın aldı. Deveyi aldıktan sonra ise deveyi çocuğa verdi. Ayrıca istediği kadar hızlı gidebileceğini söyledi.

<span class="mw-page-title-main">Yaratılış Kitabı Tufan hikayesi</span>

Nuh'un Tufanı, Kutsal Kitap'a göre dünya çapında Tanrı tarafından insanları cezalandırmak amacıyla yaratılan bir felaketti.