İçeriğe atla

Nozofobi

Nozofobi herhangi bir hastalığa yakalanma korkusudur. Bu korkunun nedensiz, yersiz ve aşırı olması nozofobi belirtilerindendir. Nozofobiyi hipokondriden (hastalık hastalığı) ayıran ayırt edici özellik hipokondriyak kişiler hastalığa yakalanmaktan korkmazken nozofobik kişiler hayatları boyunca hastalanmaktan, kanser olmaktan ya da ölümden aşırı bir biçimde korkarlar.

Nozofobi bedensel bir semptom bozukluğu olarak sınıflandırılır. Öte yandan anksiyete ile de iç içe bir ruhsal bozukluktur. Kişinin hastalanmaktan duyduğu yüksek kaygı anksiyeteyi tetiklerken. Halihazırda anksiyetesi olup ancak ileri düzeyde bu durumu yaşayan kişilerde de nozofobiye rastlanmıştır. Yani anksiyetenin de nozofobiyi dolaylı yollardan da olsa etkilediğini görülmektedir.

Nedenleri

Nozofobiye henüz neyin neden olduğu hakkında kesin bir bulgu bulunmamakla birlikte genetik, genetik çevresel ve nörolojik etmenlerin neden olabileceği düşünülmektedir.

Belirtileri

  • Küçük fiziksel rahatsızlıklarda bile aşırı huzursuz hissetme, sinirlenme
  • Aşırı titizlik, aşırı önlemlilik
  • Herhangi bir rahatsızlığı olmamasına rağmen tedbir amaçlı sık sık doktora görünme
  • Sık sık doktora görünmek istemesine rağmen doktorun bir hastalık tanısı koyacağından yoğun bir kaygı duymak

Tedavisi

Bu semptomların görüldüğü bireyler psikologlara başvurmalıdır. Gerekli terapi yöntemleri ile birey bu yersiz kaygılarından kurtulabilmekte ve yaşamına sağlıklı bir biçimde devam edebilmektedir.

Ayrıca bakınız

Fobiler listesi

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunancada, "παράνοια" (paranous) "düpedüz delilik" anlamına gelir ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Alkolizm</span> alkolik olma durumu

Alkolizm, alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan aşırı tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye ise alkolik denir.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete</span> hoş olmayan bir iç karışıklık durumu ile karakterize edilen duygu

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık</span> organizmaları olumsuz etkileyen anormal durum

Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Panik atak</span> aniden başlayan yoğun korku ve endişe nöbeti

Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB dikkat, dürtüsellik ve öz düzenlemeyle ilgili sorunlarla kendini gösterir ; Bazen şiddetli fiziksel huzursuzluk da ortaya çıkabilir.

Nevroz ya da sinir hastalığı, sürekli sıkıntı içeren fakat sanrı ya da varsanı içermeyen işlevsel akıl hastalıklarına verilen addır. Terim 1980'den itibaren Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'ndan çıkarılarak Amerika Birleşik Devletleri'ndeki uzman ruh hekimliği topluluğu tarafından artık kullanılmamaktadır. Hâlen ICD-10 Chapter V F40–48'de kullanılmaktadır.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">Obezite</span> Aşırı vücut yağının sağlığa zarar verdiği tıbbi durum

Obezite, biriken fazla vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek seviyede çok olması nedeniyle oluşan tıbbi bir durumdur. Bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm olan Vücut kütle indeksinde (VKİ) genel olarak indeksi 25 kg/m2 ila 30 kg/m2 ve üzeri olanlar obez olarak kabul edilirler. Bazı Doğu Asya ülkelerinde ise daha düşük değerler kullanılmaktadır. Obezite özellikle kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obstrüktif uyku apnesi, belirli kanser türleri ve osteoartrit gibi çeşitli hastalıkların olasılığını artırır.

Takıntı (Obsesyon), ruhçulukta (spiritüalizm) ve ruhbilimde (psikoloji) farklı olarak tanımlanır ve farklı kavramları ifade etmek üzere kullanılır. Psikiyatri sözlüklerinde kısaca “yanlış olduğunu bildiğimiz halde kafamızdan atamadığımız, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki fikirler” olarak tanımlanır. Ruhçulukta ise, “bir bedensiz ruhun bir bedenliyi (insanı) hükmedecek derecede etkisi altına alması” olarak tanımlanır. Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, birinde obsede edici etken bir fikir olarak kabul edilir, diğerinde ise bu etken bir fikir değil, bu tür fikirleri obsedeye aşılayan canlı bir varlıktır. Obsesyon (obsession) sözcüğü Latincede “rahatsız etme” anlamında kullanılan “ obsideratum” ya da “obsidere” sözcüğünden türetilmiştir.

Narkolepsi, gündüz aşırı uyku eğilimi - Excessive Daytime Sleepiness (EDS) - ile karakterize edilen nöropsikiyatrik bir durumdur. Uyku felci, katapleksi ve hipnogojik halüsinasyonlar ise bu hastalığın uzantısında ortaya çıkan diğer bozukluklardır.

<span class="mw-page-title-main">Hipokondriya</span>

Hipokondriyazis veya hipokondriya kişinin ciddi bir hastalığa yakalanma konusunda aşırı ve gereksiz endişe duyması durumudur. Eski bir kavram olan hipokondrinin anlamı defalarca değişti. Bu zayıflatıcı durumun, gerçek bir tıbbi teşhis olmamasına rağmen beden veya zihin durumunun yanlış algılanmasından kaynaklandığı iddia edildi. Hipokondriyazisi olan kişiye hipokondriyak denir. Hipokondriyaklar, bulgu ne kadar küçük olursa olsun, saptadıkları herhangi bir fiziksel veya psikolojik bulgu hakkında gereğinden fazla alarma geçerler ve ciddi bir hastalıkları olduklarına veya teşhis edilmek üzere olduklarına ikna olurlar.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.

Histrionik kişilik bozukluğu Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından genellikle yetişkinliğin ilk dönemlerinde başlayan, aşırı duygusallık ve dikkat çekmek, çevresi tarafından onay arama ihtiyacının yüksekliği ile kendini belli eden kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Narsistlerden farklı olarak çevreleriyle ilişkilerinin her dakikasına dikkat ederler.

Şizofreniform bozukluk, en az bir ay şizofreni semptomlarının mevcut olduğu, ancak şizofreni tanısı için gerekli olan altı ay boyunca rahatsızlık belirtilerinin olmadığı durumlarda teşhis edilen bir ruhsal bozukluktur.

Asimetrifobi, simetrik olmayan şeylere karşı duyulan korkudur. Halk arasında simetri hastalığı olarak da bilinmektedir. Genellikle bu fobiye sahip olan kişiler nesnel veya öznel olarak asimetrik olan herhangi bir şeye karşı aşırı kaygı hissederler, simetrik olmayan yerlerden uzak durmaya ve daha çok evden dışarı çıkmamaya çalışabilirler. Onlar için asimetriyi hayal etmek bile korku ve kaygı verici olabilir. Bu fobi bazı insanlar için o kadar çekilemezdir ki kişide panik atağa bile yol açabilir. Böyle bir durumda kalp hızlanması, kan basıncında artış, nefes alıp vermenin hızlanması, terleme ve birçok farklı semptom beklenebilir.

Hipnofobi, uykudan korkma, uyku kaygısı olarak tanımlanan fobi türüdür. Aynı zamanda; klinofobi ve somnifobi olarak da isimlendirilir.

Psikolojik Anlam, herhangi birinin, bir olay ya da durum yarattıktan sonra, onu kendisinin yaptığını ve ona bir özellik katmak için yaptığı psikolojik bir eylemlerden biridir. Bu eylemi yapan insanlar çoğu zaman psikolojik bozukluk veya çocukluk travması gibi nedenlerden ortaya çıkar. Anlamı kendine bir ifade biçimi olarak kullanan bu insanlar hayatlarını buna bellemiştir. Örnek olarak verilecek olursa, bir Seri Katilin kurbanını öldürdükten sonra ona imza bırakmak gibi, kurbanına kendine özgü bir şeyler katmak gibi. Belki de bu kişiler bu tarz şeylerin kendilerine anlam olarak saydıkları için, öldürmek, yaralamak veya cinsel sapkınlık gibi şeylerin kendilerine anlam yarattıklarını göstermektedir.. Genelde psikolojik olduğu için, psikolojik bozukluğu olmayan insanlarda bu tür eylemler pek sık karşılaşılmaz.

Hiperozmi, bir dizi tıbbi durumla ilişkilendirilen yüksek ve aşırı duyarlı bir koku alma duyusudur. Yaygın olmasa da koku kaybı da hiperozmide görülen bir semptomdur, ancak koku hassasiyeti semptomları daha sık görülmektedir. Bu bozukluğa neden olduğu bilinen durumların dışında, kronik hiperozmi bazen herhangi bir açık neden olmaksızın da ortaya çıkabilir.